Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen ali muhsin »

Yazilanlar elbette uydurmadir ! Bu gibi uydurmalar aslina Onlarin yapmis olduklari hatalari kamufle etmek icindir ! Emevi uydurmalaridir ! Tarihte "onlarin" hatalari coktur ! daha evel Putlara tapan ve daha sonra "müslüman" olan birilerini Imam Ali (as) dan üstün tutmak mantiksizcadir ! Resulullahin terbiyesi altinda yetisen Imam Ali (as) mi üstün yoksa 40-50 yaslarinda "Müslüman " olan birilerimi ? Resulullah (saa) "ben ilmin Sehriyim,Alide onun kapisidir,kim ilim isterse o kapiya gelsin " hadisi herseyi aciklamiyormu ? Gadr-hum olayinda Resulullahin (saa) kendisinden sonra Imam Ali (as) mi sectiginde "onlar" Imam Ali (as) min cadirina giderek "kutlu olsun ya Ali sen Bizim ve Tüm Müslümanlarin mevalsi oldun " dedikleri olmustu daha sonra nasil olursa Resulullahin Vefatindan sonra söylediklerini unutmus olacaklarki Resulullahin makamina biran oturu vermis Imam Ali (as) min hakkini Gasp etmislerdi ve Fedek arasisini Hz.Fatima (as) min elinden almis tartismalar sonucunda Fatima (as) bu kisiler tarafindan incitilmisti...bunun gibi nice örnekler sunabiliriz. Resullah (saa) ve diger Peygamberlerimiz gibi kiyametin ne zaman kopacagini bilen Üstün Varliklardiki Hz.Resulullah (saa) Kizinin kimler tarafindan Sehid edilecegini, kimler tarafindan Ehli Beytine zarar vereceklerini (Hasa) bilmiyormuydu ? onun icin birilerine yani kizini incitip Ehli Beytine zarar veren kisileri neden övsün ? akla mantiga sigarmi bunlar ? dedigimiz gibi bazilari Tarihi carpitip bazi kisilerin hatalarini ört bas etmek icin uydurdukca uydurduklarini ve Emevi hadislerini kullandiklarini görüyoruz ....Ehli Sünnet hadislerinde uyuduruk bir hadis okumustum, Resulullah (saa) Sözde sunu demis " benden sonra Peygamber gelseydi bu Ömer olurdu " diye bunun mantigi varmidir diye sormak gerekir, ama ayni Ömer,Resullahin (saa) Ölüm dösseginde Peygambere karsi cikmis ve "Peygamber sayikliyor " (Akli dengesi yerinde degil) diyerek Onu kücük düsürmüstü. bu nasil mantiksiz bir hadis,ki uydurulmus oldugu her yönüyle ortadadir ,bu hadis ise kanaatimce "ben ilmin Sehriyim Ali onun kapisidir ..." hadisine karsi uydurulan bir Emevi uydurmasindan baska birseyde degildir ..nedense bazilari Ehli Beyte Rekabet olsun diye böyle Yalan yanlis uydurma hadisleri Topluma sunarak Tarihi gercekleride böylece kamufle etme cabasindalar ...Tarihi iyi inceleyip arastirmak ve Hadisleride Kuranla kiyaslamak gerekirki bunu bazilari inat eder gibi yapmiyor .
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Hz. Ebubekr-i Sıddik , Hz. Peygamber s.a.v. 'in can dostudur. Hz. Ali r.a.'ın 4. halife olmasıda , şehid edilmeside , Hz. Hasen r.a.'ın halife olması ve şehid edilmeside , Hz. Hüseyn r.a. efendimizinde Kerbelada şehid edilmeside allahın takdiri ilahisidir. Bu yazılmış bir kaderdir. Değiştirilemez ! Hz. Ali r.a. efendimizde tüm bunları peygamber efendimizden duyduğu ve bildiği için Sakife'yeye gidip Ebubekri Sıddikin hilafetine karşı çıkmadı. İşte bu yüzden Hz. Ali r.a. , Ubeyde b. Cerrah'a dönerek ; "Eğer kavi ve ahd (söz ve yemin) sabık olmasa, ağzımı serçe parmağım ve adsız parmağımla ortaya dökerdim ve ayaklarımın altı ve başımın tepesi ile sözün engin yerine dalardım. Lâkin Rabb'ime mülâki oluncaya kadar ağzımı açmam. Dâvamı Huzûr-u Bâri'de görürüm. Yarın sabah cemaatinize giderim, sahibinize bey'at ederim. Beni mahzun, sizi memnun eden hâle dahi sabrederim; tâ ki kaderin hükmü yerini bulsun. o her şeye sahiptir." demişti.
Bunu anlayın artık !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen ali muhsin »

Zülfükaaar yazdı:Hz. Ebubekr-i Sıddik , Hz. Peygamber s.a.v. 'in can dostudur. Hz. Ali r.a.'ın 4. halife olmasıda , şehid edilmeside , Hz. Hasen r.a.'ın halife olması ve şehid edilmeside , Hz. Hüseyn r.a. efendimizinde Kerbelada şehid edilmeside allahın takdiri ilahisidir. Bu yazılmış bir kaderdir. Değiştirilemez ! Hz. Ali r.a. efendimizde tüm bunları peygamber efendimizden duyduğu ve bildiği için Sakife'yeye gidip Ebubekri Sıddikin hilafetine karşı çıkmadı. İşte bu yüzden Hz. Ali r.a. , Ubeyde b. Cerrah'a dönerek ; "Eğer kavi ve ahd (söz ve yemin) sabık olmasa, ağzımı serçe parmağım ve adsız parmağımla ortaya dökerdim ve ayaklarımın altı ve başımın tepesi ile sözün engin yerine dalardım. Lâkin Rabb'ime mülâki oluncaya kadar ağzımı açmam. Dâvamı Huzûr-u Bâri'de görürüm. Yarın sabah cemaatinize giderim, sahibinize bey'at ederim. Beni mahzun, sizi memnun eden hâle dahi sabrederim; tâ ki kaderin hükmü yerini bulsun. o her şeye sahiptir." demişti.
Bunu anlayın artık !
Bu nasil bir Dostturki bir "Dost" Dostunun Hakkini bilerek gasp ediyor, Biat almak icin bazi kisileri görevlendirerek Hz.Fatima (sa) min evine kadar giderek yakma tehdidinde bulunuyorlar vs ...Öyle kolay ve ucuz sözlerle Bazilarinin Hatalarini örtüyorsunuzki "onlarin" yapmis olduklari Hatalarini Allahin üzerine yükleyip "Taktiri ilahi" diyorsunuz ..Fatima (as) Bazilari tarafindan incitiliyor ve ardindan Sehid ediliyor " Taktiri ilahi " Muaviye Lanetligi, Imam Ali (as) ma karsi Savaslar cikarip daha sonra Sehid ettiriyor "Taktiri ilahi " Imam Hasan (as) yine Muaviye tarafindan kurnazca Sehid ediliyor buda "Taktiri ilahi" Imam Hüseyin (as) Kerbelada 72 yarenleriyle hunharca Yezit (la) ordusu tarafindan Sehid ediliyor tabiki buda size göre "Taktiri ilahi " degilmi ...buda Sizin kutsal bildiginiz kisilerin Hatalarini örtmek icin sucuda Allahin üzerine atmaniz oluyor ! ne kolay is... Imam Ali (as) Haksizliklara karsi Sabir etmistir bir Hadisinde " 40 kisi bulsaydim kiyam ederdim " diye geciyor..bu sözü herseyi anlatiyor ...Yani "bazilari" Zenginlikleri ile Toplumu Satin alip, Mazlumlarda böylece yalniz kalmistir...Imam Ali (as) hic bir zaman Peygamber (saa) Ehli Beytine zarar veren kisilere asla Biat etmemistir .bunuda siz anlamiyorsunuz veya anlamak istemiyorsunuz ...
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Bak kardeşim, Allah c.c.'in emri ve izni olmaksızın gökten tek bir damla su yere düşmez , tek bir yaprak kımıldamaz. Ümmeti ademden tek bir kimse bile bir nefes dahi içine çekemez. Sübhanallah

Yezid şeytanının Hz. Hüseyn r.a. efendimizi kerbelada şehid ettireceğini Haşa Allah c.c. bilmiyormuydu. Bunu Peygamber efendimize Cibril a.s. bildirmedimi. Demekki yazılmış bir kader var ortada bu yaşanacak. Ve zaten yaşandı. Burada anlamadığınız şey bunun ümmeti muhammet için bir imtihan olduğu gerçeğidir. Yoksa yazılmış kaderi değiştirmeye Allah c.c. den başka kimsenin gücü yetmez. Zaten Allah c.c.'ün taktir buyurduğu kadere isyan edersek Allah muhafaza kafir oluruz. Allah c.c.'ile haşa cenk edilmez !

Dedimya bu ümmeti muhammedin bir imtihanıdır. Burada Allah c.c. müslümanları imtihan eder. Yani kim iman ve ehlibeyt yolunda gidiyor , kim allahın onlara bahşettiği aklı kullanarak münafığı tanıyıp kendini ve ailesini ondan sakındırıyor ve kim haksızlığın ve batılın karşısında hakkı savunuyor. Ve bizim bilemiyeceğimiz imtihanlarla yüce rabbimiz bizi bu konuda sınav ediyor.

Hz. Hüseyni şehid eden nasipsiz yezid askerleride onu davet edenlerde kufelilerdi. Ancak Basra halkıda ona yardım için söz vermesine rağmen yardıma gelmeyerek imtihanı kaybetti. (Doğrusunu ancak Allah c.c. bilir.)

veya farklı bir örnekle ;
Muaviyenin açıkça münafıklık alametlerini göstermesine rağmen bu görüpte görmezlikten gelen veya sessiz kalanlarda onu hille ile saltanat koltuğuna oturtanlarda imtahanı kaybetti. (Doğrusunu ancak Allah c.c. bilir.)

Burada bizde münafığa münafık diyelim. Kafirede kafir diyelim. Ancak ! dikkat edelimki islamiyete canıyla ve malıyla destek olmuş ve halifelik yapmış Ebubekri Sıddik'a dil uzatmayalım. Bizde imtahanı kaybedenlerden olmayalım aman !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Mekzun »

En son peygamber Hz. Muhammed (s.a.a.v) Hatem el-Embiye ve Seyyid el-Mürselin olarak Âlemlere rahmet olarak, önceki peygamberleri tasdik etmiş ve aynı şekilde tüm insanları Allah’ın birliğine davet etmiştir. Getirdiği öğretiye de İslamiyet denilmiştir.
Kur’an-ı Kerim bu dinin ilk insanla başladığını ve son Peygamber’e kadar bütün nebiler – peygamberler tarafından aynı standartlar halinde insanlığa tebliğ edildiğini açıkça söyler.

Şöyle ki;
“Sizin için, dinden Nuh’a vahyettiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vahyettiğini şöyle diyerek kanunlaştırdı; dini dosdoğru tutun, onda bölünüp fırkalara ayrılmayın.” (Şura S. Ayet 13)

“Şöyle deyin: Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a Yakub’a, onun torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık, onlar arasında fark gözetmeyiz. Biz yalnız O’na teslim olanlarız.” (Bakara S. Ayet 136)

“Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır, müminlerde. Hepsi; Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah’ın resullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdi: Dinledik, boyun eğdik, Affet bizi ey Rabbimiz, dönüş yalnız sanadır.” (Bakara S. Ayet 285)

Bu Ayetler, bütün peygamberlere vahyedilen dinin bir olduğunu, peygamberler arasında ayırım yapılamayacağını bildirir. Bir peygambere inanmanın bütün peygamberlere inanmayı gerektirdiğini, bir peygamberi inkâr etmenin ise bütün peygamberleri inkâr etmek olduğunu açıkça göstermektedir.

Bütün bunların ışığında şunları belirtebiliriz;
•Yüce Allah’ın katında tek bir din vardır ve bu dinin adı da İslam’dır.
•Bütün peygamberlere bu evrensel din vahyedilmiştir.
•Din özü itibariyle bir, tam ve eksiksizdir. Dinin bu özellikleri, Allah’ın tek oluşu, kusurdan münezzehliği ve değişmezliği ile doğrudan doğruya bağlantılıdır.
•Kur’an, bütün peygamberlerin aynı dine uyduklarını ve tek bir dini tebliği ettiklerinin üzerinde ısrarla durmaktadır.
•“İslam” kelime anlamı olarak Allah’ın iradesine teslim olmak, boyun eğmek demektir. Allah’ın koyduğu kanunlara boyun eğmek suretiyle O’na itaat edildiğinde “Müslüman” olunur.

Her ümmete hak din öğretilmiştir. Fakat bu everensel din insan yorumlarıyla bulandırılarak çarpıtılmıştır.

Hz. İsa (a.s)’dan sonraki durum incelendiğinde, onun getirdiği hak dinin bir zaman sonra batıl ile örtüldüğü fark edilir. Yüce Allah’ın hikmeti, bu durumda yeni bir peygamber gönderilmesini gerekli kılmıştır.

Yüce Rabbimiz, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.a.v) efendimizi bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Peygamber efendimiz, insanların yozlaştırdığı dine yeniden orijinalliğini kazandırmıştır.

Yaşadığı 63 yıl boyunca insanlara İslam’ı ve her türlü güzelliği öğretmiştir. Sonunda, ardında yadigâr olarak Kur’an-ı Kerim’i ve Ehli beyt’ini, halife olarak ta Hz. Ali’yi bırakarak Allah’ın katına kutlu ve mutlu bir şekilde yükselmiştir.

Benzer şekilde Hz. Muhammed (s.a.a.v)’in ümmetinden bazı çıkar çevreleri, kendilerine tebliğ edilen evrensel dinden sapmışlardır. Özetle;

1. “Ben kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır.” Hz. Muhammed’in sözüne muhalefet edilmiş, oldubittiyle Ebu Bekir halife tayin edilmiştir.

2.Hz. Muhammed (s.a.a.v)’in; “Ben aranızda iki değerli emanet bırakıyorum; Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Ehlibeyt’im, bu ikisine sımsıkı sarılırsanız benden sonra asla dalâlete düşmezsiniz.” Hadisi göz ardı edilmiş ve Ehlibeyt’e, Hz. Fatıma’ya ve 12 İmama zulüm uygulanmış hatta katliamlar yapılmıştır.

3.Hz. Muhammed’e iftira edilerek binlerce yalan hadis üretilmiştir. Bu uydurma hadisler İslam’ı ters düz etmiştir. Zahitlerin önderi olan Hz. Muhammed hırslı bir tacir ve kadın düşkünü olarak tanıtılmıştır.

4.Allah’ın vahiy ettiği ezan değiştirilmiş “hayya ala hayril amel” yerine sabah ezanında okunan “essalatu hayron minen nevm” şeklinde bir cümle eklenmiştir.

5.İnsanları Ehlibeyt yolundan alıkoyan mezhepler icat edilmiştir. “Her müctehid, yanılsa da doğru söylemiştir.” Şeklinde dine ve akla aykırı bir kural uydurulmuş ve keyfi dini hükümler verilmiştir. Âlimlerin ihtilafa düşmesinin ümmet için bir rahmet olduğu yalanı uydurulmuştur.

6.İslam’ı yaymak bahanesiyle emperyalist bir saltanat kurulmuştur. Asırlar boyunca insanlar sömürülmüş, haklar çiğnenmiştir. İslam’ı yaşayan ve savunan mümin insanlara işkence edilmiş, binlercesi öldürülmüş, Gazalî, ibin Teymiyye, Nuh el Hanefi gibi sözde din adamlarında alınan fetvalarla, yapılan vahşet meşru kılınmaya çalışılmıştır.

7.Hz. Muhammed (s.a.a.v)’in; “Ben ilmin şehriyim, Ali’de onun kapısıdır”, “Ali bendendir ben de Ali’denim”, “Ali’yi seven beni sever, beni seven de Allah’ı sever.” diye buyurduğu Hz. Ali’ye 1001 ay – 83 yıl boyunca cami mimberlerinde küfür edilmiştir.

8.Hem hayrın hem de şerrin Allah’tan geldiği inancı kabul edilmiş, dine ve akla ihanet edilmiştir. Allah şerrin kaynağı olarak gösterilip küfre sapılmıştır.

“Başınıza gelen her musibet, ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.” (Şura S. Ayet 30)

Sana gelen iyilik, Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.” (Nisa S. Ayet 79)

9.Benzer şekilde, kaza ve kader meselesinde insanların eylemlerinde özgür değil, mecbur kılındığı savunulmuştur. Buna inanılarak yapılan rezaletlerin Allah’a fatura edileceği zannedilmiştir.

Sonuç olarak, İslam dünyasına, gerek teoride gerekse pratikte İslam’la bağdaşmayan, taşıdığı bazı öğeler haricinde İslam’la uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmayan süreçler yaşatıldığı söylenebilir. Ancak burada Arâf Süresinin 182. ve 183. ayetlerini hatırlatmak gerekir:

“Ayetlerimizi yalanlayanları hiç bilemeyecekleri bir yerden adım adım çöküşe götüreceğiz.” Süre tanıyorum onlara, ama benim cezam çetindir.”

Aleviler, Hz. Ali’nin yolundan gidenlerdir, İslam’a bağlı kişilerdir.
Alevilik İslam’ın bir yorumu değil, İslam’ın ta kendisidir. İslam âlemi Hz. Muhammed’in vasiyetine uyarak Hz. Ali’nin velayetini kabul etmiş olsaydı, İslam’da bölünmeler baş göstermeyecekti.

Bilindiği gibi yüce Allah, İslam’ı Hz. Ali’nin velayeti ile tamamlamış ve İslam’ı insanlara din olarak seçmiştir. Bütün Müslümanların Hz. Ali’ye peygamberin vasisi ve halifesi olarak biat ettiği Gadir-i Hum gününde inen ayet bunun en somut kanıtıdır;

“Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Maide S. Ayet 3)
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
Mekzun
Mesajlar: 259
Kayıt: 09 Ağu 2010, 15:35

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Mekzun »

Ehlisünnet Öncülerinin Zalim Halifeler Tarafından Belirlenmesi

Dört Ehlisünnet mezhebinin kurucusu da tarih boyunca Ehlibeyt imamlarını dışlamış, onlarla muhalefet etmiş, onlara yönelmemiş, onların kurtuluş gemisine binmemiş ve zamanlarının imamını tanımamıştır.

"Eğer o iki sene olmasaydı Numan (Ebu Hanife) helak olurdu" diyerek İmam Sadık'ın (a.s) yanında aldığı iki yıllık dersin önemini belirten Ebu Hanife, buna rağmen açık hadisler karşısında kıyasa ve şahsî görüşlerine dayalı bidatler içeren bir mezhep kurmuştur.

Aynı şekilde "İmam Cafer Sadık'tan (a.s) daha bilgili birini hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş ve hiçbir insan gönlünden geçirmemiştir" diyen Malik de ondan faydalanmış olmasına ve onu insanların en bilgilisi göstermesine rağmen farklı bir mezhep kurmuş; Abbasîlerin bu konuda tam desteğini almış; onlar tarafından "Daru'l-Hicret" (insanların ilim öğrenmek için evine hicret ettiği ve sünneti öğrendiği makam) diye adlandırılmış; kısa zamanda güce, üne ve paraya kavuşmuş; nüfuz sahibi olmuştur.

Şafiî ise Peygamber Ehlibeytinin Şia'sı olmakla suçlanıyordu. Zira Şafiî, onlar hakkında şöyle şiirler okumuştu:

Ey Allah resulünün Ehlibeyt'i, sevginiz vaciptir

Allah da bunu Kurân'da böyle nazil etmiştir

***

Sizin yüceliğinize delil olarak şu yeter

Kim size selam göndermezse namazı bâtıl eder

***

Merkeplere binmiş halde gördüğümde insanları

Sapkınlığa ve cahillik deryasına sürüyorlardı onları



Derken Allah'ın ismine ve kurtuluş gemilerine bindim

Onlardır işte Ehlibeyt'i son peygamber Mustafa'nın

***

Sevgilerine sarıldım, şu Allah'ın ipine

Zaten emrolunduk biz de o ipe sarılmaya

***

Eğer Âl-i Muhammed'i sevmek Rafızîlik ise

Şahit olsun bütün âlem, Rafızî'yim ben de



Şafiî eğer bütün âlemi Rafızî olduğuna dair şahit olmaya çağırıyorsa, öyleyse neden Ehlibeyt'e (a.s) alternatif ve hatta zıddı olarak ortaya çıkarılan mezhepleri kenara itmedi? Bunu da boş verin, neden kendi adına yeni bir mezhep kurdu? Ve hatta bunu da boş verin, neden kendi döneminde yaşayan Ehlibeyt imamlarından (a.s) kaçındı?

Peki ya Hz. Ali'yi ilk kez dördüncü halife olarak tanıyan ve onu Hülefa-i Raşidîn'den sayan Ahmed b. Hanbel'e ne demeli?

"Peygamber'in sahabeleri arasında onca fazileti olan Hz. Ali (a.s) kadar hiç kimsenin hakkında sahih senetli hadis rivayet edilmemiştir." diyen Ahmed b. Hanbel, dönemindeki âlimler onun hakkında "Fakih biri değildir" demesine rağmen bir mezhep kurmuş ve ona Hanbelî adını vermiştir.

Şeyh Ebu Zühre onun hakkında şöyle yazar: "Geçmiştekilerin çoğu Ahmed b. Hanbel'i fakih saymamıştır. Ahmed b. Hanbel'in zamanına yakın bir dönemde yaşayan İbn-i Kuteybe ve İbn-i Cerir Taberî onu fakih olarak görmeyenler arasındadır." [123]

İbn-i Teymiye, Hanbelî mezhebine kendi görüşlerini de ekleyerek bu mezhebi yaygınlaştırmıştır. Örneğin; kabir ziyaretini ve üzerinde yapılar yapmayı haram kılmış, Ehlibeyt'e tevessül etmeyi yasaklamış ve tüm bunları şirk olarak nitelendirmiştir.

İşte dört mezhep, işte kurucuları ve işte bunların Peygamber Ehlibeyt'i hakkındaki görüşleri!

Allah katında çirkin bir davranış olmakla beraber bunlar bazı sözler söylüyor, ama ona amel etmiyorlar. Çünkü bu mezhepleri kendileri kurmamış ve bu bidatleri onlar çıkarmamıştır. Aslında onlar sadece Emevî ve Abbasîlerin takipçileridirler. Bu mezhepleri zalim halifelerin yardımıyla kurmuşlardır. Doğal olarak da ölümlerinden sonra bu mezhepler onların adıyla anılmıştır. Bu konuları daha sonra da inceleyeceğiz.

Hidayet imamları olan Ehlibeyt zamanında yaşamış, ama onlardan yüz çevirmiş, onların nuruyla aydınlanmamış, Ehlibeyt'in bizzat dedelerinden (Peygamber efendimizden) naklettikleri hadisleri kenara itip başkalarının rivayetlerini esas almış ve hatta bu konuda Yahudi asıllı Kâbu'l-Ahbar ve Ebu Hureyre Dûsî'nin rivayetlerine öncelik vermiş bu mezhep imamlarına şaşırmamak mümkün mü? Hâlbuki İmam Ali (a.s) Ebu Hureyre hakkında şöyle buyurmuştur: "Peygamber hakkında insanların en yalancısı Ebu Hureyre'dir." Hatta Ayşe dahi Ebu Hureyre hakkında aynı sözü söylemiştir.

Onların yaptıkları bunlarla da kalmamış, Nasıbîliği ve Hz. Ali'ye düşmanlığıyla bilinen Abdullah b. Ömer'i Ehlibeyt'ten öne geçirmişlerdir. Oysaki Abdullah, müminlerin emiri Hz. Ali'ye biat etmekten kaçınmış, onun yerine sapkınların öncüsü olan Haccac b. Yusuf'a biat etmiştir.

Yine, Muaviye'nin hile ve entrikalarında bir numaralı yardımcısı ve müşaviri olan Amr b. As gibi birini Ehlibeyt'ten üstün tutmuşlardır.

Bu insanların, şahsî görüşlerine dayanarak Allah'ın dininde kendilerine nasıl kanun koyuculuk hakkı verdiklerine; Peygamber sünnetini nasıl ayaklar altına aldıklarına ve kıyas,[124] istihsan,[125] sedd-i zerai',[126] mesalih-i mürsele[127] vb. gibi daha birçok bidatlerle Ehlibeyt'e karşı nasıl savaştıklarına hâlâ şaşırmamak mümkün mü?

Allah ve Peygamberi (s.a.a) dini kemale erdirmeyi düşünmediler de bu konuda "Gerisini siz yapın; canınızın istediği helal, istemediği de haram olsun!" mu dediler? Dört mezhebin kurucusuna mutlaka uyma konusunda Ehlisünnet'in elinde, Allah'ın kitabından veya Peygamber'in (s.a.a) sünnetinden yazılı bir belge mi var?

Ben, bu konuda bütün dünyayla tartışmaya hazırım. Varsa, Allah'ın kitabından veya Peygamber'in sünnetinden bir delil göstersinler. Vallahi gösteremezler. Hatta bu konuda omuz omuza verseler dahi delil gösterecek bir şey bulamazlar.

Allah'a ant olsun ki, Allah'ın kitabında ve Peygamber'in sünnetinde, Ehlibeyt imamlarına uymamızı gerektiren delillerden başkası yoktur. Bilakis bu konuda hakikati aydınlatan göz alıcı sayısız deliller vardır.

"Öyleyse ibret alın, ey görmekte olanlar!" [128]

"Doğrusu gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler kör olur." [129]

____________________________________________

KAYNAKLAR:
[123]-Kitab-ı Ahmed b. Hanbel, Ebu Zühre, s.170.
[124]-Kıyas: "Bir şeyi başka şeye benzetmek" anlamına gelir. Ehlisünnet fıkhında ise, "Nasstan anlaşılmayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen başka şeyin hükmünden anlamak" demektir. Çev.
[125]-İstihsan: Her şeyi güzel saymak anlamına gelir. Ehlisünnet ıstılahında ise, "Ümmetin menfaatini ve adalet esasını dikkate alarak iki hükümden daha kolay olanını tercih etmek" demektir. Çev.
[126]-Sedd-i Zerai': "Vesileleri engellemek" anlamına gelir. Ehlisünnet ıstılahında ise, "Kötü şeylere vesile olan şeyleri engellemek, önünü almak" demektir. Çev.
[127]-Tabiînden birinin senedinde sahabeyi zikretmeksizin doğrudan doğruya Hz. Peygamber'in (s.a.a) adını anarak rivayet ettiği hadise "Mürsel Hadis" denir. Mesalih-i Mürsele ise, "mürsel hadislerdeki maslahatlar" anlamına gelir. Ravileri arasında kopukluk olan veya içinde ravisi zikredilmeyen rivayetleri, bu yüzden zayıf olsalar da, içlerinde maslahat olduğu için onu esas alıp ona göre hüküm vermeye denir. Bu konuda Ehlisünnet'in şu tanımı ilginçtir: "Âlimlerin birçoğu sahabenin mürselini zayıf görmeyerek onunla amel etmektedirler. Zira Resulullah'tan (s.a.a) aldığında şüphe edilmeyen diğer bir sahabeden dinlemiştir ve bu sahabenin senetten düşmüş olması hadise zarar vermez. Nitekim sahabenin hâlini bilmemek de hadisi zayıflatmaz. Zira onun Resul-i Ekrem'i (s.a.a) görmüş olması, adaleti için yeterli bir sebeptir. (Hadis İlimleri, Suphi Salih, Trc. M. Yaşar Kandemir, Ankara 1980, s.138). Çev.
[128]-Haşr, 2.
[129]-Hac, 46.

--------------------------

NOT: Prof. Dr. Muhammed Ticani Semavi'nin "Gerçek Sünnet Ehli Şia'dır" adlı kitabından alıntıdır.
"İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen 3nokta »

O halde her şey yazılmış kaderse zalim ABD'ye, F,ravun'a hatta şeytana bile buğzetmeyin. Nasılsa Allah'ın izniyle olmuştur hepsi. Bu nasıl çürük, mantıksız bir düşüncedir anlamıyorum. İmam Hüseyin as'a karşı savaşanlara buğzetmek yerine bu kaderdir deyip kaçmak ahmaklıktan başka bir şey değildir.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Imam Ali (as) Haksizliklara karsi Sabir etmistir bir Hadisinde " 40 kisi bulsaydim kiyam ederdim " diye geciyor..bu sözü herseyi anlatiyor ...Yani "bazilari" Zenginlikleri ile Toplumu Satin alip, Mazlumlarda böylece yalniz kalmistir...Imam Ali (as) hic bir zaman Peygamber (saa) Ehli Beytine zarar veren kisilere asla Biat etmemistir .bunuda siz anlamiyorsunuz veya anlamak istemiyorsunuz ...
diyorssun peki söyle bakalım.

Peygamber efendimiz demiyormu "Bir haksizlık görüpte başını çeviren bizden değildir."

Hz. Ali r.a. Efendimiz demiyormu "Bir haksızlık karşısında sessiz kalan hakkıyla birlikte şerefinide kaybeder !"

diyen Haydar !

Allahın aslanı , Koskoca ümmeti islamın halifesi , ilmin kapısı , Hayber fatihi , ehlibeytin direği hz. Ali hemde hz. ali bir haksızlık görecekte susup oturacak. Bırak bu işleri ... Zülfikarı çektimi kınından alimallah küffarı biçer ortadan ikiyede baş bir yana , leş bir yana...!

hadi geçmiş olsun !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

3nokta yazdı:O halde her şey yazılmış kaderse zalim ABD'ye, F,ravun'a hatta şeytana bile buğzetmeyin. Nasılsa Allah'ın izniyle olmuştur hepsi. Bu nasıl çürük, mantıksız bir düşüncedir anlamıyorum. İmam Hüseyin as'a karşı savaşanlara buğzetmek yerine bu kaderdir deyip kaçmak ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Anlamıyorsun ve bu sefer anlamadığın için kelime oyunu yapıyorsun. Ebubekri sıddik r.a. Ehlibeyt düşmanımıydı ? Hz. Ömer r.a. Ehlibeyt düşmanımıydı ? Ya Hz. osman r.a. ?
eğer bunlar ehlibeyt düşmanı olsalardı bu üç halifeden sonra Hz. Ali r.a. halife olabilirmiydi ?
Ehlibeytin düşmanı bellidir. Ebu Süfyan -> Muaviye -> Yezid soyudur. bunlara ne buğzu lanet olsun Lanet !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen alone_man »

Zülfükaaar yazdı: Anlamıyorsun ve bu sefer anlamadığın için kelime oyunu yapıyorsun. Ebubekri sıddik r.a. Ehlibeyt düşmanımıydı ? Hz. Ömer r.a. Ehlibeyt düşmanımıydı ? Ya Hz. osman r.a. ?
eğer bunlar ehlibeyt düşmanı olsalardı bu üç halifeden sonra Hz. Ali r.a. halife olabilirmiydi ?
Ehlibeytin düşmanı bellidir. Ebu Süfyan -> Muaviye -> Yezid soyudur. bunlara ne buğzu lanet olsun Lanet !
sen başbakan olsan atadığın bakan hırsızlık yapsa senin suçun kusurun yokmudur?
muaviyenin o makama nasıl geldiğini bir araştır istersen onu şama kim vali tayin etmiş bir bak
ayrıca Hz.Ali halife olduğunda sizinkilerin hiçbir sağ değildi sağ olsalardı yine bir yolunu bulup engel olurlardı tarihi araştır gerçek ortada duruyor sadece araştır
Cevapla

“İslam Tarihi” sayfasına dön