Özümden (Caferilik)Uzaklaştıran Kitaplar ve İlgili Notlar...

[beyazgül12]

Diğer bir kitap ,Sefer AYTEKİN adındaki yazarın kaleminden çıkan "Hüsnüye "kitabı .Benim bu kitabı Alevileri /bizi özümüzden uzaklaştıran bir kitap olarak görmemin nedeni kitabın "Hüsnüye " risalesinin başladığı sayfaya kadar ki yazarın kendi kafasından açıklama ve bilgi verdiği bölüm.Ben bu kitabın 33.sayfaya kadar ki bölümünü okunması gereksiz ,okunmadan geçilmesi gereken sayfalar olarak görüyorum ,şu geldiğimiz noktada.Çünkü kitap okunmaya başlar başlamaz ırkçılık kokuyor.Az kalsın okumadan kitabı bırakıyordum,ama iyi ki de" Hüsnüye "bölümünü okumuşum.Zaten Hüsnüye yi anlattığı bölüm de kitaba sonradan eklenmiş ,yazarın müdahalesi olmadığı belli.Yazı boyutu bile farklı ve koyu ,kitap çok eski ,ebatı çok küçük bir kitap .

Neden özümüzden uzaklaştıran ve gereksiz bir kitap olarak görüyorum ,ırkçı bakış açısıyla kitabın başındaki yazdığı bölümlerle alıntı yaptığı (Hüsnüye) kaynak kitap arasında onda çelişki olduğu için .Doğrusu ne yapmaya çalışmış anlamadım.Ama biz ALevilere ışık olacak ,bazı gerçekleri de farkettirecek bölümler var anlayabilene.bunları yazmakta fayda vardır diye düşünüyorum .Mustafa Kemal hayranlığı tavan yapmış ,Aleviler okusun lütfen.

Kitabın 3 ve 4.sayfası;

Hz Peygamber ,ölür ölmez mücadele ve kavga şiddetlenmiştir.Taraflar ,Hz Peygamber in yerine halife olarak ,kendi adamlarını getirmek istemişlerdir.......

Mustafa Kemal Atatürk ,bu anlaşmazlık hakkında ,Büyük Millet Meclisi nde şunları söylemiştir:"Hz Ömer in tesiriyle Hz Ebubekir e biat olundu.Görülüyor ki ,halifenin intihabında temayülatı umumiyenin tabii temerküzünden ziyade şahsi tesir tespiti şekletmiştir."

"Resulullah ın vefatından yirmi beş sene kadar bir zaman sonra alemi islamiyet içinde ,İslam ın en büyük zevatından ikisi karşı karşıya iddiayı hilafetle arkalarından sürükledikleri ,aynı din ve aynı ırktaki insanları kanlar içinde bırakmakta beis görmediler.En nihayet hilesinde muvaffak olanı saf ve nezih olanını mağlup ve evlat ve ayalini mahvu perişan eyledi.Ve bu suretle hilafet ve ünvanı altındaki imareti islamiyeyi yine hilafet ünvanı altında saltanatı islamiyeye tahrif etti."

Mustafa Kemal in bu sözleri İslam Tarihi nin kanlı sahifelerinin kısa bir özetidir.

[beyazgül12]

Aynı kitabın 10.sayfası;

Abbasilerden sonra ,Alevilik ve Sunnilik kavgası Anadolu toprağına da yayıldı.Yavuz Sultan Selim in ,Mısır dan hilafeti kendi üzerine alması ve yine Türk olan Şah İsmail ile savaşması üzerine bu ikilik bir kat daha alevlendi. Ve bu suretle de Alevilik ve Sunnilik kavgaları Türk Milleti arasına girmiş ve yayılmış oldu.Bir kere daha yenilen Aleviler artık baskıdan ,takipten ,iftiradan ve zaman zaman kitle halinde imhadan kendilerini kurtaramadılar.Bu hal ,Halifeliğin kaldırılması ve Laik olan Türkiye Cumhuriyeti ilanına kadar devam etti. Laik olan Türkiye Cumhuriyeti vicdanlara müdahaleden vazgeçti,her din ve itikat ve mezhepteki vatandaşı eşit bildi.Her vatandaşa eşit haklar tanıdı.Bunun içindir ki ,Cumhuriyet ve Laiklik getiren Atatürk İnkılabına en çok sevinen ve bağlı kalan dini zümreler Alevi ve Bektaşilerdir.Tekkeleri kapatmasına tarikatleri yasak etmesine rağmen Atatürk e büyük bir saygı gösterirler.

sayfa 11,

Cumhuriyetle beraber din işleri ile devlet işleri birbirinden ayrıldı. Din devleti yerine laik devlet kuruldu.Gerek olarak düşünülürse en iyi idare tarzı laikliktir.Bütün vatandaşlarımız laikliği benimseyerek birbirlerinin inançlarını hor görmemeli ayıplamamalı ve kötülememelidir Bazı softa bozuntusu yobazların ,ortaçağ zihniyetini devam ettirmek maksadıyla ,zaman zaman bu milletin en hakiki evlatları olan Bektaşileri ve Alevileri kötüledikleri görülmektedir.İster basit birer softa parçası olsunlar ,isterse alim olsunlar ,isterse dini reis olsunlar Laikliği kabul etmek ve bütün vatandaşların din bakımından eşit haklara sahip olduklarını bilmek mecburiyetindedirler.

[beyazgül12]

sayfa 13,

Adem değil midir bizim atamız
Hava değil midir bizim anamız
Aziz Türk oğlu Türk Anayasamız
Ta ezelden böyle halimiz bizim.

sayfa 18,da yazar " Yeni Adam " diye bir gazete den İsmail Hakkı BALTACIOĞLU diye birinin yazısını alıntı yapmış :

"Türk e doğruyu yazdığım tarihlerde gelenek birliği üzerine kurduğum milliyet ile Alevi adı altında toplanan Kızılbaşlık ,Tahtacılık ,Bektaşilik ve özelllikle Aleviler gerceğini incelemeye eleyip eleştirmeye koyuldum.Gördüm ki ,bütün bunlar tarih boyunca softaların ve mütaassıpların bizlere anlatmak istedikleri sapkınlık ve sapıklık yolları değil,belki Türklerin müslümanlığı kabul ettikten sonra din ve dil yoluyla Türk yaşayışına ve Türk kamu vicdanına sokulmak istenen Arap göreneklerine karşı Öztürk ruhunun yaptığı tepkilerden doğmuş töre ve eğitim yollarıdır.

Türk Alevilerinin felsefesi ,dili ve estetiği Türk gelenekleriyle iyice kaynaşmış ,yoğrulmuştur.Aklın üstünlüğü ,eşitlik ,bacı saygısı ,dilde ,edebiyatta ,zevkte ve felsefede Türklük ,nükte merakı ,tabiata düşkünlük ,"eline ,beline ,diline "kuralı ..Hep bu yolun kılavuzlarıdır."

Elifi görünce mertek sanan cahillerin ,softaların ,yobazların dedikodularına ,karaçalmalarına jurnallarına değil de Baltacıoğlu gibi dünya ilminde de ,din ilminde de kemal sahibi alimlerin sözlerine kulak vermeli ,inanmalıdır.

[beyazgül12]

aynı kitabın 20.sayfası,

Yıllarca Anadolu vilayetlerinde valilik eden Cemal BARDAKÇI nın yazılarından aldığımız şu parçalar da bir gerçeğin ifadesidir:

CEMAL BARDAKÇI DİYOR Kİ:

"Anadolu daki Alevi denilen zümrenin Osmanlı Devletini ,hükümetlerini tanımamalarının ,kendi aralarında meclisleri ,kanunları,örfleri ,adetleri ile (İl devleti ) ni yaşatmalarının mühim sebebi mezhep ihtilafları değildir.Osman oğullarının Milli geleneklere ,Türk ün en eski çağlardan beri alışmış ,kaynaşmış bulunduğu demokrasiye ,halk idaresine aykırı hareket etmiş olmalarıdır.Devlet babalığını bırakıp müstebit sultanlar şeklinde milletin başına bela kesilmiş bulunmalarıdır ."

[beyazgül12]

sayfa 21,

Onyedinci yüzyılın ilk senelerindeki büyük şahlanmanın başına geçenlerden Ankara lı Kalender Mehmet yaydığı bir beyannamede : yazının devamı ve 22 sayfa,

" İslamiyet kolaylık dini olduğu ,zoru yasak ettiği halde bunlar kendi kendilerine Tanrı nın yasakçıları sıfatını takınarak hemen hemen ,her bahane ile Türk ün karşısına dikilirler ,böyle yapma kafir olursun ,şöyle söyleme dinden çıkarsın ,bu şekilde hareket etme cehennemde yanarsın gibi sözlerle onun çalışma kudret ve kabiliyetine inmeler indirmeye ,her isteklerini ağız açmadan yerine getirsin diye milleti gevşekliğe miskinliğe sürüklemeye çalışırlardı.Bunların başka memleketlerden gelmiş olmaları ,başka milletlere mensup bulunmaları da din ve mezhep hükümleri ,gerekleri diye bize köhnemiş ,bozulmuş inançları ,ruhumuza uygun olmayan yabancı adetleri ,kanunları yutturmaya yani Milli Ruhumuzu ,benliğimizi ,milli birliğimizi parçalamaya çabalarlardı.

İşte Anadolu Kızılbaşları bütün bu rezaletlere ,kepazeliklere dayanamayıp isyan eden Türklerdir.Onlar padişahların ve yobazların takiplerine uğramamak ,kanlı kılıçlarından ,uydurma fetvalarından korunmak için gizli toplantılar yapmak zorunda kalmışlar ve bu toplantılarda ,gördüğümüz gibi Milli inançları ,gelenekleri ,örf ve adetleri ,yasaları yaşatmışlardır."

[beyazgül12]

sayfa 26,

Mesela ibadette sünnilerin tuttuğu yoldan gitmezler .Ayinleri eski Türk geleneklerine dayanır.

Mesela ,onların Allah ve Adem telakkisi Sünnilerinkine benzemez.Allah la kulu arasındaki münasebet ve Allah ın insanda tecellisi keyfiyeti sünnilerin kabul edemeyecekleri bir görüşe dayanmaktadır.

sayfa 27,

Gerek sünni ,gerekse Alevi kitaplarını okurken dikkat edilecek mühim nokta şudur : Tarihin sahifelerine gömülmüş kavgaları ve haksızlıkları okuyup ibret alabiliriz.Fakat çok eski zamanda olmuş bitmiş bu gibi hadiseler bu günkü yaşayışımızı gölgelendirmemelidir.Her Türk vatandaşı irfanı ve vicdanı hür bir kimse olabilmelidir.ve her vicdana aynı hakkı vermiş olan laiklik inkılabına dört elle sarılmalıdır.

[beyazgül12]

Not : Kısacası bu kitabın 33.sayfaya kadar ki bölümü bu söylemlerle doludur ve anlayamadığım bu yazdıklarına delili nedir .Kur an ı Kerim de ya da Peygamberimizin (saa) hadislerinden ,ya da hayatından .Alevilik te ( caferilik ,Şiilik ,Ali (as) taraftarlığı ) ırkçlıık yoktur.Hak olanla batıl olan ,Hak yolda olanlarla Batıl yolda olanlar ayrımı vardır.

Ben bir Aleviyim ve bu yazarın bu yazdığı ırkçı söylemleri benimle uyuşmuyor.Açık söylemek gerekirse, ben bu kitabın 33.sayfaya kadar ki bölümünde ,yazarın kendi dilinden ,12 İmam (as) ,ya da ,Onların (aS) herhangi birinin ismi ,ya da ,14 Masum (as) ,ya da Hz Ali (as) ın isminin başına getirilmiş İmam ya da Aleyhisselam tabirlerini görmediğim için ,diyebilirim ki Aleviler için kaynak bir kitap değildir.ve bu kitabın 33.sayfaya kadar ki bölümü ( Hüsnüye Risalesinin başlangıcına kadar ) bizi Alevileri Caferilikten uzaklaştırmaya yeten söylemlerinden dolayı ,eğer okunacaksa çelişkileri görerek ve Hüsnüye nin Alevilik inancını Kur an dan ispatladığı bölümlerle karşılaştırılarak okunması gerekir....

[beyazgül12]

Ben teşekür ederim hocam selamlar .....

[beyazgül12]

Bir başka kitap ,Muaviye ye (la) sorulan yüz soru yüz cevap ve İmam Cafer Buyruğu .Her iki isim altında oluşturulmuş tek bir kitap .Kitabın içinde bir bütün olarak sorulan sorularda Kur an ı Kerim de olan bilgiler var.Yani bu kitapta arkadaşlar ,Sunnilik , Anadolu ALeviliği, Tasavvufi Alevilik ,Sufist Alevilik her ne ararsanız var ama gerçek Alevilik/Caferilik yok.Evirip çevirip tekrar okusanda insana Alevilik /Caferilik anlamında birşey kazandıracağını zannetmiyorum ,Kerbela nın mesajını vereceğini de zannetmiyorum.Bir kere kimin yazdığı tam anlamıyla belli değil.Sadece önsöz yazısı Hasan Ayyıldız diye bir yazara ait.İmam Cafer Buyruğu kapağında ise bir heyet tarafından oluşturulmuştur ,diye yazıyor.Şimdi ben bu kitaba nasıl Alevi kaynak kitap diyebilirim .Okuyorsun okuyorsun okuyorsun kitabın ortalarına geliyorsun ,bir de bakıyorsun ki karşında bir kapak resmi daha ,kitabın ortasında birden karşına çıkıyor " İmam Cafer Buyruğu bir heyet tarafından oluşturulmuştur " yazısı .Şimdi bu kitap Alevi /Caferi kaynak kitap mı oldu böyle olunca .Kimbilir bu kitaplardan ne kadar da çoktur. Bizim Anadolu daki Aleviler bu kitapları İmam Cafer (as) ın kendi buyrukları diye özenle saklıyorlar.

Namazın varlığı ,oruç bütün bilgiler var yani Kur an ı Kerim de olan bilgiler.Muaviye ye (la) sorulan ve cevap veremediği yüz soru ve cevapları ve sonrasında İmam Cafer Buyruğu adı altında Sufist Tasavvuf bilgilerin yer aldığı başka bir bölüm.Ancak Ehlibeyt kaynak kitaplarda yer alan Caferi inançlarının bütününe ait bilgiler yok.Yani bu kitaplarda benim bir ümitle gözlerimin aradığı başta Allah İnancı ,Allah ın adaleti,Peygamberlik devamında İmamet ve Mead.....kılasik bildiğimiz Anadolu da yazılmış karmakarışık bilgilerin yer aldığı karma bir kitap. Madem bu kitap İmam Cafer (as) ın kendi buyruğu ise neden Caferi namazının nasıl kılınacağı, abdestin nasıl alınacağı ,humus,iyiliği emretmek ,kötülükten sakındırmak ,bunların hiçbirisi yok ,neden Kerbela nın mesajını veremiyor ,neden Peygamberimizin (saa) ve İmamların (as) isimlerinin sonuna getirilen tabirler farklı farklı ve neden hiç (as) tabiri yok.Neden neden neden ! bu nedenler o kadar çok ki .Bu sorularda inat etmemin nedeni ise benim onca okuduğum Ehlibeyt /Caferi kaynak kitaplarda bunların hepsi var ve daha fazlası ve yöntem hep aynı ve insaflı olmak lazım geldiği için demem gerektir ki , okuduğum Caferi kaynak kitaplarda doğru bilglerin yanında hiçbir çelişki yok,hiçbir soru işareti kafamda oluşmadı.

Bir kitabın hangi inanca sahip olduğu nasıl anlaşılır ,aynı inanca sahip insanlar ,aynı yolun yolcuları hep aynı yöntemi kullanırlar.ben de eminim o yüzden ki bir kitabın Alevi /Caferi kaynak kitap ya da İmam Cafer Buyruğu kaynak kitap olabilmesi için ,ilk öncelikle kitabın isminden dolayı bu kitapta Caferi inancının bütün bilgileri bir bütün halinde belirtiğim gibi yer alması lazımdı.bu kitapta doğru bilgiler de var hem de çok insanı etkileyen çok güzel şiirler de var ama neden se defalarca okusam bile bu bir Alevi kaynak kitaptır diyemiyorum.Bir kere bir kitap bir heyet tarafından oluşturulsa bile o heyette kimlerin olduğu isimleri belirtilmeli .Bir heyet tarafından oluşturulmuş ama İmam Cafer Buyruğu .İmam Cafer Adına kimler yazdı bu kitabı diye sormaz mı insan .Mesela ben şimdi bu kadarcık aklımla bile diyorum ki ,bu kitabı ben yazmış olsaydım kitapta ismimi belirtmeliyim ki bir gün gelipte insanlar benim dini konuda yazmış olduğum bu kitabı okuduğunda bana dua etsinler ve Allah razı olsun desinler .Peki bu insanlar neden isimlerini belirtme ihtiyacı duymamış diye insanın sorgulaması lazım değil mi ?Böyle dini ve önemli konularda kitap yazan adsız insanların Allah ın (ac) rızasını kazanmaya ihtiyaçları yok mu acaba :::

Her kitapta doğru bilgiler olabilir tamam ama doğru bilgiler kaynak bilgiler olmasına rağmen insana inandığı inancı konusuna tam anlamıyla ışık olamaz.istersen yüz defa oku.Bu ayrımı yapabilmek için de insanın çok okuması araştırması lazımdır,emin olması lazımdır. Malesef Anadolu daki ALeviler böyle kitapların ismine ve kapak resmine aldandıklarından körü körüne içindeki bilgilerin tamamının doğruluğuna inanıyorlar ve başka kitap okumadıklarından en başta Kur an ı Kerim meali ve İmamların (as) ayrıntılı bilgilerinin olduğu Ehlibeyt /Caferi kaynak kitapların varlığından habersiz olduklarından Alevilik konusunda böyle kitaplardaki çelişkileri ve ayrımları fark edemiyorlar. En başta ,kitabın başında ilk bakışta göze çarpan ırkçı söylemleri bile fark edemiyorlar.Bu söylemler ise beni bu kitaplardan soğutan en büyük etkendir.Böyle kitaplar bir şartla ki bana göre Alevi kaynak kitap olabilir.Bu da araştıran ,ilk bakışta çelişkileri görebilen ,Hak ve Batılı fark edebilen insanlar için geçerlidir.Anadolu daki bilgisiz kalmış insanlar için se malesef ki Alevi kaynak kitap niteliği taşımıyor.ve ben bu kitabı da ırkçı söylemlerinden ve sufist tasavvufi bilgilerin varlığından dolayı elimin tersi ile itiyorum ve Alevi kaynak kitap olarak kabul etmiyorum....Alim olsaydım belki bu kitaplardaki yanlışlıkların ,batıl bilgilerin daha fazla farkına varabilirdim ama bu kadar farkındalık için de Allah a (ac) şükrediyorum...

Diyorum ki bu kitap bana Anadolu daki Alevileri /bizleri ırkçı ve sunnileştirmeye yönelik bir kitap izlenimi verdi.Böyle kitapları ne kadar okursan oku bir Alevi de 12 İmamcılığın (as) ruhunu hissettireceğine bu konuda tatmin edeceğine inanmıyorum....Kitaptaki bilgilerden bazı bölümleri ,fark ettiğim yanlışları yazacağım inşaallah ki ,çok eski olan bu kitaplardaki kafa karıştıran bilgiler ortaya çıksın ....Devam edeceğim....

[beyazgül12]

sayfa 1,

Kerbela Faciasından evvel
Şamda Halifeliğini İlan eden

MUAVİYE 'den
KAYSER RUM 'un

KURAN I KERİYMDEN SORDUĞU
MUAVİYENİN CEVAP VEREMEDİĞİ
100 SUAL
ve
AYETLERİ CEVAPLARI


Bir heyet tarafından hazırlanmıştır.

Sayfa ,5

Adem oğullarının bidayetten nihayete kadar birbirleriyle boğuşup durması keyfiyeti Tanrı nın saymakla bitmeyen nimetlerinin meydana çıkmasına sebep olmuştur.
İşte; medeniyet dediğimiz şey ,bu bitmez tükenmez hırsın mahsulüdür.İnsaniyet için daimi sulh ve sükunun bu yüzden tasavvur olunamayacağı tabiidir.!
Fakat ; meşru olan rekabeti etraflıca tarip eden dinleri bir tarafa bırakarak ,sevk i tabii ile hareket etmenin ,bir gerileme ve tabiri caizse bir hayvanlaşma olduğunu unutmamak lazımdır.
Dinsiz hiçbir millet ilerleyemez.Bu olgun ve bilgin insanların ,müttehiden ve müttefikan kabul ettikleri bir an anedir.
Bütün dinler gibi İslamiyet de bu meşru rekabeti ilme çalışmayı birşeyler icat etmeyi bunlardan karlanmayı vs teşvik eden makul ve mantıki hükümler vaz etmiştir.
Fakat ne yazık ki cehalet yüzünden bu hususlar anlaşılamamış ve birçok kan dökülmesine sebep olmuştur.
Zeka ve kabiliyetlerinin üstündeki hakayık ve ahkamı diniyeyi yanlış anlama ve anlatma yüzünden bu nur i ilahi zulmete inkılap etmiştir.

Atatürk inkılabı çığırından çıkan bu gidişin önüne vaktinde bir sed çekmemiş olsaydı İslam aleminin en şerefli ve en sayılır bir rüknu olan Türk Milleti de bu günkü Arapların düştüğü dalalete düşerdi.Onlar gibi şunun bunun hakimiyeti altına girerdi.

İslamiyeti kabul ederek bu mukaddes dini layık olduğu mertebeye ulaştıran bu asil ırk ,ne yazık ki ,Arap ve Acem in vaktiyle ektiği nifak tohumlarının zamanla çimlenmesi ve sınırlarımızı aşarak temiz topraklarımızda neşvü nema bulması yüzünden ,bizi de hiziplere ayırmıştır.