Atatürkün Gizlenen Vasiyeti ve Seyyitliği !

[biralevi]

Atatürkün Gizlenen Vasiyeti ve Seyyitliği !

üç beş maille konu gündemime geldi sanırım bir tv proğramında işlenmiş soran kardeşlerime görüşlerimi buraya yazacağımı söylemiştim

Atatürkün vasiyeti olduğunu biliyoruz çünkü açıldı açıklandı ama bunun açıklanmayan kısımları da var,
Mustafa kemali ve milli mücadele tarihini çok eskiden bazı gerçekleri yazmak amacıyla araştırmıştım ancak sonradan gereksiz zamansız önceliksiz görüp vazgeçmiştim
Bilinen kısımda malvarlığının dağılımı var burada bilinmesi gereken tek şey İnönünün çocuklarına neden bağış yaptığıdır ki artık bu biliniyor ,Atatürk onun öldüğüne inandırıldığı için bu bağışları yapmıştı,
İnönünün kendisinden sonra cumhurbaşkanı olmasını istemiyor Fevzi çakmakın olmasını istiyordu

[biralevi]

Gizli değil gizlenen vasiyeti var yoksa bunu çok kişi biliyor,
Mesela Adnan menderes Celal Bayar ,Özal ,Kenan evren gibi üst düzeydeki insanlar vasiyeti okudular biliyorlar ama açıklamadılar neden?

Çünkü bilinen resmi tarih darbe alacak sıkıntı olacaktı gerek duymadılar araştırmalarım sonucu bu kişilerden sirayetle gelen duyumlarıma göre ;

Atatürk vasiyetinde öz olarak Türk-İslam birliğinin kurulmasını ve Halifeliğin yeniden canlandırılmasını istiyor

Doğrumudur şöyle analiz yapmıştım;

[biralevi]

Atatürk pragmatik biriydi ve yere zamana göre hamle yapıyordu ve bunlarından ilkeli yada tutarlı olup olmamasını önemsemiyordu o yüzden her konuda ona ait birbirine zıt fikir ve tavırlar piyasada bolca bulunur,HANGİ ATATÜRK tartışmaları bu yüzden doğmuştur,

Bu nedenle halifeliği kaldırdığı dönemdeki şartların geçtiğine ve yeniden oluşturulmasının doğru olacağına inanmışsa böyle bir şeyi tavsiye edebilir diye düşünüyorum

[biralevi]

Menderese ‘siz isterseniz halifeliği bile getirebilirsiniz’ denmiştir
ve bu konu o dönemlerde çok yoğun şekilde tartışılmıştır ,
Bu sözün altyapısında bu vasiyet olabilir düşüncesi hiçte uçuk değil

,menderes çıkıp Atatürkün emridir halifeliği geri getiriyorum diyebilirdi,
bu sözü söyleyenler bu gerçeğe işaret etmiş olabilirler

[biralevi]

Zaten halifelik kaldırılırken tam bir yok ediş olmadı sanki halifelik meclise bırakılmış gibi bir tavır takınıldı mecliste mündemiçtir ,meclisin uhdesindedir gibi denildi yani meclise bir tür kayyum yetkisi verildi yani gerektiğinde meclis bunu ihya edebilirdi yani canlandırabilirdi ,


Siyasi analizler yapabildiğine inandığım Atatürkün zamanla halifeliğin gücünü tekrar kullanmayı düşünmüş ve tavsiye etmiş olması muhtemeldir,

[biralevi]

Hatta ona o koşullarda halife olmasıda teklif edilmişti ama o gerçekçi bakışla bunu zamansız olduğunu görmüştü batıyla hilafet kaldırmaksızın anlaşması çok zordu çünkü batılı emperyallerde Anadolu dışındaki nüfuz alanının boşaltılmasını istiyorlardı ve o dönemlerde Atatürkün şartlar gereği buna direnebilecek gücü yoktur,dirense kendi önderliğini lozanda batı asla kabul etmezdi,

[biralevi]

Celal Bayar Atatürk için ‘seni sevmek ibadettir’demişti ve Bayar-Menderes ikilisi Atatürkü koruma kanunu çıkarmıştı bunlarda bu gerçekliklerle uyumlu hamleler gibime geliyor,açıklanmayan vasiyette kemalistleri Atatürkü ve oluşmuş devlet düzenini zora sokacak birşeyler olmasaydı belkide koruma kanunu çıkmayacaktı
Yani kanaaitimce bu söylentinin gerçeklik payı var

ANCAK

onun el yazması bu vasiyet ortaya konduğunda emin olabileceğiz ,

[biralevi]

Seyyitliği konusuna gelince ;

Bunu ciddiye almıyorum çünkü siyadet beratı bile yok yani bu konu daha önceden hiç gündeme bile gelmemiş,
Cumhuriyet döneminde bazı araştırmacılar onun soyunu araştırırken kızıl hoca ,hasan Hüseyin gibi bazı isimlerden hareketle bu sonuca ulaşıyorlarki ciddiye bile alınamaz ,
Binlerce yıllık bir silsilenin son yüzyılında birkaç isim var diye bağlantı kurmak mantıksız bilim dışı bir yaklaşımdır,
Hattaa soyuna göz attığımızda ayşe ömer vs de görebiliyoruz yani sadeece bunlardan hareketle ciddi bir tez ortaya atılamaz gibime geliyor


Osmanlı döneminde seyitlik konusuna önem verilir ve sahtede olsa belgeler verilirdi Atatürkün böyle bir belgesi bile olmadığı gibi sözlü ve yazılı hiçbir cumhuriyet öncesi kaynakta ona seyyit denilmemiştir