Muaviye Kimdir?

Cevapla
Muhammed
Mesajlar: 545
Kayıt: 29 Oca 2007, 11:41
Konum: Galu Bela...

Muaviye Kimdir?

Mesaj gönderen Muhammed »

Muaviye Kimdir?

Muaviye, Ebu Süfyan'ın oğludur.

Ebu Süfyan, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) azılı düşmanlarından olup küfür ordularının reisiydi.
Mekke fethi sırasında, tepesinde kılıcı gördüğü ve canını kurtarmak için başka çare kalmadığı için kelime-i şehadet getirmiş olduğu halde kimi safdiller onu Müslüman bilmektedir halâ.
Ebu Süfyan İslam'a ve Hz. Resulullah'a (s.a.a) olan nefret ve düşmanlığını mezara kadar sürdürmüş, oğlu Muaviye'yle onun oğlu Yezid'e de bu nefret ve kini aktarmıştır.
Bir gün Hz. Resulullah (s.a.a) bir grup ashabıyla giderken uzaktan Ebu Süfyan'ın bir binek üzerinde geldiğini gördü, Muaviye hayvanın yularını tutmuştu, Yezid de arkadan hayvanı dehlemedeydi. Allah'ın Resulü (s.a.a) elini göğe kaldırıp "Ya Rabbi!" buyurdu, "Her üçünü de rahmetinden uzak tut!"
İslam tarihinde hiçbir Müslümanın unutamayacağı en çirkin isim ve en iğrenç karakterlerden biri olan Hind, Muaviye'nin anasıdır.
Evet, Muaviye'nin babası Ebu Süfyan, anası Hind'dir!..
Hind, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) pek sevdiği amcası Hz. Hamza'yı (r.a) şehid etmek için bir terörist kiralamış ve bu kiralık katilin eliyle o yüce insanı şehid ettikten sonra mübarek na'şının yanına gelip ciğerlerini sökmüş ve bizzat katilin şaşkın bakışları arasında hayvanca bir hırsla şehidin ciğerlerini defalarca ısırmış, parçalamıştı!..
Buna rağmen cesedi bırakmamış, parmaklarını kesip gerdanlık yaparak boynuna asmıştır.
Hind'in ölünceye kadar bir hazine gibi koruduğu - ve İslam'ı kabul etmiş gibi göründükten sonra gizlice saklamaya devam ettiği- ve her fırsatta oğullarıyla torunlarına gösterip onlara kin ve nefret aşıladığı "parmak kemikler gerdanığı" budur...
Bir gün Muaviye'ye "Seni Hz. Resulullah (s.a.a) çağırıyor" dediler.
Onu çağıran adam bir süre sonra yanlız dönerek Hz. Resulullah'a (s.a.a) "Yemek yediğimi ve gelemeyeceğimi söyleyin" dediğini aktardı.
Hazret, peşine adam gönderip tekrar çağırttı.
Muaviye bu kez de aynı cevabı gönderdi ve Hz. Resulullah'la (s.a.a) görüşmektense yemek yemeyi tercih etti.
Üçüncü kez çağrıldığında da aynı mesajı gönderince Hz. Resulullah (s.a.a) pek rahatsız oldu, elini semaya kaldırıp "İnşaallah hiç doymaz..." buyurdu.
Tarih kaynaklarında Muaviye'nin çok fazla yemek yediği ve "yedikçe acıkıyorum", dediği ve bir türlü doymak bilmediği kayıtlıdır. Muaviye'nin sofradan çekildiğinde genellikle şu cümleyi söylediği meşhurdur: "Yemek yemekten yoruldum, ama doymadım!"..
Muaviye, Allah Resulü'nün (s.a.a) bedduasını alan sayılı insanlardan biridir.
Muaviye, birçok "ilk" e de imza atan bir isimdir.
İktidara geçtiğinde ve hilafet adına saltanat kurup tahta oturduğunda ilk işi İslam hükümlerini ayaklar altına alıp "geçmiş atalarının örf ve geleneklerine göre" davranmak oldu!

Şarap içti.

İpek elbise giydi.

Altın ve gümüş yemek servisleri kullandı.

Gınâ -haram çalgıları içeren müzik- meclisleri tertipletti, bu meclislere katıldı.

İslam fıkhına aykırı, yargılamada bulundu; şeriate aykırı hükümler verdi.

Hırsızı cezalandırmadı.

İslam tarihinde "Müslüman" adıyla yağma ve çapulculuğu başlatan ilk isim oldu.

Siyasi çıkarlar elde etmek için komplolar kurdu.

Osman'ın faziletleri ve Hz. Ali'nin (a.s) kınanacak vasıfları olduğuna dair hadisler uydurttu ve bunun için yüklüce paralar harcadı!

Sahabeye sebbettirmek (küfrettirme) bid'atini ilk başlatan da yine o oldu. Hükmü altındaki camilerin imam ve vaizlerine ferman gönderip minberde Hz. Ali'ye (a.s) lanet okutturdu ve nice Müslüman'ın yıllarca bu lanete "amin" diye bağırmasına ve Ali düşmanlığının yayılmasına neden oldu*

Çarşamba günü, Cuma namazı kıldırdı.

İslam düşmanlığı doruğa ulaştı.

İslam halifesine karşı tuğyan etti.

Hz. Ali şiasını bulduğu yerde öldürttü.

Şia olan aşiret ve kabileleri çocukları ve kadınlarıyla birlikte topluca katliam ettirdi.

Baskı, zulüm, işkence, şantaj, sabotaj, terör, yıldırma, dehşet, hakların çiğnenmesi...vb. uygulamalar Muaviye saltanatının en belirgin özelliklerindendi.

Kimsenin Muaviye'yi eleştirmeye veya ona itirazda bulunmaya cür'eti yoktu.

Muaciye'yi eleştirmeye veya onun icraatlarına itiraz etmeye kalkışanlar ya acımasızca terör ediliyor, ya da tutuklanarak işkence altında öldürülüyordu.

Hocr'le adamlarına Muaviye'nin neler yaptığını yazmak bile zordur...

Muaviye hepsini hepsini öldürttü.

Amr bin Hımak'ın boynunu vurdurdu.

Şam, o günlerde bir ülkeydi...

Şam fetholunduğunda oraya önce Ebu Ubeyde vali olarak gönderilmiş, ama çok geçmeden bu vali vebaya yakalanarak ölmüş ve 2. halife Ömer; Muaviye'nin kardeşi olan Yezid bin Ebu Süfyan'ı Şam valiliğine atamıştı

Emeviler ve Ebusüfyanoğullarının İslam tarihinde resmen devlet görevine getirilmesi bu tarihe rastlar...

Emevilere iktidar kapısı 2. halife döneminde açılmıştır.

Yezid öldüğünde her ne hikmetse halife Şam valiliğini tekrar Emevilere bıraktı ve ölen Yezid'in yerine kardeşi Muaviye atandı!

Böylece Şam'ın yönetimi bir hanedana bırakılmış oluyordu!..

Burada, birilerinin diyet borcunun ödenmekte olduğunu sezmek hiç de zor değildir...

İkinci halife, neden Yezid bin Ebu Süfyan'ı Şam valiliğine atamıştı sahi?

Ondan sonra Muaviye'yi ataması neyle açıklanabilir?

Dahası...

İkinci halifenin, kendisinden sonra ancak Osman'ın halife olarak belirlenebileceğinin apaçık belli olduğu "özel olarak terkibi tertiplenmiş bir şûrâyla" Osman'ın halifeliğini garantilemiş olması neyle açıklanabilir sahi?

O merhaleye kadar Haşimoğullarından olan hiçkimseye, hatta bir tek Haşimiye bile önemli makamlardan hiçbirinin verilmemesi ve Hâşîmîlerin iktidardan önemle de uzak tutulması da "basit bir tesadüf" müdür gerçekten?"

Ve... Sorulmaması ötedenberi âdet haline getirilmiş, ve cevabı hep ört-bas edilmeye çalışılmış daha nice sorular...

Yaradan'ın biricik sevgilisi Habib-i Hûdâ Hz. Resul-ü Ekrem'in (s.a.a) sünnet ve emirlerinin bunca çiğnenip onun soyuna onca kinle davranıldığını ve Allah'ın peygamberinin sarih emirlerine rağmen, tam tersi cihette şahsi görüş ve politikaların yürürlüğe konulup dayatılmış olduğunu görüp de "neden?" diye sormamak mümkün müdür sahi?

Bir gün Muaviye minberde hutbe okurken bir Müslüman kılıcını çekip tekbir getirerek minbere doğru atıldı. Muaviye'nin özel koruma muhafızları vardı; bu Müslümanı hemen yakalayıp sorguladılar:

- Bu eyleme neden giriştin? Kimin emriyle yaptın bunu?!

- Peygamberin emriyle! O büyük peygamberin "Muaviye'nin emîr olduğunu görürseniz kalçasını kılıçla parçalayın!" buyurduğuna bizzat şahid oldum ben!

- Onu emirliğe kimin atadığını biliyor musun?

- Hayır.

- Halife Ömer atadı onu!

- Öyleyse Ömer haklıdır, duydum ve itaat ettim!!!

İslam kaynaklarında buörnekler pek çoktur...

Şam emirliği, Muaviye için halifeliğe tırmanmaya yetecek kadar güçlü bir merdivendi.

Muaviye'nin Şam emiri olmasına yardım edildi...

Ve böylece Hz. Peygamber-i Ekren'in (s.a.a) minberine kadar tırmanması sağlandı...

Hz. Resulullah'ın (s.a.a) minberinde hutbe okumakla meşgul olduğu bir gündü... Abdullah bin Mesud cemaatin arasında ayağa kalkıp "Hz. Resulullah (s.a.a)" dedi, "muaviye'yi benim minberimde görürseniz hemen öldürün!"...

İktidar, Muaviye'nin biricik aşkıydı, onun için devlet vesile değil, bizzat gayeydi!..
Kufe şehrini ele geçirdiği gün minbere çıkıp Kufe halkına hitaben şöyle diyordu: "Yemin ederim ki ben namaz için savaşmadım sizinle; oruç, zekat veya hacc ibadeti rahatça uygulansın diye de savaşmadım!.. Siz bütün bu ibadetleri yerine getiriyordunuz zaten. Ben, sadece sizin başınıza geçebilmek için savaştım sizinle!"
Minberlerde, vaaz ve hutbelerde Hz. Ali'ye (a.s) lanet ve bedduada bulunulması bid'atini koyan kimse de Muaviye oldu.
Hz. Ali'ye (a.s) sebbettirirken, aslında kimi sebbediyor, kime karşı nefretini kusuyordu Muaviye?..
O tarihten itibaren sahabeye sebbetmek Müslümanlar arasında gayet normal karşılanır olmuştur.
Bu iğrenç bid'atin de temelini atma şerefi (!) yine Muaviye'ye aittir!
Bir gün Muğiyre bin Şu'be Muaviye'ye "Yeter artık!"dedi, "Resulullah'ın soyu olan Haşimoğullarına yaptıkların yeter! Artık onlar, kendilerinden korkmana neden olacak kadar güç ve nüfuz sahibi değil ki!"
Muaviye nefret dolu bakışlarını uzaklara dikerek "Neler söylüyorsun sen?!" diye çıkıştı Muğiyre'ye "Haşimoğullarından olan o adam (Hz. Resulullah (s.a.a) için Muaviye'nin kullandığı tabir daha ağır, ancak bu kadarını yazabiliyorum ben -Mütercim) öyle bir şey yapmış ki hergün beş kez onun adı Allah'ın adıyla birlikte bütün Müslümanlarca anılmada!.. Muğıyre! Bu ismi mezara gömmekten başka çare yok, anlıyor musun?!"
Olanca zekâ, kin ve nefretine rağmen Muaviye o yüce ismi mezara gömemedi; bilakis, Hz. Resulullah (s.a.a) ve onun ailesine beslediği o kinle birlikte kendisi gömüldü mezara. O Hazret'in ismi ise her geçen gün daha bir parlayarak güneş misali insanlık ufuklarını aydınlatıyor halâ...
"Allah, nurunu tamamlayacaktır; kafirler istemese de..."
Muaviye, İslam devleti adına küfürle uzlaşan bir küfür devletine * resmen eğilerek ona haraç veren ilk Müslüman yöneticidir...
Bu korkunç zillet ve bu büyük bid'atin ise bir tek nedeni vardı: İslamla savaşabilmek!.. Ali'yle (a.s) savaşırken, Romalıların kendisine saldıramayacağından emin olmak!..
Muaviye, Yezid'i kendi veliahdi olarak ilan etmek istiyor, ama İmam Hasan (a.s) hayatta olduğu sürece Müslüman halkın önemli bir çoğunluğunun böyle bir zilleti kabule yanaşmayacağını biliyordu.
İmam'ın eşi Cude binti Eş'as'a yüz bin dinar göndererek "İmam Hasan'ı zehirleyebilirse, onu oğlu Yezid'e nikahlayacağını ve Yezid'den doğacak çocuğunu tahta oturtacağı"nı vaadetti.

Eş'as'ın kızı, Muaviye'nin gönderdiği özel hazırlanmış zehiri İmam Hasan'ın (a.s) su içtiği testiye dökerek Peygamber çiçeğini şehid etti.

Yezid'in veliahdlığı ancak Hz. İmam Hasan'ın (a.s) şehadetiyle; tahta oturup dilediğince hüküm sürmesi de ancak Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) şehadetiyle mümkün olmuştur.
Tarihte, Yezid'in iktidarından daha siyah ve aşağılık bir iktidar görülmemiştir.
Muaviye iyice hastalanmış, öleceğini anladığı günlerden birinde şu şiiri söylemişti:
"İktidarı ele geçirmeseydim keşke
Keşke zevkle tepinmeseydim keyif otlaklarında.
Keşke mezara giderken insanların saygı gösterdiği
Bir hırka bir hurma'lık bir derviş gibi olsaydım ben de!"
Evet, ölüm meleği göğsüne konduğunda "keşke şöyle yapsaydım, keşke şöyle yapmasaydım" diyen pek çok insan vardır.
Ölüm anında mutluluk duyan insanlarsa pek azdır.
Muaviye o "pek çok"lardan, Hz. Ali (a.s) ise "pek az"larındandır tarihin...
Muaviye'nin hastalığı giderek ağırlaşıyor, ölüme adım adım yürüdüğünü görüyordu artık. Son günlerinde Muaviye'nin şuurunu yitirdiği kayıtlıdır. Aklını yitirdiğine delalet eden saçma sorular sormaya, anlamsız şeyle söylemeye başlamıştı. Onun bu hali kızını pek üzüyordu, ağlamakta, figanlar etmekteydi.
Muaviye öldüğünde Yezid Şam'da değildi.
Muaviye'nin ölüm haberini Zehhak bin Kays duyuracak ve onun cenaze namazını da yine zehhak kıldıracaktı!
Mekke fethedildiği sırada Muaviye Yemen'deydi. Babası Ebu Süfyan'ın korkudan Müslüman olduğunu duyunca Yemen'den yazdığı bir mektupta şiir ve nesir diliyle onu kınıyor ve Müslüman olduğu için babasını alaya alıyordu. Kendisi o lahzaya kadar müşrik ve kafir olarak kalmıştı.
Muaviye Mekke'ye döndüğünde Mekke Müslümanların elindeydi artık! Müşrik olan Muaviye, sığınacak kimse bulamayınca Medine'ye gidip Hz. Peygamber'in (s.a.a) amcası Abbas'ın ayaklarına kapandı ve sözle İslam'ı kabul ettiğini söyledi.
Abbas, onun için Hz. Peygamber'e (s.a.a) aracılıkta bulunup şefaatini istedi, bu istek kabul edildi ve Muaviye öldürülmekten kurtulmuş oldu.
Muaviye'nin ne zaman, hangi şartlarda ve nasıl Müslüman olduğu başlıbaşına ilginç ve ibret verici bir tarih kesitidir.
Muaviye beklemiş ve Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hastalanması ve vefat edeceğinin tahmin edilmesi üzerine Müslüman olduğunu ilan etmiştir.
Yani Hz. Resulullah'ın (s.a.a) rıhletinden birkaç ay önce Müslüman olmuştur Muaviye! Bu nedenle de o Hazret'in yanında bulunmamıştır pek...
Kimilerinin zannettiği gibi Muaviye senelerce Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hizmetinde bulunmuş değildir asla!
Bu doğrultuda uydurulan hadislerin çoğu da, bizzat Muaviye'nin saltanatı zamanında ve onun altın keseleri sayesinde uydurulmuş olup Muaviye tarafından tezgahlanan propagandaların bir parçasıdır sadece.

Bir Alman bilim adamının Şeyh Muhammed Abduh'a "Muaviye, İslam'a fûtuhat kapılarını kapadı" dediği bilinmektedir.
Bu yerinde, ama başka nedenlere dayalı bir tespittir aslında.
Muaviye, İslam tarihinde dâhili savaşları başlatan ve bu çirkin bida'ti koyan insandır. Muaviye, kafirlere karşı çekilen kılıcı Müslümanlara karşı kullandırtmasaydı, dahili savaşlar değil, fütuhat sürecekti elbette!
Bunun yegane sebebi ise Muaviye'nin Müslümanlara "emir" olması bedbahtlığıdır!
İslam peygamberinin (s.a.a) hak vasisi de onunla uğraşmak zorunda kalmaz, iktidarının bütün zaman ve imkanlarını Muaviye'nin oyunlarını bozup onun saldırgan ordularının tecavüzlerine karşı koymaya harcamak mecburiyetinde olmazdı.
Dost görünümlü düşmanla savaşmak düşman görünümlü düşmanla savaşmaktan elbette ki daha zordur.
Evet, İslam ve insanlık tarihinin en yalın hakikatlerinden biridir bu:
Şam valisi Muaviye olmasaydı...
Daha yerinde bir deyişle Muaviye Şam valisi olmasaydı Müslümanlar yıllarca dahili savaşlara girip birbirini kırmakla meşgul olmayacak, bunun yerine İslamı bütün dünyaya yayacaklardı. O günlerde zaten hızla ilerleyip yayılmakta olan İslam bütün insanlığı kurtaracak, küfrün bedbahtlığına gömülen bir tek insan kalmayacaktı bugün!

Zulüm ve haksızlığın kökü kazınmış, adalet güneşi bütün insanlığın iliklerini ısıtmış olacaktı bugün...
Şam valisi olmasa, müminlerin emiri Hz. Ali (a.s) şehid edilmeyecekti.
Şam valisi olmasa Hz. Hasan (a.s) şehid düşmeyecekti.
Şam valisi olmasa Hz. Hüseyin (a.s) şehid olmayacaktı...
Hatta hiçbir mazlum, bir zalim tarafından öldürülemeyecekti artık.
Çünkü adalet egemen olduğu bir dünyada zalimin zulmedecek gücü kalır mı?
Mahrumiyet ve yoksulluk ortadan kalkar, yoksul kimse bulunmazdı o zaman...
Yeşil saraylarda yutulan ve sahabe olarak geçinenlerin -öldükleri zaman- zulalarından çıkarılan ve ancak baltayla kırılıp parçalanabilen külçe altınlar, İslam ümmetinin yoksullarına harcansa ve o muazzam servetler Ali'nin (a.s) adaletiyle kullanılmış olsaydı Müslümanlar içinde bir tek fakir insan kalır mıydı sahi?
Parası olmadığı için evlenemeyen genç kalır mıydı?
Muaviye Şam valisi olmasa kimsenin burnu dahi kanamaz, Yezid halife olmaz, İbni Ziyad, Şimr, Sa'doğlu Ömer...vb'leri olmaz bu kaatiller ve hainler bunca katliam ve cinayet işleyemezdi.
Muaviye'nin İslama soktuğu bid'atlerden biri de cebriye ve kadercilik ekolünü Müslümanlar arasında yaymasıdır. İşlediği zulümleri "kader" telakki ettirebilmek ve Müslümanları her vak'a karşısında salt teslimiyete yöneltmek için yapmıştı bunu. Böylece kimse onun icraatlarına karşı çıkmayacak ve iktidarı güvencede olacaktı!
Muaviye'nin üç günlük iktidar için İslama soktuğu bu bid'at, İslam ümmetine çok pahalıya mal olmuş, bugün bile çoğu Müslümanlar bu belaya müptelâ olmaktan kurtulamamıştır!
Yezid'in Kufe valisi İbni Ziyad'la Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) biricik yâdigarı İmam Seccad Zeyn'ul Âbidin hazretleri (a.s) arasında geçen konuşma ve bu konuşma sırasında İbni Ziyad'ın söyledikleri, söz konusu bid'at konusunda yeterince bilgi vermektedir zaten...

* - Hz. Ali'nin (a.s) şehadet haberi Şam'a ulaştığında, onun namaz kılarken terör edildiğini duyan çoğu Şamlı Müslüman "Ali namaz kılıyor muydu ki?!!" diyerek hayretini gizleyememiştir. İ. Bendiderya.

* - Roma imparatorluğu- İ. Bendideryâ.
Muhammed
Mesajlar: 545
Kayıt: 29 Oca 2007, 11:41
Konum: Galu Bela...

Mesaj gönderen Muhammed »

Bugün hala bazı köşelerde, takvim yapraklarında Muaviye'ye (Allah ona lanet etsin) Hazret olarak hitap eden topluluklar var. Umarım bu yazı onlara cevap olur. Muaviyenin ne denli Ehlibeyt düşmanı olduğunu görmemiz gerekli. Selametle...
Resim
Resim
Muhammed
Mesajlar: 545
Kayıt: 29 Oca 2007, 11:41
Konum: Galu Bela...

Mesaj gönderen Muhammed »

MUAVİYEN’İN HALİFELERİN FAZİLETLERİ HAKKINDA HADİSLER YAZDIRMASI

Çeviri: F.Altan

Muaviye’nin Genelgeleri


Süleym b. Kays şöyle diyor:

“Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye, valilerine şöyle emretti: Ali’nin evlatları ve şiilerinin tanıklığı kabul edilmemelidir. Bulunduğunuz yerlerde Osman’ın mensupları ve taraftarlarından veya onun fazilet ve menkıbelerini nakleden kimselerden biri bulunduğunda resmi yerlerde ihtiram ve ikram görmeleri hususunda ihmalkârlık yapılmamalıdır. Osman’ın menkıbe ve faziletlerine dair nakledilen sözler, nakledenin hususiyetleriyle birlikte Şam’da Muaviye’nin sarayına bildirilmelidir.

Valiler bu emirlere göre hareket ettiler. Osman’ın faziletlerinden bir cümle bile nakleden kimseler hakkında dosyalar tuttular, onlara birçok hak ve imtiyazlar tanıdılar. Bu durum Osman’ın hakkında birçok şeyin nakledilmesine sebep oldu. Çünkü bu çeşit hadisleri nakleden kimseler, Muaviye’nin özel bağış, hediye ve mükâfatlarından yararlanıyorlardı.

Muaviye’nin bu bağışları, bahşişleri ve valilerin teşvikleri neticesinde, bütün İslam şehirlerinde hadis uydurmak yaygınlaştı. Kim olursa olsun, Osman’ın fazileti hakkında Muaviye’nin valilerinin yanında hadis naklettiği zaman sözü hemen kayıtsız şartsız kabul ediliyor, adı mükâfat ve bağış defterine kaydediliyordu ve başkaları hakkında şefaati (aracılığı) de kesinlikle reddedilmiyordu.”

Süleym b. Kays sözünün devamında şöyle diyor:

“Muaviye, Osman’ın hakkında bir müddet hadis nakledildikten sonra valilerine şöyle yazdı: “Osman hakkında çok hadisler nakledildi, ülkenin her tarafına yeterince ulaştı, bu genelge ulaşır ulaşmaz halkı, sahabenin ve iki halifenin (Ebu Bekir ve Ömer) faziletleri hakkında hadis nakletmeye ve “Ebu Turab” (Hz. Ali a.s)’ın hakkında nakledilen her hadis ve faziletin bir benzerini, sahabenin hakkında da vazetmeye (uydurmaya) davet edin. Bu iş benim hoşnutluğuma, gözümün aydınlanmasına, “Ebu Turab” ve şiilerinin ezilmesine sebep olacaktır.”

Bu mektubun metni halka okundu ve onun içeriği halkın arasında yayılınca sahabelerin menkıbe ve faziletleri, hakkında uyduruk ve hakikatlerden uzak çok sözler nakledildi. Halk bu sözleri nakletmekte çok ciddiyet ve gayret gösterdi; öyle ki bu uyduruk faziletleri minberlerde ve namaz hutbelerinde insanlara okudular ve Müslümanlara, onları çocuklarına öğretmeleri için tavsiyede bulundular. Bu faziletler, Kur’ân ayetleri gibi çocuklara ezberletilmeye çalışılıyordu. Hatta kızlara, kadınlara ve kölelere bile bunlar öğretildi. Bir müddet de böyle geçti.

Süleym b. Kays daha sonra şöyle diyor:

Muaviye ve uşaklarının iki halife ve sahabenin faziletleri hakkında hadis uydurma hususundaki tutumundan bir müddet geçtikten sonra Muaviye, valiler ve uşaklarına şu içerikte üçüncü bir genelge çıkardı: “Dikkatli olun, kim ki Ali ve ailesinin dostluğuyla itham edilir ve bu ithama da en küçük bir delil bulunursa, onun ismini hukuk ve meziyetler divanından silin ve payını beyt’ul-maldan kesin.”

Muaviye bu genelgenin ardından, şu içerikte diğer bir genelge de yayımladı: “Ali hanedanının dostluğuyla suçlanan herkesi baskı altına alın, diğerlerine ibret olması için de evini başına yıkın.”

Süleym b. Kays sonra şöyle ekliyor:

“Irak halkı, özellikle de Kûfe halkı (ömürlerinde) bundan daha büyük bir musibet görmediler; çünkü Hz. Ali (a.s)’ın şiaları, bu emir gereğince valilerin ağır baskıları ve sert davranışları sebebiyle büyük bir korku içerisinde yaşıyorlardı; hatta bazen, Ali (a.s)’ın şialarından bazıları birbirlerinin evlerine gittiklerinde, köle ve hizmetçilerinin korkusundan misafirlerine bir söz söyleyemiyorlardı; ancak hizmetçilerine yemin ettirdikten ve onlardan söz aldıktan sonra sözlerini söyleyebiliyorlardı. İşte böylece Ali ve hanedanını yeren (birçok) uyduruk hadisler ortaya çıkmış oldu. Muhaddisler, kadılar ve valiler de bu uyduruk hadislere uydular. Bu İlahi imtihanda herkesten daha bedbaht olanlar da riyakâr ve imanları zayıf olan muhaddislerdi; çünkü onlar zalim yöneticilere yakınlaşmak ve dünya malına kavuşmak için hadis uyduruyorlardı. Bir süre geçtikten sonra bu yalan ve uydurma hadisler, yalan ve iftiradan münezzeh olan dindar ve takvalı insanların da eline ulaştı. Onlar da saflıklarından dolayı bu hadisleri hüsn-ü zanla kabul edip başkalarına naklettiler, ki eğer hadislerin batıl ve uydurma olduğunu bilselerdi kesinlikle onları nakletmezlerdi.”(Kitab-ı Süleym b. Kays, Dar’ul-İslamiyye baskısı, s. 206; Şerh-i İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 11, s. 44, 46.)
musab36
Mesajlar: 13
Kayıt: 18 Eki 2008, 23:56

Mesaj gönderen musab36 »

allahın laneti senin üzerine olsun pis kafir senin başını gövdenden ayırırım
anladınmı
Kullanıcı avatarı
MERDAN
Mesajlar: 956
Kayıt: 01 May 2007, 22:14

Mesaj gönderen MERDAN »

musab36 yazdı:allahın laneti senin üzerine olsun pis kafir senin başını gövdenden ayırırım
anladınmı
Peki sen İmam Alinin (a.s) sıffinde lanet muaviye ordusundakilerden, nehrevanda senin gibi ahmak kafalı ve üstelik namaz kılan hatta öyleki fazla namaz kılmaktan alınları yara bere içinde kalan, kuran okuyan ama okudukları kuran gırtlaklarından aşağı inmeyen (kalplerine varmayan) ehlibeyte velayete ve kendisinin imametine karşı çıkan harici münafıklardan kaç tanesinin kellesini uçurup canını cehenneme yolladı biliyormusun ?
Allahım bana adaletinle değil, merhametinle davran. İMAM ALİ (A.S)
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Mesaj gönderen ali muhsin »

musab36 yazdı:allahın laneti senin üzerine olsun pis kafir senin başını gövdenden ayırırım
anladınmı
Allahin Laneti Muaviye ve Yezit ve zamanin Muaviye vede Yezit zihniyetlilerin üzerine olsun ,tabiki kanitlarimiza karsi ,Kelle kesme Tehtileri ile karsimiza cikan bu Müslüman görünümlü Münafiklardan ne beklenir !!?? Zaten Imam Hüseyin (as) mida Bunun gibi Münafiklar basini gövdesinden ayirmadimi ...Sen en iyisimi Türkyeyi terk et senin gibi Düsünen Amerikan Israil ürünü Afganistanda Pakistanda El kaide ve Tailban Yaratiklari orda cirit atiyorlar onlarin mikorbunuda buraya tasimissiniz !!.onlarla hasir nesir ol . Müslüman görünümlü Cellatlar !!

Muhammed can Yazin detayli ve uzun olmakla beraber en kisa ve en anlamli yorumuda ben yapyim

Muaviye = Veledi Zina !!!
Muavyie yandaslari = Münafiklar !!
Muavyie Yanadslari = Ali Düsmanlari !!
Muayiye yandaslari = El Kaide Taliban . Vahabi Selefi yanlilari !!
Muaviye Yandaslari = Müslüman görünümlü Tefrikci Münafiklar !!
Muaviye Yandaslari = Amerikan ,Israil , Suudi Selefi Usaklari !!
Muavyie yandaslari = Müslüman kani akitan Kelle Kesen Cellat bozuntulari !!!

vs vs Muavyie anlayisida budur ! Allah Lanet etsin !!!
Alevi
Mesajlar: 200
Kayıt: 15 Tem 2007, 21:20

Mesaj gönderen Alevi »

ali muhsin yazdı:
musab36 yazdı:allahın laneti senin üzerine olsun pis kafir senin başını gövdenden ayırırım
anladınmı
Allahin Laneti Muaviye ve Yezit ve zamanin Muaviye vede Yezit zihniyetlilerin üzerine olsun ,tabiki kanitlarimiza karsi ,Kelle kesme Tehtileri ile karsimiza cikan bu Müslüman görünümlü Münafiklardan ne beklenir !!?? Zaten Imam Hüseyin (as) mida Bunun gibi Münafiklar basini gövdesinden ayirmadimi ...Sen en iyisimi Türkyeyi terk et senin gibi Düsünen Amerikan Israil ürünü Afganistanda Pakistanda El kaide ve Tailban Yaratiklari orda cirit atiyorlar onlarin mikorbunuda buraya tasimissiniz !!.onlarla hasir nesir ol . Müslüman görünümlü Cellatlar !!

Muhammed can Yazin detayli ve uzun olmakla beraber en kisa ve en anlamli yorumuda ben yapyim

Muaviye = Veledi Zina !!!
Muavyie yandaslari = Münafiklar !!
Muavyie Yanadslari = Ali Düsmanlari !!
Muayiye yandaslari = El Kaide Taliban . Vahabi Selefi yanlilari !!
Muaviye Yandaslari = Müslüman görünümlü Tefrikci Münafiklar !!
Muaviye Yandaslari = Amerikan ,Israil , Suudi Selefi Usaklari !!
Muavyie yandaslari = Müslüman kani akitan Kelle Kesen Cellat bozuntulari !!!

vs vs Muavyie anlayisida budur ! Allah Lanet etsin !!!



Yezidin bası Muaviye Muaviyenin babası Ebusüfyan Ebüsüfyanın torununun adı ne?

Eğer adını biliyorsan benim içi ismimin harf sayızı kadar Lanet yaz Tanıdıysan beni

Saygılar Allaha emanet ol slm alamanyaya yanı ehlibeyt dostlarına
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Mesaj gönderen ali muhsin »

Soru : 1
Eğer adını biliyorsan benim içi ismimin harf sayızı kadar Lanet yaz Tanıdıysan beni
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah,Muaviye Yezi-ite ve Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!

Soru 2 :
Yezidin bası Muaviye Muaviyenin babası Ebusüfyan Ebüsüfyanın torununun adı ne?
O..Cocugu Yez-it Bin Veledi Zina !!

Bildimmi :D
Alevi
Mesajlar: 200
Kayıt: 15 Tem 2007, 21:20

Mesaj gönderen Alevi »

ali muhsin yazdı:Soru : 1
Eğer adını biliyorsan benim içi ismimin harf sayızı kadar Lanet yaz Tanıdıysan beni
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!
Allah Zamanin Muaviyelerine Yezitlerine Lanet etsin !!!

Soru 2 :
Yezidin bası Muaviye Muaviyenin babası Ebusüfyan Ebüsüfyanın torununun adı ne?
O..Cocugu Yez-it Bin Veledi Zina !!

Bildimmi :D


Bu bir espiriydi senin bileceğini biliyordum sen zaten harikasın seni dün bir yerde konuştuk kulağını çınlattık Sen kendine iyi bak sen ve senin gibiler var iken bizlerin sırtı yere gelmez evel Allah vesselam
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Mesaj gönderen Hasan Akça »

musab36 yazdı:allahın laneti senin üzerine olsun pis kafir senin başını gövdenden ayırırım
anladınmı
ey sünni müslüman kardeşlerim

bakın aranızda kimler yaşıyor?
yüzlerce yıldır geldiğiniz noktada halen lanet muaviyeye sahip çıkacak kadar beyinsiz adamlar içinizde yaşıyor

buda mı dış mihrakların ürünü?
bunları uzaydan gelenlermi bilinçlendirecek?
bunlara sünneti seniyeyi kim öğretecek? kim anlatacak?
bu tür müslümanlarla !!! nereye gidilebilir?
Ali sevmekse aleviyim diyen sünni müslümanlar muaviyenin iç yüzünü neden bu tür adamlara anlatmıyorlar?
Cevapla

“Dünya Tarihi” sayfasına dön