muharrem orucu ve kerbela

Herşeyin zekatı vardır, bedenin zekatıda oruçtur.
Alirıza 3
Mesajlar: 20
Kayıt: 25 Kas 2011, 23:51

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen Alirıza 3 »

3nokta yazdı:Aşura gününde tarihte hiçbir sevinçli olay olmamıştır. On peygamberin kurtuluş günü Aşura'da olmuştur iddiası bir Emevi uydurmasıdır.
Aşura'da sadece ve sadece hüzün, gözyaşı, matem vardır.
İşte, Hz. Muhammed’in ve tüm peygamberlerin tuttuğu oruç, Muharrem orucudur, bu orucu Peygamberimiz Hazreti Muhammed de tutmuştur. Öyle ise hangi peygamberler bu orucu tutmuştur? Din bilginlerine göre Muharrem’de oruç tutan peygamberler şunlardır:
1. Adem Peygamber, 10 Muharrem günü eşi Havva ile buluştuğu zaman, yüce Allah’a şükür amacıyla bu orucu tutmuştur.
2. Nuh Aleyhisselam, 10 Muharrem günü tufandan kurtulunca, Tanrı’ya şükür için bu orucu tutmuştur. Ayrıca o gün gemide kalan erzakları bir araya getirerek aşure pişirmiştir. Aşr, on demektir, aşur veya aşura, Muharrem’in onuncu günü pişirilen buğday tatlısıdır.
3. Hz. İbrahim Peygamber, Nemrut’un attığı ateşten kurtulunca, Allah’a şükretmek için oruç tutmuştur.
4. İshak veya İsmail Peygamber, kurban olmaktan kurtulunca, Allah’a şükretmek için oruç tutmuştur.
5. Yakup Peygamber, oğlu Yusuf’a kavuştuğu zaman şükretmek için oruç tutmuştur.
6. Eyüp Peygamber, ağır dertlerinden kurtulunca şükretmek için oruç tutmuştur.
7. Yunus Peygamber, balığın karnından kurtulunca şükretmek için oruç tutmuştur.
8. Musa Peygamber, Firavun’un gazabından kaçarken, Kızıl Denizin, mucizevi bir şekilde kendisine yol vermesine şükretmek için oruç tutmuştur.
9. İsa Peygamber, şükretmek için oruç tutmuştur.
10. Son peygamber, Tanrı elçisi Hazreti Muhammed Mustafa da Mekkeli müşriklerin zulmünden kurtulmak için Medine’ye hicret etti. Medine’ye sağ salim dönmesi üzerine Allah’a şükretmek için on gün oruç tuttu ve aşure pişirdi.
İşte, isimlerini saydığımız bu peygamberler, kendileri için kurtuluş, kavuşma ve müjde günü sayılan bu günlerde, bu orucu tutmuşlardır. Bu peygamberler için kurtuluş veya müjde günü sayılan on muharrem günü, Hazreti Peygamber’in torununa felaket ve musibet günü olmuştur.
Biz Aleviler işte bu dinsel nedenlerle Muharrem ayında oruç tutmaktayız. Orucumuz peygamberlerin tuttuğu oruçtur. Bizim orucumuz aynı zamanda bir yastır. Kerbelâ katliamının kurbanları için duyduğumuz acının tüm ruhumuz ve bedenimizle ifadesi olan orucumuz ve matemimiz Allah rızası içindir. Allah rızası için yapılan her güzel davranış hiç kuşku yok ki bir ibadettir. Müminlerin amacı yüce Allah’ın sevgisine ulaşmaktır. Onun rızasını kazanmaktır. Gerçek bir mümin için dünyada Allah’ın rızasından daha önemli, daha değerli ve daha sevimli hiçbir şey yoktur.
Ne mutlu Allah rızası için oruç tutan canlara!
Ne mutlu Ehl-i Beyt’e gönül verenlere!
Ne mutlu insani değerleri canıyla koruyanlara

bu kaynalar nediyor anılaya bilmek önemil ollan ama saplantısı olanlar anlamaz

muharem onu matemdir 11 12 onu ikisi sükürdür neden MUHAMMET soyu kesilmedidiye İMAM ZEYNEL ABİDİN başımızda imam ollark galdı diye ama aslın nesilin bilmeyenler halende salıdırılar o gün mervanı saldırdı gibi bir çok entirgalarla

yazını tamamını okuyup vede kaynaklar bak ona göre cevap ver kaynaklar ne ( KURAN DANI AYET VERİYORUZ İMAM CAFERİ BUYRUNDA VEDE EN GÜVENİR HADİS CİLERDEN kaynak veriyoruz ama size tersidir kabulenemiyonuz .
Alirıza 3
Mesajlar: 20
Kayıt: 25 Kas 2011, 23:51

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen Alirıza 3 »

alone_man yazdı:
Alirıza 3 yazdı:      AŞURA / AŞURE ÜZERİNE        (8. Gün)
Daha önceki söyleşilerimizde de belirttiğimiz gibi Muharrem ayı pek çok tarihsel olayın cereyan ettiği bir aydır. Bu olaylardan biri de Nuh tufanıyla ilgilidir.
 
alirıza can
bu kadar uzun yazıları okumak mümkün değil kısa ve öz yazman gerek vede Aşurayı aşureye çeviren emevilere hizmet etme
nuh la falan ilgisi yok bu günü, sevinç günü yapanların uydurmalarına aldanma kaynakları soruştur gerçeğe gidersin
İşte, Hz. Muhammed’in ve tüm peygamberlerin tuttuğu oruç, Muharrem orucudur, bu orucu Peygamberimiz Hazreti Muhammed de tutmuştur. Öyle ise hangi peygamberler bu orucu tutmuştur? Din bilginlerine göre Muharrem’de oruç tutan peygamberler şunlardır:
1. Adem Peygamber, 10 Muharrem günü eşi Havva ile buluştuğu zaman, yüce Allah’a şükür amacıyla bu orucu tutmuştur.
2. Nuh Aleyhisselam, 10 Muharrem günü tufandan kurtulunca, Tanrı’ya şükür için bu orucu tutmuştur. Ayrıca o gün gemide kalan erzakları bir araya getirerek aşure pişirmiştir. Aşr, on demektir, aşur veya aşura, Muharrem’in onuncu günü pişirilen buğday tatlısıdır.
3. Hz. İbrahim Peygamber, Nemrut’un attığı ateşten kurtulunca, Allah’a şükretmek için oruç tutmuştur.
4. İshak veya İsmail Peygamber, kurban olmaktan kurtulunca, Allah’a şükretmek için oruç tutmuştur.
5. Yakup Peygamber, oğlu Yusuf’a kavuştuğu zaman şükretmek için oruç tutmuştur.
6. Eyüp Peygamber, ağır dertlerinden kurtulunca şükretmek için oruç tutmuştur.
7. Yunus Peygamber, balığın karnından kurtulunca şükretmek için oruç tutmuştur.
8. Musa Peygamber, Firavun’un gazabından kaçarken, Kızıl Denizin, mucizevi bir şekilde kendisine yol vermesine şükretmek için oruç tutmuştur.
9. İsa Peygamber, şükretmek için oruç tutmuştur.
10. Son peygamber, Tanrı elçisi Hazreti Muhammed Mustafa da Mekkeli müşriklerin zulmünden kurtulmak için Medine’ye hicret etti. Medine’ye sağ salim dönmesi üzerine Allah’a şükretmek için on gün oruç tuttu ve aşure pişirdi.
İşte, isimlerini saydığımız bu peygamberler, kendileri için kurtuluş, kavuşma ve müjde günü sayılan bu günlerde, bu orucu tutmuşlardır. Bu peygamberler için kurtuluş veya müjde günü sayılan on muharrem günü, Hazreti Peygamber’in torununa felaket ve musibet günü olmuştur.
Biz Aleviler işte bu dinsel nedenlerle Muharrem ayında oruç tutmaktayız. Orucumuz peygamberlerin tuttuğu oruçtur. Bizim orucumuz aynı zamanda bir yastır. Kerbelâ katliamının kurbanları için duyduğumuz acının tüm ruhumuz ve bedenimizle ifadesi olan orucumuz ve matemimiz Allah rızası içindir. Allah rızası için yapılan her güzel davranış hiç kuşku yok ki bir ibadettir. Müminlerin amacı yüce Allah’ın sevgisine ulaşmaktır. Onun rızasını kazanmaktır. Gerçek bir mümin için dünyada Allah’ın rızasından daha önemli, daha değerli ve daha sevimli hiçbir şey yoktur.
Ne mutlu Allah rızası için oruç tutan canlara!
Ne mutlu Ehl-i Beyt’e gönül verenlere!
Ne mutlu insani değerleri canıyla koruyanlara

burda ismi geçen peyganberler emevi dönemindem yaşamış . peyganberlik yaptı can yazıyı okumanı dilerim

emevilerin elerin muhammed ali kanına buladılar vede onun peşinden gidenlerde aynı nanetliyoruz onu vede taraftarın
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen 3nokta »

O yazdığın sözde kutuluş hikâyeleri Ehl-i Beyt kaynaklarında yok. Hepsi de Ehl-i Sünnet kaynağıdır ve Emevi uydurmasıdır.
Kaldı ki öyle bile olsa biz Muhammed saa 'nin ümmetiyiz. Bizi İmam Hüseyin as'ın şehadeti, musibeti, hüznü bağlar. Ve bu gün, Aşura günü, matem günüdür; şükür, sevinç, neşe günü değildir.

Bak kardeşim, dediğin olaylar oAşura günü olmamıştır. Olsa bile bu günde sevinilmez. Şimdi mesela senin kendi doğum gününü ele alalım. Mutlaka doğduğun gün sevinç günüdür. Aynı gün evlendiğini düşünelim. Sevincin ikiye katlanır. Aynı gün eşinin de doğum günü olsun sevincin üçe katlanır. Ve aynı gün çocuğunun doğduğunu düşün ve bunun gibi birkaç sevindirici olay daha aynı gün gerçekleşmiş olsun. Elbette sen bu günde kutlama yapacak, sevineceksin. Sonra annenin ya da babanın ya da çok sevdiğin birinin aynı günde senin tüm sevinçli olaylarının gerçekleştiği günde öldüğünü düşün. Allah aşkına elini vicdanına koy ve düşün: Sen artık o günde kutlama yapar mısın, yoksa matem mi tutarsın???
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen 3nokta »

Bu yazdıklarımı dikkatle ve anlayarak okuyacağını düşünüyorum:

Bir Ehli Beyt dostu yada Alevi o gün ne yapmalıdır ? sorusunun cevabı birçok tarihi nakilde açık açık veriliyor.Ama cahil bırakılmış halk’ın ve duyarsızlaştırılmış Alevi aydınının bunlardan haberi olmuyor.

Ehlibeyt Mektebinin büyük alimlerinden olan Merhum Şeyh Mufid şöyle diyor: “Muharrem ayının onuncu gününde Hz. Hüseyin (a.s) şehit edilmiştir. İmam Cafer-i Sadık’tan gelen rivayetler gereğince bu günde neşeden uzak durmak, yas merasimleri düzenlemek ve öğle oluncaya kadar bir şey yiyip içmemek ve öğleden sonra, sadece yaslı insanların yediği içtiği miktarda bir şeyler yemek gerekir.”(1)
Ehlibeyt Mektebinin en büyük hadisçilerinden olan Şeyh Saduk İmam Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakleder:

“Aşura gününü kendisine hüzün ve musibet ve ağlama günü yapan kimseye, Allah kıyamet gününü sevinç ve neşe günü kılar.”(2)

Şeyh Saduk kendi senediyle İlelu’ş-Şerayi ve Emali kitaplarında Cibille-i Mekkiye’den şöyle nakleder:

“Hz. Ali (a.s)’ın sır dostlarından olan Meysem Temmar’dan şöyle nakleder: Allah’a yemin olsun ki bu ümmet kendi peygamberlerinin torununu Muharrem ayının onuncu günü öldürecekler ve Allah’ın düşmanları o günü bereket günü yapacaklar. Bu iş Allah’ın ilminde geçmiş kesin kazalardandır. Hz. Ali’nin bana öğrettiği ilim üzere ben bundan haberdar oldum.

Hz. Ali bana bildirdi ki tüm yaratıklar hatta çölün yırtıcı hayvanları, denizdeki balıklar ve gökte uçan kuşlar bile Peygamber’in torununa ağlayacaktır.

Güneş, ay, yıldızlar, gök, yer, insan ve cinlerin mü’min olanları göklerdeki tüm melekler Rıdvan meleği (cennetin koruyucusu melek) ve cehennemle görevli olan Malik, tüm koruyucu melekler, gök ve arşı koruyan meleklerin hepsi Hüseyin’e ağlayacaklar.

Sonra Meysem şöyle dedi: Allah’a ortak koşanlara, Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilere Allah’ın laneti gerekli olduğu gibi Hz. Hüseyin’i öldürenlere de bu lanet gerekli olmuştur.

Cibille diyor ki Meysem’e “Nasıl halk Hz. Hüseyin’in şahadet gününü bereket günü bileceklerdir?” diye sordum.

Meysem bu soruya karşılık ağlayarak şöyle dedi:

Kendileri uydurdukları bir hadis gereğince Aşura gününün Hz. Adem’in tövbesinin kabul olduğu gün olduğunu söyleyecekler; oysa Hz. Adem’in tövbesi Zilhicce ayında kabul olunmuştur. Yine onlar Aşura gününde Yüce Allah’ın Hz. Davud’un tövbesini kabul ettiğini söyleyecekler; oysa Davud’un tövbesi de Zilhicce ayında kabul olmuştur. Onlar bu günde Allah’ın Hz. Yunus’u balığın karnından kurtardığını söyleyecekler; oysa Allah-u Teala Hz. Yunus’u Zilkaade ayında balığın karnından çıkarmıştır. Onlar Aşura gününde Hz. Nuh’un gemisinin sahile yanaştığını söyleyecekler; oysa bu Zilhicce ayının 18. günü vuku bulmuştur. Onlar bu günde Beni İsrail’in kurtulması için denizin Allah tarafından Hz. Musa (a.s) için yarıldığını söyleyecekler; oysa bu Rebiulevvel ayında gerçekleşmiştir….”

Ehlibeyt mektebinin kaynaklarında çeşitli senetlerle İmam Muhammed Bakır (a.s)’dan nakledilen ve Ehlibeyt dostlarınca sürekli okunan Aşura Ziyareti duasında şu cümleler yer almaktadır:

“Allah’ım bu Aşura günü Ümeyye oğulları ve ciğer yiyen kadının oğlu tarafından kutlu ve mübarek bir gün olarak bilinir…. Bugün Ziyad oğullarının ve Mervan oğullarının Hz. Hüseyin’i (Allah’ın selamı ona olsun) öldürdükleri için sevindiği bir gündür. Allah’ım onlara olan lanet ve azabını iki kat eyle….”
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen 3nokta »

OLAYIN SÜNNİ KAYNAKLAR AÇISINDAN İNCELENİŞİ:

Ehl-i Sünnet kaynaklarında bu konuda değişik nakiller ve rivayetler nakledilmiştir. Mesela bazısında diyor ki: “Allah Resulü (s.a.a) Medine’ye geldiğinde ve henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı bir sırada, Yahudilerin Muharrem’in onu olan Aşura gününü oruç tuttuklarını gördü. Bunun sebebini sorunca, şöyle dediler: “Bu yüce bir gündür; bu günde Allah Musa ve kavmini kurtarmış ve Fıravun ve kavmini suda boğarak (helak etmiştir).” Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) “Ben Musa’ya siz (Yahudilerden) daha evla ve onun orucunu tutmaya sizden daha layığım.” diyerek hem kendisi o günün orucunu tutmaya başladı, hem de (Müslümanlara) o günü oruç tutmalarını emretti.”(3)

Yine Aişe’ye dayandırılarak şöyle nakledilmiştir: “Cahiliyet zamanında Kureyşliler Aşura gününü oruç tutuyorlardı. Resulullah da onlar gibi o günü oruç tutuyordu. Medine’ye hicret ettikten sonra da hem kendisi tutmaya devam etti hem de başkalarına bunu emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılındığında buyurdu ki “Artık isteyen bu günün orucunu tutar, istemeyen terk eder.”(4)

Sahih-i Müslim ve diğer bazı kaynaklarda Resulullah’ın Aşura gününü vefatından bir sene önce oruç tuttuğu da nakledilmiştir. (5)

Bize göre bu rivayetler muteber ve güvenilir rivayetler değildir. Buna bir çok delil zikredebiliriz. Ancak söz uzamasın diye bazılarına, hem de kısaca değinmekle yetiniyoruz (Akıllıya işaret yeterlidir):

1- Her şeyden önce bu rivayetlerin senetlerinde problem var; çünkü rical kitaplarına müracaat edip bu senetlerdeki ravileri araştıran herkes onların çoğunun şaibeli ve türlü türlü ithamlara maruz kalan kimseler olduklarını açıkça görür. Kaldı ki ravilerden bazısı hicretten yıllar sonra Medine’ye gelmiştir. Ebu Musa Eş’ari gibi, bazısı hicret zamanında daha küçücük bir tıfıldı, İbn-i Zübeyr gibi; bazısı da hicretten yıllar sonra Müslüman olmuştur, Muaviye gibi. Böyle ki bir durumda bu ravilerin Resulullah’la ilgili hicret öncesi, hatta İslam öncesi olayları bizzat görüp nakletmeleri nasıl düşünülebilir?!

2- Bu rivayetler arasında bir sürü çelişki söz konusudur. Örneğin birisinde Allah Resulü’nün Medine’de Yahudilere uyarak Aşura gününü oruç tutmaya başladığı söyleniyor; bir diğerinde, Resulullah’ın da müşrikler gibi ta cahiliyet zamanından beri Aşura gününü oruç tuttuğunu iddia ediyor. Yine birisinde Aşura orucunu Ramazan orucu farz kılındıktan sonra terk ettiğini söylüyor; diğer birisinde ise şöyle deniyor: “Resulullah (s.a.a) Aşura gününü oruç tuttuğunda, O’na dendi ki “Bu Yahudilerin değer verdiği bir gündür.” Bunu duyan Allah Resulü de artık gelecek yıldan itibaren (Muharrem’in) dokuzuncu gününü oruç tutma sözü verdi; ama gelecek yıl gelip çatmadan Resulullah vefat etti.”(6) Görüldüğü gibi bir rivayete göre Yahudilere uyarak oruç tutmaya başlıyor; diğerine göre ise tam tersine onlara muhalefet olsun diye, artık onuncu günü değil dokuzuncu günü oruç tutmaya karar veriyor, ama ecel mühlet vermiyor!

Bu rivayetleri araştırıp karşılaştıran her kes, bunlar gibi daha nice tenakuz ve çelişkileri tespit edebilir ki biz bu kadarıyla yetiniyoruz.

3- Yukarıda naklettiğimiz birinci rivayete bakarsak, bu rivayete göre Resulullah kardeşi Hz. Musa’nın sünnetini bilmiyordu ve bunu Yahudilerden öğrenmiş ve onlara taklit etmişti!! Oysa Allah Resulü Geçmiş peygamberlerin öğreti ve Sünnetlerini herkesten daha iyi biliyordu. Öyle olmasaydı son Peygamber olmasının, en üstün peygamber olmasının ne anlamı olurdu?! Bunu maalesef sadece burada söylemiyor ve “Resulullah kendisine emredilmeyen konularda Kitap Ehli’ne uymayı seviyordu.” diyerek işi daha ileri boyutlara taşıyorlar. Halbuki aynı kaynaklar, Allah Resulü’nün özellikle Yahudiler ve onlara taklit etme hususunda son derece hassas olduğunu da nakletmektedirler. Örneğin ezandan önce (güya) Yahudilerin borusu gibi boru çalınmasını veya Hıristiyanların çanından çalınmasını önerenlere muhalefet ederek kabul etmediğini, Yahudi ve Hıristiyanlara muhalefet etmek için Müslümanlara saç sakallarını boyamalarını emrettiğini, haiz kadınla muamele konusunda Yahudilerin tam tersini uyguladığını ve Kısacası İslam’da onlara taklit etmekten Müslümanları sakındırdığını nakleden yine onlardır(7)

Doğru olan da zaten budur. Zira kaynakların nakline göre Allah Resulü Yahudilere karşı bu sert tavrını öyle bir boyuta vardırmıştı ki Onlar “Bu adam bize ait muhalefet etmediği hiçbir şey bırakmadı kalsın!”(8)

İbn-ül Hac da kitabında şöyle yazıyor: “Allah Resulü (s.a.a) hiçbir konuda Kitap Ehli’yle mutabık kalmayı sevmezdi; öyle ki Yahudiler dediler ki “Muhammed bizim muhalefet etmediği hiçbir şeyimizi bırakmadı.”(9)

Ehl sünnet kaynaklarında şu hadis de nakledilmiştir: “Kim bir kavime kendini benzetirse, onlardan sayılır.”(10)

4- Aşura kelimesinin Muharrem’in onuncu gününe denilmesi, Hz. Hüseyin, Ehlibeyt’i ve ashabı Kerbela’da şehit düşüp, Ehlibeyt İmamları ve taraftarları tarafından yas ve anma merasimleri düzenlenmeğe başlandıktan sonra meşhur olmuş ve ondan önce tanınan ve yaygın olan bir isim değildi. Lügat alimleri de bunu açıkça zikretmişlerdir. Örneğin meşhur lügatçi İbn-i Esir şöyle yazıyor: “Aşura İslami bir isimdir.”(Yani İslam’dan sonra kullanılmıştır.)(11)

Bir başka lügatçi olan İbn-i Düreyd ise şöyle kaydetmektedir: “Aşura İslami bir isimdir ve cahiliyet zamanında tanınmıyordu.”(12)

5- Aslında Yahudi kaynaklardan haberdar olan her münsif insan Yahudi şeraitinde Aşura orucu diye bir şeyin esastan olmadığını ve Yahudilerin ne eskiden ve ne de şimdi bu günü oruç tutmadığını görür. Yani bu konuda hiçbir belge elde bulunmamaktadır.

Bu konuda üzerinde durulması gereken bir diğer husus, Aşura gününde vuku bulduğu söylenen önemli tarihi olaylardır. Bazı Sünni kaynaklar bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki tarihte vuku bulan en önemli ve meşhur olayların hemen hepsinin Aşura gününde vuku bulduğunu söylemektedirler. Hatta Resulullah’ın hicret ve doğum günlerinin dahi bu günde vuku bulduğunu kaydeden kaynaklar var!!(13) Oysa bunların Rebiülevvel ayında vuku bulduğunu, tarihten az buçuk haberi olan her münsif insan teslim etmektedir.

Halbu ki bu olayda da yine Aşura cinayetini ört bas etmek isteyen Emevilerin parmağı vardır. Bunu, yukarıda Meysem-i Tammar’dan naklettiğimiz hadis açıkça teyid etmektedir. Yine Aşura kavramının İslami bir terim olduğunu ve İslam öncesi bu kelimenin tanınmadığını meşhur lügat alimlerinden size nakletmiştik. Ayrıca bu rivayetlerin çoğunun uydurma olduğunu bizzat Ehl-i Sünnet’in bir kısım rical alimleri de kabul etmektedir. Bu konuda örneğin şu kaynaklara müracaat edebilirsiniz: El-Lial-il Masnua Fil-Ehadis-il Mevdua, C.1, S.108 ila 116, Tezkiret-ül Mevduat, S.118, Es-Siret-ül Halebiyye, C.2, S.134.

Son olarak Ümeyyeoğulları’nın Aşura günüyle ilgili tutumları ve uygulamalarıyla ilgili iki tarihi belgeyi de aktararak noktalamak istiyoruz.

Meşhur filozof ve tarihçi Ebu Reyhan Beyruni “El-Asar-ül Bakiye” isimli kitabında şöyle yazıyor: “Ümeyyeoğulları (Hz. Hüseyn’i öldürdükten sonra) Aşura günlerinde yeni elbiseler giyiyor, süsleniyor, sürmeleniyor ve bayram yapıyorlardı. Bu günde ziyafetler verip güzel yemekler ve tatlılar yapıp dağıtıyorlardı. Bu onların saltanatları boyunca devam edip bir gelenek haline dönüştü ve böylece onlardan sonra da Ehl-i Sünnet içerisinde devam etti… Ama Şiiler bu günde Hz. Hüseyn’in şehadeti münasebetiyle ağıtlar yakıp ağlıyorlar…”(14)

Meşhur Sünni tarihçi Makrizi “El-Hutat” isimli eserinde şöyle yazıyor: “Mısırdaki Ali taraftarları (Fatımiler), Aşura günlerini yas ve hüzün günü olarak bilip o günde pazarları tatil ediyorlardı. Onların devleti yıkılıp yerine Eyyübi sultanları iş başına geldiklerinde, onların tam aksine Aşura günlerini sevinç ve neşe gününe dönüştürerek, bu günde aile ve dostlarına ziyafetler vermeğe, hamama gitmeğe ve süslenmeğe başladılar. Bu vesileyle esasında Şamlıların Haccac-ı Zalim zamanından itibaren başlayan adetlerini, Şia’ya inat devam ettirmeği amaçladılar…

Sonra şöyle devam ediyor Makrizi: “Biz kendimiz bizzat Eyyubilerin, Aşura günlerinde yaptıkları sevinç gösterilerinin kalıntılarını gözlerimizle gördük.”(15)

Yani hem akıl ve hem de tarihi rivayetler şunu kanıtlıyor ki:Aşure çorbası yada tatlısı denilen olay cinayetlerini örtbas etmek isteyen ve de o günü kurtuluş günü ! ilan etmek isteyen ümeyye oğullarının uydurmasıdır.

Şimdi biz Alevilere ve özelliklede Alevi aydınlarına düşen görevde halkımıza hatta sadece Alevilere değil tüm müslümanlara bu gerçeği aktarmak ve hakkın açıkça ortaya çıkmasını sağlamak olmalıdır.

Unutmayalım ki hakkın açığa çıkması konusunda sessiz kalırsak bu masallar kuşaktan kuşağa geçecek ve Allah korusun mahşerde bizde bu yalanın sorumlularından birisi olarak hesap vereceğiz.

Bundan sonraki ilk muharrem ayında ve özelliklede 10.günde yani Aşura gününde halkımızı her türlü yolla bu konuda uyarmak ve Aşura gününde o musibet gününü matem yapılan yerlerde anmak bizim öncelikli görevimiz olmalıdır.

[1]-Vesail-üş Şia c.10, s. 394.

[2]-İlelu’ş-Şerayi, S.227.

[3]- Sahih-i Buhari, C.1, S.244, Sahih-i Müslim, C.3, S.150, Es-Siret-ül Halebiyye, C2, S.132-133, Tarih-ül Hamis, C.1, S.360…

[4]- Aynı kaynaklar…

[5]- Sahih-i Müslim, C.3, S.151

[6]- Sahih-i Müslim, C.3, S.151

[7]- Buhari, 60. kitap, 50.bab, 77. kitap, 67. bab, Sahih-i Müslim, 3. kitap, 16. hadis, Tirmizi, 44. kitap, 24. hadis, Nesai, 3. kitap, 48.bab, 83. hadis.

[8]- Es-Siret-ül Halebiyye, C.2, S.115.

[9]- El-Medhal (İbn-ül Hac), C.2, S.48.

[10]- Nihayet-u İbn-il Esir, C.3, S.240.

[11]- Nihayet-u İbn-il Esir, C.3, S.240.

[12]- El-Cemheret-u Fi Lugat-il Arap, C.4, S.212.

[13]- Tarih-ül Hamis, C.1, S.360-361, Es-Siret-ül Halebiyye, C.2, S.133-134

[14] El-Kuna Vel-Elkab, C.1, S.431 (Asar-ül Bakiye’den naklen).

[15]- El-Hutat (Makrizi), C.1, S.490.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Hüseyni
Mesajlar: 518
Kayıt: 04 Eki 2011, 21:20

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen Hüseyni »

paylaşımınızı okudum
yalnız yine kafama takılan sorular oluştu...
Muharrem orucunu tutmaktayız.Anadoluda 12 gün veya 15 gün olarak tutuldugu biliniyor...
Araştırmalarımda kesin bir delil bulamadım....
Muharrem orucunu tutalım mı tutmayalım mı?
Tutacaksak neden tutalım?
Tutmayacaksak neden tutmayalım?
kaynaklarla desteklerseniz sevinirim....
Alirıza 3
Mesajlar: 20
Kayıt: 25 Kas 2011, 23:51

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen Alirıza 3 »

Re: muharrem orucu ve kerbela
3nokta » 05 Arl 2011, 21:04
3 nokta
Bu yazdıklarımı dikkatle ve anlayarak okuyacağını düşünüyorum:

Bir Ehli Beyt dostu yada Alevi o gün ne yapmalıdır ? sorusunun cevabı birçok tarihi nakilde açık açık veriliyor.Ama cahil bırakılmış halk’ın ve duyarsızlaştırılmış Alevi aydınının bunlardan haberi olmuyor.

alıntı

birker imam 500 mektup yazıp sonra terkedenler edenlerin yazdı kaynaklar bakalım imam hüseyin vede ogün muharrem ayında saatanlar yazıdıkların bu gün matem günüdür vede yasdır büyle bilinir bu oruçu öyle tutulur . matem yası . aşur gün .imam zeynel abidin . peyganber soyu vede imam miyetlik tükünmedi diye Allah şükür edilir muhammet ve ali soy imametli kesilmedi diye .lafebeli yapmak golay geliyor .

hüseyin arkadaş muharrem tumak farzıdır kuran göre isdeyen tutar isdiyen tutumaz bizi kıyamete kadar tuturız bakar ayeti 183
184 ayet nisa suresi 69 enam ayet 92
kuran ayeti açıklıyor ama bazılar nedense uygulamıyorlar birde uygulayanlar diluzatıyorlar
Alirıza 3
Mesajlar: 20
Kayıt: 25 Kas 2011, 23:51

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen Alirıza 3 »

Unutmayalım ki hakkın açığa çıkması konusunda sessiz kalırsak bu masallar kuşaktan kuşağa geçecek ve Allah korusun mahşerde bizde bu yalanın sorumlularından birisi olarak hesap vereceğiz.

emevin uyudurdun abasin uyguladın . ehlibeyit ihanet edenlerin getirditip söyledi doruyumuş gibi annatarak insanlar etkileme yolun gidiyollar yezit yaptıgibi hem imam katletirip sonrada timsah gözyaşlar düküp bensiz öldürünmüdedim diye askei cezaladı gibi nalet onların canına onlar uyan naletollusun onların hadislerin dogur gibi annatan Allah havalediyorum ibni ziyat gibi yollar bagılıyan mervan asgerlik yapan zihniyete
3nokta
Mesajlar: 3381
Kayıt: 26 Ara 2006, 22:16
Konum: Meşhedi313

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen 3nokta »

Ehlibeyt Mektebinin büyük alimlerinden olan Merhum Şeyh Mufid şöyle diyor: “Muharrem ayının onuncu gününde Hz. Hüseyin (a.s) şehit edilmiştir. İmam Cafer-i Sadık’tan gelen rivayetler gereğince bu günde neşeden uzak durmak, yas merasimleri düzenlemek ve öğle oluncaya kadar bir şey yiyip içmemek ve öğleden sonra, sadece yaslı insanların yediği içtiği miktarda bir şeyler yemek gerekir.”(1)

[1]-Vesail-üş Şia c.10, s. 394.

Bunu atlamışsın. Dikkat et. Bilakis Emeviler İmam Hüseyin as'ı şehit ettikleri için Aşura gününü neşe şükür günü bilip o yazdığın kurutluş hikayelerini uydurdular. Bu gün de oruç tuttular. Karar sizin sevgili kardeşim, Ehl-i Beyt as 12 imam orucu muharrem orucu diye bir oruç tutmamıştır.
Kuran'da hiçbir ayette muharrem orucu vardır 12 gündür bunu tutun yazmaz. Bilakis Ramazan ayı orucu aynen geçer.
nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
noktayı koyacak olan sensin anlasana
. . .
Alirıza 3
Mesajlar: 20
Kayıt: 25 Kas 2011, 23:51

Re: muharrem orucu ve kerbela

Mesaj gönderen Alirıza 3 »

Ehlibeyt Mektebinin büyük alimlerinden olan Merhum Şeyh Mufid şöyle diyor: “Muharrem ayının onuncu gününde Hz. Hüseyin (a.s) şehit edilmiştir. İmam Cafer-i Sadık’tan gelen rivayetler gereğince bu günde neşeden uzak durmak, yas merasimleri düzenlemek ve öğle oluncaya kadar bir şey yiyip içmemek ve öğleden sonra, sadece yaslı insanların yediği içtiği miktarda bir şeyler yemek gerekir.”(1)
bizi sadet söyülüyoruz atlamıyoruz .senin gibiler sadece algılayamıyor sunuz .bizim nedemke isdedimiz anlamak isdemiyonsunuz. kuranda .oruç on muharem dir .biz 12diye iddada bulunmuyoruz .sadece biz diyoruz ki Allah şükür diye imamlar soydevam ediyordiye sene nasılyorumlarsan yorumla , .
Cevapla

“Oruç” sayfasına dön