Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

velayet hak
Mesajlar: 109
Kayıt: 01 Eki 2009, 22:44

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen velayet hak »

Zülfükaaar yazdı:Hz. Ali r.a. ve Hz. Ebubekr-i Sıddik r.a. arasında geçtiği rivayet edilen,
çok hoş bir diyalog Hz. Ebubekr-i Sıddik r.a.'a dil uzatanlara iyi bir cevap
oluşturacağını düşündüğüm için aynen kitaptan ekliyorum.

Kaynak : (Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn) kitâbı, dörtyüz doksanıncı sahîfede
diyor ki:

Birgün, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” evine geldi. İçeri gireceği sırada, Alî bin
Ebî Tâlib “radıyallahü anh” da geldi. Ebû Bekr geri çekilip, yâ Alî,
sen buyur gir dedi. O da cevâb verip, aralarında aşağıdaki uzun konuşma
oldu:
Alî — Yâ Ebâ Bekr! Sen önce gir ki, her iyilikde önde olan, her
hayrlı işde ileri olan, herkesi geçen sensin.
Ebû Bekr — Sen önce gir yâ Alî, Resûlullaha “sallallahü teâlâ
aleyhi ve sellem” dahâ yakın sensin.
Alî — Ben, senin önüne nasıl geçerim? Çünki, Resûlullahdan
“sallallahü aleyhi ve sellem” işitdim, (Ümmetimden Ebû Bekrden
dahâ üstün bir kimse üzerine güneş doğmadı) buyurdu.
Ebû Bekr — Ben, senin önüne nasıl geçebilirim ki, Resûlullah
“sallallahü aleyhi ve sellem”, kızı Fâtıma-tüzzehrâyı “radıyallahü
teâlâ anhâ” sana verdiği gün (Kadınların en iyisini, erkeklerin en
iyisine verdim) buyurdu.
Alî — Ben senin önüne geçemem. Çünki, Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” (İbrâhîm aleyhisselâmı görmek istiyen, Ebû
Bekrin yüzüne baksın) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Âdem aleyhisselâmın hilm sıfâtını
ve Yûsüf aleyhisselâmın güzel ahlâkını görmek istiyen, Alî
– 131 –
Mürtezâya baksın!)
Alî — Senin önünden giremem. Çünki, Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” (Yâ Rabbî! Beni ençok seven ve eshâbımın en
iyisi kimdir?) dedi. Cenâb-ı Hak (Yâ Muhammed “aleyhisselâm”
Ebû Bekr-i Sıddîkdır) buyurdu.
Ebû Bekr — Ben senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(İlmi bir kimseye veririm ki, Allahü teâlâ, onu sever.
Ben de onu çok severim) buyurdu. İlm şehrinin kapısı, sen oldun.
Alî — Senin önünde gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm” (Cennetin
kapıları üzerinde, Ebû Bekr habîbullah yazılıdır) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
Hayber gazâsında, bayrağı sana verip (Bu bayrak, melik-i gâlibin,
Alî bin Ebî Tâlibe hediyyesidir) buyurdu.
Alî — Senin önüne nasıl geçebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Yâ Ebâ Bekr! Sen benim gören gözüm ve bilen gönlüm yerindesin)
buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Kıyâmet günü, Alî Cennet hayvanlarından birine
binmiş olarak gelir. Cenâb-ı Hak buyurur ki, yâ Muhammed
“aleyhisselâm”! Senin baban İbrâhîm Halîl, ne güzel babadır. Senin
kardeşin Alî bin Ebî Tâlib ne güzel kardeşdir).
Alî — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm” buyurdu
ki (Kıyâmet günü, Cennet meleklerinin reîsi olan Rıdvân
adındaki melek Cennete girer. Cennetin anahtarlarını getirir. Bana
verir. Sonra, Cebrâîl aleyhisselâm gelip, yâ Muhammed, Cennetin
ve Cehennemin anahtarlarını, Ebû Bekr-i Sıddîka ver. Ebû
Bekr, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der).
Ebû Bekr — Senin önünden giremem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Alî kıyâmet günü benim yanımdadır. Havz ve
Kevser yanında, benimledir. Sırât üzerinde benimledir. Cennetde
benimledir. Allahü teâlâyı görürken, benimledir.)
Alî — Senden önce giremem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm” (Ebû
Bekrin îmânı, bütün mü’minlerin îmânları toplamı ile dartılsa,
Ebû Bekrin îmânı ağır gelir) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne nasıl geçebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben ilmin şehriyim. Alî, bunun kapısıdır) buyurdu.
Alî — Senin önünden nasıl yürüyebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben sâdıklığın şehriyim. Ebû Bekr, bunun kapısıdır)
buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önünden geçemem. Çünki, Resûl “aleyhis-
– 132 –
selâm” buyurdu ki, (Kıyâmet günü, Alî, bir güzel ata bindirilir.
Görenler, acabâ bu, hangi Peygamberdir der. Allahü teâlâ, bu Alî
bin Ebî Tâlibdir buyurur.)
Alî — Senin önünden gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben ve Ebû Bekr, bir toprakdanız. Tekrâr bir olacağız) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önünden gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki, (Allahü teâlâ, ey Cennet, senin dört köşeni,
dört kimse ile bezerim. Biri, peygamberlerin üstünü Muhammed
“aleyhisselâm”dır. Biri, Allahdan korkanların üstünü Alîdir.
Üçüncüsü, kadınların üstünü, Fâtıma-tüzzehrâdır. Dördüncü köşesindeki
de temizlerin üstünü Hasen ile Hüseyndir, buyurdu).
Alî — Senin önünden nasıl gidebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Sekiz Cennetden şöyle ses gelir: Ey Ebû Bekr,
sevdiklerinle birlikde gel, hepiniz, Cennete girin!)
Ebû Bekr — Senin önünden gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben bir ağaca benzerim. Fâtıma, bunun gövdesidir. Alî
budağıdır. Hasen ve Hüseyn, meyvasıdır) buyurdu.
Alî — Senin önünden geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Allahü teâlâ, Ebû Bekrin bütün kusûrlarını afv etsin.
Çünki O, kızı Âişeyi bana verdi. Hicretde bana yardımcı oldu. Bilâl-
i Habeşîyi, benim için alıp âzâd etdi).
Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bu iki sevgilisi kapıda
böyle konuşurken, kendileri içeriden dinliyordu. Hazret-i Alînin
sözünü kesip içeriden buyurdu ki:
(Ey kardeşlerim Ebû Bekr ve Alî “radıyallahü anhümâ”! Artık
içeri girin! Cebrâîl aleyhisselâm gelip dedi ki, yerlerdeki ve yedi
kat gökdeki melekler sizi dinlemekdedir. Kıyâmete kadar, birbirinizi
övseniz Allahü teâlâ yanındaki kıymetinizi anlatamazsınız).
İkisi birbirine sarılıp, birlikde Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve
sellem” huzûruna girdiler. Resûl “aleyhisselâm”: (Allahü teâlâ,
ikinize de yüzbinlerle rahmet etsin. İkinizi sevenlere de, yüzbinlerle
rahmet etsin ve düşmanlarınıza da, yüzbinlerle la’net olsun) buyurdu.
Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk dedi ki (Yâ Resûlallah! Ben,
Alî kardeşimin düşmanlarına şefâ’at etmem). Hazret-i Alî dedi ki
(Yâ Resûlallah! Ben de, Ebû Bekr kardeşimin düşmanlarına şefâ’at
etmem ve başını kılınçla, bedeninden ayırırım.) Ebû Bekr buyurdu
ki (Ben senin düşmanlarını, sırat üzerinden geçirmem).
Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn kaynak kitabı mı?! Değilse ki değildir peki o kitap nerden bu uyduruk sözleri nakletmiştir?! Kaynak gösterebilir misiniz, bir link verebilir misiniz?!

Bakın sizin sahih kabul ettiğiniz kaynaklarda Hz. Ali (a.s) Ebubekir ve Ömer'i nasıl gördüğü açıkça nakledilmiştir, buyurun:
37-38 sahabilik bir meclis, başta 2. halife Ömer. Huzura Ali(aleyhisselam) ve Abbas gelir. Ömer onlara hitaben; "Sen, Abbas, Ebubekirden kardeş oğlunun, sen, Ali, KARININ BABASININ mirasına kondunuz. Ben, Ebu Bekirden sonra halife kendimim ve biliyorum ki, sizin itigadınızda Ebubekir yalancı, hain, fasık ve hileger birisi. Bunu da biliyorum ki, yine sizin itigadınızda ben de hainim, yalancıyım, fasığım ve hilegerim.”
Kaynak Sahih-i Müslüm, cilt 4, sayfa 152 (veya Sahih-i Müslüm, Kitabul-cihad, babul hukmut-teyd).
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulur­san, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musi­betinden daha büyüktür."
velayet hak
Mesajlar: 109
Kayıt: 01 Eki 2009, 22:44

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen velayet hak »

Zülfükaaar yazdı:Hz. Ebubekr-i Sıddik , Hz. Peygamber s.a.v. 'in can dostudur. Hz. Ali r.a.'ın 4. halife olmasıda , şehid edilmeside , Hz. Hasen r.a.'ın halife olması ve şehid edilmeside , Hz. Hüseyn r.a. efendimizinde Kerbelada şehid edilmeside allahın takdiri ilahisidir. Bu yazılmış bir kaderdir. Değiştirilemez ! Hz. Ali r.a. efendimizde tüm bunları peygamber efendimizden duyduğu ve bildiği için Sakife'yeye gidip Ebubekri Sıddikin hilafetine karşı çıkmadı. İşte bu yüzden Hz. Ali r.a. , Ubeyde b. Cerrah'a dönerek ; "Eğer kavi ve ahd (söz ve yemin) sabık olmasa, ağzımı serçe parmağım ve adsız parmağımla ortaya dökerdim ve ayaklarımın altı ve başımın tepesi ile sözün engin yerine dalardım. Lâkin Rabb'ime mülâki oluncaya kadar ağzımı açmam. Dâvamı Huzûr-u Bâri'de görürüm. Yarın sabah cemaatinize giderim, sahibinize bey'at ederim. Beni mahzun, sizi memnun eden hâle dahi sabrederim; tâ ki kaderin hükmü yerini bulsun. o her şeye sahiptir." demişti.
Bunu anlayın artık !
Bold yaptığım sözler de Hz. Ali'nin onlardan razı olmadığını göstermiyor mu?! Biata gelince;

Sünni alimi İbni Kuteybe Diyneveri’ye Göre Biat

İbni Kuteybe Diyneveri olarak tanınan Ebu Muhammed Abdullah b. Muslim b. Kuteybe Diyneveri Ehlisünnet’in büyük âlimlerindendir. O, Gaybeti Sûgra döneminde yaşamış ve hicri 322 yılında vefat etmiştir. “el-İmametu ves-Siyase” adlı eserinde İmam Ali’nin (a.s) Ebubekir’e biat etmekten sakınması hakkında şöyle der:

“Sonra Hz. Ali’yi (Kerremellahu Vechehu) Ebubekir’in yanına götürdüler. Hz. Ali (a.s) “ben Allah’ın kulu ve Allah Resulünün (s.a.a) kardeşiyim” sözlerini yineliyordu.
Adamın biri hazrete “Ebubekir’e biat et!” deyince, İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu:

“Rehberlik makamına ben sizden daha liyakatliyim, size biat etmem. Sizin bana biat etmeniz daha uygundur. Bu makamı zorla elde ettiniz. Bu makamı Ensar’dan aldınız ve onlara karşı, Peygamberin (s.a.a) akrabaları olduğunuzu delil gösterdiniz. Şimdi de onu biz Ehlibeyt’ten (a.s) gasp ettiniz. Ensar’a, Hz. Muhammed’in (s.a.a) akrabaları olduğunuz için bu makama daha layık olduğunuzu kanıt gösterenler sizler değil miydiniz? Bu gerekçeye göre de Ensar hilafeti sizlere teslim etti. Şimdi de ben, aynı gerekçeyle yani sizlerin Ensar’a karşı gösterdiğiniz kanıtı kendinize sunuyorum; Ben, hem hayatı döneminde hem de vefatından sonra Allah Resulüne (s.a.a) daha yakındım ve öyle de olacağım. Eğer Allah’a iman etmişseniz davranışlarınızda bizlere karşı insaflı olursunuz. Aksi halde kasıtlı olarak zulüm yerinde durmuş olursunuz.”

Ömer, Hz. Ali’ye; “Ebubekir’e biat etmedikçe seni bırakmayız” dedi.
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu; “Payına düşen sütü sağ! Bu gün Ebubekir’in işini sağlamlaştır ki nasıl olsa bu makamı yarın sana iade edecektir.”
Sonra şöyle buyurdu; “Ey Ömer! Allah’a andolsun ki sözünü kabulllenmiyor ve ona biat etmiyorum.”

Ebubekir; “Eğer biat etmezsen, seni bu işe zorlamam” dedi.
Ubeyde Cerrah, Hz. Ali’ye (a.s) şöyle dedi; “Ey amcamın oğlu! Sen henüz gençsin, bunlar (Ebubekir ve Ömer) kavmin yaşlılarıdırlar. Sen işlerde onların sahip oldukları deneyim ve bilgiye sahip değilsin. Bana göre Ebubekir hilafet makamında senden daha güçlüdür, tecrübesi ve bilgeliği senden daha fazladır. O halde hilafeti Ebubekir’e teslim et. Eğer daha sonraları sağ kalır ve uzun yaşarsan, sahip olduğun fazilet, dindeki önceliğin, ilmin, ferasetin ve Peygambere (s.a.a) olan yakınlığından dolayı rehberlik makamına daha layık olursun.”

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Muhacirler (işlerinizde) Allah’ı gözetin, Allah’ı! Muhammed’in (s.a.a) Araplar üzerindeki hâkimiyetini evinden çıkarıp kendi evlerinize ve yuvalarınıza götürmeyin. Hanedanını makamlarından alıkoymayın ve haklarını çiğnemeyiniz!
Ey Muhacirler! Allah’a andolsun ki! İnsanlar arasında rehberlik makamına herkesten daha uygun ve daha liyakatli olan bizleriz. Çünkü biz Peygamberin (s.a.a) Ehlibeyt’iyiz ve hilafete sizden daha liyakatliyiz…”
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulur­san, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musi­betinden daha büyüktür."
velayet hak
Mesajlar: 109
Kayıt: 01 Eki 2009, 22:44

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen velayet hak »

Emirü’l-Müminin Ali’nin (a.s) Sözleri

Büyük muhaddis Şeyh Kuleyni (ö. 328 h.k) Ebu Heysem b. Teyhan’dan şöyle nakleder; “Vaktiyle Emirü’l-Müminin Ali (a.s) Medine’de mescitte bir konuşma yaptı. Allah’a hamd ve senadan sonra şöyle buyurdu:

“Daneyi yarıp ve insanı yaratan Allah’a andolsun ki eğer sizler ilmi ve kemali kaynağından alsaydınız, suyu saf ve zülâl iken içseydiniz, iyiliği kendi yerinden alıp biriktirseydiniz, istikametinizi açık yolundan belirleseydiniz ve hakkı kendi yerinde kat etseydiniz kurtuluş yolları sizin için aşikâr olur, hakkın nişaneleri belirir ve İslam dini sizin için parlardı. Bundan sonra da Allah’ın nimetlerinden fazlasıyla yararlanır, içinizde hiçbir Müslüman aile fakir olmaz, haksızlığa uğramazdı ve hatta zimmî kâfirler bile güvende olurlardı.

Ancak sizler zalimlerin yolundan gittiniz. Dünyanız onca genişliğine rağmen üzerinize karardı. İlim ve kemal kapıları yüzünüze kapandı. Nefsanî arzularınız ve çıkarlarınıza uygun konuştunuz. Dininizde ayrılığa düştünüz. Allah’ın dini hakkında bilginiz olmadığı halde fetva verdiniz. Sapmışlara ve yoldan çıkmışlara uydunuz, onlarda sizi saptırdılar. Doğru önderleri terk ettiniz ve onlarda sizi kendi halinize bıraktılar. Hevesleriniz doğrultusunda hükmetmek için sabahladınız. Karşılaştığınız soruları zikir ehline (Ehlibeyt’e) soruyor ve size fetva verdiğimizde de ilim ancak böyle olur diyorsunuz. (Yani ilmi üstünlüğümüzü kabulleniyorsunuz)

Ama amel meydanında onlara uymazsanız onların bu üstünlüklerine itiraflarınızın size ne faydası olur. Bununla da kalmıyor onlara muhalefet ediyor ve emirlerini ayaklar altına alıyorsunuz.

Sakin olun! Pek yakında ektiklerinizi biçecek ve yaptıklarınızın karşılığını bulacaksınız.
Daneyi yaratıp, insanı yaratan Allah’a andolsun ki sizler iyi biliyorsunuz ki ben sizin sahibiniz ve önderinizim. İtaatim sizlere farz kılındı. İlmi sayesinde kurtuluş yolunu seçtiğiniz âlim benim. Peygamberinizin (s.a.a) vasisi ve Rabbinizin seçtiği kimse de benim. Dilinizin nuru benim, maslahatınızı en iyi bilende benim. Yakında vaat edilen ilahi azap size gelip çatacaktır. Nitekim sizden önceki ümmetlere de geldi çattı. Pek yakında Allah sizlere imamlarınız kimdir diye soracaktır. Sizler imamlarınız ile haşredilecek ve Allah’a döneceksiniz.

Allah’a andolsun eğer Talut’un yardımcıları veya Bedir savaşındaki Müslüman askerler sayısı kadar yardımcım olsaydı hak yoluna dönünceye kadar sizinle savaşırdım. Bu yolda küfür ve nifakın önünü almak için kılıç sallamak barış içinde olmaktan ve iyi geçinmekten daha iyidir. Allah’ım! Aramızda hakkıyla sen hükmet! Şüphesiz ki sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”


Bu rivayeti nakleden Ebu Heysem şöyle diyor; “Daha sonra Emirü’l-Müminin Ali (a.s) mescitten dışarı çıktı ve biraz yürüdü. Orada yaklaşık otuz kadar koyunun otladığını gördü. Ardından şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki bu koyunların sayısı kadar Allah’ın ve Resulü’nün (s.a.a) hayrını isteyen adamlarım olsaydı, şüphesiz ki şu sinek yiyenin evladını saltanatından alıkoyardım.”
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulur­san, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musi­betinden daha büyüktür."
velayet hak
Mesajlar: 109
Kayıt: 01 Eki 2009, 22:44

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen velayet hak »

Ebubekir'in Elini Hz. Ali’nin (a.s) Eline Sürmeleri

Resul-i Ekrem’in (s.a.a) sahabesinden ve aynı zamanda Hz. Ali’nin (a.s) dostlarından olan Udey b. Hatem, şöyle diyor:
“Allah’a andolsun ki Hz. Ali’yi (a.s) Ebubekir’e biat etmesi için yakasından tutup mescide doğru sürükleyerek götürdüklerinde onun bu haline içim yandığı kadar kimseye yanmamıştı.”

Hz. Ali (a.s); “Eğer biat etmezsem ne olur?” diye buyurduğundan ona; “Boynunu vururuz” dediler.
Sonra başını gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi; “Ya Rabbi! Sen şahit ol ki bu topluluk benim Allah’ın kulu ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) kardeşi olduğumu bildikleri halde öldürmeye gelmişlerdir.”

Onlar bir kez daha Hz. Ali’ye; “Biat etmek için elini uzat!” dediler. Ama İmam Ali biat için elini uzatmadı. Onlar zorla Hz. Ali’nin (a.s) elinden tutarak çektiler. Hz. Ali (a.s) avcunu sıkıca kapattı. Orada hazır bulunan cemiyet tüm güçlerini kullanarak elini açmak istediler ancak başaramadılar. Sonunda elini açamayacaklarını anlayınca Ebubekir’in elini Hz. Ali’nin (a.s) kapalı eline sürdüler. Hz. Ali (a.s) o haliyle yüzünü Allah Resulünün (s.a.a) mübarek kabrine çevirmiş ve şöyle sesleniyordu; “Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi.”

Ravi der ki; “Hz. Ali (a.s) Ebubekir’e hitaben şu iki beyiti okudu: “Eğer sen şura yoluyla halkın önderliğini üstlendiysen, bu nasıl bir şuradır ki o şuraya (benim gibi) meşveret tarafları dâhil edilmedi. Eğer akrabalığını delil olarak sunuyorsan bu işe diğerleri senden daha yakındırlar.”
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulur­san, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musi­betinden daha büyüktür."
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Mekzun yazdı:Zülfükaaar,
Konuyla bir ilgisi yok ama sizi salavat getirme konusunda uyarma ihtiyacı duydum. Hz. Resulullah (s.a.a.v)'a salavat getirirken eksik salavat getiriyorsunuz, Ehlibeyt'ine de salavat getirmeniz gerekir. Yani "salallahu aleyhi vesellem" değil, "Salallahu aleyhi ve âlihi vesellem" demeniz gerekir. İşte o zaman salavat tam olur.
Amenna ve saddakna
Maaşallah gözündende hiçbirşey kaçmıyor :))
“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed” diyerek çok salavat getiriyorum. Uyarın için sağol kardeşim ama “Sallallahü aleyhi ve sellem” de salavattır.
kısaca yazıyorum.
Ama sana söz bundan sanra ("s.a.a.v) yazarım..
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn kaynak kitabı mı?! Değilse ki değildir peki o kitap nerden bu uyduruk sözleri nakletmiştir?! Kaynak gösterebilir misiniz, bir link verebilir misiniz?!
Tabiki kardeşim kaynak linkte verebilirim. Kitabın "pdf" pormatınıda sana e-posta atabilirim.

Kitabın Adı : Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn
kitabın Linki : http://www.hakikatkitabevi.com/download ... enakib.pdf
PDF Sayfa numarasıda : "527" aramıyasın diye veriyorum.
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

velayet hak yazdı:
Bold yaptığım sözler de Hz. Ali'nin onlardan razı olmadığını göstermiyor mu?! Biata gelince;
Amenna ve saddakna kardeşim. Zaten bende bunu diyorum. dikkatli okursan yazılarımı anlarsın. Diyorumki Hz. Ali r.a. efendimiz ;
Hz. Ali r.a. , Ubeyde b. Cerrah'a dönerek ; "Eğer kavi ve ahd (söz ve yemin) sabık olmasa, ağzımı serçe parmağım ve adsız parmağımla ortaya dökerdim ve ayaklarımın altı ve başımın tepesi ile sözün engin yerine dalardım. Lâkin Rabb'ime mülâki oluncaya kadar ağzımı açmam. Dâvamı Huzûr-u Bâri'de görürüm. Yarın sabah cemaatinize giderim, sahibinize bey'at ederim. Beni mahzun, sizi memnun eden hâle dahi sabrederim; tâ ki kaderin hükmü yerini bulsun. o her şeye sahiptir." demişti.
yukarda bold ve büyük yazdırdığım yazıda zaten bunun Allah c.c.'ın yazdığı kader olduğunu belirtiyor. Bu yüzden ebu bekri sıddik r.a. 'a biat ediyor. Haşa Allah c.c. yazdığı kadere isyan etmesi beklenemez. bunu iyi anlamak lazım !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

velayet hak yazdı:Ebubekir'in Elini Hz. Ali’nin (a.s) Eline Sürmeleri

Resul-i Ekrem’in (s.a.a) sahabesinden ve aynı zamanda Hz. Ali’nin (a.s) dostlarından olan Udey b. Hatem, şöyle diyor:
“Allah’a andolsun ki Hz. Ali’yi (a.s) Ebubekir’e biat etmesi için yakasından tutup mescide doğru sürükleyerek götürdüklerinde onun bu haline içim yandığı kadar kimseye yanmamıştı.”

Hz. Ali (a.s); “Eğer biat etmezsem ne olur?” diye buyurduğundan ona; “Boynunu vururuz” dediler.
Sonra başını gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi; “Ya Rabbi! Sen şahit ol ki bu topluluk benim Allah’ın kulu ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) kardeşi olduğumu bildikleri halde öldürmeye gelmişlerdir.”


Onlar bir kez daha Hz. Ali’ye; “Biat etmek için elini uzat!” dediler. Ama İmam Ali biat için elini uzatmadı. Onlar zorla Hz. Ali’nin (a.s) elinden tutarak çektiler. Hz. Ali (a.s) avcunu sıkıca kapattı. Orada hazır bulunan cemiyet tüm güçlerini kullanarak elini açmak istediler ancak başaramadılar. Sonunda elini açamayacaklarını anlayınca Ebubekir’in elini Hz. Ali’nin (a.s) kapalı eline sürdüler. Hz. Ali (a.s) o haliyle yüzünü Allah Resulünün (s.a.a) mübarek kabrine çevirmiş ve şöyle sesleniyordu; “Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi.”

Ravi der ki; “Hz. Ali (a.s) Ebubekir’e hitaben şu iki beyiti okudu: “Eğer sen şura yoluyla halkın önderliğini üstlendiysen, bu nasıl bir şuradır ki o şuraya (benim gibi) meşveret tarafları dâhil edilmedi. Eğer akrabalığını delil olarak sunuyorsan bu işe diğerleri senden daha yakındırlar.”
Bunun uydurma olduğu apaçık ortadadır. Akli selim olan bir kişi bunu hemen anlar !

1- Hz. Ali r.a. Efendimiz elinden kolundan sürüklenerek yaka paça götürülecek aciz bir insan değildi !
2- Hz. Ali r.a. efendimizin nasıl savaştığını herkes bilir ! O hayber'in fatihidir.
3- Hz. Ali r.a. efendimizin hiç kimseden korkmayan cesur bir insan olduğunuda herkez bilir. Zaten ona Allah c.c.'ın Aslanı benzetmesi boşuna yapılmamıştır.
4- Hz. Ali r.a. efendimizin kişilik olarak ne kadar sert mizaçlı olduğunuda herkes bilir. Bırakın onu yakapaça sürüklemeyi ellerini kaldırsalar o eller kopardı elhamdülillah !
5- Sanki Hz. Ali efendimiz tek başınaymışta. onu pusuya düşürmüşlerde kimse görmemiş ! Yok böyle birşey öyle bir şey olduğu anda Hz. Ali efendimizi destekleyenler ayağa kalkar ortalık karışır savaş bile çıkabilirdi.

bu tamamen Hz. Ali efendimizi aşağılamaya onu aciz göstermeye çalışanların uydurduğu birşeydir. Sakın inanmayın !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
velayet hak
Mesajlar: 109
Kayıt: 01 Eki 2009, 22:44

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen velayet hak »

velayet hak yazdı: Bakın sizin sahih kabul ettiğiniz kaynaklarda Hz. Ali (a.s) Ebubekir ve Ömer'i nasıl gördüğü açıkça nakledilmiştir, buyurun:
37-38 sahabilik bir meclis, başta 2. halife Ömer. Huzura Ali(aleyhisselam) ve Abbas gelir. Ömer onlara hitaben; "Sen, Abbas, Ebubekirden kardeş oğlunun, sen, Ali, KARININ BABASININ mirasına kondunuz. Ben, Ebu Bekirden sonra halife kendimim ve biliyorum ki, sizin itigadınızda Ebubekir yalancı, hain, fasık ve hileger birisi. Bunu da biliyorum ki, yine sizin itigadınızda ben de hainim, yalancıyım, fasığım ve hilegerim.”
Kaynak Sahih-i Müslüm, cilt 4, sayfa 152 (veya Sahih-i Müslüm, Kitabul-cihad, babul hukmut-teyd).
Bu yazıya bir cevap yazmamışsınız! Acaba sahih dediğiniz kaynaklar mı yalan yazmış yoksa durum gerçekten Ömer'in dediği gibi midir?! Yani Hz. Ali (a.s) onları öyle mi görüyordu?!
Sahi Hz. Ali (a.s) neden göklere çıkardığınız halifelerden rahatsızdı?!
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulur­san, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musi­betinden daha büyüktür."
velayet hak
Mesajlar: 109
Kayıt: 01 Eki 2009, 22:44

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen velayet hak »

Zülfükaaar yazdı:
Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn kaynak kitabı mı?! Değilse ki değildir peki o kitap nerden bu uyduruk sözleri nakletmiştir?! Kaynak gösterebilir misiniz, bir link verebilir misiniz?!
Tabiki kardeşim kaynak linkte verebilirim. Kitabın "pdf" pormatınıda sana e-posta atabilirim.
Kitabın Adı : Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn
kitabın Linki : http://www.hakikatkitabevi.com/download ... enakib.pdf
PDF Sayfa numarasıda : "527" aramıyasın diye veriyorum.
Verdiğiniz link için teşekkürler. Aktardığınız yazıya baktım hiçbir kaynak verilmemiş. Senetsiz, kaynaksız ve birçok sahih hadislerle çelişen bir rivayetin ne kadar değeri olabilir ki!! Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn kitabı hangi tarihte yazmıştır?! Siz senetsiz ve kaynaksız yazılan her sözü kabul ediyor musunuz?! Çok yazık.
"Hakkında söylenen sözler hususunda düşün; söyledikleri şeyleri kendinde bulur­san, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah'ın gözünden düşmenin musibeti, seni kaygılandıran halkın gözünden düşmek musi­betinden daha büyüktür."
Cevapla

“İslam Tarihi” sayfasına dön