RECEB AYININ FAZİLET VE AMELLERİ

Alevilikte Ahlak, İrfan gibi manevi konuları bu bölümde paylaşabilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Tercümesi:

"Doğru söyledi azîm Allah; öyle bir zattır ki, O'ndan başka ilâh yok-tur; diri ve varlıkları ayakta tutandır; yüce ve bağış sahibidir; Rahman, Rahim, Halim (sabırlı) ve Kerim'dir; O'nun benzeri hiçbir şey yoktur; O, (her şeyi) duyan, bilen, gören ve (her şeyden) haberdar olandır. Allah, melekleri ve ilim sahipleri, O'ndan başka bir ilâh olmadığına; adaleti O'-nun ayakta tuttuğuna şehadet eder. Ben de şehadet ederim ki, O'ndan başka bir ilâh yoktur; izzet ve hikmet sahibidir ve (gönderdiği) değerli peygamberler, (O'nun mesajlarını insanlara) tebliğ ettiler.
Allah'ım! Hamd, yücelik, izzet, iftihar, galebe, nimet, azamet, rahmet, heybet, hâkimiyet, nurâniyet, ihsan, hep senindir. Tenzih ve takdis, tehlil ("Lâ ilâhe illellah" söylemek) ve tekbir hep sana mahsustur. Görünen ve görünmeyen, yüce göklerin üstünden yerin altına ve en aşağı yerlere kadar her şey sana aittir. Dünya ve âhiret senindir. Beğendiğin hamd ve sena, şükür ve nimetler hepsi sana mahsustur.
Allah'ım! Vahyinin emini olan, emrini yerine getirmede güçlü olup göklerinde itaat edilen keramet ve ikramlarına mazhar olan, sözlerini (va-hiylerini) telakki eden, peygamberlerine yardımcı olan, düşmanlarını yok eden Cebrail'i rahmetine mazhar kıl.
Allah'ım! Rahmet meleğin olan, şefkatin için yaratılan, itaat ehli için mağfiret dileyen ve onlara yardımcı olan Mikâil'i rahmetine mazhar kıl.
Allah'ım! Arş'ını yüklenen, (kıyametin kopması için) Sur'u üfürecek ola, emrine itaat etmeği bekleyen, korkundan muzdarip ve perişan olan İsrafil'i rahmetine mazhar eyle.
Allah'ım! Arş'ını taşıyan pak meleklerine, değerli, iyi ve tertemiz elçilerine, amelleri yazmakla görevli değerli meleklerine, cennet ve cehennemde görevli meleklerine, ölüm meleğine (Azrail'e) ve yardımcılarına rahmet et; ey celâl ve ikram sahibi!
Allah'ım! Yaratışının muhteşem ve eşsiz örneği olan, karşısında melekleri secdeye düşürerek yücelttiğin ve cenneti kendisine mubah kıldığın babamız Âdem'i rahmetine mazhar eyle.
Allah'ım! Fenalıklardan temizlenen, pisliklerden arınan, insanlar içerisinde üstün kılınan ve kudsiyete bürünmüş mekânlarda dolaşan annemiz Havva'yı rahmetine mazhar kıl.
Allah'ım! Habil'e, Şeys'e, İdris'e, Nuh'a, Hud'a, Salih'e, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Yusuf'a, (Yakub'un) torunlarına, Lut'a, Şuayb'e, Eyyub'a, Musa'ya, Harun'a, Yuşa'a, Mişa'ya, Hızır'a, Zulkarneyn'e, Yunus'a, İlyas'a, Yesa'a, Zulkifl'e, Talut'a, Davud'a, Süleyman'a, Zekeriyya'ya, Şe'ya'ya, Yahya'ya, Turah'a, Metta'ya, İrmiya'ya, Haykuk'a, Danyal'a, Üzeyr'e, İsa'ya, Şem'un'a, Circis'e, havarilere ve tâbi olanlara, Halid'e, Hanzala'ya ve Lokman'a rahmet et.
Allah'ım! İbrahim ve soyuna rahmet edip onları rahmet ve bereketine mazhar kıldığın gibi, Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet et; Muhammed ve Ehlibeyt'ine merhamet eyle; Muhammed ve Ehlibeyt'ine bereket ver; şüphesiz sen beğenilen ve yücesin.
Allah'ım! (peygamberlerin) vasîlerine, saadetlilere, şehitlere ve hidayet imamlarına rahmet et. Allah'ım! Abdallara, evtadlara, (yeryüzünde Allah'ın azamet ve kudretinin nişanelerini görmek ve geçmişlerin eserlerini görüp ibret almak için) seyahat edenlere, abitlere, ihlâslı insanlara, zahitlere ve Allah rızası uğruna ciddiyet gösterip çalışanlara rahmet et ve onların arasından Muhammed ve Ehlibeyt'ini en üstün rahmetine ve en büyük keramet ve ikramlarına mazhar kıl. Onun ruhuna, cesedine benim tahiyyât ve selâmımı ulaştır; onu, şeref ehli olan peygamber ve resullerin ve mukarrep olan faziletli kişilerin en üstün derecesine yükseltinceye kadar, onun fazilet, şeref ve yüceliğini artır.
Allah'ım! Meleklerinden, nebi ve resullerinden ve sana itaat edenlerden, ismini andıklarımın veya anmadıklarımın hepsinin üzerine rahmetini gönder; benim selâmlarımı onlara ve onların ruhlarına ulaştır. Senin yolunda onları bana kardeş kıl ve sana dua etmemde onları bana yardımcı eyle. Allah'ım! Seni vasıta kılarak sana, kereminle keremine, cömertliğinle cömertliğine, rahmetinle rahmetine ve itaat ehlini şefaatçi edinerek sana yöneliyorum.
Allah'ım! (İsimlerini zikrettiğim o yüce insanlardan) her birinin senden diledikleri ve senin reddetmediğin, senden istedikleri ve senin kabul ettiğin her şeyi ben de senden istiyorum.
Ey Allah, ey Rahman, ey Rahim, ey (günahkârlara karşı) tahammüllü olan, ey Kerim, ey azametli, ey celâl sahibi, ey bağış ve ihsan sahibi, ey güzel, ey kefil, ey tövbeleri kabul eden, ey (sığınak isteyenlere) sığınak veren, ey her şeyden haberdar olan, ey her yeri aydınlatan, ey (zalimleri) yok eden, ey menâet sahibi, ey devlet bahşeden, ey tedbir sahibi, ey yüce, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeyi) gören, ey şükreden (şükürlere karşılık veren), (iyilik yapanlara) karşılık verip mükâfatlandıran, ey birr (iyilik) sahibi, ey temizliğin özü/kaynağı, ey temiz, ey kahreden/galip gelen, ey (her şeyi) kuşatan, ey (her şeye) gücü yeten, ey koruyan, ey telafi eden, ey yakın, ey Mecid (yücelik ve izzet sahibi), ey (varlıkların hayatını) başlatan, ey (onları hesap için) geri döndürecek olan, ey (her şeye) şâhit olan, ey ihsan sahibi, ey müdara eden, ey nimet veren, ey bağış ve lütufta bulunan, ey (istediğinden nimet ve ihsanını) kesen, ey (istediğine nimet ve lütuf kapılarını) açan, ey hidâyet eden, ey (elçiler) gönderen, ey irşâd eden, ey sağlamlaştıran, ey nimet veren, ey engel olan, ey defeden, ey yücelten, ey Bâki, ey koruyan, ey yaratan, ey karşılık beklemeden hibe ve bahşişte bulunan, ey hayır nefhalarının sahibi, ey fayda veren, ey bütün (hayır kapılarının) anahtarlarını elinde bulunduran, ey çok çok menfaat veren, ey çok merhametli, ey şefkatli, ey (her şeye) yeten, ey şifa veren, ey âfiyet ve sıhhat veren, ey mükafat veren, ey (verdiği vaade) sâdık kalan, ey sulta ve hâkimiyet sahibi, ey izzet sahibi, ey Cebbâr, ey Mütekebbir, ey Selâm, ey Mu'min, ey Ehed (eşsiz ve tek olan), ey hiçbir eksikliği bulunmayan, ey Nur, ey âlemleri idare eden, ey yegâne, ey eşi ve ortağı olmayan, ey Kuddüs, ey yardımcı, ey (yalnızların) munisi, ey ölüleri dirilten, ey (kullarının) mirasçısı olan, ey bilen, ey hâkimiyet sahibi, ey her şeyin başlangıcı, ey yüce, ey (her şeyi) tasvir eden, ey selâmet veren, ey dost,
Ey (kendi zâtı pâkıyla) ayakta duran, ey ebedi, ey çok bilen. Ey hikmet sahibi, ey cömert, ey yaratan, ey iyilik eden, ey gizli olan, ey adâletin özü, ey (hakkı bâtıldan) ayıran, ey (amellere) karşılık veren, ey çok şefkatli, ey çok ihsanda bulunan, ey (her şeyi) duyan, ey taklitsiz yaratan, ey sığınak veren, ey yardımcı olan, ey yayan, ey bağışlayan, ey Kadim, ey kolaylaştıran, ey müyesser kılan, ey öldüren, ey dirilten, ey menfaat veren, ey rızıklandıran, ey her şeye güç yetiren, ey vesileleri oluşturan, ey imdada koşan, ey zenginleştiren, ey sermaye bağışlayan, ey yaratan, ey (her yerde) hazır olan, ey telâfi eden, ey koruyan, ey (zalim ve kâfirlere) şiddetli/sert olan, ey (mazlumların) sığınağı, ey menfaat ve ihsan sahibi, ey (ruhları) alan! Ey yücelen ve (akla gelen her makamın) ötesine çıkan ve düşünülebilen her makamın zirvesinde bulunan, ey varlıklara (düşünülemeyecek kadar) yakın ve (hayallerden, tasavvurdan) son derece uzak olan, sırları bilen ve gizleyen, ey âlemin tedbir ve takdirlerini elinde tutan, ey zorluklar kendisine kolay ve basit gelen, ey istediği şeye güç yetiren, ey rüzgarı gönderen, ey sabahları getiren, ey ruhları harekete geçirip (bedenlere) geri döndüren, ey cömertlik ve bağış sahibi, ey kaybedileni geri çeviren, ey ölüleri yayan (dirilten), ey dağılanları toplayan, ey istediğine hesapsız rızk veren, ey istediğini istediği şekilde yapabilen, ey celâl ve ikram sahibi, ey diri, ey Kayyûm (varlıkları ayakta tutan), ey hiçbir diri bulunmadığı zaman diri olan, ey ölüleri dirilten, ey diri! Senden başka bir ilâh yoktur; gökleri ve yeri yaratan sensin.
Ey benim mabudum ve efendim! İbrahim'i ve soyundan gelenleri kendi salât, bereket ve rahmetine mazhar kıldığın gibi Muhammed ve Ehlibeyt'ini rahmet ve selamına mazhar kıl; Muhammed ve Ehlibeyt'ine merhamet eyle ve Muhammed ve Ehlibeyt'ine bereket ver. Şüphesiz sen (her yönüyle) beğenilen ve yücesin. (Allah'ım!) Zilletime, yoksulluk ve fakirliğime, yalnızlık ve kimsesizliğime, huzurunda eğilmeme, sana olan güvenime, yalvarış ve sızlayışlarıma acı. (Allah'ım!) Huzulu ve huşulu, zelil, korkmuş ve dehşete kapılmış, perişan, değersiz, hakir, aç, fakir, (Şeytan'dan) kaçıp sığınmak isteyen, günahını itiraf ve istiğfar eden, Rabbinin dergâhına çaresiz bir şekilde yönelen birisi gibi seni çağırıyor, dua ediyorum. Güvendiği kimseler kendisini bırakan, dostları kendisini terk eden, musibeti büyük, kalbi yanık, hüzünlü, zayıf, zelil, çaresiz, sana yönelen, sığınak isteyen birisinin duası gibi (dua ediyorum).
Allah'ım! Sen (varlık âleminin) padişahısın; istediğin her şey olur ve istediğin her şeye gücün yeter; bu yüzden sana el açıyorum. Bu haram ayın (recebin) hürmetine, Beytü'lHaram'ın (Kâbe'nin) ve Beledü'l-Harâm'ın (Mekke'nin) hürmetine, Rükün ve Makam'ın, yüce meş'arların ve Peygamber'in Muhammed'in (ona ve Ehlibeyt'ine selâm olsun) hürmetine sana yalvararak el açıyorum.
Ey Âdem'e Şeys'i, İbrahim'e İsmail ve İshak'ı veren, ey Yusuf'u Yakub'a geri döndüren, ey belâya duçar ettikten sonra Eyyub'un sıkıntı ve zorluğunu gideren, ey Musa'yı annesine geri döndüren ve Hızır'ın ilmini artıran, ey Davud'a Süleyman'ı, Zekeriyya'ya Yahya'yı ve Meryem'e İsa'yı bağışlayan, ey Şuayb'ın kızını koruyan, ey Musa'nın anasının yavrusuna kefalet eden (Rabbim)! Senden Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet etmeni, bütün günahlarımı bağışlamanı, beni azabından kurtarmanı, rızanı, emanını, ihsanını, mağfiret ve cennetini bana nasip etmeni diliyorum. Sana el açarak, bana eziyet edenlerle aramızdaki düşmanlık ve kin bağlarını çözmeni, her kapıyı yüzüme açmanı; her katıyı yumuşatmanı, her zorluğu bana kolaylaştırmanı, kötü konuşan herkesi bana karşı susturmanı, her azgının bana karşı (yapabileceği kötülükleri) engellemeni, bana düşmanlık besleyen ve haset eden kimseleri benden uzaklaştırmanı, bütün zalimleri benden defetmeni, benimle isteklerim arasına girmek isteyen, benimle sana itaatin arasını açmak ve beni senin ibadetinden alı koymak isteyen engelleri ortadan kaldırmanı diliyorum.
Ey serkeş cinleri dizginleyen, isyankâr şeytanları ezen, zalimlerin boynunu alçaltıp zelil eden ve sultacı güçlerin hilesini müstaz'aflardan uzaklaştıran! İstediğin şeye kadir olduğun ve istediğin şeyi, istediğin şekilde kolaylaştırdığın gücün hakkına senden, hacet ve arzumu kendi istediğin şeyde kılmanı diliyorum."

Sonra da secde eder ve yüzünün iki tarafını toprağa sürerek şu cümleleri söyler:
اَللّـهُمَّ لَكَ سَجَدْتُ، وَبِكَ امَنْتُ، فَارْحَمْ ذُلّي وَفاقَتي، وَاجْتِهادي وَتَضَرُّعي، وَمَسْكَنَتي وَفَقْرى اِلَيْكَ يا رَبِّ.
"Allah'ım! Senin için secde ettim; sana iman ettim; o hâlde zilletime, yoksulluğuma, telaş ve ciddiyetime, yalvarış ve yakarışıma, meskenet ve fakirliğime merhamet et, ey Rabbim!"

İşte bu sırada ağlamaya ve bir iğne başı kadar da olsa gözünden yaş akıtmaya çalış; zira bu duanın kabul olma belirtisidir.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Yirmi Beşinci Gün

Recebin yirmi beşinci günü Hicret'in 183. yılında İmam Musa Kâzım (a.s) 55 yaşında, Bağdat'ta Harun Reşit tarafından zehirlenerek şehit edilmiştir. Bu günde Âl-i Muhammed'in (a.s) ve dostlarının hüzün ve kederleri tazelenmektedir.

Yirmi Yedinci Gece (Bi'set Gecesi)

Bu gece bi'set gecesidir. Çok mübarek ve faziletli bir gecedir. Bu geceyle ilgili olarak şu amellerin yapılması rivayet edilmiştir:
1- Merhum Şeyh Tusî, İmam Muhammed Takiden (a.s) şöyle rivayet etmiştir:
"Recep ayında bir gece vardır ki insanlar için, güneşin doğduğu her şeyden daha hayırlıdır. O da yirmi yedinci gecedir ki, Resulullah (s.a.a) o gecenin sabahında peygamberliğe erişmiştir."
"Bu geceyi (ibadet, dua vb.) amellerle geçiren bir Şiamız için altmış yıl yapılan amelin sevabının misli verilir."
"Bu gecede yapılacak amel nedir?" diye sorulduğunda, şöyle buyurdu:
"Yatsı namazını kıldıktan sonra yatarsın ve gece yarısından sonra istediğin saatte uyanıp ikişer ikişer on iki rekât namaz kılarak, her rekâtta Fâtiha Suresi'ni ve Muhammed Suresi'nden itibaren Kur'ân'ın sonuna kadar olan surelerden birini okursun.
Namazları bitirdikten sonra oturarak Fâtiha, Felak, Nâs, İhlâs, Kâfirûn ve Kadir surelerinin her birini yedişer defa okursun.
Ardından da Âyete'l-Kürsî'yi yedi kez okuduktan sonra şu duayı okursun:
اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَداً وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَريكٌ في الْمُلْكِ، وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْبيراً اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ بِمَعاقِدِ عِزِّكَ عَلَىَّ، اَرْكانِ عَرْشِكَ، وَمُنْتَهَى الرَّحْمَةِ مِنْ كِتابِكَ، وَبِاسْمِكَ الاَْعْظَمِ الاَْعْظَمِ الاَْعْظَمِ، وَذِكْرِكَ الاَْعْلَى الاَْعْلَى الاَْعْلَى، وَبِكَلِماتِكَ التّامّاتِ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، وَاَنْ تَفْعَلَ بي ما اَنْتَ اَهْلُهُ.
"Hamd, kendisine evlât edinmeyen ve hâkimiyetinin bir ortağı bulunmayan, kendisini zilletten kurtarıp (izzete vardıracak) bir yardımcıya da ihtiyacı olmayan Allah'a mahsustur. O'nu büyüklükle an. Allah'ım! Arş'ının rükünleri üzerine yerleşen izzetinin hakikatine, kitabında (Levh-i Mahfuz'da) yazılan rahmetinin doruğuna, İsm-i A'zam'ına, yüce zikrine ve eksiksiz kelimelerine ant vererek senden Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet etmeni ve bana, büyüklüğüne yakışır şekilde davranmanı diliyorum."

Sonra da dilediğin şeyleri Hak Teâlâ'dan istersin.
Bu gece gusletmek de müstehaptır. Bu gecenin amellerinden birisi de recebin 15. gecesiyle ilgili bölümde açıkladığımız namazın kılınmasıdır.

2- Bu gecenin en faziletli ameli, Emirü'l-Müminin Hz. Ali'nin (a.s) ziyaretidir.
Bu geceye ait üç ziyaret metni rivayet edilmiştir ki isteyen "Mefatihü'l-Cinân" kitabının ziyaretler bölümüne müracaat edebilir.
Burada bu ziyaretin önemini belirtmek amacıyla, Ehl-i Sünnet âlimlerinden olan ve altı asır önce yaşayan Ebu Abdullah Muhammed bin Batuta'nın "Rıhlet-u İbn-i Batuta" adlı meşhur seyahatnamesinin bir bölümünde Mekke'den dönerken Irak'ın Necef kentinde yazdığı hatıralarının bir bölümünü aktarmakta yarar görüyoruz. O şöyle yazıyor:

"Bu kentte (Necef) yaşayanların hepsi Rafızî'dir (Şiî'dir). Bu şehirde bulunan Hz. Ali'nin (a.s) türbesinde birçok kerametler vuku bulmuştur. Mesela İhya Gecesi diye bilinen recebin 27. gecesinde vuku bulan kerametleri buna örnek verebiliriz. Bu gecede Irakeyn, Horasan, Fars ve Rum beldelerinden felç ve sakat olan hastalar o türbede toplanıyorlar. Bunların sayısı en az otuzkırk kişiye ulaşıyor. Yatsı namazından sonra bu hastaları türbenin mukaddes parmaklıklarının yanına getiriyorlar. Halk ise toplanıp onların iyileşip kalkmasını bekliyorlar; bu arada bazısı namaza, bazısı zikre, bazısı Kur'ân okumaya, bazısı ise mukaddes türbeyi seyretmeye dalıp meşgul oluyorlardı. Gecenin yarısı veya üçte ikisi geçince bu hastaların hepsi sapasağlam bir şekilde ayağa kalkıyor ve 'Lâ ilâhe illallah, Muhammedun resulullah, Aliyyun veliyyullah' diye sesleniyorlardı. Bu oldukça yaygın ve meşhur bir şeydir onların arasında. Ben güvenilir kimselerden bunu duydum. O gece ben orada bulunamadım, Fakat Hz. Ali'nin misafirhanesi olarak kullanılan medresede, Rum, İsfahan ve Horasan bölgelerinden getirilmiş ve harekât edemeyen üç felç insanı gördüm; onlara 'Siz neden iyileşmemişsiniz ve neden buradasınız?' diye sordum. Şöyle cevap verdiler. 'Biz yirmi yedinci gece buraya yetişemedik. Şifa bulmak için gelecek yılın recep ayının 27. gecesini bekliyoruz.' Bu gece için, çeşitli şehirlerden gelen insanlardan kalabalık bir topluluk oluşuyor ve on güne kadar devam eden büyük bir pazar oluşturuyorlar."
İbn Batuta'nın bu naklettikleri yadırganmamalıdır; zira bu mukaddes türbelerde gerçekleşen ve mütevatir olarak bize sabit olan kerametler sayılamayacak kadar fazladır. Mesela geçen yıl Şevval ayında (kitabın yazıldığı tarih olan H. 1343 yılı) Hz. İmam Rıza'nın (a.s) mübarek türbesine gelen ve felç vb. rahatsızlıklardan dolayı yürüyemeyen ve gittikleri bütün doktorlardan olumsuz cevap alan üç kadın şifa buldular. Bu olay kimsenin inkâr edemeyeceği şekilde o kadar yayıldı ki, hatta önceden başvurdukları doktorlar dahi, son derece titiz olmalarına rağmen bu olayı tasdik ettiler. Hatta bazıları bu olayı yazılı olarak da tasdik edip açıkladılar. Eğer sözün uzamasından ve konu dışına fazlasıyla çıkma endişesi olmasaydı, bu olayı bütün teferruatıyla naklederdim. Onun için bu bölümü burada noktalıyoruz.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

3- Merhum Kef'emî "Beledü'l-Emin" kitabında, bi'set gecesinde şu duanın okunmasını tavsiye ediyor:
اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ بِالتَّجَلِي الاَْعْظَمِ في هذِهِ اللَّيْلَةِ مِنَ الشَّهْرِ الْمُعَظَّمِ وَالْمُرْسَلِ الْمُكَرَّمِ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، وَاَنْ تَغْفِرَ لَنا ما اَنْتَ بِهِ مِنّا اَعْلَمُ، يا مَنْ يَعْلَمُ وَلا نَعْلَمُ، اَللّـهُمَّ بارِكْ لَنا في لَيْلَتِنا هذِهِ الَّتي بِشَرَفِ الرِّسالَةِ فَضَّلْتَها، وَبِكَرامَتِكَ اَجْلَلْتَها، وَبِالَْمحَلِّ الشَّريفِ اَحْلَلْتَها، اَللّـهُمَّ فَاِنّا نَسْأَلُكَ بِالْمَبْعَثِ الشَّريفِ، وَالسَّيِّدِ اللَّطيفِ، وَالْعُنْصُرِ الْعَفيفِ، اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، وَ اَنْ تَجْعَلَ اَعْمالَنا في هذِهِ اللَّيْلَةِ وَفي سايِرِ اللَّيالي مَقْبُولَةً، وَذُنُوبَنا مَغْفُورَةً، وَحَسَناتِنا مَشْكُورَةً، وَسَيِّئاتِنا مَسْتُورَةً، وَقُلُوبَنا بِحُسْنِ الْقَوْلِ مَسْرُورَةً، وَاَرْزاقَنا مِنْ لَدُنْكَ بِالْيُسْرِ مَدْرُورَةً، اَللّـهُمَّ اِنَّكَ تَرى وَلا تُرى، وَاَنْتَ بِالْمَنْظَرِ الاَْعْلى، وَاِنَّ اِلَيْكَ الرُّجْعى وَالْمُنْتَهى، وَاِنَّ لَكَ الْمَماتَ وَالَْمحْيا، وَاِنَّ لَكَ الاْخِرَةَ وَالاُْولى، اَللّـهُمَّ اِنّا نَعُوذُ بِكَ اَنْ نَذِلَّ وَنَخْزى، وَاَنْ نَأتِيَ ما عَنْهُ تَنْهى اَللّـهُمَّ اِنّا نَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ بِرَحْمَتِكَ، وَنَسْتَعيذُ بِكَ مِنَ النّارِ فَاَعِذْنا مِنْها بِقُدْرَتِكَ وَنَسْأَلُكَ مِنَ الْحُورِ الْعينِ فَارْزُقْنا بِعِزَّتِكَ، وَاجْعَلْ اَوْسَعَ اَرْزاقِنا عِنْدَ كِبَرِ سِنِّنا، وَاَحْسَنَ اَعْمالِنا عِنْدَ اقْتِرابِ آجالِنا، وَاَطِلْ في طاعَتِكَ وَما يُقَرِّبُ اِلَيْكَ وَيُحْظي عِنْدَكَ وَيُزْلِفُ لَدَيْكَ اَعْمارَنا، وَاَحْسِنْ في جَميعِ اَحْوالِنا وَاُمُورِنا مَعْرِفَتَنا، وَلا تَكِلْنا اِلى اَحَد مِنْ خَلْقِكَ فَيَمُنَّ عَلَيْنا، وَتَفَضَّلْ عَلَيْنا بجَميعِ حَوائِجِنا لِلدُّنْيا وَالاْخِرَةِ، وَابْدَأ بِابائِنا وَاَبْنائِنا وَجَميعِ اِخْوانِنَا الْمُؤْمِنينَ في جَميعِ ما سَأَلْناكَ لاَِنْفُسِنا يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ، اَللّـهُمَّ اِنّا نَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ الْعَظيمِ، وَمُلْكِكَ الْقَديمِ، اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَاَنْ تَغْفِرَ لَنَا الذَّنْبَ الْعَظيمَ اِنَّهُ لا يَغْفِرُ الْعَظيمَ الْعَظيمُ، اَللّـهُمَّ وَهذا رَجَبٌ الْمُكَرَّمُ الَّذي اَكْرَمْتَنا بِهِ، اَوَّلُ اَشْهُرِ الْحُرُمِ، اَكْرَمْتَنا بِهِ مِنْ بَيْنِ الاُْمَمِ، فَلَكَ الْحَمْدُ يا ذَا الْجُودِ وَالْكَرَمِ، فَاَسْأَلُكَ بِهِ وَبِاسْمِكَ الاَْعْظَمِ الاَْعْظَمِ الاَْعْظَمِ الاَْجَلِّ الاَْكْرَمِ، الَّذي خَلَقْتَهُ فَاسْتَقَرَّ في ظِلِّكَ فَلا يَخْرُجُ مِنْكَ اِلى غَيْرِكَ، اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَاَهْلِ بَيْتِهِ الطّاهِرينَ، وَاَنْ تَجْعَلَنا مِنَ الْعامِلينَ فيهِ بِطاعَتِكَ، وَالاْمِلينَ فيهِ لِشَفاعَتِكَ، اَللّـهُمَّ اهْدِنا اِلى سَواءِ السَّبيلِ، وَاجْعَلْ مَقيلَنا عِنْدَكَ خَيْرَ مَقيل، في ظِلٍّ ظَليل، وَمُلك جَزيل، فَاِنَّكَ حَسْبُنا وَنِعْمَ الْوَكيلُ، اَللّـهُمَّ اقْلِبْنا مُفْلِحينَ مُنْجِحينَ غَيْرَ مَغْضُوب عَلَيْنا وَلا ضالّينَ، بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَساَلُكَ بِعَزائِمِ مَغْفِرَتِكَ، وَبِواجِبِ رَحْمَتِكَ، السَّلامَةَ مِنْ كُلِّ اِثْم، وَالْغَنيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ، وَالْفَوْزَ بِالْجَنَّةِ وَالنَّجاةَ مِنَ النّارِ، اَللّـهُمَّ دَعاكَ الدّاعُونَ وَدَعَوْتُكَ، وَسَأَلَكَ السّائِلُونَ وَسَأَلْتُكَ وَطَلَبَ اِلَيْكَ الطّالِبُونَ وَطَلَبْتُ اِلَيْكَ، اَللّـهُمَّ اَنْتَ الثِّقَةُ وَالرَّجاءُ، وَاِلَيْكَ مُنْتَهَى الرَّغْبَةِ فِي الدُّعاءِ، اَللّـهُمَّ فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ، وَاجْعَلِ الْيَقينَ في قَلْبي، وَالنُّورَ في بَصَري، وَالنَّصيحَةَ في صَدْري، وَذِكْرَكَ بِاللَّيْلِ وَالنَّهارِ عَلى لِساني، وَرِزْقاً واسِعاً غَيْرَ مَمْنُون وَلا مَحْظُور فَارْزُقْني، وَبارِكْ لي فيما رَزَقْتَني، وَاجْعَلْ غِنايَ في نَفْسي، وَرَغْبَتي فيما عِنْدَكَ بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.

"Allah'ım! Yüce (recep) ayının bu gecesinde medyana gelen büyük tecellinin ve gönderilen değerli peygamberinin hürmetine, Muhammed ve Ehlibeyt'ini rahmetine mazhar kılmanı ve bizden daha iyi bildiğin günahlarımızı bağışlamanı diliyorum senden. Ey biz bilmediğimiz hâlde bilen Allah'ım! Peygamberlik şerefiyle üstün kıldığın, kendi keremlerinle yücelttiğin ve şerefli bir derece verdiğin bu geceyi bize mübarek kıl.
Allah'ım! Şerafet ve fazilet dolu bi'set (peygamberliğe seçiliş) hürmetine, lütuf sahibi ve iffet unsuru efendinin hakkına senden Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet etmeni, bu gecede ve diğer gecelerde amellerimizi kabul buyurmanı, günahlarımızı affetmeni, iyiliklerimize mükâfat vermeni, kötülüklerimizi örtmeni, kalplerimizi iyi söz (müjde) ile sevindirmeni ve rızklarımızı kendi indinden kolaylıkla çoğaltmanı istiyoruz.
Allah'ım! Sen görürsün, fakat görülmezsin. Basiretlerin varabileceği en doruk nokta sensin; (her şeyin) dönüşü ve sonu sensin. Öldürmek ve diriltmek sana mahsustur. Dünya ve âhiret senindir. Allah'ım! Zelil ve rezil olmaktan ve senin nehyettiğin şeyleri yapmaktan sana sığınırız.
Allah'ım! Rahmetinle senden cennet istiyoruz ve (cehennem) ateşinden sana sığınıyoruz; kudretinle bizi ondan kurtar. (Allah'ım!) Bize (cennet) hurilerinden (vermeni) istiyoruz; izzetinle (bunu) bize nasip buyur. En geniş rızklarımızı bize yaşımız ilerlediği (ihtiyarladığımız) zamanda ihsan eyle ve en iyi amellerimizi, ecellerimizin yakınlaştığı zamanda vaki kıl. İtaatin yolunda ve bizi sana yakınlaştıracak, indinde bizi faydalandırıp mukarreb kılacak istikamette ömrümüzü uzat.
Bütün durumlarımızda ve işlerimizde marifet ve basiretimizi iyileştir. Yaratıklarından, bize minnet bırakacak hiçbir kimseye bırakma bizi. Dünya ve ahiretimizle ilgili bütün hacetlerimizi lütfeyle bize. Kendimiz için istediğimiz her şeyi önce babalarımız, evlâtlarımız ve bütün mümin kardeşlerimiz için yerine getir; ey merhametlilerin en merhametlisi!
Allah'ım! Yüce ismin ve kadim mülkün ile sana yalvarıyorum; Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet ve selâm gönder ve bizim büyük günahımızı bağışla; çünkü büyüğü ancak büyük bağışlar.
Allah'ım! İşte bu, bize lütuf ve keremde bulunduğun haram aylarının birincisi olan recep ayıdır. Bu ayı ümmetler arasında bize lütfettin. Sana hamdolsun ey cömertlik ve kerem sahibi. O halde bu ayın ve senin en azametli, en büyük ve en değerli ismin... hürmetine senden Muhammed ve tertemiz Ehlibeyt'ine rahmet (ve selâm) göndermeni, bu ayda bizi, kendi itaatin için amel edenlerden ve şefaatini umanlardan kılmanı istiyorum. Allah'ım! Bizi doğru yola hidayet et ve indinde yerleşeceğimiz yeri, ebedi (rahmet) gölgenin altında ve büyük mülkünde en iyi bir yer karar kıl. Şüphesiz sen bize yetersin ve sen ne güzel vekilsin!
Allah'ım! Bizi kurtuluşa ermiş, mutluluğu yakalamış, gazap edilmemiş ve sapmamış bir şekilde kendi indine geri döndür; ey merhametlilerin en merhametlisi!
Allah'ım! Dönüşü olmayan mağfiretin ve kendine farz kıldığın rahmetin hakkına senden, her günahtan selâmette kalmayı, her iyilikten nasip almayı, cenneti kazanıp ateşten kurtulmayı diliyorum.
Allah'ım! Seni çağıran herkes gibi ben de seni çağırdım; sana el açan herkes gibi ben de sana el açtım. Senden talep eden herkes gibi ben de (hacetlerimi) senden talep ettim. Allah'ım! Güvenilecek ve ümit edilebilecek olan sensin. Son derece rağbetle dua edilip çağrılacak olan, sensin. Allah'ım! O hâlde Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet et. Kalbime yakin, gözüme nur, göğsüme hayırseverlik ve sadakat, dilime de gece gündüz seni zikretmeği yerleştir. Bana minnetsiz ve tehlikesiz geniş rızk nasip eyle ve verdiğin rızkı bereketli kıl. Zenginliğimi nefsimde kıl ve (ancak) indinde olana rağbet göstermemi sağla; rahmetinle ey merhametlilerin en merhametlisi!

Sonra secde ederek yüz defa şöyle söylersin:
اَلْحَمْدُ للهِِ الَّذي هَدانا لِمَعْرِفَتِهِ، وَخَصَّنا بِوِلايَتِهِ، وَوَفَّقَنا لِطاعَتِهِ، شُكْراً شُكْراً.
"Hamd, bizi kendini tanımaya hidayet eden, kendi velâyetine mahsus kılan ve kendi itaatine muvaffak eden Allah'a mahsustur. O'na şükürler olsun; O'na şükürler olsun."

Sonra da başını secdeden kaldırıp şu duayı okursun:
اَللّـهُمَّ اِنّي قَصَدْتُكَ بِحاجَتي، وَاعْتَمَدْتُ عَلَيْكَ بِمَسْأَلَتي، وَتَوَجَّهْتُ اِلَيْكَ بِاَئِمَّتي وَسادَتي، اَللّـهُمَّ انْفَعْنا بِحُبِّهِم، وَاَوْرِدْنا مَوْرِدَهُمْ، وَارْزُقْنا مُرافَقَتَهُمْ، وَاَدْخِلْنَا الْجَنَّةَ في زُمْرَتِهِمْ، بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.
"Allah'ım! Hacetimi sana getirdim; dileğimde sana güvendim. İmamlarım ve efendilerim vasıtasıyla sana yöneldim. Allah'ım! Onların sevgisinden bizi yararlandır; onların gireceği yere bizi de yerleştir; onlarla arkadaşlık yapmayı bize nasip eyle; onların safında bizi cennete götür; ey merhametlilerin en merhametlisi!"
Bu duayı Merhum Seyyid İbn Tâvûs, Bi'set günüyle ilgili olarak zikretmiştir.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

Yirmi Yedinci Gün

Bu gün büyük bayramlarımızdan birisidir. Bu günde Resulullah (s.a.a) Hz. Cebrail'in (a.s) kendisine Hak tarafından risaleti indirmesiyle peygamberliğe seçilmiştir. Bu gün için şu ameller rivayet edilmiştir:
1- Gusletmek.
2- Oruç tutmak. Bu günün orucu, yıl içerisinde özel bir önem ve fazilete sahip olan dört günün orucundan birisidir ve yetmiş yılın orucuna bedeldir.
3- Bu günde Resulullah'a (s.a.a) ve Ehlibeyt'ine (a.s) salâvat getirmek.
4- Hz. Resulullah'ın (s.a.a) ve Hz. Ali'nin (a.s) ziyaretleri.
5- Merhum Şeyh Tusî "Misbah" kitabında şöyle nakleder: Rayyân İbn Salt'tan rivayet edildiğine göre, İmam Muhammed Takî (a.s) recebin on beşinci ve yirmi yedinci günleri oruç tuttu ve bütün yakınları da oruç tuttular. İmam (a.s) bize on iki rekât namaz kılarak, her rekâtta bir Fâtiha ve bir sure okumamızı, namaz bittikten sonra da dört defa Fâtiha, dört defa Felak ve dört defa Nâs surelerini okumamızı, ardından da dört defa:
لا اِلـهَ إِلاّ اللهُ واللهُ اَكْبَرُ، وَسُبْحانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظيم.
"Allah'tan başka ilâh yoktur, Allah uludur ve bütün övgüler Allah'a mahsustur. Yüce ve azametli Allah'a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur."

Dört defa:
اللهُ اللهُ رَبِّي لا اُشْرِكُ بِهِ شَيْئاً.
"Allah'tır, Allah'tır Rabbim ve ben hiçbir şeyi O'na ortak koşmam."

Dört defa:
لا اُشْرِكُ بِرَبِّي اَحَداً.
"Ben hiçbir kimseyi Rabbime ortak koşmam" zikirlerini söylememizi emretti.

6- Yine merhum Şeyh Ebulkasım Hüseyin İbn Ruhtan (r.a) şöyle rivayet etmiştir: Bu günde (27 recep) on iki rekât namazı, her rekâtta bir Fâtiha ve surelerden kolay olanını okuyacak şekilde kılar ve teşehhüt ve selâmdan sonra, her iki rekât arasında oturarak şu duayı okursun:
اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَداً، وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَريكٌ في الْمُلْكِ، وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْبيراً، يا عُدَّتي في مُدَّتي، يا صاحِبي في شِدَّتي، يا وَليّي في نِعْمَتي، يا غِياثي في رَغْبَتي، يا نَجاحي في حاجَتي، يا حافِظي في غَيْبَتي، يا كافيَّ في وَحْدَتي، يا اُنْسي في وَحْشَتي، اَنْتَ السّاتِرُ عَوْرَتي فَلَكَ الْحَمْدُ، واَنْتَ الْمُقيلُ عَثْرَتي فَلَكَ الْحَمْدُ، وَاَنْتَ الْمُنْعِشُ صَرْعَتي فَلَكَ الْحَمْدُ، صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاسْتُرْ عَوْرَتي، وَآمِنْ رَوْعَتي، وَاَقِلْني عَثْرَتي، وَاصْفَحْ عَنْ جُرْمي، وَتَجاوَزْ عَنْ سَيِّئاتي في اَصْحابِ الْجَنَّةِ وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذي كانُوا يُوَعَدُونَ.
"Bütün övgüler kendisine evlât edinmeyen, mülkünde hiçbir ortağı bulunmayan ve (yaratıkların) yardımına muhtaç olmayan Allah'a mahsustur. O'nu büyüklükle an. Ey bütün ömrümde birikimim olan (Rabbim), ey zor günlerimde yanımda olan, ey velinimetim, ey isteklerimde imdadım, ey hacetlerimi gideren, ey yokluğumda beni koruyan, ey yalnızlığımda bana yeten, ey korkulu anlarımda yanımda olan (teselli kaynağım)! Kusurumun üstünü örten sensin; o hâlde sana hamdolsun. Hatalarımı affeden sensin; öyleyse sana hamd olsun. Düşeceğim yerde bana yardımcı olan sensin; o hâlde sana hamdolsun. (Allah'ım!) Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet ve selâm gönder; ayıplarımı ört; korkumu emniyete çevir; hatamı affet; suçumu bağışla; kötülüklerimden geç ve kendilerine sadık bir vaatle cennet sözü verilen cennet ehlinin arasında (bana da yer ver)."

Namaz ve duayı bitirdikten sonra ise yedi defa Fâtiha, İhlâs, Felak, Nâs, Kâfirûn ve Kadir surelerini, yedi defa da Âyete'l-Kürsî'yi okur ve ardından yedi defa:
لا اِلـهَ إلاَّ اللهُ واللهُ اَكْبَرُ وَسُبْحانَ اللهِ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاّ بِاللهِ"Allah'tan başka ilâh yoktur ve bütün övgüler Allah'a mahsustur. Yüce ve azametli Allah'a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur."

Ve yedi defa da:
اللهُ اللهُ رَبِّي لا اُشْرِكُ بِهِ شَيْئا.
"Allah'tır, Allah'tır benim Rabbim ve ben hiçbir şeyi O'na ortak koşmam" zikirlerini söylersin ve dilediğin şeyleri Hak Teâlâ'dan istersin.

7- "İkbal" kitabında ve "Misbâh" kitabının bazı nüshalarında şu duanın da bu günde okunmasının müstehap olduğu nakledilmiştir:
يا مَنْ اَمَرَ بِالْعَفْوِ وَالتَّجاوُزِ، وَضَمَّنَ نَفْسَهُ الْعَفْوَ وَالتَّجاوُزَ، يا مَنْ عَفا وَتَجاوَزَ، اُعْفُ عَنّي وَتَجاوَزْ يا كَريمُ اَللّـهُمَّ وَقَدْ اَكْدَى الطَّلَبُ، وَاَعْيَتِ الْحيلَةُ وَالْمَذْهَبُ، وَدَرَسَتِ الاْمالُ، وَانْقَطَعَ الرَّجاءُ اِلاّ مِنْكَ وَحْدَكَ لا شَريكَ لَكَ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَجِدُ سُبُلَ الْمَطالِبِ اِلَيْكَ مُشْرَعَةً، وَمناهِلَ الرَّجاءِ لَدَيْكَ مُتْرَعَةً، واَبْوابَ الدُّعاءِ لِمَنْ دَعاكَ مُفتَّحَةً، وَالاِسْتِعانَةَ لِمَنِ اسْتَعانَ بِكَ مُباحَةً، وَاَعْلَمُ اَنَّكَ لِداعيكَ بِمَوْضِعِ اِجابَة، وَللصّارِخِ اِلَيْكَ بِمَرْصَدِ اِغاثَة، وَاَنَّ فِي اللَّهْفِ اِلى جُودِكَ وَالظَّمانِ بِعِدَتِكَ عِوَضاً مِنْ مَنْعِ الْباخِلينَ، وَمَنْدُوحَةً عَمّا في اَيْدِى الْمُسْتَأثِرينَ، وَاَنَّكَ لا تَحْتَجِبُ عَنْ خَلْقِكَ إِلاّ اَنْ تَحْجُبُهُمُ الاَْعْمالُ دُونَكَ، وَقَدْ عَلِمْتُ اَنَّ اَفْضَلَ زادِ الرّاحِلِ اِلَيْكَ عَزْمُ اِرادَة يَخْتارُكَ بِها، وَقَدْ ناجاكَ بِعَزْمِ الاِرادَةِ قَلْبي، وَاَساَلُكَ بِكُلِّ دَعْوَة دَعاكَ بِها راج بَلَّغْتَهُ اَمَلَهُ، اَوْ صارِخ اِلَيْكَ اَغَثْتَ صَرْخَتَهُ، اَوْ مَلْهُوف مَكْرُوب فَرَّجْتَ كَرْبَهُ، اَوْ مُذْنِب خاطِئ غَفَرْتَ لَهُ اَوْ مُعافىً اَتْمَمْتَ نِعْمَتَكَ عَلَيْهِ، اَوْ فَقير اَهْدَيْتَ غِناكَ اِلَيْهِ، وَلِتِلْكَ الَّدعْوَةِ عَلَيْكَ حَقٌّ وَعِنْدَكَ مَنْزِلَةٌ، إِلاّ صَلَّيْتَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَقَضَيْتَ حَوائِجي حَوائِجَ الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ، وَهـذا رَجَبٌ الْمُرَجَّبُ الْمُكَرَّمُ الَّذي اَكْرَمْتَنا بِهِ اَوَّلُ اَشْهُرِ الْحُرُمِ، اَكْرَمْتَنا بِهِ مِنْ بَيْنِ الاُْمَمِ، يا ذَا الْجُودِ وَالْكَرَمِ، فَنَسْأَلُكَ بِهِ وَبِاسْمِكَ الاَْعْظَمِ الاَْعْظَمِ الاَْعْظَمِ الاَْجَلِّ الاَْكْرَمِ، الَّذي َخَلَقْتَهُ فَاسْتَقَرَّ في ظِلِّكَ فَلا يَخْرُجُ مِنْكَ اِلى غَيْرِكَ، اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَاَهْلِ بَيْتِهِ الطّاهِرينَ، وَتَجْعَلَنا مِنَ الْعامِلينَ فيهِ بِطاعَتِكَ، وَالاْمِلينَ فيهِ بِشَفاعَتِكَ، اَللّـهُمَّ وَاهْدِنا اِلى سَواءِ السِّبيلِ، وَاجْعَلْ مَقيلَنا عِنْدَكَ خَيْرَ مَقيل، في ظِلٍّ ظَليل، فَاِنَّكَ حَسْبُنا وَنِعْمَ الوَكيلُ، وَالسَّلامُ عَلى عِبادِهِ المُصْطَفِيْنَ، وَصَلَواتُهُ عَلَيْهِمْ اَجْمَعينَ، اَللّـهُمَّ وَبارِكَ لَنا في يَوْمِنا هَذَا الَّذي فَضَّلْتَهُ، وَبِكَرامَتِكَ جَلَّلْتَهُ، وَبِالْمَنْزِلِ الْعظيمِ الاَْعْلى اَنْزَلْتَهُ، صَلِّ عَلى مَنْ فيهِ اِلى عِبادِكَ اَرْسَلْتَهُ، وَبالَْمحَلِّ الْكَريمِ اَحْلَلْتَهُ، اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلَيْهِ صَلاةً دائِمَةً تَكُونُ لَكَ شُكْراً وَلنا ذُخراً، وَاجْعَلْ لَنا مِنْ اَمْرِنا يُسراً، وَاخْتِمْ لَنا بِالسَّعادَةِ اِلى مُنْتَهى آجالِنا، وَقَدْ قَبِلْتَ الْيسيرَ مِنْ اَعْمالِنا، وَبَلَّغْتَنا بِرَحْمَتِكَ اَفْضَلَ آمالِنا، اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَيء قَديرٌ، وَصَلَّى اللهُ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ وَسَلَّم.
"Ey (insanlara) affetmeyi, hatalardan geçmeği emreden ve kendisi de buna kefil olan; ey affeden ve bağışlayan (Rabbim)! Beni affet ve günahlarımdan geç ey Kerim! Allah'ım! Arayışım beni zahmete düşürmüş, çare ve çıkış yolu bulamıyorum. Arzular yok olmuş; ümit kesilmiş; tek ümidim sensin; senin ortağın yoktur.
Allah'ım! Sana bütün taleplerin yolu açıktır; sana olan ümit kaynakları doludur; seni çağıranlar için dua kapıları açıktır ve senden yardım dileyene yardımın hazırdır. (Allah'ım!) Seni çağırana karşı icabete hazır olduğunu, feryat edip yardım dileyecek kimseye imdat etmeği beklediğini biliyorum. Senin kerem ve cömertliğine yalvarmak ve verdiğin vaadin kesin gerçekleşeceğine inanmak, cimrilerin cimriliğine ve zenginlerin elindekilere muhtaç olmaya (en iyi) alternatiftir. (Allah'ım!) Sen yaratıklarından uzak değilsin; onları senden uzaklaştıran, yaptıkları (kötü) amellerdir. Şunu kesin olarak bildim ki sana yürüyen yolcunun en iyi azığı, seni seçecek sağlam iradesidir. İşte benim kalbim de sağlam bir iradeyle seninle münacat ve niyaz ediyor.
(Allah'ım!) Arzusuna kavuşturduğun her ümitlinin duasıyla, imdadına yetiştiğin her feryat edenin çağrısıyla, sıkıntısını giderdiğin her perişan ve kederlinin yalvarışıyla, bağışladığın her hatakâr ve günahkârın duasıyla, sıhhat ve selâmet vererek nimetini tamamladığın kimsenin çağırışıyla, kabul etmeği üzerine bir hak bilip değer biçtiğin ve zenginleştirdiğin her fakirin duasıyla; evet; bütün bu dua ve yalvarışlarla ben de sana yalvarıyor ve Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet ve selam göndermeni, dünya ve âhiret hacetlerimi yerine getirmeni diliyorum.
İşte bu, kendisiyle bize kerem ve lütufta bulunduğun, haram aylarının ilki değerli ve yüce recep ayıdır. Ümmetler içinde bize bu ay vasıtasıyla özel ikram ve ihsanda bulundun. Ey cömertlik ve kerem sahibi! Bu ayın ve en azametli, en yüce ve en değerli ismin... hürmetine senden, Muhammed ve pâk Ehlibeyt'ine rahmet (ve selâm) göndermeni ve bu ayda bizi itaatin için amel eden ve şefaatini ümit edenlerden kılmanı diliyoruz.
Allah'ım! Bizi doğru yola hidayet et, bizi kendi indinde daimî (rahmet) gölgende en iyi yere yerleştir. Muhakkak sen bize yetersin ve sen ne güzel velisin. O'nun selâm ve salâvatı, seçilmiş kullarının hepsinin üzerine olsun.
Allah'ım! Üstün kıldığın ve kereminle yücelttiğin, azametli ve yüce bir derece verdiğin bu günde bize bereket ver. Bu günde kullarına gönderdiğin ve değerli bir makama ulaştırdığın Peygamber'ine rahmet ve selâm eyle. Allah'ım! Sana şükür ve bize (manevî) birikim vesilesi olacak daimî bir rahmet et ona. (Allah'ım!) İşimizi kolaylaştır ve ecelimiz bitinceye dek hayatımızı saadetle sona erdir. Böylece az amellerimizi kabul et ve kendi rahmetinle bizi en iyi arzularımıza ulaştır. Muhakkak senin her şeye gücün yeter. Allah'ın rahmet ve selâmı Muhammed ve Ehlibeyt'inin üzerine olsun."

Bu duayı, İmam Musa Kazım (a.s) recebin 27. günü Bağdat'a götürüldüğü zaman okumuştur ve recep ayında okunan en önemli dualardan birisidir.

8- Yirmi yedinci gecenin üçüncü amelinde zikrettiğimiz duayı Merhum Seyyid İbn Tâvûs, yirmi yedinci günde okunmasını tavsiye etmiştir. Bu dua Kef'amî'nin rivayeti ile bu günün gecesinin amellerinde geçti.

Recep Ayının Son Günü

Bu gün için gusledilme rivayet edilmiştir. Bu günün orucu günahların bağışlanmasına vesile olur. Bu günün diğer bir ameli de birinci günün amellerinde zikrettiğimiz şekilde Hz. Selman (r.a) namazının kılınmasıdır.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Alevi Ahlak ve İrfanı” sayfasına dön