KERBELA DESTANI

Cevapla
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

KERBELA DESTANI

Mesaj gönderen 3nokta »

KERBELA DESTANI

Yıl, hicri 61.
Muharremin ikisi
Güneş öyle bir acıya, öyle bir faciaya gebe ki;
İlk defa yaratanına itaat etmek istemiyor sanki
Zira biliyor ki;
Bugün peygamberin gülünü solduracaklar.
Ve biliyor ki;
O gülün yapraklarını teker teker koparacaklar.

Kerbela üzgün, Kerbela kederli...
Dil verse Allah, konuşacak belki.
“Durun gelmeyin” diyecek “ey kafile"
Ama ses çıkamıyor Kerbela’dan nafile

En önde imam Hüseyin şehitler serveri,
Dünyada yoktur ona es, yoktur benzeri.
Muhammed Mustafa`nın gözünün nuru,
Hasan-ül Müctebanın kardeşi, Ali´nin oğlu.

Bir yanında Ebul Fazl Kerbela’nın sekkası.
Yiğitlik örneği, Hasimoğullarının dolunayı.
Diğer yanında Aliekber siması Resule benzer
O kadar nurlu ki yüzü sanki peygamber

Arkasında yarenler, Kerbela’nın yiğitleri
Ölmek değil amaçları, ölümsüzlük niyetleri
Biliyorlar birazdan olacaklar şüheda
Verecek cennetini sorgusuz onlara Huda

Vardılar Kerbela’ya, vardılar Neyneva’ya.
Baktılar karşıda duran kinle dolu orduya,
Kimse telaşlanlanmadı, kimse korkmadı.
Akıllarda sadece ebedi vuslat vardı.

Evvala haykırdı Hüseyin 120 bin kişiye,
Son defa uyarayım belki kar eder diye.
"Ey insanlar dinleyin! Söyleyin ben kimim?"
Peygamber’in torunu Hüseyin degil miyim?

Nasihati Hür`den başkası dinlemedi.
Onun güzel sözleri kalplerde yer etmedi.
Zira onların kalbi artık taşa dönmüştü,
Duygular körelip, merhametler ölmüştü.

Attı ilk oku Ömer b. Sad laneti,
Ardından yüzlerce ok birden geldi.
Böylece savaş başladı, bir süre devam etti,
Rabbimin huzuruna elli sevdalı gitti.

Ehlibeyt’ten ilk önce Aliekber meydanda,
Allah’ım bu ne haşmet, bu ne güzellik eda
Savaştı kahramanca yetmiş kişi öldürdü,
Yaklaştı babasına susuzluğunu bildirdi.

Hüseyin yavrusuna şahadet müjdesi verdi,
“Deden Muhammed sana su verecek” dedi.
Şehit düştü Aliekber, Hüseyin’in yavrusu,
Nasıl kıydılar ona yok mu Allah korkusu.

Sıra sıra hepsi şahadeti seçtiler,
Hakkaniyet yolunda dünyadan vazgeçtiler.
Sonra kardeş yadigarı Kasım izin istedi,
Hüseyin ağlayarak “git ve şehit ol” dedi.

O da savaşırken kendinden geçmişti,
Bir çoğunu öldürüp şahadete ermişti.
Abdullah, Cafer, Osman onlar da şehit oldu.
Huseyin’in yüreği hüzün ve kederle doldu.

Geriye sadace Ebul Fazl Abbas kalmıştı,
Susuz çocuk sesleri yüreğini yakmıştı.
İstedi su getirsin bindi korkmadan ata,
Oklara aldırmadan yaklaşmıştı Fırat’a

Tuluma su doldurdu, biraz içmek istedi,
Huseyin’im “susuzken ben nasıl içerim” dedi.
Varamadı çadırlara kollarını kestiler,
Hüseyin’i, sancaktarı, Abbas’ından ettiler.

Hüseyin “benim artik belim kırıldı” dedi.
Zeyneb’in feryadına yerler gökler inledi.
Hasta Seccad dayanamadı savaşmak istedi,
Fakat imam ona bir türlü müsaade etmedi.

İmam buyurdu “yeryüzü hüccetsiz kalmasın”
Seccad dursun yerinde o da şehit olmasın.
Peygamber’in gülü biliyordu artık ayrılmalı,
Haremdeki kadınlarla birer birer vedalaşmalı.

Aldı öptü Alieskerin güzel yüzünü,
Sonra orduya tutup söyledi son sözünü.
“Bir damla su verin su suçsuz bebeğe”
Fakat kana boyandı elleri su yerine.

Okladılar yavruyu, bir parçacık bebeği,
Nasıl dayandı buna Hüseyin`in yüreği.
İnsan değildi bunlar adeta canavardılar,
Minicik bir bebeği nasıl da okladılar.

Yalnız kaldı Hüseyin bela çölü Kerbela’da,
Görseydi o halini, dayanmazdı anası Zehra.
Fırat kana boyanmış, yerlerde başlar vardı.
Yürekler acı dolu, gözlerde yaşlar vardı.

Hüseyin bir aslan gibi çıktı meydana,
Haykırdı “katiller korkmayın çıkın karşıma”.
Öyle bir savaştı ki görenleri şaşırttı,
Bu hali Ömer b. Sad’ın sabrını taşırdı.

Bağırdı “durmayın sarın etrafını hep birden”
Geliyordu mızraklar bedenine her yerden.
Üç ok birden gelip isabet etti kalbine,
Kıydılar Abdullah’a, kıydılar Hüseyin’e.


Hüseyin’in atı Zülcenah, kanlı gelince çadırlara,
Anlaşıldı Hüseyin kavuşmuştu Rahman’a.
“Hüseyin” feryatları çadırları sarmıştı,
Kardeş acısı Zeyneb’in yüreğini yakmıştı.

Fırladı çadırdan dışarı, haykırdı “Hüseyin” diye,
Gördü Hüseyin’in kesik başını Şimr’in elinde.
Ne yaptınız katiller acımadınız mı bize,
Peygamber Ehlibeyt’i emanet etmedi mi size?

Söyleyin emanete böyle mi sahip çıktınız?
Bedenleri oklayıp çadırları yaktınız.
Rabbim soracak elbet, bunun hesabını,
Acımadan kestiniz âl-inin pak evladını.

Taktılar başları birer birer mızraklara,
Dolaştırdılar caniler utanmadan sokaklarda.
Zeynep dayanamadı, halka meramını anlattı,
Onun bu haykırışı yürekleri dağlattı.

Taşıdı Kerbela’yı tam 1400 sene ileri
Hüseyin`’n sevgisi kaplamış gönülleri,
Yezid, Şimr ölmedi, bugün de yaşıyorlar,
Busch, Saddam, Blair isimleri taşıyorlar.

Arzu/Çetinkaya/Almanya
28/1/2006
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“İslamî Şiir ve Edebî Metinler” sayfasına dön