Münafığın son yazısı

mehti313
Mesajlar: 1
Kayıt: 07 Mar 2008, 13:31

Mesaj gönderen mehti313 »

Hamd alemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur, Allahın selamı Hz Muhammed(saa)in ve onun pak Ehlibeytinin üstüne olsun.

"Ben sizin aranızda iki emanet bırakıyorum.Bunlara sarılırsanız sapmazsınız.Bunlardan biri Allah'ın Kitabı Kuran,diğeri itretim olan Ehlibeyttir"
(Müstedrek-i Hakim, c.3, s.148.)

Bu Hadisi Şerif bize sarılmamız gereken iki değeri ayan beyan belirtiyor.

Kuran ve Ehlibeyt.

Ramazan orucu konusunda da başvurmamız gereken değerler Kuran ve Ehlibeyttir.
Kuran-ı Kerim Bakara Suresinin 183.ayeti
"Ey inananlar, kötülüklerden, şüpheli şeylerden korunmanız için oruç, sizden öncekilere farz edildiği gibi size de farz edilmiştir."
Hiç bir itiraza yer bırakmayacak bir şekilde orucun farz edildiğini vurgulamaktadir.
Peki bu oruç hangi aydadir?
Bunu da yine Kuran-i Kerim Bakara Suresinin 185.ayetinde acikliyor.
"Ramazan ayı, bir aydır ki insanlara doğruyu bildiren, doğruluğa ait apaçık delillerden ibaret olan, hakla bâtılı ayırt eden Kur'ân, bu ayda indirildi. Sizden kim, bu aya erişirse orucunu tutsun."
Allah'ın indirdiği Kitaba inandığını söyleyen hiç kimse Ramazan ayında oruç yoktur diyemez.Veya "biz böyle içtihadda bulunduk ve ramazan orucunu muharrem ayında tutuyoruz" deme hakkına sahip degildir.
Ki bunu diyen insan,kimin ne zaman böyle bir içtihadda bulunduğunu söylemelidir.
Muharrem ayında oruc tutulamaz mı?Isteyen tutar tabi.Hatta mümin bir insan Ramazan ayındaki ruh halini bir ömüre yaymalıdır.Fakat bu Kuranın emri olan Ramazan orucunu inkarı gerektirmiyor.
Ramazan ayında tutulan oruç sayısinı belirleme (!) zahmetine giren araştırmacı(!) en az 3 en fazla 10 gün gibi bir tespitte bulunmus,lakin ne acıdır ki kendi tespit ettiği 3 veya 10 günü bile tutmamak için "biz ramazan orucunu muharrem ayına taşıdık" diyor.
"Biz" derken Ehlibeyt İmamlarını ve Alevileri kast etmediği kesin.Çünkü Imamet Halkasının 5. Nuru olan İmam Muhammed Bakır(a.s) Ramazan Orucu hakkında şöyle buyurmuştur.
İmam Bakır (a.s), Peygamber efendimizden (s.a.a) şöyle nakleder:
"Ey insanlar topluluğu! Ramazan ayının hilali doğunca, şeytanlar zincire vurulur; gök, cennet ve rahmet kapıları açılıp cehennem kapıları kapanır ve dualar kabul edilir. İftar zamanı geldiğinde oruçlular kavuşmuş ve kurtulmuşlardır. Yüce Allah onları ateşten kurtarmıştır çünkü. Her gece bir melek şöyle seslenir: 'Af dileyen var mı? Allah'tan kendisini bağışlamasını ve tövbesini kabul etmesini isteyen var mı? Allah'ım! Kim yoksulları yedirip içirir ve bağışta bulunursa, onu mükâfatlandır ve kim cimrilik eder, pintilikte bulunursa, onu yok et.' Şevval ayı gelip çatınca da müminlere şöyle seslenir: Yarın ödülünüzü alın; çünkü yarın ödül günüdür."
Bunları söyledikten sonra İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutana andolsun ki sözü edilen mükâfat, dirhem veya dinar türünden değildir." (el-Kâfi, c.4, s.64, 67)


Demek ki Ehlibeyt İmamları Ramazan orucunu muharrem ayına taşımayı akıl edememişler,Ramazan orucunu araştıran "sahis" bunu akıl etmiş ve akil ettigi bu olagan üstü (!) şeyi de Alevilere mal etmek için özel çaba sarfediyor.

İmam Muhammed Bakır (as)'dan naklettigimiz Hadis sayesinde, araştırmacının (!) "en az 3 ,en fazla 10 gün" tespitinin de geçersiz oldugunu görüyoruz.
İmam (as) "Ramazan ayının hilali doğunca" ve "şevval ayı gelip çatınca" buyuruyor.
Bu da bir bütün Ramazan ayını kapsamaktadır.

Peki nedir Bakara 184 de "eyyamem ma'dudat"(sayılı günler) terimi ile amaçlanan?
Bakara 183 te müminlere orucun farz olduğu bildirilmiş ve insanların psikolojik olarak çekinmemeleri "biz bu kadar günü nasıl oruçlu geçiririz" dememeleri için "sayılı günler" terimi kullanılmıştır."Sayili günler" deyiminin hedefi,emrolunan orucun gözde büyütülmemesi gereken az miktarda,sözü dahi edilmeyecek adette, yani "sayılı günler" olduğunu vurgulamaktır.
"Sayılı" deyimi Yusuf Suresinin 20.ayetinde de kullanılıyor.
Yusuf 20 "Ve onu değersiz bir kar, sayılı birkaç kuruş karşılığında satmışlardı ve onu satarlarken paraya pek o kadar rağbetleri de yoktu."
Şimdi araştırmacının mantığı ile bu ayeti anlamaya çalışırsak,Yusuf Peygamberin en az 3,en fazla 10 kuruşa satıldıgını iddia etmemiz gerekir.Oysa her aklı selimin anlayacağı gibi bu ayette ,Yusuf Peygamberin dile getirilmeyecek az miktarda bir paraya satıldığı anlatılmaktadır.

Yine "eyyamem madudeh" terimi Bakara Suresinin 80. ayetinde geçmektedir.
"Dediler ki: Ateş, bizi yaksa sayılı bile birkaç gün yakar."
Bu ayette de açıkça gördüğümüz gibi,eyyamem madudeh anlam açısından,sayıyı rakamı az gösterip gözde büyütmemek gerektiğini ifade ediyor.


Kısaca toparlamamız gerekirse,
-orucun bizden öncekilere farz kılındığı gibi bize de farz kılındığıdır (Bakara 183)
-bu oruç günlerini gözümüzde büyütmemeli,onların sayili sınırlı günler,lafı dahi edilmeyecek miktarda az olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor (Bakara 184)
-bize farz kılınan oruç ramazan ayındadır (Bakara 185)

Söyleyeceklerimizi alemlere rahmet olarak gönderilen,büyük bir ahlak üzere olan Hz Muhammed(saa)'ın sözü ile bağlayalım.

Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) bir hutbesinde şöyle buyurmuştur:
"Her kim ramazan ayını susarak oruç tutar da, kulağını, gözünü, dilini, şehvetini ve vücudunun organlarını yalandan, haramdan ve gıybetten Allah'ın rızası için korursa, yüce Allah onu kendine yakın kılar, öyle ki o adam Hz İbrahim Halilullah'a (onun makamına) erişir ve onunla birlikte olur." (Vesail'uş-Şia, c.7, s.117)

alintidir...
Cevapla

“Kırklar Cemi Masalı” sayfasına dön