Ramazan Ayının Faziletleri Ve Amelleri

Alevilikte Ahlak, İrfan gibi manevi konuları bu bölümde paylaşabilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Ramazan Ayının Faziletleri Ve Amelleri

Mesaj gönderen f_altan »

MÜBAREK RAMAZAN AYININ FAZİLETLERİ VE AMELLERİ

-Ramazan Ayının Faziletleri-


Merhum Şeyh Sadûk, muteber bir senet ile İmam Rıza'dan (a.s), o da babalarından, onlar da Hz. Emirü'l-Muminin Ali'den (a.s) şöyle rivayet etmişlerdir, buyurdu:

Hz. Resulullah (s.a.a) bir gün bize hutbe okuyarak şöyle buyurdu:
"Ey insanlar, Allah'ın ayı bereket, rahmet ve mağfiret ile size doğru gelmekte; öyle bir ay ki Allah katında en üstün aydır. Onun günleri, en faziletli günler, geceleri, en faziletli geceler ve saatleri, en faziletli saatlerdir. Bu ayda siz, Allah'ın ziyafetine davet edilmiş ve Allah'ın değer verdiği kimselerden sayılmışsınız. Nefesleriniz bu ayda tesbih (zikir) ve uykunuz ibadet sayılır. Amelleriniz kabul ve duala-rınız icabet edilir. O hâlde doğru niyetler ve temiz kalplerle Allah'tan isteyin ki sizi bu ayın orucunu tutmaya ve kendi kitabını (Kur'ân'ı) okumaya muvaffak eylesin; zira hiç şüphesiz gerçek bedbaht (kimseler), bu yüce ayda Allah'ın mağfiretinden mahrum kalan kimselerdir. Bu ayda açlık ve susuzluğunuzla kıyamet gününün açlık ve susuzluğunu hatırlayın. Fakir ve düşkünlerinize sadaka verin. Büyüklerinize saygılı ve küçüklerinize karşı şefkatli olun; yakınlarınıza sılayı rahim yapın; dilinizi koruyun gözlerinizi haram olan şeylere yumun ve kulaklarınızı haram olan şeylere tıkayın; halkın yetimlerine şefkatli davranın ki sizin yetimlerinize de şefkatli davranılsın; günahlarınız-dan Allah'a tövbe edin. Ve namaz vakitleri en faziletli vakitlerdir; o vakitlerde Allah, kullarına rahmet gözüyle bakar; O'nunla münacat ettiklerinde cevap verir; O'nu çağırdıklarında lebbeyk der ve O'na dua ettiklerinde icabet eder."

"Ey insanlar, canlarınız amellerinizin elinde rehindir. Onları istiğfar dileyerek kurtarın; sırtlarınız vizr u vebaliniz ile ağırlaşmıştır; uzun secdelerinizle onları hafifletmeye çalışın. Şunu bilin ki hiç şüp-hesiz, şanı yüce Allah, namaz kılan ve secde edenleri azap etmemeğe, insanlar Rabbü'l-Alemin'in huzurunda durup (hesap verecekleri) sıra-da onları korkutmamaya dair kendi izzetine ant içmiştir. Ey insanlar kim bu ayda mümin bir oruçluya iftar yemeği verirse, Allah katında bir köle azat etmenin sevabını alır ve geçmiş günahlarının bağışlanmasına vesile olur."

"Ya Resulallah, hepimizin buna gücü yetmiyor!" denilince, Resu-lullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

"Bir yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunmaya çalışın. Bir içim suyla da olsa cehennem ateşinden korunmaya çalışın. Zira Allah-u Teâlâ bu azı yapan kimseye de aynı mükâfatı verir, eğer ondan fazlasına gücü yetmez ise."

"Ey insanlar, içinizden kim bu ayda ahlakını güzelleştirirse, bu, ayakların kaydığı günde sırattan (rahatlıkla) geçmesini sağlar."

"Kim bu ayda, eli altında olanlara (hizmetçilerine, ailesine, çoluk çocuğuna ve...) kolaylık sağlar ve yüklerini hafifletirse, Allah da onun hesabını hafifletir. Kim bu ayda (başkalarına karşı yapabileceği) şer ve kötülüklerinin önünü alırsa, Allah da onu, kendisini mülakat edeceği günde, ona karşı gazabının önünü alır. Kim bu ayda, bir yetime değer verir, ona ikram ederse, Allah da kıyamette ona değer verir, merhamet eder. Bu ayda yakınlarına sılayı rahimde bulunan kimseyi Allah, kendisini mülakat edeceği günde rahmetine kavuşturur, akrabalarıyla ilişkisini kesen kimseyi de Allah kıyamet gününde kendi rahmetinden mahrum kılar."

"Bu ayda, müstehap bir namaz kılanın Allah, cehennem ateşinden kurtuluşunu yazar. Kim bu ayda, farz bir namazı kılarsa, diğer aylarda kıldığı yetmiş farzın sevabını almış olur. Kim bu ayda, bana çok salât u selam ederse, terazilerin hafif olacağı günde Allah onun (amel) terazisini ağırlaştırır. Bu ayda Kur'ân'dan bir ayet okuyan kimse, diğer aylarda bir Kur'ân hatmetmenin sevabını alır."

"Ey insanlar, cennetin kapıları bu ayda açıktır; Rabbinizden isteyin ki, onları yüzünüze kapatmasın. Cehennem kapıları ise kapalıdır; Rabbinizden dileyin ki, onları sizin yüzünüze açmasın. Şeytanlar da bu ayda bağlanmışlardır; Rabbinizden dileyin ki onları size musallat etmesin..."

Yine Merhum Şeyh Saduk'un nakline göre Resulullah (s.a.a) Ramazan ayı girdiğinde ellerinde bulunan bütün esirleri azat eder ve her sâile bağışta bulunurdu. Mefâtihü'l-Cinân kitabının yazarı Merhum Şeyh Abbas Kummî şöyle devam ediyor:

Ramazan ayı, âlemlerin Rabbi Allah-u Teâlâ'nın ayıdır ve ayların en faziletlisi ve en üstünüdür. Öyle bir aydır ki sema kapıları, cennet kapıları ve Allah'ın rahmet kapıları onda açılır ve cehennem kapıları kapanır; bu ayda, öyle bir gece vardır ki, onda Allah'a yapılan ibadet, bin ayda yapılandan daha hayırlıdır. O hâlde bu mübarek ayda gafletten kaçın ve gece gündüzlerini nasıl değerlendireceğine, kendini ve uzuvlarını, Allah'ın masiyet ve günahından nasıl koruyacağına dikkat et. Sakın gecelerini uykuyla, gündüzlerini ise Hakk'ın zikrinden gafil olarak geçirme. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

"Ramazan ayının her günü, iftar vaktinde Allah bir milyon insanı cehennem ateşinden azat eder. (Ramazanın) cuma gecesi ve gündüzü olduğunda ise, bütün ramazanda azat olanların sayısı kadar insan azaptan kurtulur."

O hâlde ey aziz, sakın ramazan ayı geçip de bir günahı bile kalan kimselerden, istiğfar ve duadan mahrum sayılan günahkârlardan olma. Zira İmam Sadıktan (a.s.) şöyle rivayet edilmiştir:

"Ramazan ayında bağışlanmayan kimse, artık gelecek Ramazana kadar bağışlanmaz; Arafat çölünde bulunmaya muvaffak olup da (orada istiğfar ve tövbe eden) kimseler hariç."

Evet, nefsini Allah'ın haram ettiği şeylere bulaşmaktan ve haram şeylerle iftar etmekten koru ve İmam Sadık'ın (a.s) şu tavsiyelerine amel etmeyi ihmal etme; buyuruyor ki:

"Oruçlu olduğun zaman, kulağın, gözün, tüylerin, derin ve bütün uzuvların da (günahlara ve hatta mekruhlara karşı) oruç tutsun."
Yine buyuruyor ki: "Oruçlu olduğun gün ile oruçlu olmadığın gün aynı olmasın."

Bir başka hadisinde de şöyle buyuruyor:
"Oruç, sadece yemek ve içmeye karşı değildir. Oruç tuttuğunuz vakit, dillerinizi yalandan koruyun ve gözlerinizi Allah'ın haram kıldığı şeylere kapayın, birbirinizle çekişmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinizin aleyhine (yalan yere, hatta doğru yere) ant içmeyin, birbirinize sövmeyin-küfürleşmeyin."

"Birbirinize zulmetmekten, akılsız davranışlarda bulunmaktan ve eziyet etmekten kaçının; Allah'ın zikrinden ve namazdan gaflet etme-yin; susmayı (boş yere konuşmamayı), sabır ve doğruluğu, kötü insanlardan kaçınmayı, kendinize düstur edinin; batıl sözlerden, yalan, iftira, düşmanlık, kötü zanda bulunmak, gıybet, söz taşımak gibi (kötü amellerden) kaçının."

"Her an ahirete meyleden ve kurtuluş günlerinizi (Hz. Mehdi'nin -a.s- zuhurunu) ve Allah'ın vaat ettiklerini gerçekleştirmesini bekleyen ve Allah'ın likasına hazırlanan kimselerden olun. Sukûnet, vakar, (Allah'a karşı) huşu ve huzûyu elden bırakmayın ve Allah karşısında, efendisinden korktuğu halde onun şefkatine ümit bağlayan ve ona karşı kendisini zelil ve hakir gören köleler gibi olun."

"Ey oruçlu olan! Kalbin ayıplardan, batının habasetten, cismin kir ve pislikten temizlensin. Allah'tan gayri her şeyden berî olup, velâyeti Allah'a halis kılmaya çalış ve Allah'ın nehyettiği şeylerden, gizlide ve aşikârda oruçlu ol (onlardan kaçın). Gizli ve aşikârda Allah'tan korkup oruç günlerinde kendi nefsini O'na (Allah'a) hediye et. Kalbini, tamamıyla O'na ayır ve nefsini Allah'ın emir ve nehiylerini yerine getirmeye ada."

"Bütün bu zikrettiklerimden hangisini eksik edersen, orucunda da o kadar eksiklik meydana getirmiş olursun. Babam (a.s) şöyle söyle-miştir: 'Resulullah (s.a.a), oruçlu bir kadının, cariyesine küfür ettiğini görünce, bir miktar yemek isteyerek kadına, 'Hadi ye!' buyurdu. Kadın, 'Ben oruçluyum ya Resulullah!' deyince, Resulullah (s.a.a), 'Cariyene küfür ettiğin halde nasıl oruçlu olabilirsin?!' diye buyurdu."

"Oruç sadece yememek ve içmemek değildir. Allah orucu aslında yemek ve içmek dışında olan fiilî ve sözlü kötülüklerden uzak durmak için engelleyici bir vesile olsun diye emretmiştir.
"Evet, ne azdır oruç tutunlar; ne çoktur aç kalanlar!"

Emirü'l-Müminin Hz. Ali (a.s) da şöyle buyurmuştur:

"Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan, susuzluktan başka bir şey nasip alamaz ve nice gece ibadete duranlar vardır ki yorgunluktan başka bir nasibi olmaz. Ne güzeldir akıllıların uykusu ve oruç tutmaları (onların uykusu ahmakların orucu ve gece ibadetlerinden daha hayırlıdır)!"
Cabir b. Yezid, İmam Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a), Cabir b. Abdullah'a şöyle buyurdu:
"Ey Cabir, işte bu ramazan ayıdır; kim bu ayın gündüzünü oruç tutup gecesinin bir miktarını ibadetle geçirir, midesini ve cinsel organını haramdan korur ve diline hâkim olursa (onları haram ve boş şeylerden korursa), ramazandan çıktığı gibi günahlarından da çıkar."

Cabir: "Ya Resulullah, ne güzeldir bu hadis!" deyince, Resul-i Ekrem (s.a.a) de: 'Ne de zordur bu şartlar!' buyurdu."
En son f_altan tarafından 03 Kas 2008, 05:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
ceren
Mesajlar: 173
Kayıt: 20 Haz 2008, 17:26

Mesaj gönderen ceren »

teşekkür çok faydalı bir yazı
böyle yazıları arkadaşlarıma postalıyorum bazen çok kızıyorlar bunada çok kızacaklar çünkü ramazan ayına soğuklar öyle yetiştirilmişiz bu bektaşilere kızgınlığım her doğruyu öğrendiğimde her geçen gün artıyor
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

RAMAZAN AYININ AMELLERİ

RAMAZAN AYININ MÜŞTEREK AMELLERİ

Bu ameller dört kısma ayrılmaktadır:

1- Bütün Gündüz ve Gecelerde Yapılan Ameller

Merhum Seyyid İbn Tâvûs, İmam Sadık (a.s) ve İmam Musa Kâzım'dan (a.s) şöyle rivayet etmektedir:
Ramazan ayının başından sonuna kadar her farz namazdan sonra şu duayı oku:

اَللّـهُمَّ ارْزُقْني حَجَّ بَيْتِكَ الْحَرامِ فِي عامي هذا وَفي كُلِّ عام ما اَبْقَيْتَني في يُسْر مِنْكَ وَعافِيَة، وَسَعَةِ رِزْق، وَلا تُخْلِني مِنْ تِلْكَ الْمواقِفِ الْكَريمَةِ، وَالْمَشاهِدِ الشَّريفَةِ، وَزِيارَةِ قَبْرِ نَبِيِّكَ صَلَواتُكَ عَلَيْهِ وَآلِهِ، وَفي جَميعِ حَوائِجِ الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ فَكُنْ لي.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ فيـما تَقْضي وَتُقَدِّرُ مِنَ الاَمْرِ الَْمحْتُومِ في لَيْلَةِ الْقَدْرِ، مِنَ الْقَضاءِ الَّذي لا يُرَدُّ وَلا يُبَدَّلُ، اَنْ تَكْتُبَني مِنْ حُجّاجِ بَيْتِكَ الْحَرامِ، الْمَبْرُورِ حَجُّهُمْ، الْمَشْكُورِ سَعْيُهُمْ، الْمَغْفُورِ ذُنُوبُهُمْ، الْمُكَفَّرِ عَنْهُمْ سَيِّئاتُهُمْ، واجْعَلْ فيـما تَقْضي وَتُقَدِّرُ، اَنْ تُطيلَ عُمْري، وَتُوَسِّعَ عَلَيَّ رِزْقي، وَتُؤدِّى عَنّي اَمانَتي وَدَيْني آمينَ رَبَّ الْعالَمين.


"Allah'ım! Beni yaşattığın müddetçe Beytü'l-Haram'ının (Kâbe'nin) haccını bu yıl ve her yıl kolaylık, sağlık ve bolluk içinde bana nasip eyle. Beni o değerli mekânlardan, faziletli ziyaretgâhlardan ve Peygamber'inin ziyaretinden (salâvatın onun ve Ehlibeyt'inin üzerine olsun) mahrum kılma ve bütün dünya ve âhiret hacetlerinde bana yardımcı ol.
Allah'ım! Senden, Kadir gecesinde hükme bağlayıp takdir ettiğin kesin, değişmez ve dönüşü olmayan şeyler arasında, beni de Beytüllahi'l-Haram'ın, hacları beğenilen, çabaları mükâfatlandırılan, günahları affedi-len ve kötülükleri bağışlanan ziyaretçilerinden yazmanı, ömrümü uzat-mayı, rızkımı çoğaltmayı, emanetimi ve borcumu ödemeyi kesin hükmüne bağlayıp takdir etmeni diliyorum; âmin ey âlemlerin Rabbi!"

Yine her farizadan sonra şu duayı okursun:

يَا عَلِيُّ يَا عَظيمُ، يَا غَفُورُ يَا رَحيمُ، انْتَ الرَّبُّ الْعَظيمُ الَّذي لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّميعُ الْبَصيرُ، وَهذَا شَهْرٌ عَظَّمْتَهُ وَكَرَّمْتَهُ، وَشَرَّفْتَهُ وَفَضَّلْتَهُ عَلَي الشُّهُورِ، وَهُوَ الشَّهْرُ الَّذي فَرَضْتَ صِيَامَهُ عَلَيَّ، وَهُوَ شَهْرُ رَمَضَانَ، الَّذي اَنْزَلْتَ فيهِ الْقُرْان، هُدًي لِلنَّاسِ وَبَيِّـنَاتٍ مِنَ الْهُدي وَالْفُرْقَانِ، وَجَعَلْتَ فيهِ لَيْلَةَ الْقَدْرِ، وَجَعَلْتَهَا خَيْراً مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ، فَيَا ذَا الْمَنِّ وَلاَ يُمَنُّ عَلَيْكَ، مُنَّ عَلَيَّ بِفَكَاكِ رَقَبَتي مِنَ النَّارِ فيمَنْ تَمُنُّ عَلَيْهِ، وَاَدْخِلْنِي الْجَنَّةَ بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمينَ.

"Ey yüce, ey ulu, ey çok çok bağışlayan, ey Rahim; hiçbir eşi ve benzeri olmayan ve (her şeyi) duyan ve (her şeyi) gören ulu Rab sensin. Bu, yücelttiğin, değer verdiğin, şereflendirdiğin ve bütün aylardan üstün kıldığın bir aydır. O, orucunu bana farz kıldığın aydır. İşte o, ramazan ayıdır ki onda Kur'ân'ı, halkı hidayet etmek, hidayet yolunu açıklamak ve hakkı batıldan ayırmak için indirdin; Kadir gecesini o aya yerleştirdin ve o geceyi bin aydan hayırlı ve üstün kıldın. Ey (yaratıklarına) minnet hakkı olan ve kimsenin onun üzerinde minnet hakkı bulunmayan (Allah), minnettar ettiklerin arasında beni de minnettar kılıp vücudumu (cehennem) ateşinden kurtarıp cennetine yerleştir; rahmetin hakkına, ey merhametlilerin en merhametlisi!"

Merhum Kef'emî "Misbâh" ve "el-Beledü'l-Emin" kitabında, Şeyh-i Şehit (r.a) ise kendi Mecmua'sında Resul-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle rivayet etmişlerdir:
"Kim ramazan ayında her farizadan sonra şu duayı okursa, Allah onun günahlarını bağışlar:

اَللّـهُمَّ اَدْخِلْ عَلى اَهْلِ الْقُبُورِ السُّرُورَ اَللّـهُمَّ اَغْنِ كُلَّ فَقير، اَللّـهُمَّ اَشْبِعْ كُلَّ جائِع، اَللّـهُمَّ اكْسُ كُلَّ عُرْيان، اَللّـهُمَّ اقْضِ دَيْنَ كُلِّ مَدين، اَللّـهُمَّ فَرِّجْ عَنْ كُلِّ مَكْرُوب، اَللّـهُمَّ رُدَّ كُلَّ غَريب، اَللّـهُمَّ فُكَّ كُلَّ اَسير، اَللّـهُمَّ اَصْلِحْ كُلَّ فاسِد مِنْ اُمُورِ الْمُسْلِمينَ، اَللّـهُمَّ اشْفِ كُلَّ مَريض، اللّهُمَّ سُدَّ فَقْرَنا بِغِناكَ، اَللّـهُمَّ غَيِّر سُوءَ حالِنا بِحُسْنِ حالِكَ، اَللّـهُمَّ اقْضِ عَنَّا الدَّيْنَ وَاَغْنِنا مِنَ الْفَقْرِ، اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَيء قَديرٌ .

"Allah'ım! Kabir ehlini sevindir. Allah'ım! Bütün fakirleri zenginleştir. Allah'ım! Bütün açları doyur. Allah'ım! Bütün çıplakları giyindir. Allah'ım! Bütün borçluların borcunu eda eyle. Allah'ım! Sıkıntısı olanların sıkın-tısını gider. Allah'ım! Bütün garipleri (vatanlarına) geri döndür. Allah'ım! Bütün esirleri azat eyle. Allah'ım! Müslümanların bozulan durumlarını /fasit olan işlerini ıslah eyle. Allah'ım! Bütün hastalara şifa ver. Allah'ım! Bizim fakirliğimizi kendi zenginliğinle engelle. Allah'ım! Bizim kötü hâlimizi kendi iyi hâlinle değiştir. Allah'ım! Borcumuzu eda eyle; fakirlik ve ihtiyacımızı gider; muhakkak senin her şeye gücün yeter."

Merhum Kuleynî'nin el-Kâfi'de Ebu Basir'den nakline göre, İmam Cafer Sadık (a.s) ramazan ayında şu duayı okurdu:

اَللّـهُمَّ اِنّي بِكَ وَمِنْكَ اَطْلُبُ حاجَتي، وَمَنْ طَلَبَ حاجَةً اِليَ النّاسِ فَاِنّي لا اَطْلُبُ حاجَتي إلاّ مِنْكَ وَحْدَكَ لا شَريكَ لَكَ، وَاَساَلُكَ بِفَضْلِكَ وَرِضْوانِكَ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وأهْلِ بَيْتِهِ، وَاَنْ تَجْعَلَ لي في عامي هذ اِلى بَيْتِكَ الْحَرامِ سَبيلاً حِجَّةً مَبْرُورَةً مُتَقبَّلَةً زاكِيَةً خالِصَةً، لَكَ تَقَرُّ بِها عَيْني، وَتَرْفَعُ بِها دَرَجَتي، وَتَرْزُقَني اَنْ اَغُضَّ بَصَري، وَاَنْ اَحْفَظَ فرْجي، وَاَنْ اَكُفَّ بِها عَنْ جَميعِ مَحارِمَكَ، حَتّى لايَكُونَ شَيءٌ آثَرَ عِنْدي مِنْ طاعَتِكَ وَخَشْيَتِكَ، وَالْعَمَلِ بِما اَحْبَبْتَ، وَالتَّرْكِ لِما كَرِهْتَ وَنَهَيْتَ عَنْهُ، وَاجْعَلْ ذلِكَ في يُسْر ويسار عافِيَة وَما اَنْعَمْتَ بِهِ عَلَيَّ، وَاَساَلُكَ اَنْ تَجْعَلَ وَفاتي قَتْلاً في سَبيلِكَ، تَحْتَ رايَةِ نَبِيِّكَ مَعَ اَوْلِيائِكَ، وَاَسْاَلُكَ اَنْ تَقْتُلَ بي اَعْداءَكَ وَاَعْداءَ رَسُولِكَ، وَاَسْاَلُكَ اَنْ تُكْرِمَني بِهَوانِ مَنْ شِئْتَ مِنْ خَلْقِكَ، وَلا تُهِنّي بِكَرامَةِ اَحَد مِنْ اَوْلِياءِكَ اَللّـهُمَّ اجْعَلْ لي مَعَ الرَّسُولِ سَبيلاً، حَسْبِيَ اللهُ ما شاءَ اللهُ .

"Allah'ım! Seni vasıta kılarak hacetimi senden diliyorum. Kim hacetini insanlardan dilerse (dilesin, fakat) ben hacetimi ancak senden dilerim. Sen teksin ve ortağın yoktur. Lütuf ve hoşnutluğun hakkına senden, Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet etmeni ve bu yıl Beytullahi'l-Haram'ın ziyareti için yolumu açmanı diliyorum; bana öyle beğenilmiş, kabul edilmiş, temiz ve senin için halis kılınan bir hac nasip et ki, onunla gözümü aydınlat, derecemi yükselt ve gözümü (haramlara) kapamayı, iffetimi korumayı ve bütün haramlardan kendimi korumayı bana nasip et; öyle ki, benim için sana itaat etmekten, senden korkmaktan ve senin sevdiğin şeyleri yerine getirip sevmediğin şeyleri terk etmekten daha sevimli hiçbir şey olmasın. Bütün bunları kolaylık, bolluk sıhhat ve verdiğin nimetlerle beraber bana nasip et. (Allah'ım!) Senden Peygamber'inin sancağı altında, velilerinle birlikte yolunda şehit olarak ölmeyi diliyorum. Yine senden, kendi düşmanlarının ve Peygamber'inin düşmanlarının ölümünü benim elimle gerçekleştirmeni niyaz ediyorum. (Yalvararak) senden (rezil etmek) istediğin (kötü kullarından) birisini rezil etmekle beni yüceltmeni ve hiçbir zaman velilerinden herhangi birisini yüceltmeği benim rezil ve rüsva olmama vesile kılmamanı istiyorum. Allah'ım! Peygamber'le birlikte olma yolunu benim üzerime aç. Allah bana yeter ve ancak Allah'ın dediği olur."

Bu duanın ismine "Hac Duası" denir. Merhum Seyyid İbn Tâvûs bu duayı "el-İkbal" kitabında ramazan ayı gecelerinde akşam namazından sonra okunmasını İmam Cafer Sadık'tan (a.s) rivayet etmiştir. Merhum Kef'emî ise "el-Beledü'l-Emin" kitabında bu duanın ramazanın her günü ve ilk gecesinde okunmasının müstehap olduğunu, Merhum Şeyh Müfid de "el-Muhriç" kitabında bu duanın ramazanın ilk gece-sinde akşam namazından sonra okunmasının müstehap olduğunu nakletmiştir.

Ramazan ayının gece ve gündüzlerinin en faziletli ameli Kur'ân okumaktır. Evet, mümkün mertebe bu ayda bol, bol Kur'ân okumak gerekir; zira Kur'ân bu ayda inmiştir. Hadis-i şerifte, "Her şeyin bir baharı vardır, Kur'ân'ın da baharı ramazan ayıdır." buyrulmaktadır. Diğer aylarda her ay bir Kur'ân hatmi müstehaptır. Bazı rivayetlerde ise en az altı günde bir hatim rivayet edilmiştir. Fakat ramazan ayında sünnet olan her üç günde bir Kur'ân hatmidir. Hatta her gün bir hatim yapılırsa, daha iyidir. Merhum Allâme Meclisî, bazı Ehlibeyt İmamları'nın (a.s) bu ayda kırk, hatta daha fazla hatim yaptıklarını rivayet etmiştir. Eğer insan yaptığı hatimleri On Dört Masum'un (a.s) mukaddes ruhlarına (her Masum'a bir hatim olmak üzere) hediye ederse, daha fazla sevap alır. Bazı rivayetlerden bu hatimleri onlara hediye eden kimsenin kıyamet gününde onlarla birlikte olacağı anlaşılıyor.

Yine bu ayda çok dua etmek, namaz kılmak, Allah'tan mağfiret dilemek ve bol bol "lâ ilâhe illallah" zikrini söylemek sünnettir. İmam Zeynülabidin'in (a.s) ramazan ayı girdiğinde dua, zikir, istiğfar ve tekbirden başka bir şey konuşmadığı, rivayet edilmiştir.
Evet, bu ayda hadisler yoluyla nakledilen ibadetler ve müstehap amellere çok önem vermeliyiz.
[/size]
En son f_altan tarafından 02 Eyl 2008, 01:11 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

2- Ramazan Gecelerinde Müstehap Olan Ameller

1- İftar etmek. Şiddetli halsizlik ve iftar için kendisini bekleyen birileri olmadığı takdirde akşam namazını kıldıktan sonra iftar etmek müstehaptır.

2- Haram ve şüpheli olmayan helâl şeylerle, özellikle helâl hur-mayla iftar etmek, insanın kıldığı namazın sevabını dört yüz kat artırır. Rüteb (bir hurma çeşidi), helva, nöbet şekeri, sıcak su gibi şeylerle de iftar etmek iyidir.

3- İftar ederken rivayet edilen iftar dualarını okumak; meselâ şu duayı:

اَللّـهُمَّ لَكَ صُمْتُ، وَعَلى رِزْقِكَ اَفْطَرْتُ، وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ

"Allah'ım! Senin için oruç tuttum; senin rızkınla iftar edip sana tevekkül ettim."

Bu duayı, iftar vakti okuyan kimseye Allah, o gün oruç tutanların sevabını bahşeder.
Bazı rivayetlerde Hz. Emirü'l-Müminin'in (a.s) iftar edeceği zaman şu duayı okuduğu nakledilmiştir:

بِسْمِ اللهِ اَللّـهُمَّ لَكَ صُمْنا وَعَلى رِزْقِكَ اَفْطَرْنا فَتَقَبَّلْ مِنّا اِنَّكَ اَنْتَ السَّميعُ الْعَليمُ .

"Allah'ın adıyla. Allah'ım! Senin için oruç tuttuk ve senin rızkınla iftar ettik. O hâlde bizden kabul buyur. Muhakkak sen duyan ve bilensin."

4- İlk aldığı lokmada;

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمـنِ الرّحَيـمِ، يا واسِعَ الْمَغْفِرَةُ اِغْفِرْ لي

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Ey mağfireti geniş olan (Rabbim), bağışla beni."
derse, Allah-u Teâlâ'nın mağfiretine mazhar olur. Hadis-i şerifte şöyle geçer:
"Allah-u Teâlâ, ramazan ayının her gününün son saatinde bir milyon insanı (azaptan) azat eder. Allah-u Teâlâ'dan dile ki, seni de onlardan saysın."

5- İftar vakti Kadir (İnna Enzelnahu) Suresi'ni okumak.

6- İftar vakti sadaka vermek ve oruçlu müminlere iftar vermek, hatta bir kaç hurma veya bir içim suyla bile olsa (gücü yetmeyenler için).
Resul-i Ekrem'den (s.a.a) bu konuda şöyle rivayet edilmiştir: "Kim bir oruçlu (mümine) iftar verirse, onun (oruç) sevabının aynısını iftar veren de alır; elbette oruç tutanın sevabından bir şey eksilmeksizin. Yine o yemeğin gücüyle yaptığı her amelin sevabının aynısı, iftar veren için de yazılır."

Merhum Ayetullah Allâme Hillî, "Risâletü's-Sa'diye" kitabında İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir mümin, ramazan ayında bir mümine bir lokma yemekle (dahi iftar) verirse, Allah onun için otuz mümin köleyi azat etmenin sevabını yazar ve Allah katında bir duası kabul olur."

7- Ramazan ayının her gecesinde bin defa Kadir Suresi'ni okumak da, rivayet edilen ameller arasındadır.

8- İmkânı olan kimse için her gece yüz defa Duhân Suresi'ni okuması sünnettir.

9- Merhum Seyyid İbn Tâvûs, günahların bağışlanması için her gece şu duanın okunmasını rivayet etmiştir:

اَللّـهُمَّ رَبَّ شَهْرِ رَمَضانَ الَّذي اَنْزَلْتَ فيهِ الْقُرْآنَ، وَافْتَرَضْتَ على عِبادِكَ فيهِ الصِّيامَ، صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَارْزُقْني حَجَّ بَيْتِكَ الْحَرامِ في عامي هذا وَفي كُلِّ عام، وَاغْفِرْ لي تِلْكَ الذُّنُوبَ الْعِظامَ، فَاِنَّهُ لا يَغْفِرُها غَيْرُكَ يا رَحْمنُ يا عَلاّمُ .

"Allah'ım! Ey Kur'ân'ı indirdiğin ve orucunu kullarına farz kıldığın ramazan ayının Rabbi, Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet et; bu yıl ve her yıl Beytullahi'l-Harâm'ın haccını bana nasip eyle. İşlediğim o büyük günahları bağışla; zira onları senden başkası bağışlamaz, ey Rahman ve çok bilen (Allah)!"

10- Akşam namazından sonra birinci bölümde geçen "Hac Duası"nı okumak.

11- Ramazanın her gecesinde "İftitâh Duası" diye meşhur olan şu duayı okumak:
En son f_altan tarafından 02 Eyl 2008, 01:14 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

İFTİTAH DUASI

اَللّـهُمَّ اِنّي اَفْتَتِحُ الثَّناءَ بِحَمْدِكَ، وَاَنْتَ مُسَدِّدٌ لِلصَّوابِ بِمَّنِكَ، وَاَيْقَنْتُ اَنَّكَ اَنْتَ اَرْحَمُ الرّاحِمينَ في مَوْضِعِ الْعَفْوِ وَالرَّحْمَةِ، وَاَشَدُّ الْمُعاقِبينَ في مَوْضِعِ النَّكالِ وَالنَّقِمَةِ، وَاَعْظَمُ الْمُتَجَبِّرِينَ في مَوْضِعِ الْكِبْرياءِ وَالْعَظَمَةِ.
اَللّـهُمَّ اَذِنْتَ لي في دُعائِكَ وَمَسْأَلَتِكَ فَاسْمَعْ يا سَميعُ مِدْحَتي، وَاَجِبْ يا رَحيمُ دَعْوَتي، وَاَقِلْ يا غَفُورُ عَثْرَتي، فَكَمْ يا اِلهي مِنْ كُرْبَة قَدْ فَرَّجْتَها وَهُمُوم قَدْ كَشَفْتَها، وَعَثْرَة قَدْ اَقَلْتَها، وَرَحْمَة قَدْ نَشَرْتَها، وَحَلْقَةِ بَلاء قَدْ فَكَكْتَها، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لَمْ يَتَّخِذْ صاحِبَةً وَلا وَلَداً، وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَريكٌ في الْمُلْكِ، وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِىٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْبيراً، اَلْحَمْدُ للهِ بِجَميعِ مَحامِدِهِ كُلِّهَا، عَلى جَميعِ نِعَمِهِ كُلِّها اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لا مُضادَّ لَهُ في مُلْكِهِ، وَلا مُنازِعَ لَهُ في اَمْرِهِ، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لا شَريكَ لَهُ في خَلْقِهِ، وَلا شَبيهَ لَهُ في عَظَمَتِهِ، اَلْحَمْدُ للهِ الْفاشي في الْخَلْقِ اَمْرُهُ وَحَمْدُهُ، الظّاهِرِ بِالْكَرَمِ مَجْدُهُ، الْباسِطِ بِالْجُودِ يَدَهُ، الَّذي لا تَنْقُصُ خَزائِنُهُ، وَلا تَزيدُهُ كَثْرَةُ الْعَطاءِ إلاّ جُوداً وَكَرَماً، اِنَّهُ هُوَ الْعَزيزُ الْوَهّابُ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ قَليلاً مِنْ كَثير، مَعَ حاجَة بي اِلَيْهِ عَظيمَة وَغِناكَ عَنْهُ قَديمٌ، وَهُوَ عِنْدي كَثيرٌ، وَهُوَ عَلَيْكَ سَهْلٌ يَسيرٌ.
اَللّـهُمَّ اِنَّ عَفْوَكَ عَنْ ذَنْبي، وَتَجاوُزَكَ عَنْ خَطيـئَتي، وَصَفْحَكَ عَنْ ظُلْمي وَسِتْرَكَ عَنْ قَبيحِ عَمَلي، وَحِلْمَكَ عَنْ كَثيرِ جُرْمي، عِنْدَ ما كانَ مِنْ خَطئي وَعَمْدي، اَطْمَعَني في اَنْ اَسْأَلَكَ ما لا اَسْتَوْجِبُهُ مِنْكَ، الَّذي رَزَقْتَني مِنْ رَحْمَتِكَ، وَاَرَيْتَني مَنْ قُدْرَتِكَ، وَعَرَّفْتَني مِنْ اِجابَتِكَ، فَصِرْتُ اَدْعُوكَ آمِناً، وَاَسْاَلُكَ مُسْتَأنِساً، لا خائِفاً وَلا وَجِلاً، مُدِلاًّ عَلَيْكَ فيـما قَصَدْتُ فيهِ اِلَيْكَ، فَاِنْ اَبْطأَ عَنّي عَتَبْتُ بِجَهْلي عَلَيْكَ، وَلَعَلَّ الَّذي اَبْطأَ عَنّي هُوَ خَيْرٌ لي لِعِلْمِكَ بِعاقِبَةِ الاُْمُورِ، فَلَمْ اَرَ مَوْلاً كَريماً اَصْبَرَ عَلى عَبْد لَئيم مِنْكَ عَلَيَّ يا رَبِّ، اِنَّكَ تَدْعُوني فَاُوَلّي عَنْكَ، وَتَتَحَبَّبُ اِلَيَّ فَاَتَبَغَّضُ اِلَيْكَ، وَتَتَوَدَّدُ اِلَىَّ فَلا اَقْبَلُ مِنْكَ، كَاَنَّ لِيَ التَّطَوُّلَ عَلَيْكَ، فَلَمْ يَمْنَعْكَ ذلِكَ مِنَ الرَّحْمَةِ لي، وَالاِْحْسانِ اِلَىَّ، وَالتَّفَضُّلِ عَلَيَّ بِجُودِكَ وَكَرَمِكَ، فَارْحَمْ عَبْدَكَ الْجاهِلَ وَجُدْ عَلَيْهِ بِفَضْلِ اِحْسانِكَ اِنَّكَ جَوادٌ كَريمٌ.
اَلْحَمْدُ للهِ مالِكِ الْمُلْكِ، مُجْرِي الْفُلْكِ، مُسَخِّرِ الرِّياحِ، فالِقِ الاِْصْباحِ، دَيّانِ الدّينِ، رَبِّ الْعَالَمينَ، اَلْحَمْدُ للهِ عَلى حِلْمِهِ بَعْدَ عِلمِهِ، وَالْحَمْدُ للهِ عَلى عَفْوِهِ بَعْدَ قُدْرَتِهِ، وَالْحَمْدُ للهِ عَلى طُولِ اَناتِهِ في غَضَبِهِ، وَهُوَ قادِرٌ عَلى ما يُريدُ. اَلْحَمْدُ للهِ خالِقِ الْخَلْقِ، باسِطِ الرِّزْقِ، فاِلقِ اَلاِْصْباحِ ذِي الْجَلالِ وَالاِْكْرامِ وَالْفَضْلِ وَالاِْنْعامِ، الَّذي بَعُدَ فَلا يُرى، وَقَرُبَ فَشَهِدَ النَّجْوى تَبارَكَ وَتَعالى.
اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لَيْسَ لَهُ مُنازِعٌ يُعادِلُهُ، وَلا شَبيهٌ يُشاكِلُهُ، وَلا ظَهيرٌ يُعاضِدُهُ قَهَرَ بِعِزَّتِهِ الاَْعِزّاءَ، وَتَواضَعَ لِعَظَمَتِهِ الْعُظَماءُ، فَبَلَغَ بِقُدْرَتِهِ ما يَشاءُ، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي يُجيبُني حينَ اُناديهِ، وَيَسْتُرُ عَلَيَّ كُلَّ عَورَة وَاَنَا اَعْصيهِ، وَيُعَظِّمُ الْنِّعْمَةَ عَلَىَّ فَلا اُجازيهِ، فَكَمْ مِنْ مَوْهِبَة هَنيئَة قَدْ اَعْطاني، وَعَظيمَة مَخُوفَة قَدْ كَفاني، وَبَهْجَة مُونِقَة قَدْ اَراني، فَاُثْني عَلَيْهِ حامِداً، وَاَذْكُرُهُ مُسَبِّحاً.
اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لا يُهْتَكُ حِجابُهُ، وَلا يُغْلَقُ بابُهُ، وَلا يُرَدُّ سائِلُهُ، وَلا يُخَيَّبُ آمِلُهُ، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي يُؤْمِنُ الْخائِفينَ، وَيُنَجِّى الصّالِحينَ، وَيَرْفَعُ الْمُسْتَضْعَفينَ، وَيَضَعُ الْمُسْتَكْبِرينَ، يُهْلِكُ مُلُوكاً وَيَسْتَخْلِفُ آخَرينِ، وَالْحَمْدُ للهِ قاِصمِ الجَّبارينَ، مُبيرِ الظّالِمينَ، مُدْرِكِ الْهارِبينَ، نَكالِ الظّالِمينَ صَريخِ الْمُسْتَصْرِخينَ، مَوْضِعِ حاجاتِ الطّالِبينَ، مُعْتَمَدِ الْمُؤْمِنينَ، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي مِنْ خَشْيَتِهِ تَرْعَدُ السَّماءُ وَسُكّانُها، وَتَرْجُفُ الاَْرْضُ وَعُمّارُها، وَتَمُوجُ الْبِحارُ وَمَنْ يَسْبَحُ في غَمَراتِها، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي هَدانا لِهذا وَما كُنّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا اَنْ هَدانَا اللّهُ، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي يَخْلُقُ، وَلَمْ يُخْلَقْ وَيَرْزُقُ، وَلا يُرْزَقُ وَيُطْعِمُ، وَلا يُطْعَمُ وَيُميتُ الاَْحياءَ وَيُحْيِي الْمَوْتى وَهُوَ حَيٌّ لا يَمُوتُ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْء قَديرٌ.
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ، وَاَمينِكَ، وَصَفِيِّكَ، وَحَبيبِكَ، وَخِيَرَتِكَ مَنْ خَلْقِكَ، وَحافِظِ سِرِّكَ، وَمُبَلِّغِ رِسالاتِكَ، اَفْضَلَ وَاَحْسَنَ، وَاَجْمَلَ وَاَكْمَلَ، وَاَزْكى وَاَنْمى، وَاَطْيَبَ وَاَطْهَرَ، وَاَسْنى وَاَكْثَرَ ما صَلَّيْتَ وَبارَكْتَ وَتَرَحَّمْتَ، وَتَحَنَّنْتَ وَسَلَّمْتَ عَلى اَحَد مِن عِبادِكَ وَاَنْبِيائِكَ وَرُسُلِكَ، وَصِفْوَتِكَ وَاَهْلِ الْكَرامَةِ عَلَيْكَ مِن خَلْقِكَ.
اَللّـهُمَّ وَصَلِّ عَلى عَليٍّ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ، وَوَصِيِّ رَسُولِ رَبِّ الْعالَمينَ، عَبْدِكَ وَوَليِّكَ، وَاَخي رَسُولِكَ، وَحُجَّتِكَ عَلى خَلْقِكَ، وَآيَتِكَ الْكُبْرى، وَالنَّبأِ الْعَظيمِ، وَصَلِّ عَلَى الصِّدّيقَةِ الطّاهِرَةِ فاطِمَةَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ، وَصَلِّ عَلى سِبْطَيِ الرَّحْمَةِ وَاِمامَيِ الْهُدى، الْحَسَنِ وَالْحُسَيْنِ سَيِّدَيْ شَبابِ اَهْلِ الْجَّنَةِ، وَصَلِّ عَلى اَئِمَّةِ الْمُسْلِمينَ، عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ، وَمُحَمَّدِ ابْنِ عَلِيٍّ، وَجَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّد، وَمُوسَى بْنِ جَعْفَر، وَعَلِيِّ بْنِ مُوسى، وَمُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ، وَعَلِيِّ بْنِ مُحَمَّد، وَالْحَسَنِ بْنِ عَلِىٍّ، وَالْخَلَفِ الْهادي الْمَهْدِيِّ، حُجَجِكَ عَلى عِبادِكَ، وَاُمَنائِكَ في بِلادِكَ صَلَاةً كَثيرَةً دائِمَةً.
اَللّـهُمَّ وَصَلِّ عَلى وَلِىِّ اَمْرِكَ الْقائِمِ الْمُؤَمَّلِ، وَالْعَدْلِ الْمُنْتَظَرِ، وَحُفَّهُ بِمَلائِكَتِكَ الْمُقَرَّبينَ، وَاَيِّدْهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ يا رَبَّ الْعالَمينَ، اَللّـهُمَّ اجْعَلْهُ الدّاعِيَ اِلى كِتابِكَ، وَالْقائِمَ بِدينِكَ، اِسْتَخْلِفْهُ في الاَْرْضِ كَما اسْتَخْلَفْتَ الَّذينَ مِنْ قَبْلِهِ، مَكِّنْ لَهُ دينَهُ الَّذي ارْتَضَيْتَهُ لَهُ، اَبْدِلْهُ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِ اَمْناً يَعْبُدُكَ لا يُشْرِكُ بِكَ شَيْئاً، اَللّـهُمَّ اَعِزَّهُ وَاَعْزِزْ بِهِ، وَانْصُرْهُ وَانْتَصِرْ بِهِ، وَانْصُرْهُ نَصْراً عَزيزاً، وَاْفتَحْ لَهُ فَتْحاً يَسيراً، وَاجْعَلْ لَهُ مِنْ لَدُنْكَ سُلْطاناً نَصيراً.
اَللّـهُمَّ اَظْهِرْ بِهِ دينَكَ، وَسُنَّةَ نَبِيِّكَ، حَتّى لا يَسْتَخْفِيَ بِشَىْء مِنَ الْحَقِّ، مَخافَةَ اَحَد مِنَ الْخَلْقِ.
اَللّـهُمَّ اِنّا نَرْغَبُ اِلَيْكَ في دَوْلَة كَريمَة تُعِزُّ بِهَا الاِْسْلامَ وَاَهْلَهُ، وَتُذِلُّ بِهَا النِّفاقَ وَاَهْلَهُ، وَتَجْعَلُنا فيها مِنَ الدُّعاةِ اِلى طاعَتِكَ، وَالْقادَةِ اِلى سَبيلِكَ، وَتَرْزُقُنا بِها كَرامَةَ الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ، اَللّـهُمَّ ما عَرَّفْتَنا مِن الْحَقِّ فَحَمِّلْناهُ، وَما قَصُرْنا عَنْهُ فَبَلِّغْناهُ.
اَللّـهُمَّ الْمُمْ بِهِ شَعَثَنا، وَاشْعَبْ بِهِ صَدْعَنا، وَارْتُقْ بِهِ فَتْقَنا، وَكَثِّرْبِهِ قِلَّتَنا، وَاَعْزِزْ بِهِ ذِلَّتَنا، وَاَغْنِ بِهِ عائِلَنا، وَاَقْضِ بِهِ عَنْ مَغْرَمِنا، وَاجْبُرْبِهِ فَقْرَنا، وَسُدَّ بِهِ خَلَّتَنا، وَيَسِّرْ بِهِ عُسْرَنا، وَبَيِّضْ بِهِ وُجُوهَنا، وَفُكَّ بِهِ اَسْرَنا، وَاَنْجِحْ بِهِ طَلِبَتَنا، وَاَنْجِزْ بِهِ مَواعيدَنا، وَاسْتَجِبْ بِهِ دَعْوَتَنا، وَاَعْطِنا بِهِ سُؤْلَنا، وَبَلِّغْنا بِهِ مِنَ الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ آمالَنا، وَاَعْطِنا بِهِ فَوْقَ رَغْبَتِنا، يا خَيْرَ الْمَسْؤولينَ وَاَوْسَعَ الْمُعْطينَ، اِشْفِ بِهِ صُدُورَنا، وَاَذْهِبْ بِهِ غَيْظَ قُلُوبِنا، وَاهْدِنا بِهِ لِمَا اخْتُلِفَ فيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِكَ، اِنَّكَ تَهْدي مَنْ تَشاءُ اِلى صِراط مُسْتَقيم، وَانْصُرْنا بِهِ عَلى عَدُوِّكَ وَعَدُوِّنا اِلـهَ الْحَقِّ آمينَ.
اَللّـهُمَّ اِنّا نَشْكُو اِلَيْكَ فَقْدَ نَبِيِّنا صَلَواتُكَ عَلَيْهِ وَآلِهِ، وَغَيْبَةَ وَلِيِّنا، وَكَثْرَةَ عَدُوِّنا، وَقِلَّةَ عَدَدِنا، وَشِدّةَ الْفِتَنِ بِنا، وَتَظاهُرَ الزَّمانِ عَلَيْنا، فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، وَاَعِنّا عَلى ذلِكَ بِفَتْح مِنْكَ تُعَجِّلُهُ، وَبِضُرٍّ تَكْشِفُهُ، وَنَصْر تُعِزُّهُ وَسُلْطانِ حَقٍّ تُظْهِرُهُ، وَرَحْمَة مِنْكَ تَجَلِّلُناها وَعافِيَة مِنْكَ تُلْبِسُناها، بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ .
En son f_altan tarafından 02 Eyl 2008, 01:16 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Tercümesi:

"Allah'ım! hamd ile seni sena etmeye başlıyorum; sen kendi lütfunla doğru olanı yapmaya muvaffak kılansın. Senin, af ve rahmette, rahmet edenlerin en merhametlisi, ceza ve intikamda cezalandıranların en şiddetlisi, ululukta güçlülerin en büyüğü olduğuna yakin ettim. Allah'ım! Sana dua etme ve senden bir şey dileme hususunda bana izin verdin; öyleyse ey işiten, ey Rahim, çağrıma icabet et; ey bağışlayan, sürçmele-rimi bağışla.

Ey Rabbim! Nice gamları giderdin, nice zorlukları yok ettin; nice sürçmeleri affettin; nice rahmetler yaydın ve nice belâ halkasını kırdın. Hamd Allah'a ki, eş ve oğul edinmemiştir; saltanatta ortağı yoktur; kim-seyi acze düştüğü için dost edinmemiştir ve O pek yücedir. Bütün nimetleri için tüm övgülerle hamd olsun Allah'a. Hamd o Allah'a ki, salta-natında zıddı, işlerinde O'na karşı koyan yoktur. Hamd, yaratıklarında ortağı, azametinde bir benzeri olmayan Allah'a olsun. Hamd, emri mah-lûkat arasında apaçık, övgüsü aşikâr, kerametiyle izzeti belli, eli bağışa açık, rahmet hazineleri eksilmez, çok bağışı, (O'ndan bir şey eksiltmeyip) sadece cömertlik ve kerametini artıran Allah'a olsun. O çok izzetli ve çok bağışlayandır.

Allah'ım! İhtiyacım fazla olmasına rağmen çok kerem ve merhame-tinden azını istiyorum; benim bu az merhamete ihtiyacım çoktur ve sen ezelden beri ondan müstağnisin. O, merhametinle ihtiyacımı karşılaman benim yanımda büyüktür; oysa o sana çok kolaydır.

Allah'ım! Günahımı affetmen, hatamdan geçmen, yaptığım zulmü bağışlaman, kötü amelimi örtmen, bilerek veya bilmeyerek işlediğim çok suçlara karşı hilimli davranman, lâyık olmadığım şeyleri senden istemeğe meyillendirdi beni. Sen ki, rahmetinden dolayı beni rızıklandırdın, kudre-tini bana gösterdin, çağrıma icabet ettiğini bana bildirdin; bundan dolayı güvenle seni çağırıyorum, korkmadan ve çekinmeden samimiyet ve ünsi-yetle senden istekte bulunuyorum, her zaman isteğimi sana açıyorum. İstediğim şeyleri geciktirdiğin takdirde, cahillikle darılıyorum. Oysa işlerin sonunu bildiğinden dolayı onları geciktirmen, benim için şayet daha hayırlıdır. O hâlde, hakir olan şu kula, senden daha sabırlı ve kerim bir Mevlâ göremiyorum.

Ey Rabbim! Sen beni çağırıyorsun, bense Sen'den yüz çeviriyorum; Sen bana muhabbet ediyorsun ben ise San'a buğz ve inat ediyorum. Sen kendini bana sevdirmek istiyorsun, ben ise kabul etmiyorum; sanki benim San'a bir üstünlüğüm vardır; bu nankörlüğüm, lütuf ve kereminden olan rahmet ve ihsanını benden alıkoymuyor. Öyleyse cahil kuluna rahmet et; fazl ve ihsanınla bana bağışta bulun; şüphesiz Sen çok bağışlayan ve kerimsin.

Hamd Allah'a ki, evrenin sahibi, gemiyi yürüten, rüzgârları estiren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, din gününün (Kıyamet gününün) hâkimi ve âlemlerin Rabbidir. Bilmesine rağmen yumuşaklığı; kudretiyle birlikte affı; gazabıyla birlikte büyük sabrı olan Allah'a hamd olsun; oysaki O istediği her şeye kadirdir. Hamd yaratan, rızkı veren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, celal ve ikram, fazl ve ihsan sahibi olan Allah'adır; O, öyle-sine uzaktır ki, kimse O'nu göremez; öylesine de yakındır ki, fısıltılara şa-hit olur; O, pek yüce ve uludur.

Hamd Allah'a ki, O'na denk olan, karşı koyan, O'na benzeyen ve O'na yardım eden birisi yoktur; izzetiyle izzetlileri mağlup etmiştir; aza-metliler O'nun azameti karşısında boyun eğmiştir; O kudretiyle istediğine yetişmiştir. Hamd Allah'a ki, O'nu çağırdığımda icabet eder; O'na isyan ettiğimde ayıplarımı örter; (verdiği nimetlere karşılık) O'na şükrede-mediğim halde bana büyük nimetler bağışlar. Bana nice değerli nimetler bağışlamıştır; nice korkunç belâlardan beni korumuştur, nice sevindirici olaylarla beni karşılaştırmıştır; O'na hamd ediyor ve tesbih ederek O'nu anıyorum.

Hamd Allah'a ki, O'nun perdesi yırtılmaz; (lütuf) kapısı kapanmaz; O'ndan bir şey dileyen reddedilmez; O'na ümit eden ümitsiz bırakılmaz. Hamd Allah'a ki, korkanlara güven bağışlar; salihleri kurtarır; mustaz-'afları yüceltir ve müstekbirleri zelil kılar; nice padişahları helâk eder ve diğerlerini onların yerine geçirir.

Hamd Allah'a ki, zorbaların (belini) kırar; zalimleri yok eder; kaçanları yakalar; zalimleri cezalandırır; imdat dileyen-lerin imdadına yetişir; muhtaçların mercisi ve müminlerin güvencesidir. Hamd Allah'a ki, O'nun korkusundan gök ve sakinleri titrer; yer ve ehli korkar; deniz ve derinliklerinde yüzmekte olanlar çalkalanır. Bizi bu dereceye erdiren Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize yol göstermeseydi, biz kendiliğimizden bu dereceye eremezdik.

Hamd Allah'a ki, yaratır, yaratılmamıştır, rızk verir rızıklandırılmamıştır; yedirir, yedirilmemiştir; dirileri öldürür, ölüleri diriltir; kendisi her zaman diridir; hayır O'nun elindedir; O her şeye kadirdir.

Allah'ım! Kulun, resulün, eminin, yaratıklar arasından seçtiğin, dost ve habibin olan, sırrını koruyan ve risaletini ulaştıran Muhammed'e salât ve selâm eyle. Öyle bir salât ve selâm ki kullarına, peygamberlerine, elçilerine, dergâhına yakın olanlara, yaratıklarından sana keramet ehli olanlara gönderdiğin salât ve selâmdan daha üstün, daha güzel, daha iyi, daha kâmil, daha temiz, daha artan, daha güzel kokulu, daha parlak ve daha çok olsun.

Allah'ım! Müminlerin emiri, âlemlerin Rabbinin elçisinin vârisi, kulun, velin ve resulünün kardeşi, yaratıklarına hüccetin, büyük nişanen ve (yaratılış âleminin) büyük haberi olan Ali'ye salâ eyle. Dünya kadınlarının efendisi, Sıddîka ve Tâhirâ olan Fâtıma'ya salât eyle. Rahmet peygam-berinin iki torunu, iki hidayet imamı ve cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyin'e salât eyle. Müslümanların imamları, Sen'in kullarına olan hüccetlerine, beldelerindeki eminlerin Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve onun halefi olan hidayet bulmuş hidayetçi imama (Mehdi'ye) çok ve sürekli salât eyle.

Allah'ım! Arzu edilen Kaim ve beklenilen adalet (vesilesi) olan veliyy-i emrine salât eyle; onu dergâhına yakın olan meleklerle kuşat, Ruhu'l-Kudüs'le teyit et, ey âlemlerin Rabbi olan Allah! Allah'ım! Onu kitabına davetçi ve dinini ayakta tutan kıl; ondan öncekileri halife kıldığın gibi onu da yeryüzünde halifen kıl; onun için razı olduğun dinini (korumayı) mümkün kıl; korkusunu güvene dönüştür; tâ ki San'a ibadet etsin, hiçbir şeyi San'a şirk koşmasın. Allah'ım! Onu aziz kıl ve onunla bize izzet ver; ona yardım et ve onun vesilesiyle bize yardımda bulun; ona izzetli bir zafer bağışla ve kolay bir genişlik ona aç; kendi katından ona bir güç ve kudret ver.

Allah'ım! Onun vesilesiyle dinini ve Peygamber'inin sünnetini aşikâr et; öyle ki hak ve hakikatten hiçbir şey, yaratıkların korkusundan dolayı insanlara gizli kalmasın.

Allah'ım! Biz Sen'den İslâm ve ehline izzet bağışlayacağın; nifak ve ehlini zelil edeceğin onurlu bir devletin tahakkuk bulmasını istiyoruz. Öyle bir devlet ki, bizi o devlette, itaatine davet edenlerden ve hidayet yolunun öncülerinden kılasın; onun vesilesiyle dünya ve ahiret kerametini bize ihsan edesin. Allah'ım! Hak olan şeylerden bize tanıttığını taşımaya mu-vaffak et; eksiğimiz olan (tanımadığımız) şeye de bizi ulaştır (bizi ondan haberdar kıl).

Allah'ım! Onun (Hz. Mehdi'nin) vesilesiyle dağınıklığımızı topla, ayrılığımızı birleştir; açığımızı kapat; azlığımızı çoğalt, zilletimizi izzete dönüştür; muhtaç olanımızı onunla müstağni kıl; borcumuzu eda et; fakirlik ve ihtiyacımızı gider; zorluğumuzu kolaylaştır, yüzlerimizi ak eyle; esirlerimizi esaret zincirinden kurtar; isteklerimizi karşıla; (zuhuru için) bize verdiğin sözü yerine getir; dualarımızı kabul eyle, istediğimiz şeyleri bize inayet eyle; bizi dünya ve ahiret arzularımıza ulaştır ve istediğimizden daha fazla bize bağışta bulun.

Ey istenilen ve bağışta bulunanların en hayırlısı! Onun vesilesiyle göğüslerimize şifa ver; kalplerimizin öfkesini gider; bütün ihtilaflara rağmen bizi hakka hidayet et; şüphesiz Sen, istediğini doğru yola hidayet edersin. Yine onun vesilesiyle düşmanına ve düşmanımıza karşı bize yardımda bulun, ey hak olan Allah! İlâhî âmin.

Allah'ım! Peygamber'imizin (Sen'in salât ve selâmın ona ve Ehlibeyt'ine olsun) yanımızda olmamasından, İmam'ımızın gaybetinden, düşmanımızın çok ve sayımızın azlığından, fitnelerin bize olan şiddetin-den ve zamanın şartlarının bizi güçsüz düşürmesinden Sana şikâyet ediyoruz. Muhammed ve Ehlibeyt'ine salât eyle; katından olan acil bir zaferle, zorlukları gidermenle, güçlü bir yardımınla, aşikâr kıldığın hak bir saltanatla, bizleri kapsayan geniş bir rahmetinle, bizleri örten bir afiyetle bize yardımda bulun; rahmetin hakkına ey merhametlilerin en merha-metlisi!"
En son f_altan tarafından 02 Eyl 2008, 01:19 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

13- Şu duanın da okunması İmam Cafer Sadık'tan (a.s) rivayet edilmiştir:

اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ اَنْ تَجْعَلَ فيـما تَقْضي وَتُقَدِّرُ مِنَ الاَمْرِ الَْمحْتُومِ فِى الاَمْرِ الْحَكيمِ، مِنَ الْقَضاءِ الَّذي لا يُرَدُّ وَلا يُبَدَّلُ اَنْ تَكْتُبَني مِنْ حُجّاجِ بَيْتِكَ الْحَرامِ، الْمَبْرُورِ حَجُّهُمْ، الْمَشْكُورِ سَعْيُهُمْ ،الْمَغْفُورِ ذُنُوبُهُمْ، اَلْمُكَفَّرِ عَنْ سَيِّئاتِهِمْ، وَأنْ تَجْعَلَ فيـما تَقْضي وَتُقَدِّرُ، اَنْ تُطيلَ عُمْري في خَيْر وَعافِيَة، وَتُوَسِّعَ في رِزْقي، َوَتَجْعَلَني مِمَّنْ تَنْتصِرُ بِهِ لِدينِكَ وَلا تَسْتَبْدِلْ بي غَيْري.
"Allah'ım! Senden kesin olarak hükme bağladığın ve takdir ettiğin hikmetli, dönüşü ve değişimi olmayan şeyler arasında beni de hacları beğenilir, çabaları mükâfatlandırılır, günahları bağışlanır ve kötülükleri affedilir olan Beytullahi'l-Harâm'ın hacılarından yazmanı diliyorum. Yine benim için hayır ve sıhhatle geçecek uzun bir ömür ve geniş bir rızk takdir buyurmanı niyaz ediyorum. Beni dinine yardım eden kimselerden kıl; bu konuda başkasını bana tercih etme."

14- "Enisü's-Sâlihin" kitabında ramazan ayının her gecesinde şöyle dua edilmesi rivayet edilmiştir:

اَعُوذُ بِجَلالِ وَجْهِكَ الْكَريمِ اَنْ يَنْقَضِيَ عَنّي شَهْرُ رَمَضانَ، اَوْ يَطْلُعَ الْفَجْرُ مِنْ لَيْلَتي هذِهِ، وَلَكَ قِبَلي تَبِعَةٌ اَوْ ذَنْبٌ تُعَذِّبُني عَلَيْهِ.

"(Allah'ım!) Ramazan ayı geçer veya bu gecem sabah olur da üzerimde sana karşı bir suçum veya beni karşılığında azap edeceğin bir günah kalırsa, bundan Kerim Vech'inin yüceliğine sığınırım."

15- Merhum Kef'emî, Seyyid İbn Baki'den şöyle nakletmektedir: "Kim ramazan ayının her gecesinde iki rekât namaz kılarak, her rekâtta Fâtiha Suresi'ni ve İhlâs Suresi'ni üç defa okur, selâm verdikten sonra da şu zikri okur:

سُبْحانَ مَنْ هُوَ حَفيظٌ لا يَغْفُل، سُبحانَ مَنْ هُوَ رَحيمٌ لا يَعْجَلُ، سُبْحانَ مَنْ هُوَ قا ئِمٌ لا يَسْهُو، سُبْحانَ مَنْ هُوَ دائِمٌ لا يَلْهُو،

"Münezzehtir gaflet etmeyen asıl koruyucu. Münezzehtir (kullarına ceza vermede) acele etmeyen merhametli. Münezzehtir her zaman kaim ve sabit olan ve (hiçbir zaman kullarını) unutmayan. Münezzehtir ebedi ve boş şeylerden uzak olan (Rab)."

Sonra da yedi defa tesbihat-ı erbaayı okuyup ardından şu zikri söyler:

سُبْحَانَكَ سُبْحَانَكَ سُبْحَانَكَ، يَا عَظيمُ اغْفِرْ لِيَ الذَّنْبَ الْعَظيمَ.

"Her eksiklikten münezzehsin sen. Her eksiklikten münezzehsin sen. Her eksiklikten münezzehsin sen. Ey azametli ve yüce (Allah)! Be-nim büyük günahımı bağışla."

Ve bilâhare Resulullah'a (s.a.a) ve Ehlibeyt'ine on defa salavât getirirse, Allah günahlarını bağışlar..."
16- Hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
"Ramazan ayının her gecesinde Fetih Suresi'ni sünnet bir namazda okuyan kimse, o yıl korunmuş olur."

17- Ramazan ayı gecelerinin bir ameli de gecelere bölünerek kılınan bin rekâtlık namazdır. Fıkıh ve dua kitaplarında bu namaz, genişçe zikredilmiştir. Namazın kılınış şeklinde ise ihtilâf vardır. İbn Ebî Kurra'nın İmam Muhammed Takî'den (a.s) naklettiği ve Şeyh Müfid'in ve ulemanın çoğunun kabul ettiği kılınış şekli şöyledir:

İlk yirmi günde her gece yirmi rekât olmak üzere sekiz rekâtı akşam namazından sonra, on iki rekâtı ise yatsı namazından sonra ikişer ikişer kılınır. Son on günde ise her gece otuz rekât olmak üzere yine sekiz rekâtı akşam namazından sonra, geri kalanı ise yatsı namazından sonra kılınır. Böylece yedi yüz rekâtı kılınmış olur. Geri kalan üç yüz rekâtı ise Kadir gecelerinde (on dokuz, yirmi bir ve yirmi üçüncü geceler) her gece yüz rekât olmak üzere kılınır.

18- Ramazan ayında sünnet namazlardan sonra şu duanın okun-ması rivayet edilmiştir:

اَللّـهُمَّ اجْعَلْ فيـما تَقْضي وَتُقَدِّرُ مِنَ الامْرِ الَْمحْتُومِ، وَفيـما تَفْرُقُ مِنَ الاَمْرِ الْحَكيمِ، في لَيْلَةِ الْقَدْرِ، اَنْ تَجْعَلَني مِنْ حُجّاجِ بَيْتِكَ الْحَرامِ، الْمَبْرُورِ حَجُّهُمُ الْمَشْكُورِ سَعْيُهُمْ، الْمَغْفُورِ ذُنُوبُهُمُ، وَاَسْاَلُكَ اَنْ تُطيلَ عُمْري في طاعَتِكَ، وَتُوَسِّعَ لي في رِزْقي، يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.

"Allah'ım! Kadir Gecesi'nde hükmettiğin ve takdir buyurduğun kesin emirlerin ve belirlediğin hikmetli işlerin arasında beni de hacları dosdoğru olan, çabaları mükâfatlandırılan ve günahları bağışlanan Beytullahi'l-Haram'ın hacılarından kıl. Senden itaatin yolunda ömrümü uzatmanı ve rızkımı genişletmeni diliyorum, ey merhametlilerin en merhametlisi!"
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

3- Ramazan Ayının Sahur Vakti Amelleri

1- Az da olsa sahurda bir şeyler yemek müstehaptır. Bir hadis-i şerifte şöyle rivayet edilmiştir:
"Allah ve melekleri sahur vakitlerinde istiğfar eden ve sahur yeme-ği yiyen kimselere salâvat getirirler."

2- Sahur ve iftar vakitlerinde Kadir Suresi'ni okumak.

3- İmam Rıza'dan (a.s) İmam Bâkır'ın (a.s) sahurlarda okuduğu rivayet edilen "Seher Duası" isimli şu değerli ve derin muhtevalı duayı okumak:


SEHER DUASI

اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ بَهائِكَ بِاَبْهاهُ وَكُلُّ بَهائِكَ بَهِىٌّ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِبَهائِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ جَمالِكَ بِاَجْمَلِهِ وَكُلُّ جَمالِكَ جَميلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِجَمالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ جَلالِكَ بِاَجَلِّهِ وَكُلُّ جَلالِكَ جَليلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِجَلالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عَظَمَتِكَ بِاَعْظَمِها وَكُلُّ عَظَمَتِكَ عَظَيمَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعَظَمَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسَأَلُكَ مِنْ نُورِكَ بِاَنْوَرِهِ وَكُلُّ نُورِكَ نَيِّرٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِنُورِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ رَحْمَتِكَ بِاَوْسَعِها وَكُلُّ رَحْمَتِكَ واسِعَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِرَحْمَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ كَلِماتِكَ بِاَتَمِّها وَكُلُّ كَلِماتِكَ تامَّةٌ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِكَلِماتِكَ كُلِّهَا، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ كَمالِكَ بِاَكْمَلِهِ وَكُلُّ كَمالِكَ كامِلٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِكَمالِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ اَسمائِكَ بِاَكْبَرِها وَكُلُّ اَسْمائِكَ كَبيرَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِاَسْمائِكَ كُلِّها.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عِزَّتِكَ باَعَزِّها وَكُلُّ عِزَّتِكَ عَزيزَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعِزَّتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَشِيَّتِكَ بِاَمْضاها وَكُلُّ مَشِيَّتِكَ ماضِيَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَشِيَّتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ قُدْرَتِكَ بِالْقُدْرَةِ الَّتي اسْتَطَلْتَ بِها عَلى كُلِّ شَيْء وَكُلُّ قُدْرَتِكَ مُسْتَطيلَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِقُدْرَتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عِلْمِكَ بِاَنْفَذِهِ وَكُلُّ عِلْمِكَ نافِذٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعِلْمِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ قَوْلِكَ بِاَرْضاهُ وَكُلُّ قَوْلِكَ رَضِيٌّ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِقَوْلِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَسائِلِكَ بِاَحَبِّها اِلَيْكَ وَكُلُّ مَسائِلِكَ اِلَيْكَ حَبيبَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَسائِلِكَ كُلِّها.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ شَرَفِكَ بِاَشْرَفِهِ وَكُلُّ شَرَفِكَ شَريفٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِشَرَفِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ سُلْطانِكَ بِاَدْوَمِهِ وَكُلُّ سُلطانِكَ دائِمٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِسُلْطانِكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مُلْكِكَ بِاَفْخَرِهِ وَكُلُّ مُلْكِكَ فاخِرٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمُلْكِكَ كُلِّهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ عُلُوِّكَ بِاَعْلاهُ وَكُلُّ عُلُوِّكَ عال، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِعُلُوِّكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ مَنِّكَ بِاَقْدَمِهِ وَكُلُّ مَنِّكَ قَديمٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِمَنِّكَ كُلِّهِ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ مِنْ اياتِكَ بِاَكْرَمِها وَكُلُّ آياتِكَ كَريمَةٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِآياتِكَ كُلِّها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِما اَنْتَ فيهِ مِنَ الشَّأنِ وَالْجَبَرُوتِ، وَاَسْاَلُكَ بِكُلِّ شَأْن وَحْدَهُ جَبَرُوت وَحْدَها، اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ بِما تُجيبُني بِهِ حينَ اَسْاَلُكَ فَاَجِبْني يا اَللهُ.


"Allah'ım! Aydınlığının en aydın mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin aydınlığının bütün mertebeleri parlaktır. Allah'ım! Aydınlığının bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Cemalinin en güzel mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin cemalinin bütün mertebeleri güzeldir. Allah'ım! Cemalinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Celalinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin celalinin bütün mertebeleri yücedir. Celalinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Azametinin en büyük mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin azametinin bütün mertebeleri büyüktür. Allah'ım! Azametinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Nurunun en nurlu mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin nurunun bütün mertebeleri nurludur. Allah'ım! Nurunun bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Rahmetinin en geniş mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Muhakkak senin rahmetinin bütün mertebeleri geniştir. Allah'ım! Rahmetinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kelimelerinin en mükemmelini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kelimelerinin hepsi mükemmeldir.

Allah'ım! Bütün kelimelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kemalinin en kâmil mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kemalinin bütün mertebeleri kâmildir. Allah'ım! Bütün kemal mertebelerinin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İsimle-inin en büyüğünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün isimlerin büyüktür. Allah'ım! Bütün isimlerinin hakkına (hacetlerimi) senen diliyorum.

Allah'ım! İzzetinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açı-orum. Elbette senin izzetinin bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Bütün izzet mertebelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Meşiyyetinin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin meşiyyetinin bütün mertebeleri etkili ve kesindir. Allah'ım! Meşiy-etinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Kudretinin her şeyi kuşatan mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kudretinin bütün mertebeleri (her şeyi) kuşatıcıdır. Allah'ım! Kudretinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İlminin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin ilminin bütün mertebeleri etkilidir. Allah'ım! İlminin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! En beğenilmiş sözünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün sözlerin beğenilmiş ve güzeldir. Allah'ım! Bütün sözlerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Mes'elelerinin en sevilenini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün mes'elelerin sevilendir. Allah'ım! Bütün mes'elelerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Şerefinin en üstün mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin şerefinin bütün mertebeleri şeriftir. Allah'ım! Şerefinin bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! En sürekli saltanat ve hâkimiyetin hakkına sana el açıyorum. Elbette senin saltanat ve hâkimiyetinin hepsi sürekli ve ebedidir. Allah'ım! Hâkimiyet ve saltanatının hepsi hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! En muhteşem mülkünün hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün mülkün muhteşemdir. Allah'ım! Bütün mülkün hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.

Allah'ım! Ululuğunun en yüce mertebesi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin ululuğunun bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Ululuğunun bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! İhsa-ının en kadimi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün ihsanların kadimdir. Allah'ım! Bütün ihsan ve lütufların hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Ayetlerinin en değerlisi hakkına sana el açıyorum. Elbete senin bütün ayetlerin değerlidir. Allah'ım! Bütün ayetlerin hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum. Allah'ım! Sahip olduğun şan ve ceberutun hakkına sana yalvarıyorum. Başlı başına bütün şan ve bütün ceberutlar hakkına senden (hacetlerimi) diliyorum. Allah'ım! Reddetmeyeceğin ve kabul edeceğin şeyleri vasıta kılarak sana el açıyorum. O hâlde (dualarımı) kabul buyur ya Allah!"

4- Merhum Şeyh Tusî, "el-Misbâh" kitabında Ebu Hamza Sumâ-î'den şöyle nakletmiştir:
İmam Zeynülabidin (a.s) ramazan ayında gecenin büyük bir kıs-ını namaz kılmakla geçirir, sahur vakti olduğunda ise şu duayı okurdu:
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Ramazan Ayının Sahur Vakitlerinde Okunan Ebu Hamza Sumâlî Duası

اِلهي لا تُؤَدِّبْني بِعُقُوبَتِكَ، وَلا تَمْكُرْ بي في حيلَتِكَ، مِنْ اَيْنَ لِيَ الْخَيْرُ يا رَبِّ وَلا يُوجَدُ إلاّ مِنْ عِنْدِكَ، وَمِنْ اَيْنَ لِيَ النَّجاةُ وَلا تُسْتَطاعُ إلاّ بِكَ، لاَ الَّذي اَحْسَنَ اسْتَغْنى عَنْ عَوْنِكَ وَرَحْمَتِكَ، وَلاَ الَّذي اَساءَ وَاجْتَرَأَ عَلَيْكَ وَلَمْ يُرْضِكَ خَرَجَ عَنْ قُدْرَتِكَ، يا رَبِّ يا رَبِّ يا رَبِّ.

"Allah'ım! Cezalandırarak beni edeplendirme ve tedbirinin tuzağına düşürme. Ey Rabbim! Nerden hayır elde edebilirim; oysaki senin katınan başka kimseden hayır gelmez?! Kurtuluşa nasıl erebilirim; oysaki ancak senin lütfunla kurtuluşa erişilir?! Ne iyi amel sahibi, senin yardım ve rahmetinden ganidir ve ne de kötü işler yapıp sana karşı gelen ve senin hoşnutluğunu kazanmayan, senin kudret ve saltanatından çıkabilir. Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!"

Duanın "Ya rabbi, ya rabbi, ya rabbi" cümleleri, nefes kesilinceye kadar tekrarlanır.
En son f_altan tarafından 04 Eyl 2008, 14:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »


بِكَ عَرَفْتُكَ وَاَنْتَ دَلَلْتَني عَلَيْكَ وَدَعَوْتَني اِلَيْكَ، وَلَوْلا اَنْتَ لَمْ اَدْرِ ما اَنْتَ، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي اَدْعوُهُ فَيُجيبُني وَاِنْ كُنْتَ بَطيـئاً حينَ يَدْعوُني، وَاَلْحَمْدُ للهِ الَّذي اَسْأَلُهُ فَيُعْطيني وَاِنْ كُنْتُ بَخيلاً حينَ يَسْتَقْرِضُني، وَالْحَمْدُ للهِ الَّذي اُناديهِ كُلَّما شِئْتُ لِحاجَتي، وَاَخْلُو بِهِ حَيْثُ شِئْتُ، لِسِرِّي بِغَيْرِ شَفيع فَيَقْضى لي حاجَتي، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لا اَدْعُو غَيْرَهُ وَلَوْ دَعَوْتُ غَيْرَهُ لَمْ يَسْتَجِبْ لي دُعائي، وَالْحَمْدُ للهِ الَّذي لا اَرْجُو غَيْرَهُ وَلَوْ رَجَوْتُ غَيْرَهُ لاََخْلَفَ رَجائي، وَالْحَمْدُ للهِ الَّذي وَكَلَني اِلَيْهِ فَاَكْرَمَني وَلَمْ يَكِلْني اِلَى النّاسِ فَيُهينُوني، وَالْحَمْدُ للهِ الَّذي تَحَبَّبَ اِلَىَّ وَهُوَ غَنِيٌّ عَنّي، وَالْحَمْدُ للهِ الَّذي يَحْلُمُ عَنّي حَتّى كَاَنّي لا ذَنْبَ لي، فَرَبّي اَحْمَدُ شَيْيء عِنْدي، وَاَحَقُّ بِحَمْدي.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَجِدُ سُبُلَ الْمَطالِبِ اِلَيْكَ مُشْرَعَةً، وَمَناهِلَ الرَّجاءِ اِلَيْكَ مُتْرَعَةً، وَالاِْسْتِعانَةَ بِفَضْلِكَ لِمَنْ اَمَّلَكَ مُباحَةً، وَاَبْوابَ الدُّعاءِ اِلَيْكَ لِلصّارِخينَ مَفْتُوحَةً، وَاَعْلَمُ اَنَّكَ لِلرّاجي بِمَوْضِعِ اِجابَة، وَلِلْمَلْهُوفينَ بِمَرْصَدِ اِغاثَة، وَاَنَّ فِي اللَّهْفِ اِلى جُودِكَ وَالرِّضا بِقَضائِكَ عِوَضاً مِنْ مَنْعِ اْلباِخلينَ، وَمَنْدُوحَةً عَمّا في اَيْدي الْمُسْتَأثِرينَ، وَاَنَّ الِراحِلَ اِلَيْكَ قَريبُ الْمَسافَةِ، وَاَنَّكَ لا تَحْتَجِبُ عَنْ خَلْقِكَ إلاّ اَنْ تَحْجُبَهُمُ الاَْعمالُ دُونَكَ، وَقَدْ قَصَدْتُ اِلَيْكَ بِطَلِبَتي، وَتَوَجَّهْتُ اِلَيْكَ بِحاجَتي، وَجَعَلْتُ بِكَ اسْتِغاثَتي، وَبِدُعائِكَ تَوَسُّلي مِنْ غَيْرِ اِسْتِحْقاق لاِسْتِماعِكَ مِنّي، وَلاَ اسْتيجاب لِعَفْوِكَ عَنّي، بَلْ لِثِقَتي بِكَرَمِكَ، وَسُكُوني اِلى صِدْقِ وَعْدِكَ، وَلَجَائي اِلَى الاْيمانِ بِتَوْحيدِكَ، وَيَقيني بِمَعْرِفَتِكَ مِنّي اَنْ لا رَبَّ لي غَيْرُكَ، وَلا اِلـهَ إلاّ اَنْتَ وَحْدَكَ لا شَريكَ لَكَ.
اَللّـهُمَّ اَنْتَ الْقائِلُ وَقَوْلُكَ حَقٌّ، وَوَعْدُكَ صِدْقٌ (وَاسْأَلاوُ اللهَ مِنْ فَضْلِهِ اِنَ اللهَ كانَ بِكُمْ رَحيماً)، وَلَيْسَ مِنْ صِفاتِكَ يا سَيّدي اِنْ تَأمُرَ بِالسُّؤالِ وَتَمْنَعَ الْعَطِيَّةَ، وَاَنْتَ الْمَنّانُ بِالْعَطِيّاتِ عَلى اَهْلِ مَمْلَكَتِكَ، وَالْعائِدُ عَلَيْهِمْ بِتَحَنُّنِ رَأفَتِكَ.
اِلهي رَبَّيْتَني في نِعَمِكَ وَاِحْسانِكَ صَغيراً، وَنَوَّهْتَ بِاِسْمي كَبيراً، فَيا مَنْ رَبّاني فِي الدُّنْيا بِاِحْسانِهِ وَتَفَضُّلِهِ وَنِعَمِهِ، وَاَشارَ لي فِي الاْخِرَةِ اِلى عَفْوِهِ وَكَرَمِهِ، مَعْرِفَتي يا مَوْلايَ دَليلي عَلَيْكَ، وَحُبّي لَكَ شَفيعي اِلَيْكَ، وَاَنَا واثِقٌ مِنْ دَليلي بِدَلالَتِكَ، وَساكِنٌ مِنْ شَفيعي اِلى شَفاعَتِكَ.
اَدْعُوكَ يا سَيِّدي بِلِسان قَدْ اَخْرَسَهُ ذَنْبُهُ، رَبِّ اُناجيكَ بِقَلْب قَدْ اَوْبَقَهُ جُرْمُهُ، اَدْعوُكَ يا رَبِّ راهِباً راعِباً، راجِياً خائِفاً، اِذا رَاَيْتُ مَوْلايَ ذُنُوبي فَزِعْتُ، وَاِذا رَاَيْتُ كَرَمَكَ طَمِعْتُ، فَاِنْ عَفَوْتَ فَخَيْرُ راحِم، وَاِنْ عَذَّبْتَ فَغَيْرُ ظالِم.
حُجَّتي يا اَللهُ في جُرْأَتي عَلى مَسْأَلَتِكَ، مَعَ اِتْياني ما تَكْرَهُ، جُودُكَ وَكَرَمُكَ، وَعُدَّتي في شِدَّتي مَعَ قِلَّةِ حَيائي رَأفَتُكَ وَرَحْمَتُكَ، وَقَدْ رَجَوْتُ اَنْ لا تَخيبَ بَيْنَ ذَيْنِ وَذَيْنِ مُنْيَتي، فَحَقِّقْ رَجائي، وَاَسْمِعْ دُعائي يا خَيْرَ مَنْ دَعاهُ داع، وَاَفْضَلَ مَنْ رَجاهُ راج، عَظُمَ يا سَيِّدي اَمَلي، وَساءَ عَمَلي، فَاَعْطِني مِنْ عَفْوِكَ بِمِقْدارِ اَمَلي، وَلا تُؤاخِذْنـي بِأَسْوَءِ عَمَلي، فَاِنَّ كَرَمَكَ يَجِلُّ عَنْ مُجازاةِ الْمُذْنِبينَ، وَحِلْمَكَ يَكْبُرُ عَنْ مُكافاةِ الْمُقَصِّرينَ.
وَاَنَا يا سَيِّدي عائِذٌ بِفَضْلِكَ، هارِبٌ مِنْكَ اِلَيْكَ، مُتَنَجِّزٌ ما وَعَدْتَ مِنَ الصَّفْحِ عَمَّنْ اَحْسَنَ بِكَ ظَنّاً، وَما اَنَا يا رَبِّ وَما خَطَري، هَبْني بِفَضْلِكَ، وَتَصَدَّقْ عَلَيَّ بِعَفْوِكَ اَيْ رَبِّ جَلِّلْني بِسَتْرِكَ، وَاعْفُ عَنْ تَوْبيخي بِكَرَمِ وَجْهِكَ، فَلَوِ اطَّلَعَ الْيَوْمَ عَلى ذَنْبي غَيْرُكَ ما فَعَلْتُهُ، وَلَوْ خِفْتُ تَعْجيلَ الْعُقُوبَةِ لاَجْتَنَبْتُهُ، لا لاَِنَّكَ اَهْوَنُ النّاظِرينَ وَاَخَفُّ الْمُطَّلِعينَ، بَلْ لاَِنَّكَ يا رَبِّ خَيْرُ السّاتِرينَ، وَاَحْكَمُ الْحاكِمينَ، وَاَكْرَمُ الاَْكْرَمينَ، سَتّارُ الْعُيُوبِ، غَفّارُ الذُّنُوبِ، عَلاّمُ الْغُيُوبِ، تَسْتُرُ الذَّنْبِ بِكَرَمِكَ، وَتُؤَخِّرُ الْعُقُوبَةَ بِحِلْمِكَ.
فَلَكَ الْحَمْدُ عَلى حِلْمِكَ بَعْدَ عِلْمِكَ، وَعَلى عَفْوِكَ بَعْدَ قُدْرَتِكَ، وَيَحْمِلُني وَيُجَرَّئُني عَلى مَعْصِيَتِكَ حِلْمُكَ عَنّي، وَيَدْعُوني اِلى قِلَّةِ الْحَياءِ سِتْرُكَ عَلَيَّ، وَيُسْرِعُني اِلَى التَّوَثُّبِ عَلى مَحارِمِكَ مَعْرِفَتي بِسِعَةِ رَحْمَتِكَ، وَعَظيمِ عَفْوِكَ.
يا حَليمُ يا كَريمُ، يا حَيُّ يا قَيُّومُ، يا غافِرَ الذَّنْبِ، يا قابِلَ التَّوْبِ، يا عَظيمَ الْمَنِّ، يا قَديمَ الاِْحسانِ، اَيْنَ سَِتْرُكَ الْجَميلُ، اَيْنَ عَفْوُكَ الْجَليلُ، اَيْنَ فَرَجُكَ الْقَريبُ، اَيْنَ غِياثُكَ السَّريعُ، اَيْنَ رَحْمَتِكَ الْواسِعَةِ، اَيْنَ عَطاياكَ الْفاضِلَةُ، اَيْنَ مَواهِبُكَ الْهَنيئَةُ، اَيْنَ صَنائِعُكَ السَّنِيَّةُ، اَيْنَ فَضْلُكَ الْعَظيمُ، اَيْنَ مَنُّكَ الْجَسيمُ، اَيْنَ اِحْسانُكَ الْقَديمُ، اَيْنَ كَرَمُكَ يا كَريمُ، بِهِ فَاسْتَنْقِذْني، وَبِرَحْمَتِكَ فَخَلِّصْني، يا مُحْسِنُ يا مُجْمِلُ، يا مُنْعِمُ يا مُفْضِلُ، لَسْتُ اَتَّكِلُ فِي النَّجاةِ مِنْ عِقابِكَ عَلى اَعْمالِنا، بَلْ بِفَضْلِكَ عَلَيْنا، لاَِنَّكَ اَهْلَ التَّقْوى وَاَهْلَ الْمَغْفِرَةِ تُبْدِئُ بِالاِْحْسانِ نِعَماً، وَتَعْفُو عَنِ الذَّنْبِ كَرَماً، فَما نَدْري ما نَشْكُرُ، اَجَميلَ ما تَنْشُرُ، اَمْ قَبيحَ ما تَسْتُرُ، اَمْ عَظيمَ ما اَبْلَيْتَ وَاَوْلَيْتَ، اَمْ كَثيرَ ما مِنْهُ نَجَّيْتَ وَعافَيْتَ.
يا حَبيبَ مَنْ تَحَبَّبَ اِلَيْكَ، وَيا قُرَّةَ عَيْنِ مَنْ لاذَ بِكَ وَانْقَطَعَ اِلَيْكَ، اَنْتَ الُْمحْسِنُ وَنَحْنُ الْمُسيؤنَ فَتَجاوَزْ يا رَبِّ عَنْ قَبيحِ ما عِنْدَنا بِجَميلِ ما عِنْدَكَ، وَاَيُّ جَهْل يا رَبِّ لا يَسَعُهُ جُودُكَ، اَوْ اَيُّ زَمان اَطْوَلُ مِنْ اَناتِكَ، وَما قَدْرُ اَعْمالِنا في جَنْبِ نِعَمِكَ، وَكَيْفَ نَسْتَكْثِرُ اَعْمالاً نُقابِلُ بِها كَرَمَكَ، بَلْ كَيْفَ يَضيقُ عَلَى الْمُذْنِبينَ ما وَسِعَهُمْ مِنْ رَحْمَتِكَ.
يا واسِعَ الْمَغْفِرَةِ، يا باسِطَ الْيَدَيْنِ بِالرَّحْمَةِ، فَوَ عِزَّتِكَ يا سَيِّدي، لَوْ نَهَرْتَني ما بَرِحْتُ مِنْ بابِكَ، وَلا كَفَفْتُ عَنْ تَمَلُّقِكَ، لِمَا انْتَهى اِلَىَّ مِنَ الْمَعْرِفَةِ بِجُودِكَ وَكَرِمَك، وَاَنْتَ الْفاعِلُ لِما تَشاءُ تُعَذِّبُ مَنْ تَشاءُ بِما تَشاءُ كَيْفَ تَشاءُ، وَتَرْحَمُ مَنْ تَشاءُ بِما تَشاءُ كَيْفَ تَشاءُ، لا تُسْأَلُ عَنْ فِعْلِكَ، وَلا تُنازِعُ في مُلْكِكَ، وَلا تُشارَكُ في اَمْرِكَ، وَلا تُضادُّ في حُكْمِكَ، وَلا يَعْتَرِضُ عَلَيْكَ اَحَدٌ في تَدْبيرِكَ، لَكَ الْخَلْقُ وَالاَْمْرُ، تَبارَكَ اللهُ رَبُّ الْعالَمينَ،
يا رَبِّ هذا مَقامُ مَنْ لاذَ بِكَ، وَاسْتَجارَ بِكَرَمِكَ، وَاَلِفَ اِحْسانَكَ وَنِعَمَكَ وَاَنْتَ الْجَوادُ الَّذي لا يَضيقُ عَفُْوكَ، وَلا يَنْقُصُ فَضْلُكَ، وَلا تَقِلُّ رَحْمَتُكَ، وَقَدْ تَوَثَّقْنا مِنْكَ بِالصَّفْحِ الْقَديمِ، وَالْفَضْلِ الْعَظيمِ، وَالرَّحْمَةِ الْواسِعَةِ، اَفَتَراكَ يا رَبِّ تُخْلِفُ ظُنُونَنا، اَوْ تُخَيِّبْ آمالَنا، كَلاّ يا كَريمُ، فَلَيْسَ هذا ظَنُّنا بِكَ، وَلا هذا فيكَ طَمَعُنا يا رَبِّ اِنَّ لَنا فيكَ اَمَلاً طَويلاً كَثيراً، اِنَّ لَنا فيكَ رَجاءً عَظيماً، عَصَيْناكَ وَنَحْنُ نَرْجُو اَنْ تَسْتُرَ عَلَيْنا، وَدَعَوْناكَ وَنَحْنُ نَرْجُو اَنْ تَسْتَجيبَ لَنا، فَحَقِّقْ رَجاءَنا مَوْلانا، فَقَدْ عَلِمْنا ما نَسْتَوْجِبُ بِاَعْمالِنا، وَلكِنْ عِلْمُكَ فينا وَعِلْمُنا بِاَنَّكَ لا تَصْرِفُنا عَنْكَ وَاِنْ كُنّا غَيْرَ مُسْتَوْجِبينَ لِرَحْمَتِكَ، فَاَنْتَ اَهْلٌ اَنْ تَجُودَ عَلَيْنا وَعَلَى الْمُذْنِبينَ بِفَضْلِ سَعَتِكَ، فَامْنُنْ عَلَيْنا بِما اَنْتَ اَهْلُهُ، وَجُدْ عَلَيْنا فَاِنّا مُحْتاجُونَ اِلى نَيْلِكَ.
يا غَفّارُ بِنُورِكَ اهْتَدَيْنا، وَبِفَضْلِكَ اسْتَغْنَيْنا، وَبِنِعْمَتِكَ اَصْبَحْنا وَاَمْسَيْنا، ذُنُوبَنا بَيْنَ يَدَيْكَ نَسْتَغْفِرُكَ الّلهُمَّ مِنْها وَنَتُوبُ اِلَيْكَ، تَتَحَبَّبُ اِلَيْنا بِالنِّعَمِ وَنُعارِضُكَ بِالذُّنُوبِ، خَيْرُكَ اِلَيْنا نازِلٌ، وَشُّرنا اِلَيْكَ صاعِدٌ، وَلَمْ يَزَلْ وَلا يَزالُ مَلَكٌ كَريمٌ يَأتيكَ عَنّا بِعَمَل قَبيح، فَلا يَمْنَعُكَ ذلِكَ مِنْ اَنْ تَحُوطَنا بِنِعَمِكَ، وَتَتَفَضَّلَ عَلَيْنا بِآلائِكَ.
فَسُبْحانَكَ ما اَحْلَمَكَ وَاَعْظَمَكَ وَاَكْرَمَكَ مُبْدِئاً وَمُعيداً، تَقَدَّسَتْ اَسْماؤكَ وَجَلَّ ثَناؤُكَ، وَكَرُمَ صَنائِعُكَ وَفِعالُكَ، اَنْتَ اِلهي اَوْسَعُ فَضْلاً، وَاَعْظَمُ حِلْماً مِنْ اَنْ تُقايِسَني بِفِعْلي وَخَطيـئَتي، فَالْعَفْوَ الْعَفْوَ الْعَفْوَ، سَيِّدي سَيِّدي سَيِّدي، اَللّـهُمَّ اشْغَلْنا بِذِكْرِكَ، وَاَعِذْنا مِنْ سَخَطِكَ، وَاَجِرْنا مِنْ عَذابِكَ، وَارْزُقْنا مِنْ مَواهِبِكَ، وَاَنْعِمْ عَلَيْنا مِنْ فَضْلِكَ، وَارْزُقْنا حَجَّ بَيْتِكَ، وَزِيارَةَ قَبْرِ نَبِيِّكَ صَلَواتُكَ وَرَحْمَتُكَ وَمَغْفِرَتُكَ وَرِضْوانُكَ عَلَيْهِ وَعَلى اَهْلِ بَيْتِهِ اِنَّكَ قَريبٌ مُجيبٌ، وَارْزُقْنا عَمَلاً بِطاعَتِكَ، وَتَوَفَّنا عَلى مِلَّتِكَ، وَسُنَّةِ نَبِيِّكَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ، اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لي وَلِوالِدَيَّ وَارْحَمْهُما كَما رَبَّياني صَغيراً، اِجْزِهما بِالاِْحسانِ اِحْساناً وَبِالسَّيِّئاتِ غُفْراناً، اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤْمِنينَ وَالْمُؤْمِناتِ الاَْحياءِ مِنْهُمْ وَالاَْمواِت، وَتابِعْ بَيْنَنا وَبَيْنَهُمْ بِالْخَيْراتِ.
اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّنا وَمَيِّتِنا، وَشاهِدِنا وَغائِبِنا، ذَكَرِنا وَاُنْثانا، صَغيرِنا وَكَبيرِنا، حُرِّنا وَمَمْلُوكِنا، كَذَبَ الْعادِلُونَ بِاللهِ وَضَلُّوا ضَلالاً بَعيداً، وَخَسِرُوا خُسْراناً مُبيناً.
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَاخْتِمْ لي بِخَيْر، وَاكْفِني ما اَهَمَّني مِنْ اَمْرِ دُنْيايَ وَآخِرَتي وَلا تُسَلِّطْ عَلَيَّ مَنْ لا يَرْحَمُني، وَاجْعَلْ عَلَيَّ مِنْكَ واقِيَةً باقِيَةً، وَلا تَسْلُبْني صالِحَ ما اَنْعَمْتَ بِهِ عَلَيَّ، وَارْزُقْني مِنْ فَضْلِكَ رِزْقاً واسِعاً حَلالاً طَيِّباً.
اَللّـهُمَّ احْرُسْني بِحَراسَتِكَ، وَاحْفَظْني بِحِفْظِكَ، وَاكْلاَني بِكِلائَتِكَ، وَارْزُقْني حَجَّ بَيْتِكَ الْحَرامِ في عامِنا هذا وَفي كُلِّ عام، وَزِيارَةَ قَبْرِ نَبِيِّكَ وَالاَْئِمَّةِ عَلَيْهِمُ السَّلامُ، وَلا تُخْلِني يا رَبِّ مِنْ تِلْكَ الْمَشاهِدِ الشَّريفَةِ، وَالْمَواقِفِ الْكَريمَةِ.
اَللّـهُمَّ تُبْ عَلَيَّ حَتّى لا اَعْصِيَكَ، وَاَلْهِمْنِيَ الْخَيْرَ وَالْعَمَلَ بِهِ، وَخَشْيَتَكَ بِاللَّيْلِ وَالنَّهارِ ما اَبْقَيْتَني يا رَبَّ الْعالَمينَ.
اَللّـهُمَّ اِنّي كُلَّما قُلْتُ قَدْ تَهَيَّأتُ وَتَعَبَّأتُ وَقُمْتُ لِلصَّلاةِ بَيْنَ يَدَيْكَ وَناجَيْتُكَ اَلْقَيْتَ عَلَيَّ نُعاساً اِذا اَنَا صَلَّيْتُ، وَسَلَبْتَني مُناجاتِكَ اِذا اَنَا ناجَيْتُ، مالي كُلَّما قُلْتُ قَدْ صَلَحَتْ سَريرَتي، وَقَرُبَ مِنْ مَجالِسِ التَّوّابينَ مَجْلِسي، عَرَضَتْ لي بَلِيَّةٌ اَزالَتْ قَدَمي، وَحالَتْ بَيْني وَبَيْنَ خِدْمَتِكَ.
En son f_altan tarafından 04 Eyl 2008, 14:38 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Alevi Ahlak ve İrfanı” sayfasına dön