Nakşi-Bektaşileri

Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Nakşi-Bektaşileri

Mesaj gönderen Musa Özateş »

İlginç geldi ,bir araştırma sonucu hazırlanmış ama bizim bektaşilik sünniliktir tezimizi,
ayrıca sünni tarikatlarda ehli beyt 12 imamların övgüsü olduğu tezimizi
ve nakşilikle bektaşilik ilk zamandan bu yana kardeş kabul edildiği tezimizi kanıtlıyor.
1826 dan sonra bektaşi dergahhları nakşilere verilmişti
çünkü ondan öncesinde bu iki tarikat kardeş kabul ediliyordu ve sonuçta nakşiler kendilerini aynı zamanda bektaşi kabul ettiler.araştırmanın çoğu kısmı bunları doğruluyor açık kısımlar zaten yoruma açık.




REFİK ENGİN.
NAKŞÎ BEKTAŞİLERİ. Diğer adı ile Nakşî Dervişleri.
Sözlerime Nakşî Derişlerinin meydan açılış sözü ile başlayalım.
HU ERENLER.
Hü ve HU Trakya ve Balkanlarda bazen H harfinin söylenişi pek çok kelime önü de kullanılmadığından Ü ve U olarak ta söylenmektedir. Bektaşilerde Hü veya Hu Allah selamı olarak kullanılır. Bir Bektaşi bir meydana girdiğinde eşikten içeri gireceği zaman “Hü Dost” deyerek meydandaki mürşitleri ve canları selamlayarak girer. Oradakiler de onun bu selamını alıp onu eyvallah diyerek buyur ederler. .Trakya’daki her Bektaşi kolunda giriş ve niyaz farklılık gösterir ama ortak kültürün egemenliği de apaçık göz önündedir. Meydan, Trakya ve Balkanlarda toplanma yerlerine verilen addır. Her gelen muhip ve misafir görüşmesinde üç defa görüşme yapılması tüm Trakya’daki Bektaşilerde geçerlidir.
Bizim tanıtmaya çalışacağımız Nakşî Bektaşileri Bulgaristan’dan göç ile Trakya’nın bazı kesimlerine ve Anadolu’ya göç etmişlerdir. Nakşî Bektaşileri günümüzdeki Nakşibendîler ile kıyaslanamaz. Çünkü Nakşî Bektaşileri -diğer adları ile Nakşî dervişleri- günümüzde Atatürkçü aydın kimselerdir. 12 imamlara bağlıdırlar. Muhipleri Hacı Bektaş’ı ziyarete gitmekte ve laik Türkiye Cumhuriyetinin birliğine gülbanklar çekmektedirler. Kendilerini Nakşîlerin Melami kolu gibi görmektedirler.

Romanya’nın 1945 yılına kadar toprağı olan Totrakan ve civarı daha sonraları Bulgaristan’a savaş tazminatı olarak verilir. Nakşî Bektaşilerine bu gün geliş yerlerini sorduğunuz da Romanya deyenler de olduğu halde bu gün Bulgaristan toprakları olan yerleşimlerinin adlarını vermektedirler.
İbadetleri için eskiden mutlaka Pazartesi veya Cuma günün akşamı toplantıları yapıyormuş. Bu gün bu belli merkezlerde mürşit olmaması nedeniyle yapılamamaktadır. Genellikle Hü yerine Hu denilmesi görülmektedir.

Tuz a Balım sultan denilmesi ve horoza Cebrail denilmesi Nakşîlerde de aynen vardır. Dualarında 12 imamlara bağlılıkları her dem dile getirilmektedir. Demlerde üçleme yapılmaktadır. Burada üçleme dem olacak diye bir kaide yoktur. Bu usul tüm Trakya’da geçerlidir. Nakşîlerde tek başına nasip alınabiliyor. Musahiplik ve musahip erkânı uygulanmamaktadır. Bu konuda her hangi bir bilgileri de yok.

Nevruz ayında sofralara konulan yumurtalar için Balım Sultan erkânında rastladığımız gibi ayrıca bir dua yapılmamaktadır. Her can getirdiği ile mürşit huzurunda getirdikleri için rızalık ve dualar yapılmaktadır.
Mürşitlik makamının ehlilere verilmesini istedikleri için geçmişten günümüze seçim ile mürşitlik verilmektedir. Bir mürşidin ardından ehli olduktan sonra oğlu veya torunu da görev alabilir denilmektedir. Bir mürşit görev aldıktan sonra mürşidi ile daha sonra her hangi bir erkâna göre denetleme veya sorgulama olmamaktadır. Nakşî Bektaşileri kendilerini Anadolu’daki Nakşibendîlere benzetilmesini istemiyorlar. Bundan son derece rahatsızlık duymaktadırlar. Tarihsel yönden geçmişten pek fazla bilgileri yok. Ellerinde yazılı belgeler bulunmamaktadır. Belki zamanla var olanlar ehli olmayan ellerde saklanmamış veya bilerek yok edilmiştir.
Nefes sonrası mürşidin kısa dua yapılması görülmektedir.

Trakya’daki Nakşîlere sorduğunuzda kendilerini genelde Kızılbaş veya Bektaşi demektedirler. Kendilerine Trakya’daki Bektaşileri Sünnilerden daha yakın kabul edip sevgi duymaktadırlar. Fakat Sünnileri kesinlikle kınamadıkları gibi onlar hakkında kötü bir söz dahi söylememektedirler. Nakşibendîleri incelememizin nedeni ise Bektaşi kökenli oldukları içindir.

Nakşî dervişleri hakkında topladığımız bilgiler ışığında 1826 yılında Balım Sultan erkânına devam eden bir topluluk iken Osmanlı devletinin o zaman ki izlediği politika yüzünden Nakşibendî tarikatına dönüştürülmek istenmişler fakat bunu başaramamışlardır. 2003 yılı nevruzunda erkânın gördüğümde Balım Sultan erkânının izlerini silinmediğini gördüm. Nerdeyse erkânın icra edilen kısmı zikir erkânı haricinde ayni idi. Eksikler ise tüm tarikatlarda görülen kısalmalardan başka bir şey değildir.
Bizim bu iddialarımızı destekleyen bir araştırma da Bulgaristan’da yayımlanmış “ Mehmet Beytullov’un Alevilik keşmekeşliği ve Bulgaristan Kızılbaşları “ kitabından aynen yazıyoruz. Yalnız yazarın araştırmasında bazı fikirlerine tüm Trakya’daki Bektaşi sürekleri gibi bizde katılamıyoruz. Toplumun üyeleri Bektaşi olduğunu söylediği halde bu araştırma Alevi olarak ta tanımlıyor.
Trakya’da Bektaşi ve Bektaşi sürekleri hatta Şeyh Bedreddin’iler kendilerini Alevi olarak görmemektedirler.

“ Nakşibendî tarikatı tipik bir Sünni topluluğudur. Burada, Türkiye’de ve hiçbir başka ülkede bu tarikata mensup olanlar Alevi sayılmaz. Ülkemizde bu tarikat taraftarları Eski Dulova (Ak Kadınlar) kazası Ruynovo köyünde ve kısmen de İsperih şehrinde yaşamaktadırlar. Onların dışında Silistre sancağı Nojarevo köyünde Razgrat sancağı Dragomıj ile Sveştari köylerinde ve İsperih’te bir takım Nakşibendiler vardır ki, bunların ecdatları Yeniçeri ocağı ortadan kaldırıp Bektaşi tarikatı yasaklandıktan sonra ve Bektaşi toplumlarının başına Nakşibendi babaları getirildiği dönemde gördükleri eğitim neticesinde Nakşibendilikten zikir yapmayı ve bazı özellikleri , Bektaşiliğe mahsus olan 12 İmamlara inançla ,rakı içmeyi birbirine katarak bir nevi Nakşibendi-Bektaşi si olmuşlar. Onları Bulgaristan Alevilerinin bir parçası olarak kabul etmek lâzım.

Başlıca sabık İsperih kazası Sveştari ve Eski Pavlikeni kazası Rozitsa köylerinde, kısmen de dolay köylerde (Gosrko Slivovo ve Suhindolile ile Vazovo ve Draç ) yaşayan Müslümanları konu komşuları, tanıdıkları Derviş saymaktadırlar.
Dervişin her kez tarafından bilinen sözlük anlamı dünya işlerinden eli ayağı çekmiş ve bir tarikata girerek kendini ibadete vermiş kimselerdir. Oysa sözünü ettiğimiz dervişler ne dünya malından vazgeçmiş ve bu yüzden yoksul, ne kapı kapı, köy köy dolaşıp geçimini sağlayan ve nede tekkelerde barınan insanlardır. Hiç kimse onlara, hangi tarikatın dervişi olduğunu sormamakta, derviş deyip geçmektedirler. Sanki dervişlik Müslümanlığın içinde özel bir tarikatın adıymış gibi hava yaratılmış.
Şahsen kendileri Bektaşi olduklarını söylemektedirler. Fakat öteki Bektaşiler onların Bektaşiliğini kabul etmemektedirler. Türkiye’de ve Bulgaristan’da her kez Bektaşileri Kızılbaş Alevi saydığı halde burada dervişleri ne Kızılbaşlar ne Sünniler ve ne de Hıristiyanlar Alevi saymaktadırlar. Onların öteki Bektaşilerle, Alevilerle pek çok ortak yönleri bulunmakla beraber, bir hayli bakımdan da onlardan farklaşmaktadırlar. Her şeyden önce bir Müslüman’ın Bektaşi olması için öteki Bektaşilerde olduğu gibi Bektaşi soyundan olması şart değildir. Anası ve babası Bektaşi olmayan da Bektaşiliğin ilkelerini, benimsediği zaman, usul ve kaideye göre tarikata kabul edilir. Ama öteki Bektaşilerde olduğu gibi karı koca, yani bir çift olarak değil, tek başına. Bu usul Bektaşilikte ikinci Pir sayılan Balım Sultanın getirdiği bir yenilikti. Bunun neticesinde de Bektaşiliğin içinde Dede babalık belirmişti. Bizim dervişler işte bu DEDE Babalığın uzantısı olabilir.

1928 den sonra Türkiye ye göç etmişler. Orada kalan muhiplerin hala var olduğu söylenmektedir. 1938 yılında kısa bir dönem Kırklareli’nin Yoğuntaş köyünde kalanlar olduysa da bir yıl sonra burayı toptan terk etmişlerdir. Bu toplum Totrakan’da Hüseyin Sabri Baba (Softa baba)tekkesine bağlı imişler. Mürşitlerine Şeyh Dede veya efendi denilmektedir. Seçim sistemini benimsemiş aslında Balım Sultan erkanının bir benzerini uygulamaya çalışmaktadırlar.

Yukarıda adı geçen köylerin 15.ci asırdan 19.cu asra kadar Bulgaristan’a yerleşmiş bulunan Türk aşiretlerinin adını taşıması ve aynı zamanda aynı köylerde bir den fazla tarikat olması bazı kişileri yanılmaktadır. Kendi inanışları haricine halkın deyimi ile zahiri demesi(BİZDEN BAŞKALARI) tüm Trakya’da görülmektedir.

Aşağıda adını vereceğimiz toplulukların ve yerleştikleri yerlerinde aynı yörelerde bulunması aşiretlerin zaman içinde kız alış verişinde bulunmasına rağmen 19.cu yüzyıl başlarına kadar töre ve inançlarını korumuşlardır. Günümüzde hala bazı gurupların eski töre ve inançlarını devam ettirme istekleri görülmektedir. Bulgaristan’ın bu bölgesinde halen Balım Sultan Bektaşileri, Babailer ve Nakşî Bektaşileri bulunması bize her cemaatın bir tarikata dayanan bir inancını göstermektedir.

Yerleşim yerleri adlarını taşıyan aşiret adları ve tarihçeleri şu şekildedir.

KOVANCILAR Aşireti
Rumeli’de yerleştikleri yerler, Bağdanos, Selanik, Niğbolu, Şumnu. Anadolu’da yerleştikleri yerler, Afyon, Halep, Adana, Bağdat.( Afyon Bolvadin merkezine bu cemaattan gelip yerleşmişler. Yörük’türler
Anadolu’da Kilis, Rakka, Halep ,(bu gün Suriye de)Maraş, Adana, Sivas, Bağdanos mevki (Eğri boz Sancağı)Ordu kazası.

Kovancılar adındaki Çirmen kazasına bağlı yerleşim yeri 1515 yılında 17 hane, 1 mücerret, 1530 yılında 17 hane, 5 mücerret, 1577 yılında 39 hane, 21 mücerret kayıtlıdır.

Kovancıları aşiretinden veya başka Müslüman nüfuzun bu köyde 1515 ten beri var olduğu görülmektedir.1577 yılında hane sayısının çok olması yeni göç ihtimalini akla getirmektedir.

1515 yılı Osmanlı kayıtlarında günümüzde halen Bektaşi kökenli toplum köylerinin adları geçen yerleri görmekteyiz. Bu da bize göstermektedir ki 1500 yılı evveli toplu halde Bektaşi kökenliler buralara yerleştirilmiştir.

MUMCULAR Cemaatı.
Rumeli’de yerleştikleri yerler, Razgrad. Anadolu’da yerleştikleri yerler,1878 göçünde Afyon Bolvadin merkezine bu cemaattan gelip yerleşmişler. Türkmen’dirler.

AKÇALAR Cemaatı.
Rumeli’de yerleştikleri yerler, Yenişehir Feneri (Tırhala) Anadolu’da yerleştikleri yerler, Kerkük, Ankara, Halep, Mamalı Türkman cemaatındandır. Mamalu cemaatı da Bozulus Aşiretindendir. Türkmen’dirler.

Yunanistan ve Bulgaristan da bulunan KAYALAR Cemaatı da aynı zamanda Bozulus Aşiretindendir. Bu aşiret mensuplarından Yunanistan’daki aşiret mensupları 1924 mübadelesi ile Türkiye’nin çeşitli yerlerine dağılmışlardır. Kayalar cemaati de Balım Sultan Bektaşiliğine 1924 yılına kadar devam ettikleri göç sonrası ise inanışlarında yöreler etken olmuştur.

Ayrıca Makedonya /köprülü kasabası civarında yerleşmiş bulunan Hamza Bey cemaatı da Mamalu cemaatındandır. Hepsinin ayrılış yeri de Bozulus Aşiretidir. Ortak noktaları Bektaşi oluşları ve Bozulus cemaatinden olmalarıdır.
Bizim tespit ettiğimiz bazı toplumların tarikat kökenleri Bozulus Aşiretine dayanması bu aşiretin tarih boyunca Ehl-i Beyt tarikatlarına bağlı bir kökü vardır.

BALABANLAR Cemaatı.
Rumeli’de yerleştikleri yerler, Tırhala, Yenişehir, Drama ,Zağra ,Filibe . Anadolu’ da yerleştikleri yerler, Erzurum.
Balabanlı Cemaati, Boz Koyunlu Aşiretine tabidir. Anadolu ve Rumeli’de Derbentçi olarak görev yapmışlardır. Cemaatın bir kısmı PEHLİVANLI Aşireti içinde görülür. Yörük’türler.

Bu toplumlar hakkında bir araştırmada şu bilgileri görmekteyiz.

Romanya’daki Kızılbaşlar(Bu gün büyük bir kısmı Bulgaristan’da)nereden gelmişler ve ne zaman Kızılbaş olmuşlardır? Başlıklı bölümünde iki küçük ayrıntı yapacağım.

“ Bizler Haymana’dan sürgün gelmişiz.(Ankara’ya bağlı ilçe) diyorlar. Fakat nasıl ve ne suretle geldiklerini bilmiyorlar. Yalnız dedelerinden Hayman’dan sürgün geldiklerini işitmiş olduklarını söylüyorlar.
Şu halde bu Romanya’daki Kızılbaşlar, Kızılbaşlığı kabul etmiş bir halde Rumeli’ye geçmişler ve buradaki mevcut olan tekke postnişlerinden ahz-ı inayet ederek yollarını yine terk etmemişlerdir.

Nakşibendî Dervişleri kendilerini 12 İmamlara bağlı el ele el Hakka ailesini benimsemişlerdir.
Nasip törenlerine gelince Balım Sultan erkânına benzerlik göstermekle beraber kendilerine has özellikleri ile erkân uygulamaktadır. Nasibe giren iki çiftin ilk giren eri sonrası ikinci giren çiftin bacısı daha sonra ikinci çiftin eri ve en sonra ilk giren çiftin eşi girmesi ile bu 4 kişi kardeş olmakta musahip erkânı olmamakla bu tür bir nasip kardeşliği geliştirilmiştir. Yani ilk çifti 1 ve 2 nolu olarak nitelersek 3 ve 4 nolu çiftin girişi 1,4,3,2 sırası ile nasibe rehber eşliğinde tek tek 4 kapı selamı ile gelirler. Çıraklar sadece çırakçı tarafından uyarılır. Her kez çırak uyaramaz. Bu Trakya’da ve Ehli Beyt tarikatlarında zorunlu haller dışında bir kuraldır.
Nevruz ve muharrem harici tek çerağ yakılmaktadır. Nasipte tığbend yoktur. Tığ bendin Yerini kuşak almıştır
Daha evvel Nakşî dervişleri erkânda def ve saz var iken günümüzde bu yoktur. Mürşitlerde teslim taşı yoktur. Mürşitlerin başlarında taç denilen başlıklar vardır. Rengi yeşildir. Meydan da oturuş şekli nasip yaşına göre mürşidin sağında erler solunda bacılar oturur. Burada bu yolda görev yapanların eşleri ilk sıralarda olmaktadır. Mürşit kendi eşi hariç her kese nasip verebilmektedir.
Nakşî dervişleri erkânında dem vardır. Fakat Mehmet Akçay Efendi demlerin erkânlarında var olmasına rağmen aşrı bir şekilde dem alınmasının olmadığını söyledi. Halkında günümüzde meydanlarında demin sembolik olarak alındığı için bir sorun yaşamadıklarını söyledi.
Mürşitlere Dede veya efendi denilmektedir. Mürşit seçimi ise şu şekilde yapılmaktadır. Eğer aday gösterilen kişiler birden fazla veya tek olsa bile 12 hizmet sahipleri tarafından sadece adayların bu göreve layık olup olmadı muhabbet ile tartışılır. Karar verildiği zaman aday kişiye bu meydanda bildirilir. Dede veya efendi olan kişiye 12 hizmet sahipleri bir mahlas veya halk deyimi ile lakap verilir.2004 yılı içinde halen mürşitlik görevini yerine getiren Mehmet Akçay Efendi ye CEVHERİ mahlasını vermişlerdir. Yeni mürşit olacaklar sağ olan bir başka mürşitten el alması gerekmektedir.

Nakşî erkânına girerken Mürşide 4 kapı selamından sonra baba önüne niyaz edilerek görüşme yapılır. Biz bir Nevruz muhabbetinde gördüklerimiz Şeyh Bedreddin’i ve Ali Koç babalılardaki görüşmenin hemen hemen aynısı olduğunu gördük. Nevruz muhabbeti evvel Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinde görüştüğüm Mehmet Akçay Dede efendiye erkânınıza gelsek bizleri alır mısınız dediğimiz de “Erenler nasipli kişilerden saklımız yoktur. Evlatlarımıza bile belli bir yere kadar kısmını göstermekteyiz demişti. Dede efendi nasiplilere elinin içi öpülür. Eğer dede efendi muhabbet evveli görüşmeye gelen muhip e elinin dışını vermesi o canın o toplumda hatalı olduğuna işaret sayılır ve orada bu halk huzurunda hesaplaşma çıraklar önünde yapılır. Kurban tığlamaları Balım Sultan Bektaşilerinin kurban tekbirlemelerine çok benzemektedir. Kurban tekbirleme sonrası 2 rekât şeriat namazı kılınmaktadır. Cebrail kurbanı uygulaması inancında diğer Bektaşi ocaklarından farklı değildir. Adaklara nezire denilmektedir. Bulgaristan’ın Akçalar köyünde göç zamanı her kez Türkiye ye göç etmiş kalan olmamış.
Topladığımız bilgiler ışığında bu toplumun mensuplarının Bulgaristan a Karaman ve Manisa yöresinden gelen iki gurubun zaman içinde aynı inançla kaynaştıkları bir toplum oluşturduklarına inanıyoruz. .Gülbanklarında Nakşî Şeyhlerini saydıktan sonra Hacı Bektaş ve 12 İmamlar ile duayı bağlamaktadırlar. Daha evvel mantoya benzeyen bir feracenin kadınların giydiklerini zamanımızda ise ferace giyilmediğini söylediler. Nakşî dervişlerinde Akraba evliliği yasak hatta komşu alınması bile yoktur. Gülbanklarında tüm Trakya ve Balkanlardaki erenleri sayılması diğer Ali Koçlular Kızıldeli ve Şeyh Bedreddin’ilere benzemektedir. Nasip kardeşi olanların evlatlarının evlilik yapılmamaktadır. Bu uygulama Trakya’da musahip erkânı uygulayan Ali Koçlu, Kızıl deli, Babai guruplarından Yeşil Abdallılar, Ak yazılılar ve Otman babalılarda aynen uygulanmaktadır. Otman baba Bektaşilerinin de musahipli ve musahipsiz 2 guruba ayrıldığı da unutulmamalıdır. Nasip alma törenine Miraç görme denilmektedir. Muhiplerin görüşmeleri 3 defa Allah Muhammet ve Ali diyerek yapılmaktadır.

Gülbanklarında adı geçen Hüseyin Sabri Baba, Softa Baba Aşri Babayı Mürşit olarak Şarköy ün Eriklice köyüne atıyor. Mezarı bilinmiyor. Eski camisinde olma ihtimali varmış. Bu yöre de günümüzde Nakşî dervişleri muhibbi bulunmamaktadır.

Sabri Baba, Buhara’dan İstanbul’a oradan önce Kemaller’e bağlı Şaman köyüne daha sonra Totrakan’a gelmiş bir erendir.

Yukarıda anlatılan olayların Anadolu’da yaşandığını hatta pek çok Nakşî Babasının zaman içinde Bektaşiliğe geçerek büyük hizmetler verdiklerini kayıtlarda görüyoruz.
Tekirdağ’ın Muratlı ilçesine bağlı Yukarı Sırt beldesinde Bulgaristan’ın Kovancılar Akçalar köylerinden gelen Nakşibendî kökenlilerin yakın zamana kadar yollarını devam ettirdiklerini biliyoruz.

Nakşî erkânından

Çırak duası
Çün çırağı fahr uyaırdık hüdanın aşkına
Seyit ül kevneyn Muhammet Mustafa’nın aşkına
Saki kevser Aliyyül Mürteza’nın aşkına
Hem Hatice hem Fatıma Hayrünnisanın aşkına
Şah Hasan Hulki Rıza , hem Şah Hüseyin kerbele ol imam etkiya İmam Zeynel Abanın aşkına Hem Muhammet Bakır ol kim nesli paki Murtaza Caferis Sadık imam rehnumanın aşkına Musai Kazım imamı serfirazi ehli hak hem Ali Musai Rıza yı asfiyanın aşkına Şah taki ve Naiy hem Hasanül Askeri ol Muhammet Mehdi sahib evliyanın aşkına Pirimiz Muhammet Baehayedd Mehdi Bahib livanın aşkına
Haşrederek yanan yakılan aşıkının aşkına ber cemaliMuhammetAli kemali kadir imam Hasan ve imam Hüseyin ala bülendre salavat Allah eyvallah erenler Hu.

Çırakçı duası.
Bismi Şah Allah Allah Seyyidi sadat muhibi sadat hülasai mevcudat alem üs sırrı el hafiyet şefi ruzi arasat ber cemali Muhammet kemali imam Hasan Hüseyin ala bülende salavat.

Çırağı sır ederken okunacak dua.
Batın oldu çırağı nuru Ahmet zahir oldu şemsi mah-ı Muhammet Allah Hü dost

Gözcü duası(cem kapanırken okunur)

Bismi Şah Allah Allah
Elim erde, yüzüm yerde, özüm darda, Hak Muhammed ali meydanında, erenlerin dar’ı mansur’unda, oniki imam yolunda, pir divanında mürşit huzurunda, dilim tercüman canım kurban men fakirden ağrınmış, incinmiş gücenmiş can kardeş varsa ise dile gelsin bile gelsin, hakkını taleb eylesin Allah eyvallah hü doost .

Tarik duası.
Ber-cemal-i Muhammet kemal-i İmam Hasan İmama Hüseyin Alî râ bülend-e salavat Allahümme salli ala Muhammet ala Ali seyyidina Muhammet günahkarım günahımı af et ya Muhammet Mustafa Ali dergaha Hüseyin Kerbela da sırrı hak için tövbe günahlarımıza Yarabi estafurllahe estafurullah estafurallah izni Halife tarikat imam üstat nefe s erkan müşayih destur ya şah buyur

Saki duası
El mizan göz terazi kiminize az verdim kiminize çok verdim kiminize hiç vermedim herkes oldu mu hakkına razı burada kaldı birazı bu da sakinin ve pervanelerin hakkı deyip eyvallah der. Saki Babadan himmet ister (Hayır dua)
Hü Allah dost saki âşıklar sadıklar ayn-ı cem erenleri ve mesa sakinin aşkına Allah eyvallah

Hizmet duası
Bismi Şah Allah Allah(evden çıkarken okunacak dua)
Niyet ettim cem evine kırklar için bağışla Hasan’dır gönlümden geçen Hüseyin için bağışla aman Yarabbim bizi doğru olan Hak yolundan ayırma her şeyin hayırlısını ve haklısını nasip et Yarabbi.

Eşik duası.(cem evine girerken okunur)
Bismi Şah Allah Allah
Çün eşiğine koymuşum ben can’ı seri
Ta vücudum safi ola hem çü seri
Eşiğine niyazım budur
Kerem kıl fakire hoş nazar
Ber cemali Muhammed kemali kemali imam Hasan imam Hüseyin Ali ra bülend salâvat.

Niyaz duası. Babanın huzurunda

Hü dost Aşk olsun. Bismi şah Allah Allah
Durdum divanına uydum 12 imama döndüm kıbleye niyet ettim 2 rekât İmama Cafer namazı kılmaya kıblem Muhammet secdem Ali’dir. Hüü

Saka duası (cemde okunur)

Bismi Şah Allah Allah
Can ü baştan geçmişiz biz Rum erenler aşkına
(*can ü baştan geçmişiz biz şah Hüseyin aşkına)
Kerbela’yı deşti gamda ser verenler aşkına
Dem be dem hem can gözüyle hak görenler aşkına
Ol yezidler elinde teşne lebler aşkına
(*Kerbela’da su su diye can verenler aşkına)
Gözüm yaşı sebil ettim oniki imamlar aşkına
Ber cemali Muhammed kemali kemali imam Hasan imam Hüseyin Ali ra bülend salâvat.
* Muharrem ayında söylenmektedir.

Gözcü duası
Bismi Şah Allah Allah Kala rebbana zelamnaenfüsenave inlem tağfirlena ve terhamna lenekünenne minelhasrin.
Eli erde yüzüm yerde özüm Mansur darında dilim mürvete pirim kuvvete bizde hakkı olan kardeşler varsa hakkını alsın bizi eksik halde koymasın Allah eyvallah Hü dost.

Post duası.
Azmetike aleyke ya Ali ekremte ya Ali eslemtü aleyke ya Ali çarköşe postya Allah ya Muhammet beayeddin şeyh Sabri Babanın aşkına ya Ali Hüü

Faraş duası(süpürgeci)
Bismi Şah Allah Allah Hüseyin kerbela için gözlerim yaştır ol yezit askerin bağrı kara taştır pirimiz kırklar içinde ser faraştır ber cemali Muhammet kemali imam Hasan Hüseyin ala bülende salavat .

Hayırlı istekler duası.
Bismi Şah Allah Allah hüda hakkı için hizmetlerimi kabul et ya şah bi hakkı Ali aba ve Ali dergah pirimizMuhammet Beayeddin Nuri hakkı için bu dergahtan ayırma ey gani şah erenlerden haklı hayırlı himmeten illallah Allah eyvallah hü dost .
Bu dualar Mehmet Akçay Babadan alınmıştır.

Babalarda bir belge veya berat var mı ? sorumuza evet yazılı bir berat var demişti..Derince de oturan Rıfat Sakin Dededen icazet almış Bulgaristan’ın Ahlatlar köyü den gelmiş. Totrakandan imiş. Geçmişteki ile günümüzdeki uygulamada farklılık yok.
Hizmet tazeleme: olayı veya buna benzer bir uygulamaları yok. Babaların başlarına taktıkları taç yani yeşil harekelerden başka bir giysileri yok. Yalnız babalarda kemer (kuşak) kuşanma var. Babalarda ve dervişlerde teslim taşı veya benzeri bir emareler yok. Kemerlerin tığbendin yerini aldığı veya Nakşilerde kemerin Kızıldeli ,Ali Koçlu ve Nakşilerde olması Balım Sultan evveli Bektaşiliğinin bir ritüel i durumundadır Harekelerin de 12 dilimli olup olmadığını sorduğumuz da 12 imamlara bağlı olduklarından 12 dilimli olması gerekmektedir.Amma 12 dilimli olmamasında da bir sakınca olmaz denilmişti.Kemerler babadan oğul a veriliyor.
Nasipte ziynet eşyası olması sakıncasını sorduğumuzda zaten yolumuzda bu tür eşyaların gösterilmesi ve takınılarak gelmesi pek yoktur. Takılı bulunanlarda nasip sırasında bunu çıkarır veya gizlerler denilmişti.
Mehmet Akçay 47 seneden beri mürşitlik görevini yapmaktadır.1958 yılında baba olmuş.
Baba yardımcıları. Rehber, derviştir. Nasip alana muhip mürşitlere Efendi denilmektedir. Babalarda sınırlı sayı yok. Görev verilmeyecek kişilerin hastalık kötü huy erkân dışı hareketleri her kişi mürşit olabilir halktan seçim ile seçilmektedir. Soydan olma şartı yok Ehline verilmektedir. Bir baba seçimi evvel uygulanacak kurallar şu şekilde sıralanmaktadır.
Nasipte eşler ikisi bir kurban kesmektedir. Nasipte 4 kişi nasip almak için baba huzuruna geldiğinde yani 2 çiftin en büyük eri ilk nasibe girdiği zaman 2.ci erin eşi nasibe giriyor. Daha sonra 2.ci er ve en sonunda ilk giren eşi nasip alıyor. Nasipte canlar rehber eşliğin de mürşide götürür.
Mürşitler yolda rehberler daha sonra mürşit olabiliyor.
İlk evvela o yörede bir mürşide ihtiyaç bulunması gerekmektedir. Yeterli can sayısı olan her Nakşî topluluğuna bir mürşit atanması gerekmektedir. En az 40 can ve 20 çift in imzası ve rızası gerekmektedir. Nasip almış olması eşinin rızası ve o yöredeki nasiplilerin rızası şarttır. Her göreve gelen bir kurban keser.
Nakşi dervişlerinde mürşitler ve yardımcıları ve bunların eşleri Ehli Beytten gelen her kişiye kendinden küçük ise elinin içini öptürür kendinden büyük ise kendi o kişinin elinin çini öper. Elinin dışını vermesi demek o kişinin bir hası var demektir. Kolay beri dışlama yerine. Toplum bireylerini kazanma ve eğitmeden yana olduklarını söylemektedirler.
Bir can nasip aldığı mürşidinden başka bir mürşide bağlanamaz. Yani Bazı durumlar halinde genelde memur kesiminin atanma yolu ile başak illere gitmesi halinde bile o yöredeki muhabbetlere gitmesi halinde bile mürşidinle irtibatı koparamaz.
Nasip kardeşi burada adını Yol kardeşi olarak bilinmektedir.
Miraç’a inanış Nakşîlerde nasıl dediğimizde. Nasip olayı yani 40 lar olayı aynen bilinmektedir. Nakşîlerin erkânı günümüzde nasip almış güvenilir kişilerde hiçbir uygulaması saklanmamaktadır. Açık zikir yapılmaktadır.
Hatta kendi evlatlarının ve bu yola gönüllü kişilerin zaman zaman Nakşî erkânında bulunmasında Mehmet Baba sakınca görmediğini söylemişti. Çünkü bizim yolumuz a girecek kişi girmeden bazı şeyleri görmesi iyi olur demişti. Zaten bu yolda uzun yıllar hizmet etmeyen bazı şeyleri bilmesi görme ile olamaz demişti.
Semahlarını alaka zikrinden sonra döndüklerini söylemişlerdi. Semahlarında fazla çeşitleri yok. Halka semahı Balım Sultan Kırklar semahına benzemektedir. Ayak zikri ile turnalar zikri ile dönülen semahları var. Matem aylarında semahlar dönülmemektedir.
Semaha kalkarken niyaz var ama kadının erinin ayağına niyazı yok. Semaha kalkarken niyaz sonrası Balım Sultanlardaki gibi semah edecek kişilerin el öpmesi veya büyüğün küçüğe elini öptürmesi uygulaması yoktur.
Muhabbete gelen canların genelde bacıların başlarına eşarp veya benzeri şeyler bağladığını ama erlerin başlarına herhangi bir başlık veya hareke türü bir şey giymesi şartı yok. Ama giyilmesi gerektiğine inanılıyor.
Erkan açılışında Arapça Kur’an okunması vardır. Muhabbette Okunan ilahi şiirlere nefes olarak belirtilmektedir. Arapça Kur’an okunması Trakya’da Şeyh Bedreddin’iler de ve Ali Koçlularda, Kızıldeli erkânında da vardır.
Hesap sorma veya dargınları barıştırma olayları genelde kişiler arasında çözümlenmesi istenmektedir. Hukuki sorunlara mürşitler pek müdahale edememektedir. Muhabbette canların oturuş şekli Balım Sultanınla aynıdır.
Muhabbet açılması için mürşit, rehber, çırakçı ve gözcülerin olması şart imiş. Artık günümüzde eskiye nazaran korku ve tedirginliklerin olamadığı için artık gözcü makamı sembolik olmuştur.
Yazılı bir erkânları sadece babalarda olduğu ama tam manasıyla yazıya geçirilmemiştir. Anadolu Nakşîleri ile bir bağlantıları olmadığı gibi şu ana kadar onlarla irtibatta kurmamışlar.
Meydanda oturuş şekli nasip sırasındaki sıraya göredir.
Nakşîlerde sembolik dem vardır. Üçleme olayı kendi erkân usullerine yapılmaktadır. Musahiplik yoktur. Sadece kardeşlik vardır. Yol kardeşlerinin evlatlarının evlenmelerini doğru bulmamaktadırlar.Evliliklerde kadın erkek arasında fazla yaş olmamasını istiyorlar.Erkanlarına göre bir özel nikah töreni olmadığını ama resmi nikahı olmayanın eşinle nasip almasının doğru olmadığını söylediler. Babalar resmi nikâh olmadan nasip almayı kabul etmemektedir. Bu da kadına verilen önemi göstermesi açısından önemlidir. Trakya’da inceleme yaptığım 8 tarikatta bu kural geçerlidir.
Niyazlarında yani bir muhip muhabbete girerken ilk önce eşik niyazı daha sonra 4 kapı selamını verip mürşide niyaza varır .(4 defa duraklama) niyazlarda görüşme yapılıyor. Gelen niyazı yapıyor. Nakşîlerde kansız kurban olarak çerağı yani mumu kabul etmektedir. Çerağ da Hakkı temsil etmektedir.(Hakkın nurunu)

KURBAN TEKBİRLEME.
Tekbir sonrası hayvana ab dest aldırır. Kurbancı tarafından kesilir. Uygulama Balım Sultan erkânın aynısıdır. Kesim evveli hayvana tuz yalatılması su tutulması uygulaması vardır. Kurban tekbiri yapıldıktan sonra hemen kesimi mutlaka yapılmaktadır. Muhabbetlerde daha evvel zakirin olduğu söyleniyor. Günümüzde zakirlerin yerini Balım Sultanlılardaki gibi solo söyleniş almış.
Muhabbetlerde 12 hizmet uygulanıyor. Makamlar 12 hizmetlilerle aynı.
Mersiye olarak devamlı okunan bir mersiye yok. Nefeslerden muharremi anlatan nefesleri okuyor.

ÇIRAK DUASI.
Yukarıda yazılı olan çırak duası kısalmış balım sultan erkânı kopyası gibidir. Nakşî Bektaşilerinin eskiden kadınlarda ferace giydikleri ama günümüzde pek kullanılmadığını söylemişti. Günümüzde Trakya ve Balkanlarda FERACE ve türlerini giyenlerin tamamı TÜRKMEN’DİR.
Erkan açılıp nefesler okunmaya başladığı zaman ilk nefesi Dedenin eşi söylemektedir. Daha sonra dileyen her can nefes söylemektedir. Diğerleri de ona solo olarak yardım etmektedir. Dedenin eşi sağ değilse en yaşlı bir bacı nefese başlayabilir.

Ad koyma için özel bir erkân kalmamıştır. Zaman ile varlığını koruyamamış olabileceği söylenmektedir. Mezar taşlarında yazılan veya kalıplaşmış bir kültür oluşmamıştır. Dileyenin yazdırdığı söylenmişti. Ayakucunda pek çok mezarlıkta gördüğümüz çam motifi olduğunu ama nedeni bilemediğini söylemişti. Aslında bu sembolün çam ile bir ilgisi yoktur. Mumun alevini taşlara yansıtırken zaman içinde şekil değiştirmiştir. Bir başka şekli ile dış etkenlerden korku ile bu şekli çizmeleri de olmuş kanısındayız. Bulgaristan’da Otman Baba ve diğer yatırların yapılarında yer alan bazı resimlerde bu şekillerin servi ağacına benzetilmesi de bu nedenden olmuş olabilir.
Görüşme yani Trakya’daki Bektaşi topluluklarının tamamında 3 defadır. Allah Muhammet Ali içindir. Hacı Bektaş’ ziyarete gidiyorlar. Trakya’da ki Bektaşilerin birbirini tanımadıkları söylediler.
Mürşide varırken canların okuduğu bir tercümanın olmadığını gördük. Demi saki dağıtmaktadır. İlk demi saki kendi alır. Daha sonra Babalara verir. Babalar dem dağıtımına her hangi karışma yapmaz çünkü ona o görevi vermiştir. Kendilerini Nakşî dervişi olarak tanımlıyorlar. Düşkünlerin genelde meydana alınmıyor. Çünkü büyük suçu olanların meydana gelmemesi gerekmektedir.

Allah Allah diyerek
Mevlayı özleyerek
Allaha şükrederek
Meclise hoş geldiniz

Adalet insanda başlar,
Hoş geldiniz canım dostlar
Dirilsin kalpteki Faşlar
Bu meydan da bu meydanda

Uzağı eyledik yakın
Topladık buraya bakın
Gıybet etme gelin sakın
Bu meydan da bu meydanda

Bahçemizde açsın güller
Bülbül olmuş şakır diller
Gönül sazı çalıp söyler
Bu meydan da bu meydanda

Gerçeklerden söz edelim
Yoğuralım öz edelim
Şahım Aliye gidelim
Bu meydan da bu meydanda

Âşık Yunus söyler sözü
Yaş doludur iki gözü
Bilmeyenler bilsin bizi
Bu meydan da bu meydanda

Nuriye Akçay.1935.Kırkkepenekli. İlkokul

-----------0----
Âlem bahanedir varlığın niçin
Ağaçlar yapraklar dallar bahane
Kendini kendinden gizledin niye
Arılar petekler ballar bahane

Bilinmek istediğin âlem yarattın
Kendi suretinden âdem yaratın
Havayı âdeme hem dem yarattın
Havva âdem adlı kullar bahane

Kastın var aşığı nalân etmeye
Gözünü gözüne giryan etmeye
Aşkını kendine ilan etmeye
Leyla’lar mecnunlar köyler bahane

Hem dert oldun hem deva buldun derde
Hem gizlendin hem göründün her yerde
Sıfatın zatına eyledin perde
Görünen yeşiller allar bahane

Sevdin Yarattın şu kâinatı
Kendinden kendine tuttun miratı
Oradan gösterdin türlü sıfatı
Çimenle bülbüller güller bahane

Her zerren bahane ah sevdiceğim
Her işin şahane ah sevdiceğim
Doğmuşsun cihana ah sevdiceğim
Seni bulmak için yollar bahane
Bizi bulmak için yollar bahane

Akıl sır ermiyor senin fendine
Hem suyuna hem çevrili bendine
Bahane olmuşsun kendi kendine
ZEYNEP ten söylene diller bahane
Nuriye den söyleyen diller bahane.

Bu sıra bazen bacı ikinci defada adını söyleyebiliyor.

Hu Bismilahirrahmanirrahim Bismi Şah Allah Allah artsın eksilmesin taşsın dökülmesin Hak erenler bereketini versin, pişirip kotaranların pişirip getirenlerin hizmet sahiplerinin de şefaatlerini vere

Totrakan tekkesinde günümüze kadar olan tarikat silsilesi.
Sabri baba. Bulgaristan’da
Hüdai baba. Bulgaristan’da
Nusret baba. Bulgaristan’da
Bedri baba Kırklareli (Yoğuntaş)Polos da
İsmail baba İstanbul Silivri kapıda Ariz Baba köyünden gitme
Rıfat Sakin Baba Derince
Basri Baba Bulgaristan 1989 da Türkiye ye gelmiş.
Mehmet Akçay Kırk kepenekli

Sabahın seherinde kırklar dağında
Dostun CEMALİNİ gördüm eyvallah
Cennet bahçesinde firdevs bağında
Dostun CEMALİNİ gördüm eyvallah

Puta da hal olmuş gümüş hal gibi
Hal diliyle söyler hem bülbül gibi
Tazece açılmış gonca gül gibi
Dostun CEMALİNİ gördüm eyvallah

Cemali şevkinden eylemiş zuhur
Al yeşil kırmızı bir de beyaz nur
Nur nûr-a gark olmuş nûrûn ala nûr
Dostun CEMALİNİ gördüm eyvallah

Güneş gibi safi bir Cemal olmuş
Kaşları ol veçhe bir hilâl olmuş
Allah dost eyvallah bir zeval olmuş
Dostun CEMALİNİ gördüm eyvallah

HADİ'ya dost benim tende canımdır
Canımdan içeri canda canımdır
Daima ben kulum dost sultanımdır
Dostun CEMALİNİ gördüm eyvallah

Semah nefesi satır sonlarında genelde Hay hay diye nakarat yapılmaktadır .

Ben bu meclislerden ibretler aldım Allah
Uyudum uyandım ben hayal gördüm
Kalbimi nur ile boyanmış gördüm

Muhammed'in kürsü çalınır bunda Allah
Ol sel verin ismi yâd olur dilde Hü

Hep turnalar gibi yüksek uçarlar Allah
Kanadıyla Hakk’a rahmet saçarlar
Abu Kevser şarabından içer

Muhammed'in kürsü çalınır bunda Allah
Ol sel verin ismi yad olur dilde Hü

Yörük değirmenler gibi dönerler Allah
EL ELE vermiş Hak'ka giderler
(eller bir birine tutunuyor .Bu nefes Balım Sultan Bektaşilerinden Amucalar’da aynı şekilde yapılmaktadır .)
Gönül kâbesini tavaf ederler

Muhammed'in kürsü çalınır bunda Allah
Ol sel verin ismi yâd olur dilde Hü

DERVİŞ YUNUS gör ne hal oldu bana Allah
Bu aşkın ateşi dokunur cana
Aklını başına devşir divane

Muhammed'in kürsü çalınır bunda Allah
Ol sel verin ismi yâd olur dilde Hü

Semahlar bitiminde yapılan semah duası.

Hu Bismi şah Allah Allah
Semanız sefanız Hak katında erenlerin ceminde 12 imamın keremine Ya Ali Hu
Dua evveli Lailehe illah tevhidi çekilmektedir.
*
Korkarım ki ay gün doğup dolanmaz
Tövbeye gel be hey asi tövbeye
Tövbeye gel be hey gafil tövbeye
Keşke anadan doğmadan doğmayaydık biz
Yalan dünyaya gelmeseydik biz
Cehennem azabı görmeyeydik biz
Tövbeye gel be hey asi tövbeye
Tövbeye gel be hey gafil tövbeye

Çok şükürler olsun güzel mevlaya
İslam dini gibi bir dinimiz var
Ancak canlar âşık olur yarın mahşerde
Haşir günüdür bir günümüz var

Tamu altındadır gaye kuyusu 5 vakittir
11 ayın içinde gelir ulusu
Şerhi ramazan derler bir ayımız var hamdülillah

Muhabbet açılırken
Allahümme sali ali Muhammed BER- CEMÂL-İ MUHAMMET KEMÂL-İ İMAM HASAN İMÂM HÜSEYİN ALÎ RÂ BÜLEND-E SALAVÂT.
Hu Bismillahirrahmanirrahim.2 defa KUlha ehat okunuyor . Fatiha suresi okuyor .
Ardından NUR suresini okumaktadır . NAD-I KEBİR-İ ALİ
Bismi Şah Allah Allah
(Allahümme entes samediy ve min indike medetiy ve aleyke mutemediy ya abel gavsi ilahi bi hakkı )
Nâd-ı Aliyen mazhar-ül-acayibi
Tecidhü avnen like fin nevaibi
İlallah hâceten euzu bike
Külli hemm-in ve gamm-in sayenceli
Ve bi nuri azemetike ya Allah ya Allah ya Allah
ve bi nuri nübüvetike ya Muhammed ya Muhammed ya Muhammed,
ve bi sırr-ı (nuri) velayetike ya Ali ya Ali ya Ali ya Ali,
edrikni edrikni edrikni ya Ebul Hasan,
edrikni edrikni edrikni ya Ebül Hüseyin
edrikni edrikni edrikni ya ebül Turab,
ya muhavvil’el havli vel ahvâl havvil halâna illâ ahsen’il hâl
ya muhavvil’el havli vel ahvâl havvil halâna illâ ahsen’il hâl
her kaza her bela senden gelir senden gider defet ya perverdigâr
her ceza senden gelir senden gider affet ya gani settar
La feta illa Ali la seyfe illa zülfikar
Evvelin, ahirin, zahirin, batınin, tayyibin, tahirin, birahmetike ya errahmanirrahim...
Bercemali muhammed kemali imam hasan imam hüseyin Ali ra bülende salavat

12 defa besmele çekip daha sonra


Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali Hüda
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina Muhammed Mustafa
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Aliyel Mürteza
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina Haticetül Kübra Radyallahü anhüma
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina fahrün nisa Fatimetüz Zehra Radyallahü anhüma
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Hasan Hulki Rıza Radyallahü anhüma
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Hüseyin Şah Şehidi desti Kerbela
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Zeynel Abidin carde-i masum-i pak
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Muhammed Bakır
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Caferi Sadık mezheb-i pak
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Musa-yi Kâzım
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Ali Rıza Şah Horasani
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Muhammed Taki
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Aliyyün Naki
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Hasan-ül Askeri
Allahümme salli ve sellim âla nur-i cemali seyyidina ve mevlâna mürşidina İmam Muhammed Mehdi sahib-i zaman
Masumeyn masumu pak dem sahibi zaman kutb-i devran, hüccetül burhan ve hüccetül kıyam, mazharül küllü iman, seyyidül insü vel can selamullah ve salavatullahi aleyhim ecmain...
Bercemali muhammed kemali imam Hasan ımam Hüseyin Ali ra bülende salavat

Ve Kur’andan ayetler okumaktadır .ve en sonundan yine 2 defa ihlas suresi ve 1 defa Fatiha okunmaktadır.
Meydan açılış evveli tekbir getirtiliyor .
Baba İhlas suresini okur 3 defa .
Ve ardından Fatiha suresini okur. okur.
Ve ardından okuduğu dualar sonunda tekbir getirilmektedir .
Ardından Kur’andan Kul ezuz okur ve ardından tekbir getirmektedir .
Ve tekbirden sonra yine kul euızi ayeti okuyor.
Ve ardından tekbir getiriliyor .Ve elhamdürüillaahı okuyor .
Ve yine Kurân dan ayetler okuyor .
Ve dua yapıyor ve fatiha ile kapıyor.
Türkçe duası yapılıyor ve ardından rahat oturuyorlar.Sofraya demler geliyor .Buraya kadar yapılan Zikir denilmektedir .Amucalar’ın semahları kırklar semahına benzemekte .Halka semahı Kırklar semahı denilmektedir .

Kayıtları yaptığımız Kırk kepenekli köyü 20 ocak 2003-21 mart 2003 tarihinde yaptığımız kayıtlar doğrultusunda bu araştırma yapılmıştır.



1. Adapazarı Merkez Nakşî Dervişleri
2. Adapazarı Söğütler Nakşi Dervişleri
3. Balıkesir Merkez Nakşi Dervişleri
4. Bursa Merkez Nakşi Dervişleri
5. Kırklareli Merkez Nakşi Dervişleri
6. İstanbul Karagümrük Nakşi Dervişleri
7. İzmit Merkez Nakşi Dervişleri
8. İzmit Derince Nakşi Dervişleri
9. Kırklareli Babaeski Nakşi Dervişleri
10. Kırklareli Kavaklı Nakşi Dervişleri
11. Kırklareli Merkez Ariz Baba Nakşi Dervişleri
12. Tekirdağ Çorlu Nakşi Dervişleri
13. Tekirdağ Çorlu Yenice Nakşi Dervişleri
14. Tekirdağ Muratlı Balabanlı Nakşi Dervişleri
15. Tekirdağ Muratlı Nakşi Dervişleri
16. Tekirdağ Muratlı Kırkkepenekli Nakşi Dervişleri
17. Tekirdağ Muratlı Aşağı sırt köy(Yeşil sırt) Nakşi Dervişleri
18. Kırklareli İnece Ulu konak Nakşi Dervişleri
19. Tekirdağ Hayrabolu Susuz müsellim Nakşi Dervişleri
20. Tekirdağ Hayrabolu K.Karakarlı Nakşi Dervişleri

Devleti bağlı ili Türkçesi Bulgarcası kabile adı

21. Bulgaristan Gabrova/Selvi Dağ erik Gorsko Slivovo Nakşi Dervişleri
22. Bulgaristan Hacıoğlu Pazarcık (Tolbuhin) Sarıca Rozitsa Nakşi Dervişleri
23. Bulgaristan Hasköy (Haskova) Karalar GornoKrepost Nakşi Dervişleri
24. Bulgaristan Razgrad Akçalar Belintsi Nakşi Dervişleri
25. Bulgaristan Razgrad Balcı Mahalle Nakşi Dervişleri
26. Bulgaristan Razgrad Diş budak Yosenovets Nakşi Dervişleri
27. Bulgaristan Razgrad Kemaller İsperih Nakşi Dervişleri
28. Bulgaristan Razgrad Kovancılar Pçelino Nakşi Dervişleri
29. Bulgaristan Razgrad Mumcular Svestari Nakşi Dervişleri
30. Bulgaristan Razgrad/Kemaller Balabanlar İvanŞişmanova Nakşi Dervişleri
31. Bulgaristan Razgrad/Kemaller Duraç Draç Nakşi Dervişleri
32. Bulgaristan Razgrad/Kemaller Eski Balabanlar Vazova Nakşi Dervişleri
33. Bulgaristan Razgrad/Kemaller ? Nojerevo Nakşi Dervişleri
34. Bulgaristan Razgrad/Kemaller Türkçe’si? Eski Pavlikeni Nakşi Dervişleri
35. Bulgaristan Silistre Ahmatlar (Ahmetler) Stefan karaca Nakşi Dervişleri
36. Bulgaristan Silistre Akkadınlar Dulova Nakşi Dervişleri
37. Bulgaristan Silistre Hüseyinler Drogamıj Nakşi Dervişleri
38. Bulgaristan Silistre Kanepe-Kan-ipe Zebil Nakşi Dervişleri
39. Bulgaristan Silistre Kızılburun Ruyno Nakşi Dervişleri
40. Bulgaristan Silistre Yenice Novak Nakşi Dervişleri
41. Bulgaristan Tırnova Söğündal Suhin dolie Nakşi Dervişleri
KARAPAPAK MURAT
Mesajlar: 325
Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22

Mesaj gönderen KARAPAPAK MURAT »

sayın musa bey. hala bilgisizliğinizi kısır 1826 döngünüzle gösteriyorsunuz. yahu tezim var diyorsunda antitezi neden inkar ediyorsun? senin iddiaların boş ve çürütülmüştür.
sana ve herkese nakşibendiliği öğreteyim.

Bismillahirrahmanirrahim

Nakşibendilik (Nakşbendiyye,), Abdulhalik-ıl Güjdevani tarafından sistemleştirilen, Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşibendi'nin isim babası olduğu İslam dini tarikatı.

"Nakış yapan" anlamına gelen Nakşibend; Nakşibendi mürşitlerinin, kalbi dünyadan ahirete bağladığı düşünüldüğü için bu adı almıştır.

1-Nakşibendi tarikatında sessiz zikir uygulanır. Bektaşilikte sesli zikr yapılır.

2-Hatme: Muhammed'e salavat getirilerek yapılan ve Peygamber ruhunun indiği ve hatme yapanlarla iletişime geçtiğine inanılan ibadet.
Vird: Belirli sayıda Allah denilerek nefsin durulmasını hedefleyen ibadettir.
Bektaşilikte ise ayin-i cem vardır.

3-Abdulhalik Gücdevani'nin ortaya koyduğu Nakşibendi tarikatı düsturları:

Bazı Keşt: Anlamı; matlub ve maksudun ancak Allah rızası olmasıdır.
Hoş derdem: Anlamı her alınan ve verilen nefeste manen uyanık bulunmaktır.
Nazar berkadem: Anlamı Gözün ayak ucuna bakarak yürünmesi, fuzuli (boş) bakışlardan muhafazasıdır.
Nigahı Daşt: Anlamı; nefsani ve şeytani vesveselerden korunmaktır.
Vukuf-i Zemanî: Anlamı; her an kendini yoklamak ve zamanı iyi değerlendirmektir

bu bilgiler hiçbir bektaşi kaynağında yazmamaktadır.

4- nakşibendiler tef ile ibadet ederlerken, bektaşiler sazla ibadet ederler. nakşilerin saz çaldığı sonradan bunu bıraktığı hiçbir nakşi kaynağında yoktur.

5- İmam rabbani,Muhammed Ma’sum Farugıly, Seyfuddin Farugiy,-Nur Muhammed Bedevani,Şesuddin Habidullah Mirza Mahzar Coni-Conan, Gullam Ali Abdullah-ı Dehlevi, -Halid Bağdadi, Taha-i Hakkâri (Nehrili Seyyid Taha) gibi zatlar tarikatın temel silsilesidir. bunların hiçbirinin eserlerinde Bektaşilik yoktur.

6- Ehlibeyt sevgisi tüm İslam mezhep ve tarikatlarında esas alınmıştır. ANCAK! ehlibeyti sevmek başka, İmam cafer sadık içtihadı benimsemek başkadır ki NAKŞİBENDİLİK=HANEFİ, BEKTAŞİLİK=CAFERİ mezhebini kabul etmiştir. hiçbir bektaşi babası 4 mezhep ve onların reislerinden bahsetmemiş ve ebubekir,ömer,osman isimlerini evlatlarına koymamışlardır.

7- Nakşibendilik; 14.yydan bu yana olan süreçte hiç bozulmamış, dün neyse bugün aynısı kalmıştır. çünkü nakşiyye tarikatı sünni devletler tarafından sürekli kabul görmüş ve desteklenmiştir. Bektaşilik ise caferi içtihadı olmasına karşın zamanla osmanlının 16.yydan sonraki Muaviye sistemine maruz kalmış ve içerisine sosyalistler-masonlar-sünniler-hristiyanlar girmiştir.

8- nakşilik ve bektaşiliğin erkan benzerlerini yazıyorsunuz. HU sözcüğü tüm tarikatlarda vardır. tarikatların birçok benzeyen kuralları vardır. sizin bahsettiklerinizin ( nakşi bektaşilerin) ortada kalmış olduğuda kesin.

9-Babai Devrim Hareketi ile başlayan süreç, “İsyan esnasında Hacı Bektaşın kurtulması da, Hacı Bektaş’ın kardeşi Menteşin bu Şii devrim hareketine katılıp öldürülmesi, Hacı Bektaş-ı Veli’nin yaşadığı döneme yakın ilk kaynaklar Hacı Bektaş-ı Veli’yi Babailere bağlı Şiî bir derviş olarak tanıtması Hacı bektaş veli'yi Şİİ gösterir. Onun hakkındaki Ahmet Yesevi bağlantısı iddiasının ortaya çıkması, daha geç zamanlara, tekkenin yozlaşması ile başlayan dönemlere rastlar. ancak ŞAH-I NAKŞİBEND ve ondan sonra gelen nakşi silsilesi sürekli Sünni-Hanefi fıkhına bağlı kalmışlardır.

10- yazdığınız dualar ise nakşibendilikte yoktur bektaşiliğe aittir. hiçbir nakşi şeyhi böyle bilgi vermez.
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Mesaj gönderen Musa Özateş »

KARAPAPAK MURAT yazdı:
9-Babai Devrim Hareketi ile başlayan süreç, “İsyan esnasında Hacı Bektaşın kurtulması da, Hacı Bektaş’ın kardeşi Menteşin bu Şii devrim hareketine katılıp öldürülmesi, Hacı Bektaş-ı Veli’nin yaşadığı döneme yakın ilk kaynaklar Hacı Bektaş-ı Veli’yi Babailere bağlı Şiî bir derviş olarak tanıtması Hacı bektaş veli'yi Şİİ gösterir. Onun hakkındaki Ahmet Yesevi bağlantısı iddiasının ortaya çıkması, daha geç zamanlara, tekkenin yozlaşması ile başlayan dönemlere rastlar. ancak ŞAH-I NAKŞİBEND ve ondan sonra gelen nakşi silsilesi sürekli Sünni-Hanefi fıkhına bağlı kalmışlardır.

10- yazdığınız dualar ise nakşibendilikte yoktur bektaşiliğe aittir. hiçbir nakşi şeyhi böyle bilgi vermez.

MUrat efendi
Sen bize hastasın
eğer biz KUran ve ehli beyt yolundaysak sen ne durumdasın düşün hastalığının adını sen koy ben söylemek istemiyorum

bu yazı refik isimli bir akedemisyenin balkanlarda yaptığı araştırmanın sonucunda hazırladığı tezdir ve bizim doğrularımıza çok yakın doğrular elde etmiştir ama sen bektaşiliği korumuika uğruna yine saçma sapan lügat hazır bilgiler veriyorsun
adam nakşiler böyle böyle yapıyor araştırdım gördüm diyor sen hayır öyle değil diyorsun sende balkanlara gidip araştırdınmı?gerek yokki salla gitsin

babailere şii devrim diyecek kadarda angutsun 12.yüzyılda anadolunun göbeğinde şii bilgileri var ve bunlar devrim yapıyor öylemi?yahu sen ne kadar dnglksın
birde utanmadan menteşe şehit diyorsun behey zır cahil menteşe şehit diyen osmanlıdır osmanlının tarihcileri ona şehit diyor yani osmanlı onu şehit kabul ediyor yani osmanlı şimdi senin deyimine göre bir şiii! yi selçukluya karşı savaştı diye şehitmi yapıyor?
şiilikten nefret eden osmanlı şii menteşi şehit ilan ediyor haa
menteş şii değil bir
osmanlı bir şiiye asla şeahit dememiştir örneği yoktur iki
babai harekatı ekonomikti içinde herkes vardı 3
4 ü yazmıyorum terbiyem elvermiyor ama gidişatını hayır görmüyorum bektaşiliğe bu kadar çok sahip çıkan bir insanın damarlarındaki tüm elemetlerinden şüphe ederim
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Mesaj gönderen alone_man »

Musa Özateş yazdı:
KARAPAPAK MURAT yazdı:
Menteşin bu Şii devrim hareketine katılıp öldürülmesi,

iran İmam Rızanın oraya gelmesine rağmen şii devrimini 1979 yılyılnda yaptı ırakta merkez olmasına medreseler olmasına rağmen daha yeni yeni özgürleşiyorlar binlerce müçtehit şehit edildi
ve bu dangalak adam anadoluda hiçbir okul yokken hiçbir müçtehit yokken 12yüzyılda şii devrim hareketi vardı diye bahsediyor Allah(cc)sana akıl ve iman bizede bolca sabır versin senin gibilere katlanmak zorunda kaldığımız için
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Mesaj gönderen ali muhsin »

KARAPAPAK MURAT yazdı: .... senin iddiaların boş ve çürütülmüştür.
sana ve herkese nakşibendiliği öğreteyim.

1-Nakşibendi tarikatında sessiz zikir uygulanır. Bektaşilikte sesli zikr yapılır......vs vs ..bla bla bla


Ha Naksibendi ha Bektasi ha Vahabi hic farki yok !!

"sana ve herkese naksibendiligi ögreteyim " diyorsun ..acaba hangi naksibendi tekklerinde kafani saladin huu cektin merak ediyorum ..demeki isin icindesinki bize ögretmek istiyorsun ...bosa kafa salayip lafta salama ..bugünde kadar 100,e askin yazinda devamli Bektasiligi korumak icin her türlü palavralara bas vurdun ve yüz defada battin ..naksi bendilerin bektasilerin ayinlerini karsilastirdigimizda aradaki farkliligin olmadigni hepimiz görebiliriz ,ama sen öyle israr ediyorsunki yazinda itiraf ediyor sonra inkar ediyorsun ...naksibendilikte bas salmaya ve bektasilerin savsatalarini savunmaya devam et bakalim , bunlar seni nereye götürecek ..gerci hos safin nerde oda bellide neyse ...seninki laf olsun torba dolsun ,sakin güvercin avlayip yeme ..! Bektas olabilir !
KARAPAPAK MURAT
Mesajlar: 325
Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22

Mesaj gönderen KARAPAPAK MURAT »

siz en iyisi bir grup kurun ve bunun adı Hakikat savar olsun. koca sayfa yazı yazmışım küçük bir parçayı alarak yorumlama kapasiteni ve asıl kendi angutluğunuzu ilan ediyorsunuz. dediniz refik denilen şahıs gördüğü nakşiler değil demekki bektaşilermiş. üstelik bunlar anadoludaki nakşilerle benzetilmek istemiyorlarmış. o halde bunlar neye dayanarak bu adamlara nakşi diyorlar üstelik bunlar Şah nakşibendin türbesini dahi ziyaret etmiyorlar.

pek danglk musa bey "12.yyda anadoluda şiiler varmı?" diye feryat ediyorlar. musa bey sizin kadar tarih bilinci olmayan adam görmedim. Allah bir dahada göstermesin. bunlar yerli anadolu halkı değillerdir. 11.asırda orta asyadan horasana ve daha sonra doğu anadoluya gelmiş olan yarı-göçebe Şii Türkmen aşiretleridirler. ben hiçbir kaynakta osmanlının Hz.Menteş'e şehid dediğini görmedim. Osmanlı 16.yya dek Şii düşmanlığıda yapmamıştır. hatta Şah İsmail'in 2.beyazıd için yavuz selim'e BABANLA BABA OĞUL GİBİYDİK SEN GELDİN BİZİ AYIRDIN sözü tüm tarihi kitaplarda vardır.

Baba İshak, Muyhuttin Temimi’nin talebesidir.. Filozof, âlim ve iyi bir hatip olan Muhammed Temimi, Şiî mezhebine mensuptur ve müctehiddir.[H. Hüsamettin, Amasya Tarihi, 2/363) Frans BABİNGER ise Baba İlyas’ı şöyle tanıtır: ‘Horasanlı meşhur Şiî isyancı...

alone_man denilen şahısa ve ali muhsine ne diyeyim. BABAİ DEVRİM HAREKETİ ismini herhalde yönetimi ele geçirme olarak algılamış ve İran'ı örnek göstermiş. babai hareketi toplumun yoksul kesimini korumakla beraber çoğunlu şiilerden oluşan bir davadır. yönetimi ele geçirip şii devlet kurma gibi amaçları yoktu. Selçuklular zamanında anadolunun tamamı müslüman değildi ancak İslam nüfusunun çoğu Şii türkmen idi.

ayrıca nakşiliğe değinmek gerekirse zaten yazının tamamına cevap verememeniz, yorumsal ve karalamacı düşünceniz cehaletinizi ispatlıyor. ben nakşilere gidip rockçılar gibi kafa sallamadım ama görünen köyde kılavuz istemez. ben bektaşileri savunmam zaten iyice karman çorman bir hal üzerine binmişler bir alamete gidiyorlar kıyamete. Allah onlara yardım etsin. ben Hacı bektaş veliyi ve has bektaşiliği anlatayımda ha sizler ha bektaşiler ne yaparsa yapsınlar.
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Mesaj gönderen ali muhsin »

by murat saskin

sana ne yazasak, ne desek, ne göstersek beton kafana girmez ,öyle ikili tavrin varki bir taraftan yok efendim Bektasileri korumuyorum diyorsun ama onlarin Sahtekarliklarini göstermemize ve Halkimizi bu Siyonistlerin oynuna karsi uyandirdigimizda ,hop otuturp hop kalkiyorsun ..Alevlilik adina Örtülü Türk Fasist islam senetzciligni savunuyor ..sonra halki geleyana getirmeye calisip geri cekiliyorsun ..bizi, Haci Bektas, Halac mansur ,Balim sultanlar vs ler hic ilgilnedirmez ,Allah seni onlarla hasr nesir eylesin ..ancak Osmnali evliyalarini Alevi olarak göstermeye calisip israr ederek inatlasmamaya bak.. bugüne kadar tüm sacmaliklarin cürütüldügü halde ..halen kendini kahraman ila etmeye calisiyorsun..yazdiklarin zaten cürütülmüstür ama sen halen polemik yolari ile kendini hakli göstermeye calisip bazilarina ispat etmeye ugrasiyorsun ...gereskiz hikayelerle bizleri oylama ..Padisahlarina söyle kendileri gelip yazsin seni devamli öne sürüp Burda Rezil Rusvayi etmsinler !! sen kendi yazini okursan kimligini zaten kendin acikliyorsun am farkinda degilsin ...burda yazdiklarinda Cahilligin daniskasidir ..git bektasi sitelerine orda palavralarini anlat belki sana madalya bile verirler ama ,sen bizi secmissin ..kimleri seni buraya göndermis orasinida tahmin edebiliyorum.. neden burayi sectin ? zehrini git Bektasi sitelerinde yaz ..bizim tavrimiz zaten ortada iken sen ve senin gibileri Dikta bir anlayisla "ya sev ,Ya terket " politikasini uyguluyorsunuz ..kimseyi sacma ve mantiksiz görüsünüzle esir edemesiniz, birakin halk kendisi karar versin ..ama nerde o sizde anlayis Bektas Bektas Diye Alevileri Ehli Beyt Düsüncesinden uzaklastimak icin elinizden gelen palavralari saliyorsunuz yazik size ...hitleri bile gecmissiniz neden dersen sen burda Alevilik adina Bektasilik Fasizmini savunan birisisin ..israr etmen inatlasmanda bunu göstermiyormu ...
KARAPAPAK MURAT
Mesajlar: 325
Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22

Mesaj gönderen KARAPAPAK MURAT »

ali muhsin burada en anlayışsız ve yüzükara adam sensin. bildiğim bildik diyorsun egoist tavırlarını gerçekçi gösteriyorsun. ne anlayışsız birisin. benim hiçbir sözüm çürütülememiştir ancak siz bataklığa saplanmışsınız çırpınıyorsunuz. ben iddiamı yazdım kaynağınıda verdim ama sen iftira,karalama,ikileme gibi sözlü taktiklerle biryere varmaya çalışıyorsun.çünkü TÜRÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAYA ( BU BİR ASALET SAYILIR) UTANIYORSUN. bir nevi kendi çapında haklısın. seni ve senin gibi bir grup HAKİKAT SAVAR ı Hz.Pir ve hallacı mansur ilgilendirmeyebilir. ( balım sultan benide ilgilendirmez) ama geçmişini öğrenmek istiyorsan ve ben Aleviyim diyorsan bunları bileceksin evladınada öğreteceksin. Pir sultan demekle olmuyor. Ya sev ya terk et sözü ise senin gibi hakikat savar reisi ve onun kafatasçı-şoven grubuna aittir.

Bektaşilerin sahtekarlıklarını gösteriyorsun peki aferin sana. peki bundan başka yapabildiğin ne? sadece boşluk. bana geçen 27 soru yazmışsın hepsi birbirinin aynası. 27 soru aslen 1 soru ediyor bu kadar kendini yırtma.

şu soruyorsun özetle: OSMANLI HACIBEKTAŞ'I YÜCELTİYORDA PİR SULTAN'I NEDEN ASIYOR? bu önemli bir soru.
CEVAP=
Osmanlı hacı bektaş veliyi sevmiştir-saymıştır bunun için bektaşi tarikatını kurmuştur. çünkü Şii kızılbaşları kontrol altına almak ve onların itikadlarını bektaşilik aracıyla çürütmek. burada devreye balım sultan ve sersem ali baba giriyor. ancak pir sultanı osmanlı asmıyor böyle bir fermanda mevcut değil. pir sultanı yine sivas-hafikli bir Kızılbaş olan Hı(n)zır paşa asmaya teşebbüs ediyor ancak pir sultan abdal sır oluyor. bu olaylar zincirinin hiçbiri kimseyi sünni gösteremez. zaten sen bana 5 kaynak getirirsen ben sana en az 80 kaynak veriririm ama siz kendiniz çeliyorsunuz.

Makalatı 2.bayezid yazdırdı içine kerametler doldurdu makaltta ebubekir baş parmak ömer orta parmak gibi şeyler yazıyor o halde hacıbektaş sünnidir. gibi aşırı saçma bir yazı.

bu sefer ben sorayım :

1-makalata kerametler koydurup hacıbektaşı yüceltmenin 2.beyazıda veya osmanlıya faydası nedir?
2-makalatı osmanlı yazdıysa 3 halifeyi yine osmanlı övüyor demektir bu. peki hacıbektaşın sünni olduğu nerden çıkıyor?
3- osmanlı bektaşiliği sünni görüyorsa neden tarikata hanefi mezhebi hakim olamıyor?
v.s v.s v.s gibi sorular
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Mesaj gönderen ali muhsin »

by murat iste sen busun !! gercek kimnligini tam olarak ortaya komussun !

öyle cok Yalancisin öyle cok inkarcisin yüzsüzünki ,sonunda tam olarak kendini tanitmissin..Bu sefer Osmanliyi korumak icin Pir Sultan Abdalin Sir oldugunu söylecek kadar ZIR Zembelek Cahil olmanla beraber Makalat Velayetname gibi Masal kitablarina dayaniyor onlari (sözde ) Delil diye sunuyorsun. Biralevi abimizle bu konuyu defalarca tartismis ,tüm tezlerin cürütlümüsken sonundada dayanamamis ortaliktan kacip konularla ilgisi ollmayan yerlere konu acanda sensin ..caresizligini ancak Polemik yazilarina örtmeye ugrasiyorsun.. 27 sorudan 1 tanesini kafana göre sacma fikirlerinle yorumlayip cevap verdiginimi zanediyorsun ..?? bu siteye girdin gireli sacma sapan savasatalarin hadini iyice asti ve halen ikili oynayip Büyük bir Yüzsüzlükle israr ediyor ,Tüm gercekci kaynaklara "iftira " kelimesini kulaniyorsun..yazilarin cürütülmüsken halen israr yollarini arayip caresizlikle busefer Osmanliyi koruyorsun .dedigimiz gibi Türk islam Fasist Sentezciligini savunuyor ." Pir Sultan Abdal Sir oldu" diyerek kimleri savundugunuda götsrmis oluyorsun ..sorulardan kaciyor Sacma mantiksiz anliyisinla cevap verdigini zanediyorsun

simdi yine gözüne gözüne ayni sorulari yine sunuyorum tek tek cevaplamani istiyorum ..mutlak cevabinida alacaksin ..hepsi ayni sorular diyerek kendi cahilligini sacmaligni yüzsüzlügünü böyle gizleyemessin ..
Sorular :
1-Sünni Osmanlı saltanatının din adamlarının rafizi,Kızılbaş diye Alevileri dışladığı sabitken,hacı bektaşa hepsinin hürmet,sevgi ve muhabbet göstermelerini nasıl açıklayabiliriz?Kızılbaşlardan nefret edip,Kızılbaş önderini! Sevmek mümkünmüdür?
2-Döneminde Sünniliği en çok savunanlardan harputlu ishak hoca keşfül esrar isimli eserinde Hurufilik bahanesiyle Bektaşilik tarikatını yerden yere vururken,hacı bektaşı neden ayrı tutuyordu?
3-1826 vakayi Hayriye olayı öncesinde toplanan Sünni din adamları yeniçeriliğin kaldırılması fetvasını verirken neden bu süreçten hacı bektaşı ayrı tutuyorlar?Hele Yeniçeri-Bektaşileri ‘dinsiz’ diye yerden yere vuran Sünni tasavvufçu Esad Efendi’Üssi-i Zafer’de Hacı Bektaşa büyük Allah adamı deyip nakşilik yoluyla yeseviye bağlamasının bir anlamı yok mu?
4-İkinci .Bayezid şah kulu ayaklanması bahanesiyle binlerce aleviyi katletmişken ,balım sultana neden hacı bektaş dergahını kurdurdu?Neden hacı bektaşı keramet sahibi bir veli olarak tanıtan vilayetnameyi sarayda yazdırdı?
5- Yavuz selim ve kanuni dönemlerinde binlerce alevi katledilirken güya alevi merkezi ! sayılan Bektaşi dergahına neden kapatılmadı yada hiçbir zarar verilmedi? Dahası bu merkez 1826 yılına kadar neden açık kaldı?
6-Osmanlı yeniçeri ve Bektaşiliğe en çok kızdığı bir dönemde dahi hacı bektaştaki merkezi neden yerle bir etmedi,kapatmadı ?Neden Yeseviliğin diğer kolu olduğuna inanılan nakşilerden yardım istedi?
7-Neden pek çok Osmanlı padişahı hacı bektaş kasabasındaki dergahın tamiri,masrafı,iaşesi ile uğraştı?Alevileri katleden Sünni Osmanlı padişahları bu dergaha neden bir sürü emlak ve arazi vakfettiler ?
8-Eğer hacı bektaş Alevilerin yada Kızılbaşların yada Şiilerin başıysa merkeziyse Neden hiçbir yazılı Osmanlı kaynağında Hacı bektaş için ‘Kızılbaş,rafizi yada şii’kavramları kullanılmıyor?
9-Neden cumhuriyet dönemine kadarki Bektaşi yazarları hep Sünni kökenli?
10-Neden pir sultan ve şah hatayi öncesinde Bektaşi eserlerinde 12 imamların ismi bile geçmiyor?
11-Eğer hacı bektaş kasabası Alevilerin yada Şiilerin merkeziyse tüm süreçteki katliamlarda neden bu merkez tarumar edilmiyor,kapatılmıyor ?Neden bu merkezde katliam yapılmadı?
12-Neden 2.bayezid,yavuz,kanuni,abdülmecid gibi alevi düşmanı Sünni Osmanlı padişahları bazı kaynaklarda Bektaşi olarak kabul ediliyor? Ve hiçbir Sünni tarihçi ve din adamı buna neden karşı çıkmıyor?
13-Sünni Osmanlının en büyük dini otoritesi şeyhülislamlık mertebesine ulaşmış Musa kazım efendi ve Hayri efendinin aynı zamanda Bektaşi olması yada kabul edilmesi tuhaf değil mi?
14-Osmanlının son döneminde iktidar olan ittihatçıların çoğunun Bektaşi olmasını nasıl açıklayacağız?Osmanlının son döneminde saltanatı aleviler yada Caferiler ele geçirdi !! mi diyeceğiz?
15-Osmanlının vurucu ordusu,yeniçerilerin aynı zamanda Bektaşiliğe pirlik anlamında bağlı olmasını ve her alevi katliamında görev yapmasını nasıl açıklarız?
16- Anadoluda Hacı bektaş ve bektaşilikten bahseden ilk eserlerden olan Şakayıkı numaniye isimli eserde Sünni yazar Taşköprülüzade Ahmet neden Bektaşilik ve hacı bektaş övüyor ve Bektaşiliği Nakşibendilikle birlikte aynı ekolden sayıyor ?
17-Ahmet yesevinin Sünni olduğu çok açık olduğu halde araya lokman parende isimli kişi sokularak hacı bektaşın da çizgi olarak yeseviye bağlı kabul edilmesinin sebebi nedir?
18-Anadolu dışında hacı bektaştan bahseden ilk eser olan tiryakül muhibbin isimli eserde hacı bektaş yol silsilesi olarak 1.halife Ebubekire neden bağlanıyor?
19-Anadolu dışındaki dönemin şii tarihi kaynaklarında Bektaşilik neden şii bir çizgi olarak yer almıyor?Neden bu kaynaklarda her yüzyılın şii müçtehitlerini,alimlerini biliyoruz da hacı bektaşın ismi bile geçmiyor?
20-Neden anadoluda sarayda yazdırılan vilayetname öncesinde hacı bektaşı kimse veli ve seyit olarak kabul etmiyor?
21-Neden hacı bektaşın olduğu iddia edilen kaynaklarda (makalat,şerhi besmele)12 imamların ismi sayılmıyor?Ehli beyt kelimesi bile neden hiç kullanılmıyor?
22-Bektaşı ve Bektaşiliği arka plana atıp ön plana 12 imamları çıkarmak amaçlı girişimlerimiz neden belli çevrelerce panikle karşılanıyor?Neden bunu önleme gayreti içinde yapılan cemevlerinin arka planında hep diyanetçi,ilahiyatçı,fettulahçı gruplar çıkıyor?
23-Neden Bektaşilikle Şiilik arasında keskin bir hat oluştu?
24-Yavuz ve kanuni dönemleri katliamları yaşanılmış olmasına rağmen 1826 olaylarında Osmanlının başkenti istanbulda haslucka göre 14,bedri noyana göre 47 bektaşi tekkesi nasıl olurda açıkça varlığını sürdürebildi?
25-yavuz,kanuni ve 1826 olayları sonrasında dahi milli mücadele döneminde başkent İstanbulda nasıl olurda Bektaşi tekkeleri halen ayaktadır?
26-Aleviler,Kızılbaş,rafizi isimleriyle merkezlerden dağlara uzaklara sığınırken Bektaşiler başkentlerde nasıl yaşam olanağı buldular?
27-Osmanlı pir sultanı asarken,hacı bektaşı neden yüceltiyor?
zaten Biralevi abmizi ve musa abimizi sana gereken cavaplari yazmis , yukardaki yazida zaten herseyi aciklamisken ,sen Bektasilerin kirli camasilarini yikamya calisiyorsun ...Pir Sultan Abdal Sir oldu diyenler Osmanlinin katliyamlarini gizleyen kisilerdir Takkiye yapmayi birak imzanida söyle at ki tam kendini tanitmis olursun ( C.C.C )
oldumu murat pasa..
KARAPAPAK MURAT
Mesajlar: 325
Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22

Mesaj gönderen KARAPAPAK MURAT »

sen önce Pir sultan abdal hz.lerine iman edeceksin bizleri bu yolla kandıracaksın sonrada sır olayını inkar edeceksin. bu kadar ikiyüzlü olmaz bir insan ya. bana bir osmanlı adamının fermanını gösterebilir misin
elbette Pir sultan'ı yine bir Alevi dönmesi hınzır paşa astı ama sen tarih bilincinden o kadar yoksunsun ki...

hakikatsavar olduğun hakikata saçmalık demenden belli. senin ayarında yokki düzeltelim ne birAlevi ne musa ne başkası iddialarıma cevap veremedin kaçamak,iftira laflarla geçiştirdiniz. sorduğum 2 sorudan dahi kaçtın masal kitabı dedin. işte siz busunuz sadace takıntılarınız var. Hacı bektaş veliyi ahmed yeseviye bağlamak,Alevileri sünnileştirmek için ortaya atılmış bambaşka bir hacıbektaştır. siz bize sahte hacıbektaşı anlatıyorsunuz halbuki biz gerçek olanı anlatıyoruz
Cevapla

“Alevilik - Bektaşilik Ayrımı” sayfasına dön