İmam Hüseyin (a.s)'ın Erbein Ziyareti

Cevapla
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

İmam Hüseyin (a.s)'ın Erbein Ziyareti

Mesaj gönderen f_altan »

İMAM HÜSEYİN (A.S)'IN ERBEİN ZİYARETİ

Bu ziyaret Sefer ayının yirminci gününde okunur. Şeyh Tusî, "et-Tehzib" ve "Misbah-ul Müteheccid" kitaplarında İmam Hasan Askeri aleyhisselamdan şöyle nakleder:
"Müminin alameti beştir:
1- Her gün (on yedisi farz ve otuz dördü sünnet olmak üzere) elli bir rekat namaz kılmak.
2- Erbain ziyareti yapmak.
3- Sağ ele yüzük takmak.
4- Secdede alnı toprağa bırakmak.
5- "Bismillahirrahmanirrahim"i yüksek sesle söylemek."

"Tehzib" ve "Misbah" kitaplarında kaydedilen Sefvan-ı Cemmal'ın İmam Cafer Sadık aleyhisselamdan rivayet ettiği ziyaret şöyledir:
Güneş yükselince İmam Hüseyin aleyhisselamı şöyle ziyaret et:


اَلسَّلامُ عَلى وَلِيِّ اللهِ وَحَبيبِهِ، اَلسَّلامُ عَلى خَليلِ اللهِ وَنَجيبِهِ، اَلسَّلامُ عَلى صَفِيِّ اللهِ وَابْنِ صَفِيِّهِ، اَلسَّلامُ عَلى الْحُسَيْنِ الْمَظْلُومِ الشَّهيدِ، اَلسَّلامُ على اَسيرِ الْكُرُباتِ وَقَتيلِ الْعَبَراتِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَشْهَدُ اَنَّهُ وَلِيُّكَ وَابْنُ وَلِيِّكَ وَصَفِيُّكَ وَابْنُ صَفِيِّكَ الْفائِزُ بِكَرامَتِكَ، اَكْرَمْتَهُ بِالشَّهادَةِ وَحَبَوْتَهُ بِالسَّعادَةِ، وَاَجْتَبَيْتَهُ بِطيبِ الْوِلادَةِ، وَجَعَلْتَهُ سَيِّداً مِنَ السادَةِ، وَقائِداً مِنَ الْقادَةِ، وَذائِداً مِنْ الْذادَةِ، وَاَعْطَيْتَهُ مَواريثَ الاَْنْبِياءِ، وَجَعَلْتَهُ حُجَّةً عَلى خَلْقِكَ مِنَ الاَْوْصِياءِ، فَاَعْذَرَ فىِ الدُّعاءِ وَمَنَحَ النُّصْحَ، وَبَذَلَ مُهْجَتَهُ فيكَ لِيَسْتَنْقِذَ عِبادَكَ مِنَ الْجَهالَةِ وَحَيْرَةِ الضَّلالَةِ، وَقَدْ تَوازَرَ عَلَيْهِ مَنْ غَرَّتْهُ الدُّنْيا، وَباعَ حَظَّهُ بِالاَْرْذَلِ الاَْدْنى، وَشَرى آخِرَتَهُ بِالَّثمَنِ الاَْوْكَسِ، وَتَغَطْرَسَ وَتَرَدّى فِي هَواهُ، وَاَسْخَطَكَ وَاَسْخَطَ نَبِيَّكَ، وَاَطاعَ مِنْ عِبادِكَ اَهْلَ الشِّقاقِ وَالنِّفاقِ وَحَمَلَةَ الاَْوْزارِ الْمُسْتَوْجِبينَ النّارَ، فَجاهَدَهُمْ فيكَ صابِراً مُحْتَسِباً حَتّى سُفِكَ فِي طاعَتِكَ دَمُهُ وَاسْتُبيحَ حَريمُهُ.
اَللّـهُمَّ فَالْعَنْهُمْ لَعْناً وَبيلاً وَعَذِّبْهُمْ عَذاباً اَليماً، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ سَيِّدِ الاَْوْصِياءِ، اَشْهَدُ اَنَّكَ اَمينُ اللهِ وَابْنُ اَمينِهِ، عِشْتَ سَعيداً وَمَضَيْتَ حَميداً وَمُتَّ فَقيداً مَظْلُوماً شَهيداً.
وَاَشْهَدُ اَنَّ اللهَ مُنْجِزٌ ما وَعَدَكَ، وَمُهْلِكٌ مَنْ خَذَلَكَ، وَمُعَذِّبٌ مَنْ قَتَلَكَ، وَاَشْهَدُ اَنَّكَ وَفَيْتَ بِعَهْدِ اللهِ وَجاهَدْتَ فِي سَبيلِهِ حَتّى اَتياكَ الْيَقينُ، فَلَعَنَ اللهُ مَنْ قَتَلَكَ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ ظَلَمَكَ، وَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً سَمِعَتْ بِذلِكَ فَرَضِيَتْ بِهِ.
اَللّـهُمَّ اِنّي اُشْهِدُكَ اَنّي وَلِيٌّ لِمَنْ والاهُ وَعَدُوٌّ لِمَنْ عاداهُ بِاَبي اَنْتَ وَاُمّي يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ، اَشْهَدُ اَنَّكَ كُنْتَ نُوراً فىِ الاَْصْلابِ الشّامِخَةِ وَالاَْرْحامِ الْمُطَهَّرَةِ، لَمْ تُنَجِّسْكَ الْجاهِلِيَّةُ بِاَنْجاسِها وَلَمْ تُلْبِسْكَ الْمُدْلَهِمّاتُ مِنْ ثِيابِها، وَاَشْهَدُ اَنَّكَ مِنْ دَعائِمِ الدّينِ وَاَرْكانِ الْمُسْلِمينَ وَمَعْقِلِ الْمُؤْمِنينَ، وَاَشْهَدُ اَنَّكَ الاِْمامُ الْبَرُّ التَّقِيُّ الرَّضِيُّ الزَّكِيُّ الْهادِي الْمَهْدِيُّ، وَاَشْهَدُ اَنَّ الاَْئِمَّةَ مِنْ وُلْدِكَ كَلِمَةُ التَّقْوى وَاَعْلامُ الْهُدى وَالْعُرْوَةُ الْوُثْقى، وَالْحُجَّةُ على اَهْلِ الدُّنْيا، وَاَشْهَدُ اَنّي بِكُمْ مُؤْمِنٌ وَبِاِيابِكُمْ، مُوقِنٌ بِشَرايِعِ ديني وَخَواتيمِ عَمَلي، وَقَلْبي لِقَلْبِكُمْ سِلْمٌ وَاَمْري لاَِمْرِكُمْ مُتَّبِعٌ وَنُصْرَتي لَكُمْ مُعَدَّةٌ حَتّى يَأذَنَ اللهُ لَكُمْ، فَمَعَكُمْ مَعَكُمْ لا مَعَ عَدُوِّكُمْ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْكُمْ وَعلى اَرْواحِكُمْ وَاَجْسادِكُمْ وَشاهِدِكُمْ وَغائِبِكُمْ وَظاهِرِكُمْ وَباطِنِكُمْ آمينَ رَبَّ الْعالِمينَ.


"Selam olsun Allah'ın velisine ve habibine. Selam olsun Allah'ın dostuna ve seçtiğine. Selam olsun Allah'ın halis kuluna ve halis kulunun oğluna. Selam olsun mazlum ve şehid Hüseyn'e. Selam olsun bela ve hüzünler esirine ve göz yaşlarıyla katledilene.

Allah'ım! Şahadet ederim ki o (Hüseyin) senin lütfün ve ikramınla kurtuluşa eren velin ve velinin oğludur, seçkin kulun ve seçkin kulunun oğludur. Sen kendisine şahadetle lütufta bulundun; saadete has kıldın, soyunun temiz olmasıyla seçtin, onu yüce kişilerden yüce bir kişi, önderlerden bir önder ve -İslam'ı- savunanlardan bir savunucu kıldın, kendisine bütün peygamberlerin mirasını verdin, vasilerden kılıp yaratıklarına hüccet ettin; o da halka hücceti tamamladı ve ümmete mazeret bırakmadı, yumuşaklıkla nasihat etti ve kullarını cehaletten ve dalalet şaşkınlığından kurtarmak için senin yolunda kanını akıttı. Dünyanın aldattığı ve payını (ahiretini) dünyanın değersiz alçak metasına ve ahiretini en değersiz paraya satan, hava ve hevesine dalan ve alçalan kimseler onun aleyhine birleştiler ve ona sitem ettiler. Onlar öyle kişilerdir ki seni ve peygamberini öfkelendirdiler ve kullarından ateşi (cehennemi) hakkeden omuzlarında ağır günah yükünü taşıyan, şekavet ve nifak ehli kimselere itaat ettiler. O (Hüseyin) da sabır ve tahammül ederek senin yolunda onlarla cihat etti; nihayet sana itaat yolunda kanı döküldü ve saygınlığını çiğnemek mubah bilindi.

Allah'ım! Onlara şiddetli bir lanetle lanet et ve onları acılı bir azapla azaplandır. Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu. Selam olsun sana ey vasilerin efendisinin oğlu. Şahadet ederim ki sen Allah'ın emini ve emininin oğlusun. Saadetli yaşadın ve beğenilmiş olarak geçip-gittin, adsız, sansız, mazlum ve şehid olarak dünyadan göçtün.
Şahadet ederim ki Allah sana vaadettiği şeyi gerçekleştirecek, sana yardım etmeyip seni alçaltanı helak edecek ve seni katledeni azaplandıracaktır. Şahadet ederim ki sen Allah'ın ahdine vefa ettin, ölüm gelip seni buluncaya kadar Allah yolunda cihat ettin; seni katledenlere Allah lanet etsin, sana zulmedenlere Allah lanet etsin, bunu duyup da razı olanlara Allah lanet etsin.

Allah'ım! Seni şahit tutuyorum ki ben onun dostuyla dost ve onun düşmanıyla düşmanım. Anam-babam sana feda olsun ey Resulullah'ın oğlu! Şahadet ederim ki sen yüce sülblerde ve tertemiz rahimlerde bir nurdun. Cahiliyet devri tüm necasetleriyle seni kirletemedi ve cahileyetin zifiri karanlıkları sana cahiliyet elbiselerinden giydiremedi. Şahadet ederim ki sen dinin direklerinden, Müslümanların -dininin- rükünlerinden ve müminlerin sığınaklarındansın. Şahadet ederim ki sen iyi, takvalı, beğenilmiş, arınmış, hidayet edici ve hidayet üzere bir imamsın. Şahadet ederim ki senin evlatlarından olan imamların hepsi takva nişanesi, hidayet bayrakları, sağlam kulp (tutacak) ve dünya ehline Allah'ın hüccetidirler. Şahadet ederim ki ben size ve sizin dönüşünüze (ric'at edeceğinize) inanıyorum, dinimin ahkamına ve amelimin sonuçlarına yakinim vardır. Kalbim sizin kalbinize teslimdir ve işlerim sizin işlerinize tabidir. Allah izin verdiği an size yardımım hazırdır. O halde ben sizinleyim, sizinle; düşmanlarınızla değil. Allah'ın rahmeti sizin üzerinize, sizin ruhlarınıza, cesetlerinize, hazırınıza, gizlinize, zahirinize ve batınınıza olsun; duamı icabet et ey alemlerin Rabb'i!"

Sonra iki rekat namaz kıl ve istediğin duayı ederek geri dön.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İMAM HÜSEYİN ALEYHİSSELAMIN ERBEİN ZİYARETİ

Mesaj gönderen f_altan »

Ve diğeri Cabir b. Abdullah-i Ensari'den rivayet edilen ziyarettir. Ata der ki: Sefer ayının yirmisinde Cabir b. Abdullah-i Ensari'yle birlikteydim. Ğaziriye'ye ulaştığımızda Cabir Fırat suyuyla gusletti ve yanında getirdiği temiz bir gömleği giydi ve bana, "yanında güzel koku var mı?" diye sordu. Ben, "üzerimde kulunç otu var" dedim. Cabir ondan biraz alarak üzerine serpti. Sonra yalın ayak İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarına doğru hareket etti. İmam'ın mezarına ulaşınca üç defa "Allahu Ekber" dedi ve bayılarak yere düştü. Ayıldığında şu ziyareti okuduğunu duydum:

«اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ يا آلَ اللهِ ..»

"Selam olsun size ey Allah'ın ailesi..."

Cabir'in bu ziyareti, daha önce zikrettiğimiz Recep ayının on beşinci gününün ziyaretinin aynısıdır; ancak birkaç cümle farklıdır ki bu da nüsha ihtilafından kaynaklanmış olabilir; nitekim Şeyh de bu ihtimali vermiştir. Bu ziyareti de okumak isteyen Recep ayının on beşinci gününün ziyaretine müracaat etsin.

Zikrettiğimiz bu zamanlar dışındaki mübarek gün ve gecelerde ve özellikle Mübahele günü, İnsan suresinin indiği gün, o hazretin doğum günü, Perşembeyi Cumaya bağlayan geceler gibi o hazrete nispet verilen zamanlarda da İmam Hüseyin aleyhisselamı ziyaret etmenin fazileti vardır. Bir rivayette şöyle geçer: "Allah Teala her Cuma akşamı o hazrete lütuf gözüyle bakar, bütün peygamberleri ve peygamberlerin vasilerini o hazretin ziyaretine gönderir."

İbn Kuluveyh, İmam Cafer Sadık aleyhisselamdan şöyle rivayet etmiştir: "Kim her Cuma günü İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarını ziyaret ederse bağışlanır, ölürken dünyadan hasretle gitmez ve cennette İmam Hüseyin aleyhisselamın yanında yer alır."

A'meş'in rivayetinde de komşusunun ona şöyle dediği geçmektedir: "Rüya aleminde gök yüzünden üzerine, Cuma gecesi İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret eden kimsenin amanda olduğu yazılan kağıtlar döküldüğünü gördüm. İleride, Kazimeyn amellerinde Hacı Ali Bağdadî'nın kıssasında buna değineceğiz. Diğer zamanlarda da durum böyledir.

Yine İmam Cafer Sadık aleyhisselama, "İmam Hüseyin aleyhisselamı ziyaret etmenin diğer vakitlerden daha faziletli olduğu özel bir vakti var mıdır?" diye sorulduğunda İmam aleyhisselam buyurdu ki: "İmam Hüseyin aleyhisselamı her zaman ziyaret edin; çünkü onu ziyaret etmek sabit kılınmış ve belirlenmiş bir hayırdır; kim o hazreti daha fazla ziyaret ederse daha fazla hayır kazanır; kim de az ziyaret ederse az hayır elde eder. O hazreti, salih amellerin kaç kat fazla hesaplandığı ve meleklerin o hazreti ziyaret etmek için gökten indikleri özel vakitlerde ziyaret etmeye çalışın..."

Bu özel vakitler için rivayet edilen bir ziyaret bulamadık. Evet, İmam Hüseyin aleyhisselamın doğum günü olan Şaban ayının üçüncü gününde İmam Mehdi aleyhisselam tarafından okunan özel dua vardır; bugünde o duanın okunması gerekir; bu dua Şaban ayının amelleri bölümünde zikredilmiştir.

İmam Hüseyin aleyhisselamı Kerbela dışında ondan uzak olan diğer şehirlerden ziyaret etmenin de çok fazileti vardır. Biz bu konuda "Kâfi", "Tehzib" ve "Fakih" kitaplarında nakledilen iki rivayeti zikretmekle yetiniyoruz:

1- İbn-i Ebi Umeyr, Hişam kanalıyla İmam Cafer Sadık aleyhis-selamın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizden yolu uzak olan ve evinin mesafesi bizim mezarlarımıza uzak olanınız evinin damının yüksek olan bölümüne çıkarak iki rekat namaz kılsın ve bizim mezarlarımıza işaret ederek selam versin; bilin ki bu selam bize ulaşır."

2- Hannan b. Sudeyr'den, babasından şöyle rivayet edilmiştir: İmam Cafer Sadık (a.s) bana, "Ey Sudeyr! Her gün İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret ediyor musun?" diye sordu. Ben, "Hayır, fedanız olayım" diye arzettim. İmam Cafer Sadık (a.s), "Siz ne kadar da cefakarsınız!" buyurdu, "Acaba her Cuma günü onu ziyaret ediyor musunuz?" buyurdu. Ben, "Hayır" dedim. İmam (a.s), "Her ayda ziyaret ediyor musunuz peki?" buyurdu. Ben yine, "Hayır" cevabını verdim. İmam (a.s), "Her yılda ziyaret ediyor musunuz?" buyurdu. Ben, "Ziyaret ettiğim bazı yıllar olmuştur" dedim. Bunun üzerine İmam Cafer Sadık (a.s), "Ey Sudeyr!" buyurdu; "Siz İmam Hüseyin'e karşı ne kadar da cefa ediyorsunuz! Allah Teala'nın iki bin bin (iki milyon) meleğinin ("Tehzib ve Men La Yehzuruhu'l-Fakih" kitabındaki rivayete göre bin bin -yani bir milyon- meleğinin) saçları dağınık ve toz-toprak içerisinde İmam Hüseyin'e (a.s) ağlayarak onu ziyaret ettiğini ve bu konuda asla yorulup gevşeklik göstermediklerini bilmiyor musunuz? Ey Sudeyr her Cuma günü beş defa ve her gün bir defa neden Hüseyin'in (a.s) kabrini ziyaret etmiyorsun?" Ben, "Fedanız olayım; onunla arasında çok uzun bir mesafe var" dedim. İmam (a.s) bunun üzerine, "Evinin damına çıkarak sağ ve sol tarafına bak. Sonra başını gökyüzüne kaldırarak İmam Hüseyin'in (a.s) kabrine taraf yönelerek şöyle de:

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِاللهِ السَّلامُ عَلَيكَ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ

"Selam olsun sana ya Eba Abdillah, Alklah'ın selamı, rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun."

Böyle yapacak olursan senin hakkında hac ve umre ziyareti yazılır."
Sudeyr diyor ki, "Ben çoğu zaman bu ameli bir ayda yirmiden fazla yaptım."
Mutlak ziyaretlerden birinci ziyaretin baş tarafında buraya uygun olan bir konuyu kaydetmiştik.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İMAM HÜSEYİN ALEYHİSSELAMIN ERBEİN ZİYARETİ

Mesaj gönderen f_altan »

İmam Hüseyin Aleyhisselamın Türbetinin Fazilet ve Adabı


İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetinde ölüm dışında bütün dertler ve hastalıklar için şifa, belalardan güvence olduğu, insanı bütün korkulardan amanda kıldığı hususunda birçok rivayet vardır. Bu alandaki rivayetler tevatür haddine ulaşmıştır. Bu mukaddes türbetle gerçekleşen mucizeler sayılmayacak kadar çoktur. Ben, Şia ulemasının hayatı hakkında yazmış olduğum "Fevaidu'r-Rezeviyye" kitabında, Seyyid Muhaddis Nimetullah Cezayiri hakkında şöyle yazdım:
O, ilim tahsilinde çok zahmetler çekti, zorluk ve eziyetler gördü. Tahsilinin ilk yıllarında lamba satın almaya gücü yetmediği için ay ışığında kitap okuyordu. Ay ışığında çok kitap okuması, çok yazması ve araştırması sonucu gözleri zayıflayınca gözlerinin ışıklanması için İmam Hüseyin aleyhisselamın ve Irak'taki Ehl-i Beyt imamlarının türbetini gözlerine sürer ve o türbetlerin bereketiyle gözleri ışıklanırdı. Günümüzün insanları kafirlerle muaşeretleri nedeniyle sakın buna şaşırmasınlar.

Kemaluddin Dimyeri "Heyatu'l-Heyevan" kitabında şöyle nakleder: Kobra yılanı bin yıl yaşasa kör olur. Allah Teala, gözünün körlüğünü tedavi etmesi için ona kendisini rezene bitkisine ulaştırmasını ilham etmiştir. Bu yılan çölleri kat ederek o bitkiyi bulur, gözerlini o bitkiye sürer ve böylece gözerli aydınlanır. Bunu Zemahşeri ve diğerleri nakletmişlerdir. O halde, eğer Allah Teala yaş bir bitkiye yılanın gözünü ışıklandırma özelliği vermişse, Allah yolunda kendisi ve çoluk-çocuğu öldürülen peygamberin torununun türbetinde, sevgililerinin yararlanması için bütün hastalıkların şifasını, birçok yarar ve bereketler vermesi hayret edilecek bir durum değildir. Biz bu alanda birkaç rivayetin zikriyle yetiniyoruz:

1- Rivayet edilmiştir ki: "Cennet hurileri, bir meleğin bir iş için yere indiğini görünce, bize hediye olarak İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarının türbet ve tesbihini getir, diye ricada bulunurlar."

2- Muteber bir senetle birisinden şöyle rivayet edilir: İmam Rıza aleyhisselam Horasan'dan bana bir paket eşya gönderdi. Paketi açtığımda içinde bir miktar toprak olduğunu gördüm. Paketi getiren adama o toprağın ne olduğunu sorduğumda dedi ki: Bu İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarının toprağıdır; İmam aleyhisselam bir yere gönderdiği bütün elbise ve diğer şeylerin arasına kesinlikle bu topraktan biraz bırakır ve "Allah'ın izniyle bu, insanı belalardan korur" buyururdu.

3- Abdullah b. Ebi Ye'fur, İmam Cafer Sadık aleyhisselama, "Biri, İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarının toprağından alıp ondan fayda görürken başka birisi aldığında ondan bir fayda göremiyor; bunun nedeni nedir?" diye sorması üzerine İmam aleyhisselam buyurdu ki: "Hayır; vallahi kim o topraktan alır ve onun kendisine faydası olacağına inanırsa, kesinlikle o toprağın ona faydası olur."

4- Ebu Hamza Sumalî'den şöyle rivayet edilmiştir: İmam Cafer Sadık'a (a.s), "Ashabımızın İmam Hüseyin'in (a.s) kabrinin toprağını alıp ondan şifa umduklarını görüyorum; onda şifa var mıdır?" diye sordum. İmam (a.s), "Kabirden dört mil mesafeye kadar olan yerden toprak alarak ondan şifa umulabilir. Ceddim Resulullah'ın (s.a.a), İmam Hasan, İmam Zeynulabidin ve İmam Muhammed Bâkır'ın (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) kabirleri de böyledir. O halde o topraktan al; o, her derdin şifası, korktuğun her şeye karşı bir kalkandır; dua dışında şifa umulan hiçbir şey bu konuda ona erişemez; ama kötü kap ve yerlere bırakma onu bozar. Onunla tedavi edenlerin yakini azdır; kim onun kendisi için şifa olduğuna yakin ederek onunla tedavi ederse yeterli olur ve artık başka bir ilaca ihtiyaç duymaz. Kendilerini o türbete süren şeytanlar ve kafir cinler ve yine o türbeti bıraktıkları şeyi koklamaları onu bozar; şeytanlar ve kafir cinler ondan dolayı Ademoğullarına haset ettikleri için iyilik ve güzel kokusu gitsin diye kendilerini ona sürerler. Haremin dışında bir türbet gelince Allah'tan başka kimsenin sayamayacağı kadar çok sayıda şeytanlar ve kafir cinler toplanarak kendilerini sahibinin elindeki o türbete sürerler. Melekler ise onların hareme girmelerine engel olurlar. O türbet onlardan salim kalırsa onunla hangi hastayı tedavi ederlerse hemen şifa bulur. Dolayısıyla türbet alırsan onu gizle ve ona çokça Allah'ın ismini oku. Bazı türbet alanların onu hafife aldıklarını, hatta bazılarının onu dört ayaklı hayvanların torbasına bıraktıklarını veya yemek tabağına koyduklarını ya da hurcun ve çuval gibi elin fazla sürüldüğü diğer şeylere bıraktıklarını duydum. Ona karşı bu şekilde saygı gösteren kimse ondan nasıl şifa bulabilir ki?! Yakini olmayan ve maslahatı olan şeyi hafife alan bir kalp kendi amelini bozmaktadır."

5- Rivayet edilmiştir ki: Kim İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetinden almak isterse parmaklarının ucuyla bir nohut miktarı alarak öpüp gözlerine bıraksın, bedenini diğer uzuvlarına sürsün ve desin ki:

اَللّـهُمَّ بِحَقِّ هـذِهِ التُّرْبَةِ وَبِحَقِّ مَنْ حَلَّ بِها وَثَوى فيها وَبِحِقِّ جَدِّهِ وَاَبيهِ وَاُمِّهِ وَاَخيهِ وَالاَْئِمَّةِ مِنْ وُلْدِهِ وَبِحَقِّ الْمَلائِكَةِ الْحافّينَ بِهِ اِلاّ جَعَلْتَها شِفاءً مِنْ كُلِّ داء، وَبُرْءاً مِنْ كُلِّ مَرَض، وَنَجاةً مِنْ كُلِّ آفَة، وَحِرْزاً مِمّا اَخافُ وَاَحْذَرُ.

"Allah'ım! Bu türbetin hakkı için, bu toprağa girerek orada kalan zatın hakkı hürmetine ve onun dedesi, babası, annesi, kardeşi ve onun soyundan olan imamların hakkı hürmetine ve onu kuşatan meleklerin hakkı hürmetine bu türbeti bütün dertlere deva, bütün hastalıklara şifa, bütün afetlerden kurtuluş, korktuğum ve çekindiğim şeylerden korunma kıl."

Sonra o türbeti kullan.

Rivayet edilmiştir ki, İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetini -namazda alnı bırakmak amacıyla- mühür yapmak için ona "Kadir Suresi"ni oku.
Başka bir rivayette şöyle geçer: İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetini yediğiniz veya başkasına yedirdiğiniz zaman ona şu duayı okuyun:

بِسْمِ اللهِ وَبِاللهِ، اَللّـهُمَّ اجْعَلْهُ رِزْقاً واسِعاً وَعِلْماً نافِعاً وَشِفاءً مِنْ كُلِّ داء اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَىْء قَديرٌ.

"Allah'ın adıyla ve Allah'ın yardımıyla. Allah'ım! Bunu, geniş bir rızık, faydalı bir bilim ve bütün hastalıklara şifa kıl. Doğrusu sen her şeye kadirsin.
"
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İMAM HÜSEYİN ALEYHİSSELAMIN ERBEİN ZİYARETİ

Mesaj gönderen f_altan »

İmam Hüseyin aleyhisselamın mezarının türbetinin birçok faydası vardır. Bu cümleden: Onu mezarda cenazenin yanına bırakmak, cenazenin kefenini onunla yazmak ve ona secde etmek müstehaptır; secdede alnı İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetine bırakmanın yedi perdeyi yırttığı, yani namazın kabul olmasına ve göğe yükselmesine neden olduğu rivayet edilmiştir; yine, İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetinden tesbih yaparak onunla Allah'ı zikretmek ve onu elinde bulundurmak çok faziletlidir. Yine, İmam Hüseyin aleyhisselamın türbetinin özelliklerinden biri de insanın elinde sahibi zikir söylemeden zikir söylemesidir; demek ki bu tesbih, Allah Teala'nın buyurduğu gibi "O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız" bütün şeylerdeki diğer tesbihlerden farklıdır.
Rumlu arif bu anlamda şöyle demiştir:

Gayptan açılırsa gözün, gör bak neler olur
Alemdeki zerreler seninle sırdaş olur
Toprağın konuşması, suyun ve çamurun
Kalp gözü olanlara hüveyda olur
Batın aleminde bütün zerreler
Gece-gündüz seninle konuşkan olur
Duyuyoruz, görüyoruz ve yanındayız onun
Namahremlere karşı dilimiz suskun olur
Cansız cisimlerden yönelin canı olanlara
Varlık alemin eczasının bülbülü olun
Cansız cisimlerin tesbihi ifşa olur
Gelince o, tevillerin vesvesesi yok olur.


Kısacası; bu rivayetteki tesbih, İmam Hüseyin'in -ruhumuz ona feda olsun- mezarının türbetinin özelliklerindendir.

6- İmam Rıza'dan (a.s) şöle rivayet edilmiştir: "Kim İmam Hüseyin'in (a.s) tesbihini çevirerek "Subhanellah, vel'hamdulillah, ve lailaheillellah, vellahu ekber" derse, çevirdiği her tesbih tanesi karşısında Allah Teala onun için altı bin hasene yazar, onun altı bin günahını siler, onu altın bin derece yükseltir, onun hakkında altı bin şefaat yazar."

Yine İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Kim İmam Hüseyin'in (a.s) türbetinden yapılan taşları (pişirilmiş tesbih tanelerini) çevirir de bir defa istiğfar yaparsa onun hakkında yetmiş istiğfar yazılır. Tesbihi elinde tutar da tesbih zikri söylemezse, tesbihin her tanesi karşısında onun için yetmiş derece yazılır."

7- Muteber bir hadiste şöyle rivayet edilmiştir: İmam Cafer Sadık (a.s) Irak'a gelince bir grup onun huzuruna gelerek, "İmam Hüseyin'in (a.s) türbetinin her derdin şifası olduğunu biliyoruz; acaba onun türbeti bütün korkulardan güvende olmaya da neden oluyor mu?" diye sordular. Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Evet; kim her korkudan onu korumasını isterse, İmam Hüseyin'in (a.s) türbetinden yapılan tesbihi eline alarak şu duayı üç defa okusun:

اَصْبَحْتُ اللّـهُمَّ مُعْتَصِماً بِذِمامِكَ وَجِوارِكَ الْمَنيعِ الَّذي لا يُطاوَلُ وَلا يُحاوَلُ، مِنْ شَرِّ كُلِّ غاشِم وَطارِق مِنْ سائِرِ مَنْ خَلَقْتَ وَما خَلَقْتَ مِنْ خَلْقِكَ الصّامِتِ وَالنّاطِقِ فِي جُنَّة مِنْ كُلِّ مَخُوف بِلِباس سابِغَة حَصينَة وَهِيَ وَلاءُ اَهْلِ بَيْتِ نَبِيِّكَ مُحَمَّد صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ مُحْتَجِزاً مِنْ كُلِّ قاصِد لي اِلى اَذِيَّة بِجَدار حَصين الاِْخْلاصِ فِي الاِْعْتِرافِ بِحَقِّهِمْ وَالَّتمَسُّكِ بِحَبْلِهِمْ جَميعاً، مُوقِناً اَنَّ الْحَقَّ لَهُمْ وَمَعَهُمْ وَمِنْهُمْ وَفيهِمْ وَبِهِمْ اُوالي مَنْ والَوا وَاُعادي مَنْ عادَوا وَاُجانِبُ مَنْ جانَبُوا، فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ وَاَعِذْنِي اللّـهُمَّ بِهِمْ مِنْ شَرِّ كُلِّ مَا اَتَّقيهِ، يا عَظيمُ حَجَزْتُ الاَْعادِىَ عَنّي بِبَديعِ السَّماواتِ وَالاَْرْضِ، اِنّا جَعَلْنا مِنْ بَيْنِ اَيْديهِمْ سَدّاً وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدّاً فَاَغْشَيْناهُمْ فَهُمْ لا يُبْصِرُونَ.

"Allah'ım! Her zalimin, geceleyin saldıranın, konuşmayan, konuşan ve korkunç olan diğer yarattıklarının şerrinden Senin erişilmez ve güçlü aht ve amanına sarılarak, Senin Peygamberin Muhammed'in -Allah'ın salatı onun ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun- Ehl-i Beyt'inin velayet ve sevgisinden ibaret olan kalkanının ve sağlam zırıhının altına giriyorum. Eziyet kastı olan herkesten, hakkın onların (Ehl-i Beyt), onlarla birlikte, onlardan, onlarda, onların vasıtasıyla olduğuna yakin ettiğim halde onların sevdiklerini severek, düşman olduklarına düşman olarak ve onların uzak durduklarından uzak durarak Peygamber'inin Ehl-i Beyt'inin -Allah'ın selamı onların üzerine olsun- hakkını itiraf etme ve tümünün ipine sarılma hususunda sağlam ihlas kalesine sığınıyorum. O halde Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle ve beni korktuğum her şeyin şerrinden kendi sığınağına al. Ey Yüce Allah! Ben gökleri ve yeri yaratanın vasıtasıyla düşmanlarımı kendimden engelledim. -Sen buyurmuşsun ki:- Biz onların önlerinden bir sed ve arkalarından bir sed çektik de onları kapattık; artık görmezler."

Sonra tesbihi öperek gözlerine sürüp şöyle desin:

الَّلهُمَّ انِّي أسأَلُكَ بِحَقِّ هذِهِ التُربَةِ المُبارَكَةِ، وَبِحَقِّ صاحِبِها وبِحَقِّ جَدِّهِ وَبِحَقِّ أبيهِ وبِحَقِّ أُمِّهِ وبِحَقِّ أخيهِ وَبِحَقِّ وُلدِهِ الطاهِرينَ، اجْعَلْها شِفاءً مِنْ كُلِّ داء، وأماناً مِنْ كُلِّ خَوف، وَحِفظاً مِنْ كُلِّ سُوء.

"Allah'ım! Bu mübarek türbetin hürmetine, bunun sahibinin hakkı için, onun dedesinin, babasının, annesinin, kardeşinin ve tertemiz evlat-larının hakkı için bunu her dertlere deva, her korkudan güven ve her kötülükten koruma kıl."

Sonra tesbihi alnına bıraksın. Sabahleyin böyle yapacak olursa akşama kadar ve akşamleyin yapacak olursa sabaha kadar Allah'ın güveninde olur.
Diğer bir rivayette ise şöyle geçmektedir: "Kim bir padişahtan veya başka birinden korkarsa, evden çıktığı zaman böyle yapacak olursa, onun için, onların şerrinden bir pusula (korunma vesilesi) olur."

Ulema arasında meşhur olan görüşe göre, çamur ve toprak yemek câiz değildir. Ancak İmam Hüseyin aleyhisselamın türbeti lezzet almak kastı olmaksızın şifa için bir nohut kadar ve ihtiyat gereğince mercimek kadar yenilebilir. Şifa için İmam Hüseyin aleyhisselamın türbeti yenirken, türbeti ağza bırakmak ve sonra bir yudum su içerek şöyle demek daha iyidir:

اَللّـهُمَّ اجْعَلْهُ رِزْقاً واسِعاً وَعِلْماً نافِعاً وَشِفاءً مِنْ كُلِّ داء وَسُقْم.

"Allah'ım! Bunu geniş rızık, yararlı ilim, bütün dert ve hastalıklardan şifa kıl."

Allame Meclisî der ki: İmam Hüseyin aleyhisselamın mührünü, tesbihini ve türbetini satın almamak ve satmamak, aksine hediye etmek ve bağışlamak ihtiyata daha uygundur ve bunun için ilk başta şart koşmaksızın birbirlerini razı etmeleri daha iyidir. Nitekim muteber bir hadiste İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Kim İmam Hüseyin'in (a.s) kabrinin toprağını satarsa onun etini satmış ve almış gibi olur."

Şeyhimiz büyük muhaddis sıkatu'l-İslam Nurî (r.a) "Daru's-Selam" adlı eserinde şöyle nakletmiştir: Birgün kardeşlerimden biri rahmetli annemin huzuruna gittiğinde annem kardeşimin İmam Hüseyin'in (a.s) türbetini cüppesinin alt cebine bıraktığını görünce, "Bu mukaddes türbete karşı edepsizliktir; çünkü bu durumda türben bazen bacağın altında kalıp kırılabilir" diyerek onu azarladı. Kardeşim, "Buyurduğun gibidir; şimdiye kadar iki türbet kırdım. Fakat bundan böyle türbeti cüppemin alt cebine koymayacağıma söz veriyorum" dedi. Bu olaydan birkaç gün geçtikten sonra babam Allame bu olaydan haberi olmadığı halde rüya aleminde mevlamız Eba Abdullah Hüseyin aleyhisselamın onun ziyaretine teşrif ettiğini, evimizin kütüphanesinde oturarak ona karşı çok şefkatli davranarak, "Çağır oğullarını gelsinler de onlara ikramda bulunayım" dediğini görmüş. Babam benimle birlikte beş tane olan oğullarını çağırmış. Biz gelerek kapının yanında İmam'ın (a.s) karşısında durmuşuz. İmam'ın (a.s) yanında bir takım elbise ve diğer şeyler varmış. Bizleri teker teker çağırmış ve yanındaki şeylerden her birimize bir şey vermiş. Sıra o kardeşime -Allah ona selametlik versin- gelince İmam (a.s), ona öfkeyle bakarak rahmetli babama dönüp, "Bu oğlun benim kabrimin türbetlerinden ikisini bacağının altında kırmıştır" buyurmuş ve ona karışı diğer kardeşlerim gibi davranmayarak yanındakilerden ona doğru bir şey atmış; hatırladığım kadarıyla ona taraklık vermişti. Babam Allame uykudan uyanarak gördüğü rüyayı rahmetli anneme anlatınca annem olup bitenleri ona aktardı. Babam bu rüyanın doğruluğuna hayret etti.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: İmam Hüseyin (a.s)'ın Erbein Ziyareti

Mesaj gönderen f_altan »

ERBEİN

1

Kırk gün oldu Hüseyn'im
Veda edeli sana
Geçirdiğim her günüm
Sanki bin yıldı bana

2

Hicranından Hüseyn'im
Bin dirildim, bin öldüm
Şimdi na'şın yerine
Kabrin öpmeye geldim

3

Geldim Kerbubela'ya
Sorsan ki bacı neden?
Geldim tazelemeye
Ahdimi ben yeniden

4

Duydum kefensiz kalmış
Lale süslü bedenin
Peki ne oldu gardaş
Giydirdiğim kefenin

5

Seferden dönen kimse
Armağanlarla gelir
Sormaz mısın "Zeyneb'im
Senin armağan nedir?"

6

Bu sorunun cevabı
Ne de çetindir ya Reb
Ne desin, ne anlatsın
Şimdi Hüseyn'e Zeyneb

7

Yeriydi desin gardaş
N'olursun ayağa kalk
Bilmek istersen nedir
Armağanım, bana bak

8

Sana armağan için
Bükülmüş bir belim var
Morarmış bir bedenim
Ağıt dolu dilim var

9

Takdim için güllerin
Yok mu deme n'olursun
Var, var olmasına da
Ama renkleri solgun

10

Hüseyn'im, bu doğaldır
Gül okşanıp sevilsin
Ama kim görmüş ki gül
Kırbaçlarla dövülsün

11

Kim görmüş deste gülü
Zincirle bağlasınlar
Bahçıvanın bağrını
Vahşice dağlasınlar

12

Anam oğlu, gam yeme
Her ne olursa olsun
Getirdim güllerini
Gerçi yorgun ve solgun

13

Peki Rugayye nerde
Diye sorma azizim
Bu konuda mahcubum
Yoktur diyecek sözüm

14

Senden sonra kuzumun
Gül yüzü hiç gülmedi
Göz yaşları sel oldu
Neşe nedir bilmedi

15

Sabah akşam yavrucak
Baba dedi ağladı
Ağladıkça Zeyneb'in
Yüreğini dağladı

16

Harab olmuş o Şam'ın
Harabesinde bir gün
Seni hatırlamıştı
Kalbi dolmuştu hüzün

17

Baba, baba feryadı
Sarsmıştı yeri göğü
Yezidilerden başka
Ağlatmıştı her şeyi

18

Baba deyip inlerken
Bir de ne görsün Allah
Önünde bir tepside
Kanlı başın var eyvah

19

Kucağına Hüseyn'im
Hep sen alırdın onu
Bu kez sıra ondaydı
Bastı bağrına seni

20

Dağ taş bile dayanmaz
Bu manzaraya ya Rab!
Eğer iznin olsaydı
Yer gök olurdu harab

21

Rukayyenin mınnacık
Kalbi de dayanmadı
Başın koydu başına
Bir daha uyanmadı!

22

Sorsan bana Hüseyn'im
Nasıl geçti seferim?
Çoktur mazlum qardaşım
Anlatacak haberim

23

Kerbela'dan çıkarken
Bağladılar kolları
Çıplak develer üste
Kat ettik o yolları

24

Mızrakların başında
Önümde nurlu başın
Kim görmüştü mızrakta
Doğuşunu güneşin?!

25

Mızrak başına Kur'an
Takan yüzleri kara
Bu kez canlı Kur'an'ı
Takmıştı mızraklara

26

Âşık bülbüller gibi
Gül dalında şakıyan
Mızrak başında bir tek
Sendin Kur'an okuyan

27

Acep Ashab-ı Kehf'in
Hali değildi gardaş
Acep buydu Kur'an'ı
Okusun kesik bir baş

28

Kurban oldun Kur'an'a
Zeyneb'in sana kurban
Baban gibi konuşan
Kur'an'dın sen Hüseyn can

29

Bulutların ardında
Güneşi gören çoktu
Kan bulutu ardında
Güneşi gören yoktu

30

Kufe ve Şam günlerim
Kerbela'dan beterdi
Dağ dağ olmuş dertlerim
Dağ yıkmaya yeterdi

31

Gittiğim o Kufe'de
Azizeydim bir zaman
Artık o günlerimden
Kalmamıştı bir nişan

32

Gerçi bağladı zalim
Kollarını bacının
Gerçi yoktu sınırı
Kalbimdeki acının

33

Gerçi esir ettiler
Resul evlatlarını
Gerçi duymadı kimse
Çığlıkferyatlarını

34

Ama yılmadı bacın
Zalimlere kükredi
Hutbelerimle qardaş
Yezidiler titredi

35

Parmağıyla Hayber'i
Açtı Haydar-ı Kerrar
Zülfikar'la dünyayı
Etti Merheplere dar

36

Bense bağlı kolumla
Büktüm küfrün belini
Hutbelerimle kestim
Zalimlerin dilini

37

Baş tacım sözlerini
Unutmadım ben asla
Mesajını her yerde
Haykırdım en gür sesle

38

Hele Zeyn-ül Abidin
Yiğit oğlun Seccad'ın
Yıktı ihtişamını
Yezit ve bin Ziyad'ın

39

İspat etti aleme
Ben Hüseynin oğluyum
İzzetliyim onurlu
Gerçi yürek dağlıyım

40

Hüseyn'im sen rahat ol
Yaşayacak mektebin
Âleme ab-ı hayat
Verecek teşne lebin


Musa Aydın
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“ Alevilikte Özel Gün ve Geceler” sayfasına dön