MUHARREM AYININ AMELLERİ

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

MUHARREM AYININ AMELLERİ

Mesaj gönderen f_altan »

MUHARREM AYININ AMELLERİ

Muharrem, Ehl-i Beyt (a.s) Şiilerinin keder ve üzüntü ayıdır. İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Muharrem ayı girince hiç kimse babamın güldüğünü göremez, keder ve üzüntü yüzünden eksik olmazdı; Aşura gününe kadar hep böyle olurdu. Aşura günü ise babamın musibet, hüzün ve ağlama günüydü; o gün babam, 'Bugün Hüseyin'in (a.s) şahadet günüdür' diyordu."

Birinci Gece:

Seyyid İbn Tavus "İkbal" adlı kitabında bu gece için birkaç namaz kaydetmiştir:
1- Yüz rekat namaz; her rekatta Fatiha ve İhlas sureleri okunur.
2- İki rekat namaz; birinci rekatta Fatiha ve En'am suresi, ikinci rekatta Fatiha ve Yâsîn suresi okunur.
3- İki rekat; her rekatta bir Fatiha ve on bir defa İhlas suresi okunur.
Resulullah'tan (s.a.a) nakledilen bir rivayette şöyle geçmektedir: "Kim bu gecede bu iki rekat namazı kılar da yılın ilk günü olan gündüzünde oruç tutarsa, bütün yıl boyu hayır işler yapan bir kimse gibi olur ve o yıl boyunca korunur; ölecek olsa da cennete girer."
Yine Seyyid İbn Tavus bu ayın hilalini görmek için uzun bir dua nakletmiştir.
Mümkün olursa bu geceyi ihya etmek, dua okumak, namaz kılmak ve Kur'an okuyarak geçirmek gerekir.

Birinci Gün:

Muharrem ayının ilk günü yıl başıdır ve bugünde iki amel yapılır:
1- Oruç tutmak.
Reyyan b. Şebib İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir: "Kim bugünde oruç tutar ve Allah'a dua ederse, Allah Teala Zekeriyya'nın duasını kabul ettiği gibi onun duasını kabul eder."
2- İmam Rıza'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) Muharrem ayının ilk günü iki rekat namaz kılar, namazdan sonra ellerini kaldırarak üç defa şu duayı okurdu:

اَللّـهُمَّ اَنْتَ الاِْلهُ الْقَديمُ وَهذِهِ سَنَةُ جَديدَةُ فَاَسْئَلُكَ فيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطانِ وَالْقُوَّةَ عَلى هذِهِ النَّفْسِ الاَْمّارَةِ بِالسّوءِ وَالاِْشْتِغالَ بِما يُقَرِّبُنى اِلَيْكَ يا كَريمُ يا ذَا الْجَلالِ وَالاِْكْرامِ يا عِمادَ مَنْ لا عِمادَ لَهُ يا ذَخيرَةَ مَنْ لا ذَخيرَةَ لَهُ يا حِرْزَ مَنْ لا حِرْزَ لَهُ يا غِياثَ مَنْ لا غِياثَ لَهُ يا سَنَدَ مَنْ لا سَنَدَ لَهُ يا كَنْزَ مَنْ لا كَنْزَ لَهُ يا حَسَنَ الْبَلاءِ يا عَظيمِ الرَّجاءِ يا عِزَّ الضُّعَفآءِ يا مُنْقِذَ الْغَرْقى يا مُنْجِىَ الْهَلْكى يا مُنْعِمُ يا مُجْمِلُ يا مُفْضِلُ يا مُحْسِنُ اَنْتَ الَّذى سَجَدَ لَكَ سَوادُ اللَّيْلِ وَنُورُ النَّهارِ وَضَوْءُ الْقَمَرِ وَشُعاعُ الشَّمْسِ وَدَوِىُّ الْمآءِ وَحَفيفُ الشَّجَرِ يا اَللهُ لا شَريكَ لَكَ.
اَللّـهُمَّ اجْعَلْنا خَيْراً مِمّا يَظُنُّونَ وَاغْفِرْ لَنا ما لا يَعْمَلُونَ وَلا تُؤاخِذْنا بِما يَقُولُونَ حِسْبِىَ اللهُ لا اِلـهَ اِلاّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظيمِ آمَنّا بِهِ كلٌّ مِنْ عِنْدِ رَبِّنا وَما يَذَّكَّرُ اِلاّ اُولُوا الاَْلْبابِ رَبَّنا لا تُزِغْ قُلُوبَنا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنا وَهَبْ لَنا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهّابُ.

"Allah'ım! Sen kadim olan ilâhsın; bu ise yeni bir yıldır. O halde bu yeni yılda senden şeytandan korunmayı, sürekli kötülüğü emreden bu nefsime karşı güçlü olmayı ve beni sana yakınlaştıracak şeyle meşgul olmayı diliyorum; ey Kerim, ey yücelik ve ikram sahibi, ey desteği olmayanların desteği, ey zahiresi olmayanın zahiresi, ey koruması olmayanların koruması, ey sığınağı olmayanların sığınağı, ey dayanağı olmayanların dayanağı, ey birikimi olmayanların birikimi, ey güzel imtihan -eden-, ey büyük ümit, ey zayıfların izzeti, ey boğulanları kurtaran, ey helak olanları necat veren, ey nimet veren, ey güzel yapan, ey bağışta bulunan, ey ihsanda bulunan! Sen öyle bir ilâhsın ki gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığı, ayın nuru, güneşin ışıltısı, suyun gürültüsü, ağacın -yapraklarının- hışıltısı sana secde eder.
Allah'ım! Bizi -insanların- sandıklarından daha hayırlı ve üstün kıl ve -insanların- bilmedikleri -kötülüklerimizi- bağışla ve onların söyledikleri şeyden dolayı bizi cezalandırma. Allah bana yeter. Allah'tan başka ilâh yoktur; O'na tevekkül etti; O yüce arşın Rabbi'dir; O'na iman ettik, her şey Rabbimizin indindendir; akıl sahiplerinden başkası anmazlar. Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağışta bulunansın."

Şeyh Tusî şöyle diyor: Muharrem ayının ilk on gününde oruç tutmak müstehaptır. Fakat Aşura günü öğleden sonraya kadar yemek ve içmekten sakınılmalıdır; ikindiden sonra ise çok az bir miktarda türbet yenir.
Seyyid İbn Tavus, bu ay boyunca her gün oruç tutmanın faziletli olduğunu ve bu ayda oruç tutmanın, oruçlu kimseyi bütün günahlardan koruyacağını rivayet etmiştir.

Üçüncü Gün:

Bugünde Hz. Yusuf (a.s) zindandan kurtulmuştur; kim bugünde oruç tutarsa, Allah Teala zor işleri onun için kolaylaştırır, ondan üzüntüyü giderir ve Resulullah'tan (s.a.a) nakledilen bir rivayete göre duası kabul olur.

Dokuzuncu Gün:

Tasua günü olan dokuzuncu gün. İmam Sadık'tan (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Tasua, İmam Hüseyin'le (a.s) yarenlerinin Kerbela'da kuşatıldığı, Şam ordusunun o hazreti öldürmek için bir araya toplandığı gündür. O gün İbn Mercane'yle Ömer-i Sa'd etraflarında toplanan ordunun çokluğu nedeniyle sevinip İmam Hüseyin'le (a.s) yarenlerini zayıf saydılar, kimsenin İmam Hüseyin'e (a.s) yardım etmek için gelmeyeceğine ve Iraklıların o hazreti yalnız bırakacağına emin oldular." İmam (a.s) sonra, "Babam feda olsun o zayıf garibe" buyurdu.

Onuncu Gece:

Onuncu gece Aşura gecesidir; Seyyid İbn Tavus "İkbal" adlı eserinde bu gece için çok sayıda ve çok faziletli dua ve namazlar rivayet etmiştir. Bunlardan biri yüz rekatlık namazdır; bu namazların her rekatında Fatiha suresinden sonra üç defa İhlas suresi okunur ve namazları bitirdikten sonra da yetmiş defa şu zikir söylenir:
سُبْحانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلا اِلـهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ الْعَلىِّ الْعَظيمِ.
"Sunhanellah vel-hamdu lillah vela ilahe illellah vellahu ekber vela havle vela kuvvete illa billah'il aliyyil azim"

Diğer bir rivayette "el-aliyyu'l-azim"den sonra "istiğfar ederek bağışlanma dileyin" geçmiştir.
Yine gecenin son vakitlerinde dört rekat namaz kılmak, her rekatta Fatiha suresinden sora ayete'l-kursi, İhlas, Felak ve Nass surelerinin her birini on defa okumak ve selamdan sonra yüz defa İhlas suresini okumak bu gecenin müstehap amellerindendir.
Ayrıca bu gecede dört rekat namaz kılmak, her rekatta Fatiha suresinden sonra elli defa İhlas suresini okumak da müstehaptır; bu namaz çok büyük bir fazileti olan Emirulmüminin Ali'nin (a.s) namazına uygundur. Namazdan sonra Allah Teala çok zikredilir, Resulullah'a (s.a.a) çok salavat gönderilir ve mümkün olduğu kadar o hazretin düşmanlarına lanet edilir.
Bu gecede ihya etmenin fazileti hakkında ise şöyle rivayet etmiştir: Bütün meleklerin yaptığı ibadet kadar ibadet etmiş olur; o gecede ibadet etmek yetmiş yılın ibadetine bedeldir. Kim bu gecede Kerbele'da olup İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret etmeye ve geceyi o hazretin yanıbaşında geçirmeye muvaffak olursa Allah Teala, şehitler arasında İmam Hüseyin'in (a.s) kanına bulanmış olduğu halde o hazretle birlikte mahşere çıkarır.

Aşura Günü:

Bugün şehitler serveri İmam Hüseyin'in (a.s) şehadet günü olup Ehl-i Beyt İmamlarıyla (a.s) Şiilerinin hüzün ve yas günüdür. Müslümanların bugünde dünya işleriyle uğraşmayı bırakıp evlerine bir şey biriktirmemeleri, ağlayıp feryad-u figan etmeleri, en aziz evlat ve akrabalarına yas tuttukları gibi yas tutmaları, İmam Hüseyin (a.s) için matem ve taziye merasimleri düzenlemeleri, ileride değineceğimiz Aşura ziyaretiyle o hazreti ziyaret etmeleri, o hazretin katillerini lanetleyip onlara karşı nefretlerini dile getirmeleri, o hazretin musibe-tinden dolayı birbirlerine şu şekilde başsağlığı dilemeleri gerekir:
اَعْظَمَ اللهُ اُجُورَنا بِمُصابِنا بِالْحُسَيْنِ عَلَيْهَ السَّلامُ وَجَعَلْنا وَاِيّاكُمْ مِنَ الطّالِبينَ بِثارِهِ مَعَ وَلِيِّهِ الاِمامِ الْمَهْدىِّ مِنْ آلِ مُحَمَّد عَلَيْهِمُ السَّلامُ.
"Allah -İmam- Hüseyin'in -selam olsun ona- musitebinden dolayı ecir ve mükafatımızı artırsın, bizi ve sizi, Allah'ın velisi Hz. Muhammed'in evlatlarından İmam Mehdi ile birlikte -Allah'ın selamı onların üzerine olsun- onun kanını talep edenlerden kılsın."

Bugünde maktel ve mersiye okuyup birbirini ağlatmak da yakışır amellerdendir. Bu konuda şöyle rivayet edilmiştir:
Hz. Musa (a.s) Hz. Hızır'la görüşüp ondan ilim almakla görevlendirilince görüşmelerinde Hz. Hızır ilk olarak Hz. Muhammed'in (a.s) Ehl-i Beyt'inin (a.s) başına gelecek bela ve musibetleri anlattı ve her ikisi şiddetli bir şekilde ağladılar.
İbn Abbas'tan şöyle rivayet edilmiştir: "Zi-Kar"da Hz. Emirulmü-minin Ali'nin (a.s) huzuruna çıktım. Resulullah'ın (s.a.a) imlası ve kendi hattıyla yazılmış olan bir sayfayı çıkarıp ondan bir miktarını bana okudu. O sayfada İmam Hüseyin'in (a.s) makteli ve o hazretin nasıl şehit edileceği, kimin şehid edeceği, kimin ona yardım edeceği ve kimlerin onunla birlikte öldürülecekleri yazılmıştı. Bunun üzerine Hz. Emirulmüminin Ali (a.s) çok şiddetli bir şekilde ağladı ve beni de ağlattı.
Uygun olsaydı İmam Hüseyin'in (a.s) maktelinden bir kısmını burada anlatırdım; fakat kitabımızın kapasitesi buna uygun olmadığından bu konuda bilgi edinmek isteyenler maktel kitabımıza müracaat etsinler.
Kısacası; kim bugünde İmam Hüseyin'in (a.s) türbesinin yanıbaşında olur da halka su verirse, o hazretle birlikte Kerbela'da bulunmuş ve İmam'ın (a.s) ordusuna su vermiş gibi olur. Bugünde bin defa İhlas suresini okumak çok faziletlidir. Bir rivayette "Rahman Allah ona rahmetle bakar" diye geçmiştir.
Seyyid İbn Tavus bugün için Aşerat duasına benzer bir dua rivayet etmiştir; hatta bazı rivayetlerden bu duanın aynısı olduğu anlaşılmaktadır.
Şeyh Tusî, Abdullah b. Sinan kanalıyla İmam Sadık'tan (a.s) bugünde, kuşluk vaktinde dört rekat namaz kılınmasını ve bir de dua okunmasını rivayet etmiştir. Biz uzamaması için onları burada kaydetmedik. (İsteyenler "Zadu'l-Mead" kitabına müracaat edebilirler). Ve yine bugünde Şiilerin oruç niyeti etmeden yemek ve içmekten sakınmaları ve ikindi vaktinden sonra günün sonunda yoğurt ve süt gibi musibete uğramış kimselerin yedikleri yemekten biraz yemeleri, lezzetli yemekler yemekten sakınmaları, temiz elbiseler giymeleri ve elbiselerin bağlarını açmaları, musibete uğramışlar gibi kollarını çemremeleri yakışır.
Allame Meclisî "Zadu'l-Mead" kitabında şöyle demiştir: Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu gününde oruç tutmamak daha uygundur; çünkü bu iki günde Emeviler İmam Hüseyin'i (a.s) öldürmelerinden dolayı mübarek bir gündür diye oruç tutuyorlardı. İşte bu nedenle bugünün ve bugünlerde oruç tutmanın fazileti konusunda Resulullah'ın (s.a.a) dilinden bir çok hadis uydurmuşlardır. Halbuki Ehl-i Beyt (a.s) kanalından bu iki günde, özellikle Aşura gününde oruç tutmayı kınayan bir çok hadisler rivayet edilmiştir.
Yine Ümeyye oğulları -Allah onlara lanet etsin- bereket için yıllık azıklarını Aşura gününde evlerinde biriktirirlerdi; işte bu nedenle İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:
"Kim Aşura günü kendi ihtiyaçlarını gidermek için çalışmaz ve işe gitmezse, Allah Teala onun dünya ve ahiret ihtiyaçlarını giderir. Aşura günü her kimin, matem, keder ve ağlamak günü olursa, Allah Teala kıyamet gününü onun için sevinç ve kurtuluş günü kılar, cennette gözleri bizimle aydınlanır; kim de Aşura gününü bereket günü sayar, o günde kendisi için bir şey biriktirirse, Allah Teala, biriktirdiği o şeyi onun için bereketli kılmaz ve kıyamet gününde Yezid, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sa'd'la birlikte mahşere çıkar."
O halde Aşura gününde dünya işleriyle uğraşmamak, o günü ağlamak, yas tutmak ve mersiye okumakla geçirmek, ev halkından en azizinin evlat ve akrabalarına matem tutuyormuş gibi İmam Hüseyin (a.s) için taziye ve matem tutmalarını emretmek, adak vb. bir şeyle illa da o günde tutulması farz olan bir orucu yoksa, o günde oruç niyeti etmeksizin yemek ve içmekten sakınmak, ikindiden sonra günün son vaktinde bir yudum suyla da olsa iftar etmek ve günü oruçlu olarak geçirmemek, o günde evde azık biriktirmemek, gülmemek, boş ve beyhude işlerle uğraşmamak, bin defa, "Ellahummel'an katalete'l-Hüseyni aleyhisselam (Allah'ım! Hüseyin aleyhisselamın katiline lanet et) diyerek o hazretin katillerine lanet etmek gerekir.
Hazretin sözlerinden, Aşura gününün fazileti ile ilgili Resulullah'a (s.a.a) isnat edilen hadislerin uydurma oldukları anlaşılmaktadır. "Şifau's-Sudur" kitabının sahibi Aşura ziyaretinin, "Ellahumme inne haza yevmun teberreket bihi benu umeyye" (Allah'ım! Bugün Ümmeyye oğullarının mübarek saydığı gündür) cümlesinin şerhinde geniş bir açıklama yapmıştır; özeti şöyledir:
Ümeyye oğulları bu uğursuz günü birkaç şekilde bereketli saymışlardır: Birincisi; bugünde azık biriktirmeyi sünnet sayıp o azığı gelecek seneye kadar saadet ve mutluluğa, rızkın artmasına ve hoş bir hayat sürmeye sebep bilmişlerdir. Nitekim Ehl-i Beyt (a.s) rivayet-lerinde onlara karşılık olarak defalarca bu amellerden sakındırılmıştır. İkincisi; yeni elbiseler giyip ailelerine yiyecek alarak, saçsakallarını kısaltıp tırnaklarını alarak ve birbirleriyle görüşüp tebrik ederek bayram etmişlerdir. Üçüncüsü; bugünde oruç tutmaya özen göstermiş, bugünde oruç tutmanın fazileti hakkında birçok hadisler uydurmuşlardır. Dördüncüsü; bugünde dua etmeyi ve Allah'tan hacet dilemeyi müstehap bilmiş, bugün için fazilet ve menkıbeler uydurmuş, işin anlaşılmaması için birkaç dua düzenleyip günahkâr kişilere öğretmişlerdir; öyle ki kendi diyarlarında bugünde okudukları hutbelerde Nemrud'un ateşinin sönmesi, Nuh'un geminsin karaya oturması, Firavun'un ordusunun suda boğulması, İsa'nın Yahudiler tarafından dara çekmekten kurtulması gibi her peygamber için bir şeref ve üstülük vesilesi sayarak bunların tümünün bugünde gerçekleştirdiğini uydurmuşlardır.
Nitekim Şeyh Saduk, Cebele-i Mekkiyye'den şöyle nakletmiştir: Meysem-i Temmar'ın (r.a) şöyle dediğini duydum: "Vallahi bu ümmet kendi peygamberlerinin oğlunu Muharrem ayının onuncu gününde öldürecek ve Allah düşmanları bugünü hayır ve bereket günü sayacaklardır; bu iş olacaktır; Allah'ın ilminde bu haber daha vuku bulmadan önce vardır. Ben bunu efendim Hz. Emirulmüminin Ali'den (a.s) bana ulaşan bir ahitten biliyorum." Cebele, "Hüseyin'in (a.s) öldürüldüğü günü nasıl bereket günü edecekler?" diye sorunca, Meysem ağlayarak şöyle dedi: "Bir hadis uydurarak "Allah bugünde Hz. Adem'in tövbesini kabul etti" diyecekler. Oysa Allah Teala Adem'in tövbesini Zilhicce ayında kabul etmiştir. Allah Teala'nın bugünde Hz. Yunus'u balığın karnından kurtardığını sanacaklar, oysa Allah Teala Yunus'u Zilkade ayında balığın karnından kurtarmıştır. Hz. Nuh'un gemisinin bugünde Cudi dağının başına oturduğunu sanacaklar, oysa Nuh'un gemisi Zilhicce ayının on sekizinci gününde karaya oturmuştur. Allah Teala'nın bugünde denizi Hz. Musa'ya (a.s) yardığını sanacaklar, oysa bu iş Rebiulevvel ayında gerçekleşmiştir."
Meysem'in rivayetindeki bu kadar tekit ve vurgular ve gayptan verilen haberler, gerçekte nübüvvet ve imametin belirtileri ve Şia'nın yolunun doğruluğunun göstergesidir. Bu rivayetin içeriğinin gerçekle tamamen örtüştüğü gözler önündedir; bu yalanlara uygun olarak bir duanın düzenlenip bazı gafillerin kitaplarında yer alıp avam halka aktarılması gerçekten şaşırtıcıdır. Elbette ki bu duayı okumak bidat ve haramdır; dua şöyledir:
بِسمِ اللهِ الرَّحمنِ الرَّحِيمِ. سُبْحانَ اللهَ مِلاَْ الْمِيزانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضا وَزِنَةَ الْعَرْشِ.
Birkaç satır sonra şöyle diyor: On defa salavat gönder ve sonra da şöyle de:
يا قابِلَ تَوْبَةَ آدَمَ يَوْمَ عاشُورآءَ يا رافِعَ اِدْريسَ اِلَى السَّمآءِ يَوْمَ عاشُورآءَ يا مُسْكِنَ سَفينَةِ نُوح عَلَى الْجُودِىِّ يَوْمَ عاشُورآءَ يا غِياثَ اِبْرهيمَ مِنَ النّارِ يَوْمَ عاشُورآءَ.Şüphesiz bu duayı Medine'deki nasibi veya haricilerden biri ya da bunun gibi kişiler uydurarak Ümeyye oğullarının zulmünü devam ettirmişlerdir. -"Şifau's-Sudur" kitabının müellifinin sözünün özeti burada bitiyor.-
Kısacası, Aşura gününün sonunda İmam Hüseyin'in (a.s) hareminin, bu zamanda Kerbela'da düşmanların elinde esir olan, üzüntü ve gözyaşlarına gark olan kızlarının, çocuklarının halini hatırlamamız yerinde olacaktır; hiç kimsenin aklından bile geçmeyecek, kalemin yazmaya gücü yetmeyecek musibetler geldi başlarına. Şair bu konuda diyor ki:

Öyle bir musibet ki yazmak istesem
Kısaca ansam, insanlara anlatayım desem
Akar da gözyaşlarım engel olurlar
Gözümle sayfalar arasında mani olurlar
Kalbim diyor ki: Merhamet et, acı bana
Sert bir taş değilim andolsun Allah'ıma
Ağladı yer ve sonra gök o faciaya
Ve gökle yer arasındakiler kan yaşlarıyla

Bu üzüntüyü yazmaya gücüm yetmez
Ateş verdi tasavvuru, yaktı kalbimi
Seninse dinlemeye gücün yetmez
Duymak görmekle mukayese edilmez.


Sonra ayağa kalkarak Resulullah, Ali-yi Murtaza, Fatıma-i Zehra, Hasan-i Muctaba ve şehitler efendisi İmam Hüseyin'in (a.s) soyundan gelen diğer imamlara selam vererek bu büyük musibetten dolayı yanık yürek ve ağlar gözlerle onlara baş sağlığı dile ve şu ziyareti oku:

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ آدَمَ صِفْوَةِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ نُوح نَبِىِّ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ اِبْراهيمَ خَليلِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ مُوسى كَليمِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ عيسى رُوحِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ مُحَمَّد حَبيبِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ عَلِىٍّ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَلِىِّ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ الْحَسَنِ الشَّهيدِ سِبْطِ رَسُولِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ الْبَشيرِ النَّذيرِ وَابْنَ سَيِّدِ الْوَصِيِّينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ فاطِمَةَ سَيِّدَةِ نِسآءِ الْعالَمينَ. اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا خِيَرَةَ اللهِ وَابْنَ خِيَرَتِهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا ثارَ اللهِ وَابْنَ ثارِهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْوِتْرَ الْمَوْتُورَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الاِْمامُ الْهادِى الزَّكِىُّ وَعَلى اَرْواح حَلَّتْ بِفِنآئِكَ وَاَقامَتْ فى جِوارِكَ وَوَفَدَتْ مَعَ زُوّارِكَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ مِنِّى ما بَقيتُ وَبَقِىَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ. فَلَقَدْ عَظُمَتِ بِكَ الرَّزِيَّةُ وَجَلَّ الْمُصابُ فِى الْمُؤْمِنينَ وَالْمُسْلِمينَ وَفى اَهْلِ السَّمواتِ اَجْمَعينَ وَفى سُكّـانِ الاَْرَضينَ فَاِنّا للهِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ وَصَلَواتُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ وَتَحِيّاتُهُ عَلَيْكَ وَعَلى آبآئِكَ الطّاهِرينَ الطَّيِّبينَ الْمُنْتَجَبَينَ وَعَلى ذَراريهِمُ الْهُداةِ الْمَهْدِيّينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلاىَ وَعَلَيْهِمْ وَعَلى رُوحِكَ وَعَلى اَرْواحِهِمْ وَعَلى تُرْبَتِكَ وَعَلى تُرْبَتِهِمْ.
اَللّـهُمَّ لَقِّهِمْ رَحْمَةً وَرِضْواناً وَرَوْحاً وَرَيْحاناً اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلاىَ يا اَبا عَبْدِاللهِ يَا بْنَ خاتَمِ النَّبِيّينَ وَيَا بْنَ سَيِّدِ الْوَصِيّينَ وَيَا بْنَ سَيِّدَةَ نِسآءِ الْعالَمينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا شَهيدُ يَا بْنَ الشَّهيدِ يا اَخَ الشَّهيدِ يا اَبَا الشُّهَدآءِ.
اَللّـهُمَّ بَلِّغْهُ عَنّى فى هذِهِ السّاعَةِ وَفى هذَا الْيَوْمِ وَفى هذَا الْوَقْتِ وَفى كُلِّ وَقْت تَحِيَّةً كَثيرَةً وَسَلاماً سَلامُ اللهِ عَلَيْكِ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ يَا بْنَ سَيِّدِ الْعالَمينَ وَعَلَى الْمُسْتَشْهَدينَ مَعَكَ سَلاماً مُتَّصِلاً مَا اتَّصَلَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ السَّلامُ عَلَى الْحُسَيْنِ بْنِ عَلِىّ الشَّهيدِ السَّلامُ عَلى عَلِىِّ بْنِ الْحُسَيْنِ الشَّهيدِ اَلسَّلامُ عَلَى الْعَبّاسِ بْنِ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ الشَّهيدِ السَّلامُ عَلَى الشُّهَدآءِ مِنْ وُلْدِ اَمِيرِ الْمُؤْمِنينَ اَلسَّلامُ عَلَى الشُّهَدآءِ مِنْ وُلْدِ الْحَسَنِ اَلسَّلامُ عَلَى الشُّهَدآءِ مِنْ وُلْدِ الْحُسَيْنِ السَّلامُ عَلَى الشُّهَدآءِ مِنْ وُلْدِ جَعْفَر وَعَقِيل اَلسَّلامُ عَلى كُلِّ مُسْتَشْهَد مَعَهُمْ مِنَ الْمُؤْمِنينَ.
اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَبَلِّغْهُمْ عَنّى تَحِيَّةً كَثيرَةً وَسَلاماً اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا رَسُولَ اللهِ اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزآءَ فى وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ اَلسَّلامُ عَلَيْكِ يا فاطِمَةُ اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزآءَ فى وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزآءَ فِى وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا مُحَمَّد الْحَسَنَ اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزآءِ فى اَخيكَ الْحُسَيْنِ يا مَوْلاىَ يا اَبا عَبْدِاللهِ اَنَا َضْيُف اِلله َوضَيْفُكَ وَجارُ اللهِ وَجارُكَ وَلِكُلِّ ضَيْف وَجار قِرىً وَقِراىَ فى هذَا الْوَقْتِ اَنْ تَسْئَلَ اللهَ سُبْحانَهُ وَتَعالى اَنْ يَرْزُقَنى فَكاكَ رَقَبَتى مِنَ النّارِ اِنَّهُ سَميعُ الدُّعآءِ قَريبُ مُجيبُ.

"Selam olsun sana ey Allah'ın seçkin kulu Adem'in varisi. Selam olsun sana ey Allah'ın Peygamberi Nuh'un varisi. Selam olsun sana ey İbrahim Halilullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Musa Kelimullah'ın varisi. Selam olsun sana ey İsa Ruhullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Muhammed Habibullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Emirulmüminin Ali Veliyyullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Resulullah'ın torunu Hasan-ı şehidin varisi. Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu. Selam olsun sana ey müjdeleyici ve korkutucu kişinin oğlu ve ey vasilerin efendisinin oğlu. Selam olsun sana ey alemdeki kadınların en üstünü Fatıma'nın oğlu. Selam olsun sana ey Eba Abdullah. Selam olsun sana ey Allah'ın seçtiği ve seçtiği kişinin oğlu. Selam olsun sana ey intikamını Allah'ın alacağı ve ey intikamı alınacağın oğlu ve ey zulme uğrayıp yalnız kalan. Selam olsun sana ey tertemiz hidayet imamı ve selam olsun sana ve yanına inen, civarında kalan ve ziyaretçilerinle birlikte sana gelen ruhlara (Kerbela şehitlerine). Selam olsun sana benden taraf yaşadığım sürece, gece ve gündüz devam ettiği müddetçe.
-Ey Eba Abdullah Hüseyin!- Senin musibetin ve sana yapılan şiddetli zulüm bütün müminlere ve Müslümanlara ve yine bütün gök ehline ve yerde yaşayanlara çok büyük geldi. Gerçekten biz Allah içiniz ve Allah'a dönücüleriz; Allah'ın salavatı, bereketleri ve selamları senin ve tertemiz kılınmış, tahir ve seçkin babalarının ve onların hidayet eden ve hidayet bulan evlatlarının üzerine olsun. Selam olsun sana ey mevlam; onlara, senin ruhuna, onların ruhuna, senin türbetine ve onların türbetine -selam- olsun.
Allah'ım! Onlarla rahmet, rızvan, merhamet ve şefkatle karşılaş. Selam olsun sana ey Eba Abdullah, ey peygamberlerin sonuncusunun oğlu, ey vasilerin en üstününün oğlu, ey alemdeki kadınların en üstünü-nün oğlu! Selam olsun sana ey şehid ve şehidin oğlu, ey şehidin kardeşi ve ey şehitlerin babası!
Allah'ım! Bu saatte, bugünde, bu zaman diliminde ve her zaman benden taraf ona çok selam ve tahiyyet ulaştır. Ey alemdeki varlıkların efendisi! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin ve seninle birlikte şahadete kavuşanların üzerine olsun; öyle bir selam ki gece ve gündüzün sürekliliği devam ettikçe sürekli olsun. Selam olsun şehid olan Hüseyin b. Ali'ye. Selam olsun şehid olan Ali b. Hüseyin'e. Selam olsun şehid olan Abbas b. Emirulmüminin'e. Selam olsun Emirulmüminin'in şehid olan evlatlarına. Selam olsun -İmam- Hasan'ın evlatlarından şehid olanlara. Selam olsun -İmam- Hüseyin'in evlatlarından şehid olanlara. Selam olsun Cafer ve Akil'in evlatlarından şehid olanlara. Selam olsun onlarla birlikte şehid olan bütün müminlere.
Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine salat eyle. Onlara benden taraf çok tahiyyet ve selam ilet. Selam olsun sana ya Resulellah! Oğlun Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Fatıma! Oğlun Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Emirelmüminin Ali! Oğlun Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Eba Muhammed Hasan! Kardeşin Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Eba Abdullah! Ben Allah'ın ve senin misafirinim, Allah'a ve sana sığınmış bir kimseyim. Her misafir ve sığınanı ise ağırlamak gerekir. Şu anda benim ağırlanmam, Allah Teâlâ'dan beni cehennem ateşinden kurtarmasını istemendir; gerçekten O, duayı duyan, yakın ve duayı kabul edendir.

Yirmi Beşinci Gün:

Ulemadan bir grubunun dediğine göre, "Fakihler Yılı" denilen hicri 94 yılında bugünde veya 95 yılının 12'sinde İmam Zeynulabidin (a.s) dünyadan göçmüştür.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Musa Özateş
Mesajlar: 1205
Kayıt: 17 Mar 2007, 01:17

Mesaj gönderen Musa Özateş »

Şükür kavuşturana
teşekkür,
Allah razı olsun sevgili hocam
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Mesaj gönderen biralevi »

Mücahid hocam teşekkür ediyoruz.

Sözüm ona uygar! batı,bizim hem ibadet hem ihtiyaç için tekbirlerle kestiğimiz fakir fukaraya dağıttığımız kurbanlıkları acımasızlık olarak eleştirirken,
kendileri yeni yıl kutlama bahanesiyle sırf keyfi olarak çam ağaçlarını kesiyorlar ve kimse bunu eleştiri konusu yapmıyor,çam ağaçları canlı değilmi?
Bizim ibadet,merhamet sosyal yardım ve ihtiyaçtan yaptığımız kurban kesme eylemi ile onların keyfi ve zevk için yaptığı çam kesme eylemini mukayes edelim...kim vahşi acımasız açık değilmi?
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

biralevi kardeşim çok doğru buyurmuşsunuz. Kurban kesenleri eleştirenlerde merhamet olsaydı kendi keyifleri için çam ağaçlarını kesmezlerdi. Kurban kesmenin ne olduğunu, ne anlama geldiğini ve ne için kesildiğini daha anlamış değiller veya anlamak istemiyorlar. Kurban kelimesi yaklaşmak demektir. Müslümanlar Allah'ın emrini yerine getirerek ve kestikleri kurbanları fakir fukaraya dağıtarak O'na yaklaşmak istiyorlar. Bunu kendilerini uygar sanan insanlar gibi sırf nefisleri ve keyifleri için yapmıyorlar. Bunu Allah rızası için yapıyorlar. Bu ve buna benzer işler birer sosyal yardımlaşmadır. Kendi türlerinden olanlara yardımda bulunmaktır. Ama kalplerinde hastalık olanlar tabi her şeyi çarpıttıkları gibi bunu da çarpıtıyorlar.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Mesaj gönderen biralevi »

Çorum yerel basınına verilen ilandır.


MUHARREM AYI HAKKINDA DOĞRULAR VE YANLIŞLAR

Öncelikle Muharrem’in tıpkı Recep,Şaban,Ramazan ayları gibi kameri aylardan bir ayın ismi olduğunu ve hicri kameri takvime göre yılın ilk ayının ismi olduğunu söylemeliyiz.Yani hicri kameri takvimin yılbaşı günü Muharrem aynın birinci günüdür.
İslam öncesinde Muharrem ayı Araplara göre savaşılması haram,yanlış,kabul edilen aylardan birisiydi.Bu ay aynı şekilde Kuranı kerimde de belirtilen savaşılması haram olan 4 aydan birsidir.
İslamiyet sonrasında ise Hicri 61.yılda Muharrem ayının 10.günü sevgili Peygamberimizin torunu İmam Hüseyin ve dostları Irak’ın Kerbela bölgesinde İslam düşmanı bir soydan gelen muaviye oğlu yezitin talimatıyla katledildikleri için İmam Hüseyin dostları tarafından hüzün ve matem ayı kabul edilmiştir.
Aşura kelime anlamıyla 10.gün anlamına gelir ve kelime anlamıyla başlangıçta diğer günlerden hiçbir farkı yoktu.Ama Aşura kelimesi Muharrem ayının onuncu gününde yapılan katliamdan sonra değer kazanmış ,vurgulanmış,kullanılmaya başlanmış olup İslami literatüre bu şekilde bu olay nedeniyle girmiştir.

MUHARREM AYINDA NELER YAPILMALIDIR ?

1-AĞLAMAK MERHAMETTENDİR VE HÜSEYNİ SEVMENİNDE İŞARETİDİR.
İmam Hüseyin sıradan birisi değildir,Ehli Beyttendir,ayet ve hadislerle övülmüş,Cennet gençlerinin efendisi ilan edilmiş birisidir.Peygamberimizin her gördüğü yerde ayağa kalktığı,hutbeyi yarıda bırakıp kucağına aldığı,sürekli boğazından öptüğü,onu her gördüğünde hüzünlendiği,o namazda sırtına bindiğinde düşüp incinmesin diye secdeyi uzattığı birisidir.
Ve doğaldır ki insanlara hüccettir,imamdır,önderdir.İslam onun şehit olup akıttığı kanı sayesinde bugün bizlere ulaşmıştır.Böylesi bir insanın dönemin egemeni zalimlerce katledilmesi doğaldır ki hüzün vericidir,acıdır,inciticidir.Ve yine doğaldır ki üzüntü verici olayın şiddetine göre insanlar ağlarlar,ağlamaklı olurlar.
Özellikle katliamın olduğu AŞURA günü dikkatli değerlendirilmelidir. İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:
"Kim Aşura günü kendi ihtiyaçlarını gidermek için çalışmaz ve işe gitmezse, Allah Teala onun dünya ve ahiret ihtiyaçlarını giderir. Aşura günü her kimin, matem, keder ve ağlamak günü olursa, Allah Teala kıyamet gününü onun için sevinç ve kurtuluş günü kılar, cennette gözleri bizimle aydınlanır; kim de Aşura gününü bereket günü sayar, o günde kendisi için bir şey biriktirirse, Allah Teala, biriktirdiği o şeyi onun için bereketli kılmaz ve kıyamet gününde Yezid, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sa'd'la birlikte mahşere çıkar."
O halde Aşura gününde dünya işleriyle uğraşmamak, o günü yas tutmak ve mersiye/ağıt okumakla geçirmek, matem törenleri düzenlemek ev halkından en değerli evlat ve akrabalarına matem tutmak sevaptır.

2-NAMAZ KILINMALIDIR.
Günlük farz namazları dışında ilk gün özel bir namaz kılmak tavsiye edilmiştir.
Bu konuda Ehli Beyt imamlarının sekizincisi İmam Rıza’dan şöyle bir hadis nakledilmiştir:
Resulullah(saa)Muharrem ayının ilk günü iki rekat namaz kılar,namazdan sonra ellerini kaldırarak üç defa şu duayı okurdu:
"Allah'ım! Sen kadim olan ilâhsın; bu ise yeni bir yıldır. O halde bu yeni yılda senden şeytandan korunmayı, sürekli kötülüğü emreden bu nefsime karşı güçlü olmayı ve beni sana yakınlaştıracak şeyle meşgul olmayı diliyorum…….;
Detaylara ve benzer başka hadislere girmeden yeni bir yıla özel bir namaz ve dua ile girilmesinin anlamı üzerinde düşünülmesini öneriyorum.

3-ORUÇ TUTULMALIDIR.
Ramazan ayı gibi oruç tutmanın zorunlu olduğu ve yine oruç tutmanın haram yada mekruh sayıldığı oruçlar dışında yılın istenilen bütün günlerinde oruç tutmak SEVAPTIR.
Bazı günlerin oruçları ise özellikle tavsiye edilmiştir.Her ayın ilk ve son perşembesi,Recep ve Şaban ayının tüm günlerinde veya en az bir gününde,nevruz bayramı gününde, Peygamberimizin doğum gününde oruç tutmak sevaptır.
Yine Muharrem ayının BİRİNCİ ve ÜÇÜNCÜ günlerinde oruç tutulması özellikle tavsiye edilmiştir.Yani bu ayın birinci ve üçüncü günü oruç tutmak özellikle tavsiye edilmekle birlikte bu ayın diğer günlerinde oruç tutulmasının da bir mahsuru olmadığı gibi hatta sevaptır.Ancak Muharrem ayının ONUNCU günü yani katliamın meydana geldiği Aşura günü oruç tutmak mekruhtur,yani sakıncalı kabul edilmiştir.Çünkü bu gün emeviler tarafından Şükür orucu ! ilan edilmiş olduğu için Ehli Beyt imamları Muharrem ayının 10.günü oruç tutanları kınamışlardır.


MUHARREM AYINDA YAPILAN YANLIŞLAR

1-AŞURE ÇORBASI YADA TATLISI YAPIP DAĞITMAK ,OLAYI KUTLAMA ŞEKLİNE SOKMAK GÜNAHTIR.
İmam Hüseyin ve dostlarının katledilmesi Müslümanlar arasında duyulduğunda yezide ve saltanatına karşı ciddi muhalefet başlamıştı.Bu durumu önlemek isteyen yezid ve ona bağlı din adamları Aşura gününü sevinçli bir gün,kutlanılması gereken bir gün olarak sunmak için sahte rivayetler üretip halka yaydılar. Güya Aşura günü çok güzel olaylar olmuş.Adem yaratılmış,tövbesi kabul edilmiş,Nuh gemiden tufandan kurtulmuş,kurtuluşu ellerinde kalan malzemeyi pişirerek kutlamış,Yusuf zindandan,yunus balığın karnından kurtulmuş,Yakub’un gözleri açılmış,Musa firavundan kurtulmuş…türünden akla hayale gelmeyen tüm güzel günleri getirip aynı gün yani İmam Hüseyin ve dostlarının katledildiği gün olan Aşura günü olmuş gibi yaymışlar ve muhalefeti bu şekilde susturmaya ve Aşura gününün esprisini ÇARPITMAYA çalışmışlardır.
Ne yazık ki başarılı! da olmuşlardır.Bugün Anadolu’nun her yerinde bu çirkin iş yani bu tatlı dağıtma yaygın bir şekilde yapılmaktadır,hatta Aşureniz kutlu olsun türünden pankartlar asılmakta,aşure malzemesi geldi türünden ne idüğü belirsiz cahili işler yapılmaktadır.
Yani matem havasında geçmesi gereken AŞURA günü ,bayram havasında kutlanılan AŞURE ÇORBASI gününe dönüştürülmüştür.
2-MUHARREM AYI ORUCU,RAMAZAN AYI ORUCUNUN ALTERNATİFİ DEĞİLDİR.
Ramazan ayı orucu farzdır yani belli şartlarda zorunludur,Muharrem ayı orucu ise sevap oruçtur yani tutulması sevap olup zorunlu değildir.Bazıları sebatayist çarpıtma propagandaları yüzünden Ramazan orucu Sünnilerin,Muharrem orucu Alevilerin diye biliyor oysa bu İslam dışı bir bilgidir her iki ayın orucu da Müslümanların ortaktır.Tek fark birinin zorunlu diğerinin tavsiye edilmesidir.
3 – İMAM HÜSEYİN AYRILIK DEĞİL BİRLEŞME UNSURUDUR .
Müslümanların ortak değerleri vardır ve Ehli Beyt bunlardan birisidir.İmam Hüseyin İslamın bütün renklerinin ortak değeridir,bu nedenle İmam Hüseyin’e ait her söz yada olay Müslümanları birbirine yaklaştıran unsurdur.
Bunun en önemli kanıtı onun isminin her ailede en az bir kişiye konulmasıdır.Bu noktada vatanseverlik ana başlığı altında sayılan birleştirici unsurlardan birisi olarak kabul edilmelidir.

Tüm bu nedenlerden dolayı genel merkezi Çorumda bulunan Ehli Beyt vakfı tarafından ödüllü ‘İmam Hüseyin ve Kerbela ‘Konulu şiir yarışması düzenlenmiştir.
Yine 18.0cak Cuma günü Ehli Beyt camiinde Aşura günü anma merasimi de düzenlenmiş olup tüm halkımız davetlidir.
Ehli Beyt vakfı basın sözcüsü
Teoman Şahin
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

MATEM PROGRAMLARI

Ayetullah Hamaneyi'nin İSTİFTAAT'ından Naklen


Soru 1: Çoğu bölgelerde cami ve hüseyniyelerde, özellikle köylerde tarihî olayları canlandırmak için geleneksel olarak piyes (şebeh/temsil)[1] yapılmaktadır ve bazen bu piyesler insanlarda olumlu manevî etkiler bırakmaktadır; bu programların hükmü nedir?
Cevap: Eğer bu piyes programlarının içeriği yalan ve batıl şeyler değilse, bir fesada sebep olmazsa ve mevcut zaman şartlarında hak mektebe bir leke getir-mezse sakıncası yoktur; buna rağmen bunun yerine vaaz, irşat, Hüseynî matem ve ağıt programları düzenlemek daha iyidir.

Soru 2: Matem törenlerinde davul, zil ve boru çalmanın ve insanların, başında keskin aletler bulunan zincirlerle dövünmelerinin hükmü nedir?
Cevap: Bu gibi zincirleri kullanmak halkın gözünde mektebe leke getirirse veya bedene ciddî zarar vermesine sebep olursa caiz değildir; fakat örfte yaygın olduğu gibi boru, davul ve zil çalmanın sakıncası yoktur.

Soru 3: Bazı camilerde matem günlerinde süslü ve pahalı alemler[2] kullanılır. Bazen dindar kişiler bunların hikmetini sormaktalar ve bunlar çoğu defa tebliğ programlarına zarar vermekte ve hatta caminin kutsal hedefleriyle çelişmektedir; bu konuda şer'î hüküm nedir?
Cevap: Onların camiye sokulması örfen caminin şanıyla çelişirse veya namaz kılanlara engel olursa sakın-calıdır.

Soru 4: Bir kişi İmam Hüseyin'in (a.s) yas merasimi için "alem" adak yaparsa, hüseyniyenin sorumlularının bunu kabul etmekten kaçınması caiz midir?
Cevap: Birinin adak adamış olması, hüseyniyenin yöneticisi ve derneğine "alem"i teslim almak için yükümlülük getirmez.

Soru 5: İmam Hüseyin'in (a.s) matem merasiminde matem meclisine "alem" sokmak veya matem mera-simi boyunca onu taşımanın hükmü nedir?
Cevap: Bunun özü itibariyle bir sakıncası yoktur; fakat bu gibi şeyleri dinden saymamak gerekir.

Soru 6: Mükellef eğer matem merasimlerine katılması sebebiyle bazı farzları yerine getiremezse; örneğin, sabah namazı kaza olursa bu merasimlere katılmaması daha mı iyidir, ya da bu merasimlere katılmaması onun Ehlibeyt'ten uzaklaşmasına sebep olur mu?
Cevap: Açıktır ki farz namaz, Ehlibeyt'in matem merasimlerine katılmanın faziletinden önceliklidir. Dolayısıyla İmam Hüseyin'in (a.s) matemine katılma bahanesiyle namazın terk olunması ve kazaya bırakılması caiz değildir; fakat namaza zarar vermeyecek bir şekilde bu programlara katılmak mümkündür ve önemle vur-gulanan müstehaplardandır.

Soru 7: Bazı dinî heyetlerde muteber bir tarih kitabına dayanmayan ve bir din âlimi ve merciden duyulmayan ağıtlar söylenmektedir. Bu ağıtları söyleyenlerden bunların kaynağı sorulduğunda, "Ehlibeyt, bizim böyle anlatmamızı sağlamışlar veya bize böyle yol göstermişler, Kerbela vakıası sadece tarih kitaplarında geç-mez ve bunun kaynağı sadece ulemanın söyledikleri de-ğildir; bazen bu olaylar İmam Hüseyin (a.s) hakkında vaaz veren ve ağıt söyleyenlerin kalbine ilham olur." diye cevap veriyorlar. Acaba Kerbela vakıasını bu yolla nakletmek doğru mudur? Eğer doğru değilse bu durumda dinleyenlerin yükümlülüğü nedir?
Cevap: Olayları bir rivayete dayanmadan ve tarihte kaydedilmemesine rağmen söz konusu şekilde nakletmenin şer'î bir değeri yoktur. Ancak olayların bu şekilde nakledilmesi, nakledenin çıkardığı sonuç ve görüşe dayanan hâl dili olursa ve yalan olduğu da bilinmezse sakıncası yoktur. Bu alanda dinleyenlerin vazifesi, söylenenlerin münker olduğunu kesin olarak bilirlerse ve münkerden nehyetme şartları da mevcutsa onları mün-kerden sakındırmaktır.

Soru 8: Hüseyniyelerdeki hoparlörlerden Kur'ân, mersiye ve ağıt sesleri bazen yüksek sesle yayınlanmakta ve bu durum komşuları rahatsız etmektedir. Hüseyniye görevlileri ve hatipler de bu işi yapmakta ısrar ediyorlar; bunun hükmü nedir?
Cevap: Hüseyniyelerde merasimlerin ve dinî programların uygun zamanlarda düzenlenmesi önemle vurgulanan müstehaplardandır. Bununla birlikte hüseyni-yelerde program düzenleyenlerin ve matem tutanların mümkün oldukça, hoparlörlerin sesini kısarak ve sesi içeriye yönelterek komşuları rahatsız etmekten sakınmaları farzdır.

Soru 9: Muharrem ayında davul ve ney çalarak matem toplantılarını gece yarılarına kadar sürdürmek hakkında görüşünüz nedir?
Cevap: Seyyid'üş-Şüheda (İmam Hüseyin) ve ashabının (a.s) matem toplantılarına gitmek ve bu gibi dinî merasimlere katılmak güzel ve iyi bir şeydir; hatta bu gibi merasimler insanın Allah'a yakınlaşmasını sağlayan en önemli sebeplerdendir. Fakat başkalarının eziyet görmesine sebep olan veya şer'an haram olan her şeyden kaçınmak gerekir.

Soru 10: Matem merasiminde org ve zil gibi müzik aletleri kullanmanın hükmü nedir?
Cevap: Müzik aletleri kullanmak şehitler serveri İmam Hüseyin'in matem merasimine uygun değildir ve matem törenlerinin eskiden beri süregelen ve yaygın olan şekliyle düzenlenmesi daha uygundur.

Soru 11: Son zamanlarda yaygın olduğu gibi İmam Hüseyin'e (a.s) matem tutmak adına bedeni yaralamak, bedene kilit vurmak ve tartı taşı bağlamak caiz midir?
Cevap: Mezhebe leke getiren bu gibi ameller caiz değildir.

Soru 12: Ehlibeyt İmamlarının (a.s) mukaddes ziyaretgâhlarında yüz üstü toprağa kapanmanın ve bazılarının yaptığı gibi yüz ve göğüslerini kan gelmesi için yere sürtmenin ve o hâlde hareme girmenin hükmü nedir?
Cevap: Ehlibeyt İmamlarını (a.s) sevmek ve matem ve üzüntüyü ortaya koymaktan uzak olan bu gibi davranışların şer'î bir yanı yoktur. Hatta bedene ciddî bir zarar verir veya mezhebe leke getirirse caiz değildir.

Soru 13: Bazı bölgelerde kadınlar, Hz. Fatıma'nın (s.a) düğün merasimi adı altında törenler yapmak için "Hz. Ebulfazl sofrası" merasimi düzenlemekte, bu toplantılarda düğün şiirleri okuyup alkış çalarak dans etmektedirler; bu gibi şeylerin hükmü nedir?
Cevap: Eğer bu gibi merasim ve toplantılarda, yalan ve batıl şeyler söylenmez ve mektebe leke de getirmez-se, haddizatında sakıncası yoktur; ama dans etmeye gelince, eğer şehveti uyandıracak nitelikte olursa veya haram bir işi gerektirirse caiz değildir.

Soru 14: İmam Hüseyin'in (a.s) şehadet yıldönümü Aşura günü merasimi için gereken masrafları karşılamak amacıyla toplanan mallardan geriye kalanı nelerde harcanmalıdır?
Cevap: Geri kalan mallar, hediye edenlerden izin alınarak hayır işlerde kullanılabileceği gibi gelecek yılki Aşura merasiminde kullanmak için de saklanabilir.

Soru 15: Muharrem ayında hayırsever insanlardan para toplayıp çeşitli kısımlara bölerek bir bölümünü Kur'ân ve mersiye okuyanlara ve konuşmacılara vermek ve geri kalanını da matem merasimi masrafları için kullanmak caiz midir?
Cevap: Mal sahiplerinin muvafakat ve rızasıyla olursa bunun bir sakıncası yoktur.

Soru 16: Kadınların hicaplarını koruyarak ve bedenlerini örtecek özel elbiseler giyerek sine ve zincir destelerine [3] katılmaları caiz midir?
Cevap: Kadınların zincir ve sine destelerine katılmaları uygun değildir.

Soru 17: Ehlibeyt İmamlarının (a.s) matemlerinde başa kama vurmak kişinin ölümüne sebep olursa, acaba bu iş intihar sayılır mı?
Cevap: Eğer bu iş genelde ölüme sebep olmuyorsa intihar hükmünde değildir; fakat daha işin başında canının tehlikeye girmesi korkusu varsa, buna rağmen yapar ve ölümüne sebep olursa, bu iş intihar hükmündedir.

Soru 18: İntihar ederek ölen Müslüman için düzenlenen Fatiha meclislerine katılmak caiz midir? Onlar için mezarlarının başında Fatiha okumanın hükmü nedir?
Cevap: Bunun haddizatında sakıncası yoktur.

Soru 19: Bi'set bayramında, (Resulullah'ın -s.a.a- peygamberliğe tayin edildiği gün) ve Ehlibeyt İmamlarının veladet yıl dönümü merasimlerinde dinleyenleri ağlatan methiye ve mersiye okumanın ve bu programa katılanlar üzerine para serpmenin hükmü nedir?
Cevap: Dinî bayram törenlerinde methiye ve mersiye okumanın sakıncası yoktur; bu merasimlere katılanlar üzerine para serpmenin de kendisi sakıncasızdır, hatta eğer müminleri neşelendirmek, sevinç ve neşeyi belirtmek amacıyla olursa sevabı bile vardır.

Soru 20: Kadının, namahrem erkeklerin sesini duyacaklarını bilmesine rağmen yas merasiminde mersiye okuması caiz midir?
Cevap: Eğer bir fesadın çıkması endişesi varsa bundan kaçınılması gerekir.

Soru 21: Aşura günü başa kama ile vurmak, ateş ve kor üzerinde yalın ayak yürümek gibi ruhî ve bedenî zarara neden olan ve ayrıca diğer İslâm mezhepleri uleması, izleyiciler ve yine dünya halkının gözünde Şia-ı İsna Aşeriyye mektebinin karalanmasına ve küçük düş-mesine sebep olan merasimler hakkındaki görüşünüzü açıklar mısınız?
Cevap: İnsana zarar veren veya din ve mektebe leke getiren her iş haramdır; müminlerin bunlardan kaçınması gerekir. Zikredilen davranışların bir çoğu halkın yanında Ehlibeyt (hepsine selâm olsun) mektebine hakaret edilmesine ve mektebin lekelenmesine sebep olmaktadır. Bu ise en büyük zarar ve ziyandır.

Soru 22: Başa gizli bir şekilde kama vurmak helâl midir, yoksa bu konudaki fetvanız genel midir?
Cevap: Kama vurmak, örfen hüzün ve keder belirtilerinden sayılmamanın yanında Ehlibeyt İmamları (a.s) zamanında ve onlardan sonraki dönemlerde rastlanılmış bir davranış değildir. Bu amelin Ehlibeyt İmamları (a.s) tarafından özel veya genel olarak onaylandığına dair bir rivayet de nakledilmemiştir. Günümüzde bu amel mektebimize leke getirdiği ve küçük düşürücü davranış sayıldığı için hiçbir şekilde caiz değildir.

Soru 23: Cismî ve ruhî zararın şer'î ölçüsü nedir?
Cevap: Ölçü, örfen ciddî ve önemli bir zarar olarak görülmesidir.

Soru 24: Bazı Müslümanların yaptığı gibi -yas merasimlerinde- bedene zincirle vurmanın hükmü nedir?
Cevap: Örf açısından yaslarda hüzün ve keder örneklerinden sayılacak bir davranışsa sakıncası yoktur.
__________________
[1]- Özellikle İmam Hüseyin'in (a.s) mateminde sabit yerlerde veya hareket hâlinde Kerbela vakıası ve Ehlibeyt'le ilgili diğer olayları canlandıran piyes türü.
[2]- İmam Hüseyin (a.s) için düzenlenen matem heyetleri ve deste gruplarının önünde, insanın omzuna bağlanan, bir simge olarak taşınan, üzerinde kanat, mücevherler vb. şeylerle süslenmiş eğilme özelliğine sahip metaller bulunan büyük bir ağaç veya demir parçası. Bu metal simge, Kerbela vakıasında İmam Hüseyin'in (selâm üzerine olsun) ordusunun sancağını temsil olarak kullanılır.
[3]- Şehitler serdarı İmam Hüseyin'in (a.s) matem merasimlerinde oluşturulan gruplar.
[/color]
En son f_altan tarafından 16 Oca 2008, 02:29 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Mesaj gönderen f_altan »

İmam Hüseyin'e Aşura Günü Ağlamak

İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
"Babam (İmam Kazım) Muharrem ayı girdiğinde, güler görülmezdi¸ on gün geçene kadar gam ve hüzün ona galip olurdu; Aşura günü (Muharrem ayının onu) olduğunda, o gün onun musibet, hüzün ve ağlamak günü olurdu; işte o gün Hüseyin (a.s)'ın öldürüldüğü gündür." [1]

Aşura Gününün Musibet Günü Oluşu

Abdullah b. Fazl el-Haşimî diyor ki:
"İmam Sadık (a.s)'a dedim ki; "Ey Resulullah'ın torunu! Aşura günü, nasıl musibet, gam ve ağlama günü oldu da Resulullah (s.a.a)'in vefat günü, Fatıma (a.s)'ın ölüm günü, Emir'ul- Muminin Ali (a.s)'ın katledildiği gün ve Hasan (a.s)'ın zehirle öldürüldüğü gün musibet günü olmadı?”
İmam (a.s) cevaben şöyle buyurdular:
"Hüseyin (a.s)'ın musibet günü, diğer günlerin musibetinden daha büyüktür. Çünkü Kisa ashabı, Allah katında yaratıkların en üstünleri idiler; bunlar beş kişi idi. Onların arasından Resulullah (s.a.a) vefat ettiğinde, Emir'ul- Muminin Ali, Fatıma Hasan ve Hüseyin hayatta idiler; halk için bir teselli ve gönül rahatlığı vardı. Fatıma (a.s) dünyadan göçtüğünde, Emir'ul- Muminin, Hasan ve Hüseyin halk için bir teselli ve gönül rahatlığıydılar. Emir'ul- Muminin de şehit olduğunda, Hasan ve Hüseyin halk için bir teselli ve gönül rahatlığıydılar. Hasan (a.s) da öldürüldüğünde, Hüseyin (a.s) halk için bir teselli ve gönül rahatlığı idi. Hüseyin (a.s) katledildiğinde artık Kisa ashabından, halka teselli ve gönül rahatlığı olacak bir kimse kalmadı. Öyleyse onun ölmesi hepsinin ölmesi demekti. Nitekim onun baki kalması hepsisinin baki kalması gibi idi. İşte bundan dolayı İmam Hüseyin (a.s)'ın musibet günü diğer musibet günlerinden daha büyüktür." [2]
Aşura gününün diğer günlere oranla daha büyük bir musibet, gam, ağlama günü olmasının diğer bir sebebi de, İmam Hüseyn (a.s)'ın kendi kardeşi, kardeş oğuları, akrabası ve yarenleriyle birlikte Kerbubela çölünde susuz bir şekilde şehit edilmeleri ve ailesinin zalim ve gaddar düşmanların eline esir düşmelerinden dolayıdır. İmam Hüseyn (a.s) Aşura bütün varlığını Allah yolunda vermiştir.
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kim Aşura günü, ihtiyaçları için çalışmayı terk ederse, Allah Teala onun dünya ve ahiret ihtiyaçlarını karşılar. Aşura günü kimin musibet, hüzün ve ağlama günü olursa, Allah Teala kıyamet gününü, onun mutluluk ve sevinç günü kılar ve cennette gözü bizimle aydınlanmış olur. Kim Aşura gününü bereket günü adlandırır ve o gün evi için bir şey stok ederse, stok ettiği şey onun için mübarek olmaz ve kıyamet günü cehennemin en alt tabakasında Yezid, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sa'd ile haşır olur." [3]

İmam Hüseyin'in Katline Lanet Etmek

İmam Rıza (a.s) İbn-i Şebib'e şöyle buyurdular:
"Ey Şebib, eğer cennette yapılmış olan odalarda Peygamber ve Ehl-i Beyt'i ile beraber olmak istiyorsan, Hüseyin'in katillerine lanet etmelisin." [4]
Davud-u Rıkkî diyor ki:
İmam Sadık (a.s)'ın yanında durmuştum, su istedi, suyu içtiğinde gözlerinin yaşla dolduğunu ve ağladığını gürdüm. Sonra şöyle buyurdu:
"Ey Davud! Allah, Hüseyin'in katiline lanet etsin; Hüseyin'i anmak hayatı gamlı kılır (karartır). Ben her soğuk su içtiğimde Hüseyin'i anıyorum; kim su içip de Hüseyin'i anar ve onun katiline lanet ederse, Allah Teala ona yüz bin hasene (sevap) yazar, yüz bin günahı onun amel defterinden siler, yüz bin derece onun makamını yüceltir, yüz bin köle azat etmiş gibi olur ve Allah Teala onu, kıyamet günü güler yüzlü olarak haşır eder."[5]

İmam Hüseyin (a.s)'ı Anmanın Niteliği

Hasan b. Ebu Fahite şöyle diyor:
İmam Sadık (a.s)'a dedim ki;”Canım sana feda olsun! Hüseyin b. Ali (a.s)'ı anıyorum, onu andığımda ne söyleyeyim?"İmam (a.s) buyurdular ki şöyle de: "Sallallahu aleyke ya Eba Abdullah"(Allah'ın selamı sana olsun ey Eba Abdullah) ve bu sözü üç defa tekrarla" [6]
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
"Ey İbn-i Şebib, Hüseyin (a.s)'la şahadete erişen kimsenin sevabı kadar sen de sevap elde etmek istiyorsan, onu andığında şöyle de: "Ya leyteni kuntu meahum fe efuze fevzen azima"(Keşke ben de onlarla olsaydım ve büyük bir makama - şahadete- erişseydim.) [7]

İmam Hüseyin'in Musibetini Anmak

İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
"Kim bizim musibeti anıp da ağlar veya başkalarını ağlatırsa, gözlerin ağladığı gün onun gözü ağlamaz. Kim bizim emrimizin (velayetimizin) ihya edildiği bir mecliste oturursa, kalplerin öldüğü gün onun kalbi ölmez." [8]
Şair olan Ebu İmare şöyle diyor:
İmam Sadık (a.s) bana: "Ey Ebu İmare! Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir oku" diye buyurdu. Ben şiir okudum, o da ağladı. Sonra yine şiir okudum, yine ağladı. Allah'a andolsun ki, ben okudukça o da ağlıyordu, hatta evdekilerin de ağlama seslerini duydum.
İmam (a.s) bana buyurdular ki:
"Ey Ebu İmare! Kim Hüseyin b. Ali hakkında bir şiir okur da elli kişiyi ağlatırsa, cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da kırk kişiyi ağlatırsa cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da otuz kişiyi ağlatırsa cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da yirmi kişiyi ağlatırsa cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da on kişiyi ağlatırsa cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da bir kişiyi ağlatırsa cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da kendisi ağlarsa cennet ona farz olur; kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir okur da ağlar görünmeye çalışırsa cennet ona farz olur." [9]

İmam Hüseyin (a.s)'a Ağlamak

İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Ey İbn-i Şebib! Birine ağlayacak olursan, Hüseyin b. Ali'ye ağla. Çünkü o bir koçun boğazlandığı gibi boğazlandı ve onun ailesinden yeryüzünde eşleri bulunmayan on sekiz kişi öldürüldü. Onun ölümü için yedi gökle yerler ağladı." [10]
Ebu İmare Şöyle diyor:
İmam Sadık (a.s)'ın yanında Hz. Hüseyin (a.s) anıldığı gün, İmam (a.s) o gün akşama kadar kesinlikle güler yüzlü görülmezdi ve; "Hüseyin her müminin göz yaşıdır."buyuruyordu.[11]
İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
"Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlamalıdırlar; çünkü ona ağlamak büyük günahları döker (silip yok eder)." [12]

İmam Hüseyin (a.s)'ın Ziyareti

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Hüseyin (a.s)'ın ziyareti en üstün amellerdendir." [13]
İmam Bakır (a.s) buyurmuş ki:
"Kim yerinin cennet olmasını istiyorsa, mazlumun ziyaretini terk etmemelidir."Mazlum kimdir? denildiğinde; "Kerbela sahibi Hüseyin b. Ali'dir."buyurdular.[14]
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Hüseyin (a.s)'ı ziyaret ediniz, ona cefa etmeyiniz (bu hususta kusur etmeyiniz). Çünkü o, yaratıklardan cennet ehli gençlerinin efendisi, şehitlerin ise serveridir." [15]
Yine İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Allah-u Teala, kime hayır vermek isterse, İmam Hüseyin ve ziyaretinin sevgisini onun kalbine yerleştirir." [16]

İmam Hüseyin'i Uzaktan Ziyaret Etmek

İmam Sadık (a.s) Sudeyr'e şöyle buyurmuşlardır:
"Ey Sudeyr! Neden Hüseyin (a.s)'ın kabrini her Cuma günü beş ve her gün bir defa ziyaret etmiyorsun?"Ben; "Sana feda olayım, bizimle onun arasında fersahlarca mesafe vardır"dediğimde şöyle buyurdular:
"Evin üzerine çık, sonra sağa ve sola bak, sonra başını göğe doğru kaldır, daha sonra Hüseyin (a.s)'ın kabrine doğru yönelerek şöyle de: "Es-Selamu aleyke ya Eba Abdillah! Es-Selamu aleyke ve rahmetullahi ve berekatuh"( Selam olsun sana ey Eba Abdullah! Allah'ın selam, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun). Böyle yaptığında bir ziyaretin sevabı sana yazılır, bu ziyaretin sevabı da bir hacla umredir."
Sudeyr diyor ki: Ben (İmam'ın sözünü duyduktan sonra) her gün yirmi defadan fazla bu ziyareti okurdum.[17]

İmam Hüseyin (a.s)'ın Suresi

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Farz ve müstahap namazlarda Fecr suresini okuyun. Çünkü o sure, Hüseyin b. Ali'nin suresidir. O sureyi okumaya rağbet edin, Allah size rahmet etsin."
Mecliste hazır olan Ebu Usame; "Bu sure nasıl sadece Hüseyin (a.s)'a mahsus olur?"dediğinde İmam (a.s) şöyle buyurdular:
"Allah'ın şu ayetini: "Ey mutmain (tatmin olmuş) nefs! Dön rabbine, O'ndan razı olarak ve rızasını kazanmış bulunarak. Artık kullarımın arasına katıl ve gir cennetime"işitmedin mi? Allah Teala bu ayetten Hüseyin b. Ali (a.s)'ı kastetmiştir. Çünkü onun nefsi tatmin bulmuş, razı olmuş ve rabbinin rızasını kazanmıştır. Muhammed (s.a.a) ailesinden olan ashabı ise kıyamet günü rablerinden razıdırlar, O da onlardan razıdır.
Bu sure, Hüseyin b. Ali, onun şiaları ve Muhammed Ehl-i Beyti'nin şialarına mahsustur. Kim Fecir suresini sürekli okursa, cennette İmam Hüseyin'le birlikte ve onun derecesinde olur. Allah Teala aziz ve hekimdir." [18]
_______________
[1] - Emali-yi Saduk, s. 111.
[2] - İlel'uş- Şerayi, s. 225-227.
[3] - Emali-yi Saduk, s. 112.
[4] - a.g.e, s. 113.
[5] - a.g.e, s. 122.
[6] - Emali-yi Tusi, c. 2, s. 53.
[7] - Emali-yi Saduk, s. 113.
[8] - Uyun-u Ahbar'ur- Rıza, c. 1, s. 294. Emali-yi Saduk, s. 68.
[9] - Sevab'ul-A'mal, s. 109 ve 110.
[10] - Uyun-u Ahbar'ur- Rıza, c. 1, s. 299.
[11] - Kamil'uz- Ziyarat, s. 108.
[12] - Emali-yi Saduk, s. 111.
[13] - Kamil'uz- Ziyarat, s. 147.
[14] - a.g.e, s. 141.
[15] - a.g.e, s. 109.
[16] - a.g.e, s. 142.
[17] - a.g.e, s. 287. Men La Yahzuruh'ul-Fakih, c. 2, s. 599.
[18] - Te'vil'ul-Ayat, c. 2, s. 796.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Mesaj gönderen alone_man »

Mücahid hocam
bir tiyatro frubu kursak ve kerbelayı canlandırsak İmam Hüseyin rolünü bir arkadaşımız oynayabilirmi?sakıncalı değilse mesele yok ama
Bu sakıncalıysa nasıl bir formül buluruz yani kerbelayı sahnede onsuz nasıl canlandırabiliriz?
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Mesaj gönderen 3nokta »

Kerbela olayını anlatan ama imam hüseyin as'ın içinde olmadığı sahneler olmalı. Yani bir mekan ve bazı aleviler var, elçiler vasıtasıyla olaylar anlatılır. Nihayetinde imam as kufeye doğru yola çıktığı haber gelir ama bu aleviler hapse atılır imama yardıma gitmelerine engel olunur. Ancak bu kişiler ve isimeri ve olaylar kısaca her şey tarihi bilgilerimizden yola çıkılarak düzenlenmelidir.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Mesaj gönderen alone_man »

meshedi313 yazdı:Kerbela olayını anlatan ama imam hüseyin as'ın içinde olmadığı sahneler olmalı. Yani bir mekan ve bazı aleviler var, elçiler vasıtasıyla olaylar anlatılır. Nihayetinde imam as kufeye doğru yola çıktığı haber gelir ama bu aleviler hapse atılır imama yardıma gitmelerine engel olunur. Ancak bu kişiler ve isimeri ve olaylar kısaca her şey tarihi bilgilerimizden yola çıkılarak düzenlenmelidir.
meşhedi can ben açık alanda sergilenen olaydan değil gerçek bir tiyatro oyunundan bahsediyorum
yani şimdi kerbelayı İmam Hüseyinsiz oynamak tuhaf olmazmı?
Cevapla

“ Alevilikte Özel Gün ve Geceler” sayfasına dön