ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Mukavemete Çağrı

İbn-i Kuleveyh ve Mes'udi'nin naklettiğine göre Hz. Hüseyn (a.s), Aşura günü sabah namazını kıldıktan sonra, yüzünü namaz kılanlara çevirip Allah'a hamd-u sena ettikten sonra şöyle buyurdu: "Allah-u Teâla bugün benim ve sizin ölümünüze izin vermiştir. Öyleyse sabredin (direnin) ve düşmana karşı savaşın."[36]

Merhum Şeyh Saduk İmam Seccad (a.s)'dan şöyle naklediyor: "Aşura günü savaş şiddetlendiğinde ve baskı arttığında... Hz. Hüseyn (a.s)'ın yaranlarından bazıları İmamın (a.s) ilginç ve olağanüstü cesaretine hayret edip manevi ruhani simasına işaret ettikleri halde şöyle diyorlardı: "Hz. Hüseyn (a.s)'a bir bakın, o ölümü asla önemsemiyor."

Hz. Hüseyn (a.s) onların bu sözünü duyunca yarenlerine şöyle hitap etti:
"Ey kerim zadeler! Sabırlı olun, ölüm, sizi sıkıntı ve mihnetten geçirip geniş cennet ve daimi nimetlere ulaştıran köprüden başka bir şey değildir. Hanginiz zindandan saraya gitmeyi sevmez?... Babam Resulullah (s.a.a)'dan nakleder ki: "Dünya mümine zindan, kafire ise cennettir. Ölüm, müminleri cennetlerine, kafirleri ise cehennemlerine ulaştıran bir köprüdür." Duyduğum söz haktır, yalan değil"[37]

Hz. Hüseyn (a.s), sabah namazını kıldıktan sonra meşhur kavle göre 72 kişiden müteşekkil ordusunun saflarını düzene koydu. Ordunun sağ kolunu Züheyr ibn-i Kayn'a, sol kolunu Habib ibn-i Müzahir'e, sancağı ise kardeşi Hz. Abbas'a verdi; kendisi ve Ehl-i Beyt'inden olan kişiler de ordunun merkezinde yer aldılar.
Öte yandan Ömer ibn-i Sa'd da ordusunun saflarını düzenlemekle meşguldü. İmam'ın (a.s) gözü düşmanın yığınca ordusuna ilişip karşısında sel gibi insanları görünce ellerini göğe doğru kaldırıp şu duayı okudu:

"Allah'ım! Her gam ve kederde sığınağım, her sıkıntı ve zorlukta ümidim ve her musibette güvendiğim ve hazırlığım sensin. Kalpleri sarsan, kurtuluş yollarını kapatan, dostları kaçıran ve düşmanları sevindiren nice gam ve musibetleri sana şikayet ettim, başkalarından ümidimi kesip sana yöneldim ve sen o gam ve üzüntüyü giderdin, onları bertaraf ettin, her nimetin sahibi ve her dileğin nihayeti de sensin."[38]
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Hz. Hüseyn (a.s)'ın Aşura Günündeki İlk Konuşması

Hz. Hüseyn (a.s), ordusunun saflarını düzene soktuktan sonra, atına binip biraz çadırlardan uzaklaştı ve yüksek sesle Ömer-i Sa'd'ın ordusundaki kimselere hitaben şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! sözümü dinleyin, üzerime düşen, sizlere öğüt ve nasihat etmek vazifesini yapmadıkça ve bu bölgeye gelmemin sebebini anlatmadıkça benimle savaş hususunda acele etmeyin.

Eğer dediğimi kabul edip, sözümü tasdik eder de bana karşı insaflı davranırsanız, saadet yolunu bulur, artık benimle savaşmaya hiç bir deliliniz olmaz. (Eğer böyle yapmazsanız) daha sonra yaptığınız işin gam ve üzüntünüze sebep olmaması için ortaklarınızı bir araya toplayın düşünüp taşının ve hakkımda aldığınız kararı uygulayın. Bana göz açtırmayın. Şüphesiz benim yardımcım Kur'ân'ı indiren Allah'tır, salih kulların yardımcısı da O'dur."[39]


"Sibt ibn-i Cevzî" "Tezkiret'ül-Havas" kitabında şöyle diyor:

"Hüseyn ibn-i Ali (a.s), Kûfe halkının kendisini öldürmeye ısrar ettiklerini görünce bir Kur'ân aldı ve onu açıp başının üzerine koydu, ve düşmanın ordusu karşısında onlara şöyle hitap etti:

"(Ey insanlar!) Benimle sizin aranızda Allah'ın kitabı ve ceddim Resulullah (s.a.a) hakem olsun. Ey insanlar! Ne suçtan dolayı kanımın dökülmesini helal biliyorsunuz? Acaba ben Peygamberinizin kızının oğlu değil miyim? Acaba ceddim Resulullah'ın benim ve kardeşim hakkındaki: "Bunlar cennet gençlerinin efendileridir." şeklindeki sözünü duymamış mısınız? Eğer sözümü tasdik etmiyorsanız Cabir, Zeyd ibn-i Ekrem ve Ebu Said-i Hudri'den sorunuz. Acaba Cafer-i Tayyar amcam değil midir?"

Bu sözlere karşı Yezid'in ordusundan Şimr'den başka hiç kimse cevap vermedi; o da: "Şimdi cehennem'e gireceksin" dedi.

Hz. Hüseyn (a.s) cevaben şöyle buyurdu: "Allah-u Ekber! Ceddim haber vermiş ki, "Ben uykuda bir köpeğin Ehl-i Beyt'imin kanını yaladığını gördüm" Sanıyorum o köpek sensin."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Hz. Hüseyn (a.s)'ın Sözlerine Ara Vermesi

Tarih kitablarının naklettiğine göre, İmam Hüseyin (a.s)'ın sözü buraya ulaştığında İmam (a.s)'ı dinleyen kendi ordugahından bazı kadın ve kızların ağlama sesleri yükseldi. İmam (a.s) konuşmasına ara verip kardeşi Abbas'ı ve oğlu Ali Ekber'i onları susturmakla görevlendirdi ve "Onlar ileride daha çok ağlayacaklar" buyurdu.

Kadın ve çocuklar sustuklarında İmam (a.s) tekrar sözlerine devam edip Allah'a hamd u sena ettikten sonra şöyle bir hutbe irad etti:

"Ey Allah'ın kulları! Allah'dan korkun, dünyaya karşı (aldanmamak için) ihtiyatli davranın. Eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kişi orada daimi kalacak olsaydı Peygamberler baki kalmaya daha lâyık, rızayetleri celbedilmeye daha evla ve böyle bir hükme daha uygun olurlardı. Ama Allah-u Teâla dünyayı fani olmak için yaratmıştır. Yenileri eskilir, nimetleri zail olur, sevinci ise kararır (gam ve üzüntüye dönüşür.) Dünya engebeli bir menzil ve muvakkat bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplayın; en güzel azık ise takvadır. Allah'dan sakının tâ ki kurtuluşa eresiniz.

Ey insanlar! Allah-u Teâla dünyayı, ehlini halden hale sokan fena ve zeval yurdu kıldı. Aldanan kimse dünyaya aldanan, bedbaht da ona meftun olan kimsedir. O halde sakın bu dünya sizi aldatmasın. Sizin bir iş üzere toplandığınızı görüyorum. Bu işte Allah'ı gazaplandırdığınız için Allah da rahmet yüzünü sizden çevirdi ve size azabını gerekli kıldı. Rabbimiz ne güzel bir Rab'dir, siz ise ne kötü kullarsınız. Allah'ın emrine uymaya ikrar ettiniz ve elçisi olan Hz. Muhammed'e (s.a.a) iman getirdiniz. Ama daha sonra torunlarını ve Ehl-i Beyt'ini öldürmek için saldırıya geçtiniz. Şeytan sizi sarıp-kuşatmıştır; böylelikle de size yüce Allah'ın zikrini unutturmuştur. Allah sizi ve dileğinizi helak etsin. Biz Allah'danız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."


Hz. Hüseyn (a.s), daha sonra kendini tanıtma yoluyla onlara nasihat ve öğüt vermek için şöyle buyuruyor:

"Ey insanlar! Soyumu söyleyin ben kimim. Bakın görün beni öldürmeniz, hürmetimi gözetmemeniz sizin için câiz midir? Ben, Peygamberinizin kızının oğlu değil miyim? Ben, Peygamber'inizin vasisi ve amcasının oğlunun oğlu değil miyim? Ben, herkesten önce Allah'a iman eden ve Peygamber'in (s.a.a) risaletini tasdik eden kimsenin oğlu değil miyim? Seyyid-üş Şüheda olan Hamza, babamın amcası değil midir? Cafer-i Teyyar, amcam değil midir? Peygamber'in (s.a.a) benim ve kardeşim hakkındaki: "Bu ikisi, cennet gençlerinin efendileridir." sözünü duymamış mısınız?

Eğer sözümü tasdik ederseniz, bu söylediğim sözler birer gerçektir. Allah'a and olsun ki, Allah-u Teâla'nın yalancıya gazap ettiğini ve uydurduğu sözün zararını kendisine çevirdiğini bildiğim günden beri yalan söylememişimdir. Eğer beni tekzip ederseniz, halihazırda müslümanların arasında Peygamber'in (s.a.a) ashabından olan kimseler mevcuttur; bunu onlardan soracak olursanız size söylerler. Bunu Cabir ibni Abdullah'i-Ensarî, Eba Said'i Hudrî, Sehl ibn-i Sa'd-is Saidî, Zeyd ibn-i Erkam ve Enes ibn-i Malikten sorun öğrenin. Şüphesiz onların hepsi, Resulullah'ın (s.a.a) benim ve kardeşim (Hasan) hakkındaki buyurduğu sözü duymuşlardır. Bu sözler, sizi kanımı dökmekten alı koymuyor mu?"[40]
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Şimr b. Zilcuşen'in İmam Hüseyn (a.s)'ın Sözünü Kesmek İstemesi

Bu arada Yezid ordusunun komutanlarından biri olan Şimr b. Zilcuşen, İmam Hüseyn (a.s)'ın bu sözlerinin orduya etki edip onları savaştan vazgeçireceğinden korktuğu için Hz. Hüseyin (a.s)'ın sözünü keserek yüksek bir sesle şöyle dedi: "O (Hz. Hüseyn) Allah'a kalbiyle değil de diliyle ibadet ediyor (o dalalettedir), ne söylediğini bilmiyor."

Habib ibn-i Muzahir de Hz. Hüseyn (a.s)'ın ordusu adına ona şöyle cevap verdi: "Hayır, Allah'a diliyle ibadet eden ve tam bir dalalet içerisinde olan sensin. Sen, O'nun sözlerini anlayamazsın. Çünkü Allah senin kalbini mühürlemiştir."

İmam Hüseyn (a.s) daha sonra sözlerine şöyle devam etti:

"Ben ve kardeşim hakkında Peygamber'in (s.a.a) buyurduğu sözünde şüpheniz var ise benim, Peygamber'inizin kızının oğlu olduğumda da mı şüphe ediyorsunuz? Allah'a andolsun ki doğu ve batı arasında (bütün dünyada) sizin ve sizin dışınızda Resulullah'ın benden başka bir torunu yoktur. Yazıklar olsun size! Acaba öldürdüğüm bir kimse veya zayi ettiğim bir mal veyahut (size vurduğum) bir yara karşılığında mı beni cezalandırmak istiyorsunuz?"

Hz. Hüseyn (a.s)'ın sözü buraya vardığında Kûfe ordusu tam bir sükut içerisinde idi, onlardan hiçbir aksülamel müşahede edilmiyordu; derken İmam (a.s) kendisini davet eden ve Ömer-i Sa'd'ın ordusu içerisinde olan Kûfe'nin ünlü kişilerinden bir kaç tanesine hitaben şöyle buyurdu:

"Ey Şebes b. Rib'î! Ey Haccar ibn-i Ebcer! Ey Kays ibn-i Eş'âs! Ve ey Yezid ibn-i Haris! "Meyvalarımız yetişmiş, çevremiz (bağ ve bahçelerimiz) yeşermiş ve senin için techiz edilmiş bir orduya doğru geliyorsun." diye bana mektup yazmadınız mı?"

Bu kişilerin, İmam (a.s)'ın sözleri karşısında: "Biz böyle bir mektup yazmadık." diye inkar etmekten başka bir cevapları yoktu.

Burada Kays b. Eş'âs, yüksek bir sesle şöyle dedi: "Ey Hüseyn! Niçin Yezid'e bi'at etmiyorsun? Bi'at ettiğin takdirde sana karşı, gönlünün istediği şekilde davranılacak ve sana en ufak zarar bile dokunmayacaktır."

İmam Hüseyn (a.s) ona cevaben şöyle buyurdu: "Hayır, Allah'a andolsun ki, ben onlara zillet elini vermeyeceğim ve köleler gibi de onların önünden kaçmayacağım."[41]

Daha sonra İmam Hüseyn (a.s), Hz. Musa'nın, Firavun'un inadı karşısındaki sözünü nakleden ayeti kıraat etti: "(Ey Allah'ın kulları!) Şüphe yok ki ben sözümü yabana atmanızdan (beni taşlayıp öldürmenizden) Rabbime ve Rabbinize sığınıyorum. Gerçekten ben, hesap gününe iman etmeyen her mütekebbirden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınıyorum."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

İmam Hüseyn (a.s)'ın Aşura Günündeki İkinci Konuşması

Harezmî diyor ki, Hz. Hüseyn (a.s)'ın Aşura günü Kerbela sahrasındaki ikinci konuşması şöyleydi: Her iki ordu kamilen hazırlandıktan, Ömer-i Sa'd'ın bayrakları yükseldikten, davul ve borazan sesleri duyulduktan ve Hz. Hüseyn (a.s)'ın çadırları düşman ordusu tarafından bir yüzük kaşı gibi araya alındıktan sonra İmam Hüseyn (a.s) ordusundan dışarı çıkıp düşmanın safları karşısında yer aldı ve onların susmalarını ve sözünü dinlemelerini istedi. Ama onlar gürültü-patırtı ediyor, bağırıp- çağırıyorlardı. Bu sırada İmam Hüseyn (a.s) onları şu sözlerle susmaya ve sükût etmeye davet etti:

"Yazıklar olsun size! Niçin susup da sözlerimi dinlemiyorsunuz? Halbuki ben sizi doğru yola çağırıyorum. Kim bana uyarsa doğru yolu bulanlardan olur, bana isyan eden de helak olanlardan olur. Hepiniz emrime muhalefet ediyor ve sözümü dinlemiyorsunuz. Evet hediyeleriniz haramdan geldiği ve karınlarınız da o haramlardan dolduğu için Allah kalplerinizi mühürlemiştir. Yazıklar olsun size! Susmak ve dinlemek nedir bilmiyor musunuz?"

Hz. Hüseyn (a.s)'ın sözü buraya varınca Ömer-i Sa'd'ın ordusu, "Niçin susup da Hazretin sözlerini dinlemiyoruz" diye birbirlerini kınadılar. Sükût düşmanın ordusuna hakim olduğunda İmam Hüseyn (a.s), sözlerinin devamında şöyle buyurdu:

"Ey cemaat! Yazıklar olsun size. Hayranlık içerisinde olduğunuz bir halde, iştiyakla bizi yardımınıza çağırdığınızda kabul edip süratle imdadınıza koştuk. (Ama siz) aleyhimize kılıç çektiniz, ortak düşmanımızın çıkardığı fitne ateşini aleyhimize tutuşturdunuz. Dostlarınızın aleyhine toplanıp, aranızda hiçbir adaleti yaymayan (yararınıza bir adım bile atmayan) ve kendilerinden dünya malından size ulaştıracakları haram bir lokmadan ve göz diktiğiniz alçak bir yaşayıştan başka hiç bir şey ummadığınız düşmanlarınıza destek oldunuz. Birazcık yavaş olun (düşünün).

Yazıklar olsun size! Bizden hiç bir şey vaki olmaksızın ve hiçbir hatalı görüş görülmeksizin horlanıp bizi terk ettiniz. Kılıçlar kınında, kalpler huzur içerisinde ve reyler sağlam olduğunda, çekirge gibi süratle bize yöneldiniz ve sinekler gibi (etin üzerine konarcasına) başımıza üşüştünüz. Yüzünüz kara olsun! Şüphesiz sizler ümmetin azgını, hiziplerin en sapmışı, şeytan'ın balgamı, günahkârlar topluluğu olan ve Kur'ân'ı arkalarına atan kimselersiniz. (Yine siz) kitabı tahrif eden, sünneti söndüren, Peygamber'in evlatlarını öldüren, vasilerin neslini kesen, zina zadeleri nesebe ilhak eden, müminleri inciten ve Kur'ân'ı parçalayan alaycı önderlerin imdadına koşan kimselersiniz."


Hz. Hüseyn (a.s) sözlerinin devamında şöyle buyurdu:

"Sizler şimdi, İbn-i Harb'a (Muaviye oğlu Yezid'e) ve onlara uyanlara itimat edip bize yardımda bulunmuyorsunuz. Evet, Allah'a andolsun ki yardım etmemek (ve hilekârlık) sizin en bariz sıfatlarınızdandır. Ki damar ve kökleriniz onun üzerine boy salmış, dal ve gövdeniz onu miras edinmiş, gönülleriniz (bu kınanmış adet) üzere rüşt etmiştir, göğüsleriniz onunla örtülmüştür. Siz bağ bekçisinin boğazında kalan veya gasıp bir kimsenin tatlı bir lokması olan habis bir meyve gibisiniz. Bilin ki zina zade oğlu zina zade (Ubeydullah b. Ziyad) bizi iki şey: "Kılıç ve zillet" arasında seçenekli bırakmıştır; zillet ise bizden uzaktır. Ne Allah, ne Peygamber'i, ve ne de müminler bunu kabul ederler ve ne de pâk ve tertemiz olan etekler (anneler) ve izzet-i nefsi olan kimseler alçak kimselerin itaatini kerim kişilerin şahadetine tercih etmeyi reva görürler. Bilin ki ben hücceti tamamladım ve size olan inzar görevimi yerine getirdim. Ben aile fertlerimin azalmasına ve yardımcıların da yardım etmemesine rağmen hedefime doğru yürümekte devam edeceğim."

Bu sırada İmam (a.s) şu şiiri okudular:

Eğer düşmanı yenersek, zaten önceden de yeniktiler.
Ama eğer (zahirde) yenilirsek, yine gerçekte yenilmiş biz değiliz.
Biz korkaklık nedir bilmeyiz,
Başımıza bir takım olaylar gelmiş devlet başkalarının eline geçmiştir o kadar.
Bizi alaya almak isteyenlere de ki, kendinize gelin.
(Çünkü) bizim uğradığımız şeye onlar da uğrayacaktır.
Ölüm, devesini birisinin kapısından kaldırdığında
Şüphesiz diğerlerinin kapısına yatıracaktır.


Hz. Hüseyn (a.s), daha sonra sözünün devamında şöyle buyurdular:

"Bilin Allah'a andolsun ki, bu savaştan sonra siz ancak süvarinin bineğe bindiği bir süre miktarınca eğlenip durursunuz (arzularınıza ulaşırsınız); tâ ki olaylar, bir değirmenin döndüğü gibi sizi döndürür ve bir eksenin sarsıntısı gibi sizi sarsıp muztarib eder. İşte bu, babam Ali'nin ceddim Resulullah'tan naklettiği bir vasiyettir."

Daha sonra İmam Hüseyn (a.s) ellerini göğe kaldırıp Ömer İbn-i Sa'd'ın ordusuna şöyle beddua ettiler:

"Allah'ım, onlara yağmur yağdırma ve onlara, Yusuf'un yılları gibi (zor ve kurak) yıllar yaşat ve onlara, Sakifli genci musallat kıl ki zillet kabıyla onları doyursun (onlara kan kustursun) ve onlardan hiçbirisini cezasız bırakmasın. Katledenlerini katletsin, vuranlarını ise vursun; böylece onlardan Ehl-i beytimin ve şialarımın intikamını alsın. Zira onlar bizi tekzip ettiler, (düşmanlar karşısında) bize yardımda bulunmadılar. Ey Allah'ım! Sen bizim Rabbimizsin, sana tevekkül ederiz. Şüphesiz ki dönüşümüz sanadır."[42]
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Hz. Hüseyn'in (a.s) Savaş Başladığında Ashabına Hitaben Buyurduğu Söz

İmam Hüseyn'in genel konuşmasından ve Ömer b. Sa'd'la konuşup kendi ordusuna döndükten sonra, Ömer b. Sa'd ordusundan dışarı çıkıp İmam Hüseyn (a.s)'ın çadırlarına doğru bir ok attı ve ordusuna hitaben şöyle dedi: "Emir İbn-i Ziyad'ın yanında, Hüseyn ibn-i Ali'nin çadırlarına oku ilk atanın ben olduğuma dair şehadette bulunun."

Kûfe halkı, bu sahneyi görür görmez, Hz. Hüseyn (a.s)'ın çadırlarını ok yağmuruna tuttular. Düşman tarafından atılan bu oklar yağmur gibi Hz. Hüseyn (a.s) ve ashabının çadırlarına yağmaya başladı. Ashabdan bedenine ok isabet etmemiş çok az kimsenin kaldığı naklediliyor.

İşte bu esnada İmam Hüseyn (a.s) yarenlerine şöyle buyurdular:
"Ey yüce insanlar! Kendisinden kurtulması mümkün olmayan ölüme hazırlanın şüphesiz ki bu oklar, onların sizlere gönderdikleri ölüm elçileridir. Allah'a and olsun ki siz insanlarla cennet ve cehennem arasında ancak ölüm (küprüsü) vardır; bu köprü sizleri cennet'e onları ise cehenneme götürür."[43]

Lühuf kitabının naklettiğine göre bu hengamede İmam (a.s)'ın ashabı genel bir saldırıya geçtiler. Böylece hak ve batıl ordusu arasında şiddetli bir savaş vuku buldu. Bu saldırı sona erip, toz toprak çöktüğünde İmam (a.s)'ın ashabından 50 kişinin şehid düştüğü görüldü.

Hz. Hüseyn (a.s), yaranlarının hayatlarının en son anlarında onları, seçtikleri şehadet ve fedakârlık yolunda teşvik ediyordu. Vedalaşma vakti veya katligahda ve onların kana boyanmış yarım canlı bedenlerinin yanında hazır olup gönül okşayıcı sözlerle onlara moral veriyordu. O zor şartlarda Hz. Hüseyn (a.s)'ın her söz ve davranışı bu şahısların gönüllerine çok tesir ediyordu, ve tasavvuru mümkün olmayacak kadar ashabını manevi yönden güçlendiriyordu. Bu makalenin hacminin büyümemesi için onları nakletmekten vazgeçtik. Kerbela vakıasını daha ayrıntılı bir şekilde okumak isteyen muhterem okuyucular bu mevzuda yazılan kitaplara müracaat edebilirler.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Vedalaşma Vakti

Hz. Hüseyn (a.s)'ın son vedalaşması, kendisi, ailesi ve İmam Seccad (a.s) için Aşura gününün en zor anlarından ve en şiddetli dakikalarındandı. Çünkü Peygamber'in torunları görüyorlardı ki, şimdi bütün yiğitlerin şahadetinden sonra yegane sığınak ve önderleri olan Hz. Hüseyn (a.s) da artık dönüşü olmayan ayrılık için hazırlanıyor...
Ondan sonra bu çölde ne yapsınlar, bu gurbette ve kimsesizlikte kimden yardım umsunlar. Düşmanın saldırısına karşı savunma gücü olmayan Peygamber'in Ehl-i Beyt'inin hanımları ve çocuklar kendilerini nasıl savunsunlar ve kime başvursunlar?...

Diğer taraftan da şefkatli, merhametli ve gayret ve cesaret mazharı olan Hz. Hüseyn (a.s), aile fertlerinin ağlama seslerinin yükseldiğini duyuyordu. Savunmasız kalan çocukların, kızların bir güven, bir barınak aradıklarını veya susamışlık neticesinde ıstırap içerisinde kıvrandıklarını görüyordu.

Bu yürek yakıcı acı sahneyi gören Hz. Hüseyn (a.s) son olarak ailesiyle vedalaşmaya gittiğinde onları sabra ve uzur (bedenin her tarafını kaplayan bir çeşit örtü) örtmeye davet edip şöyle buyurdu:

"Zor ve gamlı günler için hazırlanın ve bilin ki Allah-u Teâla, sizi yakın bir zamanda düşmanların şerrinden kurtaracaktır, akıbetinizi hayra dönüştürecektir, düşmanınızı azaplara duçar kılacaktır. Bu zorluk ve musibetlere karşılık da size çeşitli nimet ve kerametler bağışlayacaktır. Öyleyse şikayet etmeyin ve değerinizi düşürecek şeyler ağzınıza almayın."
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Kerbela Katligahından Evrensel Mesaj

Harezmî diyor ki: Hz. Hüseyn (a.s), aralıksız düşmana saldırıp şiddetle savaşıyordu, her saldırısında düşmandan bazılarını yere seriyordu. Bu esnada aniden düşman ona ruhî bir darbe vurup onu mağlup etmeye karar verdi ve bu maksatla İmam'la çadırların arasına girerek hamleyi çadırlara doğru yöneltti.
Bu esnada Hz. Hüseyn (a.s) yüksek bir sesle şöyle buyurdu:

"Ey Ebu Süfyan ailesine uyanlar! Eğer dininiz yok, kıyamet gününden de korkmuyorsanız, hiç olmazsa en azından dünyanızda hür kişiler olun. Eğer arap olduğunuzu iddia ediyorsanız (nitekim de böyle düşünüyorsunuz) hasebinize dönün ve insanlık şerefinizi koruyun."[45]

-Şimr: "Ya Hüseyn! Ne söylüyorsun?"
-İmam (a.s):
"Ben sizinle, siz de benimle savaşıyorsunuz, bu kadınların bir suçu yoktur. Ben hayatta olduğum müddetçe yağmacılarınızı ehl-i beytime saldırmaktan alı koyun."
-Şimr: "Ey Fatıma'nın oğlu! Bu isteğini kabul ediyoruz." dedi

Şimr daha sonra ordusuna şöyle seslendi: "Hüseyn'in haremine saldırmaktan sakının, saldırılarınızı O'nun kendisine yöneltin. Canıma andolsun ki O kerim bir rakiptir."

Hz. Hüseyn (a.s)'ın bu sözü gerçi zahirde Aşura günü namertçe çadırlarına saldırıya geçen Kûfe halkına hitaben irad edilen bir hitabedir ama hakikatte, Kerbela katligahından her asırda bütün insanlara hitap eden genel ve evrensel bir mesajdır.

İnsan, ilahi kanun ve semavî düsturlara bağlı olmasa bile en azından kendi hürriyetini, yiğitliğini korumalı ve insanlar arasında geçerli olan kanun-kurallara uymalıdır.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

İmam Hüseyn (a.s)'ın En Son Münacatı

Misbah'ül Müteheccid ve İkbal kitaplarının naklettiğine göre İmam Hüseyn (a.s), hayatının en son anlarında gözlerini açıp göğe doğru baktı ve son olarak alemlerin Rabb'iyle şöyle münacatta bulundu:

"Ey kendisinden başka ilah olmayan Allah! Senin kaza ve kaderinin karşısında sabrediyorum. Ey imdat dileyenlerin imdatçısı! Benim senden başka bir Rabbim, bir mabudum yoktur. Senin hükmüne ve takdirine sabrediyorum. Ey yardımcısı olmayan! Ey daimi olup sonu olmayan! Ey ölüleri dirilten! Ey herkese ameliyle karşılık veren Allah! Benimle bunların (Kûfe halkının) arasında sen hükmet. Zira sen hükmedenlerin en hayırlısısın."

İmam Hüseyn (a.s) daha sonra yüzünü toprağa koyarak şöyle dedi:
"Allah'ın adıyla, Allah'ı anarak, Allah'ın yolunda ve Resulullah'ın dini üzere (dünyadan ayrılıyorum.)"[46]


__________________________
Kaynakça:

[1] - Bu mevzu "el-Gadir" kitabının 10. cildinde geniş bir şekilde nakledilmiştir
[2] - "Zerka" kendi zamanının adı kötüye çıkan kadınlarından olan Mervan'ın büyük annesidir
[3] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 186. Maktel-i Avalim, s. 54
[4] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 186
[5] - Lühuf, s. 23
[6] - Maktel-i Avalim, s. 54. Harezmî, c. 1, s. 188
[7] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 188, Maktel-i Avalim, s. 54
[8] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 190
[9] - Kur'ân-ı Kerim'de diğer Peygamberler gibi zühd ve takvasından söz edilen Hz. Yahya, Milad'ın 28. yılında, zamanının padişahının iffetsiz kızı "Salume"nin vesvesesiyle feci bir şekilde katledildi
[10] - Lühuf, s. 26, Musir-ül Ahzan, s. 20
[11] - Taberi, c. 7, s. 240
[12] - Taberi, c. 7, s. 235. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 267. İrşad, s. 20. Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 195 ve 196
[13] - Lühuf, s. 53. Musir'ül-Ahzan, s. 21
[14] - Ensab'ül-Eşraf, c. 3, s. 162. Taberi, c. 7, s. 275. Kamil-i İbn-i Esir, c. 4, s. 39
[15] - Ensab'ül-Eşraf, c. 3, s. 164. Taberi, c. 7, s. 287. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 276. İrşad-ı Mufid, s. 218. Harezmî, c. 1, s. 223
[16] - Ensab'ül-Eşraf, c. 3, s. 167. Taberi, c. 7, s. 289. el-Bidaye ve'n-Nihaye, c. 8, s. 168
[17] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 225
[18] - İsra / 72
[19] - Şura / 7
[20] - İbn-i Asakir, s. 164. Maktel-i Harezmî, c. 1 s. 223. Menakıb, c. 4, s. 95
[21] - Taberi, c. 7, s. 294. İrşad-ı Mufid, s. 223
[22] - Kamil'üz-Ziyarat, s. 75. Tarih-i Taberi, c. 7 s. 294
[23] - Taberi, c. 7, s. 297. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 280. Maktel-i Harezmî, s. 231. İrşad-ı Mufid, s. 224
[24] - Taberi, c. 7, s. 297. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 280. Harezmî, c. 1, s. 234. Ensab'ül-Eşraf, c. 3, s171
[25] - Harezmî, c. 1, s. 226. Lühuf, s. 62. Musîr-ül Ahzan-ı İbn-i Nûma, s. 46
[26] - Ensab-ül Eşraf, c. 3, s. 172
[27] - Taberi, c. 7, s. 304
[28] - Ahzab/23
[29] - Ensab'ül -Eşraf, c. 3, s. 185, Taberi, c. 7, s. 306
[30] - Taberi, c. 7, s. 308. Kamil, c. 3, s. 282. Harezmî, c. 1, s. 234
[31] - Nur'üs-Sakaleyn, c. 4, s. 221. Bihar'ül-Envar, c. 10, s. 188
[32] - Tühaf'ül-Ukul, s. 174. Taberi, c. 7, s. 300. Maktel-i Harezmî, c. 2, s. 5. Lühuf, s. 69
[33] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 245
[34] - Ensab-ül Eşraf, c. 3, s. 185. Taberi, c. 7, s. 319. Kamil, c. 3, s. 285. İrşad, s. 240
[35] - Bu söz "Nefes'ül-Mehmum" kitabından nakledilmiştir
[36] - Kamil-üz Ziyarat, s. 37
[37] - Belağet'ül-Hüseyn, s. 190
[38] - Taberi, c. 7, s. 327. İbn-i Asakir, s. 211. Kamil, c. 3, s. 287. İrşad-ı Mufid, s. 233
[39] - Taberi, c. 7, s. 328. Kamil, c. 3, s. 287. İrşad-ı Mufid, s. 234. Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 253
[40] - Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 253
[41] - Ensab-ül Eşraf, c. 3, s. 188
[42] - Bu hutbe az bir farkla Tühaf'ül-Ukul, s. 171 de, Maktel-i Harezmî, c. 2, s. 7-8 de, Lühuf, Maktel-i Avalim ve Tezkiret-ül Havas kitablarında nakledilmiştir. Fakat biz Maktel-i Harezmi'den naklettik.
[43] - Lühuf, 89. Maktel-i Harezmî, c. 2, s. 9
[44] - Maktel-i Mukarrem, s. 337
[45] - Maktel-i Harezmî, c. 2, s. 33
[46] - Lühuf, s. 110
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: ŞAHADET KERVANIYLA ADIM ADIM

Mesaj gönderen f_altan »

Hz. Peygamber Ve Ehlibeyt İmamlarının İmam Hüseyin'in Şahadetinden Dolayı Ağlamaları


1- Hakim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül- Fazl'dan şöyle rivayet ediyor:

"...Bir gün Hüseyin (a.s)'ı Hz. Resulullah (s.a.a)'in yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; "Ya Resulellah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:

"Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi... Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katligahından kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi." [1]

2- İbn-i Sa'd "Tabakat'ul- Kubra" adlı kitabında Aişe'den şöyle naklediyor:

"Resulullah (s.a.a)'in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Resulullah'a doğru yürümeğe başladı. Ben onu Resulullah'dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki alem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı. Niçin ağlıyorsunuz? dediğimde; "Cebrail Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi. Allah'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu..."[2]

3- Ahmed b. Hanbel Müsned'inde [3] Abdullah b. Neci'den, o da babasından şöyle naklediyor:

"Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk. "Neyneva" denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle seslendi: "Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin'in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol! Ey Eba Abdillah, sabırlı ol!"

Neci diyor ki: Meselenin ne olduğunu sorduğumda Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:

"Bir gün Resulullah (s.a.a)'in yanına vardığımda O'nun ağladığını gördüm ve; "Ey Allah'ın Peygamber'i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda şöyle buyurdular:

"Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan gitti ve Hüseyin'in Fırat nehrinin yanında şehit olacağı haberini bana verdi. Cebrail bana; "O'nun (Hüseyin'in) türbesini görmek ister misin?" dediğinde "Evet" dedim. O da elini uzattı ve bana bir avuç toprak verdi. İşte bu yüzden ağladım." [4]

4- İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:

"Ali b. Hüseyin (a.s), yirmi (başka bir hadise göre kırk) yıl boyunca babasına ağladı. Önüne ne zaman yemek bırakılsaydı ağlardı. Bir defasında İmam'ın hizmetçisi şöyle dedi:

"Ey Resulullah'ın oğlu, canım sana feda olsun, ben helak olmanızdan korkuyorum." İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Ben üzüntü ve kederimi Allah'a açıyorum; ben Fatıma (a.s)'ın evlatlarının katligahını hatırladığımda, üzüntü nefesimi tıkıyor."

5- Başka bir rivayette de kölenin İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s)'a şöyle dediği nakledilmiştir:

"Ey mevlam! Üzüntünüzün son bulma zamanı ulaşmamış mıdır?" İmam (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdular:

"Vay senin haline! Yakub b. İshak (a.s) peygamber oğlu bir peygamber idi; onun on iki oğlu vardı, Allah Teala onlardan birini gaybete çekince ağlamaktan gözlerine ak indi, gamdan beli büküldü; oysa oğlu dünyada yaşıyordu. Ama ben babam, kardeşim, amcam ve ailemden olan on yedi kişinin etrafımda katledilmiş naaşlarını gördüm; o halde benim gam ve hüznüm nasıl son bulabilir!"[5]

Bunlar, Hz. Peygamber'in torunu ve gülü olan İmam Hüseyin'in şahadetini bildiren hadislerden örneklerdi. Bu hadislerden, Hz. Peygamber'in (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarının bu elemli faciadan ne kadar üzüldüklerini anlamak mümkündür.
___________
[1] - Müstedrek'us-Sahihayn, c. 3, s. 176. Hz. Peygamber'in Ümmü Seleme'nin evinde ağladığını anlatan diğer kaynaklar da şunlardır: Zehair'ul-Ukba, s. 147. Fusul'ul-Muhimme, s. 154. Sırat'us-Seviyy, s. 94. Mecma'uz- Zevaid, c. 9, s. 118-119. Kenz'ul-Ummal, c. 6, s. 223. Müstedrek'us-Sahihayn, c. 4, s. 398.
[2] - Hz. Peygamber'in Aişe'nin evinde bulunduğu zamanlar Hüseyin'e ağladığı şu kaynaklarda da geçmektedir:
Mucem'ul-Kebir; Hz. Hüseyin'in hayatıyla ilgili bölüm. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 294. Haysemi “el-Mecma", c. 9, s. 187. Sevaik'ul-Muhrika, s. 115. Mecma'uz Zevaid, c. 9, s. 187-188. Suyuti “Hasais", c. 2, s. 125-126.
[3] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 60-61'de.
[4] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 60-61. El- Musannef, c. 12; Tabakat-ı İbn-i Sa'd; Müsned-i Ebu Ya'li; Mucem'ul-Kebir; Zehair'ul-Ukba, s. 148; Cami'us-Sağir, c. 1, s. 13; Sevaik'ul-Muhrika, s. 115.
[5] - Bihar'ul-Envar, c. 46, s. 108.
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Cevapla

“Kerbela” sayfasına dön