Bektasiler Alevileri karanliga sürüklüyor ( resim )

Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Mesaj gönderen Musa Özateş »

KARAPAPAK MURAT yazdı:Fötr şapka takmak sadece yahudileremi özgüdür? acaba bunun Laiklikle bir alakası yok mudur? Atatürkün cumhuriyeti kurarken fesi attırıp fötr şapka getirtmesi yahudiliği mi gösterir? Bektaşiler sarık cüppe takıp giyselerdi sizin gözünüzde dahamı değerli olacaktı?
murat can
ulus devlet projesinin en büyük destekçisi sebatayistlerdi, buradanda etkilerini görebilirsin,şapka basit bir devrim! değil simgesel bir mühürdür.
KARAPAPAK MURAT
Mesajlar: 325
Kayıt: 20 Ara 2007, 17:22

Mesaj gönderen KARAPAPAK MURAT »

resmen atatürk'e saldırıyorsunuz ama gizlice. yıllardır Osmanlı nın gittiği araplara özenme hareketi Bağımsız türkiye cumhuriyeti ile sona erdi Atatürkün hedefide geri kalmış türk toplumunu çağdaşlaştırmak için Türklüğümüzle ve İslamla alakası olmayan fesi elbette kaldıracaktı fesin kırmızı yeşil mavi gibi renklerde olmasının bir faydası yoktur fesin varlığınında faydası yoktur. Atatürk bunun içinde kimseyi cezalandırmamıştırda bir başkasıda cezalandırmamıştır. şapka giymek bir nevi atatürkçü olmanın göstergesidir bunun dışında cumhuriyet devrinde Türklüğümüzün sembolü olan KALPAK önemli bir vurgu ve dava halini almıştır. yani bektaşilerin hurafelerini gösteriyorsunuz ama bazen abartıya kaçıyorsunuz ölçüyü kaçırıyorsunuz. Elhamdulillah Müslümanız ama arap adetlerini Ümmetçilik palavrası altında almıyoruz. Atatürkün deyimiyle:

BİZ TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ VE DİNİMİZE HÜRMETKARIZ
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Mesaj gönderen Musa Özateş »

KARAPAPAK MURAT yazdı:resmen atatürk'e saldırıyorsunuz ama gizlice. yıllardır Osmanlı nın gittiği araplara özenme hareketi Bağımsız türkiye cumhuriyeti ile sona erdi Atatürkün hedefide geri kalmış türk toplumunu çağdaşlaştırmak için Türklüğümüzle ve İslamla alakası olmayan fesi elbette kaldıracaktı fesin kırmızı yeşil mavi gibi renklerde olmasının bir faydası yoktur fesin varlığınında faydası yoktur. Atatürk bunun içinde kimseyi cezalandırmamıştırda bir başkasıda cezalandırmamıştır. şapka giymek bir nevi atatürkçü olmanın göstergesidir bunun dışında cumhuriyet devrinde Türklüğümüzün sembolü olan KALPAK önemli bir vurgu ve dava halini almıştır. yani bektaşilerin hurafelerini gösteriyorsunuz ama bazen abartıya kaçıyorsunuz ölçüyü kaçırıyorsunuz. Elhamdulillah Müslümanız ama arap adetlerini Ümmetçilik palavrası altında almıyoruz. Atatürkün deyimiyle:

BİZ TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ VE DİNİMİZE HÜRMETKARIZ
Sevgili Murat
çok gençsin ve aceleci tavır koyuyorsun seni kendime benzetiyorum ilk duyduklarıma bende karşı çıkmıştım biralevi abiye bir dönem kızmıştım.
Hacı bektaş Sünni dediğinde bu tesbiti kendisini alevi sayanlar saldırı yada hakaret olarak algıladılar çünkü yıllardır kandırıldıklarını düşünmek yerine bu daha kolay bir düşünceydi ve tembel işiydi ama zamanla çok şeyler değişti gelişti yerine oturdu
Şimdi sende bana aynı tavrı koyuyorsun biz durum tesbiti yapıyoruz sen atatürke saldırı şeklinde algılıyorsun oysa bu bilimdir tesbittir,
m.kemalin yanında pek çok sebatayist vardı ve bunlar ulus devlet projesini tüm güçleriyle desteklediler katkıda bulundular,şapka bunların basit bir katkısıdır buradan hakaret çıkmaz bilim çıkar,bilimde duygusallık olmaz sanırım ilerleyen yıllarda konuyu işlersek daha iyi anlamış olursun ama henüz erken olduğu bu noktalarda karşılıklı bilimsel tesbitler yapamayacağımızı gördüm bu şapka konusunu kapatıyorum,işlemiyorum.
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

İlk başta çeşme resmi üzerindeki yıldızı 8 köşeli türk yıldızıdır sandım buna göre bu yıldız selçuklulardan beri Türk ulusunun simgelerinden biri idi türklüğü simgelediğini biliyorum ama inceleyince bunun türk yıldızı olmadığını 6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN yıldızı olduğunu gördüm. Çok güzel bir çalışma tebrik ediyorum. Ve hemen ön yargılardan arınmanızı ve bu konudaki açıklamamı okumanızı tavsiye ediyorum.





Ya Allah , Ya Muhammed , Ya Ali !
En son Zülfükaaar tarafından 05 Eki 2008, 03:06 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN Yıldızı

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Arkadaşlar bu çeşme konusunda biraz araştırma yaptım. Oradaki yıldızın siyonizm ve israille bir alakası yok tarihi biraz karıştırınca ortaya çıkıyor gerçekler. Bakın şimdi yine araştırılmadan hazırlanmış bir forum konusu bu niyemi yazımın devamını okuyun ;

İsrail Devletinin Kuruluşu :

Yahudiler 19. yüzyılın sonlarında devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev’ut (vadedilmiş topraklar) üzerine devlet kurma çalışmaları ilk önce İngiltere’de görülür. 1848’de İngiliz hükumeti bir genelgeyle Filistin’deki konsoloslarını, Yahudilerin himayesine verdi. 1870’te Yahudi faaliyetlerinin merkezi İngiltere’den Rusya’ya geçti. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için birçok çalışmalarda bulundu. Bunun gayesi bir Yahudi şirketi kurup, vadedilmiş topraklar üzerine müstakil ve üç dört milyon Yahudiye yetecek genişlikte toprak satın almaktı. Herzl, İngiltere gibi güçlü bir devleti arkasına alarak, gayesine ulaşma çabasındaydı. Herzl, Yahudi devletinin ancak, kutsal topraklar üzerinde kurulmasını istediğinden, 1870 yılından itibaren Filistin toprakları üzerinde tarımsal yerleşme merkezleri teşkil etmeye başladılar. 1870-1896 yılları arasında Filistin’de on yedi tarım kolonisi kuruldu.

Herzl, devrin Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid ile görüşerek, ondan Filistin’de bir Aristokratik Cumhuriyet kurmak için izin istedi ve bazı tekliflerde bulundu. Fakat Sultan Herzl’in talep ve israrlarını kabul etmemiş, hatta kat’i bir lisanla haberleşmeyi kesmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda, Ortadoğu’da İngiltere’ye dost bir devlet kalmamıştı. İngiliz menfaatleri, bu bölgede bir dost devletin bulunmasını gerektiriyordu. Filistin’de kurulacak bir Yahudi devleti bu boşluğu doldurabilecekti. Bundan dolayı 2 Kasım 1917’de İngiltere dışişleri bakanı Arthur Balfour'un girişimiyle Balfour Deklerasyonu, 1917 süreci başlatılmış oldu. Birleşmiş Milletler Cemiyeti de 1920 yılında, Filistin üzerinde İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere nezdinde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı. Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın kabul etmediği şartlar arasında bulunan bir üniversite 1925 yılında Skopus Dağı'nda kurulmaya başlandı.

14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edilmiştir. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girmişlerdir. Yeni kurulmuş, donanımı yetersiz İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), İsraillilerin "İsrail’in Bağımsızlık Savaşı" olarak adlandırdıkları ve yaklaşık 15 ay süren ve 6000’in üzerinde İsrailli’nin yaşamına malolan (ülkenin o dönemki Musevi nüfusunun takriben yüzde biri) savaşta Arap ordularını geri püskürtmüşlerdir.

1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin herbiri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlenmiş ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Ateşkes anlaşması uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs’ün ise Eski Şehrin de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakılmıştır. İsrail'in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmekte, bu gerginlik Orta Doğu'da istikrarsızlık nedeni olmaya devam etmektedir.


Şimdi bu açıklayıcı bilgiden sonra 6 köşeli yıldızın ne olduğuna bakalım. MÜHR-Ü SÜLEYMAN yani bu altı köşeli yıldız Hz. Süleymanın mührüdür.
Ne yazık ki ikiyüzyıl önce Siyonistler simge yaptı diye; ünlü Mühr-ü Süleymana olumsuz bakmaktayız. O mührü süleymen ki, Selçuklu’nun, Osmanlı’nın pek çok yapıtında gerçek ongun olarak yerlerini almıştır.

nasılmı?

İstanbul deniz müzesinde bulunan Barbaros Hayrettin'in sancağı aşağıda:

Resim

Bildiğiniz gibi barbaros hayrettin paşa, 1478 yılı civarlarında Midilli'de doğdu. Aslen Vardar yenicesinden olan babası Yakup Ağa, bir Osmanlı sipahisiydi ve 1461 yılında Midilli'nin fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed ile birlikteydi. Asıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı, ağabeyi Oruç'a verdikleri "Barbarossa" adını daha sonra Hızır içinde kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.


Barbaros Hayreddin Paşa, kardeşleri İlyas ve Oruç ile beraber birçok deniz savaşında bulundu. Diğer kardeşi İshak ise Midilli'de kaldı. Barbaros Hayreddin Paşa, Cezayir seferine Oruç Reis ile birlikte çıktı. Cezayir'in fethedilmesinden sonra Oruç Reis, Cezayir'e Bey oldu. Barbaros Hayreedin Paşa, İshak ve Oruç Reis'ler şehit olunca Cezayir Beyliği'ne atandı. Beylerbeyi ünvanını alan Barbaros Hayreddin Paşa, İstanbul'a gelip 1534 yılında Kaptan-ı Derya oldu.

Bir çok zafer kazanan Barbaros, Avrupa'da nam saldı. Avrupalılar çocuklarını Barbaros geliyor diye korkutur hale geldiler. 5 Temmuz 1546 tarihinde vefat eden Barbaros Hayreddin Paşa, sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi.

6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN bugün için siyonistlerin bayrağı olabilir ama bundan 200 yıl önce islam aleminin kullandığı bir semboldu. Malesef onuda siyonistler elimizden aldı. Şuan orda bulunan çeşmenin üzerindeki 6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN yıldızı çeşmenin yapıldığı dönem itibariyle siyonizmi-israili temsil etmiyor.

Açıklayıcı oldu sanırım.
En son Zülfükaaar tarafından 05 Eki 2008, 02:56 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: 6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN Yıldızı

Mesaj gönderen biralevi »

Zülfükaaar yazdı: 6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN bugün için siyonistlerin bayrağı olabilir ama bundan 200 yıl önce islam aleminin kullandığı bir semboldu. Malesef onuda siyonistler elimizden aldı. Şuan orda bulunan çeşmenin üzerindeki 6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN yıldızı çeşmenin yapıldığı dönem itibariyle siyonizmi-israili temsil etmiyor.

Açıklayıcı oldu sanırım.

Düşünmek-Düşünmen iyidir,olumludur muhakeme ve analiz iyidir
Düşünen insanın doğruları bulabilme ihtimali düşünmeyene göre daha büyüktür,zaten düşünmeyen insanın bulduğu doğru taklitten kaynaklanır ve ilk birkaç yanlışta bu kişi çuvallar ama düşünen insan kendisine verilen tüm kaynakları teste tabi tuttuğu için koly kolay yanılmaz
Bizim korkumuz düşünen insan araştıran insandan değildir ,bizim korkumuz doğru kendisine geldiği halde inat eden,inadında ısrar eden insanlardadır,

Sanırım sende inada doğru gidiyorsun zira kendini Bektaşiliğin Bektaşilerin avukatlığına soyundurmuş bir hal var ve bunca yazı içinde araştırıp düşünüp taşınıp nereleri yanlış yakalarım mantığıyla hareket ediyorsun
Buna dahi hiç itirazımız yoktur çünkü varsa yanlışımız hemen düzeltiriz yeter ki temeli sağlam olsun,Bazı bilgilerle hacı bektaş kasabasındaki çeşmenin üzerindeki Yahudi yıldızı meselesini sende rahatlıkla çözersin ama inat etmezsen tabii,
Bu yıldız anadoluya ne zaman girdi biliyormusun?
Anadoludaki kayda değer olmayan azınlık Yahudileri saymazsak Anadolu 1400 lü yıllarn başından itibaren yahudi göçüne açıldı,kimliği henüz netleşmeyen Osmanlıda Yahudilere kapısını sonuna kadar açtı,en büyük göç 2.bayezid döneminde ispanyadan gelen Yahudilerle oldu bunu diğer bölgelerdeki Yahudiler izledi,göç zirvesi 2.bayezid ve oğlu yavuz ve torunu kanuni döneminde zirveye çıktı,Yahudiler taşıdıkları bilim ve kültürüde getirdiler,Osmanlı bunları zirveye çıkardı iktidara en yakın maliye ve askeri sınıfa yerleştirdi,çünkü bunların ateşli silahlar konusundada uzmanlıkları vardı(özellikle sefard Yahudileri)

Kod: Tümünü seç

hatta bu yüzden bir kaynakta 2.bayezidin şöyle dediği yazılıdır:
Yahudiler Osmanlıların göstermiş oldukları iyiniyet ve hoşgörüyü karşılıksız bırakmadılar ve 15. yüzyılın sonundan itibaren Batı uygarlığını Osmanlı’ya sokmaya başladılar. Yahudileri devletine alan ve bu kişilerin yeteneklerinin farkında olan 2. Bayezid (1481-1512) bu konuya değinirken şunları söylemiştir: “Böyle bir kralın (İspanya kralı Ferdinand) akıllı olduğunu kim söyleyebilir? Kendi ülkesini sefalete sürerken, benimkini zenginleştiriyor.” (Kaynak: İmmanuel Aboab, Nomologia o Discursos Legales) 2. Bayezid, Yahudilerin iyi karşılanmaları için bütün illere haber gönderdi. Hatta bunlara zarar verenlerin idamla cezalandırılacağı şeklinde bir emir çıkardı.
Yahudiler yavuz ve kanuni dönemlerinde de çok üst düzeylere çıkabildiler,zaten devşirme sistemide buna müsait bir yapı taşıyordu ve ayrıca Osmanlının gerçekte islami bir kimliği yoktu o yıllarda örfsel yöresel düzeyde bir islamı taşıyordu,islami vurgular yavuzun halifeliği gasbından sonra yavaş yavaş yerleşmeye başladı ve göç eden Yahudilerde islamın içinde idare ettiler sonunda ulus-devletide bu Yahudi ve sebatayistler kurdular bu yüzden türk milliyetçiliğini deştiğinizde karşınıza birçok Yahudi yada sebatayist görebiliyorsunuz.
Sana birkaç önemli bilgi daha vereyim
1-Bu dönemler en çok alevinin katledildiği dönemlerdir bu noktayı düşünmeni öneriyorum,
2-bu dönemler Bektaşi tarikatının temelinin atıldığı dönemlerdir (2.bayezid –balım sultana tarikatı kurduruyor)
3-Bu dönemler Yahudi silah ve askerleriyle yavuzun safeviye saldırdığı dönemlerdir
4-Bu dönemler Süleyman mührünün her önemli yere vurulduğu dönemlerdir


Yani mühür
İspanya Yahudilerinin anadoluya girmesiyle eş zamanlı girdi,bunun dışında yada öncesinde burada yaşayan Yahudilerin her yere bu mührü taşıma sevdası yoktu belki en fazla bir iki örnek oda mabedlerinin yanında bulunabiliyordu,yani islam alemi 200 yıl önce bu mührü kullanıyordu cümlen yanlış bu mührü Osmanlının içine girmiş ve etkin yerlerde görev almış Yahudiler kullanıyordu,
Hacı bektaştaki mühre gelince aslında iyi bir soruyla konuyu yakalamıştın ama üzerine gitmemişsin,şöyle sormuşsun:
“Şuan orda bulunan çeşmenin üzerindeki 6 köşeli MÜHR-Ü SÜLEYMAN yıldızı çeşmenin yapıldığı dönem itibariyle siyonizmi-israili temsil etmiyor.”
Peki neden çeşmenin yapıldığı dönemi sorgulamadın da geçiştirdin ?eğer sorgulasaydın bunu oraya sebatayistlerin yada Yahudilerin bastığını keşfedecektin.Sen ise sorduğun sorunun cevabını araştırmak yerine çeşmenin sanki hacı bektaş döneminde yapıldığı gibi bir mantık üretmişsin,
Oysa çeşme orasının müze haline getirildiği dönemde yani menderes döneminde yapıldı,
Peki bu dönem iktidara kim hakimdi kasabaya bu mührü kim vurdu?
Menderes kimdi? Sebatayistlerin iktidardaki güçleri neydi?
İşte iyi bir başlangıç noktasına geldik gerisi artık kolaydır,
DP nin iktidar döneminde çeşmenin yapıldığını ortaya koyduğumuzda mührü kimin vurduğuda zaten kendiliğinden ortaya çıkıyor değilmi?
Tesadüf bu ya iktidar sebatayistlerin elinde,türbeyi sebatayistler açıyor,eeee türbenin inşaat onarım ihalesinide sebatayistin biri almıştır yani,yoksa bir Müslüman 1955 li yıllarda Süleyman mührünü bir Müslüman dervişin türbesine neden vursun?
Bu bilgilere rağmen İnat edecekmisin?inat edersen senin atalarının Selanik,ege yada istanbulda o yüzyıllarda bağı olup olmadığınıda sorgulaman gerekiyor çünkü bu durumda inadın akıl fikirle değil genle ilgili olması gerekiyor(tabi bunu latife olarak yazıyorum ama gerçeklik payınıda ciddiye almak gerekir en azından genetik bilimciler bunu ciddiye almalıdır)
Yoksa soyu sopu ne olursa olsun 12 imamların imametini kabul eden ve onların teori ve pratiklerini hayatına aktaran herkes alevidir..
Alevi
Mesajlar: 200
Kayıt: 15 Tem 2007, 21:20

Mesaj gönderen Alevi »

Sayın ve sevgili dostlar aslında Ali Muhsine çok şeyler borçluyuz Allah raı olsun Bu resimleri gösterdiği için tek kelimeyle harika olmuş. Bakınız insan araştırmayla bir yerlere vara biliyor Aslında burda ki yazanların Belki hepsi eskiden Bektaşilerdi ama araştıran gerçek yolu buldu araştırmayansa çabalayıp durdu Araştırmak hepimizin boynuna borçtur Farzdır yoksa kulak dolmasıyla yaşarda arştırmaya imkanların varken ölürse Cehenneme odun olmak şart olur. İmkanlar varıken Hakkın yolunu bulun EhliBeyte uyun Caferi buyruğunu okuyun Tek Cümle Hz Ali as gibi yaşayın...........
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Gelmiş geçmiş tüm peygamberlere ve peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimize iman ettim. Hz. Süleymanın mührü yahudi-siyonistlerin değil islamın sembolüdür. İslamiyet Hz.Adem ile başlayıp Hz. Muhammed (S.A.V.) ile tamamlanmıştır. Aradaki tüm peygamperler müslümandır. Doğal olarakta Mührü Süleymanda islamın sembolüdür. Bunu bir kenara ayırarak çeşme konusuna gelelim.

Çeşmenin yapım tarihini 1955'li yıllar olarak vermişsiniz. Ben çeşmenin görünümü itibariyle osmanlı dönemine ait olduğunu düşünmüştüm. Gerçi resimi photo shopta biraz inceledim ama resmin çözünürlüğü düşük olduğundan resmi büyütünce görüntü bozuluyor. Bu yüzdendir belki çeşme üzerinde MÜHR-Ü SÜLEYMAN 'ı göremedim birde çeşmenin ortasında yeşil bir levha üzerinde muhtemelen osmanlıca çeşmeyi yaptıranın ismi ve tarihi yazıyor ama dedimya görüntü kötü okunmuyor hiçbir şekilde tabi yazının türkçe olma ihtimalide var. Okunmuyor çünkü... Çeşmeyle ilgili yapmış olduğunuz iddia çok ciddi bir iddiadır. Bu konuya kesinlik kazandırmak gerekir.

Vermiş olduğunuz çeşme resmi ayrı bir resimdir ve şekiller gözükmemektedir.

MÜHR-Ü SÜLEYMAN 'ın bulunduğu resim ayrıdır.

Çemenin olduğu resim (Hacı Bektaş Web)'inden alınmıştır.

MÜHR-Ü SÜLEYMAN 'ın bulunduğu resim ise (www.phototurkey.net Türkiye Fotograf Merkezi) isimili bir siteden alınmıştır.

Resimlerin üzerine dikkatlice bakarsanız bu yazıları görürsünüz.

Yani resimler ayrı ayrı sitelerden alınmış ve burda birleştirilmiştir.

Ayrıca çeşmenin kim tarafından ve hangi yılda yapıldığıda kesin olarak verilmemiştir. Doğal olarak bu iddianız daha net ve açıklayıcı bilgiler verilene kadar sadece iddiadan ibarettir. Konuyu kesinleştirmek ve akıllardaki soru işaretlerini gidermek açısından en kısa zamanda çeşme ile ilgili iddianızı sonuçlandırmanızı sabırsızlıkla bekliyorum....
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Mesaj gönderen Musa Özateş »

Zülfükaaar yazdı: Ayrıca çeşmenin kim tarafından ve hangi yılda yapıldığıda kesin olarak verilmemiştir. Doğal olarak bu iddianız daha net ve açıklayıcı bilgiler verilene kadar sadece iddiadan ibarettir. Konuyu kesinleştirmek ve akıllardaki soru işaretlerini gidermek açısından en kısa zamanda çeşme ile ilgili iddianızı sonuçlandırmanızı sabırsızlıkla bekliyorum....
bektaş kasabasına gider çeşmeye bakarsın mührü görürsün sonra bunu kimin yaptığını sorar bulursun
ama bulsanda bilsende faydasız çünkü seninde körlerden sağırlardan olduğun belli oluyor sadece dilsiz değilsin ama dilinde iblise çalışıyor maşallah
yazık oluyor bunca gencimize
kahrolası bektaşilik bunları pençesine almış akıllarını yok etmiş aynı şüpheyi nedense bektaşa bektaşiliğe göstermiyor onları sorgulamıyorsunuz ama iş ehli beytçilere gelince bin dereden bin su getiriyorsunuz aferin size adam olursunuz tabi mahşerde
Zülfükaaar
Mesajlar: 214
Kayıt: 04 Eki 2008, 01:25
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen Zülfükaaar »

Musa Özateş yazdı: bektaş kasabasına gider çeşmeye bakarsın mührü görürsün sonra bunu kimin yaptığını sorar bulursun
ama bulsanda bilsende faydasız çünkü seninde körlerden sağırlardan olduğun belli oluyor sadece dilsiz değilsin ama dilinde iblise çalışıyor maşallah
yazık oluyor bunca gencimize
kahrolası bektaşilik bunları pençesine almış akıllarını yok etmiş aynı şüpheyi nedense bektaşa bektaşiliğe göstermiyor onları sorgulamıyorsunuz ama iş ehli beytçilere gelince bin dereden bin su getiriyorsunuz aferin size adam olursunuz tabi mahşerde
Neden eleştirilere tahamül edemiyorsunuz.

Bir iddia ortaya atıyorsunuz ortada net deliller yok sağdan soldan bulduğunuz resimleri bir ara koyup yayınlıyorsunuz. Bunun adı nedir? siz söyleyin.

Önce iddiaları kesin bir dayanağınız olamadan yayınlıyacaksınız sonrada hani deliller dediğimde git hacı bektaşa kendin gör diyeceksiniz. Madem sizde kesin emin değilsiniz. Kulaktan dolma bilgiler ışığında sağdan soldan toplama bilgilerle bir iddia ortaya atılmaz.

Bir insan kesin konuşur yada susar susmak edebdendir. Özür dilemek ise ayrı bir kültür gerektirir.
Fatır Suresi 5. Ayet :Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak)
aldatmasın.
Cevapla

“Alevilik - Bektaşilik Ayrımı” sayfasına dön