Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen biralevi »

Eski MİT çi Mahir Kaynağın konuyla ilgili vatan gazetesine yaptığı ve tezimizi destekleyen açıklamalarını aktarıyorum;

Bu arada bu tezin neden basında işlenmediği konusunda gelen bir soruya :
ÇÜnkü bu devlet politikasıydı ve böyle olduğunun ortaya çıkmaması gerekiyor dedim ayrıca medyanın önemli konularda devlet politikasının yönetiminde olduğu anlamıda buradan çıkıyor.



TÜRKİYE FETHULLAH HOCA'YI GÖNDERMEKLE BÜYÜK HATA YAPTI

Emniyet Teşkilatı içinde ciddi bir Fethullah Gülenci örgütlenmenin varlığından söz ediliyor. Sizce doğru mu?

Böyle bir teşebbüs olabilir. Bunun mutlaka hükümet tarafından tasfiye edilmesi lazım. Emniyet gibi teşkilatları devlet olarak elde tutmak gerekir, parti olarak değil. Bir devlet gücünü parti olarak ele geçirmekten daha yanlış bir şey olamaz. Devlet teşkilatlarının içerisinde birtakım grupların olması son derece yanlıştır. Polisin içindeki, askerin içindeki, istihbaratın içindeki her fert devletin politikalarını gütmelidir. Dışarıdan güç almamalıdır.

Yani?

Cemaatlerden, mason locasından veya başka bir yerden emir almamalıdır. Bu teşkilatlar öyle organize edilmelidir ki, kim devleti kontrol ediyorsa, kim hükümet olmuşsa onunla ahenk içinde çalışsınlar. Aksi takdirde o insanlar devletin değil, tabi oldukları cemaatin amaçlarına göre hareket ederler. Tabii o cemaatin amaçları her zaman devletin amaçlarıyla üstüste çakışmaz.

Fethullah Gülen örgütlenmesi CIA destekli bir örgütlenme olabilir mi?

Şöyle söyleyeyim; herhangi bir örgütlenme birisinin işine yarayabilir. Önemli olan onun işine yarayıp yaramaması değil, onun tarafından yönetilmesidir. Burada Türkiye çok ciddi bir hata yaptı, Fethullah Gülen’i Türkiye’de tutmak yerine, dışarıya gitmeye mecbur etti. Halbuki o Türkiye’de kalacaktı, Türk devleti onunla ilişki kuracaktı. O zaman şöyle bir yazı yazmıştım. ’Av partisi’ başlığıyla... Dedim ki asilzadeler ava giderken, birileri gürültü çıkarır ve av hayvanlarını onların önüne sürerler, ama kendilerinin avlanma hakkı yoktur. Fethullah Hoca’yı gönderdiler av olarak, onu avlayacak olanların eline verdiler. Çok kötü bir şey yaptılar.

Türkiye’de olmalıydı yani?

Evet. Ve bunu yapanlar aslında Türkiye aleyhine çalışanlar. Yani birtakım kişiler onu tehdit ettiler, mahkemeye verdiler. Şeriat devleti kuruyor diye içeri atacaklardı, kaçmak zorunda bıraktılar. Bu yanlıştır. Yani bir fikir hareketi varsa, o Türkiye içinde olmalıdır ve devletle irtibatlı olmalıdır. Şimdi siz iyi mi ettiniz yani başka bir ülkede oturmasına imkan vererek? Oranın her türlü şantajına maruz. Siz de olsanız onlara taviz verirsiniz.

Ne gibi?

Verip vermediğini bilmiyorum. Ama kim olsa bazı tavizler verir.

Peki Fethullah Gülen sizce Türkiye için tehlike oluşturuyor muydu?

Hayır. Eğer tehlikeyse şu anda daha büyük bir tehlike değil mi yani? Bu tehlikenin o yurtdışında diye azalması söz konusu mu? Hiç öyle bir şey yok. Ben Türkiye içinde de fikir akımlarını hiçbir şekilde tehlike olarak görmem. Bir fikir akımının tehlikeli olması, bir başkasının onu yönlendirmesiyle olur. Yani benim yerli komünistle de hiçbir ihtilafım yoktur, yerli sosyalistle de, yerli dinciyle de... Ama yabancı, en beğendiğimiz ideolojiden de olsa benim için tehlikelidir. Devlet için tehlikelidir.

VATAN
Hasan Akça
Mesajlar: 1745
Kayıt: 05 May 2008, 22:02

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen Hasan Akça »

bakın nasıl kıvırıyor durumu işbirlikçi,esir olduğunu söyleyemiyor



Mahmut Övür'ün köşe yazısı
Fethullah Gülen'le on yıldır kaldığı ABD'deki konutunda sohbet ederken herkesin merak ettiği soru şuydu:
Gülen ne zaman dönecek?
Bu soruya hüzünlü bir cevap veriyordu Fethullah Gülen:
"9 yıldır burada inziva hayatı yaşıyorum. Şu yakında bir göl var. Oraya bu 9 yıl içinde sadece üç kez gittim. Çıkmak istemiyorum. Gurbet bana giran geliyor."
Bir an duruyor ve Türkiye'ye dönüp dönmemeye ilişkin şunları söylüyor:
"Siz olanaklı görüyor musunuz bunu? Orda hükümeti zora sokmamak için şu an dönmeyi düşünmüyorum. Hissi hareket etmemeli. Olabilecek sıkıntıları hükümete fatura ederler. Yargının en sıkıntılı zamanlarında beraat aldım. Hukuken bir sorun yok dönmemde ama hâlâ bazı dengeler aleyhte. Durumu bu haliyle korumak vacip gibi. Sonu nereye varır Allah bilir. Bizler üzerimize düşeni yapmalıyız."
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

Eski MİT çi Mahir kaynağın bir yazısı bu konuyu doğruluyor gibi ilginç aktarıyorum

İÇERDEN FETHETMEK
örgüt için en büyük tehlike bir güç tarafından ele geçirilmesi ve onun amaçları için kullanılmasıdır. Sistem şöyle çalışır: Genellikle istihbarat servisleri herhangi bir örgütü, ideolojisine bakmadan, kendi siyasi hedeflerine hizmet edecek biçimde yeniden şekillendirmek üzere ele geçirirler. Yani Batılı bir servis komünist ya da dinci bir örgüte sızabilir ve onu kontrolüne alır. Sonra bu örgütü kendi siyasi hedeflerine hizmet edecek biçimde yönlendirir. Çok yaşadığımız bu süreci yeni iki örneğiyle açıklamak istiyorum.
PKK sosyal bir tabanı olan, taraftar toplaması için uygun bir ortamın bulunduğu bir örgüttü. Lideri zamanın başbakanının bile bilmediğini söylediği bir sebeple yakalanıp Türkiye’ye teslim edildi. Liderinin hayatının garanti altına alınmasının nedeni demokratlıktan ya da insani nedenlerden kaynaklanmıyordu. Çünkü ABD’de idam cezası vardı. Onu hapishanede tutarak örgütün eski kimliğiyle devam etmesi sağlanıyor ve başka bir güç tarafından kontrol edilen ya da bağımsız bir liderin elinde yeniden şekillenmesi ya da dağılması engelleniyordu. Bundan sonra örgüt ideolojisiyle eski lider, eylemlerinin yaratacağı sonuçlar açısından onu kontrolüne alan güç tarafından yönlendirilir. Lider bir ikilemi yaşar. Örgütün varlığı ve hala onun üzerinde etkisinin olduğunu söylenmesi onu tatmin eder ve yanlış gördüğü şeyleri söylese bile örgütü tamamen dışlayamaz. Bu farkında olmadan kontrol eden güç odağına hizmet etmesi anlamına gelir. Aynı zamanda bu durum onun yaşam garantisidir.

28 Şubat sürecinde Fethullah Gülen’i yurt dışına çıkmaya mecbur eden tavır üzerine “Av Partisi” adlı bir yazı yazdım ve Hocayı yurt dışına çıkmaya zorlayanların gerçekte onu başkalarının kontrolüne vermeyi amaçladığını ve bu kişilerin avcıların hizmetkarı olduğunu yazdım.Yani Hocaya baskı yapanların irtica ile mücadele ettikleri iddiası gerçek değildi. Ya bilerek ya da bilinçsizlikle bir güce hizmet ediyorlardı.

Cemaatin ülke için yararlı faaliyetlerine, ülkenin geleceği için öngördüklerinin ülkenin aleyhine olmamasına rağmen içine adeta monte edilen ve en küçük bir sorgulamaya bile gerek görmeden ortaya atılan iddialar, hedefi açısından savunulsa bile, metodu açısından eleştirilmesi gerekir. Yani, doğru bir hedefe varmak için de olsa, adaletsizlik savunulamaz.

Ayrıca darbe iddialarına mesnet teşkil eden ve geniş bir alanı, uzun bir süreyi kapsayan delilleri kimin sağladığı bilinmiyor. Bu hareketin içindeki operasyon boyutu ayıklanmalıdır.

Uzun süredir savunduğum bir “Derin Devlet” kavramı var. Bunu ülkenin geleceğini planlayan ve ülkeye yönelik operasyonlara karşı birlikte hareket eden bir akıl olarak tarif ediyorum. Şu anda buna ihtiyacımız var. Ülkede etkin olan bütün büyük güçleri temsil edenler bir araya gelir ve bir yandan terörü engelleyecek darbelerin önünü kesecek tedbirler alırken dış güç odaklarının operasyonlarına karşı da tedbirler alırlar. Birbirlerini hain ilan eden kişiler bir araya gelebilirler mi?
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen ali muhsin »

Amerika bir Zemin hazirliyor ! Fetullahi egitiyor ,amaclari ise AKP vasitasiyla Fetullahi Tekrar Türkiyeye getirip yüksek bir Posisyona getirmek ve Türkiyede etnik mezhebi Savas cikarmaktir Amerika bunun Zeminini hazirlayip Vaktin zamanin gelmesini bekliyor ,zaten Amerikanin kirli Siyaseti budur ! Örnek verirsek ..Iyyad Allawi, Barzani , Talabani ,Ürdün krali, Usame bin Ladin vs bunlar CIA ya calisan birer Piyondur ! Amerika Türkiyeyi Fetullah araciligi ile ikinci bir Taliban Devleti yapma gayesindedir ..Yoksa Fetullah efendi neden orda kalsin .zaten Siiler üzerindeki ve Marmara gemisi olayinin aciklamalarini Dikkate alirsak Amerikanin agzi ile konustugunu acikca anlayabiliriz !!! Amerika sadece anlasmayla Paketleri degistirdi !
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Ali
Mesajlar: 636
Kayıt: 24 Ara 2006, 08:34

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen Ali »


Haberx sitesinde Prof.Dr Hüseyin Hatemi ile yapılan röportajın ilgili kısmını aktarıyorum;Hatemi hocada aşağı yukarı aynı şeyi üstü biraz örtülü şekilde söylemeye çalışıyor





Açık söylemek gerekirse Gülen cemaatinden Amerikan, Yahudi lobisinin beklentileri vardı. İlk vekaleti onları verdi. Ama Fethullah Gülen ve ekibinin hepsi bunu bilinçli olarak kabul etmediler yani onlar da bilmiyorlardı bu vekaletin anlamını. Denize düşen yılana sarılır misali baskı altındalardı. Böyle birden bire Özal vasıtasıyla yani Amerikan elçisi, Yahudi asıllı Abramovich birden Sovyet Rusya çatırdıyor, yakında Sovyetler çökecek, İran’a da Saddam’ı saldırttık ama Saddam beceriksiz çıktı, yakında Saddam da süklüm püklüm İran’dan çekilecek, bu sırada Sovyetler çökerse de İran rejimi bütün Sovyet, Müslüman topluluklarını ele geçirecek, şii olsun Sünni olsun, belki Afganistan bile İran nüfusu altına girecek. Şu halde siz Fethullah Hocaya baskı yapacağınıza, takibat altında bırakacağınıza, tam aksine, İran’la bu sefer Sünni kuşakla sınır çekmek için( Çin Seddi gibi) İran tehlikesini enterne etmek için Fethullah Hoca okulları vasıtasıyla bir nevi emperyalistlerin misyoner gönderip arkasından gitmesi gibi Türk okulları, Türk İslam okulları perdesi altında aynı zamanda İngilizce öğreten, Amerikan misyonerliği de yapan okullar açılsın, Fethullah Hoca da bir Sünni lider olarak o hareketin başında itibar görsün. Ama tabi Fethullah Hoca, kendisine bu şekilde bir vekalet verildiğinin farkında olmadan eh biraz nefes aldık diye desteklendi, genişlendi.


Ama bu okullar Amerikan menfaati için kurulmuş okullardı, göstermelik olarak İstiklal Marşı ezberletmekle filanla da onlar da bilinçsiz olarak Türk Milli menfaatlerine hizmet ettiklerini zannederek bir slogan uyduruldu. Türkiye’de de bu zokayı yutan çok oldu. Şey diye:”Adriyatik’ten, Çin Denizine kadar Osmanlıyı tekrar canlandırıyoruz.




Nitekim sonra Taliban’ın da bir zamanlar Sovyet işgali sırasında Vahabi etkileriyle sözüm ona İslami gurupları destekledikleri sonra Taliban Frankeştayn’ının doğmasına sebep oldukları gibi bu sefer de Saddam’dan da korktular. Saddam örneğinden şuna bir dersini verelim, 10 sene sonra da abluka dan sonra son öldürücü darbeyi vururuz. Bu arada da Fethullah Hoca’ya da eskisi kadar güvenmeyelim, bu da tehlikeli olabilir diye Fethullah Hoca da bir gözetim altına alındı bu harekette, eskisi kadar güven duyulmadı.

Fethullah Hoca Amerika’ya gitmişken öyle zamanlandı ki, Öcalan nasıl o zamanlarda paketlenerek Türkiye’ye gene İsrail menfaatleri için rehin olarak teslim edildiyse ama bizim menfaatlerimize teslim edilmiş gibi gösterildiyse, Fethullah Hoca’da Amerika’da İsrail’in menfaatleri için ipotek edildi. Öcalan burada, Fethullah Hoca da orada.



Yoksa Fethullah Hoca’nın Türkiye kamu düzenine aykırı, söylediği bir şey yoktu. Yaptığı şeyler eleştirilebilir ama Türkiye’ye gelmesi düşünülemeyecek olan veya geldiği zaman hapsedilmesini yargılanmasını gerektiren bir suç olduğu söylenemez.
ceren
Mesajlar: 173
Kayıt: 20 Haz 2008, 17:26

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen ceren »

Milliyette okudum bizim sitedeki konuya cevap gibi bende alıp aktarıyorum.




Gülen ne zaman döneceğini açıkladı


Memleket hasretini anlatan Fethullah Gülen, Türkiye'ye dönebileceğinin sinyallerini verdi...

Fethullah Gülen'i ABD'de ziyaret eden Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, izlenimlerinin satır arasında ilginç bir detaya yer verdi...

Memleket hasretiyle yanıp tutuştuğunu söyleyen Gülen şöyle konuştu: Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Demokratikleşme topluma mal oluyor. Darbe lafı edenler de artık edemiyor. Havalar değişince, ben de Türkiye'ye gelmeyi çok istiyorum. Çok özledim. Ölmeden önce vatanımı gezip hasret gidermek istiyorum...

milliyet
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

ceren yazdı:Milliyette okudum bizim sitedeki konuya cevap gibi bende alıp aktarıyorum.




Gülen ne zaman döneceğini açıkladı


Memleket hasretini anlatan Fethullah Gülen, Türkiye'ye dönebileceğinin sinyallerini verdi...

Fethullah Gülen'i ABD'de ziyaret eden Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, izlenimlerinin satır arasında ilginç bir detaya yer verdi...

Memleket hasretiyle yanıp tutuştuğunu söyleyen Gülen şöyle konuştu: Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Demokratikleşme topluma mal oluyor. Darbe lafı edenler de artık edemiyor. Havalar değişince, ben de Türkiye'ye gelmeyi çok istiyorum. Çok özledim. Ölmeden önce vatanımı gezip hasret gidermek istiyorum...

milliyet

Açıklamada bir tarih olmadığını fark ettiniz mi?
Her türlü yoruma açık bir nakil yapılmış
esir olduğu gizleniyor
gelmeyişine önceden hastalık bahane ediliyordu
şimdi Türkiyenin durumu bahane ediliyor
ortak yan
her iki haldede gelemiyor
ama özlemiş olduğu yorumuna katılırım
insan memleketini özlemezmi?
helede esir ise..
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

32.gün proğramında Hüseyin gülerce seçimden sonra Gülenin döneceğini söylemiş
yani sıkıştılar ve tarih vermek zorunda kaldılar en iyisi geniş zaman dilimli tarih vermekti

benimde savunduğum takas tezine göre
dönemez
bu dikkat dağıtmadır cıa yöntemidir
bekleyin seçim geçecek ve bir bahane ile dönüş ertelenecek
bahaneden çok ne var
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen ali muhsin »

Bence daha Zemin hazir degil,Ülkemizde Bazilari biraz daha Radikalessin Belki Amerika Fetoyu ozaman yollar...incelenmis,Programlanmis ve hazirlanmis Pakette böylelikle yandaslarina kavusur.Nasilki Hükümet Türk Tanklarini Modernize icin Israile Teslim edip geri almissa buda ayni ona benziyor !
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Re: Fethullah Hoca - Abdullah Öcalan Takası!

Mesaj gönderen Musa Özateş »

Eski mitçi eymürün bir yazısını okudum paylaşıyorum


APO'YU NİYE VERDİLER?

Bize niye Apo'yu verdiler onu hala ben de bilemiyorum. ....Ama sonunda hayırlısı oldu. Apo konusunda hiçbir şart getirmediler bize."

Bu sözleri söyleyen Türkiye Cumhuriyeti'nin eski Başbakanı Bülent Ecevit.

Sabah Gazetesinin 13 Nisan 2005 tarihinde yaptığı mülakatta aynen böyle diyor. Eğer benzer diğer mülakatlarını okumasam acaba yanlışlık mı var diye tereddüt edeceğim.

Sonunda hayırlısı olmuş..? Terör örgütünün başının Türkiye'ye getirilişinde nasıl bir hayır olduğu gözler önünde. Hem daha bitmedi, filmin devamı da var...

Ecevit "Apo konusunda hiçbir şart getirmediler bize" diyor. Acaba hatırlamıyor mu?

Atin'de altı yıl önce, 23 Mart 1999'da kaleme alınan "Öcalan'ın Suriye'den Çıkışı - Yeni bir stratejinin başlangıcı mı?" başlıklı yazının bazı bölümlerini hatırlatmakta yarar var:

"4 şubat 1999 akşamı, olağan gibi gözüken her şey, az sonra gerçekleşecek randevuyla, bambaşka bir boyuta taşınacaktı.

Amerikan gizli servisi CİA’ nın Ankara temsilcisi, Yenimahalle’de bulunan, Türk gizli servisi MİT’in resmî konutundaki randevusuna tam saatinde geldi. İki gizli servis mensubu karşılıklı nezaket sözcüklerinin sonrasında iş konuşmaya başladılar. Amerikalı casus, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’a çok önemli bir teklifte bulunuyordu.

CİA yetkilisi, MİT Müsteşarı’na, PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ın ortak gerçekleştirilecek bir operasyonla yakalanmasını ve Türkiye’ye getirilmesini öneriyordu.

Saat 21.15 sularıydı. Şenkal Atasagun olayla ilgili biraz daha bilgi istedi. CİA yetkilisi ne istendiğini anlamıştı. Amerika, Türkiye’ye Abdullah Öcalan’ı teklif ediyordu. Ama şartı neydi? Amerika Öcalan’ı niye Türkiye’ye verecekti?

Amerika’nın şartı açıktı:

“Operasyonu Amerikan ve Türk ekipleri gerçekleştirecek. Ancak ne olursa olsun Abdullah Öcalan Türkiye’ye sağ olarak getirilecek, mahkemede adil olarak yargılanacak ve öldürülmeyecekti.”

....Amerika şart olarak, Abdullah Öcalan’ın sağ olarak Türkiye’ye getirilip, yargılanması ve öldürülmemesi konusunda garanti ve güvence istiyordu. Onlara göre en önemlisi buydu. Türkiye’nin Öcalan’ı yok etmek konusundaki daha önce gerçekleştirdiği operasyonlardan haberdar olan Amerikan yönetimi, Öcalan’ın sağ ele geçirilmesinde ısrarlıydı.

Şenkal Atasagun, Amerikalı temsilcinin sözlerini dikkatle dinledi. Bu konudaki kararı tek başına vermesinin mümkün olmadığını aktardı.

Atasagun, Başbakan Bülent Ecevit’e ulaştı. Ecevit o sırada Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in verdiği bir yemek nedeniyle Çankaya’da Başbakanlık Konutu’nun hemen altında bulunan Dışişleri Konutu’ndaydı. Konu çok özeldi ve hemen görüşmek gerekiyordu. Ecevit, ”gelin” dedi. Atasagun’a başbakanlık konutunda randevu verdi.

Saat 22.45’de Başbakan Ecevit ile MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun başbaşa görüşmeye başladılar. Ecevit, CİA yetkilisinin aktardıklarını duyunca, Cumhurbaşkanı’na bilgi vermek gerektiğini söyleyip, Süleyman Demirel’i aradı.

.....Saat 23.10’da olağanüstü zirveye kapılarını açmıştı Köşk.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Bülent Ecevit ve MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun konuyu tartışmaya başladıklarında Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu da toplantıdaki yerini aldı. Kapıda gazeteciler yoktu. Toplantıdan bakanların dahi bilgisi olmamıştı. Ankara’da çıt çıkmıyordu.

Atasagun kendisine iletilen teklifi aktardı. Amerika’nın şartı kabul edilebilir bulunuyordu. Öcalan, sağ olarak ele geçirilirse, Türk gizli servisinin elemanları kendisini “sağ ve sağlıklı” olarak Türkiye’ye getirecekler ve adalete teslim edeceklerdi.

Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, Öcalan’ın “teslim edilebilirliği konusuna çok güvenmediğini” belli ediyordu. Ama bu operasyona girilmeliydi.

Operasyonun bütün sorumluluğu Şenkal Atasagun’a verildi. Operasyon başından sonuna kadar MİT’e ve müsteşarına teslim edildi. Atasagun’un isteği üzerine Genelkurmay İstihbarat Dairesi’nin başında bulunan General Fevzi Türkeri de, çalışmaya dahil edildi.

Atasagun, Çankaya Köşkü’nden ayrıldıktan sonra yeniden konutuna, kendisini beklemekte olan CİA yetkililerinin yanına döndü.

“Tamam” dedi, “Abdullah Öcalan sağ olarak getirilecek ve yargıya teslim edilecek. Bağımsız Türk yargısı kendisini en adil bir şekilde yargılayacak.”

Asrın gizli servis operasyonu işte bu sözlerle başlamış oluyordu. İki gizli servis arasında hemen oracıkta bir kâğıt üzerinde basit bir protokol yapıldı."

Neticede Amerikalıların düzenlediği bir operasyon neticesinde Öcalan Kenya’nın başkenti Nairobi’de Türk uçağına teslim edildi ve16 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye getirildi.

Öcalan'ın yakalanmış olması o tarihte Ecevit'e ve MİT Müsteşarına büyük prestij sağladı ve bu hava uzun bir müddet devam etti. Bu zafer sarhoşluğu içinde kimse Öcalan'ın neden teslim edildiğinin sebebini araştırmadı.

Tekrar geriye dönelim ve altı yıl önce ne demişiz bir göz atalım:

"Ne olmuş, ne değişmişti?. Sabrımızın taşması, meşru-müdafaa hakkımızın kullanılması için 19 yıl kan akması mı gerekliydi?

Yoksa olayın ne kadar ciddi olduğunun yeni mi farkına varmıştık?

Neden bu çıkışlar 10 sene, 15 sene önce veya büyük bir katliamdan sonra yapılmadı?

Türk İstihbaratı yıllardan sonra Suriye’de Öcalan’ın barınaklarını saptamış ve kontrol altına almıştı. Bataklık tespit edilmiş, kurutulması an meselesiydi. MİT içinde Öcalan’a karşı başarılı aktif faaliyet yürüten bu kadro neden birden bire dağıtıldı?

Öcalan Suriye’den çıktıktan sonra Rusya gibi bir ülke onu himayesine alıp Suriye emsali “burada yok, isterseniz heyet yollayıp kendiniz bakın” deseydi ne yapacaktık? 19 yılın çalışmasını sıfırlayıp, yeniden yıllarca yerinin tespitine mi çalışacaktık?

Amerika destek vermeseydi, gelişmeler ne şekilde olurdu? Öcalan’ı kendi imkanlarımızla, milli operasyonlarımızla yakalayıp getirebilir, zafer işaretleri verebilir miydik?

Banka olaylarının gündemde olduğu bir tarihte neden Cavit Çağlar’ın uçağı?

Amerika neden daha önce destek vermedi de simdi verdi? Kuzey Irak’taki yeni yapılanma ile Öcalan olayı arasında bir münasebet var mı?

İşte bu sualler, yeni bir suali: “Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması acaba yeni bir stratejinin, PKK’nın siyasallaştırılması ve legalize edilmesi hareketinin başlangıç noktası mı?” sualini akla getiriyor."

Şimdi Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması söz konusu olunca kıyamet kopuyor, bu günkü hükümet fena halde suçlanıyor.

Peki "Öcalan'ın neden verildiğini" bilmeyen eski Başbakan'ın, zamanın Cumhurbaşkanı'nın, devlet namına söz verip protokol imzalayan, "Apo'yu getiren de biziz, asılmaması için en büyük mücadeleyi veren de biziz" diye beyanatlar veren MİT Müsteşarı'nın bu menfi gelişmelerde hiç mi vebali yok?

Acaba Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in 19 yıl sabrettikten sonra Suriye'ye seslenerek sabrımızın taştığını belirten çıkışıyla içine girilen süreç ile Amerikan istihbaratının "Öcalan'ı teslim edelim" teklifi arasındaki zamanlama faktörü sadece bir tesadüften mi ibaret?

Malum medya hala Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesini büyük bir başarı olarak gösteriyor. Öyle ki geçen gün gazetelerde emeklilik dilekçesi veren Şenkal Atasagun'dan sonra MİT'in deneyimli yöneticilerinden Emre Taner'in Müsteşarlığa getirileceğinden bahsederken dahi onu başarılı göstermek için "Operasyonlardan sorumlu en kıdemli Müsteşar Yardımcısı olarak, PKK elebaşısı Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi operasyonunun arkasındaki isimlerden biriydi" diyorlar.

Emre Bey'i bu operasyonla anmak ona yarar değil zarar verir.

Bu operasyonda bir başarı varsa, sonradan elimizde patlayacak olan paketi neden aldığını bilmeyen, uçağa koyup getirenlerde değil, neye verdiğini bilenlerdedir. Gerçek operasyon budur ve hakiki operasyoncular da paketi teslim edenlerdir.

Türkiye'nin aldatıldığı ve zokayı yuttuğu bir operasyonu kendi açımızdan başarılı saymak saflığında ötesinde bir şey...
Cevapla

“İç Siyaset (Politika)” sayfasına dön