HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hüsnüye nin bu sözleri üzerine İbrahim Halid ,Ebu Yusuf ve Şefii ve hazır olan ulema asla bir şey diyemediler.Harun Reşid dahi utanıp sıkıldı.

Hüsnüye tekrar söze başladı :
-Ey İbrahim ,Hazreti Fatıma "Pederim hayatta iken Fedek Hurmalığını bana verdi " deyince Ebubekir şahit istedi.Onun şahit istemesi keyfiyeti Peygamber in şeriatı na uyar mı ? Elbette uymaz.

İbrahim fazlasiyle rüsva olmak korkusu ile asla cevap veremedi.
Hüsnüye sözüne şöyle devam etti :
-Ey İbrahim Hazreti Fatıma bu davada davanın sahibi idi.Ebubekir ise :
Nahnü meaşırıl enbiyai la nüverris

Hadisini söyleyince davacı yerine geçmiştir.Ve şeriat sahibi:
Elbeyyinetü alal mudda'i velyeminü ala men enkere.
(İddia edene delil ,inkar edene yemin lazım.)

buyurmuş olduğundan şahit göstermek asıl Ebubekir e düşen bir iş idi.Hal böyle iken Fatıma dan şahit istemesi cehalet veya zulümden dolayıdır.Ey İbrahim, Hüda hakkı için ki Muhammed ve Ali yi Muhtarı alemyan buyurmuştur.

Ey İbrahim! ya cevap ver veya oturduğun mezhep kürsüsünden aşağı in . Yahut Ebubekir in hilafetini inkar et.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hüsnüye bunları söyleyince mecliste bulunanlar gülmeye başladılar.Ve ulema dahi ölümlerine razı olmak derecesine geldiler.

Harun Reşid in ,Halid bin İsa namında gayete kemal sahibi suret ve siyret güzelliğinde eşsiz amucası oğlu var idi.Ehlibeyt i sevenlerden idi.Al-ı Resul tarikasında olduğu Harun Reşid tarafından da bilinmekte idi. Halife nin ona olan sevgisi sebebiyle hiç kimse taarruz edemezdi.O mecliste Hüsnüye ye yakın bir yerde oturmuştu.Hüsnüye her bir meselede ulemayı yendikçe bir avuç altın saçarak ulema ile eğlenirdi. Herhangi bir kimseden Hüsnüye ye zarar gelmesin diye eli kılıcının kabzasında olduğu halde Hüsnüye yi bahse ve mücadeleye heveslendirip sevkederdi.

O sırada, Hüsnüye ,Harun Reşid e dönerek dedi ki :

-Ey Halifeyi cihan ,Hazreti Ali nin Fedek hususunda şahitliği kabul olunmadıktan sonra buyurdular :" Ey Ebubekir ,eğer bir davacı ile davalı sana duruşmaya gelip iddia etse ki: davalının elinde bulunan falan mülk benim mülkümdür, o kullanıyor ,dese, isbat olunmaksızın hemen davacının iddiası ile mülkü davalıdan alıp davacıya teslim eder misin ?"Ebubekir :"Etmem "dedi. Hazreti Ali :"Şahidi davacıdan mı ,yoksa davalıdan mı istersin?" Ebubekir dedi "Şahid davalıdan istenir"Resulullah buyurmuştur : Elbeyyinetü alal mudda'i velyeminü ala men enkere/İddia edene delil ,inkar edene yemin lazımdır.

Hazreti Ali dedi ki :"O halde ne diye, Resulü Hüda nın gözünün nuru hakkında Allah ve Resulü nün emirlerine muhalif harekette bulundun ?
Ebubekir dedi :"Ya Ebül Hasan nasıl ?"
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hazreti Ali dedi: Fatıma davalı ve mal sahibi idi ve Resulün yaşadığı sırada da Fedek elinde idi. Şahit ise "enbiyaların mirası olmaz "hadisini söyleyen davacıdan beklenirdi.Farzedelim Resulullah hayatta iken Fedek i Seydetünnisa ya vermemiştir.Bu halde bile davacı davayı kazanıncaya kadar şeriat üzere Fedek Fatıma nın elinde kalmalı idi. Ve şahidin Haşimoğulları ndan olması lazım gelir idi.Zira sadaka onlara haram olup diğer Müslümanlar ise sadaka almak hususunda ortak ve hisse sahipleri olacakları için onların şahitlikleri kabul olamaz.Ve davacı olan kimse şahit getirmekten aciz kalırsa sonunda Fatıma ya bir yemin lazım gelebilir. Bu dahi Ehli Beyt in ismetlerine itikat olunmadığı takdirledir.

Ey İbrahim ,Hazreti Fatıma Kur an ahkamı ile masumedir.Sadaka ona haram iken ne veçhile kebaire mürtekip olarak batıl bir iddiaya irtikap eder idi.O vakit Ebubekir senin gibi ey İbrahim , utancından başını yere eğip haklı bir cevap vermeye muvaffak olamadı.Ve dalalette olduğunu dahi ikrar edemedi. Şimdi muhakkak bilki bu babda Ebubekir in iddiası batıl ve "enbiyaların mirası olmaz"hadisinin asıl ve esastan uzak olduğu ve Allah ın kelamına muhalif olduğu aşikardır.Allahu Taala buyurmuştur ki :

Allah ,evladınız hakkında size şunu tavsiye eder:Erkeğin payı ,iki kızın payı kadardır./Nisa 11

İlk önce bu ayete muhatap olan Resulullah tır .Hükmü dahi umumidir.Ve enbiyanın mirası olduğuna dair açık olan ayet çoktur.Bunlardan birisi :

Ve verise Süleymanü Davude/ Ve Süleyman Davud un mirasçısı oldu -Neml 16
ayetidir. Diğer bir ayete göre ise ,Zekeriya Peygamber Al-ı Davut tan miras için Allahu Taala dan kendisine evlat talebini niyaz ettiği ayette açıkça bellidir:

Feheb liy min ledünke veliyyen yerisüniy ve yerisü min al-i Yakube vec'alhü rabbi rediyyen/Benden sonra yerime geçecek ,mirasıma konacak yakınlarımdan endişelenmekteyim.Karım da kısır ,sen bana bir oğul ihsan et de ,bana da mirasçı olsun .Rabbim O nu rızamı kazanmışlardan et -Meryem/5-6
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Enbiyanın mirası olduğu Kur an da emri malumdur. "Enbiyaların mirası olmaz" hadisi kelamullah a aykırıdır, kelamullah ı yalanlamaktadır.Ve bu hadisi ortaya çıkaran zat ,Kur an dan haberi olmadığını isbat etmiştir. Eğer ayetten haberi olsaydı ,Allah ın yalanladığını rivayet etmezdi. Eğer Ebubekir :

Ene min beynel enbiyai la ürisü ve ma etrükü yekünü sadakatün alel müslimin./Ben Peygamberlerdenim ,varis olmam ,terketmem.Müslümanlar üzerine doğru olmaz.

Deyü bir hadisi Resulullah a isnat etmiş olsaydı ,Peygamber e iftira eylemiş olduğu meydana çıkmaz idi.Şimdi belki Allahu Taala Kur an ı mecit bereketiyle onun yalan ve yanlışlığını meydana çıkararak şahadet verdi.Ve bu hadisi iftira yüzünden ortaya çıkarmış olduğundandır ki kalp gözü kör oldu.

Bu esnada ,Ebu Hanife nin yetiştirmelerinden birisi , İbrahim Halid in nutkunun tutulduğunu görerek dedi ki :

-Ey cariye ,yukarıda söylenen ayette ,Hazreti Süleyman ,Davut Aleyhüsselam dan mal ve akar mirasını murat etmeyip ,belki ilim ve nübüvvet mirasını istemiştir.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hüsnüye o na şu cevabı verdi :

-Ey dalalet yolunun yolcusu ! senden evvelkiler dahi bu dalalet üzere dünyadan göçtüler. Şimdi bile akıl noksanlığı bu cehalet fazlalığı bu taassup ve inat onlardan sana miras kalmıştır. Hazreti Süleyman ise pederi Davud un hal hayatında alim ve peygamber idi. Ve nassı kelamullah hakkında hüccet kafidir ki :

Ve Davude ve Süleymane iz yahkümani fiylharsi iz nefeşet fiy hi ganemülkavmi ve künna lihukmihim şahidiyne fefehemnaha Süleymane ve küllen ateyna hükmen ve ilmen
(Hani bir kavmin koyunları ,geceleyin birisinin tarlasını yayılmış,harap etmişti.Bu hususta Davud ile Süleyman hüküm vermişlerdi .Ve biz de hükümlerine tanık olmuştuk.Süleyman a o hükmü biz anlatmıştık ve hepsine de Peygamberlik ve bilgi vermiştik./Enbiya 78/

Miras diye bir kimse öldükten sonra varisleri arasında bölüşülen eşyaya denir. Nübüvvet ise taksim olunmaz.Eğer Nübüvvet bölüşülebilseydi ,dünyanın sonuna kadar enbiyanın evlatlarının cümlesinin nübüvvete ortak olmaları lazım gelirdi.Halbuki ,Hazreti Adem in evladından ancak Şit Aleyhüsselam nübüvvete varis oldu. Belki nübüvvet emri ve vahyi ilahi üzere ismet ve taharet erbabına ita olunur. Ve Zekeriya Aleyhisselam ın keyfiyeti yine böyledir.Eğer Zekeriya ,Allahu Taala dan dünya malı ve esbabı istemiş olmayıp nübüvvette varislik isteseydi senin bu kavlince nübüvvetini kötülemek lazım gelirdi.Neuzubillah belki maasiyet ve küfre dahi düşmüş olurdu.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

ibrahim Halid dedi ki:
-Bu nasıl oluyor ?

Hüsnüye sözlerine şöyle devam etti :

-Zekeriya Aleyhüsselam duasında şöyle dedi :

Ve inniy hıftülmevaliye min veraiy ve kanetimreetiy akıren feheb liy min ledünke veliyyen yerisüniy ve yerisü min ali Yakube vec'alhü rabbi redıyyen (114) Meryem 5/6

Ehli tefsirin birlik olduğuna göre bu ayetteki mevaliden murad amuca oğulları idi.Eğer Zekeriya nübüvvete varis istemiş olsaydı amucası evladı nübüvvete varis olmamak için kendi nübüvvetine varis bir evlat ver demesi lazım idi.

Ve istid'ası böyle oldukta Zekeriya ,kazayi Rabbaniye razı olmayıp amucasının evladı hakkında dahi haset etmiş olduğu anlaşılıyor idi.Ve maasiyet ve yalana delil olur idi.

Neuzü billahi min hazihil i'tikat/Bu itikatdan Allah a sığınırım.

Zekeriya bu duasının hitamında vec'alhu radiyyen demiş iken ve kendisi nebi olduğu halde behemehal razı bulunmuştur.Halbuki muradı nübüvvetin mirası olsaydı rabbi radiyyen demek lazım değil idi.Ve söylemesi dahi faidesiz idi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim enbiyanın aklen ve naklen mirasları olduğu zahir olup " Nebilerin mirası olmaz "hadisinin uydurma olduğu ve Kur an ın emirlerine aykırı olduğu şüphesizdir. Bu hadisi ortaya çıkaranın da yalancı ve zalim olduğunda şüphe kalmadı Ey İbrahim,

İnneke meyyitün ve innehüm meyyitune /Şüphe yok ki sen de öleceksin ve onlar da ölecekler -Zümer 30

ayeti nazil olunca ,Hazreti Resulullah minbere çıkıp buyurdular :

Ey benim yaranım,benden sonra eshaptan bazısı ,şahsi garazlarından dolayı yalan hadisler naklederler.Meramlarına muvaffak olacak veçhile hadisler ortaya atıp bana isnat ederler. O hadis Kur an a uygun düşüyorsa itibar ediniz. Olmaz ise itibar etmeyiniz ve şu söz ile buyurmuşlardır:

Feiza caeküm elhadisu fadribuhu ala kitabillahi ve ma muvafık kitabillahi fehuzuhu vema halef fahzifuhu.
Eğer size bir söz gelirse Allah ın kitabına muvafık olana havale edin .Muvafıksa muvafık olanı alın. Muhalif olanı hafzedin.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim , Resulullah dünyadan göçtükten sonra ,geride bıraktığı mal bir baş katır bir kılıç ,bir dişi deve ve imame gibi şeyler idi. Ve zırhı dahi rehinde idi. Hazreti Ali zırhı rehinden kurtarıp bunlara varıncaya malik oldu.O hususta kimse karşı durmadı. Ve Peygamber in mirası olmaz diye Ali ile davalı olmadı. Fedek i Fatıma dan aldıkları gibi bunları niçin Ali den almadılar ? Ve eğer "Ali gücü ve kuvveti ile teslim etmedi " diyecek olursanız haşa Ali zulme alet olmaz ve şer'an sahip olunması caiz olmayan şeyi kendüye haram bilir. Ve eğer teslim etti derseniz o dahi yalandır. Çünkü böyle bir hadis yoktur.Bu suretle Ali Resulullah ın varisi olup mirası ona geçtiğinden Ebubekir in yalanı açıktır.

Hüsnüye nin konuşması bu makama eriştikte Harun Reşid dedi ki :

-Ey İbrahim , ve ey hazır bulunan ulema yazıklar olsun sizlere ki ,bir cariyeye cevap vermeğe kadir olamadınız.Delil ile burhan ile mezhebinizi iptal ettiği halde sustunuz. Susmanız rıza göstermenize delildir.Öyle ise niçin Hüsnüye nin mezhebini kabul etmiyorsunuz ?

Harun Reşid böyle söyleyince hepsi başlarını yere eğdiler .

Hüsnüye tekrar söze başladı :

-Ey İbrahim icmayı ümmet üzere Hazreti Fatıma nın şahitlerini Ebubekir in kabul etmediği malum ve mesturdur.Hazreti Fatıma dedi ki :"Ey Ebubekir , sen pederinden miras alır ve beni pederi alimin mirasından mahrum edersin " Böylece şahit ve hüccetlerini ortaya koyduktan sonra onlara lanet okudu.Dargın ve üzgün olup ağlayarak dünyadan göçtüler.Ve Kıyamette Pederi Resulullah a şikayet edeceğine dair yemin ettiler. Öleceği sırada da, Ebubekir in ve ona bağlı olanların cenazesinde bulunmaması için geceleyin gömülmesini Hazreti Ali ye vasiyet etti. Bu vasiyet üzere, Hazreti Ali Fatıma yı geceleyin Resulullah ın kabrinin yanına gömdü ve mezarını dahi dümdüz edip örttü.

Resulullah şöyle buyurmuşlardır :

Ma beyne kabri ve minberi ravzatün min riyadıl cenneti / Kabrimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Vefatının ikinci günü Ömer ve Ebubekir yardımcıları ve ensarı ile Hazreti Ali nin hanesine gelip başsağlığı dileğinden sonra, Fatıma nın gömülme işini sordular.Hazreti Ali :" Vasiyeti üzere , defnettim."deyince "Niçin ashaba haber vermedin "dediler. Hazreti Ali :"Fatıma nın vasiyetine muhalefeti caiz görmedim.Zira vasiyete muhalefet incitmenin ve azarlamanın bir çeşididir."Sizler birçok defa Resulullah tan işitmişsinizdir:

Fatımatü bid'atün minni men ezaha fekad ezami ve menezani fekad ezallaha.
Buna göre Allah ve Resulünü incitmeyi doğru bulmadım.
Ömer muzdarip olup ,tekrar kabirden çıkarıp namaz kılalım dedi ise de mezar örtülü ve gizlenmiş olduğundan bulamadılar.

Ey İbrahim , bu söylediğim sözlerde hilaf yoktur ve bütün ümmetin malumudur.Bu suretle muhacir ve ensarın namaz ve cenazesinden mahrum kalmaları ,Fatıma ya yaptıkları zulüm ve cefanın ne derece büyük olduğunu gösterir.Ol Hazret in hakkını elinden aldılar, Zevci Hazreti Emirülmümünin in vesayet ve emanet hakkını gasp ettiler.Evladı Haseneyn Hazretleri nin şahadetlerine aldırış etmediler.Muhacir ve ensar ın hemen hepsi şu hadisi Hazreti Peygamber den işitmişlerdir.Hazreti Fatıma ya buyurdular ki :

Ya Fatıma innellahe ye'dibü ligadabeke ve yerda lirıdake.
Yani ,ey Fatıma Allah senin gazabından gazaba gelir,senin sevincinden sevinç duyar.
Bu hadise göre ,Fatıma nın gazap ettiği kimseye Allahu Taala gazap edecektir.Ve hadisi evvelde Fatıma bedenimden bir parçadır. Onu inciten beni incitmiş ve beni inciten de Allahu Taala yı incitmiştir ,buyurmuştur.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ve buna şahid dahi ayeti şerifedir ki :

İnnelleziyne yü'zunaallahe ve resulehu leanehümüllahü fiddünya vel 'ahireti/Gerçekten de Allah ı ve Peygamberi incitenlere ,Allah dünyada da ahirette de lanet etmiştir.

Bu ayetlere ve hadislere göre ,Ebubekir ve Ömer ve onlara bağlı kimseler, zalim olup Allah ın ,Resulün ve meleklerin lanet ve gazabı onlar içindir.


Hüsnüye bunları söyleyince , İbrahim Halid, Ebu Yusuf ve Şafii ve sairleri ayağa kalkıp Hüsnüye nin katlini isteyerek üzerine yürüdüler. Hüsnüye de kuvvet ve kudreti kadar telaş edip İbrahim in sakalından tuttu.Yahya Bermeki bunu görünce ,Halife ye arz etti :

-Sen bugüne bugün Halife sin .Bir cariyenin karşısında bu kadar ulemanın aciz kalıp senin meclisinde ona zulüm ve eziyet etmeleri ve öldürmek için üstüne yürümeleri doğru bir hareket değildir.
Cevapla

“Ehlibeyt” sayfasına dön