İMAM HÜSEYİN (AS)'IN AŞURA ZİYARETİ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

İMAM HÜSEYİN (AS)'IN AŞURA ZİYARETİ

Mesaj gönderen f_altan »

İMAM HÜSEYİN (AS)'IN AŞURA ZİYARETİ

Aşura günü okunması için birkaç ziyaret rivayet edilmiştir; biz fazla uzamaması için burada onların arasından sadece ikisini zikretmekle yetineceğiz; ikinci bölümde, Aşura gününün amellerinde de bu makama uygun konularla bir ziyaretname daha zikrettik; bu iki ziyaret şöyledir:

a) İmam Hüseyin'in (a.s) hareminin yanında okunabileceği gibi uzak şehirlerde de okunabilen meşhur "Aşura Ziyareti"dir.

Şeyh Tusî (r.a) "Misbah" adlı kitabında Muhammed b. İsmail b. Bezi'den, o da Salih b. Ukbe'den, o da babasından, o da İmam Muhammed Bâkır aleyhisselamdan şöyle naklediyor:
"Kim Muharrem ayının onunda (Aşura günü) Hüseyin b. Ali'yi (a.s) ziyaret edip ağlarsa kıyamet günü Allah'ı her birinin sevabı Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamlarının huzurunda yapılan hac, umre ve cihad sevabı gibi olan iki bin hac, iki bin umre ve iki bin cihad sevabıyla mülakat eder."
Ravi, "Canım size feda olsun! Kerbela'dan uzak şehirlerde olan ve bu günde o hazretin haremini ziyarete gitmesi mümkün olmayan kimseye ne kadar sevap verilir?" diye sorunca İmam (a.s) buyurdu ki:
"Çöle veya kendi evinin damına çıkıp İmam Hüseyin'e doğru işaret ederek katillerine beddua edip nefretini dile getirsin. Sonra iki rekat namaz kılsın. Bunu öğleden önce günü ilk saatlerinde yapsın. Daha sonra Hüseyin'e (a.s) ağlasın. Takiyye zarureti yoksa ev halkını da o hazrete ağlamaya teşvik etsin. İmam Hüseyin'i (a.s) anmak için evinde yas merasimi tutsun ve İmam Hüseyin'in (a.s) musibetinden dolayı birbirlerine başsağlığı dilesinler. Ben, bu amelleri yapanlara, bu sevapların verileceğine kefil oluyorum."
Ravi, "Fedanız olayım! Gerçekten bu amelleri yapanlar için bu sevapların verileceğine kefil oluyor musunuz?" diye arz edince İmam (a.s) "Evet; ben bu amelleri yapanlara kefilim" buyurdu.
Ravi, "Bu amelleri yapanlar birbirlerine nasıl başsağlığı versinler?" diye sorunca İmam (a.s) şöyle buyurdu:
"İmam Hüseyin aleyhisselamdan dolayı bize ulaşan bu musibetten dolayı Allah mükafatlarımızı artırsın. Bizi ve sizi Hz. Muhammed'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'inden olan Allah'ın velisi Mehdi'yle (a.f) birlikte İmam Hüseyin'in (a.s) kanının intikamını alanlardan etsin."
Zarureti yoksa Aşura günü bir dünya işi peşine gitme; çünkü Aşura günü öyle uğursuz bir gündür ki müminin ihtiyacı karşılanmaz, sorunu hallolmaz; ihtiyacı karşılansa, sorunu hallolsa bile bu onun için uğurlu olmaz, o işte bir hayır ve olgunluk görmez. Sizden hiç biriniz bu günde evi için kesinlikle rızk toplamasın; kim bu günde bir şey biriktirirse, biriktirdiği şeyde bereket görmez, ailesi için biriktirdiği şey ailesine bereketli olmaz.
Kim böyle yapacak olursa, yüce Allah ona Peygamber'in (s.a.a) huzurunda yapılan bin hac, bin umre ve bin cihad sevabı verir. Dünyanın başından kıyamete kadar peygamberlerin, nebilerin, vasilerin, sıddıkların ve -Allah yolunda- ölen veya öldürülen şehitlerin gördükleri musibetlerin sevabını verir."

Salih b. Ukba ve Seyf b. Umeyr, Alkame b. Muhammed-i Hazremi'den şöyle naklederler: İmam Muhammed Bâkır aleyhisselama, "Bana, Aşura gününde İmam Hüseyin aleyhisselamı yakından ziyaret ettiğimde okuyabileceğim ve yine o hazreti yakından ziyaret etmediğimde, uzak şehirlerden ve evimden o hazrete selam verdiğimde okuyabileceğim bir dua öğret" diye arzettim. Bunun üzerine İmam aleyhisselam buyurdu ki:
"Ey Alkame! O hazrete selam verip, peşinden o iki rekat namazı kıldıktan sonra tekbir getirerek o hazrete işaret edip şunları (aşağıdaki ziyaret dualarını) söyle. Böyle yapacak olursan İmam Hüseyin'i ziyaret eden meleklerin duasını yapmış olursun. Bu durumda Allah Teala senin için yüz binlerce derece yazar ve İmam Hüseyin aleyhisse-lamla birlikte şehid olan kimse gibi olusun; onların derecelerine sahip olusun ve o hazretle birlikte şehid olanlardan tanınırsın ve senin için her peygamber ve elçinin sevabı ve İmam Hüseyin aleyhisselam şehid olduğu günden itibaren o hazreti ziyaret edenlerin ziyaretinin sevabı yazılır."
Bu ziyaret duası şöyledir:

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِاللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ(السَّلامُ عَلَيكَ يا خِيَرَةِ اللهِ وابْنَ خَيرَتِهِ) اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَابْنَ سَيِّدِ الْوَصِيّينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ فاطِمَةَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا ثارَ اللهِ وَابْنَ ثارِهِ وَالْوِتْرَ الْمَوْتُورَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ وَعَلَى الاَْرْواحِ الَّتي حَلَّتْ بِفِنائِكَ عَلَيْكُمْ مِنّي جَميعاً سَلامُ اللهِ اَبَداً ما بَقيتُ وَبَقِىَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ.
يا اَبا عَبْدِاللهِ لَقَدْ عَظُمَتِ الرَّزِيَّةُ وَجَلَّتْ وَعَظُمَتِ الْمُصيبَةُ بِكَ عَلَيْنا وَعَلى جَميعِ اَهْلِ الاِْسْلامِ وَجَلَّتْ وَعَظُمَتْ مُصيبَتُكَ فِي السَّماواتِ عَلى جَميعِ اَهْلِ السَّماواتِ، فَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً اَسَّسَتْ اَساسَ الظُّلْمِ وَالْجَوْرِ عَلَيْكُمْ اَهْلَ الْبَيْتِ، وَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً دَفَعَتْكُمْ عَنْ مَقامِكُمْ وَاَزالَتْكُمْ عَنْ مَراتِبِكُمُ الَّتي رَتَّبَكُمُ اللهُ فيها، وَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً قَتَلَتْكُمْ وَلَعَنَ اللهُ الْمُمَهِّدينَ لَهُمْ بِالَّتمْكينِ مِنْ قِتالِكُمْ، بَرِئْتُ اِلَى اللهِ وَاِلَيْكُمْ مِنْهُمْ وَمِنْ اَشْياعِهِمْ وَاَتْباعِهِمْ وَاَوْلِيائِهِم.
يا اَبا عَبْدِاللهِ اِنّي سِلْمٌ لِمَنْ سالَمَكُمْ وَحَرْبٌ لِمَنْ حارَبَكُمْ اِلى يَوْمِ الْقِيامَةِ، وَلَعَنَ اللهُ آلَ زِياد وَآلَ مَرْوانَ، وَلَعَنَ اللهُ بَني اُمَيَّةَ قاطِبَةً، وَلَعَنَ اللهُ ابْنَ مَرْجانَةَ، وَلَعَنَ اللهُ عُمَرَ بْنَ سَعْد، وَلَعَنَ اللهُ شِمْراً، وَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً اَسْرَجَتْ وَاَلْجَمَتْ وَتَنَقَّبَتْ لِقِتالِكَ، بِاَبي اَنْتَ وَاُمّي لَقَدْ عَظُمَ مُصابي بِكَ فَاَسْأَلُ اللهَ الَّذي َكْرَمَ مَقامَكَ وَاَكْرَمَني اَنْ يَرْزُقَني طَلَبَ ثارِكَ مَعَ اِمام مَنْصُور مِنْ اَهْلِ بَيْتِ مُحَمَّد صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ.
اَللّـهُمَّ اجْعَلْني عِنْدَكَ وَجيهاً بِالْحُسَيْنِ عَلَيْهِ السَّلامُ فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ، يا اَبا عَبْدِاللهِ اِنّي اَتَقَرَّبُ اِلى اللهِ وَ اِلى رَسُولِهِ وَاِلى اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَاِلى فاطِمَةَ وَاِلَى الْحَسَنِ وَاِلَيْكَ بِمُوالاتِكَ وَبِالْبَراءَةِ (مِمَّنْ قاتَلَكَ وَنَصَبَ لَكَ الْحَرْبَ وَبِالْبَراءَةِ مِمَّنْ اَسَسَّ اَساسَ الظُّلْمِ وَالْجَوْرِ عَلَيْكُمْ وَاَبْرَأُ اِلَى اللهِ وَاِلى رَسُولِهِ) مِمَّنْ اَسَسَّ اَساسَ ذلِكَ وَبَنى عَلَيْهِ بُنْيانَهُ وَجَرى فِي ظُلْمِهِ وَجَوْرِهِ عَلَيْكُمْ وَعلى اَشْياعِكُمْ، بَرِئْتُ اِلَى اللهِ وَاِلَيْكُمْ مِنْهُمْ وَاَتَقَرَّبُ اِلَى اللهِ ثُمَّ اِلَيْكُمْ بِمُوالاتِكُمْ وَمُوالاةِ وَلِيِّكُمْ وَبِالْبَراءَةِ مِنْ اَعْدائِكُمْ وَالنّاصِبينَ لَكُمُ الْحَرْبَ وَبِالْبَراءَةِ مِنْ اَشْياعِهِمْ وَاَتْباعِهِمْ، اِنّي سِلْمٌ لِمَنْ سالَمَكُمْ وَحَرْبٌ لِمَنْ حارَبَكُمْ وَوَلِىٌّ لِمَنْ والاكُمْ وَعَدُوٌّ لِمَنْ عاداكُمْ.
فَاَسْأَلُ اللهَ الَّذي أكْرَمَني بِمَعْرِفَتِكُمْ وَمَعْرِفَةِ اَوْلِيائِكُمْ وَرَزَقَنِى الْبَراءَةَ مِنْ اَعْدائِكُمْ اَنْ يَجْعَلَني مَعَكُمْ فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ وَاَنْ يُثَبِّتَ لي عِنْدَكُمْ قَدَمَ صِدْق فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ وَاَسْأَلُهُ اَنْ يُبَلِّغَنِى الْمَقامَ الَْمحْمُودَ لَكُمْ عِنْدَ اللهِ وَاَنْ يَرْزُقَني طَلَبَ ثاري مَعَ اِمام هُدىً ظاهِر ناطِق بِالْحَقِّ مِنْكُمْ وَاَسْألُ اللهَ بِحَقِّكُمْ وَبِالشَّأنِ الَّذي لَكُمْ عِنْدَهُ اَنْ يُعْطِيَني بِمُصابي بِكُمْ اَفْضَلَ ما يُعْطي مُصاباً بِمُصيبَتِهِ مُصيبَةً ما اَعْظَمَها وَاَعْظَمَ رَزِيَّتَها فِي الاِْسْلامِ وَفِي جَميعِ السَّماواتِ وَالاْرْضِ.
اَللّـهُمَّ اجْعَلْني فِي مَقامي هذا مِمَّنْ تَنالُهُ مِنْكَ صَلَواتٌ وَرَحْمَةٌ وَمَغْفِرَةٌ.
اَللّـهُمَّ اجْعَلْ مَحْياىَ مَحْيا مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَمَماتي مَماتَ مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد.
اَللّـهُمَّ اِنَّ هذا يَوْمٌ تَبَرَّكَتْ بِهِ بَنُو اُمَيَّةَ وَابْنُ آكِلَةِ الاَْكبادِ اللَّعينُ ابْنُ اللَّعينِ عَلى لِسانِكَ وَلِسانِ نَبِيِّكَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ فِي كُلِّ مَوْطِن وَمَوْقِف وَقَفَ فيهِ نَبِيُّكَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ.
اَللّـهُمَّ الْعَنْ اَبا سُفْيانَ وَمُعاوِيَةَ وَيَزيدَ ابْنَ مُعاوِيَةَ عَلَيْهِمْ مِنْكَ اللَّعْنَةُ اَبَدَ الاْبِدينَ، وَهذا يَوْمٌ فَرِحَتْ بِهِ آلُ زِياد وَآلُ مَرْوانَ بِقَتْلِهِمُ الْحُسَيْنَ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْهِ، اَللّـهُمَّ فَضاعِفْ عَلَيْهِمُ اللَّعْنَ مِنْكَ وَالْعَذابَ (الاَْليمَ).
اَللّـهُمَّ اِنّي اَتَقَرَّبُ اِلَيْكَ فِي هذَا الْيَوْمِ وَفِي مَوْقِفي هذا وَاَيّامِ حَياتي بِالْبَراءَةِ مِنْهُمْ وَاللَّعْنَةِ عَلَيْهِمْ وَبِالْمُوالاةِ لِنَبِيِّكَ وَآلِ نَبِيِّكَ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمُ اَلسَّلامُ.


"Selam olsun sana ey Eba Abdullah (Hüseyin)! Selam olsun sana ey Peygamberin oğlu! Selam olsun sana ey Emirulmüminin'in oğlu ve vasilerin efendisinin oğlu! Selam olsun sana ey âlemdeki kadınlarının en üstünü Fatıma'nın oğlu! Selam olsun sana ey gerçek intikamını Allah'ın alacağı ve ey intikamı alınacak olanın oğlu ve ey zulme uğrayıp yalnız kalan! Selam olsun sana ve hareminde seninle birlikte hareminde yatan ruhlara (Kerbela şehitlerine). Yaşadığım sürece, gece ve gündüz devam ettiği müddetçe benden sizlerin hepinize sürekli Allah'ın selamı olsun.
Ey Eba Abdullah (Hüseyin)! Senin musibetin ve sana yapılan şiddetli zulüm bize ve bütün Müslümanlara çok büyük geldi. Senin musibetin göklerde bütün gök ehline de ağır geldi. Öyleyse Siz Ehl-i Beyt'e karşı zulüm ve sitemin temelini atan gruba Allah lanet etsin. Sizi kendi makamınızdan alıkoyan ve Allah'ın size tanımış olduğu makamlarınızdan sizi uzaklaştıran gruba Allah lanet etsin. Allah, sizi katleden gruba lanet etsin, size karşı savaşmak için zemin hazırlayanlara lanet etsin. Ben onlardan, onların takipçilerinden, dostlarından ve onlarla işbirliği yapanlardan Allah'a ve size yönelerek uzaklaşıyorum.
Ey Eba Abdullah (Hüseyin)! Şüphesiz ben kıyamete kadar sizinle barışık, sizinle dost olanlarla dost ve sizinle savaşanlara da düşmanım. Allah Ziyadoğulları'na ve Mervanoğulları'na lanet etsin; Allah Ümeyyeoğulları'nın tümüne lanet etsin. Allah İbn Mercane'ye lanet etsin. Allah Ömer İbn-i Sad'a lanet etsin. Allah Şimr'e lanet etsin. Allah sizinle savaşmak için bineklerini eyerleyip gem vuran ve tam bir hazırlık içinde savaşa gidenlere lanet etsin. Anam ve babam sana feda olsun -ey Hüseyin-! Senden dolayı benim musibetim ve matemim büyüktür. O halde senin makamını yücelten ve (size sevgimden dolayı) bana ikramda bulunan Allah'tan, Muhammed'in -Allah ona ve üstün soyuna rahmet etsin- Ehl-i Beyt'inden olan muzaffer İmam'la (İmam Mehdi -a.f-) ile senin kanını istemeyi -intikamını almayı- nasip etmesini niyaz ediyorum.
Allah'ım! Beni Hüseyin aleyhisselamın yüzü suyu hürmetine dünya ve ahirette kendi dergahında şerefli ve haysiyetli kıl. Ey Eba Abdullah (Hüseyin)! Senin sevgin ve muhabbetinle ve -size karşı- zulmün temelini atanlardan ve bunu sağlamlaştıranlardan, size ve Şiilerinize (takipçilerinize) zulüm ve sitem etmede bu temeli izleyenlerden uzaklaşarak Allah'a, Resulü'ne, Emirulmüminin Ali'ye, Fatıma'ya, Hasan'a ve sana yaklaşıyorum. (Ey Hüseyin!) Allah'a ve size doğru onlardan uzaklaşıyorum. Sizi ve sizin dostlarınızı sevmekle düşmanlarınızdan, size karşı savaş düzenleyenlerden ve onların dostlarından ve izleyicilerinden uzaklaşmakla önce Allah'a ve daha sonra size yaklaşıyorum. (Ey Hüseyin!) Ben sizinle barışık olanlarla barışığım, sizinle savaş içinde olanla savaş içindeyim. Size dost olanla dostum, düşman olanla düşmanım.
O halde, sizi ve dostlarınızı tanımakla bana lütufta bulunan ve düşmanlarınızdan uzaklaşmayı bana nasip eden Allah'tan beni dünya ve ahirette sizinle beraber kılmasını, dünya ve ahirette sizin yanınızda benim için doğru makam sabit kılmasını niyaz ediyorum. Allah'tan beni, sizin için Allah katında olan makam-ı mahmud'a (beğenilmiş makama) ulaştırmasını ve sizden hidayet üzere olan, aşikar ve -hakkı- konuşan İmam (Mehdi) ile sizin intikamınızı almayı bana nasip etmesini niyaz ediyorum. Allah'tan sizin hakkınız ve kendi yanındaki mevkiinizin hakkı hürmetine, sizden dolayı büründüğüm yas ve mateme karşılık acısı İslam'da, göklerde ve yerde çok büyük olan musibetten dolayı matemliye verdiği en üstün sevabı vermesini niyaz ediyorum. Bu ne kadar da büyük bir musibettir; sonucu ve acısı İslam'da, bütün yer ve göklerde ne kadar da büyüktür!
Allah'ım! Beni bu halinde kendilerine senden salat, rahmet ve mağfiret ulaşan kimselerden kıl.
Allah'ım! Yaşamımı Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin yaşamı gibi ve ölümümü Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin ölümü gibi kıl.
Allah'ım! Bu gün, Ümmeyyeoğulları'nın ve sürekli durduğu her yerde ve mekanda Peygamber'inin -Allah'ın rahmeti ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun- diliyle ve senin dilinle lanetlenen kimsenin (Muaviye'nin) oğlu olan o lanetli, o ciğer yiyen -Hind'in- veledinin (Yezid'in) uğurlu saydığı ve bayram ettiği gündür.
Allah'ım! Ebu Süfyan'a, Muaviye'ye, Muaviye oğlu Yezid'e lanet eyle; lanetin ilelebet onların üzerine olsun.
Bugün, Ziyadoğulları'nın ve Mervanoğulları'nın Hüseyin'i -Allah'ın rahmetleri onun üzerine olsun- katlettiklerinden dolayı sevindikleri gündür. Allah'ım! Onlara lanet ve azabını kat kat artır.
Allah'ım! Bu günde, bu halimde ve hayatım boyunca onlardan uzaklaşarak, onlara lanet ederek, Peygamberin ve Ehl-i Beyt'inin -ona ve Ehl-i Beyti'ne selam olsun) sevgisi ve muhabbetiyle sana yaklaşıyorum."

İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor: Sonra yüz defa şu duayı oku:
اَللّـهُمَّ الْعَنْ اَوَّلَ ظالِم ظَلَمَ حَقَّ مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَآخِرَ تابِع لَهُ عَلى ذلِكَ، اَللّـهُمَّ الْعَنِ الْعِصابَةَ الَّتي جاهَدَتِ الْحُسَيْنَ (عليه السلام) وَشايَعَتْ وَبايَعَتْ وَتابَعَتْ عَلى قَتْلِهِ، اَللّـهُمَّ الْعَنْهُمْ جَميعاً.
"Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin hakkında ilk zulmedene ve bu zulümde onu izleyen en son takipçisine lanet eyle.
Allah'ım! Hüseyin'le (a.s) savaşan ve onun öldürmek için işbirliği yapan, biatleşen ve onlara uyan güruha lanet eyle; Allah'ım! Onların hepsine lanet et."

Sonra yüz defa şöyle de:
اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِاللهِ وَعَلَى الاَْرْواحِ الَّتي حَلَّتْ بِفِنائِكَ عَلَيْكَ مِنّي سَلامُ اللهِ اَبَداً ما بَقيتُ وَبَقِيَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ وَلا جَعَلَهُ اللهُ آخِرَ الْعَهْدِ مِنّي لِزِيارَتِكُمْ، اَلسَّلامُ عَلَى الْحُسَيْنِ وَعَلى عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ وَعَلى اَوْلادِ الْحُسَيْنِ وَعَلى اَصْحابِ الْحُسَيْنِ.
"Ey Eba Abdullah (Hüseyin)! Selam olsun sana ve senin hareminde yatan ruhlara!- Yaşadığım sürece, gece ve gündüz devam ettiği müddetçe ilelebet benden sana Allah'ın selamı olsun. Allah, bunu (ziyaretimi) sizi ziyaretim için son ahdim kılmasın. Selamı olsun Hüseyin'e, Ali b. Hüseyin'e (İmam Zeynelabidin'e), Hüseyin'in evlatlarına ve Hüseyin'in ashabına."

Sonra da şu duayı oku:
اَللّـهُمَّ خُصَّ اَنْتَ اَوَّلَ ظالِم بِاللَّعْنِ مِنّي وَابْدَأْ بِهِ اَوَّلاً ثُمَّ (الْعَنِ) الثّانيَ وَالثّالِثَ وَالرّابِعَ اَللّـهُمَّ الْعَنْ يَزيدَ خامِساً وَالْعَنْ عُبَيْدَ اللهِ بْنَ زِياد وَابْنَ مَرْجانَةَ وَعُمَرَ بْنَ سَعْد وَشِمْراً وَآلَ اَبي سُفْيانَ وَآلَ زِياد وَآلَ مَرْوانَ اِلى يَوْمِ الْقِيامَةِ.
"Allah'ım! İlk zalimi benim lanetimle lanetle ve lanete birincisiyle başla, sonra ikinciye, sonra üçüncüye, sonra dördüncüye lanet et; Allah'ım! Beşinci olarak da Yezid'e lanet et.
Kıyamet gününe kadar Ubeydullah b. Ziyad'a, İbn-i Mercane'ye, Ömer İbn-i Sa'd'a, Şimr'e, Ebusüfyan oğullarına, Ziyad oğullarına, Mervan oğullarına lanet eyle."

Sonra secdeye giderek şöyle de:
اَللّـهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ حَمْدَ الشّاكِرينَ لَكَ عَلى مُصابِهِمْ اَلْحَمْدُ للهِ عَلى عَظيمِ رَزِيَّتي اَللّـهُمَّ ارْزُقْني شَفاعَةَ الْحُسَيْنِ يَوْمَ الْوُرُودِ وَثَبِّتْ لي قَدَمَ صِدْق عِنْدَكَ مَعَ الْحُسَيْنِ وَاَصْحابِ الْحُسَيْنِ اَلَّذينَ بَذَلُوا مُهَجَهُمْ دُونَ الْحُسَيْنِ عَلَيْهِ السَّلامُ.
"Allah'ım! Şükredenlerin -Ehl-i Beyt'in- musibetinden dolayı sana hamd ettikleri gibi hamd olsun. (Bu) büyük acımdan dolayı Allah'a hamd olsun.
Allah'ım! Sana geliş (kıyamet) günü Hüseyin'in şefaatini bana nasip eyle. Kendi katında Hüseyn aleyhisselam ve onun (a.s) uğrunda canlarını feda eden ashabıyla birliktelikten kazandığım doğruluk makamını benim için sabit kıl."

Alkame der ki, İmam Bâkır aleyhisselam sona şöyle buyurdu:
"Her gün evinde İmam Hüseyin aleyhisselamı bu ziyaret duasıyla ziyaret edecek olursan bu sevapların hepsini alırsın."
Muhammed b. Halid-i Teyalesi de, Seyf b. Umeyre'den şöyle rivayet eder: İmam Sadık aleyhisselam Hire'den Medine'ye doğru yola çıktıktan sonra Sefvan b. Mehran ve dostlarımızdan bir grupla birlikte Necef'e doğru hareket ettim. Biz, Emirulmüminin Ali aleyhisselamı ziyaret ettikten sonra Sefvan, yüzünü İmam Hüseyin aleyhisselamın haremine doğru çevirerek bize dedi ki: "Buradan, Emirulmüminin Ali aleyhisselamın mübarek başının yanından İmam Hüseyin aleyhis-selamı ziyaret edin; zira İmam Sadık aleyhisselamın yanında olduğum bir sırada o hazret buradan İmam Hüseyin aleyhisselama selam verdi."
Seyf der ki: Daha sonra Sefvan, Alkame b. Muhammed-i Hazremi'nin İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam'dan Aşura gününde rivayet ettiği bu ziyareti okudu ve sonra Emirulmüminin Ali aleyhisselamın mezarının baş tarafında iki rekat namaz kıldı. Namazdan sonra Emirulmüminin Ali aleyhisselama veda etti; daha sonra yüzünü İmam Hüseyin aleyhisselamın haremine doğru çevirerek selam verdi ve ziyaretten sonra o hazrete veda etti; namazdan sonra okuduğu dualardan birisi şöyleydi:
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

يا اَللهُ يا اَللهُ يا اَللهُ، يا مُجيبَ دَعْوَةِ الْمُضْطَرِّينَ، يا كاشِفَ كُرَبِ الْمَكْرُوبينَ، يا غِياثَ الْمُسْتَغيثينَ، يا صَريخَ الْمُسْتَصْرِخينَ، وَيا مَنْ هُوَ اَقْرَبُ اِلَيَّ مِنْ حَبْلِ الْوَريدِ، وَيا مَنْ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ، وَيا مَنْ هُوَ بِالْمَنْظَرِ الاَْعْلى وَ بِالاُْفـُقِ الْمُبينِ، وَيا مَنْ هُوَ الرَّحْمنُ الرَّحيمُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوى، وَيا مَنْ يَعْلَمُ خائِنَةَ الاَْعْيُنِ وَما تُخْفِي الصُّدُورُ، وَيا مَنْ لا تَخْفى عَلَيْهِ خافِيَهٌ، يا مَنْ لا تَشْتَبِهُ عَلَيْهِ الاَْصْواتُ، وَيا مَنْ لا تُغَلِّطُهُ الْحاجاتُ، وَيا مَنْ لا يُبْرِمُهُ اِلْحاحُ الْمُلِحّينَ، يا مُدْرِكَ كُلِّ فَوْت، وَيا جامِعَ كُلِّ شَمْل، وَيا بارِئَ النُّفُوسِ بَعْدَ الْمَوْتِ، يا مَنْ هُوَ كُلَّ يَوْم فِي شَأن، يا قاضِىَ الْحاجاتِ، يا مُنَفِّسَ الْكُرُباتِ، يا مُعْطِيَ السُّؤُلاتِ، يا وَلِيَّ الرَّغَباتِ، يا كافِىَ الْمُهِمّاتِ، يا مَنْ يَكْفي مِنْ كُلِّ شَىْء وَلا يَكْفي مِنْهُ شَيءٌ فِي السَّماواتِ وَالاَْرْضِ، اَسْاَلُكَ بِحَقِّ مُحَمَّد خاتَمِ النَّبِيّينَ وَعَلِيِّ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ، وَبِحَقِّ فاطِمَةَ بِنْتِ نَبِيِّكَ، وَبِحَقِّ الْحَسَنِ وَالْحُسَيْنِ فَاِنّي بِهِمْ اَتَوَجَّهُ اِلَيْكَ فِي مَقامي هذا وَبِهِمْ اَتَوَسَّلُ وَبِهِمْ اَتَشَفَّعُ اِلَيْكَ، وَبِحَقِّهِمْ اَسْأَلُكَ وَاُقْسِمُ وَاَعْزِمُ عَلَيْكَ، وَبِالشَّأنِ الَّذي لَهُمْ عِنْدَكَ وَبِالْقَدْرِ الَّذي لَهُمْ عِنْدَكَ، وَبِالَّذي فَضَّلْتَهُمْ عَلَى الْعالَمينَ، وَبِاسْمِكَ الَّذي جَعَلْتَهُ عِنْدَهُمْ وَبِهِ خَصَصْتَهُمْ دُونَ الْعالَمينَ، وَبِهِ اَبَنْتَهُمْ وَاَبَنْتَ فَضْلَهُمْ مِنْ فَضْلِ الْعالَمينَ، حَتّى فاقَ فَضْلُهُمْ فَضْلَ الْعالَمينَ جَميعاً، اَسْاَلُكَ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاَنْ تَكْشِفَ عَنّي غَمّي وَهَمّي وَكَرْبي، وَتَكْفِيَنِى الْمُهِمَّ مِنْ اُمُوري، وَتَقْضِيَ عَنّي دَيْني وَ تُجيرَني مِنَ الْفَقْرِ وَتُجيرَني مِنَ الْفاقَةِ وَتُغْنِيَني عَنِ الْمَسْأَلَةِ اِلَى الَْمخْلُوقينَ.
وَتَكْفِيَني هَمَّ مَنْ اَخافُ هَمَّهُ، وَعُسْرَ مَنْ اَخافُ عُسْرَهُ، وَحُزُونَةَ مَنْ اَخافُ حُزُونَتَهُ، وَشَرَّ مَنْ اَخافُ شَرَّهُ، وَمَكْرَ مَنْ اَخافُ مَكْرَهُ، وَبَغْيَ مَنْ اَخافُ بَغْيَهُ، وَ جَوْرَ مَنْ اَخافُ جَوْرَهُ، وَسُلْطانَ مَنْ اَخافُ سُلْطانَهُ، وَكَيْدَ مَنْ اَخافُ كَيْدَهُ، وَمَقْدُرَةَ مَنْ اَخافُ مَقْدُرَتَهُ عَلَيَّ، وَتَرُدَّ عَنّي كَيْدَ الْكَيَدَةِ وَمَكْرَ الْمَكَرَةِ.
اَللّـهُمَّ مَنْ اَرادَني فَاَرِدْهُ، وَمَنْ كادَني فَكِدْهُ، وَاصْرِفْ عَنّي كَيْدَهُ وَمَكْرَهُ وَبَأسَهُ وَاَمانِيَّهُ، وَامْنَعْهُ عَنّي كَيْفَ شِئْتَ وَاَنّى شِئْتَ.
اَللّـهُمَّ اشْغَلْهُ عَنّي بِفَقْر لا تَجْبُرُهُ، وَبِبَلاء لا تَسْتُرُهُ، وَبِفاقَة لا تَسُدّها، وَبِسُقْم لا تُعافيهِ، وَذُلٍّ لا تُعِزُّهُ، وَبِمَسْكَنَة لا تَجْبُرُها.
اَللّـهُمَّ اضْرِبْ بِالذُّلِّ نَصْبَ عَيْنَيْهِ، وَاَدْخِلْ عَلَيْهِ الْفَقْرَ فِي مَنْزِلِهِ، وَالْعِلَّةَ وَالسُّقْمَ فِي بَدَنِهِ، حَتّى تَشْغَلَهُ عَنّي بِشُغْل شاغِل لا فَراغَ لَهُ، وَاَنْسِهِ ذِكْري كَما اَنْسَيْتَهُ ذِكْرَكَ، وَخُذْ عَنّي بِسَمْعِهِ وَبَصَرِهِ وَلِسانِهِ وَيَدِهِ وَرِجْلِهِ وَقَلْبِهِ وَجَميعِ جَوارِحِهِ، وَاَدْخِلْ عَلَيْهِ فِي جَميعِ ذلِكَ الْسُّقْمَ وَلا تَشْفِهِ حَتّى تَجْعَلَ ذلِكَ لَهُ شُغْلاً شاغِلاً بِهِ عَنّي وَعَنْ ذِكْري، وَاكْفِني يا كافِيَ مالا يَكْفي سِواكَ، فَاِنَّكَ الْكافِي لا كافِىَ سِواكَ، وَمُفَرِّجٌ لا مُفَرِّجَ سِواكَ، وَمُغيثٌ لا مُغيثَ سِواكَ، وَجارٌ لا جارَ سِواكَ، خابَ مَنْ كانَ جارُهُ سِواكَ، وَمُغيثُهُ سِواكَ، وَمَفْزَعُهُ اِلى سِواكَ، وَمَهْرَبُهُ اِلى سِواكَ، وَمَلْجَأُهُ اِلى غَيْرِكَ، وَمَنْجاهُ مِنْ مَخْلُوق غَيْرِكَ.
فَاَنْتَ ثِقَتي وَرَجائي وَمَفْزَعي وَمَهْرَبي وَمَلْجَئي وَمَنْجاىَ فَبِكَ اَسْتَفْتِحُ وَبِكَ اَسْتَنْجِحُ، وَبِمُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد اَتَوَجَّهُ اِلَيْكَ وَاَتَوَسَّلُ وَاَتَشَفَّعُ، فَاَسْاَلُكَ يا اَللهُ يا اَللهُ يا اَللهُ، فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ وَاِلَيْكَ الْمُشْتَكى وَاَنْتَ الْمُسْتَعانُ فَاَسْاَلُكَ يا اَللهُ يا اَللهُ يا اَللهُ بِحَقِّ مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد، وَاَنْ تَكْشِفَ عَنّي غَمّي وَهَمّي وَكَرْبي فِي مَقامي هذا كَما كَشَفْتَ عَنْ نَبِيِّكَ هَمَّهُ وَغَمَّهُ وَ كَرْبَهُ وَكَفَيْتَهُ هَوْلَ عَدُوِّهِ، فَاكْشِفْ عَنّي كَما كَشَفْتَ عَنْهُ وَفَرِّجْ عَنّي كَما فَرَّجْتَ عَنْهُ وَاكْفِني كَما كَفَيْتَهُ، وَاصْرِفْ عَنّي هَوْلَ ما اَخافُ هَوْلَهُ، وَمَؤُنَةَ ما اَخافُ مَؤُنَتَهُ، وَهَمَّ ما اَخافُ هَمَّهُ بِلا مَؤُنَة عَلى نَفْسي مِنْ ذلِكَ، وَاصْرِفْني بِقَضاءِ حَوائِجي، وَكِفايَةِ ما اَهَمَّني هَمُّهُ مِنْ اَمْرِ آخِرَتي وَدُنْياىَ.
يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ وَيا اَبا عَبْدِاللهِ، عَلَيْكُما مِنّي سَلامُ اللهِ اَبَداً ما بَقيتُ وَبَقِيَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ وَلا جَعَلَهُ اللهُ آخِرَ الْعَهْدِ مِنْ زِيارَتِكُما، وَلا فَرَّقَ اللهُ بَيْني وَبَيْنَكُما.
اَللّـهُمَّ اَحْيِني حَياةَ مُحَمَّد وَذُرِّيَّتِهِ وَاَمِتْني مَماتَهُمْ وَتَوَفَّني عَلى مِلَّتِهِمْ، وَاحْشُرْني فِي زُمْرَتِهِمْ وَلا تُفَرِّقْ بَيْني وَبَيْنَهُمْ طَرْفَةَ عَيْن اَبَداً فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ.
يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ وَيا اَبا عَبْدِاللهِ اَتَيْتُكُما زائِراً وَمُتَوَسِّلاً اِلَى اللهِ رَبّي وَرَبِّكُما، وَمُتَوَجِّهاً اِلَيْهِ بِكُما وَمُسْتَشْفِعاً بِكُما اِلَى اللهِ (تَعالى) فِي حاجَتي هذِهِ فَاشْفَعا لي فَاِنَّ لَكُما عِنْدَ اللهِ الْمَقامَ الَْمحْمُودَ، وَالْجاهَ الْوَجيهَ، وَالْمَنْزِلَ الرَّفيعَ وَالْوَسيلَةَ، اِنّي اَنْقَلِبُ عَنْكُما مُنْتَظِراً لِتَنَجُّزِ الْحاجَةِ وَقَضائِها وَنَجاحِها مِنَ اللهِ بِشَفاعَتِكُما لي اِلَى اللهِ فِي ذلِكَ، فَلا اَخيبُ وَلا يَكُونُ مُنْقَلَبي مُنْقَلَباً خائِباً خاسِراً، بَلْ يَكُونُ مُنْقَلَبي مُنْقَلَباً راجِحاً (راجِياً) مُفْلِحاً مُنْجِحاً مُسْتَجاباً بِقَضاءِ جَميعِ حَوائِجي وَتَشَفَّعا لي اِلَى اللهِ، انْقَلَبْتُ عَلى ما شاءَ اللهُ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ، مُفَوِّضاً اَمْري اِلَى اللهِ مُلْجِأً ظَهْري اِلَى اللهِ، مُتَوَكِّلاً عَلَى اللهِ وَاَقُولُ حَسْبِيَ اللهُ وَكَفى سَمِعَ اللهُ لِمَنْ دَعا.
لَيْسَ لي وَراءَ اللهِ وَوَراءَكُمْ يا سادَتي مُنْتَهى، ما شاءَ رَبّي كانَ وَمالَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ، اَسْتَوْدِعُكُمَا اللهَ وَلا جَعَلَهُ اللهُ آخِرَ الْعَهْدِ مِنّي اِلَيْكُما، اِنْصَرَفْتُ يا سَيِّدي يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ وَمَوْلايَ وَاَنْتَ يا اَبا عَبْدِاللهِ يا سَيِّدي وَسَلامي عَلَيْكُما مُتَّصِلٌ مَا اتَّصَلَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ واصِلٌ ذلِكَ اِلَيْكُما غَيْرُ مَحْجُوب عَنْكُما سَلامي اِنْ شاءَ اللهُ، وَاَسْأَلُهُ بِحَقِّكُما اَنْ يَشاءَ ذلِكَ وَيَفْعَلَ فَاِنَّهُ حَميدٌ مَجيدٌ.
اِنْقَلَبْتُ يا سَيِّدَىَّ عَنْكُما تائِباً حامِداً للهِ شاكِراً راجِياً لِلاِْجابَةِ غَيْرَ آيِس وَلا قانِط تائِباً عائِداً راجِعاً اِلى زِيارَتِكُما غَيْرَ راغِب عَنْكُما وَلا مِنْ زِيارَتِكُما بَلْ راجِعٌ عائِدٌ اِنْ شاءَ اللهُ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ.
يا سادَتي رَغِبْتُ اِلَيْكُما وَاِلى زِيارَتِكُما بَعْدَ اَنْ زَهِدَ فيكُما وَفِي زِيارَتِكُما اَهْلُ الدُّنْيا فَلا خَيَّبَنِيَ اللهُ ما رَجَوْتُ وَما اَمَّلْتُ فِي زِيارَتِكُما اِنَّهُ قَريبٌ مُجيبٌ.

"Ya Allah, ya Allah, ya Allah, ey zor durumda olanın duasını kabul eden, ey üzüntüde olanın üzüntüsünü gideren, ey imdat isteyenlerin imdadına koşan, ey feryada çağıranın feryadına yetişen, ey bana şah damarımdan daha yakın olan, ey insanla kalbi arasında engel oluşturan, ey en yüce görünümde ve apaçık ufukta olan, ey Rahman ve Rahim olan ve arşa musallat olan, ey gözlerin ihanetini ve kalplerin gizlediğini bilen, ey hiçbir gizli şey kendisine gizli olmayan, ey sesler kendisine karışık gelmeyen, ey ihtiyaçlar kendisini yanlışlığa düşürmeyen, ey ısrar edenlerin ısrarı kendisini usandırmayan, ey elden çıkan her şeyi idrak eden, ey bütün dağınıkları toplayan, ey ölümden sonra canları yaratan, ey her gün yeni bir işte olan, ey hacetleri reva eden, ey gam ve üzüntüleri gideren, ey istekleri veren, ey rağbetlerin velisi, ey önemli işlere yeten, ey her şeyden kifayet eden, göklerde ve yerde hiçbir şey kendisinden kifayet etmeyen! Peygamberlerin sonuncusu Muhammed'in, Emirulmüminin Ali'nin hakkı hürmetine, peygamberinin kızı Fatıma'nın, Hasan ve Hüseyin'in hakkı için; ben bu halde onların vasıtasıyla sana yöneldim, sana onları aracı ve şefaatçi kıldım; onların hakkı hürmetine senden istiyorum; sana ve onların senin yanındaki mevkilerine, onların senin katındaki kadirlerine, onları alemdekilerden üstün kıldığı şeye, senin alemdekiler arasında sadece onlara has kıldığın onların yanındaki ismine ve o isim vasıtasıyla onların alemdekilere üstünlüğünü açıklamanla onların faziletini alemdekilerden üstün kıldığın ismine yemin ediyorum ve yemine veriyorum (bunların hakkı için) Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle; üzüntümü, gamımı, sıkıntımı gider; önemli işlerimde bana yet; borcumu öde, fakirlikten ve yoksulluktan beni kurtar; senin yaratıklarından istemekten beni gâni et.
Sıkıntısından korktuğum kimsenin sıkıntısından, zorluğundan korktuğum kimsenin zorluğundan, sertliğinden korktuğum kimsenin sertliğinden, kötülüğünden korktuğum kimsenin kötülüğünden, hilesinden korktuğum kimsenin hilesinden, azgınlığından korktuğum kimsenin azgınlığından, zulmünden korktuğum kimsenin zulmünden, sultasından korktuğum kimsenin sultasından, tuzağından korktuğum kimsenin tuzağından, üzerime gücünden korktuğum kimsenin gücünden bana yeterli ol ve benden hilecilerin hilesini ve düzenbazların düzenini gider.
Allah'ım! Bana kötülük yapmak isteyenin kötülüğünü kendisine çevir, bana hile yapmak isteyene hile yap, onun hilesini, düzenini, şiddetini ve arzusunu benden çevir; istediğin bir şekilde ve dilediğin bir zamanda onu benden alıkoy.
Allah'ım! Bana kötülük ulaştırmaması için onu telafi etmeyeceğin bir fakirliğe, örtmeyeceğin bir belaya, kapamayacağın bir yoksulluğa, şifa vermeyeceğin bir derde, izzet vermeyeceğin bir zillete ve telafi etmeyeceğin bir miskinliğe düşür.
Allah'ım! Zilleti onun gözleri önüne dik, onun evine fakirlik, bedenine dert ve hastalık ver; böylece beni bırakıp kendisiyle uğraşması için kutrulamayacağı bir uğraşıyla meşgul et; ona seni hatırlamasını unutturduğun gibi beni hatırlamasını da unuttur; onun kulağını, gözünü, dilini, elini, ayağını, kalbini ve bütün uzuvlarını bana kötülük ulaştırmaktan engelle; bu uzuvlarının hepsine hastalık ver ve bunlarla uğraşıp bana kötülük ulaştırmaması ve beni hatırlamaması için şifa verme; ey kendisinden başka kifayet edecek bulunmayan -Allah-! Bana kifayet et. Doğrusu sen, kendisinden başka kifayet edici bulunmayan kifayet edici, kendisinden başka genişletici (sıkıntıdan kurtarıcı) olmayan genişletici (sıkıntıdan kurtarıcı), kendisinden başka imdada koşan olmayan imdada koşan, kendisinden başka sığınak olmayan sığınaksın! Sığınağı senden başkası olan, imdatçısı senden başkası olan, sığınağı senden başkası olan, kaçacağı senden başkası olan, iltica edeceği senden başkası olan, kutrarıcısı senden başkası ve senin yarattıklarından biri olan mahrum olmuş ve ümidi boşa çıkmıştır.
Sen benim güvenim, ümidim, sığınağım, kaçtığım, iltica edeceğim ve kurtuluşa kavuşacağımsın. O halde, senin vasıtanla genişlik ve seninle kurtuluş istiyorum, Muhammed ve Ehl-i Beyt'ini vasıta kılarak sana yöneliyor, sana tevessül ediyor ve senden şefaat umuyorum. O halde, senden istiyorum ey Allah, ey Allah, ey Allah! Hamd sana hastır, şükür sana mahsustur, şikayet yalnız sana yapılır ve yalnız senden yardım istenir. O halde, senden istiyorum ey Allah, ey Allah, ey Allah! Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin hakkı hürmetine, Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle; peygamberinin gamını, kederini ve sıkıntısını giderdiğin ve düşmanlarının korkusundan ona yettiğin gibi burada benim gamımı, kederimi ve sıkıntımı gider; ondan bertaraf ettiğin gibi benden bertaraf et; onun sıkıntısını giderdiğin gibi benim sıkıntımı gider, ona kifayet ettiğin gibi bana kifayet et; korkusundan korktuğum şeyin korkusunu, zahmetinden korktuğum şeyin zahmetini, gamından korktuğum şeyin gamını bana bir zahmeti olmadan benden çevir; beni buradan haceti reva olmuş, dünya ve ahiretim konusunda önemli olan konuda bana kifayet etmiş olarak geri çevir.
Ey Emirulmüminin ve ey Eba Abdullah! Ben kaldığım, gece ve gündüz kaldığı sürece benden sana selam olsun, Allah bunu sizi son ziyaretim etmesin ve Allah beni sizden ayırmasın.
Allah'ım! Beni, Muhammed ve soyundan gelenlerin yaşamıyla yaşat, beni onların ölümüyle öldür, beni onların dini üzere öldür, beni onların safında haşret, beni dünya ve ahirette hiçbir zaman bir göz kırpacak kadar onlardan ayırma.
Ey Emirulmüminin ve ey Eba Abdullah! Ben sizin ziyaretinize geldim; Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a tevessül ettim, sizin vasıtanızla O'na yöneldim ve hacetlerim için sizi Allah'a şefaatçi kıldım; o halde bana şefaatçi olun; doğrusu sizin Allah katında beğenilmiş bir makamınız, değerli mevkiiniz, yüce makamınız var ve siz Allah'a vesilesiniz. Ben, Allah'tan, sizin Allah yanında bana şefaatçi olmanızla hacetlerimin kesinleşmesini, reva olmasını ve gayeye varmasını beklediğim halde sizin ziyaretinizden dönüyorum. O halde ümit kesmeyeyim ve benim -bu ziyaretten- dönüşüm mahrum ve zarar etmiş bir dönüş olmasın; benim bu dönüşüm, gayeye varmış, mutluluğa ermiş ve bütün hacetlerim reva olmuş bir dönüş olsun ve Allah katında bana şefaat ettiğiniz ki Allah'ın irade ettiği şey üzere döneyim; güç ve kuvvet ancak Allah'tandır; ben işimi Allah'a bırakıyorum; Allah'a sığınıyorum; Allah'a tevekkül ediyorum ve diyorum ki: Allah bana yeter ve kifayet eder; Allah kendisini çağıranı işitir.
Ey velilerim! Benim Allah'tan ve sizden başka varacak bir sığınağım yoktur. Allah'ın istediği olur ve istemediği de olmaz. Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır. Sizi Allah'a emanet ediyorum; Allah bunu size son ahdim etmesin. Ben döndüm ey efendim, ey Emirulmüminin, ey mevlam ve ey Eba Abdullah, ey efendim! Selamım, gece ve gündüzün birbirini izlediği müddetçe sürekli sizin üzerinize olsun; bu selamım sürekli size ulaşsın ve inşallah hiçbir zaman selamım sizden engellenmesin. Siz ikinizin hakkı hürmetine Allah'tan bunu istemesini ve yapmasını istiyorum. Doğrusu o çok övülmüş ve bağış sahibidir.
Ey efendim! Ben tövbe ederek, Allah'a hamd ederek, şükrederek, kabul etmesini ümid ederek, ümitsizliğe kapılmadan ve meyus olmadan, tekrar sizin ziyaretinize dönüp rücu etmeyi dileyerek, sizden ve sizin ziyaretinizden başka bir şeye rağbet etmeksizin, inşallah tekrar size dönmek ve size müracaat etmek kastıyla ayrılıyorum. Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır.
Ey velilerim! Dünya ehli size ve sizin ziyaretinize eğilim göstermezken ben size ve sizin ziyaretinize eğilim gösterdim; o halde Allah umduğum şeyde ve sizin ziyaretinizde arzu ettiğim şeyde benim ümidimi boşa çıkarmasın; doğrusu O -kullara- yakın ve duaları kabul edendir."

Seyf b. Umeyre diyor ki: Sefvan'a, "Alkame b. Muhammed bu duayı bize İmam Muhammed Bâkır'dan rivayet etmemiş, aksine kendisi anlatmıştır" dedim. Sefvan dedi ki: Mevlam İmam Cafer Sadık aleyhisselamla birlikte buraya girdiğimizde İmam aleyhisselam bizim gibi ziyaret etti ve ziyaretten sonra veda edince de bu duayı okudu. Sonra bizim gibi iki rekat namaz kıldı ve vedalaştı. Sonra İmam Sadık aleyhisselam bana buyurdu ki:
"Bu ziyarete dikkat et, bu duayı oku ve İmamı bununla ziyaret et. Kim yakından veya uzaktan bu ziyaretle İmamı ziyaret eder ve peşinden de bu duayı okursa, Allah yanında ben, ziyaretinin kabul olacağını, çabasının mükafatlandırılacağını, selamının o hazrete ulaşacağını ve engellenmeyeceğini, hacetinin reva olacağını, Allah tarafından istediği dereceye ulaşacağını ve Allah'ın onu mahrum çevirmeyeceğini tazmin ediyorum. Ey Sefvan! Ben bu ziyareti babamdan, babam da babası Ali b. Hüseyin'den, o da babası Hüseyin'den, Hüseyin ise kardeşi Hasan'dan ve o da babası Ali b. Ebitalib'ten, o da Resulullah'tan, Resulullah ise Cebrail'den ve Cebrail de Allah Teala'dan bu şekilde almıştır. Allah Teala, "İmam Hüseyin aleyhisselamı yakından veya uzaktan bu ziyaretle ziyaret eden ve peşinden de bu duayı okuyan kişinin ziyaretini kabul ederim ve her ne kadar çok da olsa isteğini ve hacetini veririm ve böylece benim huzurumdan meyus ve mahrum dönmez; onun hacetlerini reva etmek, cennete ulaştırmak, cehennemden kurtulmak ve şefaat ettiği herkes hakkında şefaatini kabul etmekle gözlerini aydınlatarak geri çeviririm" şeklinde kendi zatına yemin etmiştir. Ancak şefaati biz Ehl-i Beyt'in düşmanları hakkında kabul olmaz; Allah Teala bu konuda kendi zatına yemin etmiş ve melekut aleminin meleklerinin tanıklık ettiği şeye bizi tanık tutmuştur.
Cebrail dedi ki: Ya Resulellah! Allah Teala beni sana, Ali'ye, Fatıma'ya, Hasan ve Hüseyin'e ve kıyamet gününe kadar senin soyundan olan imamlara müjde vermek ve sizi sevindirmek için gönderdi. O halde, senin, Ali'nin, Fatıma'nın, Hasan ve Hüseyin'in, senin soyundan gelen imamların ve sizin Şiilerinizin sevinci kıyamete kadar devam etsin.
Ey Sefvan! Allah'tan bir hacetin olduğu zaman hacetinin reva olması için nerede olursan ol, bulunduğun yerden bu ziyaretle İmam'ı ziyaret et, peşinden bu duayı okuyarak Allah'tan hacetini iste. Allah, kendi bağış ve lütfüyle Resulüne vermiş olduğu vaadına aykırı davranmaz."
"Necmu's-

Sakıb" kitabında, Hacı Seyit Ahmet Reştî'nin hac yolculuğunda Hz. Mehdi'yle (ruhumuz ona feda olsun) görüşme şerefine ulaşmasını ve İmam'ın (a.s) ona, "Neden Aşura'yı okumuyorsunuz?! Aşura, Aşura, Aşura" şeklindeki buyruğunu analtıyor. Biz inşallah bu kıssayı Camia-i Kebire ziyaretinin akabinde nakledeceğiz.
Şeyhimiz Sıkatu'l-İslam Nurî şöyle buyurmuştur: Aşura ziyaretine gelince; onun fazilet ve makamı hakkında şunu söyleyelim ki, bu ziyaret görünüşte bir masumun imla ve inşası olan diğer ziyaretler gibi değildir; gerçi onların tertemiz kalplerinden gökyüzünden inen şeylerden başka bir şey dışarı çıkmaz, hatta bu kudsi hadis türündendir; şekliyle, içinde geçen lanet, selam ve dua Allah Teala tarafından Cebrail-i Emin'e ve ondan da Peygamber efendimize (s.a.a) ulaşmıştır. Kırk gün veya daha az bir zaman okunması hacetlerin revası, amaçlara ulaşmak ve düşmanlıkların defedilmesi konusunda eşsiz bir etkisi olduğu tecrübeyle ispatlanmıştır. Ama onu sürekli okumanın Daru's-Selam adlı kitabımda kaydettiğim en önemli etkisi özetle şudur:
Necef-i Eşref'e yakın kişilerin torunlarından olup sürekli ibadet ve ziyaretle meşgul olan takvalı, salih ve sıka Hacı Molla Hasan Yezdî, Yezd'de fazilet sahibi ve salih bir kişi olup sürekli ahreti için çaba harcayan ve gecelerini bir grup salih kişilerin defnedildiği "Yezd" şehrinin dışındaki türbede geçirdiği meşhur olan güvenilir ve sıka Hacı Muhammedali Yezdî'den şöyle nakletmiştir: Onun çocukluktan birlikte büyüdükleri ve aynı öğretmenden ders aldıkları bir komşusu vardı. Büyümüş, vergi memuru olmuş, ölmüştü ve o türbeye o salih kişinin geceleri ibadet yaptığı yerin yakınına defnedilmişti. Rüya aleminde onu görmüş, bir aydan az bir süre geçtikten sonra onu yanına giderek demiş ki: Ben senin işinin başını ve sonunu, içini ve dışını biliyorum. İç dünyalarında iyi olan kişilerden olma ihtimalin yoktu senin. Senin mesleğin sadece azap görmeni gerektiriyordu. O halde hangi amel sayesinde bu makama ulaştın.
Buna karşılık, "Evet" dedi, "Ben senin dediğin gibi vefat ettiğim günden düne kadar çok şiddetli bir azap içerisindeydim. Dün Üstad Eşref Haddad'ın eşi vefat etti ve -ona yaklaşık elli metre uzaklıkta olan yere işaret ederek- onu getirip buraya defnettiler. Onun vefat ettiği gece üç defa Eba Abdullah Hüseyin (a.s) onu ziyaret etti ve üçüncü defasında bu türbede olanlardan azabın kaldırılmasını emretti. Bundan sonra durumumuz iyileşti, nimet ve rahatlığa kavuştuk. Bunun üzerine hayretle uykudan uyandı. Haddad'ı tanımıyor ve hangi mahallede oturduğunu da bilmiyordu. Demirciler pazarında araştırıp onu bulunca, "Senin eşin var mıydı?" diye sordu. Haddad, "Evet; dün vefat etti" dedi ve o türbenin ismini getirerek, "Onu falan yere defnettik" şeklinde ekledi. "O Ebu Abdullah İmam Hüseyin'in (a.s) ziyaret mi etmişti?" diye sordu. "Hayır" cevabını alınca, bu defa, "Eşin İmam Hüseyin'e (a.s) matem tutup ağıt mı yakıyordu?" diye sordu. Yine, "Hayır!" cevabını aldı. Sonra, "İmam için taziye toplantısı mı düzenliyordu?" dedi. Ama yine "Hayır" cevabını aldı ve sonra, "Neden soruyorsun bunları?" diye sorunca görmüş olduğu rüyayı ona anlattı. Bunun üzerine, "Eşim sürekli İmam Hüseyin'in (a.s) Aşura ziyaretini okuyordu" dedi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

b) Meşhur Olmayan Aşura Ziyareti

Bu ziyaretname sevap ve mükafat açısından halk arasında yaygın olan ziyaretnameyle eşittir. Zorlanmadan ve sıkıntıya düşmeden yüz defa lanet etmek ve yüz defa selam göndermek; önemli bir uğraşıları olanlar için büyük bir saadettir. Bunun nasıl yapılacağına gelince; "Mezar-ı Kadim"de, hakkında açıklama yapılmadan şöyle geçmiştir:
İmam Hüseyin'i (a.s) uzak şehirlerden veya yakından ziyaret etmek isteyen, guslederek çöle veya evinin damına çıksın. Sonra iki rekat namaz kılsın ve bu namazda İhlas Suresini okusun. Namazın selamından sonra İmam'a (a.s) selamla işaret etsin; bu selam, işaret ve niyetle Eba Abdullah Hüseyin aleyhisselamın bulunduğu Kerbala-i Muella yönüne dönerek huzu, huşu ve tevazu içerisinde şöyle desin:

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ الْبَشيرِ النَّذيرِ وَابْنَ سَيِّدِ الْوَصِيّينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ فاطِمَةَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا خِيَرَةِ اللهِ وَابْنَ خِيَرَتِهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا ثارَ اللهِ وَابْنَ ثارِهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْوِتْرُ الْمَوْتُور، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الاِْمامُ الْهادِي الزَّكيُّ وَعَلى اَرْواح حَلَّتْ بِفَنائِكَ وَاَقامَتْ فِي جَوارِكَ وَوَفَدَتْ مَعَ زُوّارِكَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ مِنّي ما بَقيتُ وَبَقِيَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ، فَلَقَدْ عَظُمَتْ بِكَ الرَّزِيَّةُ وَجَلَّتْ فِي الْمُؤْمِنينَ وَالْمُسْلِمينَ وَفِي اَهْلِ السَّماواتِ وَاَهْلِ الاَْرَضينَ اَجْمَعينَ، فَاِنّا للهِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ صَلَواتُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ وَتَحِيّاتُهُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِاللهِ الْحُسَيْنَ وَعَلى آبائِكَ الطَّيِّبينَ الْمُنْتَجَبينَ وَعَلى ذُرِّيّاتِكُمُ الْهُداةِ الْمَهْدِيّينَ، لَعَنَ اللهُ اُمَّةً خَذَلَتْكَ وَتَرَكَتْ نُصْرَتَكَ وَمَعُونَتَكَ، وَلَعَنَ اللهُ اُمَّةً اَسَّسَتْ اَساسَ الظُّلْمِ لَكُمْ وَمَهَّدَتِ الْجَوْرَ عَلَيْكُمْ، وَطَرَّقَتْ اِلى اَذِيَّتِكُمْ وَتَحَيُّفِكُمْ وَجارَتْ ذلِكَ فِي دِيارِكُمْ وَاَشْياعِكُمْ.
بَرِئْتُ اِلَى اللهِ عَزَّوَجَلَّ وَاِلَيْكُمْ يا ساداتي وَمَوالِيَّ وَاَئِمَّتي مِنْهُمْ وَمِنْ اَشْياعِهِمْ وَاَتْباعِهِمْ وَاَسْألُ اللهَ الذي أَكْرَمَ يا مَوالِيَّ مَقامَكُمْ وَشَرَّفَ مَنْزِلَتَكُمْ وَشَأنَكُمْ اَنْ يُكْرِمَني بِوِلايَتِكُمْ وَمَحَبَّتِكُمْ وَالاْئتِمامِ بِكُمْ وَبِالْبَراءَةِ مِنْ اَعْدائِكُمْ وَاَسْألُ اللهَ الْبَرَّ الرَّحيمَ اَنْ يَرْزُقَني مَوَدَّتَكُمْ، وَاَنْ يُوَفِّقَني لِلطَّلَبِ بِثارِكُمْ مَعَ الاِْمامِ الْمُنْتَظَرِ الْهادي مِنْ آلِ مُحَمَّد، وَاَنْ يَجْعَلَني مَعَكُمْ فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ، وَاَنْ يُبَلِّغَنِي الْمَقامَ الَْمحْمُودَ لَكُمْ عِنْدَ اللهِ وَاَسْألُ اللهَ عَزَّوَجَلَّ بِحَقِّكُمْ وَبِالشَّأْنِ الَّذي جَعَلَ اللهُ لَكُمْ اَنْ يُعْطِيَني بِمُصابي بِكُمْ اَفْضَلَ ما اَعْطى مُصاباً بِمُصيبَة، اِنّا للهِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ، يا لَها مِنْ مُصيبَة ما اَفْجَعَها وَاَنْكاها لِقُلُوبِ الْمُؤْمِنينَ وَالْمُسْلِمينَ، فَاِنّا للهِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ.
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاجْعَلْني فِي مَقامي مِمَّنْ تَنالُهُ مِنْكَ صَلَواتٌ وَرَحْمَةٌ وَمَغْفِرَةٌ وَاجْعَلْني عِنْدَكَ وَجيهاً فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبينَ، فَاِنّي اَتَقَرَّبُ اِلَيْكَ بِمُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد صَلَواتُكَ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ اَجْمَعينَ.

اَللّـهُمَّ وَاِنّي اَتَوَسَّلُ وَاَتَوَجَّهُ بِصَفْوَتِكَ مِنْ خَلْقِكَ وَخِيَرَتِكَ مِنْ خَلْقِكَ مُحَمَّد وَعَلِيٍّ وَالطَّيّبينَ مِنْ ذُرّيَّتِهِما.
اَللّـهُمَّ فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاجْعَلْ مَحْياىَ مَحْياهُمْ وَمَماتي مَماتَهُمْ وَلا تُفَرِّقْ بَيْني وَبَيْنَهُمْ فِي الدُّنْيا وَالاْخِرَةِ اِنَّكَ سَميعُ الدُّعاءِ.
اَللّـهُمَّ وَهذا يَوْمٌ تُجَدَّدُ فيهِ النِّقْمَةُ وَتُنَزَّلَ فيهِ اللَّعْنَةُ عَلَى اللَّعينِ يَزيدَ وَعَلى آلِ يَزيدَ وَعَلى آلِ زِياد وَعُمَرَ بْنِ سَعْد وَالشِّمْرِ.
اَللّـهُمَّ الْعَنْهُمْ وَالْعَنْ مَنْ رَضِيَ بِقَوْلِهِمْ وَفِعْلِهِمْ مِنْ اَوَّل وَآخِر لَعْناً كَثيراً وَاَصْلِهِمْ حَرَّ نارِكَ، وَاَسْكِنْهُمْ جَهَنَّمَ وَساءَتْ مَصيراً وَاَوْجِبْ عَلَيْهِمْ وَعَلى كُلِّ مَنْ شايَعَهُمْ وَبايَعَهُمْ وَتابَعَهُمْ وَساعَدَهُمْ وَرَضِيَ بِفِعْلِهِمْ وَافْتَحْ لَهُمْ وَعَلَيْهِمْ وَعَلى كُلِّ مَنْ رَضِيَ بِذلِكَ لَعَناتِكَ الَّتي لَعَنْتَ بِها كُلَّ ظالِم وَكُلَّ غاصِب وَكُلَّ جاحِد وَكُلَّ كافِر وَكُلَّ مُشْرِك وَكُلَّ شَيْطان رَجيم وَكُلَّ جَبّار عَنيد.
اَللّـهُمَّ الْعَنْ يَزيدَ وَآلَ يَزيدَ وَبَني مَرْوانَ جَميعاً، اَللّـهُمَّ وَضَعِّفْ غَضَبَكَ وَسَخَطَكَ وَعَذابَكَ وَنَقِمَتَكَ عَلى اَوَّلِ ظالِم ظَلَمَ اَهْلَ بَيْتِ نَبِيِّكَ.
اَللّـهُمَّ وَالْعَنْ جَميعَ الظّالِمينَ لَهُمْ وَانْتَقِمْ مِنْهُمْ اِنَّكَ ذوُ نِقْمَة مِنَ الُْمجْرِمينَ.
اَللّـهُمَّ وَالْعَنْ اَوَّلَ ظالِم ظَلَمَ آلَ بَيْتِ مُحَمَّد، وَالْعَنْ اَرْواحَهُمْ وَدِيارَهُمْ وَقُبُورَهُمْ.
وَالْعَنِ اللّهُمَّ الْعِصابَةَ الَّتي نازَلَتِ الْحُسَيْنِ بْنِ بِنْتَ نَبِيِّكَ وَحارَبَتْهُ وَقَتَلَتْ اَصْحابَهُ وَاَنْصارَهُ وَاَعْوانَهُ وَاَوْلِيائَهُ وَشيعَتَهُ وَمُحِبّيهِ وَاَهْلَ بَيْتِهِ وَذُرِّيَتَهُ.
وَالْعَنِ اَللّـهُمَّ الَّذينَ نَهَبُوا مالَهُ وَسَلَبُوا حَريمَهُ وَلَمْ يَسْمَعُوا كَلامَهُ وَلا مَقالَهُ.
اللّهُمَّ وَالْعَنْ كُلَّ مَنْ بَلَغَهُ ذلِكَ فَرَضِيَ بِهِ مِنَ الاَْوَّلينَ وَالاْخِرينَ وَالْخَلائِقِ اَجْمَعينَ اِلى يَوْمِ الدّينِ.
اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِاللهِ الْحُسَيْنَ وَعَلى مَنْ ساعَدَكَ وَعاوَنَكَ وَواساكَ بِنَفْسِهِ وَبَذَلَ مُهْجَتَهُ فِي الذَّبِّ عَنْكَ، السَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلايَ وَعَلَيْهِمْ وَعَلى رُوحِكَ وَعَلى اَرْواحِهِمْ وَعَلى تُرْبَتِكَ وَعَلى تُرْبَتِهِمْ.
اَللّـهُمَّ لَقِّهِمْ رَحْمَةً وَرِضْواناً وَروُحاً وَرَيْحانا، السَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلايَ يا اَبا عَبْدِاللهِ يَا بْنَ خاتَمِ النَّبِيّينَ وَيَا بْنَ سَيِّدِ الْوَصِيّينَ، وَيَا بْنَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ، السَّلامُ عَلَيْكَ يا شَهيدُ يَا بْنَ الشَّهيدِ.
اَللّـهُمَّ بَلّغْهُ عَنّي فِي هذِهِ السّاعَةِ وَفِي هذَا الْيَوْمِ وَفِي هذَا الْوَقْتِ وَكُلِّ وَقْت تَحِيَّةً وَسَلاماً، السَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ سَيِّدِ الْعالَمينَ وَعَلَى الْمُسْتَشْهَدينَ مَعَكَ سَلاماً مُتَّصِلاً مَا اتَّصَلَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ، السَّلامُ عَلَى الْحُسَيْنِ بْنِ عَلِىِّ الشَّهيدِ، السَّلامُ على عليِّ بنِ الحُسَينِ الشَهيد، السَّلامُ على العباسِ بنِ أميرِ المؤمِنينَ الشَهيدِ، السَّلامُ عَلَى الشُّهَداءِ مِنْ وُلْدِ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ، السَّلامُ عَلَى الشُّهَداءِ مِنْ وُلْدِ جَعْفَر وَعَقيل، السَّلامُ عَلى كُلِّ مُسْتَشْهَد مِنَ الْمُؤْمِنينَ.
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَبَلِّغْهُمْ عَنّي تَحِيَّةً وَسَلاماً، السَّلامُ عَلَيْكَ يا رَسُولَ اللهِ وَعَلَيْكَ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ، اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزاءَ فِي وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ عَلَيْهِ السَّلامُ السَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبَا الْحَسَنِ يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ وَعَلَيْكَ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ، اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزاءَ فِي وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ السَّلامُ عَلَيْكِ يا فاطِمَةُ يا بِنْتَ رَسُولِ رَبِّ الْعالَمينَ وَعَلَيْكِ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ، اَحْسَنَ اللهُ لَكِ الْعَزاءَ فِي وَلَدِكِ الْحُسَيْنِ، السَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا مُحَمَّد الْحَسَنَ وَعَلَيْكَ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ، اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزاءَ فِي اَخيكَ الْحُسَيْنِ، السَّلامُ عَلى اَرْواحِ الْمُؤْمِنينَ وَالْمُؤْمِناتِ الاَْحْياءِ مِنْهُمْ وَالاَْمْواتِ وَعَلَيْهِمُ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ، اَحْسَنَ اللهُ لَهُمُ الْعَزاءَ فِي مَوْلاهُمُ الْحُسَيْنِ.
اللّهُمَّ اجْعَلْنا مِنَ الطّالِبينَ بِثارِهِ مَعَ اِمام عَدْل تُعِزُّ بِهِ الاِْسْلامَ وَاَهْلَهُ يا رَبَّ الْعالَمينَ.


"Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu, selam olsun sana ey müjdeleyici ve korkutucu -peygamberin- oğlu ve ey vasilerin efendisi -Ali'nin- oğlu; selam olsun sana ey alemdeki kadınların efendisi Fatıma-'nın oğlu; ey Allah'ın seçtiği ve seçtiğinin oğlu; selam olsun sana ey gerçek intikamı Allah'ın alacağı ve intikamı alınacak olan kişinin oğlu, selam olsun sana ey zulme uğrayıp yalnız kalan. Selam olsun sana ey arınmış hidayet edici imam ve -selam olsun- senin yanına varan, yanıbaşında ikamet eden ve ziyaretçilerinle haremine gelen ruhlara (Kerbela şehitlerine). Ben dünyada kaldıkça, gece ve gündüzün kaldığı sürece benden sana selam olsun. Senin musibetin ve sana yapılan şiddetli zulüm müminlere, Müslümanlara, bütün gök ehline ve yer ehline çok büyük geldi. Biz Allah'tanız ve O'na dönecek olanlarız. Allah'ın salavatı, bereketleri ve tahiyyatı senin ve senin tertemiz ve seçilmiş babalarının ve sizin hidayet edici ve hidayet olmuş soylarınızın üzerine olsun ey Eba Abdulahi'l-Hüseyin. Allah seni yalnız bırakan, sana yardım ve nusretini terk eden ümmete lanet etsin. Allah size karşı zulmün temelini atan, size karşı zulüm ortamını hazırlayan, size eziyet ve zulmetme yolunu açan, bu zulüm ve sitemin sizin diyarınıza ve Şiilerinize de yayılmasına neden olan ümmete lanet etsin.
Ey efendilerim, mevlalarım ve imamlarım! Ben Allah Azze ve Celle'ye ve size yönelerek onlardan, onların takipçi ve izleyicilerinden uzaklaşıyorum. Ey mevlalarım! Sizin makamınızı saygın kılan, mevki ve şanınızı şereflendiren Allah'tan sizin velayet ve sevginizle, sizi imam edinip düşmanlarınızdan uzaklaşmakla bana ikramda bulunmasını diliyorum. İyi ve şefkatli Allah'tan beni sizin sevginizle rızıklandırmasını, Muhammed'in Ehl-i Beyt'inden hidayet edici ve beklenilen imamla birlikte sizin kanınızın intikamını almaya beni muvaffak etmesini, dünya ve ahrette beni sizinle birlikte etmesini ve beni sizin Allah yanındaki beğenilmiş makamınıza ulaştırmasını istiyorum. Allah Azze ve Celle'den sizin için kıldığı şan ve hakkınız hürmetine sizin musibetinizden dolayı musibete uğrayanlara verdiği en üstün sevabı bana vermesini niyaz ediyorum. Biz Allah'tanız ve O'na döneceğiz. Sizin karşılaştığınız musibet müminlerin ve Müslümanların kalbine ne kadar da acı ve ağır geldi! Biz Allah'tanız ve O'na döneceğiz.
Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle. Bu konumumda beni senden kendilerine salavat, rahmet ve mağfiret ulaşan kimselerden eyle. Beni dünya ve ahrette senin yanında haysiyetli olanlardan ve mukareplerden eyle. Ben Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin -rahmetin onun ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun- vesilesiyle sana yaklaşıyorum.
Allah'ım! Ben, senin yarattığın kulların arasından seçtiğin ve seçkin kıldığın Muhammed, Ali ve bunların soylarından olan tertemiz kişileri Sana vesile kıldım.
Allah'ım! O halde Muhammed ve Muhammed'in Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle; yaşamımı onların yaşamı, ölümümü onların ölümü -gibi- kıl, dünya ve ahrette anlarla aramda ayrılık düşürme. Gerçekten sen duayı kabul edensin.
Allah'ım! Bugün azap ve belanın (münafıkların Muhammed'in Ehl-i Beyt'ine kin ve eziyetlerinin) yenilendiği, lanetin melun Yezid, Yezidoğulları, Ziyadoğulları, Ömer b. Sa'd ve Şimr'e indiği gündür.
Allah'ım! Onlara lanet et, ilk ve son kişilerden onların sözlerine, yaptıklarına razı olanlara çok miktarda lanet et ve onları cehennem ateşine sok; onları cehenneme yerleştir; ne kötü menzildir orası! Onlara ve onları izleyen, onlara biat eden, onları takip eden, onlara yardım eden ve yaptıklarına razı olanlara cehennemi kesin ve kaçınılmaz kıl. Onlara ve buna razı olan herkesin üzerine her zalimi, her gasıbı, her inkar edeni, her kafiri, her müşriki, her kavulmuş şeytanı ve hakkı bildiği halde aksini yapan her zorbayı lanetlediğin lanetlerinden bir kapı aç.
Allah'ım! Yezid'e, Yezidoğulları ve Mervanoğullarının tümüne lanet et. Allah'ım! Peygamberinin Ehl-i Beyt'ine zulmeden ilk kişiye gazap, öfke, azap ve intikamlarını kat kat artır.
Allah'ım! Onlara tüm zulmedenlere lanet et, onlardan intikam al; gerçekten sen suçlulardan intikam alıcısın.
Allah'ım! Muhammed'in Ehl-i Beyt'ine zulmeden ilk kişiye lanet et; onların ruhlarına, diyarlarına ve kabirlerine lanet et.
Allah'ım! Peygamberinin kızının oğlu Hüseyin ile savaşmak için inen, onunla savaşan, onu ashabını, ensarını, yardımcılarını, dostlarını, Şilerini, muhiplerini, ehlibeytini ve soyunu öldüren gruba lanet et.
Allah'ım! Onun malını zorla alanlara, elbise ve çadırını yağmalayanlara, sözünü ve söylediklerini dinlemeyenlere lanet et.
Allah'ım! İlk ve son kişilerden ve kıyamete kadar bütün yaratılanlardan bu haber kendisine ulaştığında buna razı olana lanet et.
Selam olsun sana ey Eba Abdullahi'l-Hüseyin ve -selam olsun- sana yardım edene, yardımına koşana, canıyla fedakârlık edene ve seni savunmak yolunda kalbinin kanını verene. Selam olsun sana ey mevlam! -Selam olsun- onlara, senin ve onların ruhuna, senin ve onların türbetine.
Allah'ım! Onlara rahmet, rıdvan, mutluluk ve sevinç ver. Selam olsun sana ey mevlam, ey Eba Abdullah, ey peygamberlerin sonuncusunun oğlu ve ey vasilerin en üstününün oğlu ve alemdeki kadınların en üstününün oğlu. Selam olsun sana ey şehid ve şehidin oğlu!
Allah'ım! Bu saat, bugün, bu zaman ve her zaman benden ona tehiyyet ve selam ulaştır. Gece ve gündüz devam ettikçe devam eden sürekli bir selamla selam olsun sana ey alemdekilerin en üstününün oğlu ve seninle birlikte şahadete erişenlere. Selam olsun şehid olan Hüseyin b. Ali'ye, selam olsun şehid olan Ali b. Hüseyin'e, selam olsun şehid olan Abbas b. Emirulmüminin'e, selam olsun Emirulmümininin evlatlarından olan şehitlere, selam olsun Cafer ve Akil'in evlatlarından olan şehitlere, selam olsun bütün mümin şehitlere.
Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle ve benden onlara tehiyyet ve selam ulaştır. Selam olsun sana ya Reselullah! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Oğlun Hüseyin aleyhisse-lamın mateminden dolayı Allah sana güzel sevap versin. Selam olsun sana ey Eba'l-Hasan ey Emirelmüminin! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Oğlun Hüseyin aleyhisselamın mateminden dolayı Allah sana güzel sevap versin. Selam olsun sana ey Fatıma, ey alemlerin Rabbinin peygamberinin kızı! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Oğlun Hüseyin aleyhisselamın mateminden dolayı Allah sana güzel sevap versin. Selam olsun sana ey Eba Muhammed Hasan! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Kardeşin Hüseyin aleyhisselamın mateminden dolayı Allah sana güzel sevap versin. Selam olsun yaşayan ve ölen mümin erkek ve kadınların ruhlarına; Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri onların üzerine olsun. Mevlaları Hüseyin aleyhisselamın mateminden dolayı Allah onlara güzel sevap versin.
Allah'ım! Bizi, kendisiyle İslam ve Müslümanlara izzet vereceğin adil imamla birlikte onun kanını talep edenlerden (intikamını alanlardan) eyle; -duamı kabul et- ey alemlerin Rabbi!"

Sonra secdeye giderek şöyle de:

اَللّـهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ عَلى جَميعِ ما نابَ مِنْ خَطْب، وَلَكَ الْحَمْدُ عَلى كُلِّ اَمْر، وَإلَيْكَ الْمُشْتَكى فِي عَظيمِ الْمُهِمّاتِ بِخِيَرَتِكَ وَاَوْلِيائِكَ وَذلِكَ لِما اَوْجَبْتَ لَهُمْ مِنَ الْكَرامَةِ وَالْفَضْلِ الْكَثيرِ.
اَللّـهُمَّ فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَارْزُقْني شَفاعَةَ الْحُسَيْنِ عَلَيْهِ السَّلامُ يَوْمَ الْوُرُودِ وَالْمَقامِ الْمَشْهُودِ وَالْحَوْضِ الْمَوْرُودِ، وَاجْعَلْ لي قَدَمَ صِدْق عِنْدَكَ مَعَ الْحُسَيْنِ وَاَصْحابِ الْحُسَيْنِ عَلَيْهِ السَّلامُ الَّذينَ واسَوْهُ بِاَنْفُسِهِمْ وَبَذَلُو دُونَهُ مُهَجَهُمْ وَجاهَدوُا مَعَهُ اَعْداءَكَ ابْتِغاءَ مَرْضاتِكَ وَرَجاءَكَ وَتَصْديقاً بِوَعْدِكَ وَخَوْفاً مِنْ وَعيدِكَ اِنَّكَ لَطيفٌ لِما تَشاءُ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.


"Allah'ım! Ariz olan bütün durumlarda Sana hamdolsun, bütün işlerden dolayı sana hamdolsun, seçkin kullarına ve velilerine ulaşan büyük musibetlerde şikayet mercisi Sensin; bu da onlara gerekli kıldığın büyük fazilet ve lütuftan dolayıdır.
Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle, Sana geliş (kıyamet) günü Hüseyin'in şefaatini, şuhud makamını ve varid olunan Kevser havuzunu bana nasip eyle. Kendi katında benim için Hüseyn aleyhisse-lam ve ona canlarıyla yardın eden, uğrunda kanlarını veren, Senin rızan için, vaadına ümit ve iman edip azabından korkarak onun yanında Senin düşmanlarınla savaşan ashabıyla birlikte senin yanında soğruluk ve sebat gösterenlerden eyle. Şüphesiz Sen istediğine çok lütfedensin; -duamı kabul et- ey merhametlilerin en merhametlisi."

(Mefatih'ul-Cinan kitabından naklen)
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“ Alevilikte Özel Gün ve Geceler” sayfasına dön