İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Aleviliğin tanımı, tarifi temeliyle ilgili konuları burada paylaşabilirsiniz.
Cevapla
FahriSeyyid
Mesajlar: 3
Kayıt: 30 Ara 2014, 01:31

İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen FahriSeyyid »

İmamı Cafer’le sapığın konuşmasına bugün de devam ediyoruz. Sapık, (Ya Cafer, Âişe mi üstün, Fatıma mı?) dedi.

- Âişe, Resulullahın hanımı idi. Cennette, onun yanında olur. Fatıma da Ali’nin hanımı idi. Onun yanında olur. [Resulullahın makamı elbette daha yüksektir.]
- Âişe, Ali ile savaşmadı mı?.
- Ahzab suresinin (Resulullahı incitmeyiniz. Ondan sonra, zevcelerini nikahlamayınız. Bunların ikisi de büyük günahtır) mealindeki 53. ayeti için Beydavi ve Hüseyni tefsirlerinde diyor ki, bu ayet gösteriyor ki, Resulullah vefat ettikten sonra da, ona saygı için, hanımlarına da saygı gerekir.
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen 3nokta »

Peygamber hanımları masum değildir.
Hz. Nuh'un hanımı, Hz.Lut'un hanımı peygamber hanımı değil miydi?
Kuran'da onların durumu net bir şekilde ortadadır.

Ehlibeyt'e düşmanlık yapan, evinde vakarla oturmak yerine savaş meydanlarında dolaşan, İmam Hasan'ın as cenazesini oklatan, İmam Ali as ile savaşan biri kiminle eş olursa olsun fark etmez. Zira Ehlibeyt'e as düşman olan Hz. Peygambere saa düşmandır, Allah'a düşmandır.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen 3nokta »

Bu da İmam Cafer Sadık'ın (as) gerçek munzaralarından biri:
Kuleyni, kendi senediyle Yunus b. Yakup’dan şöyle rivayet etmektedir: Ebu Abdullah’ın (Cafer Sadık aleyhi selâm) yanında bulunduğum bir sırada yanına Şamlı bir adam geldi ve dedi ki: Ben, kelâm, fıkıh ve feraiz ilimlerini bilen bir kimseyim. Senin arkadaşlarınla tartışmak için geldim.

Ebu Abdullah (a.s) dedi ki: Acaba senin kelâmın, Resûlullah'ın sözlerine mi dayanıyor? Yoksa kendine ait düşüncelerden mi kaynaklanıyor?

Adam dedi ki: Hem Resûlullah’ın sözlerinden hem de benim kendi düşüncelerimden kaynaklanıyor.

Ebu Abdullah (a.s) dedi ki: “Öyleyse sen, Resûlullah'ın ortağısın.”

- Adam: "Hayır" dedi.

İmam dedi ki: “Yoksa Allah'tan vahiy mi aldın? O mu sana haber verdi?”

-Adam: "Hayır." dedi.

- “O zaman Resûlullah'a olduğu gibi sana da itaat etmek farz olmalı, dedi.

Adam: "Hayır" dedi.

Bunun üzerine Ebu Abdullah bana dönerek şöyle dedi: “Ey Yunus b. Yakub! Bu adam, konuşmadan önce kendi çelişkisini ortaya koydu.” Ardından şöyle dedi:

“Ey Yunus! Eğer sen, kelâm ilmini iyi biliyorsan onunla tartış.”

Yunus der ki: "İçimden şöyle dedim:

-Vay başıma gelenler!

İmam'a şu karşılığı verdim: Sana kurban olayım! Senin, kelâm ilmiyle uğraşmayı nehyettiğini ve: “Bu kabul edilir. Şu kabul edilmez. Bu bir sonuca varır. Şu bir sonuca varmaz. Bunu anlayabiliriz. Şunu anlayamayız.” diyerek kelâmla uğraşanlara-“Yazıklar olsun!”- dediğini duymuştum.

Ebu Abdullah (a.s) buyurdu ki: “benim dediklerimi terk edip kendi istediklerine uyanlara yazıklar olsun” demiştim.

Sonra bana şöyle dedi: “Dışarı çık. Gördüğün bütün kelâmcıları içeri çağır.”

Bunun üzerine Humran b. A'yen' -iyi kelâm bilirdi- yine kelâmdan iyi anlayan Ahvel'i, kelâm ilminde iyi bir yeri olan Hişam b. Sâlim'i ve benim nazarımda kelâm ilmini en iyi bilen biri olan Kays b. Masir'i içeri çağırdım. Bunlardan Kays b. Masir, Ali b. Hüseyin’den (a.s) kelâm derslerini almıştı. Derken Hişam b. Hakem çıkageldi. Sakalları henüz çıkıyordu. İçimizde yaşça ondan büyük olmayan kimse yoktu. Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhi selâm) ona yer açtı ve şöyle dedi:

“Bu, kalbiyle, diliyle ve eliyle, biz Ehlibeyte yardım eden bir kimsedir.”

Sonra şöyle buyurdu: “Ey Humran! Adamla kelâm tartışmasına gir.”

Humran, adamla tartıştı ve ona üstünlük sağladı.

Sonra şöyle dedi: “Ey Tâki, onunla kelâm tartışmasına gir.”

Ahvel de adamla tartıştı ve ona üstünlük sağladı.

Sonra şöyle dedi: “Ey Hişam b. Salim! Onunla kelâmi konularda tartış.

Sonra Ebu Abdullah, Kays el-Masir'e: “Onunla kelâmi tartışmalara gir.” dedi.

Kays onunla tartıştı.

İmam, Şamlı adama: “Şu delikanlıyla tartış.” dedi.

İmam, Hişam b. Hakem'i kastediyordu.

Adam: "Evet." dedi.

Adam Hişam'a dedi ki: "Ey delikanlı, bana bu adamın imamlığı hakkında soru sor." dedi.

Hişam, adamın bu sözlerinden dolayı öfkelendi ve öfkesinden titremeye başladı. Şamlıya şöyle dedi: Ey adam! Acaba senin Rabbin mi kulları hakkında daha çok hayır diler, yoksa kulların kendileri mi kendileri hakkında daha çok hayır dilerler?

Adam: Bilâkis, benim Rabbim daha çok kulları hakkında hayır diler.

Hişam dedi ki: Peki, kullarına yönelik hayır dileyişi açısından ne yapmıştır?

Adam dedi ki: Onlar için bir hüccet ve delil ortaya koymuştur ki, dağılmasınlar veya ihtilafa düşmesinler. Onları birleştirip kaynaştırsın, onları sevgiyle kucaklasın ve Rablerinin koyduğu farzları onlara haber versin.

Hişam: "Bu hüccet kimdir?" diye sordu.

Adam: Resûlullah, dedi.

Hişam: "Peki, Resûlullah'dan sonra kimdir?" diye sordu.

Adam: "Resûlullah'tan sonra hüccet, kitap ve sünnettir."

Hişam dedi ki: "Bu gün aramızdaki ihtilâfları ortadan kaldırma hususunda kitap ve sünnetin bize bir yararı oluyor mu?" diye sordu.

Şamlı adam: "Evet." dedi.

Hişam şöyle dedi: Öyleyse ben ve sen, niçin ihtilaf ediyoruz ve sen ne diye ta Şam'dan buralara kadar bizim seninle ihtilafa düşmemizden dolayı kalkıp geldin? Bu soru karşısında Şamlı adam sustu.

Ebu Abdullah (a.s) Şamlı adama: "Niçin konuşmuyorsun?" diye sordu

Şamlı adam şöyle dedi: "Eğer ihtilaf etmiyoruz desem, yalan söylemiş olurum. Kitap ve sünnet aramızdaki ihtilafları kaldırıyor" desem, bu sefer bâtıl bir iddiada bulunmuş olurum. Çünkü kitap ve sünnet farklı şekillerde yorumlanabilecek mahiyettedirler. Eğer, ihtilaf ediyoruz ve her birimizin savunduğu haktır desem, o zaman kitap ve sünnetin bize bir yararı olmamış olur. Fakat bu kanıt benim lehime ve onun aleyhinedir."

Ebu Abdullah dedi ki: “Sor, o zaman onun ilimle dolu olduğunu anlarsın.”

Şamlı adam şöyle dedi: Ey adam! Kullar hakkında kim daha çok hayır diler, onların Rableri mi, yoksa kendileri mi?

Hişam dedi ki: Kulların Rableri, onların kendilerinden daha çok onlar hakkında hayır dilemektedir.

Bunun üzerine Şamlı adam şöyle dedi:

Peki, Rableri, onları birleştiren, eğri taraflarını doğrultan ve hak olan ile bâtıl olanı birbirinden ayırarak onlara anlatan birini tayin etmiş midir?

Hişam dedi ki: Resûlullah zamanını mı, yoksa şimdiki zamanı mı soruyorsun?

Şamlı: Resûlullah zamanında, Resûlullah'ın kendisiydi. Bu gün kimdir?

Hişam dedi ki: Bu gün, şurada oturup da onu görmek için kafilelerin yola çıktığı ve bize göklerin ve yerin haberlerini veren şu adamdır. O, bu yetkiyi miras olarak babasından, o dedesinden devralmıştır.

Şamlı dedi ki: Bunu nasıl bilebilirim?

Hişam dedi ki: Aklına geleni ona sor.

Şamlı dedi ki: Bütün bahanelerimin önünü kestin. Artık ona sormam gerekiyor

Ebu Abdullah (aleyhisselâm) dedi ki: “Ey Şamlı! Sana yolculuğunun nasıl geçtiğini ve hangi yolu izlediğini haber vereyim mi? Şöyle şöyle değil miydi?”

Şamlı döndü ve: "Doğru söyledin, ben şimdi Allah'a teslim oldum." “şimdi Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna ve senin de vasilerden bir vasi olduğuna tanıklık ediyorum.”[31]

Bu münazaranın benzerleri İmamla karşıtları arasında çok defalar gerçekleşmiş ve her defasında İmamın imamet makamını bu ilimler ortaya koymuştur
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Hüseyni
Mesajlar: 518
Kayıt: 04 Eki 2011, 21:20

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen Hüseyni »

İmam Sadık a,s adına yalan uydurmakta emevileri geçtiniz.
Bari yalandanda olsa bir kaynak ismi yazsaydın.
gerçi icdihat yapıyosundur,dogruyı bilirsen iki yanılırsan bir sevap alıyosun :):)
Pir Poygomber
Mesajlar: 130
Kayıt: 05 Şub 2014, 11:51

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen Pir Poygomber »

Hüseyni yazdı:İmam Sadık a,s adına yalan uydurmakta emevileri geçtiniz.
Huseyni kuranin yaninda uyduruk hadisleri kaynak sayarsaniz muslumanlikta bunlar gibi topluluklar cok olacaktir!

Allah adina uydurlan kuran disi sacmaliklar kurana es tutularak ancak, cehennemi muslumanlarla dolduracak gibi.

78- Ve onlardan buyuk bir fırka da vardır ki, kendi kitaplari ile dillerini eğeip bükerler. Onu kitaptan(Kurandan) okuyorlar sanasınız. Halbuki o kitaptan değildir. Ve derler ki, «O Allah katındandır.» Halbuki, o Allah tarafından değildir. Ve onlar bildikleri halde Allah Teâlâ'ya karşı yalan söylerler.
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen 3nokta »

İmam Ali'nin (as) muaviyenin mızrak hilesine karşı "Ben Konuşan Kuran'ım." sözünü söylediğini kabul ediyor musunuz?
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Pir Poygomber
Mesajlar: 130
Kayıt: 05 Şub 2014, 11:51

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen Pir Poygomber »

3nokta yazdı:İmam Ali'nin (as) muaviyenin mızrak hilesine karşı "Ben Konuşan Kuran'ım." sözünü söylediğini kabul ediyor musunuz?
Elbette ben o mizraklara takilan kuran ayetlerinin Hz alinin sozleri olduguna inaniyorum! Bilmiyorum anladinizmi ?
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: İmamı Caferin Sapıklarla Münazaraları

Mesaj gönderen 3nokta »

İmam Ali'nin (as) Konuşan Kuran olduğuna inanan birinin Kuran'ı tek başına kabul edip Ehlibeyt as kanalıyla gelen tefsiri reddetmesi hiçbir sözcükle tanımlanamayacak derecede çelişkidir.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Aleviliğin Tanımı, Tarifi” sayfasına dön