RESULULLAH (S.A.A) efendimizin İmam Ali hakkında hadisleri 1

Alevikte 4 büyük hadis kitabı ve diğer hadis kaynaklarının paylaşıldığı forum.
Cevapla
yozgatli yigit
Mesajlar: 57
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:22
Konum: Berlin / Almanya

RESULULLAH (S.A.A) efendimizin İmam Ali hakkında hadisleri 1

Mesaj gönderen yozgatli yigit »

Resim

RESULULLAH (S.A.A) efendimizin İmam Ali (as)
hakkında buyurduğu meşhur hadislerinden bazıları



BAŞKALARINI İMÂM ALİ'YE (A.S) TERCİH EDENLERİN DURUMU
Resulullah (s.a.a): "Kim, ashabımdan herhangi birisini Ali'den üstün tutarsa, hakkın üzerine perde çekmiştir."
(El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.522, İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.71, Envârü'l-Hidâye, s.137 Bihârü'l-Envâr, c.38, s.14, Gâyetü'l-Merâm, s.454)

Ebûzer-i Gıfârî Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kimseyi, Ali'ye tercih konusu yapmayın ki hakkın üzerini örtenlerden olursunuz!" Kimseyi de ondan üstün saymayın ki gerisin geriye dönenlerden olursunuz!"
(Bihârü'l-Envâr, c.38, s.14, El-Emâlî (Şeyh Tusî), c.1, s.153)


İMÂM ALİ'nin (A.S) SEVGİSİ, (cehennem) ATEŞİNDEN KURTULUŞ VESİLESİDİR
Resulullah (s.a.a): "Şunu bilin ki, kim Ali'yi severse, Allah onu, (cehennem) ateşinden kurtarır." (Mülhakât-u İhkâki'l-Hak, c.21, s.319, Bihârü'l-Envâr, c.39, s.30544 Resulullah (s.a.a): "Ali'yi sevmek, (cehennem) ateşinden kurtuluştur." İhkâkü'l-Hak, c.7, s.47, Bihârü'l-Envâr, c.39, s.305)


İMÂM ALİ (A.S) İLE SAVAŞAN, RESULULLAH (S.A.A) İLE SAVAŞMIŞTIR
Resulullah (s.a.a): "Ya Ali, beni sevdiğini zannedip de sana düşman kesilen, yalancıdır. Ya Ali, kim seninle savaşırsa, hiç şüphesiz benimle savaşmıştır; benimle savaşan ise şüphesiz Allah'la savaşmıştır. Ya Ali, sana düşman olan, bana düşman olmuştur; bana düşman olan ise hiç kuşkusuz Allah'a düşman olmuştur ve Allah böyle bir kimseyi helak edecek ve cehennem ateşine sokacaktır." (Gâyetü'l-Merâm, c.1, s.94)

Resulullah (s.a.a): "Ya Ali, senin savaşın, benim savaşımdır ve senin barışın, benim barışımdır."
(Evâl'il-Liâlî, c.4, s.87, İhkâkü'l-Hak, c.6, s.441)


İMÂM ALİ'NİN (A.S) İSİMLENDİRİLMESİ
Kemâlü'd-Dîn kitabında Merhum Şeyh Sadûk kendi senediyle Mufazzal b. Ömer'den, o da İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s), o da babalarından Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ben göğe (Mîrâc'a) çıkarıldığımda Rabbim (celle celâluhu) bana şöyle vahyetti: 'Ey Muhammed, hiç şüphesiz ben yeryüzüne baktım ve seni ondan seçtim ve böylece seni peygamber kıldım ve kendi ismimden sana bir isim türettim. Evet ben Mahmûd'um ve sen Muhammed. Sonra ikinci kere yere baktım, ondan Ali'yi seçtim ve onu senin için vasî, halife, kızının kocası ve zürriyetinin babası olarak karar kıldım. Ve onun için (de) isimlerimden bir isim türettim. Evet, ben "Aliyyü'l-A'lâ"-yım, o ise Ali'dir…" (Kemâlü'd-Dîn, s.252)

Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Kıyâmet günü olduğunda Ali b. Ebî Tâlib'i yedi isimle çağırırlar:
Ya sıddık (ey çok doğru), ya Dâll (ey kılavuz), ya Âbid (ey ibâdet eden), ya Hâdi (ey hidâyet eden), ya Mehdi (ey hidâyet olunmuş), ya Fetâ (ey yiğit), ya Ali (ey Ali), sen ve Şîaların hesapsız olarak cennete geçin."
(İhkâkü'l-Hak, c.4, s.300)


İMÂM ALİ (A.S), RESULULLAH'IN (S.A.A) EĞİTİMİNDE
Mücâhid b. Cebr'in (Ebü'l-Haccâc) şöyle dediği nakledilmiştir: "Allah (azze ve celle)'nin Ali b. Ebî Tâlibe verdiği nimetlerden, yaptığı ihsanlardan ve onun için murad ettiği hayırlardan birisi de şudur ki, Kureyş şiddetli bir kıtlığa müptela oldu; Ebû Tâlib'in ise kalabalık bir ailesi vardı. Resulullah (s.a.a) Hâşim oğullarının en zenginlerinden olan amcası Abbâs'a dedi ki:
"Ey Ebelfazl, kardeşin Ebû Tâlib, kalabalık bir aileye sahiptir. İnsanların duçar olduğu şu kıtlığı da görüyorsun. Hadi gel de ona gidip ailesini hafifletelim. Çocuklarından birisini ben, birisini de sen al ve geçimlerini üstlenelim." Abbâs da 'Hadi kalk gidelim' dedi. Birlikte Ebû Tâlib'in kapısına gelip şöyle dediler:
'Biz insanlardan şu kıtlık gidinceye kadar senin aile yükünü hafifletmek istiyoruz.' Ebû Tâlib de 'Akîl'i bana bırakın sonra istediğinizi yapabilirsiniz.' Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) Ali'yi (a.s), Abbâs da Caferi aldı. Böylece Ali (a.s) Resulullah (s.a.a)peygamberliğe erişinceye kadar onun yanında kaldı; peygamber olunca da ona iman edip tâbi oldu ve onu tasdik etti. Cafer de Müslüman olup ihtiyaçsız hale gelinceye kadar Abbâs'ın yanında kaldı."
(Hilyetü'l-Ebrâr (Zımahşerî), c.1, s.231)

Bir hadiste şöyle geçer: Hiç şüphesiz Emirü'l-Müminin (Ali) (a.s) dünyaya geldiğinde, Resulullah (s.a.a) 30 yaşındaydı. Allah Resulü (s.a.a) onu çok ama çok sevdi ve annesine dedi ki: 'Onun beşiğini benim yatağımın yanına yerleştir.' Onun bakım ve eğitim işini büyük ölçüde bizzat üslendi; yıkama zamanında Ali'yi kendisi temizlerdi; sütü ona eliyle içirirdi; uyumak istediğinde beşiğini sallardı; uyanık iken çocuk diliyle onunla konuşurdu; onu göğsünde taşır ve şöyle derdi:
'Bu benim kardeşimdir, velimdir, yardımcımdır, seçtiğim kimsedir, halifemdir, sığınağımdır, damadımdır, vasîmdir, kızımın kocasıdır ve vasiyetime eminimdir.' Resulullah (s.a.a) onu sürekli omzuna alır Mekke'nin dağlarında sokaklarında ve vadilerinde dolaştırırdı. (Hilyetü'l-Ebrâr (Zımahşerî), c.1, s.232)

Hz. Ali (a.s) şöyle derdi: "Ben Allah Resulü (s.a.a) 'den duyduğum her şeyi mutlaka ezberler ve asla unutmazdım." (Bihârü'l-Envâr, c.35, s.329)


İMÂM ALİ'NİN (A.S) FAZİLETLERİNİ YAYMANIN FAZİLET VE SEVABI
Yahyâ Basrî diyor ki, Muhammed b. Zekeriyyâ Cevherî, Muhammed b. Ammâre'den, o da babasından, o da İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s), o da babası İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s), o da Sâdık babalarından Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu hadis etti:
"Hiç şüphesiz Allah Tebâreke ve Teâlâ, kardeşim Ali b. Ebî Tâlib için sayılamayacak kadar fazilet karar kılmıştır. Kim onun faziletlerinden bir tanesini, ona ikrar ettiği hâlde zikrederse, Allah onun yakın ve uzak geçmişteki günahlarını bağışlar…
''Kim Ali b. Ebî Tâlib'in faziletlerinden birisini yazarsa, o yazı yok olmadığı sürece melekler onun için mağfiret dilerler ve kim onun faziletlerinden birisini dinlerse, Allah onun kulağıyla işlediği günahlarını bağışlar ve kim onun faziletlerinden bazısının yazıldığı bir yazıya bakarsa, Allah onun gözle işlediği günahlarını bağışlar."


Sonra Resulullah (s.a.a) şöyle devam etti: "Ali b. Ebî Tâlib'e bakmak ibâdettir ve hiçbir kulun imanı onun velâyetini kabul etmeden ve düşmanlarından teberri etmeden kabul olmaz!" (Hilyetü'l-Ebrâr, c.1, s.285, El-İsnâ Aşeriyye, s.62, İhkâkü'l-Hak, c.5, s.130, İrşâdu'l-Kulûb, s.209, Envârü'l-Hidâye, s.131, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.196)
Yine senetli bir şekilde İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s), o da babasından o da dedesi Hz. Hüseyin'den (a.s), o da babası Hz. Ali'den (a.s) şöyle rivâyet etmiştir; buyurdu ki: "Ömer b. Hattâp bize hadis etti ve dedi ki; Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: 'Ali'nin bu ümmete olan üstünlüğü, Ramazan aynın diğer aylara olan üstünlüğü gibidir; Ali'nin bu ümmete üstünlüğü, Kadir gecesinin diğer gecelere üstünlüğü gibidir; Ali b. Ebî Tâlib'in bu ümmete üstünlüğü, Cuma gününün diğer günlere üstünlüğü gibidir. O hâlde ne mutlu ona iman edip velâyetini tasdik eden kimseye ve yazıklar olsun, onu ve hakkını inkâr eden kimseye. Kıyâmet günü onu kendi rahmetinden hiçbir şeye kavuşturmamak Allah'ın üzerine bir haktır. Muhammed'in (s.a.a) şefaati ona ulaşmayacaktır."
(İhkâkü'l-hak, c.5, s.70, El-Fezâil, s.146, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.14)

Câbir b. Abdullah-i Ensârî'den şöyle nakledilmiştir: Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: "Hiç şüphesiz Ali'de öyle hasletler (özellikler) vardır ki, eğer onlardan bir tanesi bile bütün insanlarda olsaydı, fazilet olarak onunla yetinirlerdi."
(El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.81, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.94, Câmiü'l-Ahbâr, s.51, Envârü'l-Hidâye, s.134, İhkâkü'l-Hak, c.4, s.287)

Câbir Cu'fî'nin, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s), onun da Câbir b. Abdullah-i Ensârî'den naklettiğine göre; Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Hiç şüphesiz Cebrâîl bana indi ve dedi ki: 'Şüphesiz Allah, ashabın arasında hutbe okuyarak Ali b. Ebî Tâlib'in üstünlüğünü açıklamanı emretmektedir. Ashabın da senden sonra bunu tebliğ etsinler. Yine Allah bütün meleklere senin zikredeceklerini dinlemeyi emretmiştir. Allah sana vahyediyor Ey Muhammed, hiç şüphesiz kim Ali hakkındaki emrine muhalefet ederse, ateşe girecektir ve kim (bu konuda) sana itâat ederse, cennet onun hakkıdır."
(El-Emâlî (Şeyh Tûsî), c.1, s.118, El-Emâlî (Şeyh Müfid), s.77)


SEN OLMASAYDIN, BENDEN SONRA MÜMİNLER TANINMAZDI
İmâm Hüseyin (a.s) babası Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakletmiştir; dedi ki Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Ey Ali, eğer sen olmasaydın, benden sonra müminler tanınmazdı!" (Uyûn-u Ahbâr-ir Rızâ, c.2, s.48, Menâkıb-u Ali b. Ebî Tâlib,
s.70, El-Gadîr, c.11, s.123, Câmiü'l-Ehâdis (Suyûtî), c.16, s.262, Kenzü'l-Ummâl (Muttakî Hindî Hanefî), c.13, s.152)

Resulullah (s.a.a): "Eğer sen olmasaydın ya Ali, benden sonra müminler tanınmazdı." (El-Müsterşed, s.637)

Resulullah (s.a.a): "Ey Ali, sen asla sapmazsın ve asla hata yapmazsın; sen olmasaydın, benden sonra Allah'ın hizbi (taraftarları) tanınmazdı." (Gâyetü'l-Merâm, c.1, s.92)

Resulullah (s.a.a): "Ali'nin hizbi, Allah'ın hizbidir; onun düşmanlarının hizbi ise Şeytan'ın hizbidir."
(İhkâkü'l-Hak, c.5, s.43, El-İsnâ Aşeriyye, s.61, El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.81, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.95)


İMÂM ALİ (A.S) VE RESULULLAH (S.A.A), ÜMMETİN İKİ BABASIDIRLAR
Resulullah (s.a.a): "Ben ve Ali, bu ümmetin iki babasıyız." (İhkâkü'l-Hak, c.15, s.518)

Hz. Ali'den (a.s), Resulullah'tan (s.a.a) şöyle duyduğu nakledilmiştir: "Ben ve Ali b. Ebî Tâlib, bu ümmetin iki babasıyız; hiç şüphesiz bizim onların boynundaki hakkımız, anne-babalarının hakkından daha büyüktür. Eğer bize itâat ederlerse, onları ateşten kurtarıp rahatlık ve huzur yurduna götürürüz ve kölelikten kurtarıp en seçkin özgürlere kavuştururuz." (Bihârü'l-Envâr, c.36, s.9)

Muallâ b. Hüseyin, İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İki babadan birisi benim, diğeri ise Ali b. Ebî Tâlib'dir. Bu iki baba ölüm anında (herkese) görüneceklerdir!" (Bihârü'l-Envâr, c.36, s.5,9 ve 13, İhkâkü'l-Hak, c.6, s.492)

Hz. Fâtıma'nın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Bu ümmetin iki babası Muhammed ve Ali'dir. (Allah'ın salavat ve selâmı onların üzerine olsun). Eğer onlara itâat ederlerse, eğriliklerini düzeltir ve onları daimi azaptan kurtarırlar ve onlara uyum sağladıklarında, ebedi nimete kavuştururlar onları." (Bihârü'l-Envâr, c.36, s.9)
En son yozgatli yigit tarafından 12 Tem 2009, 04:54 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: RESULULLAH (S.A.A) efendimizin İmam Ali hakkında hadisleri 1

Mesaj gönderen 3nokta »

Allah razı olsun!
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Ehli Beyt'ten Hadisler” sayfasına dön