Re: İSLAM'IN TOPLUMSAL EKONOMİK DÜZENİ
Gönderilme zamanı: 19 Ara 2008, 23:14
10- İslamî İktisat’ta Malikiyet
Malikiyet; şeriatın insanla mal arasındaki icat ettiği alakadan ibarettir. Şeriat o malı, tayin ettiği sınır içerisinde insanın ondan faydalanabilmesi için ona has kılmaktadır.
İslam’da Malikiyet Çeşitleri
İslam’da üç çeşit malikiyet vardır:
1- Temeli iş olan şahsî ve hususi malikiyet.
2- Toprak, su, ateş, savaş ganimetleri vs. gibi bütün insanlara ait olan genel malikiyet.
3- Bayır yerler, ormanlar, denizler, madenler, mirassız mallar, zekat, humus, harac, cizye ve Beytü'l- mal sandığına dökülen maliyetler.
Devlete ait olan bütün bu mallar, toplumun iş ve ihtiyaçları ve umumî maslahatlar için harcanır.
İslam’da Malikiyet Biçimi
Kur’ân’ın buyurduğu gibi yerin, göklerin ve içlerinde olanların tümünün asıl maliki Allah-u Teala’dır. Allah-u Teala insanı, kendi halifesi olarak yaratmış ve tabiat bağışlarını, onlardan yararlanması ve ihtiyaçlarını gidermesi için emanet olarak ona vermiştir; şu şartla ki, onlardan yararlanmak toplumun maslahatına aykırı olmamalı ve hiçbir kimseye zararı dokunmamalıdır. Şunu da bilmeli ki, bunların karşısında sorumludur ve yakında bunların hakkında sorguya tabii tutulacaktır.
Binaenaleyh, İslam’da malikiyet biçimi, aşağıdaki eserlere sahip olmaktadır:
1- Her şey Allah’ın malıdır; çünkü o dünyada olan bütün şeylerin malikidir.
2- Allah-u Teala, dünyada olan zahiri ve batini nimetlerin hepsini, insanın kendi yararı ve maslahatı ve toplumun ondan yararlanması için ona emanet olarak vermiştir.
3- Allah-u Teala, insanı, kendi halifesi kılmıştır; işte bunun için insan Allah karşısında tasarruf ettiği mallara nispet sorumludur. İşte bu yüzden Allah-u Teala toplumu, cahil ve ehli olmayan kimselerin mallarını kendilerine vermemek ve onlara bir veli bulmakla görevlendirmiştir.
4- Eşyalara malik olmak, insanların üstünlük ölçüsü değildir; üstünlük ölçüsü, takva ve batini temizliktir.
5- Mal ve malikiyet, yaşantıda nihaî hedef değildir. Bunlar dünya maslahatı ve insanın ahireti için bir vesiledir.
Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki:
“Yiyerek yok ettiğin, giyerek yıprattığın ve sadaka vererek baki bıraktığın şeyden başka hiçbir şeye malik değilsin.”
Malik Olmanın Yolu
İslam açısından insan, üç yol ile bir şeye hususi olarak malik olabilir:
1- Hıyazet veya önceden bir kimsenin malik olmadığı ve devlet ve millete de ait olmayan bir şeyi elde etmekle.
2- Alış, satış, bahşiş, vs. şeyler gibi malı intikal etmek yoluyla.
3- Mülkiyette miras gibi bir kimsenin diğer bir kimseye mirasçı olması.
Malikiyet; şeriatın insanla mal arasındaki icat ettiği alakadan ibarettir. Şeriat o malı, tayin ettiği sınır içerisinde insanın ondan faydalanabilmesi için ona has kılmaktadır.
İslam’da Malikiyet Çeşitleri
İslam’da üç çeşit malikiyet vardır:
1- Temeli iş olan şahsî ve hususi malikiyet.
2- Toprak, su, ateş, savaş ganimetleri vs. gibi bütün insanlara ait olan genel malikiyet.
3- Bayır yerler, ormanlar, denizler, madenler, mirassız mallar, zekat, humus, harac, cizye ve Beytü'l- mal sandığına dökülen maliyetler.
Devlete ait olan bütün bu mallar, toplumun iş ve ihtiyaçları ve umumî maslahatlar için harcanır.
İslam’da Malikiyet Biçimi
Kur’ân’ın buyurduğu gibi yerin, göklerin ve içlerinde olanların tümünün asıl maliki Allah-u Teala’dır. Allah-u Teala insanı, kendi halifesi olarak yaratmış ve tabiat bağışlarını, onlardan yararlanması ve ihtiyaçlarını gidermesi için emanet olarak ona vermiştir; şu şartla ki, onlardan yararlanmak toplumun maslahatına aykırı olmamalı ve hiçbir kimseye zararı dokunmamalıdır. Şunu da bilmeli ki, bunların karşısında sorumludur ve yakında bunların hakkında sorguya tabii tutulacaktır.
Binaenaleyh, İslam’da malikiyet biçimi, aşağıdaki eserlere sahip olmaktadır:
1- Her şey Allah’ın malıdır; çünkü o dünyada olan bütün şeylerin malikidir.
2- Allah-u Teala, dünyada olan zahiri ve batini nimetlerin hepsini, insanın kendi yararı ve maslahatı ve toplumun ondan yararlanması için ona emanet olarak vermiştir.
3- Allah-u Teala, insanı, kendi halifesi kılmıştır; işte bunun için insan Allah karşısında tasarruf ettiği mallara nispet sorumludur. İşte bu yüzden Allah-u Teala toplumu, cahil ve ehli olmayan kimselerin mallarını kendilerine vermemek ve onlara bir veli bulmakla görevlendirmiştir.
4- Eşyalara malik olmak, insanların üstünlük ölçüsü değildir; üstünlük ölçüsü, takva ve batini temizliktir.
5- Mal ve malikiyet, yaşantıda nihaî hedef değildir. Bunlar dünya maslahatı ve insanın ahireti için bir vesiledir.
Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki:
“Yiyerek yok ettiğin, giyerek yıprattığın ve sadaka vererek baki bıraktığın şeyden başka hiçbir şeye malik değilsin.”
Malik Olmanın Yolu
İslam açısından insan, üç yol ile bir şeye hususi olarak malik olabilir:
1- Hıyazet veya önceden bir kimsenin malik olmadığı ve devlet ve millete de ait olmayan bir şeyi elde etmekle.
2- Alış, satış, bahşiş, vs. şeyler gibi malı intikal etmek yoluyla.
3- Mülkiyette miras gibi bir kimsenin diğer bir kimseye mirasçı olması.