Ilımlı Şiilik Tehlikesi

Cevapla
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Ilımlı Şiilik Tehlikesi

Mesaj gönderen 3nokta »

ILIMLI ŞİİLİK TEHLİKESİ
04/12/2010 - 21:48



ABDULLAH ÖZGÜR






Bismillahirrahmanirrahim

Şeytani planlara sahip emperyalizm yine iş başında. Emperyalist siyonizm şeytanlıklarına ara vermeden devam ediyor.

Gadir-i Hum’dan günümüze gelene kadar nice mazlumiyetlere, baskılara maruz kalmış Şia mektebi tarihin hiç bir safhasında tağutlarla işbirliğine girmemiş ve en zor durumlarında bile zalim iktidarlara elini uzatmamıştır. İmamlar (a.s) kendi velayetlerini tanıtmak için dahi beşeri sistemlerden yardım dilenmemişilerdir.

Necef ve Kum şehirleri asırlardır Şianın bayraktarlığını yapan merkezler olmuştur ve öyle de kalacaktır. Bu iki ilim merkezini etkisiz hale getirmek için uzun yıllardır çeşitli yolları deneyen ve bunda başarılı olamayan müstekbir güçler ve bölgedeki işbirlikçileri bir kaç yıldan beri bu iki merkezi karşı karşıya getirme planları yapmaktadırlar. Böylece dünyanın farklı bölgelerindeki Şiiler arasında bu konuda ayrılık ve tefrika oluşturup sarsılmaz saflarında bir gedik açma peşindedirler.

Taklit Mercii müctehidlerimiz, özellikle de Veliyyi Fakihimiz, Alevi feraset, Hasani basiret ve Hüseyini yiğitlik dersi almış olarak bu oyunları şimdiye kadar başarıyla engellemişlerdir. Ancak emperyalist güçler bu hedeflerine henüz ulaşmamış olsalar da bundan vazgeçmiş de değillerdir. Son sıralarda diğer ülkelerdeki Şii topluluklara, alimlerine ve aydınlarına kanca atma çabası içindedirler.

Kum ve Necef ilim merkezleri karşısında başka ülkelerde alternatif merkez kurma düşüncesi emperyalistlerin önemli planlarından biridir. Bu hedef doğrultusunda hiç bir yatırımdan çekinmeyen İslam ve direniş düşmanları “Liberal İslam” anlayışını hakim kılmaya çalıştığı ülkelerde “Liberal Şiilik”, ayrı bir ifadeyle uzlaşmacı Şiilik akımı oluşturmak peşindedir.

Liberal Şiilik akımını tanımak için bilinçli veya bilinçsiz taraftarlarınca dile getirilen sözlere dikkat etmek yeterlidir. Bu sözler aynı zamanda bu akımın belirgin özelliklerini de ortaya koyar: Dıştaki merkezler dedikleri Necef ve Kum havzalarındaki alimlere bağlılığa tepki göstermek, bulunduğu ülkedeki Şiiliğin mustakilliğini ilan etmek; Kum ve Necef’i ilim merkezleri olarak gören şahıs ve merkezleri dış güçlerin uşakları olarak tanıtmak; Taklit merciileri ve özellikle de velayet-i fakihle bağlarının kopmasını sağlamak; İlim havzalarının karşısında alternatif oluşturma çabaları içine girmek; Sözde Şiiliği tanıtmak için tağutlardan hak talep edip onlarla işbirliğine girmek; kendi meşrûluğunu tağûtların tanımasına ve onaylamasına bağlamak; Şiiler arasında yapay göndemler oluşturarak gerçek sorunlarla uğraşmaktan uzaklaşmalarını sağlamak; Maslahat gereği ve bazı çevrelere hoş görünmek için Şiilik yerine - bazı yerlerde doğru olmakla birlikte- Caferilik ve Ehlibeyt kelimelerini kullanmak.

Emperyalizmin ılımlı ve uzlaşmacı Şiilik oluşturma planında Afganistanki, Pakistan ve Türkiye en ön planda yer alıyor. Bu süreç Türkiye‘deı Şianın maslahatı, Caferiliği tanıtmak, siyasal Şiiliğin zamanı olmadığını telkin etmek, inanç özgürlüğü çerçevesinde haklarımızı almanın gerekliliği gibi kılıflarla takip edilmektedir.

Emperyalizmin böyle global bir hedefi ortadayken kısır tartışmalarla uğraşmak gündem değiştirmekten başka birşey değildir. Böylece bir yandan Şiilerin birlik ve beraberliğini bozmak, bir yandan basiretle hareket etmelerini engellemek, bir diğer taraftan da belirlenen planı gerçekleştirmek için ortam hazırlamak peşindedirler. Böyle bir zamanda vazife kavga ve kargaşa çıkarmak değil, gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olmak olmalıdır.

Feraset ve basiret sahibi ulemanın ne kadar büyük bir mesuliyeti olduğunu hatırlatmaya gerek bile görmüyoruz. Lakin basiretli aydınlarımızın da bunu çoktan fark etmiş olmaları gerekiyor.

Geleneksel İslamın ve geleneksel Şiiliğin artık tarih olduğunu anlama zamanı gelmiştir. Eli kalem tutan, geniş ufuklu, zengin bilgilerle donanımlı, küresel düşünebilen aydınlarımız bu tehlikeye dikkat çekip ehlibeyt dostlarını aydınlatmak gibi bir misyona sahip olduklarını unutmamalıdırlar.

Kurani öğretileri öğretmek, Gadir-i Hum mektebinin velayî maarifi tanıtmak, Kerbela mektebinin ebedi mesajını genç nesillere ve gelecek nesillere ulaştırmak için yeterli ekonomik/mali kaynaklarımız, beyin gücümüz ve gönül erlerimiz mevcuttur. Bu yolda ne mevcut tağûtî sistemlerin yardımına ihtiyaç var, ne de onların kapısında dilenmeye. Gölge etmesinler başka ihsan istemiyoruz.

Hz. Mehdi’nin (a.f) evrensel adalet devletine inanan ve en faziletli amel olan intizar sürecini gerçek manada yaşama çabası içinde olanların “Gadir-i Hum” mektebi ve “Kerbela Mektebini” tekrar gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Gadir-i Hum mektebini idrak edip, Kerbela kıyamından ders alarak “Mehdeviyet Mektebine” ulaşma ümidiyle.

Abdullah Özgür
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“Araştırma ve Makaleler” sayfasına dön