AYET VE HADİSLERDE AHLAK

Alevilikte Ahlak, İrfan gibi manevi konuları bu bölümde paylaşabilirsiniz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

AYET VE HADİSLERDE AHLAK

Mesaj gönderen f_altan »

AYET VE HADİSLERDE AHLAK

Güzel Ahlâk

Güzel ahlâk, başkalarını muhabbet tuzağında esir eden bir kementtir. Güzel ahlak ve güzel bir diyalogdan hoşlanmayan ve insanın cazip tavırlarından etkilenmeyen bir kimse var mıdır?
İmam Sadık (a.s)'a; "Güzel ahlâkın haddi ve sınırı nedir?" diye sorduklarında şöyle buyurdular: "Ahlâkını yumuşatman, sözlerini temizlemen ve din kardeşlerinle açık ve güler bir yüzle karşılaşmandır."[1]
Açık ve güler yüzlülük, Allah Resulünün en bariz sıfatlarındandı. İnsanları İslam'a çeken ve onları İslam Peygamberi'nin şahsına hayran bırakan da yine bu güzel ahlak ve sıfat idi.
Allah-u Teâla, kendi Resulü hakkında şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz sen, elbette yüce bir ahlâk üzeresin."[2]
Yine buyurmuştur ki: "Allah'ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın! Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi."[3]
Allah-u Teâla ayetin devamında şöyle buyurmaktadır: "Öyleyse onları affet; onların bağışlanmalarını dile, iş hakkında onlara danış."
Demek ki, "affetmek", "bağışlama dilemek" ve "istişare yapmak" güzel ahlâkın, halkı gözetmenin ve cazip davranışların diğer örnekleridir. Çünkü bu, insanlara itimat etme ve onlara değer vermenin bir şeklidir. Aynı zamanda böyle davranış, şahsın cazibe etkenidir.
İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz güzelin en güzeli, güzel ahlaktır."[4]
Allah Resulü (s.a.a): "Güzel ahlak, dünya ve ahiret hayrıyla birliktedir."[5]
Ali (a.s): "Güzel ahlak, her iyiliğin başıdır."[6]
Allah Resulü (s.a.a): "Kimin ahlakı güzel olursa Allah onu gündüzleri oruç tutan, geceleri ise ibadetle geçiren bir kimsenin makamına ulaştırır. [7]
Hakeza: "Kıyamet günü kulun terazisine konulacak ilk şey güzel ahlakıdır."[8]
Hakeza Resulullah (s.a.a): "Şüphesiz kıyamet günü bana en sevimli ve en yakın olanınız, ahlakı en güzel ve tevazusu en fazla olanınızdır."[9]
Resulullah (s.a.a), Emir'ul-Müminin Ali'ye (a.s); "Sana, ahlakıma en çok benzeyeninizi haber vereyim mi? " diye sorunca, Emir'ul-Müminin Ali (a.s), "Evet" dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a); "Ahlakı en güzel olanınız, hilmi en büyük olan, yakınlarına en çok iyilik eden ve en çok insaf göstereninizdir"[10] buyurdular.
Güzel ahlak o kadar değerli ve yücedir ki yüce İslam Peygamberi onun kendisinin biset sebebi olduğunu ilan buyurmuştur: "Şüphesiz ben ahlakı yücelikleri tamamlamak için gönderildim."[11]
Allah Resulü: "Şüphesiz ben ahlak güzelliğini tamamlamak için gönderildim."[12]
Hakeza: "Güzel ahlak, dinin yarısıdır."[13]
İmam Ali (a.s): "Müminin kitabının başlığı ahlakının güzelliğidir."[14]
İmam Sadık (a.s): "Güzel ahlaktan daha tatlı bir hayat yoktur."[15]

İyi Ahlakın Sonuçları

Resulullah (s.a.a): "Kul, ibadetinde ne kadar da zayıf olsa, güzel ahlak sayesinde ahirette büyük derecelere ve yüce makamlara ulaşır."[16]
Resulullah (s.a.a): "Şüphesiz güzel ahlaklı insanın, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren kimse gibi sevabı vardır."[17]
Resulullah (s.a.a): "Amel terazisinde güzel ahlaktan daha ağır gelen bir şey yoktur."[18]
Resulullah (s.a.a): "Şüphesiz sizlerden bana en sevimli ve kıyamet günü bana en yakın oturanınız ahlak açısından en güzeliniz ve en çok tevazu göstereninizdir."[19]
Resulullah (s.a.a): "Müminlerin iman açısından en kamili, ahlak açısından en güzel olanıdır."[20]

Güzel Ahlakın Anlamı

İmam Ali (a.s): "Güzel ahlak üç şeydedir: Haramlardan sakınmada, helal rızık talep etmede ve ailesinin refahını sağlamada."[21]
İmam Ali (a.s): "Şüphesiz selam vermek güzel ahlaktandır."[22]
İmam Sadık (a.s) güzel ahlakın tarifi hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Yumuşak huylu olman, güzel ve edepli konuşman ve kardeşine güler yüzlü davranmandır."[23]

Ahlaki Yücelikler

Resulullah (s.a.a): "Şüphesiz Allah ahlaki yücelikleri sever ve aşağılık huylardan hoşlanmaz."[24]
İmam Ali (a.s): "Ahlaki yücelikler üzere olun. Şüphesiz ahlaki yücelikler (insanın) yücelişini sağlar. Ahlaki aşağılıklardan sakının. Şüphesiz ahlaki aşağılıklar şerafetli insanı düşürür ve azameti yok eder."[25]
İmam Ali (a.s): "Ahlaki yücelikleri elde etmekte çalışkan ve dayanıklı olun."[26]
İmam Ali (a.s): "En üstün yücelik nimetleri tamamlamaktır."[27]

Güzel Ahlakın Meyveleri

Resulullah (s.a.a): "Güzel ahlak dostluğu kökleştirir."[28]
İmam Ali (a.s): "Ahlakını güzelleştir ki Allah hesabını hafifletsin."[29]
İmam Sadık (a.s): "Güzel ahlak rızkı artırır."[30]
İmam Sadık (a.s): "Şüphesiz iyilik ve güzel ahlak evleri imar eder ve ömürleri uzatır."[31]
İmam Sadık (a.s): "Güzel ahlak güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir/tüketir."[32]

Üstün Ahlak

İmam Ali (a.s): "En üstün ahlak cömertlik ve faydası en genel ahlak ise adalettir."[33]
İmam Ali (a.s): "En şerafetli ahlak tevazu, hilim ve yumuşak huyluluktur."[34]
İmam Bakır (a.s), en üstün ahlak hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Sabır ve bağışlayıcılık."[35]

Ahlaki Konulardan

İmam Sadık (a.s): "Şüphesiz yüce hasletler birbirine bağlıdır."[36]

Sevgi İlanı

"İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen topluluk için dersler vardır."[37]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanların sevgisini elde edebilen kimseye Allah rahmet etsin."[38]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın nimetini küfre çeviren kimseye eyvahlar olsun; birbirini Allah için seven kimseye de ne mutlu."[39]
Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s): "İnsanların ihsan açısından en üstünü, sevgiyi başlatandır."[40]
Kudsi bir hadiste şöyle yer almıştır: "Yaratıklar benim ailemdir. Benim nezdimde en sevimli olanlar, onlara en şefkatli davrananlar ve ihtiyaçlarını gidermede en çok çalışanlardır."[41]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kadınları sevmek Peygamberlerin ahlakındandır."[42]
İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Erkeğin kadına: "Seni seviyorum" demesi alsa kadının kalbinden gitmez."[43]
İmam Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuştur: "Erkeğin kadına sevgisi çoğaldıkça imanı da artar."[44]

Affetmek

Güzel ahlaklardan bir de affetmektir. Allah Teala bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever."[45]
"Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez."[46]
Kin beslemek ve inatçılık, hakir ve basit insanların özelliğidir. Tersine yüksek görüşlü, geniş ruhlu ve seviyeli olanlar; özürleri kabul eder, başkalarının hatalarına göz yumar ve kendi şahsi haklarından vazgeçerler. İnsanın yüksek görüşlü olması, başkalarının kalplerindeki sevginin etkenidir. Bu, insanın kendisi için de bir çeşit ruhî lezzettir. Hani derler ki: "Affetmede, intikamda bulunmayan bir lezzet vardır."
Affetme, geçinme, göz yumma, başkalarının kusur ve gevşekliklerini görmezlikten gelme, muhabbeti meydana getiren etkenler olup başkalarının güzel görmesine, vefalı olmasına ve sevgiyle kalmasına yol açar.
İmam Seccad (a.s), "Mekarim'ul-Ahlâk" adlı duasında Allah (c.c)'dan şöyle istemektedir: "Allah'ım! Ayaklarımı sabit ve sağlam kıl ki, halis olmayan ve hıyanet edenlere karşı, hayırlarını isteyen bir şekilde davranayım, benden yüz çevirene iyilik yapayım, benden esirgeyene bağışta bulunayım, benimle ilişkisini kesenle irtibat kurayım, gıybetimi yapanı iyilikle anayım, başarı nasip et ki iyiliğe karşı teşekkür edebileyim ve… Kötülüğe göz yumayım ve ondan vazgeçeyim."[47]
Bunların her biri, sosyal ilişkilerde birer parlak cevherdir. Bunları dil ile söylemek kolaydır, ancak onlarla amel etmek çok zordur. Yüksek bir azim ve güzel bir manevi yapıya olanların dışında kimse uygulayamaz. Bu konularda başarı Allah'tan istenmelidir.
Bu konuda Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah bağışlayıcıdır ve bağışlamayı sever."[48]
Hakeza Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslümanın sürçmesini affederse Allah da kıyamet günü onun sürçmesini affeder."[49]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Biz öyle bir Ehl-i Beyt'iz ki mürüvvetimiz bize zulmeden kimseyi bağışlamaktır."[50]
Allah Resulü (s.a.a): "İnsanların hatalarını görmezlikten gelin ki Allah da onunla cehennem azabını sizden defetsin."[51]
Ali (a.s): "Az bağışlamak, ayıpların en çirkinidir; intikam hususunda acele etmek ise günahların en büyüğüdür."[52]
Hakeza Ali (a.s): "İnsanların en kötüsü, sürçmeleri affetmeyen ve ayıpları örtmeyendir."[53]
İmam Sadık (a.s): "Affetmek, cezalandırmaksızın, kabalık göstermeksizin ve kınamaksızın olmalıdır."[54]

Gönül Genişliği, Tahammül ve Görmezlikten Gelmek

Gönül genişliği, bakış açıklığı ve gerekli kapasiteye sahip olmak, diğer güzel ahlaklardandır. Bazı insanlar çok sabırsızdırlar. Bir yerden veya bir şeyden rahatsız olduklarında, bir zarar veya eziyet gördüklerinde, bir baskı veya sıkıntı altında kaldıklarında ya da beklentileri çok fazla olduğundan hemen sinirlenirler, kaba konuşmaya başlarlar ve…
Sabırlı, geniş ve dayanıklı olan kimse, insanlarla geçinebilir. İslam'ın sabır mektebinde, sözlere, kabalıklara ve kötü ahlâklara tahammül edebilen kimseler, insanlarla ilişkilerinde, saygın, şerefli ve izzetli bir şekilde hizmet ve huzurlarına devam edebilirler.
Tahammül ve mukavemetin bizzat kendisi, insan için taraftar meydana getirir. Sinirlenmemek, dayanıklılık göstermek, kızmamak, bu kapasiteye sahip olmanın ürünüdür.
Bu ahlâkî özelliğe sahip olan biri, başkasının sempati ve yardımına da doğal olarak sahip olacaktır.
Yine Hz. Ali (a.s)'ın sözlerinden dinleyelim:
"Hilimle yardımcılar çoğalır."[55]
Bu nuranî söz de yine o hazretindir:
"Tahammül ve hilimle insanlar sana yardımcı ve destek olular."[56]
Her iki sözün manası aynıdır. Yani; sabır, hilm ve tahammül sayesinde taraftarlar çoğalır, halk sana arka çıkar ve seni korurlar.
Bu haslet, özellikle halkla çok irtibat ve temasta bulunan, halkın sorun, ihtiyaç ve beklentilerine maruz kalan kimseler için çok gerekli ve sorumlular için de en önemli ve değerli sıfatlardandır.
Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz akıllı kimsenin yarısı tahammül, yarısı ise kendini gaflete vurmaktır."[57]
Hakeza: "Yüce insanın en şerefli ahlakı, bildiği şeyler hususunda kendini gaflete vurmasıdır."[58]
Hakeza: "Kendini bilmezliğe vurmak gibi bir akıl ve kendini gaflete vurmak gibi de bir hilim yoktur."[59]

Bağış ve Sevgi

İnsanoğlu, ihsan ve iyiliklerin kölesidir. Kime iyilik yaparsan onu kendine ram ve itaatkâr kılarsın; gönül kalesini fethedersin. Sadî'nin dediği gibi:
Kulağı küpeli köleyi okşamasan kaçar,
Lütfet lütfet ki, yabancı küpeli köle olur sana.
Bu, İslam Peygamberi'nin talimatıdır: "Ey insanlar! Mallarınızla bütün insanları memnun edemeyeceğinizi biliyorum. Ancak, açık ve güler bir yüzle ve hoş bir ahlâkla bu yapabilirsiniz."[60]
Mevlamız Hz. Ali (a.s)'ın sözü de şöyledir: "Fedakârlıkla, hür insanlar kul ve köle olurlar."[61]
Elbette, ahlâkî iyiliklerin ve değerlerin kul ve kölesi olurlar. Bu da, beşeri toplumda; kalpleri cezbeden, muhabbet oluşturan, samimi bağları pekiştiren diğer bir adımdır.

Tevazu ve Sade Olma

Yine biz, halkı gözetme ruhunun örneklerini açıklamanın peşindeyiz. Alçakgönüllülük, tevazu ve sadelik; bu özelliklerden biridir. Öyle ki, kimileri insanları kendi varlık mumunun etrafında toplayabilirler. Hz. Muhammed (s.a.a)'in yaptığı gibi.
Tekebbür (büyüklük taslamak), insanların arkasını boşalttığı gibi ayaklarının altını da boşaltır. Halk; gururlu, kibirli ve bencil insanların etrafından dağılır. Tersine tevazu; halkı muhabbete, yardımlaşmaya ve himayeye çeker.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Üç şey başkalarının sevgisine yol açar: Dindarlık, tevazu ve cömertlik."[62]
Gururlu ve kendini büyük gören insanlar, asla bir toplumla iş yapamazlar ve onları kendi etraflarında sürekli tutamazlar. Her ne kadar insanlar birkaç gün onların arsında görünseler de, tedricen onları terk ederler. Eğer öyle değil diyorsanız, etrafınıza ve dostlarınıza bakınız; onlardan ellerinde bir iş bulunanlara dikkat ediniz. Halkın sevip saydığı kişiler kibirli insanlar mıdır yoksa mütevazı insanlar mı?

Sormak ve Araştırmak

İnsanlar, özellikle sıkıntılı ve dertli olan kimseler; sorulmaya, yetişilmeye, bakılmaya ve tek bir kelimeyle "sorulup araştırılmaya" daha çok muhtaçtırlar.
Bazen, bir hal hatır sorma ve selam, (her iki taraf için) bir ruhî şadlık ve mutlu yaşam icat etmektedir.
Bazen akraba ve tanıdığa yazılan bir mektup ve edilen bir telefon, güzel bir samimiyet ve sevinç meydana getirir.
Bazen bir komşuya uğramak, bir hastayı ziyaret etmek, bir taziye ya da düğün merasimine iştirak etmek birçok kalıcı dostlukların başlangıcı olur.
Aile içerisindeki görüşmeler ve gidip gelişler de, gönülleri ve yaşamları birbirine bağlar.
Başkalarının sorunlarını ve sıkıntılarını sormak, bertaraf edilmeleri ve çözülmeleri için çalışıp çabalamak, gönüllerin kapılarını insanın yüzüne açar.
Peki, ne yapmalı? Cevabı gayet açıktır: Halkla beraber yaşamak, komşularla, hemşerilerle, iş arkadaşlarıyla, çevredekilerle ve hemcinslerle kaynaşmak, sıcak bağlar kurmak, başkalarının sıkıntı ve sevinçlerini paylaşmak, başkalarıyla aramızda mevcut olan mesafeyi kısaltmak, kesilen irtibatları barışa döndürmek, ihtilaf ve kırgınlıkları ortadan kaldırmak ve…
Bütün bunlar salih ameldir. Allah-u Teâla böyle iyi iş yapanları sever.
Edebildiğin kadar muhtaçlara hizmet et dünyada,
Bir kan, bir kuruş, bir kalem ya da bir adımla.
Halkçılık, İslam mektebinin değerlerinden ve dinî örneklerden ilham almak ve İslamî bir yaşama sahip olmak isteyen bir müslümana yakışır ahlâktır.
Başkalarını amel ile etkilemek gerek, sözle değil. "Amelsiz söyleyiş, sahte bir çektir" ve halkçılık, enbiya ve evliyaların ahlâkıdır.

Kötü Ahlak

Resulullah (s.a.a) ve masum İmamlar (Allah'ın rahmeti onların hepsinin üzerine olsun) kötü ahlak hakkında şöyle buyurmuşlardır:
Resulullah (s.a.a): "Kötü ahlak bağışlanmaz bir günahtır."[63]
Resulullah (s.a.a): "Şüphesiz kul, kötü ahlakı sebebiyle cehennemin en alt katına düşer."[64]
Resulullah (s.a.a) kendisine, "Falan şahıs gündüzleri oruçla ve geceleri ibadetle geçiriyor ama aynı zamanda kötü ahlaklı biridir. Komşularına diliyle eziyet etmektedir" diye söylenince şöyle buyurmuştur: "Onda hayır yoktur, o ateş ehlindendir."[65]
İmam Ali (a.s): "Kötü ahlak hayatın kararma ve nefsin azap görme sebebidir."[66]
İmam Sadık (a.s): "Şüphesiz kötü ahlak, sirkenin balı bozduğu gibi ameli bozar."[67]

Kötü Ahlakın Akıbeti

İmam Ali (a.s): "Ahlakı kötü olanın ailesi kendisinden utanır."[68]
İmam Ali (a.s): "Tahammülü az olanın rahatlığı da az olur."[69]
İmam Ali (a.s): "Ahlakı kötü olanın rızkı daralır."[70]
İmam Sadık (a.s): "Et, et bitirir. Her kim kırk gün et yemezse ahlakı kötü olur."[71]

Gazap ve Öfke

Müminlerin Emiri Ali (a.s) hikmetli sözlerinde, gazap ve öfke hakkında şöyle buyurmuştur: "Gazap öyle bir kötülüktür ki onu serbest bıraktığın takdirde helak eder."[72]
Hakeza: "Gazap beyinsizlerin merkebidir."[73]
Hakeza: "Gazap kinin gizli ateşlerini körükler."[74]
İmam Sadık (a.s): "Gazap her kötülüğün anahtarıdır."[75]
Allah Resulü (s.a.a): "Gazap şeytandan bir közdür."[76]
Müminlerin Emiri Ali (a.s): "Gazap akılları bozar ve insanı doğruluktan uzaklaştırır."[77]
Hz. Ali (a.s) bu şeytani halete şiddetli bir saldırıda bulunarak şöyle buyurmuştur: "Öfkesine hakim olamayan kimse bizden değildir."[78]
İmam Bakır (a.s): "Her kim öfkesini boşaltmaya gücü yettiği halde öfkesini yenerse Allah da kalbini kıyamet günü güvenlik ve iman ile doldurur."[79]
İmam Ali (a.s): "Her kim gazabının önünü alırsa, Allah da ayıplarını örter."[80]
Hz. Ali (a.s) vefalı dostu Harisi Hemdani'ye şöyle yazmıştır: "Öfkeni yut, kudretin olduğunda bağışla, gazaplandığın zaman yumuşak davran, gücün olduğu halde bağışla ki, senin için hayırlı bir akıbet olsun."[81]
Hz. Mesih (a.s) ise kendisine gazabın sebebi sorulunca şöyle buyurmuştur: "Kibir, zorbalık ve insanları küçük görmek."[82]

Üstünlük Taslamak

Kötü ahlaklardan biri de üstünlük taslamak ve böbürlenmektir. Allah Teala bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez."[83]
Müminlerin Emiri Ali (a.s), üstünlük taslamak ve böbürlenmek hakkında şöyle buyurmuştur: "Böbürlenmekten daha büyük ahmaklık yoktur."[84]
Hz. Ali (a.s) başka bir hikmetli sözünde ise şöyle buyurmuştur: "Böbürlenmeni bırak, kibri terk et ve mezarını hatırla."[85]
Hz Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Âdemoğluna böbürlenmek yakışır mı hiç! ilki nutfe, sonu ise leştir. Kendine rızık verememekte ve ölümünü def edememektedir."[86]
İmam Seccad (a.s) Sahife-i Seccadiye'nin on dokuzuncu duasında Hak Teala'nın huzuruna şöyle arz etmektedir: "Beni üstünlük taslamaktan koru."
___________________________
[1] Meani'l-Ahbar, Saduk, 253
[2] - Kalem/4
[3] Âl-i İmran /159
[4] - Mizan'ul-Hikme, c. 3, s. 137- 138
[5] - a.g.e
[6] - a.g.e
[7] - a.g.e
[8] - Bihar, c. 71, s. 385
[9] - a.g.e s. 388
[10] - Bihar, c. 77, s. 58
[11] - Mizan'ul-Hikme, c. 3, s. 149
[12] - a.g.e
[13] - Hisal, 30/106
[14] - Bihar, 71/392
[15] - İlel'uş-Şerayi', 560
[16] - Meheccet'ul-Beyza, 5/93
[17] - Kafi, 2/100
[18] - Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a. s), 2/37
[19] - Bihar, 71/385
[20] - Emali-yi Tusi, s. 140
[21] - Bihar, 71/394
[22] - Gurer'ul-Hikem, 3404
[23] - Meani'l-Ahbar, 253
[24] - Kenz'ul-Ummal, 5180. hadis
[25] - Bihar, 78/53
[26] - Gurer'ul-Hikem, 4712
[27] - a.g.e 2983
[28] - Bihar, 71/148
[29] - Emali-yi Saduk, 174
[30] - Bihar, s. 71/395
[31] - Bihar, c. 71, s. 395
[32] - Kafi, 2/100
[33] - Gurer'ul-Hikem, 3219. H.
[34] - a.g.e 3223. H.
[35] - Bihar, 36/358
[36] - Emali et-Tusi, 301
[37] - Rum/21
[38] - Mizan'ul-Hikmet, c. 2, s. 205
[39] - Vesail, Alu'l Beyt baskısı, c. 16, s. 171
[40] - Mizan'ul-Hikmet, c. 2, s. 210
[41] - Kafi, c. 2, s. 199
[42] - Vesail, Alu'l Beyt baskısı, c. 20, s. 22-23
[43] - a.g.e
[44] - a.g.e
[45] - Âl-i İmran/134
[46] - Şûrâ/40
[47] Sahife-i Seccadiye, 20. Dua
[48] - Mizan'ul-Hikme, c. 6, s. 367
[49] - a.g.e
[50] - a.g.e
[51] - Mizan'ul-Hikme, c. 6, s. 368-370
[52] - a.g.e
[53] - a.g.e
[54] - a.g.e
[55] - a. g. e, 329-335
[56] - a. g. e
[57] - Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 268
[58] - a.g.e
[59] - a.g.e
[60] Vesail'uş-Şia, c. 2, s. 83
[61] - Gurer'ul-Hikem, c. 1, s. 329
[62] - a. g. e, 360
[63] - Meheccet'ul-Beyza, 5/93
[64] - a.g.e
[65] - Bihar, 71/394
[66] - Gurer'ul-Hikem, 5639. H.
[67] - Kafi, 2/321
[68] - Gurer'ul-Hikem, 8595. H.
[69] - a.g.e 9192. H.
[70] - a.g.e 8023. H.
[71] - Kafi, 6/309
[72] - Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 231
[73] - a.g.e c. 7, s. 230-231
[74] - a.g.e
[75] - a.g.e
[76] - a.g.e
[77] - a.g.e
[78] - a.g.e
[79] - Kafi, c. 2, s. 110
[80] - Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 236
[81] - a.g.e
[82] - a.g.e
[83] - Lokman/18
[84] - Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 414
[85] - a.g.e
[86] - Bihar'ul-Envar, c. 73, s. 294
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Alevi Ahlak ve İrfanı” sayfasına dön