Ehlibeyt'in Dini Merciliğine Dair Birkaç Hadis

Alevikte 4 büyük hadis kitabı ve diğer hadis kaynaklarının paylaşıldığı forum.
Cevapla
ferec76
Mesajlar: 25
Kayıt: 10 Oca 2009, 11:40

Ehlibeyt'in Dini Merciliğine Dair Birkaç Hadis

Mesaj gönderen ferec76 »

Hz.Peygamber(s.a.a),sakaleyn hadisinin devamında şöyle buyuruyor:"Kitap ve Ehlibeytimden öne geçmeyin ki,helak olursunuz ve o ikisine birşey öğretmeye kalkışmayın;çünkü Ehlibeytim sizden daha bilgindir."

Ve başka bir yerde de şöyle buyurur;"Kim benim gibi yaşamayı,benim gibi ölmeyi ve kıyamet gününde benim gibi adn cennetine yerleşmeyi-ki onun ağaçlarını Allah(c.c) dikmiştir-seviyorsa benden sonra Ali'nin velayetini kabul etsin ve onun dostunu sevsin.Bunu isteyen herkes Ehlibeytime uysun;çünkü onlar benim itretimdirler.Benim anlayış ve ilmimden almışlardır,benim tiynetimden yaratılmışlardır.Vay ümmetimden onların faziletini inkar edenlerin ve benim onlarla olan ilişkimi gözetmeyenlerin haline.Benim şefaatim onlara ulaşmayacaktır."

Hz.Resul-i Ekrem şöyle buyurur:"Ali'nin benim nezdimdeki makamı,benim Allah katındaki makamımla aynıdır."

Hz.Peygamber(s.a.a)buyumuştur:"Gerçekten sizin aranızda Ehlibeytimin misali,Bab-ı Hitte'nin İsrailoğulları misalidir.Kim o kapıdan girerse,Allah onu bağışlayacaktır."

Ve yine Hz.Peygamber(s.a.a),Hz.Ali(a.s)'a şöyle buyuruyor:"Kim beni terk ederse Allah'ı terk etmiştir ve kim seni terk ederse beni terk etmiştir."

___________

1. hadis:el-Mecmau'l-Kebir,ed-Durru'l-Mensur(c.2,s.60)ve es-Sevaiku'l Muhrika(s.89)

2.hadis:Hilyetul evliya(c.1,s.86),el-Mecmaul kebir(c.5,s.194),

3.hadis:es sevaikul muhrika (s.106)

4.hadis:mecmauz zevaid(c.9 s.168),el mecmaul kebir(c.2,s.22)

5.hadis: süneni ibni mace(c.1,s.44) ve bunları da kuran ve sünnet ışığında ehlibeyt mektebi(yazarı: ali asker rızvani)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resul'e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. (Nisâ, 59)


Verende o alanda o
Nedir senden gidecek
Telaşını görenler
Can senin zannedecek"

Necip Fazıl Kısakürek
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Ehlibeyt'in Dini Merciliğine Dair Birkaç Hadis

Mesaj gönderen f_altan »

Emir-El Müminin Hz. Ali (a.s) hutbesinin birinde şöyle demiştir:

"Nereye giderseniz? Ayetler açıkken, işaretler önünüzde dikili iken, kılavuzlar dururken hangi yola saptırılırsınız? Aranızda Peygamber'in Zürriyeti dururken yolunuzu nasıl şaşırırsınız? Ki onlar dinin kılavuzları, doğrunun lisanlarıdır. Onlar Kur'an'ın en güzel yerlerine yakıştırın... Susuzluğunuzu onların pınarlarından içerek giderin...

Ey insanlar! Bu hükmü Peygamber'in sonuncusundan (s.a.a) alın ve kabul 'edin; buyurmuştur ki: "Bizden ölen ölmüş sayılmaz; bilmediğiniz halde biliyoruz demeyin... Hakikatin çoğu inkar ettiğiniz hususlardadır. Ona karşı hiçbir hüccetiniz olmayan kimseden özür dileyin; O benim işte... Size karşı aranızda en büyük emanet (Kur'an) ile amel etmedim mi? Küçük emaneti (Peygamber'in Ehl-i Beyt'i) sizin aranızda bırakmadım mı?(1)


Başka bir hutbede ise şöyle buyuruyorlar:

"Peygamber'inizin Ehl-i Beyt'ine bakın, yollarına uyun, izlerini takip edin. Sizi asla doğru yoldan çıkarmazlar, sapıklığa itmezler. Durduklarında durun, hareket ettiklerinde hareket edin. Onlardan öne geçmeyin ki dalalete düşersiniz ve onlardan geri kalmayın ki helak olursunuz."(2)

Bir keresinde de kendilerine şu hatırlatmayı yapar:

"Onlar, (Ehl-i Beyt) ilmin hayatı ve dirilişi, cehaletin ölümüdürler. Hilimleri, size ilimlerinden, zahirleri batınla¬rından ve sükutları konuşmalarındaki hikmetlerinden ha¬ber verir. Hakta ayrılığa düşmez, ona karşı durmazlar. On¬lar, İslam'ın direkleri ve halkın sığınaklarıdır. Hak, onlarla yerine gelir, batıl onlarla yerinden ayrılır ve dili kökünden kesilir.
Dinin hükümlerini işitip rivayet ederek değil, kavrayıp uygulayarak anlamışlardır. Çünkü, ilmi rivayet eden çok¬tur, ama riayet/amel eden çok azdır."(3)


Ve başka bir hutbede buyuruyorlar ki:

"Onun (Peygamber'in (s.a.a)) soyu, bütün soyların; ailesi, bütün ailelerin; şeceresi, bütün şecerelerin en hayırlısıdır. O şecere mukaddes bir evde bitmiş, keramet ve yücelik içerisinde büyümüş, dalları uzun, meyveleri ise çoktur."(4)

Başka bir hutbede ise şöyle buyuruyor:

Fitne denizlerine daldılar, sünnetlerin yerine bidatlere sarıldılar. Müminler inzivaya çekildiler, sapıklar ve yalanlayanlar konuştu. Resulullah'ın sırdaşı, arkadaşı, hazinedarı ve kapıları biziz. Evlere ancak kapılarından girilir, kapılarından girmeyene hırsız denir.
...Kur'an'ın yücelikleri onlardadır. Onlar, rahmanın hazineleridir; konuştukları zaman doğru söylerler. Sus¬tuklarında kimse onları geçemez."(5)


Yine başka bir hutbede şöyle buyuruyor:

"Bilin ki, yoldan sapanları tanımadan hak yolunu tanıyamazsınız. Kitapla olan ahd-ü misakınıza, ahitlerini bozanları tanımadan gerektiği gibi bağlı kalamazsınız."

Hutbelerinin birinde de şöyle buyuruyor:

"Necipler biziz... hizbimiz Cenabı Allah'ın hizbidir... Bize saldıranlar şeytanın hizbindendir.. Bizi düşmanlarımızla bir tutanlar ise bizden değildir."(6)

İmam Zeynelabidin Hazretleri, Kur'an'daki "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun." (7) ayeti kerimesini okuduğunda uzun, uzun dua eder ve şöyle derdi:

"Bazı kimseler hakkımızı vermekten geri kaldılar; Kur'an'ın imalı ayetlerini tevil ederek, kendi fikir ve görüşlerini benimsediler. Oysa Cenabı Allah "Kendilerine açık deliller ve ayetler geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşerek türlü yollara sapanlar gibi olmayın"(8) diye buyurur. Ehl-i Beyti, Kur'an'da sevgileri farz kılınmış, mübarek ağacın dalları, Cenabı Allah'ın her türlü günah ve kötülüklerden uzak tutarak tertemiz kıldığı kimseler olarak görmüyor musunuz?"

Evet, bu sözler de İmam Zeynelabidin (a.s)'a aittir. Lütfen üzerinde biraz itina ile durunuz... Bilhassa Emir-ül Müminin Hz.Ali'nin sözlerini iyice tetkik ediniz. İşte o zaman ikisinin, Ehl-i Beyt mezhebini tam olarak nasıl temsil ettiklerini göreceksiniz. Aynı zamanda bu sözleri bütün Ehl-i Beyt imamlarına atfedip örnek olarak kabul edebilirsiniz. Zira hepsinin aynı yolun yolcuları oldukları sahihlerinizde mütevatirdir.

__________________________
DİPNOT
Bu sözler Nehc'ül Belağa (c.l s. 152; Hutbe. 83) den alınmıştır. Bu hutbe diğer kitaplara göre Hutbe. 87dir.
Nehc'ül Belağa, c.l, s.189, hutbe:97
Nehc'ül Belağa, c.2, s. 259, hutbe:239
Nehc'ül Belağa, c.l, s.185, hutbe.94
Nehc'ül Belağa, c.2, s.58, hutbe:154.
Nehc'ül Belağa, c.2, s.43
Tevbe:119.
Al-i lmran:105.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Ehlibeyt'in Dini Merciliğine Dair Birkaç Hadis

Mesaj gönderen f_altan »

"İki değeri biçilmez emanet" hadisine bağlı kalmanın vacip olduğuna hükmeden sahih hadisler mütevatirdir. Yirmiden fazla sahabeden nakledilmiş hadisler birbirini desteklemektedir. Peygamber (s.a.a) bu sözleri çeşitli yerlerde tekrar etmiştir. Bir defa duyduğunuz gibi Gadir-u Hum Günü, bir defa da Taif'ten dönerken, bir kere de Medine'de minberinde, bir kez de mübarek odasında hasta iken; odanın sahabelerle dolu olduğu bir anda der ki;

"Ey insanlar! Ben aniden kabz olunup gidebilirim. Size daha önce de söylemiştim; size Allah'ın Kitabı'nı ve Ehl-i Beyt'imi bırakıyorum"

Sonra Hz. Ali'nin elini tutup yukarı kaldırarak:

"İşte Ali Kur'an'la beraberdir. Kur'an da Ali ile beraberdir; Havuzun başında yanıma gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar."(1)

Sünni ulemasının çoğu bu hadislerin doğru olduğunu tasdik eder. Hatta İbn-i Hacer, iki değeri biçilmez (Sakaleyn) hadisini zikrederken şöyle der:

"Bil ki bu iki emanete tutunma hadisinin birçok yolları vardır; bunlar yirmiden fazla sahabeden nakledilmiştir. Ve der ki: "Bunların on bir tanesi birbirine benzer ve çok yaygındır. Bu yolların bazıları, bu sözleri Veda Haccında Arafat'ta söylediğini naklederler. Bazıları Medine'de hasta yatağında, bazıları Gadir-u Hum Günü, bazıları da Taiften döndüğünde hutbe okurken.

Sözlerinin sonuna gelirken der ki: "Fakat böyle de olsa bunlar birbirlerine katiyen aykırı değildir. Zira Peygamber (s.a.a) bu sözlerini muhtelif yerlerde, Kur'an'ın ve Ehl-i Beyt'in (saa) ehemmiyetini vurgulamak için tekrar etmiştir. "(2)

Allah ve Resulünün nezdinde Kur'an'ın seviyesinde tutulmak, Ehl-i Beyt için erişilmez bir mevki sayılmaya yeterlidir elbette... Şu halde bu mevki, onlara tabi olmayı şart kılmak için yeterli bir sebep sayılması gerekir. Zira hiç bir Müslüman, Allah'ın Kitabı'nın yerine başkasını kabul etmez; öyle ise onun karşılığı olan Ehl-i Beyt'e başkalarını nasıl tercih eder?

Anlaşılan odur ki, her ikisine beraber tutunmayan dalalete düşmektedir. Bunu Tabarani'nin tahric ettiği hadis teyit ediyor:

"Her ikisinin önüne geçmeyin helak olursunuz, onların gerisinde kalmayın, helak olursunuz; onlara -Ehl-i Beyt'e- bir şey öğretmeye kalkmayın, zira onlar sizden daha bilgilidirler."

İbn-i Hacer diyor ki: "Onların önüne geçmeyin helak olursunuz, gerilerinde de kalmayın yine helak olursunuz; onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın zira onlar sizden daha bilgilidirler" sözleri, onlardan biri yüksek rütbelere ve dini vazifelere layık görülürse, bu onların başkalarından üstün olduklarına delalet eder."

Ehl-i Beyt'e tabi olmanın her Müslüman'ın boynunun borcu olduğunu Peygamber (s.a.a)'in bu sözleri kanıtlamıyor mu?

"Ehl-i Beyt'imin aranızdaki misali Nuh'un gemisi gibidir, ona binen kurtulur binmeyen ise boğulur."

Ve bu sözleri: "Ehl-i Beyt'imin içinizdeki misali, tıpkı İsrail Oğulları'nın "Hıtta" kapısı gibidir. Allah o kapıdan geçenin, günahlarını affeder."

Yine bu sözleri; "Yıldızlar, yeryüzündeki insanların gark olmaması için bir güvencedir, benim Ehl-i Beyt'im ise ümmetimin ihtilafa düşmemesinin güvencesidir. Herhangi bir Arap kabilesi onlara muhalefet ederse, İblis'in hizbinden sayılır."

Bu, ümmetin muhakkak Onlara tabi olup muhalefet etmemesi için yapılabilecek en açık tavsiyedir. İnsanların bütün lisanlarında bu gerçeği kanıtlayacak, bundan daha açık ibareli bir hadisin bulunacağını sanmıyorum. (3)

Burada Ehl-i Beyt ibaresindeki maksat sadece İmamlardır. Bu elbette ki hepsini, yakınları ve hısımlarını kapsamaz. Zira, bu rütbe yalnız Allah'ın hüccetleri olarak onun bilhassa emirlerini, akıl ve nakil hükümlerine dayanarak yerine getiren kimselere mahsustur. Nitekim bu hadisin manasını, Sünni alimlerin çoğu aynı şekilde kabul etmişlerdir. Bunlardan biri olan İbn-i Hacer "Savaik"ında şöyle demektedir:

"Bazı kişilerin dediğine göre Ehl-i Beyt'in, "koruyucu" olarak tanımlanan Şahısları, muhtemelen onların doğru yolu bulmaya yardımcı olan yıldızlara benzeyen ulemalardır.

Yine ekliyor: "Zaten Hz. Peygamber'in hadislerinden anlaşılan manaya göre onlardan biri olan "Mehdi" zuhur ettiği zaman, Hz. İsa arkasında namaz kılacak, Deccal da onun zamanında katledilecek..."(4)

Siz de biliyorsunuz ki, Nuh'un (as) gemisine benzetmekteki mana şudur:
Onlara sığınıp, dinin füru ve usulünü, onların İmamlarından alan kimse, ateşin azabından kurtulur; sığınmayan ise, tufan günü bir dağa çıkıp Allah'ın emrinden kaçmak isteyene benzer. Tabi ki birincisi ateşe, ikincisi ise suda boğulmuştur.

"Hıtta" kapısına benzetilmelerine gelince şöyle yorumlamak lazım:
Cenabı Allah bu kapıdan, kendi celal ve azametine boyun eğerek tevazu ile girmeyi mağfiret sebebi kabul ettiği için, Peygamber (s.a.a) bu ümmetin Ehl-i Beyt'e itaat etmesini mağfiret sebebi saymış, dolayısıyla onlara itaati bu kapıya benzetmiştir. Herhalde İbn-i Hacer de bu benzetmeyi, benimsetmek istiyor ki şöyle diyor:

"Onları Nuh'un (as) gemisine benzetmenin manası, onlara bu şerefi bahşedene şükür etmek gayesiyle, onları sevip tazim eden ve İmamlarının yolundan giden herkes, muhalefetlerin zimmetinden kurtulur; bundan geri kalan ise, inkar etme denizinde batar, azgınlık çölünde helak olur... Hıtta kapısı ise, yani ona benzetilmelerinin manası, Cenabı Allah bu (Eriha veya Kudüs) kapısından istiğfar ve tevazu ile girmeyi mağfirete nail olmak için bir sebep olarak tanımlamıştır. Bunu eş anlamda da bu ümmete, Ehl-i Beyt'i sevmenin sebep olacağını açıklamıştır. "(5)

Onlara tabi olmasının vacip olduğu hususu, sahih kitaplarda mütevatirdir. Bilhassa o mübarek soyun yolundan süre gelmiş hadisler pek çoktur. Sıkıcı olmasından korkmasaydık bu hadisleri sonuna kadar incelemekte kalemimizin dizginini serbest bırakırdık. Fakat yine de bu zikrettiklerimiz, maksadımızı anlatmaya yeterli gelmiştir sanırım. Vesselam.(Ş)
el-Müraciaat’tan naklen.

______________________
DİPNOT:

1- İbn-i Hacer'in, "Savaik'ul Muhrika" kitabında Fasıl 2, Bab. 9, s.75'e bak...

2- İbn-i Hacer'in Savaik'inde dördüncü ayetin (Onların peşinden gidin onlar sorumludur) tefsirine bakın. Fasıl 1, Bab. 11, Sayfa.89

3- İbn-i Hacer'in Savaik'inde "Peygamber'in vasiyeti, babındaki (s. 135) şu hadise bakın ve ona sorun; neden acaba usul-u dinde Eş'ari'yi, füru'da ise dört mezhep sahibini onlara tercih etmiştir? Ve sorun!... Neden Haricilerden Amran b. Hattan gibileri hadiste, Murci'lerden Muadil b. Süleyman'ı tefsirinde ve halifelik ve niyabette Peygamber'in (saa) kardeşi ve vasisini geriye itip başkalarını ilersine aldığını ve hatta rezil kimselerin çocuklarını neden Peygamber (s.a.a)'in çocuklarından üstün tuttuğunu sorun... Peki, bahsettiğimiz mertebe ve vazifelerde Peygamber soyuna yüz çevirip, onlara muhalif kimselerin peşinden giden bir şahıs acaba "Sakaleyn" hadisine ve kurtuluş gemisi Ehl-i Beyt'e ne dereceye kadar bağlı kaldığı söylenebilir?..

4- Savaik'in 143. sayfasında Peygamber (s.a.a)'in kendisinden sonra Ehl-i Beyt'in gördükleri zulme delalet eden sözlerine bk... Biz de İbn-i Hacer'e soruyoTuz: Ehl-i Beyt ulemasının makamı bu ise, doğru yolu bırakıp nereye gidiyorsunuz?

5- Bu adamın sözlerini tekrar gözden geçirin ve lütfen bana söyleyin! Neden dinin muhtelif füru ve kaidelerinde, Usul ve Fıkıh kaidelerinden Kitap ve Sünnet ilminin her hususunda, ahlak ve adapta onların yolundan ayrılmayı tercih etmiştir? Haksız olarak bize karşı yapmış olduğu hücumlardan dolayı, Allah onu affetsin.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Ehli Beyt'ten Hadisler” sayfasına dön