HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ve eğer , Ebubekir in mahzunluğu masiyetten ve korkusu itikadının çürüklüğünden , Allah ına ve Peygamberi ni layıkıyla inanmamış olduğundan ise bu arkadaşlıktan ona ne hasıl olabilir ." Mahsun olma " buyrultusu ona ne fayda verir.Biliniz ki, Resulullah her halde taatı ister ve maasiyeti reddeder.Ebubekir ise ,Hazreti Resul den izinsiz olarak hareket etti.Besbelli ki Resul ün emrine itimat etmedi. Zira ,Resulullah Hazretleri gara (mağaraya )giderken ona söylemişti ki :" Ben Allah ın emri ile gidiyorum.Düşmanlardan gizli ve mahfuz kalacağım ."

Ey İbrahim ! "Resulullah a dost ve kardeş olduğu için çok sevdiği Ebubekir i mağaraya beraberce götürdü."sözüne gelince, senin bu lafında dahi hata vardır.Zira ,Hazreti Resul ün ,emri ilahi üzere ,kafirlerden emin olmak için mağraya gittiğini Ebubekir, gereği gibi biliyordu.Telaş ve üzüntüsünden ,sızlanışından maksadı ,kafiri haberdar etmek idi, diye hükme varılsa haksızlık edilmiş olmaz.Halbuki emri ilahi olmassa bile yine Allahu Taala Resulünü saklayıp korumaya muktedirdir.

Ve dahi ehli iman bulunsaydı, Allahu Taala Resulünü koruduğu gibi onu da yılanın sokmasından korur idi.Ve kafirler ,Resulullah ın mubarek ayağının izleri ile mağraya kadar gelmiş iken Cenabı Rabbülizzet onu düşmanının şerrinden korudu.Ve ayetteki

İnnallahe Meana
dan murad,Allahu Taala Resulünü korur demektir.Ve Ebubekir in haline şamil olacak olursa da yine ona bir fazilet hasıl değildir.Ve Kur an ı Kerim de bu müsüllü manayı belirten açık ayet vardır:
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Mücadelet Suresi 7

Yani üç kimse esrara dair konuşsalar ,onların dördüncüsü Allah tır.Ve eğer beş kimse olsalar altıncısı Allah tır.Ve bunlardan ziyade ve noksa bile olurlarsa Allahu Taala onlar iledir.Ve ayeti mezkura ;küffar ve Yehud ve Tersa ve mümün ve sairenin haline şamildir.Bu surette Ebubekir e ve onun muhiplerine bir faide hasıl olamaz. Mesela :

Bir adamın yanında at , katır ve hımar misüllü hayvanlar bulunsalar , ol adam bir çöl veya kervansarayda bulunup ol gece yatacak olurlarsa " Allahu Taala bizi bu çölde veya bu menzilde harami ve hırsız şerrinden hayvanım ile hıfzeder "der ise , ol hayvana asla bir fazilet hasıl olamaz.

Hüsnüye bu sözünü bu mahalle eriştirdikte : Harun Reşid , her ne kadar Ehli beyt hakkında taassup ve düşmanlıkta bulunmuş ise de kahkaha ile gülüp ,Hüsnüye hakkında ol derecede iltifat makamına geldi ki :Eğer halifeliği ve saltanatı kendisine engel olmasa idi, Hüsnüye nin başına tavaf ederek elinden öper idi.

Hüsnüye sözüne devam etti :

-Ey İbrahim , zikr olunan ayeti gar 'da taan ve teşni edecek şeyler hadden ziyadedir.Ebubekir in rüsvalığını ve feyzi imandan mahrum olduğunu ayeti şerife isbat ediyor.Ve Allahu Taala buyurmuştur :

Feenzelallahü sekiynetehu aleyhi (58)

"Aleyh" de olan zamiri müfred, Resulullah a racidir.Mezkur ve mecrurdur.Ebubekir e inzali sekine olmayıp sekineden mahrum olmasına delalet ettiği zahirdir. Zira , onun hakkında da inzalı sekine olmuş olsay dı Allahu Taala :

Feenzelallahü sekiynetehu aleyhüma

Buyururlar idi.Ol vakit , Ebubekir dahi sekine hükmüne dahil olabilir idi. Hüdaya kasem bu ayeti şerife Ebubekir in küfr ve ademi imanına delildir.

Zira ! Kur an da ,Allahu Taala Resulüne iki mahalde sekine ayeti nazil buyurmuştur.Biris şu gar ayetidir.Biris dahi,Hüneyn gazvesinde İslam askerleri yenilip ,Ebubekir ve Ömer ve Osman ve sahabeden bir nice kimse ,Resulullahı küffar içinde bırakarak firar ettikleri zaman nazil olmuştur.

O zaman Hazreti Ali yetmiş kişilik ashab ve ensar ile firar etmeyip Resul ün yanında mertçe muharebe ederek baş ve canlarından geçerek Gazvede Sa'bit kadem olduklarından ,Allahu Taala onların haklarında buyurdu :
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Tevbe suresi 25-26

Andolsun ki Allah size bir çok yerde ve Hüneyn gününde yardımda bulunmuştu.Hani o gün çokluğunuz ile övünmüştünüz,sevinmiştiniz.Fakat bu çokluk düşmanı defedememişti,işinize yaramamıştı.O kadar geniş olan yeryüzü size daralmıştı.Sonra geriye dönüp çekilmiştiniz.Sonra Allah ,Resulü ne ve müminlere manevi kuvvetini indirmişti.

Ey İbrahim ! Vakta ki Hüneyn Gazvesinde ashabı mezkure ,Hazreti Resulü bırakıp kaçtılar.Kaçmayanlar Gazvede sabit ve ehli iman olduklarından ,Allahu Taala ,Hazreti Resulü ile onların haklarında sekine nazil olduğunu beyan buyurdular.

Halbuki garda (mağarada )Resulullah ın yanında Ebubekir den başka bir kimse yok idi.Ve Allahu Taala orada ancak Resulü ne inzalı sekine buyurup Ebubekir e sekine şamil olmadı.Eğer Ebubekir dahi ehli iman bulunsa idi,Hüneyn Gazvesi nde bulunan mümünler misüllü inzali sekine ona dahi taallük eder.Ve ayette bir insan yerine iki kişi söylenirdi.

Ey İbrahim , Ebubekir in garda hüzün ve sarsıntısı mutlaka maasiyetten naşi olmak gerektir.Sekinesizliği dahi imansızlığını isbat eder.Siz ise bu misüllü küfre dair şeyleri fezail addederek halkın dilinde birtakım uydurma hadislerle kendinizi avutmaktasınız.Bir nice fısku fücuru belki eşeddü minelküffarı efdal deyu masumanı hanedanı nübüvvet üzerine tercih edersiniz.Hazreti Ali gar gecesi küffarın katlinden havf etmiyerek canını feda etmek üzere Resulullah ın yerinde yatmış olduğuna Cenabı Rabbülizzet yeryüzü ve gökyüzü meleklerine iftiharile buyurdular : "Ey meleklerim ,ben sizlerden iki kişiye kardeşlik versem ,biriniz diğerine kardeşi yolunda canını feda eder mi ?" O vakit melekler ses çıkarmadılar .Allah tan emir olundu :"Ey melekler yer yüzüne inin ve Ali İbni Ebu Talib e nazar kılın ki ,benim Habibim ve Resulüm yolunda ne veçhile can feda etmektedir."
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Emri ilahi üzere ,melekler güruh güruh yere indiler.Ali İbni Ebu Talibi ziyaret edip dua ve sena kıldılar.Ali yi küffar şerrinden korumak üzere Cebrail e emir verildi.Cebrail nüzul ederek Ali nin başı üzerinde durup Hazreti muhafaza eylemiştir.İş bu ayet dahi o gece nazil oldu ki :

Ve minennasi men yeşriy nefsehübtiğae merdatillahi vallahü reufünbil'ibadi (60)
Öyle insanlar vardır ki ,Allah rızasına nail olmak için adeta kendilerini satarlar.Allah rızasını alırlar.Allah kullarını pek esirger (Bakara 207 )

Bu sizin kitap ve tefsirlerinizde dahi yazılıdır.

Ey İbrahim Abdullah Abbas tan rivayet olunmuştur ki :
İsmail pederi İbrahim in kendisini kesmesine teslim oldu.Halbuki Peygamber ve halilullah idi .Ve İsmail dahi kendisinden katli mucip bir fiilin çıkmamış olduğunu biliyor idi.Kezalik Emirülmümünin müşriklere teslim oldu.Onlar ki kafir ve dinsiz idiler ve Hazreti Muhammed i katletmeyi düşünüyorlardı.Bir türlü fırsat ele geçiremiyorlardı.O gece müttefiken Hazreti Peygamberin katline karar verdiklerinde ,Hazreti Emir canını feda ederek ,kendi hayatı ile Peygamberi himaye eyledi.
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ey İbrahim ! ne acayip bunu ve Ali hakkında olan bunca fezaili beyan ve zikr etmezsiniz. O gece Hazreti Ali kendi hayatından geçtikten maada ,sabahleyin Resulullah tan bilvekale harem ehlü ayalini ,hatta deve ve koyununa varıncaya , yalnız başına Mekke den çıkarıp Medine ye götürürken küffar taifesi katl ve garat kastiyle güruh güruh arkadan gelip Ali nin yolunu kestiler ise de bir zerre kadar birşey bile almaya kadir olamayıp cümlesini selamet üzere götürüp Medine de Resulullah a eriştirmiştir.

Ey İbrahim , Hazreti Ali nin Resulullah ın yatağında onun yerine yatması ve Ehli ayalini Medine ye eriştirmesi ve Beraetun Suresini yalnız başına Mekke ye götürüp küffara okuması Allah ın emri üzere olduğu malumundur.O halde ne diye Ali nin ,Resul e vekil olduğunu kabul etmezsiniz ?Ebubekir ise ,Resulullah ile mağarada bulunup oradan Medine ye gitti ise de ,hakkında muhacirin denilmesi bile doğru değildir.Zira muhacirin hakkında ayeti şerife vardır:

Allah için yurdundan göçen ,yeryüzünde barınacak birçok yerler bulur,ferahlığa erer.Kim Allah ve Peygamberi uğrunda evinden çıkıp hicret eder de sonra ona ölüm gelirse onun ecri Allah a aittir.(Nisa 100)
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Hazreti Resulün muhacereti Allah tarafına olduğu müminlerin muhacereti dahi Resulullaha olması gerektir.Ve muhaceretin dahi Resulden sonra olması lazım gelmektedir.Ebubekir,Resulullah ile gitmiş ve Resulün hicreti Allah tarafına olduğundan Ebubekir in onda ortak olması doğru değildir.Zira Ebubekir Resulullah ın hizmetinde ona bağlı olup Resulullah ise vasıtasız olarak Cenabı Hakka bağlı bulunarak hicret buyurdular.Resulden evvel veya beraberce hicret eden kimsenin muhacirinden olması tasdik olunamaz.

Hüsnüye bu sözü söyledikten sonra,Harun Reşid,Veziri Yahya Bermeki ye hitap edip dedi :

-Ey Yahya ! İbni emmim Ali nin imameti babında delail ve berahin getimekte asla kusur etmemiştir.Bizim tarikamızda bulunmuş olsaydı , onu kendime nikahlardım.

Yahya arzetti :

-Ey Halifei zaman ,Hüsnüye için her bakımdan in'am ve ikram lazımdır.

Ondan sonra ,Harun Reşid ,yüksek sesle İbrahime hitap edip dedi ki :

-Kaza ve Kader meselesiyle Ayeti garın manası malum oldu.Şimdi kelamullah hakkında Kur 'an ın kadim ve ya hadis olduğu hakkında ne diyeceksin?
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Not :Bu yazacağım bölümü mesajın en başına eklemek mümkün mü ? Kitabın sayfaları eski ve yırtık olduğundan ilk sayfayı şimdi yazıyorum ...ve herkes bilsin ki Hüsnüye de yazılanlar bunlardan ibaret....daha sonra kitabın geri kalan bölümüne devam edeceğim.....Bu notu eklemeseniz de olur....selamlar....



HÜSNÜYE


Allah ın rahmetine eren,zamanın bilgin ve arifi Şeyh Ebül Feth Mekki ,rivayet eder ki :

Abbasi Halifelerinden Harun Reşid zamanında Bağdat ta zengin bir tüccar vardı.Ehli beytin sevgisi ile tanınmış olup İmam Cafer in hizmetinde idi.Onun şehadetinden sonra din düşmanları tarafından zulme uğradı,malı mülkü elinden alındı.Beyaz cariyesinden başka birşeyi kalmadı.Tüccar bu cariyeyi beş yaşında almış ,İmam Cafer Hazretlerinin hanesine yollamıştı.Orada ilim tahsil etmiş 20 yaşında yetişkin bir alim olmuştu.İsmi Hüsnüye idi.Güzellikte ne eşi vardı ne benzeri.....

O günlerde efendisi fakir ve perişan bir hale düşmüştü. Cariyeyi yanına çağırıp ona dedi ki :

-Ey Hüsnüye ,sen benim evladım yerindesin .Senin zahmetini çok çektim..Sen artık fazl ve kemale eriştin.Ben bu günlerde fakir düştüm.Aleme rüsvay olacağım. Bu hususta senin düşüncen nedir ?

Hüsnüye cevap verdi :

-Benim bin canım olsa sana feda etmek boynumun borcudur.Eğer izin verirsen sözüm şudur:Şayet münasip görürsen beni götür halifeye sat.Eğer değerimi sorarsa üçbin halifelik altın dersin..Bu cariyenin hüner ve marifeti nedir de bu kadar fiyat istiyorsun diye sual ederse şöyle dersin :"Ey halife zamanımızın bütün bilginleri ,bir araya gelip cariye ile ilmi bahislere girişseler bu cariye cümlesine üstün gelir.

-Ey Hüsnüye, ben bunu yapamam.Çünkü Harun Reşid zalim bir halifedir.Senin ilim ve kemalini ,güzelliğini anlarsa cebren alır.Ben de bundan azap duyar, ayrılmana sabır ve tahammül edemem.

-Korkmayasın efendim ,Ehli beyti Resulün muhabbeti bereketiyle ,hayatta olduğum müddetçe beni senden hiçkimse ayıramaz .Allah ın muradı ne ise o olur.

Efendisi ile Hüsnüye uzun uzun konuştuktan sonra ,Harun Reşit in veziri Yahya Bermeki nin evine gidip halini arzetti.Yahya Bermeki cariyeyi istedi.Efendisi korku ve şaşkınlık içinde alıp Hüsnüye yi götürdü.Yahya Bermeki ,cariyenin güzel yüzünü görüp güzel dilini işittikte hemen gidip halifeye haber yetiştirdi.

Hüsnüye yi Harun Reşid in huzuruna çıkardılar. Yüzü örtülü idi. Halifeyi methü sena eden birkaç şiir okudu.Çok hoşlanan Harun Reşid emir verip yüzünü açtırdı. Hüsnüye nin güzelliği karşısında hayrete düştü, sahibini çağırdı. Cariyenin ismini fiyatını sordu.Hüsnüye nin efendisi ile Harun Reşid arasında şöyle bir konuşma oldu :
-Üçbin halife altını
-Bu cariyenin marifeti nedir ki bu kadar büyük bir para istiyorsun ?
-Eğer Halifei zaman, eğer zamanımızın bilginleri bir araya gelseler ilimde ve mesail-i diniyede bu cariyeye üstün gelemezler.
-Şayet cariyen mağlup olursa seni öldürüp ,cariyeni de alırım.
-Ey Halifei zaman ,ya cariye bilginlere galip gelirse o vakit emrin ne ola ?
-Şayet cariyen yenerse üçbin altın verip ,cariyeni de sana bırakırım.

Hüsnüye nin efendisi biraz düşündü ,cariyesi ile konuşmak için Halifeden müsaade istedi.Gidip cariyesi ile görüştü.Hüsnüye efendisine teminat verdi. "Resulü hüda ve Ehli beyti bereketiyle malup olmayız "dedi. O da geri dönüp Harun Reşid ile sözleşme yaptı.

Bunun üzerine Halife Harun Reşid ,Hüsnüye yi huzuruna çağırdı:

-Ey Hüsnüye , sen ne dinde ve ne mezheptesin ?
-Hazreti Peygamberin ve Ehli beytinin din ve mezhebindenim.
-Resulullahın halife ve vasiisi kimdir ?
-Ey Halife ,bilginleri hazırla ,benim dinime ,mezhebime bir diyecekleri olursa konuşuruz.

Hüsnüye nin bu sözünden onun Ehli beyt tarikası üzerine olduğunu anlayınca Yahya Bermeki ye :

-Bu cariyenin bizim tarikatımızda olmadığı malumdur.Katli caizdir ,dedi.

Yahya Bermeki etti :

-Ey Halife ! bu cariyenin iddiası büyük .Eğer bilginlere üstün gelmezse en şiddetli ceza ile katli lazım.Şayet onları yenerse ,hakkına riayet sizin için elzemdir.Bir cariye parçası bilginlere üstün gelirse onu öldürmek haksızlıktır.

Bu sözler Harun Reşid in hoşuna gitti. Bağdat bilginlerinin hepsini huzuruna çağırdı.Ol vakitte ülama ve fukahanın reisleri Ebu Yusuf Kadı ve İmam Şafii de Bağdat ta idi.Ülama halife meclisine geldi.Hüsnüye de aynı mecliste idi.Bilginler ilk önce Hüsnüye nin mezhebini sordular. Hiç çekinmeden mezhebini açıkladı. Ehlibeyt i Resulü sevdiğini söyledi. Yapılan münakaşalarda bilginler ,Hüsnüye ye cevap veremediler.Onun ayet ve hadislerle yaptığı konuşma karşısında hayrette kaldılar.

Bu hali gören Harun Reşid gazaba geldi.Basra da dörtyüz alime müderrislik yapan ve meşhur bir bilgin olan İbrahim Bin Halid in,Bağdat a gönderilmesi için ferman çıkardı. İbrahim Halid ,Bağdat a geldi.

İBRAHİM HALİD KÜRSÜ DE

Harun Reşid ,bütün bilginleri ,devlet büyüklerini ,civardaki hükümdarları topladı. İbrahim Halid ,kendisi için hazırlanan kürsüye geçip oturdu. Hüsnüye de meclise gelip ,İbrahim Halid in karşısına oturdu. Halife ,Hüsnüye ye dönüp bakınca Hüsnüye Harun Reşid in maksadını anladı.Hemen söze başladı:

-Sen misin yüz cilt kitap yazan ? sen misin ,daima Ali ye düşmanlıkta iftihar eden ?

İbrahim Halid ,bu sözü işitince gazaba geldi.Dedi ki :

-Ey cariye sen benimle eğleniyor musun?

Sonra meclistekilere dönerek:

-Ben böyle bir cariye parçasıyla münakaşa edemem .Bu ulemaya hiffet ve ihanettir.

Yahya Bermeki ,gülerek araya girdi ve İbrahim in sözlerinin ulemaya yakışmayacağını anlattı.

O anda Hüsnüye dedi ki :

-Ey İbrahim ! Allahın izni ile seni oturduğun kürsüden utanç içinde indiririm .

Münakaşa artık başlamıştı.......
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

KUR 'AN KADİM MİDİR ?

İbrahim de kızgınlığından dolayı söz söyleyecek kuvvet kalmamıştı.Yahya ,dedi ki :
-Ey İbrahim niçün söylemiyorsun ?
İbrahim şöyle konuştu :
-İtikatımızca Kur'an kadimdir.Zira kelam harflerden ve seslerden başka birşeydir.Ve kelamı sıfatullahtır.Allah ın zatı ile kaimdir.Sıfatullah dahi kadimdir.Ve şu huruf ise Allah ın kelamına delalet edici olup itikatımızca mahlukattan mukaddem yaratmıştır.

İbrahim kelamını bu makama eriştirdikte Harun ,yüzün çevirip Hüsnüye ye hitaben dedi :
-Sen ne söylüyorsun ey Hüsnüye !

Hüsnüye yüzünü İbrahime tutup dedi :

-Tersalar ,Allah tan üç kadim ile tabir eylediklerinden hak taala onları melamet ve tevbih makamında buyurmuştur:
Maide Suresi 73

(Şüphe yok ki :Allah ,üçün üçüncüsüdür diyenler ,kafir olmuşlardır.Kullul edilecek Allah birdir.Kafir olanlar söyledikleri sözden dönmezlerse çok acı bir azaba uğrayacaklardır.)
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ki şu üç kadimden üknum ile tabir eylemişlerdir :Birisi (eb )ki Allah tır.İkincisi (ibn-ki Hazreti Mesih Ruhullah tır.Üçüncüsü (Ruhulkudüs)ki Cebrail dir.Bunlar ancak üç kadim itikat olup sizler ise ki eşairesiniz dokuz kadim ispat ediyorsunuz.Birisi zat,sonra ilim ,kudret,vücut ,hayat ,irade,idrak,kelam ,duymak ,görmek ki bunların hepsi kadimdir ,diyorsunuz.Ve buna göre sizler üç derece kafir oldunuz .Kur 'an ın hükmü ile sabittir. Ey İbrahim, haşa ki Kelamullah kadim olsun .Zira ki ,Ehli beyt katında ve bütün akiller nezdinde Kur 'an şu huruf mesturedir ki mesahifte yazılmıştır. Ve itikatımızca şöyledir ki :Allahu Taala ecsamdan bir cisimde icadı hurufa ve asvatı manzumeye kadirdir. Zatullaha mütekellim denilmesi dahi bu mülahazaya mebnidir.Ve kelam ,hurufattan mürekkep olduğundan bazan evvel bazan sonra olur.Evvel ve sonra olabilen şey hadis olacaktır.Halbuki Allahu Taala nın ,Kur 'an da evamir ve nevahisi ve ihtiyari münderecesi hadis olup madum olan şeye emir ve nehyin taalluku dahi muhal olduğu aşikardır.

Ey İbrahim Kur 'an ı Mecit Resulullah ın mücizesidir.Ve Resulullah yaratılmış ve hadis olduğu halde mucizesi kadim olmak lazım gelmez.Eğer mabeynüldeffeteyn (iki miklap arasında )kadimdir deniliyor ise galattır zira mabeynüldeffeteyn (iki miklap arasında) olan kitaptır.Ve kitap olan şeyin hadis olduğu sonradan meydana geldiği açıktır.Ve eğer kadim olan harf ve sesler ise harf ve sesin kadim olması mümkün değildir.Zira bazısı evvel ve bazısı sonra olup herbirisi bir zaman ile nihayetlenmiş ve çevrilmiştir.Bu müsüllü şey kadim olamaz.Ve eğer mektuptan ve harften ve sesten anlaşılan manaların kadim olması tarafına gidiliyor ise o maani dahi ya emir ye nehi ya kısas ya ihbar ya vait veya va'd veya nasih veya mensuhtan ibarettir.Ve mevcut olmayan şeyi birşey ile va'd ve vaid eylemek ve birşeyden buyurmak mümkün değildir.Halbuki

Allahu Taala buyurmuştur :Felye tu bihadiysin mislihi /Sözünüz doğru ise buna benzer bir söz getirin (Tur 34 )

Ki hadisten murad Kur 'an dır.Ve hadis ise kadim in aksidir,mukabilidir. Ve hadis olan şey kadim olamaz .Yine buyurmuştur :

Ma ye'tiyhim min zikrin min rabbihim muhdesin /Rablerinden Kur an a ait yeni bir ayet geldiği zaman (Enbiya 2)

Ki Zikir den murad Kur'an dır.Ve bu ayet dahi buna delildir:

İnna nahnu nezezl nezzikre ve inna lehu lehafizune /Şüphe yok ki Kur'an ı biz indirdik ve şüphe yok ki O 'nu mutlaka koruyacağız (Hicr 9)
beyazgül12
Mesajlar: 1390
Kayıt: 26 Haz 2014, 15:36

Re: HAK YOLUNDA YÜRÜYENLER

Mesaj gönderen beyazgül12 »

Ve muhaddisin kadimin mukabil olduğu açıktır.
Ve bir de Kur'an kadim olsaydı enbiya ve evliya ve suleha ve fıskı fücur ve cümle küffar ki hepsinin de Kur 'an da sözü edilmektedir.Öyle ise hepsinin de kadim olması lazım gelir idi .
Hüsnüye bu şekilde delliler sayarken İbrahim Halid başını aşağı eğmişti.

Hüsnüye devam etti :

-İbrahim Halid in itikadına göre Allahu Taala mahlukatından evvel amir ve nahi olup buyurmuştur :

Ya eyyühellezine amenu/ Ey iman edenler.
Ya eyyühennasutte'ku /Ey insanlar korkunuz.
Ya eyyühennebi /Ey Nebi
En yüY'zene leküm / Size müsade edilince.

Ey İbrahim bir kimse bir kimse hanesinde yalnızca oturmuş iken birdenbire ey Salim gel ve ey Ganim git, ey Kabil kalk ve ey Mukbil otur der ve birisi dahi kimi istersin ve kim ile söyleşirsin deyü sual ederse , ol şahıs " aklıma şöyle geldi ki bundan otuz yıl sonra bir kaç köle alayım kiminin ismini Salim,kimininkini Ganim ve kiminin ismini Kabil veya Makbul koyup onlar ile laf edeyim."diye cevap verirse ,böyle ortada olmayan şeylerle konuşan kimseye deli deneceği bellidir. İşte bunun gibi ey İbrahim ,siz kendi iddianız ve isteğiniz ile delice şeyleri Allahu Taala ya caiz ve reva görmedesiniz.Akıl ve zeka sahibi kimselerin Allah hakkında bu çeşit görüşleri kabul etmeyeceği apaçıktır.
Cevapla

“Ehlibeyt” sayfasına dön