Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Çeri
Mesajlar: 815
Kayıt: 28 May 2009, 10:06

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Çeri »

byilmaz34 yazdı:Halid b. Velid olayının ise Sünni kaynaklarda geçtiğinide öğrenince çok şaşırdım. Yalnız bir gerçek daha varki Hz. Ömer bu olaydan dolayı Halid b. Velidi fasıklıkla itham etmiştir. Yani araları açıktı.
Bir Sünninin böyle bir şeyi kabul etmesi ve daha hala kendini Sünni olarak görmesi çok garip.
byilmaz34
Mesajlar: 73
Kayıt: 23 May 2010, 14:08

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen byilmaz34 »

Çeri yazdı:Bir Sünninin böyle bir şeyi kabul etmesi ve daha hala kendini Sünni olarak görmesi çok garip.
Kardeş niyeki? Ehli Sünnete göre en azından bazı alimlerine göre Sahabe eleştirilebilir ama sövülemez yani sahabeye küfretmemek şartıyla eleştiride bulunulabilir diye biliyorum. Bu arada Halid b. Velid'in yaptığı kabul edilebilecek birşey değil tabi eğer yaptıysa
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen 3nokta »

Ehl-i sunnetin genel görüşü sahabenin hepsinin mükemmel insanlar olduğu kurtuluş vesilesi olduğudur. Ehli sunnete göre sahabeden bir kişiye bile buğzetmek insanı dinden çıkarır. O halde ömer bu sözüyle sahabeye buğzetmiş oldu ve dinden çıktı. E ters taraftan bakarsan zıtlaştığı adam dinden çıktı. Yani bu düşüncenin temeli yoktur. Bu kadar aşikar olan bir çelişkinin peşinden gitmek aklı olan adama uzaktır.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
byilmaz34
Mesajlar: 73
Kayıt: 23 May 2010, 14:08

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen byilmaz34 »

Arkadaşlar her Sünniyi aynı mı görüyorsunuz siz? Y.Nuri Öztürk gibi hocalarda Şiaya göre geniş bir camia olan Ehli Sünnetin içinde sayılmaktadır. Ama Yaşar Nuri Öztürk kitaplarında Muaviyeyi eleştirir hemde ağır bir dille. Sünnilikte bu konu tartışılır aslında. Sahabe tartışılabilir diyenler bunu sövmemek şartıyla kabul ederler. Yani sahabeye sövmeden eleştiride bulunulabilir çünkü masumluk sıfatı sahabede yoktur. Bazı Sünniler ise eleştiriyide kabul etmez. Siz bunlarla karıştırıyorsunuz her sünniyi.

Hz.Ali ile Halid b. Velid tabikide eşit olamaz aynı olamaz. Ama Hz.Ebubekir ve Hz. Ömerde sahabenin önde gelenlerindendir. Muaviyeyi ise bende sevmiyorum bir Sünni olarak.
Muhammed in askeri
Mesajlar: 88
Kayıt: 25 May 2010, 21:05

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Muhammed in askeri »

yüzük Takmak Hz Muhammed (s.a.s) in sünneti mi
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen f_altan »

İbn-i Şehri Aşub Menakib kitabında şöyle rivayet etmiştir:

"Resulullah (s.a.a) kendi ayakkabılarını ve elbisesini kendisi dikerdi, evin kapısını kendisi açardı. Koyunların sütlerini kendisi sağar, develeri bağlayıp sonra sağardı. Hizmetçisi yorulduğu zaman ona yardım ederdi.
Akşam alacağı abdest suyunu kendisi hazırlardı. Yürürken kimse ondan öne geçemezdi. Otururken bir yere yaslanmazdı. Ev işlerinde ev ahalisine yardım ederdi. Eti kendi elleriyle ezerdi.
Sofrada yemek hazır olduğu zaman köleler gibi otururdu. Yemekten sonra parmaklarını yalar, hiçbir zaman tokluktan dolayı geğirmezdi.
Herkesin davetini kabul eder, koyunun omuzu veya adaleleri hatta bir yudum süt bile olsa hediyeyi kabul ederdi. Hediye olarak verilen yiyeceklerden yerken asla sadaka dan yemezdi.
Hiç kimseye hayretle gözünü dikip bakmazdı. Öfkesi Allah içindi. Hiçbir zaman kendisi için öfkelenmezdi.
Bazen şiddetli açlıktan dolayı karnına taş bağlardı. Önüne bırakılan yemeği yerdi. Hiçbir yemeği reddetmezdi.
İki elbiseyi birlikte giydiği görülmedi. Bazen çizgili bedri yemeni, bazen yünden dikilmiş aba (cüppe) yi elbisesinin üstüne atardı. Aynı şekilde pamuk ve ketenden dokunmuş elbiseler giyerdi. Hazretin elbisesinin çoğu beyaz idi. Takkesinin üzerine sarık bırakırdı. Gömleğini sağ taraftan giymeye başlardı. Cuma gününde giydiği özel bir elbisesi vardı. Yeni gömlek giydiği zaman eskisini fakirlere verirdi. Bir de abası vardı. Hazret oturmak istediği zaman ikiye katlar altına sererdi. Sağ serçe parmağında gümüş yüzük vardı.
* * *
"Parmağına yüzük takardı…. Aynı yüzük ile mektuplara mühür vurur ve şöyle buyururdu:
"Mektupları mühürlemek töhmetten daha iyidir."
* * *
Resulullah (s.a.a), Emirü'l Müminin, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve diğer İmamlar (a.s) yüzüklerini sağ ellerine takarlardı.
* * *
Müellif: Kuleyni el-Kâfî kitabında başka bir yolla Resulullah (s.a.a)’ın yüzüğü sağ ellerine taktıklarını ve nakış konusunu az bir farlılık ile zikreder. Ş. Saduk ve diğerleri de kitaplarında aynı rivayeti getirmişlerdir. Diğer taraftan merhum Kuleyni Ali, İmam Hasan, Hüseyin (a.s) ve diğer İmamlardan bazılarının sol ellerine yüzük taktıklarını rivayet etmektedir. Bu hadislerin Resulullah (s.a.a)’ın yüzüğü sağ ele taktığına dair zikredilen hadisler ile ihtilafı yoktur. Zira; bu hadis sol ele yüzük takmanın caiz olduğunu gösterir. İmamlar (a.s) ya her iki ellerine yüzük takarlardı veya bazı vakitlerde sadece sol ellerine yüzük takarlardı. Ama şunu belirtemeden geçmeyelim, Resulullah (s.a.a)’ın sol ele yüzük takmadığı rivayet edilmiştir. Sadece el-Kâfî’de Ali b. Atiye İmam Sadık (a.s)’dan şöyle rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.a) çok kısa bir süre için yüzük takardı, sonra onu da terk etti. Şayet bu hadisten kasıt sol ele yüzük takmaktır ki hazret sol eline kısa bir süre yüzük takıp sonra bunu da terk etti. Bizim amacımız bu bölümünde ki bütün hadisleri geniş bir şekilde araştırmak değildir. Sadece Hazretin yüzük hakkında ki adabına değinmek istedik.
* * *
Kuleyni el-Kâfî kitabında Hüseyin b. Halid’in senediyle İmam Rıza (a.s)’dan nakletmiştir: "Hazrete şöyle arz ettim: "Bize Resulullah (s.a.a)’ın parmağında üzerinde "Muhammed Resulullah (s.a.a)" yazılı yüzük ile istinca ettiği, aynı şekilde Emir’ül-Müminin parmağında yüzük ile istinca ettiği şeklinde hadis gelmiştir. Acaba bu hadis doğrumudur.? Bizde bunu yapabilir miyiz? Hazret; Onlar (s.a) yüzüğü sağ ele, sizler sol ele takıyorsunuz."

(Sünen'in-Nebi'den)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Hz. Ali r.a. ve Hz. Ebubekr-i Sıddik r.a. arasında geçtiği rivayet edilen,
çok hoş bir diyalog Hz. Ebubekr-i Sıddik r.a.'a dil uzatanlara iyi bir cevap
oluşturacağını düşündüğüm için aynen kitaptan ekliyorum.

Kaynak : (Menâkıb-ı çihâr yâr-ı güzîn) kitâbı, dörtyüz doksanıncı sahîfede
diyor ki:

Birgün, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” evine geldi. İçeri gireceği sırada, Alî bin
Ebî Tâlib “radıyallahü anh” da geldi. Ebû Bekr geri çekilip, yâ Alî,
sen buyur gir dedi. O da cevâb verip, aralarında aşağıdaki uzun konuşma
oldu:
Alî — Yâ Ebâ Bekr! Sen önce gir ki, her iyilikde önde olan, her
hayrlı işde ileri olan, herkesi geçen sensin.
Ebû Bekr — Sen önce gir yâ Alî, Resûlullaha “sallallahü teâlâ
aleyhi ve sellem” dahâ yakın sensin.
Alî — Ben, senin önüne nasıl geçerim? Çünki, Resûlullahdan
“sallallahü aleyhi ve sellem” işitdim, (Ümmetimden Ebû Bekrden
dahâ üstün bir kimse üzerine güneş doğmadı) buyurdu.
Ebû Bekr — Ben, senin önüne nasıl geçebilirim ki, Resûlullah
“sallallahü aleyhi ve sellem”, kızı Fâtıma-tüzzehrâyı “radıyallahü
teâlâ anhâ” sana verdiği gün (Kadınların en iyisini, erkeklerin en
iyisine verdim) buyurdu.
Alî — Ben senin önüne geçemem. Çünki, Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” (İbrâhîm aleyhisselâmı görmek istiyen, Ebû
Bekrin yüzüne baksın) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Âdem aleyhisselâmın hilm sıfâtını
ve Yûsüf aleyhisselâmın güzel ahlâkını görmek istiyen, Alî
– 131 –
Mürtezâya baksın!)
Alî — Senin önünden giremem. Çünki, Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” (Yâ Rabbî! Beni ençok seven ve eshâbımın en
iyisi kimdir?) dedi. Cenâb-ı Hak (Yâ Muhammed “aleyhisselâm”
Ebû Bekr-i Sıddîkdır) buyurdu.
Ebû Bekr — Ben senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(İlmi bir kimseye veririm ki, Allahü teâlâ, onu sever.
Ben de onu çok severim) buyurdu. İlm şehrinin kapısı, sen oldun.
Alî — Senin önünde gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm” (Cennetin
kapıları üzerinde, Ebû Bekr habîbullah yazılıdır) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
Hayber gazâsında, bayrağı sana verip (Bu bayrak, melik-i gâlibin,
Alî bin Ebî Tâlibe hediyyesidir) buyurdu.
Alî — Senin önüne nasıl geçebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Yâ Ebâ Bekr! Sen benim gören gözüm ve bilen gönlüm yerindesin)
buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Kıyâmet günü, Alî Cennet hayvanlarından birine
binmiş olarak gelir. Cenâb-ı Hak buyurur ki, yâ Muhammed
“aleyhisselâm”! Senin baban İbrâhîm Halîl, ne güzel babadır. Senin
kardeşin Alî bin Ebî Tâlib ne güzel kardeşdir).
Alî — Senin önüne geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm” buyurdu
ki (Kıyâmet günü, Cennet meleklerinin reîsi olan Rıdvân
adındaki melek Cennete girer. Cennetin anahtarlarını getirir. Bana
verir. Sonra, Cebrâîl aleyhisselâm gelip, yâ Muhammed, Cennetin
ve Cehennemin anahtarlarını, Ebû Bekr-i Sıddîka ver. Ebû
Bekr, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der).
Ebû Bekr — Senin önünden giremem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Alî kıyâmet günü benim yanımdadır. Havz ve
Kevser yanında, benimledir. Sırât üzerinde benimledir. Cennetde
benimledir. Allahü teâlâyı görürken, benimledir.)
Alî — Senden önce giremem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm” (Ebû
Bekrin îmânı, bütün mü’minlerin îmânları toplamı ile dartılsa,
Ebû Bekrin îmânı ağır gelir) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önüne nasıl geçebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben ilmin şehriyim. Alî, bunun kapısıdır) buyurdu.
Alî — Senin önünden nasıl yürüyebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben sâdıklığın şehriyim. Ebû Bekr, bunun kapısıdır)
buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önünden geçemem. Çünki, Resûl “aleyhis-
– 132 –
selâm” buyurdu ki, (Kıyâmet günü, Alî, bir güzel ata bindirilir.
Görenler, acabâ bu, hangi Peygamberdir der. Allahü teâlâ, bu Alî
bin Ebî Tâlibdir buyurur.)
Alî — Senin önünden gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben ve Ebû Bekr, bir toprakdanız. Tekrâr bir olacağız) buyurdu.
Ebû Bekr — Senin önünden gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki, (Allahü teâlâ, ey Cennet, senin dört köşeni,
dört kimse ile bezerim. Biri, peygamberlerin üstünü Muhammed
“aleyhisselâm”dır. Biri, Allahdan korkanların üstünü Alîdir.
Üçüncüsü, kadınların üstünü, Fâtıma-tüzzehrâdır. Dördüncü köşesindeki
de temizlerin üstünü Hasen ile Hüseyndir, buyurdu).
Alî — Senin önünden nasıl gidebilirim? Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Sekiz Cennetden şöyle ses gelir: Ey Ebû Bekr,
sevdiklerinle birlikde gel, hepiniz, Cennete girin!)
Ebû Bekr — Senin önünden gidemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
(Ben bir ağaca benzerim. Fâtıma, bunun gövdesidir. Alî
budağıdır. Hasen ve Hüseyn, meyvasıdır) buyurdu.
Alî — Senin önünden geçemem. Çünki, Resûl “aleyhisselâm”
buyurdu ki (Allahü teâlâ, Ebû Bekrin bütün kusûrlarını afv etsin.
Çünki O, kızı Âişeyi bana verdi. Hicretde bana yardımcı oldu. Bilâl-
i Habeşîyi, benim için alıp âzâd etdi).
Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bu iki sevgilisi kapıda
böyle konuşurken, kendileri içeriden dinliyordu. Hazret-i Alînin
sözünü kesip içeriden buyurdu ki:
(Ey kardeşlerim Ebû Bekr ve Alî “radıyallahü anhümâ”! Artık
içeri girin! Cebrâîl aleyhisselâm gelip dedi ki, yerlerdeki ve yedi
kat gökdeki melekler sizi dinlemekdedir. Kıyâmete kadar, birbirinizi
övseniz Allahü teâlâ yanındaki kıymetinizi anlatamazsınız).
İkisi birbirine sarılıp, birlikde Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve
sellem” huzûruna girdiler. Resûl “aleyhisselâm”: (Allahü teâlâ,
ikinize de yüzbinlerle rahmet etsin. İkinizi sevenlere de, yüzbinlerle
rahmet etsin ve düşmanlarınıza da, yüzbinlerle la’net olsun) buyurdu.
Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk dedi ki (Yâ Resûlallah! Ben,
Alî kardeşimin düşmanlarına şefâ’at etmem). Hazret-i Alî dedi ki
(Yâ Resûlallah! Ben de, Ebû Bekr kardeşimin düşmanlarına şefâ’at
etmem ve başını kılınçla, bedeninden ayırırım.) Ebû Bekr buyurdu
ki (Ben senin düşmanlarını, sırat üzerinden geçirmem).
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen 3nokta »

Emevi uydurması. Biz böyle uydurmalara inanmayız.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Size göre herşey uydurma zaten !
işinize gelmedi dimi , ebu bekr-i sıddik'i düşman gibi görüyorsunuz çünkü onun peygamber efendimizle ve Hz. Ali r.a. efendimizle olan muhabbetine bile tahammül edemiyorsunuz. siz ne kadar inkar etseniz bile Ebu bekr-i Sıddik r.a. 'a kara çalamazsınız. Zaten zaman kısaldı inşallah umulurki pek yakın zamanda Mehdi a.s. zuhur edecek. İşte o zaman dine sokulmuş hurafeler ortadan kalkacak. Allah c.c. ömür ihsan ederse bizlerde bunu hep birlikte görücez. İnşallahu rahman.

Meded senden Ya İmam Mehdi A.S. gel artık durdur şu küffarı !
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: Ehl-i Sünnet Ve'l- Cemaat'in Öncüleri

Mesaj gönderen 3nokta »

İşte o İslam'a kim bidat soktu? Onu söyle, onu yaz. Emevilerin uydurduğu onca şey var ortada. Bu yazdığın da onlardan birisi. Çünkü sizin kaynaklarınız İmam Ali as'ın 1.sine 6 ay biat etmediğini yazıyor? Madem bu kadar seviyordu da neden 6 ay ona biat etmedi diye hiç sordun mu kendine? (Gerçi hakikat İmam Ali as'ın ona hiç biat etmediğidir.)
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“İslam Tarihi” sayfasına dön