VAHDETİ VÜCUD

Allah'ı tanımakta akli, nizami ve diğer tüm yönlerin ele alınabileceği platform.
Ali
Mesajlar: 636
Kayıt: 24 Ara 2006, 08:34

VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen Ali »

VAHDETİ VÜCUD hakkında ziyaretçi defterine yazılanları aktarıyorum yazılacak ise buradan devam edelim

Soru: bugünün aleviyim diyen gençlerimizin bir sorunu da sünni tasavvufi konuları alevilik zannetmeleridir
çünkü 12 imamların tasavvufa bakışlarından haberleri yok irfan ilminden haberleri yok


Soru: Şii tasavvufu diye bir şey yokmu?Ama tasavvufcular her zaman Ehli Beyte yakın olmuşlardır.


meshedi: Şiilikte tasavvuf yoktur. İRfan varıdr. Tasavvufçuların Ehl-i Beyt'e yakınlığı sadece dildedir. Pratikte Ehl-i Beyt as ile alakaları yoktur. Teberra noktasında da Ehl-i Beyt ölçüsüne uygun hareket etmemektedirler.


Soru: Yani Vahdeti Vücutı "Enel Hak" ı kabul etmiyormusuz?
Bu sessizliği neye yormalıyım?


meveddet: Siz önce vahdet-i vucudun ne olduğunu açıklayın ona göre konuşalım, yani sen şimdi kendi aklınca Allahın bir parçası mı oluyorsun?!!!


soru:
Bu dünyayı kainatı kontrol eden dengede tutan bir güç vardır.O güç kainatın-evrenin, sonsuzluğun ta kendisidir.Bizim Tanrı dediğimiz kainatı-evreni sonsuzluğu dengede tutan O Güçten başka bir şey değildir.


soru: Yani Kainat-evren, Doğa-tabiat O Gücün bir parçasıdır.İnsan`da doğanın-tabiatın, evrenin-kainatın bir parçasıdır.


meveddet:
Kainat Allahın bir parçası olursa, o zaman Allah Teala bu kainatı yarattı demek abes olur. Çünkü kendi vücudunun bir parçasını nasıl yaratmıştır? Böyle kabul edecek olursanız yüzlerce Kuran ayetleri ve hadisleri de inkar etmiş olacaksınız. Çünkü her şeyi yaratan Allahtır diyor. Bu bir.
İkincisi; insan da Allah;ın bir parçası olursa, kendi parçası olan insanı cehenneme nasıl atabilir?
Üçüncüsü; evren hadistir (yani sonradan varolmuştur), Allah Teala ise kadimdir; bu hadis olan nasıl kadim olabilir veya kadim olan nasıl hadis olabilir? Allah;la bir şeyi mürekkeb bilecek olursanız o zaman müşrik olursunuz. Mürekkep her zaman kendi cüz;ine muhtaçtır, bu durumda Allah muhtaç oluyor!!
Dördüncüsü; kaninat ve tabiat kadimdir ve kadimlerin birleşmesiyle Allah vücuda gelmiştir derseniz, o zaman yine mürekkeb bildiğiniz için müşrik olursunuz?
Bizler Kuran;a ve hadislere baktığımızda bunların Allahın bir nişanesi ve eseri olarak tanıtıldığını ve yaratılmış olduklarını görüyoruz. Yine İhlas suresinde Allah doğmamış ve doğrulmamıştır buyuruyor yani başka bir şeyden türemediği gibi ;ndan da bir şey türememiştir.
Bu sorunları nasıl hallediyorsunuz?


soru: Sayın meveddet Hocam evet Vahdet i Vucutla ilgili 2. yorumumda biraz saçmalamışım ansiklopedilerde gördüğüme göre benim o yazdığım Ehli Sünnetteki Vahdeti Vucutada aykırıymış.O Vahdeti Vucuda değil.Panteizme giriyormuş.
Kullanıcı avatarı
f_altan
Mesajlar: 2376
Kayıt: 22 Oca 2007, 20:49

Re: Vahdeti Vücud

Mesaj gönderen f_altan »

Bu başlığın açıldığını yeni gördüm. İslami İrfan ve vahdet-i vucutla ilgili bir yazıyı diğer bir bölüme ekledim ama vahdet-i vücutle ilgili kısa bir yazıyı buraya da ekleyeyim, inşaAllah faydalı olur:

İrfân taraftarları ve muhalifleri arasında ihtilaf nedeni olan temel konulardan birisi, irfân ve akıl arası münasebetten ibarettir. İddiaya göre irfânî veriler, batınî keşf ve şuhûd yoluyla elde edilmektedir.

Acaba akıl, bu veriler üzerinde herhangi bir değerlendirme ve yargıda bulunma hakkına sahip midir? Mesela bu mükâşefe ve şuhûdların bazısını reddedebilir mi, yoksa edemez mi?
Bu sorunun cevabını oldukça önemli kılan nokta şudur ki, âriflerden birçoğu, aklî bir yaklaşımla açıklanamayacak birçok görüşler ortaya koyarak, onları bâtın yoluyla keşfettiklerini ve aklın bunları kavrayamayacağını, sonuç itibariyle onları ret ve inkar hakkına sahip olmadığını iddia etmektedirler.

Bu meyanda en çok tartışılan konuların başında "Vahdet-i Vücut" meselesi gelmektedir. Bu konu, çeşitli şekillerde dile getirilmiş ve hakkında çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bazıları Allah-u Muteâl'den başka hiçbir şeyin varolmadığını ve hiçbir zaman da varolmayacağını ve Allah'tan gayri, varlık adını taşıyan her şeyin bir hayal ürünü olduğunu iddia etmişlerdir! Bazıları ise Allah'ın zâtının dışında veya Allah'ın ilminin dışında bir şey bulunmadığını ve böylece vahdette kesret görüşünü benimsemişlerdir.

Daha çok yaygın olan bir diğer görüş ise şudur ki, sâlik seyrinin sonunda "fenâ" makamına erişerek kendi vücudundan, isimden başka bir şey kalmıyor. Bilâhare bunlardan da itidalli görüş şudur ki, sâlik öyle bir noktaya ulaşıyor ki artık Allah'tan gayri hiçbir şeyi görmüyor; her şey onda kayboluyor. Daha dakik bir deyişle, her şeyin Allah-u Teâlâ'da kaybolduğunu görüyor; tıpkı zayıf bir ışığın güneş ışığında kaybolup gittiği gibi. Bu tür bahislerde muhalifler genellikle aklî delillerden yararlanıyorlar. Bu görüş sahipleri yine nihâyetinde bu tür konuların akıl sınırını aştığını iddia ederek, iddialarına aklî bir açıklama getirme yükünden kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

Bütün bu tartışmaların ardından hemen şu soruyla karşı karşıya kalıyoruz: Acaba aklın idrak edemediği için reddedemeyeceği gerçekler de düşünülebilir mi?
Burada kısaca şunu söyleyebiliriz ki akıl daima kavramlarla alâkadar olur. Bu yüzden hariçte mevcut olan hiçbir varlık ferdinin aynî vücudunun hakikatini ve künhünü tanımak aklın işi değildir; kaldı ki Allah'ın yüce varlığını idrak etsin! Ne var ki aklın verdiği olumlu veya olumsuz hükümlerin, eğer kendisi bedihî (tereddüt edilemeyecek kadar aşikâr) olur veya bedihî olan bir şeyle sonuçlanırsa, eleştirilemez ve bozulamaz. Başka bir değişle gerçekçi aklın işi, künhü tanımak değildir; ama yüzeysel tanımlamalarda, yukarıda bahsettiğimiz şart mevcut olursa aklın verdiği hükümde asla tereddüt edilemez.

Vahdet-i vücut meselesine gelince söylenmesi gereken şudur ki; Allah-u Muteâl'den başka her şeyin varlığını inkar edip, mutlak bir şekilde kesreti nefyetmek, sadece aklın verdiği hükümleri itibarsız kılmakla kalmayıp, aynı zamanda nefse ait olan huzurî bilgilerin ve yine nefse ait olan fiil ve infiallerin de itibarını inkar etmek demektir.

Böyle olunca da bizzat keşf ve şuhûd olgusu da tereddüt altına girmiş olur. Zira, keşf ve şuhûdun tutarlılığının en büyük mesnedi "huzurî ilme" dayanmasıdır. Bu yüzden böyle bir vahdet-i vücüd anlayışı kesinlikle kabul edilemez.

Ancak Mollâ Sadrâ'nın "Hikmet-i Mütealiye"sinde vahdet-i vücuda getirilen yorum kabul edilebilecek niteliktedir.
O yorumun hasılı kısaca şudur ki:
Mahlukatın vücudu, Hakk'ın vücuduna nazaran taallukî ve râbitî (bağımlı) vücutlardır ve dikkatle bakıldığında taalluk ve bağımlılığın özüdürler ve kendilerinden hiçbir bağımsızlığa sahip değillerdir.

Ârifin mükâşefe yoluyla bulduğu şey ise, diğer varlıklardan hakikî vücut denilen bu müstakil vücudu nefyetmektir.
Yukarıdaki soruyu bir de şöyle sorabiliriz: Acaba aklın hükmünü vicdan ve keşfe tercih edebilir miyiz? Başka bir değişle; husulî bir ilim (kesbî bir bilgi) olan akıl hükmüyle, huzurî ilim (bilgi) inkar edilebilir mi?

Cevabımız şudur ki, halis bir huzurî ilim, aslında gerçeğin ta kendisini bulmak demektir. Bu yüzden de inkar edilemez. Ne var ki huzurî ilim çoğu zaman zihnî bir yorumu da beraberinde getirir ki bunları birbirinden ayırt edebilmek son derece dikkat ister.
Bu zihnî yorumlar, husulî ilimler kabilinden olduğu için hata da olabilir. Aklî burhanlarla reddedilen şey huzurî ilimler ve şuhûdlar üzerinde zihnin yaptığı bu yanlış yorumlardır; direkt olarak huzurî ve şuhûdî bilginin taalluk ettiği şeyler değildir.

Vahdet-i vücut konusunda da şuhûd edilen şey, istiklâlî ve bağımsız vücudun Hak Teâlâ'ya mahsus olduğudur. Tabirde müsamaha ile bu vücuda hakikî vücut denildiği için diğer varlıklardan hakikî vücut nefyedilmektedir.

Burada hatırlatılması gereken bir nokta da şudur ki; büyük İslâm âriflerinin de açıkça söylediği gibi, bazı mükâşefeler şeytanî ve tutarsızdır ve şâhid ve delillerle teşhis edilebilir. Bilâhare onları yakinî deliller ve Kur'ân ve sünnet ile karşılaştırırsak, hak veya bâtıl olduklarını anlamak pek de zor olmayacaktır.

Ancak takdir edilir ki bu mükâşefe ve müşahede türleri ve çeşitli huzurî ilimler ve onların zihne yansıması ve zihnin onlar üzerinde yaptığı yorumların bazısının yanlışlık nedenleri ve doğruyu yanlıştan ayırt etmenin yollarını incelemek, bu kısa makalenin kapasitesini aşan bir şeydir.

İslamî İrfanla ilgili bilgi edinmek isteyenler bu linke bakabilirler:
http://www.alevisesi.com/forum/viewtopi ... 263#p11263
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ÂL-İ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VE FERECENA BİHİM
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen Dede-baba »

İsmi Şah Bism-i Şah Allah Allah, hayırlar fet ola, şerler def ola Hak-Muhammed-Ali yol göstericimiz ola, Gerçeğin demine hu diyelim...

" Ben size şah damarınızdan daha yakınım" ( Kaf Suresi 16. ayet)

" Üç kişi bir araya gelirse, dördüncüsü benim. Dört kişi bir araya gelirse, beşincisi benim." ( Mucadile Suresi 7. ayet)

Degerli Canlar.... Alevi Bektaşi İnancında Tanrı İnsandan ayrı değildir... Bu nedenle Ayin-i Cemlerde cemal cemal'e Niyaz olunur...

Tanrı ile kul iç içe geçmiş bir özdür. Zaten tüm varlıkların Tanrı tanrının yansıması/ tezahürüdür .. Tanrı'dan başka ve onun dışında, gayrı hiçbir şey yoktur... İnsan ve tanrı hiçbir zaman birbirinden ayrılmaz bir bütündür...

İnsanoğlu, Bir zaman güneşe baktı sen Tanrısın dedi... gün akşam oldu güneş gitti... Gece geldiğinde Aya baktı benim Tanrım sensin dedi.. Tan ağardığında ay gitti... Şimşek çaktı..Sen benim Tanrımsın dedi.. yağmur gittiğinde şimsekte gitti.. Doğuya yöneldi.. batıya yöneldi ve kuzeye ve güneye... Tanrı'yı aradı... hep kendinden uzaklarda ve kendi dışında arzuladı.. oysaki, O uzaklarda değildi... O , ona şah damarından daha yakındı...

Hz. Ali der ki: " Senin ilacın sende olduğu halde bilmiyorsun. İlletin de gene sende olduğu halde görmüyorsun. Sen kendini küçük bir cisim sanırsın. Halbuki büyük alem sende saklıdır, bilmiyorsun.

Sen öyle apaaçık bir kitapsın ki, gizli olan şeyler o kitabın harfleri ile meydana çıkar okunur.

Sen vücutsun, senin harice ihtiyacın yok. Sende mevcut olan şeyler, kitaba gelmez. Kainat kitabında yazılı olan şeylerin hepsi senden çıkmıştır."


Bugün kör olanlar, yarında kördür
Hak-Muhammed- Ali, manada birdir.
Ukba'da görürüm deme, küfürdür.
Allah'ı görmeli, burda insan..

Yazan: Turgut KOCA)

Gir gönül şehrine dolaş bir kere,
Ne imiş bak güneş ile zerre,
Yanlız sen kadirsin hayır ile şerrem,
Şerre mail isen şeytan sendedir.

Be hey derviş yabana gitme,
Her ne arar isen inan sendedir,
Nefsine beyhude eziyet etme,
Kabe ise maksudun Rahman sendedir.

Yazan: Rıza TEYFİK)

SAYGILARIMLA...
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ene'l Hakk Sırrı ve Halac-ı Mansur

--------------------------------------------------------------------------------

Degerli Canlar ,

TANRI-İNSAN Bütünlüğü ile ilgili olarak, Alevilerin en büyük Velilerinden olan,ve tasavvufun kurucuları arasında gösterilen, Hallac-ı Mansur'dan ve kitabı tavasin'den bahsetmek istiyorum... Kitap yaba yayıncılık tarafından yayımlanmış, günümüz Türkçe'sine çeviren ise Yasar GÜNENÇ... tarafından çevrilmiştir.


Cahil-i nadan ehli ne anlar
Zanneder ki sen Haktan ayrısın
Bilmezki sen ezelde, O nurdan varolansın
Her ne yana baksam ya Ali yanlız sen varsın

Yazan: Dede- baba


Hallac-ı Mansur:

Asıl adı Ebu Muğis el Hüseyin bin Mansur el- Hallac, 857 yılında İran'ın Tur kasabasında doğdu. Tasavfufu eğitimi aldıktan sonra Huzistan'da, Tanrı'yla birleşme yolunu öğretmek için konuşmalar yaptı. Birçok yandaş topladı ama o kadar da düşman edindi. Kendisini yalancılıkla suçlamaları ve halkı alehine kışkırtmaları üzerine Horasana gitti.

Orada 5 yıl kalıp görüşlerini yaydıktan sonra Bagdat a geldi. Müritleriyle birlikte Hacca gitti. Mekke'de onu büyücülük ile suçladılar. Daha sonra Hindistan ve Türkistana gitti. 902 yılında Mekke'ye geldi."Enel Hak= Ben Tanrıyım" demesi nedeniyle... Yakalanıp hapse atıldı.. " Mucizeler göstermek, Tanrı'nın gücünü ele geçirip kötü amaçla kullanmak, Tanrı ile insan arasında aşk bağlantısı kurulabileceğini öne sürmek," ölüm cezasının nedenleri olarak gösterildi. Mansur 9 yıllık hapis hayatı süresince: "Ta Sin el- Azal", "Mirac" adlı eserlerini yazdı.

Mansur'u önce, astılar... Başını kesip bedeninden ayırdılar... Bedenini yaktılar... ve küllerini Dicle nehrine attılar. İdam sırasında büyük bir ayaklanma oldu güç bir şekilde bastırıldı...

Ancak Mansur birçok tefekkür ehline ilham kaynağı oldu... feridüddin Attar "Bisername" adlı eserinde: " Hallac'ın gönlüne düşen ateş, benimde yaşamıma düştü"
demiştir.

Mevlana, Yunus Emre, Nesimi, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal onun takipcileridir...


Şimdidi size Hallac-ı Mansur'un Eseri Olan Ta-Sin bir bölüm sunmak istiyorum... (Hz. Muhammed ve Allah arasındaki ilişki)

" Bir ışık çıktı, Görünmez'in Nur'undan. Çıktı ve geri dönerek diğer ışıklara egemen oldu. Bir aydı o; diğer ayların içinde ışık saçarak kendini açığa vuran, ayların sultanıydı. Evi, göğün en yüce katında bir yıldız. Tanrı onu "okumaz yazmaz" diye adlandırdı; çünkü o, soluğunu "hu"ı çıkarmaya adamıştı; Tanrı onu, "kutsanmış" diye adlandırdı. Dualarını görkeminden dolayı; "Mekkeli" diye adlandırdı, kendisinin bulunduğu yerde oturduğundan dolayı."

Tanrı, onun gögsünü genişletti, gücünü arttırdı ve üzerinden kaldırdı "senin sırtına ağır gelen" yükü, ve kendi yetkisini yükledi. tanrı onun bedr'ini görünür kıldı, böylece o tüm bir ay olarak yemame'nin bulutundan sıyrıldı ve güneş olarak Tihame (Mekke)'nin yan tarafından yükseldi ve ışığını tanrısal bağış kaynağından aldı...

O, kendi içinde gördüğünden başka bir şey bildirmedi, kendi davranışının gösterdiği gerçek dışında bir şeyin örnek alınmasını buyurmadı. kendisi, Tanrının varlığında bulundu, başkalrını da tanrı'nın varlığına kavuşturdu. Gördü, gördüğüne benzedi. Yol gösterici bir ışık olarak bırakıldı, böylece rehberliğin sınırlarını belirledi.

Hiç kimse, onun gerçekten neyi simgelediğini anlayamaz, Katıksız Olan'dan başka. Çünkü o, katıksız Olan'ın varlığını doğruladı ve ona eşlik etti, öyleki aralarında hiçbir fark kalmadı.

Bilgeler, onun gerçek niteliğine ilişkin bilgileri olduğu halde, kendisini öz olarak tanımlayamadılar. Onun niteliği, ancak Tanrı'nın açıklamayı uygun bulduğu kimseler için açık kılındı.

"kendilerine kitap verdiğimiz kimseler; bunlar o zaman çocuklarını tanıdılar; bunların bir bölümü, bile bile gerçeği gizli tuttular (Bakara Suresi; 146)

Peygamberlik ışığı, onun ışığından çıktı, onun ışığıysa Giz'in ışığından doğdu. Tüm ışıklarların içinde, en parlak, en tanınır olanı, yaratılmamışın en yaratılmamaşı olanı, Sonsuz Bağış Sahibinin ışığı.

O'nun varlığı, var olmayandan üstün; O'nun adı, Kelamdan üstündür, çünkü daha önce var oldu.

Bu işleve sahip olandan daha gönül okşayıcı, daha soylu, daha akıllı, daha adaletli,daha nazik, Bir kimse... Ne ufuklarda ne ufukların ötesinde, ne de ufukların altında var. O'nun unvanı, yaratılmışların Efendisi'dir, adı Ahmet, sıfatı Muhammed'dir. Buyruğu en keskin, özü en üstün, sıfatı en görkemli, soluk alışı kendine özgü...

Allah Eyvalla Şeyen İlallah

Saygılarımla...
Ebu Hasaneyn
Mesajlar: 383
Kayıt: 13 May 2009, 03:47
Konum: Hatay'lıyız Hak Muhammed Ali'ye Can feda'yız

Re: VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen Ebu Hasaneyn »

hep sacma sapan kaynaklar getiriyorsun yeter be cocuk musun sen imamlardan a.s getir diyoruz sana anlamiyormusun banane ondan bunda bak bakiyim bu getirdiklerin silsile yoluyla imamlara a.s ulasiyor mu?
LA İLAHE İLLALLAH (celle celelehu) - MUHAMMEDEN (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) RESULULLAH - ALİYYEN (aleyhisselam) EMİR-EL MÜ'MİNİN VELİYULLAH -(KURTULUŞ YOLU) Allah (c.c) Hz.MUHAMMED (s.a.a.v) Hz.12 HAK İMAMLAR (a.s)
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen Dede-baba »

VAHDETİ VÜCUD /Nur Teorisi ve Kur'an-ı Kerim Dayanakları

Degerli canlar


Bilindiği üzere Alevi/bektaşi öğretide yaratan ve yaratılan ikiliği yoktur.. Var olan herşey Tanrı'nın birer yansıması ve tezahürüdür. yaratan ve yaratılan anlayışının kabulü ikilik anlamına gelir ki bu anlayış, Alevi/bektaşi ekolünde, Şirktir... küfrün Ta kendisidir...


Tanrı'dan gelen heşey yine Tanrıya dönecektir... Kuşkusuz ebedi dönüş Hakk'adır... İnsan-ı Kamil olma aşamasının en son aşaması. Hakk İle Hakk olmaktır.


Vahdet-i Vucut olarak adlandırılan bu batıni yorum nerden gelir? Bir kısmını daha önce verdik.. diğer kanıtları ise, yani Kur'an-ı Kerim'de vahdet-i Vucut'un kanıtlarını şimdi hep beraber görelim..


Öncelikle Yüce Tanrı kendini, Işık (Nûr= Tanrısal Işık) olarak açıklar. Bu bağlamda Evren Bütünüyle Tanrısal Işığın kendisi olduğu gibi. Tanrı Evrendeki Bütün Tezahüredenlerin ( sünni/ şii telolojide yaratılanların) diğer bir anlatımla ışıkların Tümüdür.

Işık Anlamındaki Nûr Sözcüğü Tanrı'nın isimlerinden biridir. Kur'an Surelerinden birinin de adıdır... Kur'an-ı Kerim Tanrı-Işık gerçeğini kendi uslubu içinde şöyle ifade eder, açığa vurur..


"..Allah Göklerin ve yerin Nûrudur..." Nur Suresi ayet 35



Yine Tanrı Bakara Suresinde,


"...Doğuda batı da yanlız Allah'ındır! O halde nereye dönerseniz orada Allah'ın Yüzü vardır. Allah vâsidir, Sürekli genişler/ varlığı sürekli genişletir; Alimdir herşeyi en iyi bilendir..." Bakara 115


Kur'an, doğayı Allah'ın vucudu gibi görür. Allah Süreci sadece izlememekte, sürecin bizzat içinde yer almaklada kalmamaktadır. Kur'an-a göre Allah sürecin bizzat kendisidir. O'nun isim sıfatlarından birisi Vasi 'dir ki; sürekli genişleyen demektir... Birçok sünni Alim Vasi kelimesini genişleten olarak çevirmesine karşın vasi genişleyen demektir...


Tanrı-İnsan birlikteliği ve ayrılmazlığına Kur'an-ı kerimde kanıt pek çoktur. Örneğin; Yüce Allah var oluşu/ tezahürü anlatırken "Ben" yerine "Biz" kelimesini kullanarak evrendeki varlıkların tümünü kendisiyle birlikte anarak kendisinin (yaratma /tezahür/yansıma) sürecin bizzat içinde bu eylemi gerçekleştirdiğini söylemektedir.

"....Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir...." (Hac Suresi , 5)


Yaratma/Tezahür eyleminde, Doğadaki, meniye, kana, ete, süte kadar birçok çevre unsuru devreye girer, yani bir yaratıcı eylem, yaratıcının isim ve sıfatlarının her birinin tabiatta bir yansıma ve yankılama bulmasıyla birçok aşamada gerçekleşir.


Yaratıcı irade açısından yaratma/ tezahür etme eylemi "ol" emri kadar zaman alan, bir anlık iş isede matematik-astronomik zaman bağlı insan idraki için her yaratma/tezahür fiili birden çok aşamanın birbirini izlediği bir süreçtir.

Bugün kör olanlar, yarında kördür
Hak-Muhammed-Ali manada birdir.
Ukba'da görürüm deme, küfürdür.
Allah'ı görmeli, burada insan.

Yazan: Turgut Koca Baba


Allah Eyvallah
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen Dede-baba »

Ebu Hasaneyn yazdı:hep sacma sapan kaynaklar getiriyorsun yeter be cocuk musun sen imamlardan a.s getir diyoruz sana anlamiyormusun banane ondan bunda bak bakiyim bu getirdiklerin silsile yoluyla imamlara a.s ulasiyor mu?
Vallah uydurk hikayelerin ve rivayetlerin nasıl İmamlar diyebiliyorsun şaşıyorum aklına..

artık gerçekleri öğren senin hiçbir kaynağın yok..

12 İmam 'ların hiçbiri yazılı eser ve kaynak bırakmadı... sana öğretilenlerin tümü sonradan uydurulan hikayeler.. yani hiçbiri sahih ve gerçek değil.. sçok sonradan duyumlar üzerine oluşturuldu..

bu yüzden o kaynaklarına güvenme derim....

eğer tabi olduklarının seyid ise, soyları 12 İmam'a çıkıyorsa kurtulmuşsundur.. yok çımıyorsa eyid deillerse.. vay haline...

hangi kime imam diye sarıldıysan onunla mahşerde yargılanacaksın..


Aleviler soyu 12 İmam'a çımmayan hiçkimseye tabi ollmaz.. Bütün Pirler dedeler ve babaların soyu 12 İmam 'dır
ali muhsin
Mesajlar: 3121
Kayıt: 24 Nis 2007, 18:41

Re: VAHDETİ VÜCUD

Mesaj gönderen ali muhsin »

12 Imamlarin kaynaklari Uydurukta Senin Bektaslarin Sari Saltuklarin Abdal Musalarin kaynaklari Dogurdur öylemi ?! Siz Bektasilerin inkari Yalanciligi bu kadar olur.. Siz Alevi Degil Alevilik adina 12 Imamlarin Sözlerini hice sayan Ehli Beyt Düsmanlarisniz !!!
Aleviler, Al-i Muhammedin Yetim ( UNUTULAN ) Evlatlarıdır
Allahume Salli Ala Muhammed ve Al-i Muhammed
------
Insana Secde etmek ,insanlik onurunu ayaklar altina almak demektir !
Insana Secde etmek ise insanlik icin bir Zillettir !
Dede-baba
Mesajlar: 469
Kayıt: 19 Haz 2009, 10:00

Re: Vahdeti Vücud

Mesaj gönderen Dede-baba »

ali muhsin yazdı:12 Imamlarin kaynaklari Uydurukta Senin Bektaslarin Sari Saltuklarin Abdal Musalarin kaynaklari Dogurdur öylemi ?! Siz Bektasilerin inkari Yalanciligi bu kadar olur.. Siz Alevi Degil Alevilik adina 12 Imamlarin Sözlerini hice sayan Ehli Beyt Düsmanlarisniz !!!
1- kardeşim uyduruksa bu bizimkaynaklarımız inandığımız kutsallar..

2- kadıki biz size gelin bizim kaynaklarımıza tabi olunda demedik..

3- siz kendi kaynaklarınızın bizzat 12 imam kaynağı olduğunu iddia ediyorsunuz.. buna karşıyız.

4- bizde size diyoruzki nasıl bizim kaynaklarımız somradan oluşturuldu ise.. sizinkilerde sonradan oluşturuldu.. bu nedenle bize yönelttiğiniz eleştiriler sizin içinde geçerli..

5- biz sizin ninancınıza saygı duyoyruz.. istediğiniz gibi inanın.. ama sizde başkalrına ve bize saygı duyun.. kuşkusuz gerçeği ancak Allah bilir..

6- biribirimize hakaret edeceğimize.. herkes istediği gibi inansın.. siz inancınız açıklayın.. bizde zaten yazıyoruz.. isteyen istediği inancı öğrenmsin benimsesi yada red etsin..

7- ama sizin yaptığını gibi başka inançları kötülemek hakaret etmek. aşağılamak bu doğrumu?

8- hadi bunu bir kaç üye yazabilir.. her inancın fanatiği var.. kimse o fanatiklerin yazsını tümden şiilere mal etmez.. ama siz SABİT BAŞLIKLAR AÇIP ÖZEL OLARAK HAKARET VE SALDIRI YAPIYORSUNUZ.. bunu yapmayınb..

9- kardeşim ehli beyt düşmanı olsak niye saklayalım hadi ben sakladım yüzyıllardır bu topraklardaki insanlar niye saklasın.. ve niye 12 imam 'ı sevdikleri için öldürülsün asılsın.. sürülsün... ben bugün nasıl inanıyor ve ibadet ediyorsam atalarımda hep böyle ibadet etti.

bugün elimizde 12. yüyuldan kalma alevilerin nasıl ibadet ettiklerine dair tarihi kaynaklar var... bunlar sabit..

10- biraz mantıklı ol.. enayimi milyonlarca alevi /bektaşi yüzyıllar boyu düşman oldukjarı 12 imam için bu cefaya katlansın.. bu cefaya katlananlar hep bizim gibi inandı.. ibadet etti.. şimdi sen kalkmış hakaret ediyorsun.. biraz tutarlı ol..
alone_man
Mesajlar: 1769
Kayıt: 13 Oca 2008, 21:28

Re: Vahdeti Vücud

Mesaj gönderen alone_man »

Dede-baba yazdı:
ali muhsin yazdı:12 Imamlarin kaynaklari Uydurukta Senin Bektaslarin Sari Saltuklarin Abdal Musalarin kaynaklari Dogurdur öylemi ?! Siz Bektasilerin inkari Yalanciligi bu kadar olur.. Siz Alevi Degil Alevilik adina 12 Imamlarin Sözlerini hice sayan Ehli Beyt Düsmanlarisniz !!!
1- kardeşim uyduruksa bu bizimkaynaklarımız inandığımız kutsallar..
bre densiz
uyuduruk bektaşi kaynaklarınızı alevilere yamamaya kalkmayın naparsanız yapın bize ne kaç kere anlatcaz bunu sana


2- kadıki biz size gelin bizim kaynaklarımıza tabi olunda demedik..
Bize Kuran ve Ehli beyt yeter sizin soysuzların kaynağı bizim işimize yaramaz


3- siz kendi kaynaklarınızın bizzat 12 imam kaynağı olduğunu iddia ediyorsunuz.. buna karşıyız.

normaldir çünkü siz 12 imamlara karşısınız ama bunu söyleyecek kadar yiğit değilsiniz yiğit düşman her zaman tercihimdir


4- bizde size diyoruzki nasıl bizim kaynaklarımız somradan oluşturuldu ise.. sizinkilerde sonradan oluşturuldu.. bu nedenle bize yönelttiğiniz eleştiriler sizin içinde geçerli..

biz sonradan önceden hikayesine girmiyoruz ki biz kaynağı aktaranların kim olduğu belli değil diyoruz bizimkilerin ise belli ve hepsi tarihe 12 imam dostu olarak geçmiş kişiler seninkilerin ismi bile yok kaynaklarında aktaranların ismi bile yok yaaa işte böyle


5- biz sizin ninancınıza saygı duyoyruz.. istediğiniz gibi inanın.. ama sizde başkalrına ve bize saygı duyun.. kuşkusuz gerçeği ancak Allah bilir..
klasik laf salatalığı yapıyorsun

6- biribirimize hakaret edeceğimize.. herkes istediği gibi inansın.. siz inancınız açıklayın.. bizde zaten yazıyoruz.. isteyen istediği inancı öğrenmsin benimsesi yada red etsin..

yesinler seni artist olmalıymışsın sen yezidi bektaşi fikirlerini alevilik adına savun bizdende saygı bekle aslanım benim

7- ama sizin yaptığını gibi başka inançları kötülemek hakaret etmek. aşağılamak bu doğrumu?

biz çarpıtanları hainlik yapanları soytarıları arsızları teşhir ediyoruz samimi inananları değil



8- hadi bunu bir kaç üye yazabilir.. her inancın fanatiği var.. kimse o fanatiklerin yazsını tümden şiilere mal etmez.. ama siz SABİT BAŞLIKLAR AÇIP ÖZEL OLARAK HAKARET VE SALDIRI YAPIYORSUNUZ.. bunu yapmayınb..

tamam olur birdaha yapmayız zaten sen siteden kovulan 2.kişi ünvanını aldın keşke kovulmasanda seni rezil etmeye devam etsem ama ne yazıkki kaşındın


9- kardeşim ehli beyt düşmanı olsak niye saklayalım hadi ben sakladım yüzyıllardır bu topraklardaki insanlar niye saklasın.. ve niye 12 imam 'ı sevdikleri için öldürülsün asılsın.. sürülsün... ben bugün nasıl inanıyor ve ibadet ediyorsam atalarımda hep böyle ibadet etti.

biz o insanları değil senin gibilewri suçluyoruz eskiler cahildi kitap okul yoktu öğrenemediler ama bugün hala senin gibi yezidi fikirleri savunan varsa bu kötülüktür kaynağı iblistendir gerçek yaşamını bilsek kesin ne mal olduğunda ortaya çıkardı ama ne yazıkıki sanaldayız yoksa senin gerçek yaşamında kesinlikle pislik doludur mutlaka faşist olmalısın kanımca


bugün elimizde 12. yüyuldan kalma alevilerin nasıl ibadet ettiklerine dair tarihi kaynaklar var... bunlar sabit..

şamanların bilmem kimlerin nasıl ibadet ettiğinden bize ne ayrıca sana elli kere kaynak sorduk yazsaydınya yine rezil edeydim

10- biraz mantıklı ol.. enayimi milyonlarca alevi /bektaşi yüzyıllar boyu düşman oldukjarı 12 imam için bu cefaya katlansın.. bu cefaya katlananlar hep bizim gibi inandı.. ibadet etti.. şimdi sen kalkmış hakaret ediyorsun.. biraz tutarlı ol..

alevileri işin içine katma 12 imam düşmanı olan sensin senin gibilerdir sana söylediğimizi cephe genişletip başkalarına söylüyormuş gibi sunma binlerce yıldır cahillikten şaşıran insanlarla kendi zalimlkiğini aynı teraziye koyma hele tutarlılıktan hiç bahsetme yazıların ortada tek bir tutarlılığın var 12 imamların bilgisi gelince karşı çıkıyorsun
Cevapla

“Allah (Tevhid) İnancı” sayfasına dön