Aşura

Cevapla
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Aşura

Mesaj gönderen 3nokta »

Aşura

Sıcak bir Âşûrâ
Aç, susuz ve uykusuz
Bebekler süte
Analar suya doymamış
Ve doyamadan
Ağlayan gözler
Ve ağlamaktan halsiz kalmış bedenler
Suya muhtaç dudaklar
Babalar kederde, gamda ve imtihanda

Bugün Âşûrâ
Bildiğim tek
Ağladığım tek
Bu yaşıma değip de ağladığım ilk Âşûrâ
2000'e üç kalanın Âşûrâ'sı
Gökyüzü, Hüseyn'e ağlamakta
Gökler lânet olası Yezid'e homurdanmakta
Yezid ve yezidilere lânetler, beddûalar yağmakta
Evet gökyüzü ağlıyor;
Bardaktan boşanırcasına
Ve şimşekler öfkeyle çakıyor
Hepsi Hüseyn'e ağlıyor, yas tutuyor
Her şey siyaha bürünmüş
İnsanların göremediği siyaha

Bugün mâtem günü
Ve kâinât mâtemde, biz göremesek de
Sormayın niçin diye
Peygamber'imizin yâdigarı, göz nuru, torunu şehid edilmiştir
Hani şu bilmediğimiz
Veya tanıdığımızı zannedip tanıyamadığımız torunu
O yalnız, o meçhûl, o mazlûm
Asırlar boyu ve hâlâ, evet hâlâ!!

İşte o arslan şehid edilmiştir
Kimler tarafından?
Nûrdan kaçan yarasalar
Nübüvvet ve velâyetin
Hak ve hakikatın
Yeminli düşmanları
Bedir ve Uhudların
Hendek, Hayber ve Hüneynlerin
İntikamı hırsıyla kavrulan
"Tulekâ" hizbi tarafından
Hem de İslâm adına
Peygamber adına
Ve hilâfet sancağı altında

Evet bugün Âşûrâ'dır
Ve ben ilk defa Âşûrâ'yla tanışıyorum
İlk defa Hüseyn'e ağlıyorum
Resulullah'ın, daha ilk dünyaya geldiği sırada
Göz yaşlarına boğduğu Hüseyn'e
Omuzlarında büyütüp:
"Hüseyn bendendir, ben de Hüseyn'den"
Dediği Hüseyn'e
Evet ben Hüseyn'e ağlıyorum
Mazlûmiyete ağlıyorum
Yanlızlığa ağlıyorum
Faziletlerin yanlızlığına
Hak ve hakikatın yanlızlığına
İslâm'ın, Kur'an'ın
Resûlullâh'ın yanlızlığına
Ehl-i Beyt'inin, evlatlarının yanlızlığına ağlıyorum
Aslanların, yiğitlerin al kanlar içinde yatmasına
Zincirlere vurulmasına
Çakalların, çapulcuların baş tacı edilmesine ağlıyorum
Ben Hüseyn'e ağlıyorum, ama ilk defa
İlk Âşurâ!
On sekiz yaşındayım ben, ya siz?
Yirmi mi, kırk mı, altmış mı?
Sahi siz kaç defa ağladınız Hüseyn'e?
Siz ne kadar Âşûrâ'yı tanıyorsunuz?
Neden böyle oldu; neden böyledir hâlâ?!
Baba, neden anlatmadın bana Hüseyn'i?
Anneciğim, neden bahsetmedin bana Zeynep'ten?
Neden koklatmadın Peygamber güllerini bana?
Neden mestetmedin beni "Kevser" şarabından?
Neden karanlıklarla boğuşurken,
"Emân Yıldızları"yla tanıştırmadınız beni?
Yanlışlıklar deryasında çırpınırken,
Neden "Nûh'un Gemi"sine bindirmediniz beni?
Cehâlet vâdisinde şaşkın şaşkın dolaşırken
İlim şehrinin kapısını neden göstermediniz bana?
Ama sizin de bir suçunuz yoktur biliyorum.
Size de anlatan, öğreten olmadı ki
Ya siz ey ehil kalemler, neden durdunuz?
Ey konuşan diller, kürsüler, neden sustunuz?
Ey ümmetin eminleri
Emânete riâyet böyle mi olmalıydı?
Hem de peygamber emanetlerine

Evet Âşûrâ'dır bugün
Ve ben, ilk defa Hüseyn'e ağlıyorum
Kerbelâ'yla, Zeynep'le tanışıyorum
Ah! Ne mutlu onlara ki
Henüz beşikteyken kulakları
Hüseyn'in güzel adıyla çınlıyor
Bağrı nübüvvet güllerine yanan bir candan
Süt emiyor, can alıyor, büyüyor
Gözleri Hüseyn'e yaşaran gözlere bakıyor
Merhameti, sevgiyi tadıyor
Hakkı, batılı, zulmü adaleti kavrıyor ve öyle büyüyor
Ya Rab! Bize Hüseyn aşkını tattırdığın
Âşûrâ ile tanıştırdığın için
Hüseyin'ce ölerek
Veya Zeyneb'ce yaşayarak
Sana şükretmeyi nasib eyle
Âmin!

Umran İldeniz
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Cevapla

“İslamî Şiir ve Edebî Metinler” sayfasına dön