Mevlana Celaleddin Rumî

Cevapla
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Mevlana Celaleddin Rumî

Mesaj gönderen 3nokta »

"Mevlana Celaleddin Rumî"nn meşrebi, mezhebi, fikirleri hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Bazı aydınlar onu Şia kabul ederken bazıları da onun Sunni olduğunu iddia etmetedirler. KitabındakiSunnilik söylemlerine dayandırılan eleştirilere "takiyye" cevabıverilmektedir. On4 Tv 'de dahi Mevlana'yı Anlamak adıyla program yapılmaktadır. Bu da şia ulema, aydın vs. arasında onun şia olduğu inancının yaygın olduğunu ortaya koymaktadır.
Oysa Mesnevî'de Muaviye ile Şeytan kıssası anlatılır. Bu kıssa açıkça Muaviye gibi bir alçağı övmektedir. Ben bu çeşit bir takiyye olabileceğine inanmıyorum. Eğer bu adam gerçetken de Şia olsaydı böyle bir metne hiç yr vermezdi. Takiyyenin böyle bir boyutu olamaz. Amacını aşar. Hem bir kitap yazacaksın hem de orada akaidine zıt şeyler ifade edeceksin. Sonra da birileri çıkıp bunu takiyye diye savunacak! Bu mantık dışıdır.
Takiyye geçicidir, anlıktır, kısa süreli zor durumlar için geçerlidir. Üstelik onun yaşadığı devirde takiyyeyi gerektiren bir durum olup olmadığını da açıklamıyorlar. Onun çağdaş Şia âlimleri kimlerdir ve takiye yapmışlar mıdır? Bunların açıklanması gerekiyor.

Ben açıkça bu konuda tereddürlerimi ifade etmek ve oğruyu bulmak niyetindeyim. Rumî'yi Şia kabul edenlerin delilleri, Sunni kabul edenlerin delilleri nelerdir? Bu konuda bilgisi olan alıntı yapmadan genel olrak kendi cümleleriyle yazarsa konu karmaşıklaşmadan açıklığa kavuşur.
Mevlana'dan Kıssalar



MUAVİYE İLE ŞEYTAN



Halkın gelip gitmesinden yorulan Muaviye köşkünün kapısını içeriden kilitleyerek uykuya daldı. Ansızın birisi uyandırdı kendisini ama , gözlerini açınca sır oldu , ortadan kayboldu. Kendi kendine :

-Köşke kimse giremez. Bu küstahlıkta , bu cürette bulunan kim acaba? diyerek söylenirken etrafa bakınmaya başladı. Kapı ardında yüzünü perde ile örtmüş bir herif gördü , sordu :

-Hey sen kimsin ?.. Adın nedir?…

Adam :

-Adım , açıkça söyleyeyim ki ; İblisi Şaki’dir , dedi.

Muaviye :

-Yalan konuşma , doğruyu söyle ; beni niçin uyandırdın?.

Şeytan :

-Namaz vakti gelmişti. Hemen mescide koşman gerek. Mustafa ne diyor :”Acele edin , ibadetleri vaktini geçirmeden yapın!…”

Muaviye :

-Hayır , hayır senin böyle bir maksadın olamaz. Bir hayra vesile olmana imkan var mı?… Hırsıza nasıl inanabilirim ?…

Şeytan :

-Niçin şaşırıyorsun , dedi. Biz evvelden melek değilmiydik?… İlk sevgi unutulur mu , ilk sanat gönülden çıkar mı ?… Biz de bu şarabın sarhoşlarından , bu kapının âşıklarındandık!… Varlığımız O’nun Fazl ve İhsanından değil midir?… Beşiğimi kim salladı , kim yetiştirdi beni?… Ayrılık bile , vuslatın kadrini bilmek içindir!…

Muaviye :

-Doğru , ama bunlardan senin payın eksiktir. Sen benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu vurdun. Hem ateşle neft olasın , hem de yakmayasın , imkan var mı?… Sana bütün hırsızların üstadı demişler , işte lanet budur. Hilelerin saymakla bitmez ; Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüştür … Ad kavmine rüzgarı sen yolladın … Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun… Nemrut’un beyni senin yüzünden döküldü … Firavun’un aklının körleşmesi , Ebuleheb’in de, Ebucehil’in de düştüğü haller senin yüzünden değil mi?… Bunlardan ancak Allah’ın sakladıkları kurtulmuştur.

Şeytan :

-Böyle düşünme. Ben mihenk taşıyım. Hak beni ; halisle kalpı ayırmak için yarattı. Söyle , sahte olanın yüzünü ne zaman kararttım?… Kurt ceylandan bir yavru doğursa , onun cinsinden şüphe edilir. Önüne kemik ve ot koy , hangisine çabuk giderse o cinstendir. Kahırla lûtuf ta eş oldu , birinden hayır , diğerinden şer doğdu. Otla kemiği gösterdiğinde , tene mi , cana mı koşuyor görürsün?… Güzeli çirkin yapabilir miyim?… Rab değilim ki ben!. Hintli aynayı , adamı kara suratlı gösteriyor diye kırdı. Ayna dedi ki : “Suç benim değil ki , sen yüzümü cilalayanı , beni gammaz yapanı bul!… Güzel kim , çirkin kim olduğunu söylemem için beni doğru sözlü O yaptı!…”

Muaviye :

-Ey yol kesici!… Sen bir dolandırıcısın!… Boşuna delil getirerek beni kandırmaya çalışma. Başaramazsın. Her sözünde yüz binlerce sihir olan fitneci İblis ; doğru söyle , niçin beni uyandırdın ?…

İblis :

-Kötü zan sahibi olan kişi , ne söylense de doğruyu işitmez. Ahmakla konuşmak deliliktir. Ey ahmak kişi ; neden benim şerrimden Allah’a ağlayıp sızlanıyorsun?… Sen o aşağılık nefsinin şerrinden ağla. Sonra da suçu yokken İblis’e lanet edersin. Niçin o şeytanlığı kendinde görmezsin. Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder. Bana suç bulma, ben kötülükten de , hırstan da , kinden de usandım. Bir kere kötülük ettim hala pişmanım. Gecem gündüz olsun diye bekler dururum.

Muaviye :

-Doğruluktan başka hiç bir şey seni elimden kurtaramaz. Doğruyu söyle elimden kurtul. Hilelerinin aldatamaz beni.

İblis :

-Ey hayal kuran , düşüncelere dalan !… Doğruyu , yalanı nasıl anladın?.

Muaviye :

-Nebi sahte ile gerçeği ayırdedecek mihengi vermiştir : “Yalan , kalplerde şüphe uyandırır. Doğru ise kalplere emniyet ve neşe verir!…” buyurmuştur. Beni neden uyandıracaksın ki?… Halbuki sen uyanıklığa düşmansın. Çarmıha gerdim seni, doğruyu söyle , hile yapma. Senden hayır için uyandırmayı ummam.

İblis bunun üzerine lafı ağzında geveleyerek dedi ki :

-Ey muaviye ben seni şunun için uyandırdım ki , cemaate yetişesin de, Nebi’nin ardında namaz kılasın. Eğer namazı kaçırsan , vakit geçse idi bu cihan sana nursuz , kapkaranlık gelecekti. Bu ziyandan dolayı gözlerinden yaşlar dökecektin. Bu dert yüzlerce namaza değer. Namaz nerede , o niyazın ışığı nerede?… O teessüf , o figan , o niyaz yüzlerce namazdan üstündür. İstedim ki öyle bir ah etmeyesin , bu suretle de o yola sahip olmayasın. Ben hasetçiyim. Hasette bulundum.

Muaviye bunun üzerine dedi ki :

-İşte şimdi doğru söyledin. Sen bir örümceksin , ancak sinek tutabilirsin. Ben sinek değil , ak doğanım. Beni ancak padişah avlar. Sen beni uyandırdın ama o uyandırış uykunun ta kendisiydi. Sen beni daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevk ettin.

Mesnevi : 2.Cilt - Sayfa : 200 -….- 214
http://wit.blogcu.com/mevlana-dan-kissa ... an/2839088
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
biralevi
Mesajlar: 1487
Kayıt: 24 Ara 2006, 14:02

Re: Mevlana Celaleddin Rumî

Mesaj gönderen biralevi »

3nokta yazdı:"Mevlana Celaleddin Rumî"nn meşrebi, mezhebi, fikirleri hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Bazı aydınlar onu Şia kabul ederken bazıları da onun Sunni olduğunu iddia etmetedirler. KitabındakiSunnilik söylemlerine dayandırılan eleştirilere "takiyye" cevabıverilmektedir.
Oysa Mesnevî'de Muaviye ile Şeytan kıssası anlatılır. Bu kıssa açıkça Muaviye gibi bir alçağı övmektedir.
[/quote]

3nıokta can,
90 lı yıllarda ‘Alevilere söylenen yalanlar’ isimli kitabımı hazırlarken Hacı bektaşa bakarken yan gözle ,göz ucuyla mevlanayada bakmış ve kitabımda ‘Şemsden sonraki mevlana bize hacı bektaştan daha yakın duruyor’ demiştim
Halen fikrimi değiştirecek bir kanıt bulamadım.Osmanlı döneminde Mevlevilik ve Bektaşilik iki büyük Sünni sufist grup yada tarikat kabul ediliyordu,
1826 da yeniçerilikle bağından dolayı Bektaşilik darbe yemeseydi ve Osmanlı kontrolünden çıkmasaydı bugün Mevlevilik kadar önemli bir yere sahip olacaktı,

Mevlanaya en yakın kaynağı onun ölümünden hemen 50-100 yıl sonra Seyyah İbn Battüta seyahatnamesinde sunuyor,Konyaya uğramış ve Mevlanayla ilgili birkaç parça bilgide veriyor.

özetle Şunları söylüyor,

‘Anlatılanlara göre Mevlana fıkıh bilgini olarak bu şehirdeki medresede talebe yetiştirimiş,Birgün tekkeye başında helva tepsisiyle bir adam gelmiş,Mevlana tepsideki helvadan bir tane yemiş ve öğrencilerini yüzüstü bırakıp ,tekkeden çıkan adamın peşinden gitmiş,öğrenciler mevlananın nereye gittiğini bir türlü öğrenememişler.
Yıllar sonra kimsenin anlamadığı Farsça şiirlerle Mevlana geri dönmüş,öğrenciler onu yine kabullenmişler ve ağzından çıkan şiirleri yazıp kaydetmişler,böylece mesnevi denilen kitap meydana gelmiş,'

dedikleri bu ,sonradan bu helvacıya kim neden dediyse şemsi tebrizi demişler,battüta isim veermiyor demekki o zamanlar ismi bilinmiyordu yada sonradan bu isim uyduruldu araştırılması gerekir,

Bugün elimizde mevlanadan kalan fıkıh bilgileri olmadığı için çok net bir şeyler söyleyemiyoruz,mesneviyle bir yere varmakta mümkün değil çünkü tuhaf garip çelişkili öykülerde var çok güzel söz ve öykülerde var.

Şahsi fikrim mevlanayla Kuran ve Ehli Beyt yoluna gitmenin mümkün olmadığı yönündedir,

Mesneviyi bin kez okusanız yada mevlananın ne kadar peşine düşerseniz düşün sizi 12 imam yoluna götüremez,edebiyat ve güzel bazı öykü ve söz öğrenmenin dışında bu çabalar bu anlamda boşa zaman kaybıdır,

Bu yüzden onuda hacı bektaşın yanına koymalıyız önden çekip arkalara atmalıyız diyorum,dönemine göre alim bilgili bir sufist olabilir ama bugüne bize faydası olmaz günümüze özellikle fıkıh anlamında faydası olmaz,

Bu anlamda sahip çıkmanın anlamı olmadığını düşünüyorum ama halk dalkavukluğunu alışkanlık yapanlar halkın milli kimliklerine aşina değerlerine sürekli sahip çıkarlar ve onları kendi fikirlerindenmiş gibi sunmaya da çok meraklıdırlar,

Kısaca Mevlana ilk zamandan bu yana Sünni sufist olarak görülmüştür ve bunu çürütecek bilgide bu tarih itibarıyla elimizde yoktur,
takiyye konusunda haklısın alimi aydını bu kavramı çok ucuzlatıyor sulandırıyor önlerine ne zaman aykırı bir bilgi çıksa hemen takiyye diyorlar,
Cevapla

“Araştırma ve Makaleler” sayfasına dön